Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Figen Mete Gözüyle 


     

 



Tüm Yazıları

       ShareThis
F I K R A L A R
19.07.2010
Figen METE
Okunma Sayısı : 11011
Oy Sayısı : 14
Değerlendirme : 4,93
Popülarite : 5,65
Verdiğiniz Puan :
 

 

 

? ? =========¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ==================?
? ? ========¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ================?
? ? ======¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ================?
? ? =====¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ================?
? ? ====¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ¦ =======¦ ¦ ¦ =============?
? ? ====¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ¦ =========¦ ¦ ===¦ ¦ =======?
? ? ====¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ==============¦ ¦ ¦ =====?
? ? ====¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ==============¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ===?
? ? ====¦ ¦ ¦ ¦ ¦ =============¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ====?
? ? ====¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ============¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ======?
? ? ====¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ==============¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ¦ =======?
? ? ====¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ===============¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ======?
? ? ====¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ==============¦ ¦ ¦ ==¦ ¦ =====?
? ? =====¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ========¦ ====¦ ¦ =========?
? ? ======¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ====¦ ¦ ¦ ==============?
? ? ========¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ===============?
? ? =========¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ==================?
? ? ===========¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ¦ ======================?
? ?
? ?
? ?
? ?
? ?
? ?
? ?
? ?
? ?
? ?

Pelikan ve Temel
Temel hayvanat bahçesinde işe başladığı ilk gün müdürü ona
- "Pelikanların kafesine git ve onları iyice temizle" demiş.
2 saat sonra Temel dönmüş
- "Tamam efendim temizledim" diye bilgi vermiş önce, sonra eklemiş: "Yanına da pilav yapayım mı?.."

-
-
-

Temel'in Kayıp Köpeği
Temel'in çok sevdiği köpeği kaybolunca karısı
- "Neden gazeteye ilan vermiyorsun?" diye sormuş.
Temel hemen koşmuş gazeteye ilan vermiş, ancak aradan 2 hafta da geçmesine rağmen en ufak bir ses çıkmayınca yine karısı merakla
- "İlanı nasıl verdin ki?" demiş.
-"Nasıl olacak?" demiş Temel sinirlenerek, "Gel Çomar buraya.. Gel!.. Gel!.. diye yazdırdık herhalde!"

-
-
-

6 kadınla evli adam
Adam 6 kadınla birden evlenmek suçundan mahkemeye çıkartılmış,
- "Aman Tanrım!" demiş dosyasını okuyan hakim, "6 kadın birden ha?.. Nasıl böyle bir şey yaptın?"
Adam
- "Abartılacak bir şey yok efendim" demiş "Gerçekten anlaşabileceğim birini aradığım net bir şekilde belli..!"

-
-
-

Garajdaki Fil
Yeni bir villaya taşındık ev resmen fareden geçilmiyor..
Yan komşuma şikayetimi anlatınca elinde bir aletle çıkageldi:
- "Bu alet bizim duyamayacağımız, ama sadece hayvanların işitebilecekleri bir ses dalgası yayıyor" dedi, "Fareden file kadar hiçbir hayvan eve yaklaşamıyor."
 Gülerek
-"Ciddi misiniz?" dedim "Fareden file kadar ha?"
Komşum
-"Evet" dedi, birden ciddileşerek, "Biz birkaç hafta evvel aldık, garajımda vallahi tek bir fil bile görmedim!"

-
-
-

AĞANIN KARISI OLMAKTA YARAR VAR
Eşkıya bir köyü basar, ağanın karısıyla 3-5 kadını dağa kaldırır.
Ağa ve adamları iz sürüp eşkıyayı kuşatır. Şakiler, kadınları bırakıp kaçar.
Ağa karısına sorar
-Ne yaptılar size hele anlat.
-Ne yapacaklar,hepimize tecavüz ettiler.
-Söylemedin mi ağanın karısı olduğunu?
-Söyledim.
-E, ne yaptılar?
- Altıma halı serdiler...

-
-
-
-

Hava Durumu
Fizik dersinde herkes ödev olarak bir proje yapacakmış. Derken beklenen gün gelmiş ve herkes projesini anlatmaya başlamış. Sıra
Temel'e geldiğinde Temel elinde boş bir kâğıtla tahtaya kalkmış. Öğretmen sormuş:
- "Hani senin projen nerde? "
Temel elindeki kâğıdı göstermiş:
- "İşte buu. "
- "Bu mu? Nasıl proje bu böyle? "
- Bununla hava durumu ölçüyorsun efendim.
Öğretmen şaşırmış:
- "Nasıl yani? "
- "Şimdi bu kâğıtla sokağa çıkıyorsun. Elinde kâğıt olduğu halde elini havaya kaldırıyorsun. Kâğıt sallanırsa hava rüzgârlı demektir.
Kâğıdı göremezsen hava sisli demektir. Kâğıt ıslanıyorsa anla ki yağmur yağıyor... "
-
-
-

Lo, Bu Kıpırdiyy!
Temel İstanbul'a bir arkadaşını ziyarete gelir. Birlikte dolaşmaya başlarlar. Arkadaşı Temel'e Boğaz'ı göstermek için şehir hatları
vapuruna bindirir. Alt katta vapurun yan tarafındaki tek sıra koltuklara otururlar. Temel'in gözü aynı sırada biraz ileride
oturmakta olan birine takılır. Arkadaşına:
- "Şu herif Namık Kemal'e benziy! " der.
Arkadaşı güler.
- "Yahu Temel, Namık Kemal yıllar önce öldü. "
Temel inanamaz, eğilir, tekrar bakar, birkaç saniye sonra büyük bir şaşkınlıkla:
- "Lo, bu kıpırdiyy! "

-
-
-

Tıp
Temel doktor olmuş. Karşısına bacağı mosmor, davul gibi şişmiş bir hasta getirmişler.
- "Ayağına sımsıcak bir bez saracaksın, yarına bir şeyin kalmaz", diye ne yapması gerektiğini anlatmış.
Hasta ertesi gün bacağı daha da şişmiş bir halde çıkagelmiş. Temel yeni tedavi önerisini yapmış.
- "Ayağını buz torbasına sar, bir şeyciğin kalmaz... "
Hasta şaşırmış.
- "İyi ama daha dün tam tersini söylemiştiniz. "
Doktor Temel adama ters ters bakmış:
- "Ne yani hemşerum, tıp bu, hiç celişme cöstermeyecek mi? "

-
-
-

Sarılık
Karadenizli doktor, hastasına bağırmış:
- "Sağa dört aydur saruluk tedavisi yapayrum da, sen neden bana Çinli olduğuni söylemeysun?"

-
-
-

Önce uçağın birinci motoru yanıyor, sonra ikinci motoru. Üçüncü motordan sonra çığlıklar başlıyor. Herkes paniğe kapılıyor. Bir tek
Temel çok sakin. Uçak inebiliyor. Herkes Temel'e diyor ki:
- "Bu ne sakinlik, uçak neredeyse düşüyordu."
Temel de diyor ki
- "Babamın uçağımı düşerse düşsün."

-
-
-

Temel Almanya'da
Temel bir gün Almanya'ya Dursun'u ziyarete gitmiş. Az buçuk bildiği Almancası ile Dursun'u bulmuş. Biraz hasret giderme derken
Dursun Temele önce etrafı filan gezdirmiş. Akşamda Temel'le tiyatroya gitmişler. Temel,
- "Benim Almancam az nasıl anlayacağım" der. Dursun,
- "Dert etme ben sana tercüme ederim" der.
Beraber oturur tiyatroyu seyrederler, Dursun da söylenenleri Temel'in kulağına fısıldıyordur. Temel'in tuvaleti gelir. Dursun'a
"ben tuvalete gidiyorum" der. Dursun "seninle geleyim" dediyse de; Temel "ben bulurum" der ve gider. Salonun dışında birisine az
buçuk Almancası ile tuvaleti sorar. Temel adamın tarifinden anladığı kadarı ile gider ve bir oda gelir karşısına; önce kapıyı tıklar
bakar ses yok. Kapıyı açar içeride bir sandalye bir masa ve masanın üstünde bir vazo görür. "Yanlış geldim herhalde" diye düşünür
ama çok kötü sıkışmıştır ve vazo ile işini halleder. Daha sonra Dursun'un yanına döner ve sorar "ben yokken ne oldu" diye. Dursun
da
- "Vallahi bizde anlamadık. Bir adam geldi etrafına bakındı sonra şu masa üstünde duran vazoya çişini yaptı ve gitti."

Bir Fransız, bir Alman ve bir Türk, müzede ADEM VE HAVVA CENNET BAHÇESİNDE tablosunun karşısına geçmişler...
Alman:
-Şu vücutların mükemmellliğine bakın.Adem ile Havva Alman olmalı....
Fransız:
-Havva ne kadar dişi..Adem ne kadar erkek...Bu kadar seksi olduklarına göre Kesin Fransızdırlar..
Türk:
-Yok yok bunlar kesin Türk'tür...Baksanıza üstte yok, başta yok, elmadan başka yiyecekleri yok.Zavallılar hala kendilerini cennette sanıyorlar!!

-
-

TAHSİLATIN BÖYLESİ...
   Ufak tefek yaşlı bir kadın iki plastik torba taşıyarak caddede yürüyormuş.
   Torbalardan biri delinmiş ve 20 dolarlıklar uçuşmaya başlamış.
   Polisin biri kadını durdurup;
 - "HaNfendi torbadan paralarınız dökülüyor." demiş.
 - "Kahretsin!" demiş kadın. "Uyardığınız için sağolun. Ben şimdi dönüp toplarım onları."
  -"Bir durun bakalım! O kadar para nereden geliyor? Çaldınız mı yoksa?"
  -"Yok canım!" demiş kadın.
  -"Benim bahçe stadyum parkına bakıyor.  Orada arada sırada araçlarda parti veriyorlar.
   O partilerden çıkan adamlar çoğunlukla benim çiçek bahçemi tuvalet olarak kullanıyor.  Ben de elektrikli kesiciyle çalıların arkasında bekliyorum.  Onlar işlerini görmeye hazırlandığı anda benim   kesiciyi çalıştırıp;
 ''Ya 20 dolar verirsin ya da senin ki uçar gider!' diyorum."
- "Vay be!" demiş polis gülerek. "İyi fikirmiş. Peki öbür torbada ne var?"
  Yaşlı hanım cevap vermiş;
- "Eee... hepsi ödemiyor tabii.

-
-
Çıplaklar Kampı
Temel'le Dursun plajda dolaşırken kapısında 'çıplaklar kampı' yazan etrafı duvarlar ve tel örgülerle çevrili bir yapıyla karşılaştılar.
Dursun:
- "Temel içeride ne var acaba? "
Neyse Dursun yere doğru eğildi. Temel sırtına çıkıp yükseldi. Dursun:
- "İçeride ne var? "
- "İnsanlar "
- "Kadın mı erkek mi? "
- "Nasıl anlayayım. Hiçbiri elbise giymemiş ki? "
 -
-
-
İngilizce
Temel İngiltere'ye gidecekmiş. Lisan öğrenmesi gerek. Dershaneye yazılmış. İlk derste "come", yani "gel", demeyi öğretiyorlarmış.
Temel bu işe akıl erdirememiş. Öğretmene demiş ki,
- "Bu nasıl iştur, come yazaysun, kam okuysun, peçi, cel olduğunu nasıl anlaysun?"
-
-
-
Kim
Temel Manhattan'da bara giriyor. Barmenle muhabbet falan, derken barmen buna bir bilmece soruyor:
- "Babamın oğlu olan ama benim kardeşim olmayan kimdir ?"
Temel bilemiyor, Barmen
- "Benim" diyor.
Temel Trabzon'a dönüyor, hemen kahveye gidip Dursun 'u buluyor:
- "Ula Dursun, söyle pakayim babamın oğlu olan ama benim kardeşim olmayan kişi kimdir ?"
Dursun:
- "Pilmem"
Temel cevabı söylüyor:
- "Manhattan'daki bardaki barmen."

-
-
-
Aldatma
Üç Karadenizli bir akşam meyhanede acayip dertli bir şekilde kafa çekiyorlar. Kafalar kıyaklaşınca İdris başlıyor.
- "Karım nasıl beni aldatır? Hem de bir yazarla " diye söylenmeye.
- "Nereden anladın bir yazarla aldattığını?" diye sorunca diğerleri
- "Nereden olacak bir akşam eve geldiğimde yatağın altında bir roman buldum" der.
Biraz sonra Dursun bir of çeker ve o da başlar derdini anlatmaya.
- "Benim karı da beni bir aşçı ile aldatıyor."
- "Nasıl anladın?" diye sorunca diğerleri Dursun
- "Geçen gün gündüz vakti eve geldiğimde bizim yatağın altında bir kepçe buldum" der.
Bunları dinleyen bizim Temel öyle bir of çeker ki masayı titretir. Hayrola der diğerleri. Temel
- "Sormayın arkadaşlar sizi dinleyince benim derdim on kat daha arttı." der.
Diğerleri buna bir anlam veremez.
- "Nasıl yani?" diye sorarlar.
Temel
- "Uzun zamandır bizim karıdan şüpheleneydum. Geçen gün gündüz vakti eve bir baskın yapayım dedim. Bir baktım yatağın altında
bir jokey var. Demekkim bu karı beni bir at ile aldatıyor."
-
-
-

Soru
Temel otobüsün kapısına yanaşır. İçeride bulunan şoföre:
- "Affedersiniz bütün bilet gişeleri kapanmış, eğer sizce bir sakıncası yoksa biletimi son duraktan alabilir miyim?"
Şoför cevap verir:
- "Fark etmez. Bir de içerdekilere de sorun isterseniz."
Temel otobüsten içeri girer ve bağırmaya başlar:
- "Abilerim ablalarım biletimi son duraktan alsam olur mu ?"
-
-
-
Öksüz ve Yetim
Temel hem anasını, hem babasını öldürmüş. Yakalayıp hapse atmışlar. Bir süre geçtikten sonra duruşmaya çıkmış. Hâkim Temel'e
bir diyeceği olup olmadığını sormuş.
Temel boynunu bükmüş ve demiş ki:
- "Bu öksüz ve yetime kıymayın hâkim bey!"
-
-
-
Gösteriş
Temel'e her dakika aptallığını niye gösteriyorsun diye sorarlar.
O da cevap verir:
- "İnsanın pi şeyi var da cöstermezse ne faydası olayı? "
-
-
-

Randevu
Temel Cemal'le şafakta köprüde buluşmak üzere randevulaşmışlar. Temel,
- "Yatsıya kadar celdum celdum, celmedum cidersinuz. "

-
-
-

Huzur
Temel'e benzin fiyatlarının arttığını söylemişler. Temel:
- "Pağa fark etmez, pen peşyüzlük alayrum, yine peşyüzlük penzun lacağum. "
-
-
-
Direğin Boyu
5-6 laz birbirlerinin üstüne çıkmış, ellerinde metre direğinin boyunu ölçmeye çalışıyorlarmış. Bunları gören birisi ya kardeşim şu
direği yatırıp da ölçsenize daha kolay olur demiş. Hemen biri cevap vermiş.
- "Akıllım biz enini ölçmeyeceğiz ki boyunu ölçeceğiz."
-
-
-
Hangi A
Temel Durun'a telefonda adresini söylüyormuş.
- "Bahçe Caddesi..."
Dursun demiş "ya şunu bir kodlasana" demiş. Temel saymış
- " Bolu'nun B'si, Adana'nın A'sı."
Dursun hemen sormuş:
- "Adana'nın hangi A'sı. "
-
-
-
Çirkin midir?
Cemal Temel'e evlenmesi için kız öneriyormuş.
- "Senun yerinde olsam o cızla cözü kapalı evlenurdum. "
- "Neden, o kadar çirkun midur", diye sormuş Temel.
-
-
-
Beyaz Leylak
İdris vitrinleri dolaşırken bir dükkâna girmiş.
- "Uyi cünler, leylak renci bir gömlek almak isteyrum... "
Tabii, demiş satıcı ve leylak rengi bir gömlek çıkarmış. İdris gömleği görünce birden parlamış.
- "Ula ben senden leylak renci cömlek istedum, sen bağa karularun giydiği cömleklerden verdun. Sen benimle dalga mı geçeysun!! ?"
- "Ama beyefendi, siz leylak rengi istemediniz mi, iste leyl. "
- "Sen bırak şimdi oni, bağa şurada duran gibi bir cömlek ver. "
Satıcı bakmış gösterdiği gömleğe,
- "Ama o beyaaazzz "
İdris, satıcıya "Ne kadar cahilsin" der gibi bakmış...
- "Hemşerum, beyaz leylak yok midur? "

-
-
-

Hızlı Citmeyesun
Taksiye binen Temel: "İstasyona çek..." der.
Kısa bir şaşkınlık geçiren şoför:
- "Burası istasyon !" der.
Temel:
- "Haçan bir daha böyle hızlı citmeyesun..." der.

-
-
-

Yanlış Numara
Temel saat 02.30 da arkadaşı Dursun'u arıyor. Telefon kalkıyor.
- "Buyrun. "
Temel Dursun'un sesini tanıyor:
- "Alo Dursun orası 11,11 mi? "
- "Hayır, Temel burası:1,1,1,1"
- "Kusura bakma Dursun yanlış numara. "
-
-
-
Çok Korkuyorum
Cafer elektrikli sandalyeye bağlanmış, şalterin indirilmesini bekliyor. Gardiyan yanına yaklaşıp son bir arzusunun olup olmadığını
sormuş.
Cafer "Çok korkuyorum" demiş, "Elimden tutar mısın?"
-
-
-
Nereden Geldim?
Küçük Temel babasına sormuş
- "Baba ben nerden geldim? "
Temel uzun uzun ter dökerek arılardan ve kuşlardan başlayıp doğum olayını anlatmış. Sonra sormuş:
- "Bunu sormak nerden aklına geldi? "
- "Cemal'e sordum, Of'tan geldiğini söyledi. "
-
-
-
Uçtu Gitti
Temel arkadaşı Cemal'le Büyük Ada'yı gezerken kafasına martı pislemiş.
- "Koş Cemal, tuvalet kâğıdı cetir", demiş Temel.
- "Napacağusun, martı çoktan uçti citti", demiş Cemal.
-
-
-
Adım Neydi
Temel bu sefer asker. Ama daha askerliğinin ilk günü. Çavuşları bunları kışlanın önünde sıraya diziyor ve başlıyor çene yapmaya;
- "Benim adım Hüseyin KIRÇ. Sakin karıştırıp yanlış söylemeyin oyarım. " diye
Sonra gidip sıranın en başındaki ere soruyor;
- "Adım neydi evladım. "
- "Hüseyin KIRÇ komutanım. "
2. ere soruyor
- "Hüseyin KIRÇ komutanım. "
3. er yanlışlıkla;
- "Hüseyin KIÇ" diyince adamcağızı orada bir güzel evire çevire dövüp sonraki er'e geçiyor. Tabii kimsede yanlış yok artık. Neyse
sıra bizim Temel'e geliyor. Çavuş, buna da soruyor tabi benim adım ne diye. Adamın adını tam hatırlamayan Temel, biraz
düşündükten sonra;
- "Hüseyin GÖRT müydü neydi. "

-
-
-

Tuvalet Kâğıdı
Neyse yine bir gün Temel bir Fransız bir de Alman uçakta Amerika-Rusya seferindeler. Derken Fransa'nın üstünden geçerken
Fransız dönüp bunlara diyor:
- "Bakın güllerimiz ne kadar güzel"
Alman'da:
- "peaah, biz onlardan tuvalet kâğıdı yapıyoruz" diyor, tabi Fransız mor.
Gel zaman, git zaman Almanya'nın üzerinden geçiyorlar, Alman hemen dönüp:
- "Bakın lalelerimiz ne kadar güzel" diyor, tabii Fransız hemen:
- "Hehe, biz onlarla tuvalet kâğıdı yapıyoruz" diye yapıştırıyor cevabı.
Yine gel zaman git zaman Trabzon'un üstünden geçiyorlar, Temel dönüp:
- "Ha pakun daa bizum kaktüsler ne kadar güzel değil mi? Sıkıyorsa pundan da tuvalet kağıdı yapın da göreyim!!"
-
-
-

AĞANIN KARISI OLMAKTA YARAR VAR
Eşkıya bir köyü basar, ağanın karısıyla 3-5 kadını dağa kaldırır.
Ağa ve adamları iz sürüp eşkıyayı kuşatır. Şakiler, kadınları bırakıp kaçar.
Ağa karısına sorar
-Ne yaptılar size hele anlat.
-Ne yapacaklar,hepimize tecavüz ettiler.
-Söylemedin mi ağanın karısı olduğunu?
-Söyledim.
-E, ne yaptılar?
- Altıma halı serdiler...

-
-
-
-
-

-"Ama dede, en son anlattığında bana 10 yamyam demiştin" diye mızıldanmış.
-"Oh! Evet" demiş dede bir an düşünmüş ve devam etmiş: "O zamanlar o korkunç olayı tüm gerçeğiyle sana anlatamayacağım kadar küçüktün yavrum!.."
-
-
-

Küçük Bahşiş

Yaşlı adam kafeden çıkarken hesabı ödedikten sonra komik sayılacak 3 penny bahşiş bırakmış, kapıya doğru giderken tabaktaki 3 penny'i gören garson homurdanarak
-"Biliyor musunuz?" demiş, "İnsanların bıraktıkları bahşiş onlar hakkında bilgi sahibi olmamızı sağlar."
Adam
-"Öyle mi?" demiş duraksayarak, "Benim bahşişim ne anlatıyor bakalım size?"
Garson
-"Evet, bu ilk penny tutumlu biri olduğunuzu söylüyor" demiş.
-"Doğru" diye cevap vermiş yaşlı adam gururla.
-"İkinci penny bekar olduğunuzu gösteriyor."
Yaşlı adam
- "Aa, bu da doğru" demiş. "
-3. penny de babanızın hiç evlenmemiş olduğunu apaçık ortaya koyuyor!"

-
-
-

Amazonda Felaket..!
Kaşif, kiraladığı bir yerli kılavuz ile bindiği kanoyla amazonun ayak değmemiş bölgesinde büyük bir sessizlikte ilerlerken birden çok yakında bir yerden davul sesleri gelmeye başlamış.. O bölgede insan yiyen kabilelerin varlığını kitaplarda okumuş olan kaşif
- " Bu davul sesleri de ne?.." diye irkilmiş büyük bir korku ile..
-" Eyvah.." demiş kılavuz, " Davullar çalsın, ama durduğu an felaket.."
-" Ne, ne??.." demiş kaşif " Nasıl bir felaketle karşı karşıya olacağımızı bilmeliyim.."
-" Kabile reisinin oğlu kampanyadan 1500 wattlık amfi ile bir elektrogitar aldı, şerefsiz çalmasını da bilmiyor, davullar susunca cayır cayır o her zamanki iğrenç soloya başlayacak, ormanda durabilmek imkansız, felaket yani..!"

-
-
-

Yaşlılık bu işte..
Torunum
- "Babaanne yaşlılık nasıl bir şey?" diye sordu.
-"Kızım anlaman için kulaklarına pamuk tıka" dedim, "Ayakkabılarının içine birer avuç çakıl koy, ellerine lastik eldiven tak, gözlük camlarını vazelinle sıva, o zaman bir yaşlının neler hissettiklerini anlarsın!"

-
-
-

Yıllarla değişen Tercihler..

Aynı okuldan mezun delikanlılar 40 yaşına gelince toplanıp yemek yemek istemişler.
- "Garson kızların göğüs dekolteleri açık ve vücutları harika" diye Akasya Restoran'da toplanma kararı almışlar.

10 yıl sonra hepsi 50'li yaşlara geldiğinde
-"Nerede toplanalım?" diye düşünmüşler,
 "Yemekleri ve şarap kavları harika" diye Akasya Restoran'ı tercih etmişler.

10 yıl sonra aynı grup 60 yaşına gelmiş,
- "Sessiz ve sigara içilebilir yerleri olması" nedeni ile Akasya Restoran'da karar kılmışlar..

10 yıl sonra 70'ine geldiklerinde
-"Tekerlekli sandalyeye müsait, asansörü var, üstelik sigara da içilmiyor" diye Akasya Restoranı seçmişler..

10 yıl sonra 80'e geldiklerinde konu tabii "Nerede toplansak?" Hepsi birden "Değişiklik yapalım, gitmediğimiz bir yer olsun" demişler ve Akasya Restoran'a gitmişler.

-
-
-

Fotoğrafçı ve Model Kız..

FOTOĞRAFÇI çıtı pıtı model kızı düşünceli görünce
-"Neyin var?" diye sormuş.
-"Sevgilim" demiş kız, "Borsada bütün parasını kaybetmiş, beş kuruşu kalmamış."
Fotoğrafçı
- "Onun için üzgün olmalısın" demiş.
-"Evet" diye cevap vermiş kız, "Beni çok özleyecek!.."

-
-
-

referandum fıkrası

Tayyip, Egemen e sorar:
- Egemen, biliyorsun Turgut ÖZAL'ın büyük hizmetleri var Ülkeye, sence o mu daha büyük ben mi?
- Efendim, tabi ki siz büyüksünüz, zira rahmetli Demirel den çok korkardı, siz takmazsınız bile...
- Demirel dedin de Egemen, Demirel'in de büyük hizmetleri var, sence ben mi büyüğüm Demirel mi?
- Efendim, tabi ki siz büyüksünüz, Demirel askerden çok korkardı, siz askerin anasını ağlattınız...
- Peki, Egemen sence Atatürk mü büyük ben mi?
- Efendim, elbette siz büyüksünüz, Atatürk, İnönü den tırsardı, Sizse her yerde İnönü'ye ana avrat sövebiliyorsunuz...
Egemen in coştuğunu gören Tayyip hızını alamamış:
- Peki, Egemen, Hz. Ömer mi büyük ben mi?
- Efendim, tabi ki siz büyüksünüz, Hz. Ömer Allah tan korkardı, siz Allah tan da korkmazsınız...

-
-
-
-

Çaycı Temel
Fabrikada iş arayan Temel'e iş yerlerinde onun nasıl faydalı olabileceğini öğrenmek isteyen patron
- "Çay demleyebilir misin?" diye sormuş.
-"Evet" demiş Temel.
- "Güzeelll" demiş patron, "Peki, vinç de kullanabilir misin?"
-Temel "Neden?.." demiş şaşırarak, "Kardeşim sizin çaydanlık kaç ton?.."

-
-
-
-

Vazgeçecekler
Yaşlı kadın itfaiyeyi arayıp
-"Çabuk yardım edin, iki kişi pencereme tırmanmaya çalışıyorlar bana tecavüz edecekler" demiş heyecanla.
 "Burası itfaiye efendim, siz polisi arayın.." demiş hattın ucundaki görevli.
- "Hayır aradığım sizsiniz" demiş yaşlı kadın telaşla, "Uzunca bir merdivene ihtiyaçları var, yoksa korkarım vazgeçip gidecekler!"

-
-
-
-

Aileden biri evlendiğinde ne zaman düğüne gitsem aile büyüklerinin omuzuma şöyle bir şaplak atıp
- "Bundan sonra sıra sende" demelerine sinir olurdum.. Ama aynı şeyi ben onlara cenaze törenlerinde yapmaya başlayınca artık vazgeçtiler..

-
-
-
-

Temel'le Fadime kavga etmişler.
-"Herif.." demiş Fadime, "Sen benim gibi kadını omuzlarında taşımalısın!"
Temel "İnşallah" demiş, "Allah o günleri de göstersin!.."

-
-
-
-

Sinemaya gittim, film başladı, tam önümde oturan iki bayan bırbır bırbır konuşmaya başladı.
 Sinir oldum, tam önümde oturanın omuzuna hafifçe dokunup
-"Afedersiniz duyamıyorum" dedim.
- "Duymayın zaten" dedi, "Özel bir şey anlatıyoruz herhalde!.."

-
-
-
-

Küçük kız çocuğu psikolojik terapi yapan babasına
- "Sen neden iyi bir doktor değilsin?" diye sormuş..
-"Nerden çıkardın yavrum?" demiş adam hayretle,
-"Baktığın hastalar devamlı tekrar geri geliyor!.."

-
-
-
-

Benzin istasyonlarında lütfen sigara içmeyiniz.. Hayatınız ucuz olabilir ama benzin gerçekten çok pahalı!..
-
-
-
-

Yapamadıklarım

Yaşlı adam yolda yürürken kaldırımın kenarına oturmuş ağlayan küçük bir çocuk görmüş ve ona
 "neden ağladığını" sormuş.
"Genç ağabeylerin yaptıklarına imreniyorum ve ben onların yaptıklarını yapamıyorum!" demiş çocuk hıçkırarak.
 Yaşlı adam çocuğun dediklerini bir müddet düşündükten sonra o da oturmuş çocuğun yanına ve o da ağlamaya başlamış!..
-
-
-
-

Kıymetli eşya
Evin hanımı işe yeni başlayan hizmetçiye evdeki eşyaların değerini anlatıp onlara dikkatli davranmasını sağlamak için
- "Bak şu yemek masası ve sandalyeleri var ya taa 14. Lui'nin sarayına kadar gidiyor dikkat et" demiş.
Hizmetçi
-"Merak etme hanımım" diye cevap vermiş, "Bizim evdeki eşyalar her ay muntazaman taa icra dairesine gider gider ve geri gelir hiçbir şeycikler de olmuyor valla!.."

-
-
-
-
Kereviz
Annesi Mary'nin tabağına yemeğini koyup mutfağa gitmiş. Döndüğünde minik kızını gözlerini yummuş, ellerini açmış yemek öncesi duasını yaparken bulmuş.
Sessizce ve mutlulukla onu seyrederken Mary duasını bitirmiş,
 gözlerini açıp önündeki tabağa bakmış. Birden
- "Heyyy!" demiş tavana doğru bakarak, "Bu kereviz daha hâlâ tabağımda ama?"

-
-
-
-

Mangal
Adam mahallesindeki inşaat malzemesi satan dükkâna girip
-"Bir kamyon tuğla istiyorum" demiş.
-"Oooo, epey tuğla ha?" demiş satıcı, "Ev falan mı yapıyorsunuz?"
Adam
- "Yok, mangalımı koymak için altlık yaptıracağım" diye cevap vermiş adam.
-"Yahu bunun için 1 kamyon tuğla fazla değil mi?" diye sormuş satıcı.
-"Yooo ne fazlası?" demiş adam, "Kardeşim ben 8. katta oturuyorum!.."

-
-
-
-

Tuvalet adı
Restoranlarda en çok kadınlarla erkeklerin tuvalet kapısına konulan ve cinsiyet farklılıklarını belirten, ilginç işaret ve resimler dikkatimi çeker.
Geçen gün lüks bir otelde tuvaleti ararken yan yana iki kapı gördüm, birinin üzerinde "MERCAN" diğerinde "KAKTÜS" yazıyordu.
 Şaşırıp orada bulunan otel görevlisine
-"Ben tuvalet ihtiyacım için hangisini kullansam bilemedim. Mercan'a mı girsem, Kaktüs'e mi?" dedim gülümseyerek.
-"İkisinde de hoş karşılanmazsınız.. Bence şuraya gidin" dedi ve dönüp üzerinde "ERKEK" yazan kapıyı gösterdi. "Mercan ve Kaktüs küçük gruplar için otelimizin özel yemek salonları efendim!"

-
-
-
-

Dişsiz canavar
Uzun süre sonra ilk defa yolda karşılaşan 2 sınıf arkadaşı birbirlerine görüşemedikleri yılları anlatmaya başlamışlar.
-"Evlendikten hemen sonra ailemize eğri mi eğri çöp bacaklı, dişsiz bir canavar katıldı" diye başlamış Sera.
- "Nee? Bir bebeğiniz oldu ha?" diye sevinçle zıplamış arkadaşı.
-"Yok" demiş Sera, dişlerini sıkarak, "Kocamın annesi bizimle yaşamaya başladı!.."

-
-
-
-

Yurdumun insanı alkollü olarak Boğaz sefasından evine dönerken,
Beylerbeyi'nde trafik ekipleri tarafından alkol kontrolü için araç
kuyruğuna sokulmuş.
Sırasının gelmesini beklemeden motoru stop edip
inmiş arka koltuğa geçmiş...
Derken öndeki araç gitmiş. Trafik polisi
gelip, arka koltukta oturan bizimkine,
- 'Beyefendi, şoförünüz nerede?
Aracınızı ilerletin' demiş.
Bizimki de saskin ve üzgün bir ifade ile cevap vermiş:
-'Memur bey, ben de şaşkınım. Siz bizi alkol kontrolü kuyruğuna
sokunca, benim soför aracı bırakıp kaçtı. Demek alkollüymüş.'
Trafik polisi şaşırmış.
-'Siz geçin direksiyona. Aracınız yolu tıkıyor',
demiş. Bizimki,
-'Olmaz, ben alkollüyüm. Araç kullanamam' diye
direnince, polis 'Ziyan yok. Bu defalık görmemezden geliriz' diye
zorlamışlar. Zorla direksiyon başına geçirmişler.
Trafişi açtığı için de teşekkür de etmişler.
 
-
-
-
-

Boğuluyoruz işte...
Dalgıç 6 metre derinde balıklarla oynaşıp içinde bulunduğu müthiş manzaranın tadını çıkartırken tam yanına oksijen tüpü, deniz gözlüğü ve dalgıç kıyafeti olmayan bir adam gelmiş.
 Dalgıç şaşırmış bir 10 metre daha inmiş, aynı adam yine ağır ağır yanına süzülmüş.
Hayretler içinde kalan dalgıç yanındaki özel tebeşir ve tahta setini çıkartıp üzerine
-"Donanımınız olmadan bu kadar derine nasıl dalabiliyorsunuz?.." diye yazıp ona doğru çevirmiş.
Adam tahtayı ve tebeşiri alelacele elinden almış
- "Salak!.." yazmış, "Boğuluyoruz işte görmüyor musun?"

-
-
-
-

Çankaya yokuşundan inmekte olan kamyon kırmızı ışıkta durunca, yanındaki arabadaki sarışın camını indirir ve bağırır:
-"Hey benim adım Ayşe! Yükünüz dökülüyor, haberiniz olsun..."
Kamyoncu aldırmaz, yeşil yanınca sürer... Öbür kırmızıda sarışın gene yakalar kamyonu:
-"Hey, duymadınız! Ben Ayşe! Yükünüz yola dökülüyor diyorum."
Kamyoncu gene sürer. Üçüncü kırmızıda sarışın arabasından fırlar kamyonun camını yumruklar, indirtir.
-"Yahu ben Ayşe! Yükünüz dökülüyor!"
Kamyoncu kafa sallar ve sürer...
Dördüncü kırmızıda bu defa kamyoncu aşağı iner, sarışının arabasına yürür, camı tıklatır, indirtir.
-"Hey!" der, "Benim adım da Mehmet. Ankara'da kış var ve ben tuz kamyonu sürüyorum!"))))))))

-
-
-
-

Temel ile Dursun,dünyanın en yüksek binasını konuşuyorlarmış.Bir ara Temel şöyle demiş:
-O kadar yüksekmiş ki,insan en üst katından düşşe ancak üç günde yere inebilirmiş.
-Ölü olarak değil mi?
-Elbette ölü olarak sersem! Üç gün yemeden içmeden yaşanır mı hiç?
-
-
-
-

Bir gün Temel ile Dursun sohbet ederlerken,Dursun:
-Yahu Temel ben çok zenginim.bundan sonra pen senun efendinum,bana efendum diye hitap et sen...demiş.
Temel de:
-Hayir,Dursinciğum.ben de senin kadar zenginum. asil sen bağa efendum diye hitap et, demiş.
Ve bunlar bi kavga etmişler etraf toz duman...
Ertesi gün Temel ile Dursun yolda karşilaşmişlar.Temel:
-Selamun aleyküm Dursincuğum,demiş.
Dursun pek iyi duyamamiş ve:
-Efendum,anlamadum daa,demiş ve
Temel:
-Hah şöyle.. bundan sonra pen senin efendunum...
Dursun:
-hassittir ule!!!   ..

-
-
-
-

Devlet görevlisi olarak bir ziraat mühendisi; ahırları denetlemek üzere karadenizin bir köyüne gitmiş.
Yanında köyün muhtarı Temel ile başlamış ahırları kontrol etmeye.
Ahırlar temiz ve hayvancılığa uygun,fakat her ahırda mutlaka bir ineğin bacağı kesilmiş ve topallamasın diye yerine tahta bağlanmış.
Denetim bitince Muhtar Temel sormuş;
- nasıl buldunuz ahırlarımızı Mühendis bey?
 Mühendis
-evet ahırlar temiz ve bakımlı ama merak ettim; neden her ahırda mutlaka bacağı kesilmiş bir inek var? diye sormuş.
Temel demişki;
-siz okumuş adamsınız anlamadınızmı yani? Canımız paça çektiğinde koca ineği mi keseydik. :)))

-
-
-
-

bir alman bir fransız ve bir amerikali barda konuşuyorlarmış.
fransız:
-benim kadın çok aptal her bulaşık yıkadığında 5-10 tane tabak veya bardak kırıyor
alman:
-benimki dahada aptal bilgisayar kullanırken sayfa takıldığında bilgisayara sopayla vuruyor
amerikan:
-benimki hepinizinken aptal, texastan bir öküz getirmişler bizim ülkeye. sonra başkan yapmışlar ve benim karım o öküzü destekliyor
-
-
-
-
bir sürü yabancı bir arada ise:
.hiç biri birbirlerinin dillerini bilmiyorsa ot gibi birbirlerinin yüzüne bakarlar
.Aralarında ticaret yapacaklarsa ve Türk varsa yamyamca konuşmakta üstlerine yoktur her türlü pazrlık yeteneğine sahip olan kişidir..
.Aralarında Türk varsa enseye şaplak atan, Türktür veya erkekler arasında argo konuşan Kesin Türktür..
.Alkol ve Türk varsa Rakı kavun beyaz peynir istiyecek olan Türktür
.Hızlı araç kullanacaklarsa Tek rakibi olan Türktür.. (rakibide Türk havayolları)
.bir sıradalarsa araya kaynayan Türktür.
.İçlerinde en yakışıklısı italyan,
en göbeklisi Alman,
en çekicisi İngiliz,
en şanslısı fransız,
en zekisi Japon,
Hem zeki ,hem akıllı, hem şanslı, hem az göbeği olup hem yakışıklı ve çekici ise kesin Türktür.
-
-
-
-

Mercedes
Temel yol kenarında otostop yapar bir mersedes durur ve Temel'i alır.
 Temel de adama bir şeyler sormaya başlar.
-Abi ben pu arabanun önündekü yildizun ne işe yaradiini merak edeyrum.... der.
Şöför onunla dalga geçmek için,
-geçen yayalara nişan alıp çarpıyorum böylece kurtulamıyorlar... der.
Beş dakika sonra yayaların yanından geçerken arkadan bir ses gelir ve söför arkaya dönerek Temel'e sorar
- ne oldu o ses neydi?
Temel de
-abicium sen hedefu kaçirdun ama merak etme ben kapiyla vurdim

-
-
-
-

Temel ile dursun kahvede oturmuslar sohbet ediyorlarmis.
Temel birden sormuş:
-ula cemal,tenhada bir domuza rastlasan ne edersun de bakayum?
-Tüfegimle etes ederum oga!
-Ya tüfegin yogusa?
-Kafasina sopayla vururum daa!..
-peci ya sopan yogusa?
-picagumla öldirurum oni!..
-De pakayum yaninda picagin da yogusa?
-Ula Teme,l de pakayum. Sen penden yana musun yoksa domuzdan yanamu?

-
-
-
-

Hırsız Piyanist

Gece kulübü sahibi kulübünde her gece program yapması için bir piyanistle anlaşmış, ama piyanistin kasadan sürekli para çaldığını tespit edince polise haber vermiş ve onu tutuklattırmış.
 Program boş geçmesin diye bu işlerde kendisine yardımcı olabilecek bir arkadaşını arayıp acele bir piyanist bulmasını istemiş.
- "Eskisine ne oldu?" diye sormuş arkadaşı,
- "Onu tutuklattırdım" diye cevap vermiş adam.
-"Hadi yaa" demiş arkadaşı, "O kadar kötü çalıyordu ha?"

-
-
-
-

BİR ÇOCUK OKULDAN EVİNE DÖNERKEN KAYBOLUR. POLİS ÇOCUĞU GÖRÜR VE SORAR:
- EVLADIM EVİN NERDE? DİYE SORAR.
ÇOCUK:
- PARKIN KARŞISINDA. DER
POLİS:
-PARK NEREDE? DİYE SORAR.
ÇOCUK:
- EVİN KARŞISINDA. DER

-
-
-
-

Antikacı dükkânına giren adam, hiddetle bağırdı:
bana gerçek fildişi diye sattığınız biblo, meğer fildişi değilmiş, sahteymiş! ..
Antikacı hiddetli müşteriyi dinledikten sonra sakince cevap verdi:
olamaz efendim, dedi. Çünkü bizim biblolarımızın, hepsi gerçek fildişidir. Haa, ama fil takma diş takıyorsa onu bilemem.

-
-
-
-

Öğretmen derste çocuklara dönerek sorar:
- Söyleyin bakayim kuzeyimizde Karadeniz güneyimizde Akdeniz batımızda Ege Denizi varsa
BEN KAÇ YAŞIMDA OLURUM..?
Arka sıralardan bir parmak kalkar:
...- Kırkdört öğretmenim..
Gerçekten de O yaşta olan öğretmen şaşırır:
- Doğru Ama nasıl bildin.?..
- Gayet kolay öğretmenim..
 Benim yarı manyak bir ağabeyim var tam yirmi iki yaşında..
Onun yaşını iki ile çarpınca sizin yaşınız çıkıyor....

-
-
-
-

Çocuklar ne ister? :)

1- Anneden anne sütü babadan sütlü çikolata isterler.
2- İşaret parmaklarını prize sokmak isterler.
3- Ellerini yanan sobaya yapıştırmak isterler.
4- Babasının üzerine binerek cengaver olmak isterler.
5- Baba olmadığı zamanlarda koltuğun tepesini at sırtı olarak kullanmak isterler.
6- Çiğ yumurtayı mutfağın tam orta yerine atmak isterler.
7- Yenildikleri çocuk oyunlarında mızıkmak isterler.
8- Komşunun camına taş atmak isterler.
9- Hiç çalışmadan sınıf geçmek isterler.
10- Büyüyünce erkekler pilot kızlar öğretmen olmak isterler.
11- Biraz daha büyüyünce erkeler jinekolog kızlar bevliyeci olmak isterler.
12- Yağ satıp bal satıp usta olmak isterler.
13- Kapıyı açan bezirgan başı olmak isterler.
14- Komşu kızının eteğinin altına bakmak isterler.
15- Komşu oğlunun pipisine bakmak isterler.
16- Dayak yediği çocuğu babalarına dövdürmek isterler.
17- Dersleri boş geçsin isterler.
18- Komşu teyzelerin oralarına buralarına bakmak isterler.
19- Hamama anneleriyle gitmek isterler.
20- Annelerinin kendilerine de makyaj yapmalarını isterler.
21- Ekşın Men olmak isterler.
22- Petek Dinçöz olmak isterler.
23- Ben nasıl oldum sorusuna doğru cevap isterler.
24- Oturdukları yerde uyuyana kadar çizgi film izlemek isterler.
25- Caddede sokakta ve her mekanda dondurma isterler.
26- İstekleri olmayınca zırıl zırıl ağlamak isterler.
27- Kendileri değil kardeşleri dayak yesin isterler.
28- Sınıfta hiç tahtaya kalkmasın isterler.
29- Televizyondaki öpüşme sahnelerini odalarına yollanmadan özgürce seyretmek isterler.
30- 200 bin liralarıyla mahalle bakalındaki tüm çikolata ve sakızları almak isterler.
31- Bakkaldan azar işitince babalarına şikayet etmek isterler.
32- Babalarından da azar işitince annelerine dert yanmak isterler.
33- Annelerinden de paparayı yeyince viyaklamak isterler.
34- Ertesi gün gene bakkala giderler...

-
-
-
-

Erkekler ne ister?  :)

- Gökten yağmur değil kadın yağsın ister.
- Maçların 90 dakikadan 24 saate çıkarılmasını ister.
- Evli olmak ama bekar gibi yaşamak ister.
- Ölecekse skor yaparken ölmek ister.
- Bir bakışı canlar yaksın ister.
- Bütün kızlara ellemek ama, el değmemiş bir kızla evlenmek ister.
- Çocukluğunda annesinin, yaşlılığında kızının arkadaşlarını ister.
- Kadınları ' Çocuklarımın anası ' Elimin kiri ' vs. sıfatlarla kategorize etmek ister.
- Aldatmak ve aldatınca hoş görülmek ister.
- TV 'nin karşısında horlaya horlaya uyumak ister.
- Bütün kadınların 'verici', bir tek kendi kadınının 'Sadıka Hanım ' olmasını ister.
- Bilimin bir gün erkeklerin kadınlardan daha zeki olduğunu ortaya çıkarmasını ister.
- Kendi anlayışsızlığını örtbas etmek için kadınların anlaşılmaz olduğu masalını dünyaya yaymak ister.
- Bir kadınla sonuca varmak için aşılması zorunlu olan o kahrolası merhalelerin hiç olmamasını ister.
- Akıllı kadından hoşlanıyor görünmeyi ister.
- Kadının kıt akıllısını ister.
- Kadının güzel kalça, bacak ve göğüsten oluşan bir süs bitkisi olmasını ister.
- Eskimiş (50 lik) kadını bozdurup iki yirmibeşlik almayı ister.
- Romantizm denen ve işleri zorlaştıran baş belasının tez günde yok olmasını ister.
- Üst'lerinin erkek, ast'larınında kadın olmasını ister.
- Ahçı, hizmetçi, anne, hemşire, seks bombası, güzellik kraliçesi karışımı bir kadına sahip olmak ister.
- Para ya da bulunduğu konum sayesinde tavladığı kızların, ağarmış saçlarına aşık oldukları masalına inanmak ister.
- Ne evdekinden ne ötekinden vazgeçmek ister.
- Dünyadaki bütün kadınları ister..
- Verseniz de yetinmez, Mars'takileri de ister

-
-
-
-

KADINLAR NE İSTER! ! !

1. Erkeklerin kendisine aşık olmasını ister.
2. Bu aşkın ölünceye kadar sürmesini ister.
3. Anlayış ister.
4. Bu anlayışın ömür boyu sürmesini ister.
5. Affedilmek ister.
6. Bu af ömür boyu olsun ister.
7. Güzel olmak ister.
8. Bu güzellik ömrü boyunca kalsın ister.
9. İsminin bir ağaca kazınmasını ve bu vesileyle asırlık bir çınarın kurumasını ister.
10. 80 yaşında bile olsa kendisine çıtır denilmesini ister.
11. Aynı talebi lolita sözcüğü için de geçerlidir.
12. 3. Dünya Savaşı bile çıksa, evlilik yıldönümü unutulmasın ister.
13. Hizmetçisinin kadın, şoförünün erkek olmasını ister.
14. Bahçıvanın da erkek olmasında sakınca yoktur.
15. Günün 8 saatini yatakta, 8 saatini kuaförde ve 8 saatini de alışverişte geçirmek ister.
16. Dünyanın en güzel kadını olduğu cümlesininin dakikada bir söylenmesini ister.
17. Kendisi için 1 milyon tane şiir yazılmasını ister.
18. Doğurduktan sonra vücudu bozulmasın ister.
19. Hapur küpür yemek fakat kilo almamak ister.
20. Çiçek bakmaktan nefret eder ama kendisine sürekli çiçekler alınmasını ister.
21. Oğlan çocuklarıyla oynamak ister.
22. Küçükken evcilik oynamak ve büyüyünce de evlenmek ister.
23. İlk öpüşme yıldönümünün de unutulmamasını ister.
24. Saman altından okyanus yürütmek ister.
25. Yere bakıp bir milyon tane yürek yakmak ister.
26. Uğruna ölünsün, geberilsin ister.
27. Uğruna gökteki ay yere indirilsin ve kendisine tepsi içinde ikram edilsin ister.
28. Kocasından daha uzun yaşamak ister.
29. Yenisini almak için, en yeni ayakkabılarının bile hemen eskimesini ister.
30. Ütüyü de otomatik olarak yapacak bir makine icat edilsini ister. Bu olmazsa, bunu yapacak kocası olsun ister.
31. Kocasının sekreteri olmasın ister.
32. Kaynananası çabuk ölsün ister.
33. Kaynanasından yüklü bir miras kalsın ister.
34. Sigarasını erkeklere yaktırmak ister.
35. Yaptığı trafik kazalarında kendisinde kusur bulunmasın ister.
36. 75 kilo bile olsa, bikini giymek ister.
37. Tek tek basmak ve bade süzmek ister.
38. Kenan Işık'ın dadısı olmak ister.
39. Hasılatı kocası, sarfiyatı kendisi yapsın ister.
40. Tavlanmak ister.
41. Etmese bile kocasına 'senin için saçımı süpürge ettim' demek ister.
42. Telefon konuşması karşı tarafa yazsın ister.
43. Kadın-erkek eşitliğini savunmakla birlikte hesabı erkek ödesin ister.
44. Kadın-erkek eşitliğini savunmakla birlikte, askere hep erkekler gitsin ister.
45. İstenmeyecek ne varsa tümünü ister. -
-
-
-

Rize'nin dünyaca ünlü Ayder Yaylası'ndaki bir otel, her odaya Müşteri Kuralları listesi asılmış

Dedaena pansiyon kuralları..

1.Burası bir ev pansiyonudur.Kendi özel kuralları vardır CMUK bizi bağlamaz.

2.AB uyum yasaları gereği hijyen ve gürültü açısından ahşap katlarda terlik ve ayakkabı ile dolaşılmaz.Sadece parmak ucu ile dolaşılır.Dolaşamayanlara ücretsiz bale dersi verilir.

3.Ahşap katlarda ses izolasyonu yoktur.'oy' deseniz yan odadan duyulur.Ateşli çiftlere önemle duyurulur.

4.Horon ve türkü ile gürültü yapmak serbest kuru gürültü yapmak yasaktır.

5.Köyümüzde kanalizasyon yoktur.Tuvalete ilginç şeyler atmayınız.Tıkanıp taşarsa rezil olursunuz.

6.Tesis içerisinde sigara içmek odalarda mangal yapmak yasaktır.Odalarda sigara içeni yangın tüpü ile tartaklarız.

7.Sıcak su saat 17 den itibaren verilir.Çok acilse tencerede ısıtır maşrapa ile dökeriz.

8.Sıcak su gelmiyorsa diğer tarafa çevirmeyi deneyin.Şaşkın ustamız sıcağı soğuğa soğuğuda sıcağa bağlamış olabilir.Sonra köpüklü saçlarla nerede bu yönetici diye dışarı çıkmayın.

9.Burası doğaya dost bir tesis.Sanki evinde her gün çarşaf değişiyormuş gibi her gün çarşaf değiştirmek isteyenlere ekonomik değil ekolojik nedenlerden dolayı gıcık oluyoruz.

10.Kırk yılda bir yaylaya geliyorsunuz onda da cimrilik yapmayın yiyin için güzelleşin.

Kurallar gerçektir...

-
-
-
-
-

Yanlış Telefon..

Kızcağız çalan ev telefonunu panik içinde açmış ama karşısındaki
- "Tatlım nasılsın? Günün nasıl geçiyor?" diyen dostça ve yumuşak ses onu rahatlatmış.
- "Oh anne!" demiş kız hüngür hüngür ağlamaya başlayarak, "Çok kötü bir gün geçiriyorum.. Bebeğim mamasını yemiyor, çamaşır makinem bozuldu, ayak bileğimi burktuğum için çarşıya gidemiyorum, ev berbat, üstelik de akşama yemeğe misafirlerimiz var!.."
Anne şaşkın ama sükunetini bozmadan cevap vermiş:
-"Bak önce otur, gözlerini kapat ve rahatla. Yarım saat sonra oradayım, gelirken de gerekenleri alırım, evini temizler akşam için de yemeklerini hazırlarım.. Şimdi lütfen ağlamayı kes.. Her şeyi ben hallederim. Hatta şimdi Mahir'i arayacağım bugün bürosundan biraz erken gelsin de sana yardım etsin."
Kız
-"Mahir?.." demiş kız, "Kim o Mahir?"
 Kadın
-" Aa?.. Kocan Mahir kızım?" demiş. Ardından sormuş "Orası 555 1374 değil mi?"
 Kızcağız
- "Hayır, 555 1375?" cevabını vermiş. Uzun bir sessizlik olmuş, "Yani?.." demiş kız tekrar ağlamaya başlayarak, "Yani bu bana gelmiyorsunuz anlamına mı geliyor?.."

-
-
-
-
Cinderella..

Soru - Cinderella masalını bir kadının yazdığını nereden anlarız?

Cevap - Eğer yazarı erkek olsaydı, Prens gece 12'ye kadar Cinderella ile beraber olur, tam saat 12'de Cinderella dumanı tüten mis gibi bir tereyağlı işkembe çorbasına dönüşürdü..

-
-
-
-

Gerçek Erkek..

Kadınlar takma kirpik, tırnak, göğüs, gölgeler, göz farları, ruj, oje, parfüm, kremler, silikonlar, peruk, postiş, lens kullanır, kaşlarını aldırır manikür, pedikür, ağda yaptırır, her taraflarından estetik ameliyat olup 'gerçek bir erkek' bulamadıklarından yakınırlar...

-
-
-
-

Ugh..!

" Doktor, her şeyi ama her şeyi birbirine karıştırıyorum.. Geçen gün bakkala gideceğime sinemaya gittim, bilet kesen çocuktan ekmek isteyince çocuk şaşırdı.. Berbere gidip nüfus cüzdanı çıkarttırmaya uğraşınca berber allak bullak oldu.. Atıma atladığım gibi uzun bir yolculuktan sonra size geldim, bana yardım eder misiniz?.."
" Ugh..! Kızıl Kartal ne dediğini anlamıyor..!"

-
-
-
-

İyi haber..

Ciddi tıbbi şikâyetleri olan adamın tepeden tırnağa tahlilleri yapılmış.
Elinde raporlarla odasına gelen doktor
- "Size bir kötü bir de iyi haberim var" demiş, "Hangisini önce söylememi istersiniz?"
 Adam
-"Bana her şeyi apaçık söyleyin doktor" diye cevap vermiş, "Öleceğim değil mi?"
Doktor
- "Evet, ölmek üzeresiniz.. Tedavisi mümkün olmayan, Dünyada çok seyrek görülen bir hastalığınız var, bunun ilacı da yok.. Üzgünüz tıp olarak yapacak bir şey de kalmadı."
Adam
-"Aman Tanrım" demiş perişan halde, "Konuşmanızın başında bir de 'iyi haber'den bahsetmiştiniz? Neydi o?"
Doktor
- "Oh, evet unutmuştum" demiş "Size bakan o genç, harika hemşire hanım var ya, bu gece onunla yemeğe çıkıyorum!.."

-
-
-
-
Gözlüğüm ve Karım..

Adam divanda sırt üstü yatarken karısı üzerine eğilip gözlüklerini çıkarttıktan sonra
- "Biliyor musun hayatım gözlüksüz halinle o evlendiğim yakışıklı adamın aynısı oluyorsun."
Adam
-"Mmmm.." demiş mutlulukla, "Aşkım gözlüğüm olmayınca sen de harika görünüyorsun..!"
-
-
-
-
Burnum..

-"Burnum gerçekten çok mu kocaman?.." diye sordum sevgilime,
- "Yoo.." dedi "Sadece suratın çok geriden başlıyor, o kadar..!"
-
-
-
-

Eşinin YaşGününü Unutanlara Kopya..

Erkekler.. Eşinizin yaş gününü unuttunuz.. Felaket bir olay değil mi?.. İşte sizi kurtarabilecek 'sihirli bir cümle'.
- "Aşkım tanıştığımız ilk günkü gibi genç ve güzel kalıp yaşlanmazsan senin bir 'yaş günün' olduğunu hatırlamamı benden nasıl beklersin?"
 Nasıl ama?..
-
-
-

Sağlığın Sırrı..

-"Temiz ve bol oksijenli köy havası sağlığınıza iyi gelir." diye doktor bir yaylaya gitmemi önerdi, gittim..
Köye yerleştiğim ilk gün evin terasına çıktım, yan evde oturmakta olan komşum yaşlı adama
-"Burası gerçekten sağlık veren bir yer mi?" diye sordum.
-"Evet" dedi yaşlı adam, "Ben buraya ilk geldiğim gün bir tek kelime bile konuşamıyordum, başımda tek tel saç bile yoktu.. Yürüyemiyordum yahu.. Anla artık."
Sevinçle
-"Harika" dedim "Ne kadardır buradasınız?"
Adam şaşkınlıkla
-"Nasıl yani?.." dedi " Kardeşim ben burada doğdum..!"

-
-
-

Figaro..Figarooo..

Kedimizin adı "Figaro ".. Eve gece 10- 11 gibi gelip mamasını yer, eğer gecikirse ben balkon ışığını açar o eve gelene kadar onu çağırırım..
Geçen gün oğlum kız arkadaşına bizim evi tarif etmeye çalışıyordu, arkadaşı
-" Haaa, geceleri çubuklu pijamayla balkona çıkıp opera söylemeye çalışan bir manyak var.. Orası mı?.." dedi..

-
-
-
-

Polis, gece seyreden bayan Sürücüyü durdurur. Bayan Sürücü itiraz eder:
Hiç Bir eksiğim yok. Neden durduruldum acaba ?
 Polis cevaplar:
 - Evet, Bir de farları yaksanız....................

-
-
-

 Mesai
Ankara'da bir resmi kuruluşta koridorlarının ortasına beyaz çizgi çekmişler. Çizginin neden çekildiğini soranlara genel müdür şöyle diyormuş:
 "Çizgiyi geç gelenlerle erken çıkanların çarpışmaması için çizdik! .."

-
-
-

Bayram kutlaması
Belediye başkanı bir bayram kutlaması nedeniyle sıraya girmiş memurlarla öpüşüyor. Derken sıranın sonundaki tek kadın olan sekreterine yaklaşıyor. Elini sıkıyor, öpmek için hamle ettiğinde sekreter biraz geri kaçıyor. Başkan sekreteri kendine çekiyor ve "Ben bunca zerzevatı seni öpebilmek için öptüm! .."

-
-
-

Tarife
Ünlü avukatın yazıhanesine bir müşteri geldi ve;
- Size bazı hususlarda akıl danışmak istiyorum.
- Soracağınız iki soru için 10 milyon TL alırım.
- İki soru için 10 milyon TL çok değil mi?
- Olabilir dostum. Şimdi ikinci sorunuzu bekliyorum.

-
-
-

Doymadın
Amerika'dan döner dönmez, elindeki kocaman bavulla Meclis kürsüsüne çıkan Kemal Derviş;
- Bu bavulun içinde tam 14.3 milyar dolar var... Bu parayı nüfusumuza bölersek, kişi başına kaç dolar düşer?
Milletvekilinin biri, derhal ayağa kalkarak cevap vermiş:
- 26 milyon dolar...
- Ama 14.3 milyarı, 70 milyona böldüğümüzde 26 milyon çıkmaz ki! ..
- Ben, 70 milyona bölmedim ki...
- Kaça böldün? ..
- 550'ye! ..

-
-
-

Rapor
Politikacı bir film artistiyle evlenecekmiş. Bir detektif tutmuş. Artistin geçmişini araştırıp rapor halinde kendisine bildirmesini istemiş. Bir süre sonra rapor gelmiş. Politikacı şu satırları okumuş: "Genç kadını tanıyanlar mazisinde en ufak bir leke bile bulunmadığını söylüyorlar. Tek falsosu... Son haftalarda pek de sağlam ayakkabı olmayan bir siyasetçi ile görünmeye başlamış! .."

-
-
-

Bilet kontrolü
Kondüktör seslenmiş
- "Biletleriniz! .."
Pencerenin önünde oturan göbekle adam, bir kart uzatmış
-"Milletvekili! .."
Karşısında oturan adam da
- "Senatör! .."
Kompartmanın dibinde varlığı ile yokluğu belli olmayan biri yaka cebinden biletini çıkartıp, uzatmış
- "Millet! .."

-
-
-

Yemek
Meclisteki sağ sosyal demokratlarla sol sosyal demokratlar hep birlikte meclis restoranında buluşmuşlar. Garsonlar ne yiyeceklerini sorduklarında "Hiçbir şey..." yanıtını vermişler, "Biz birbirimizi yiyeceğiz! .."

-
-
-

Küfür
Temel, Başbakan'a küfretmekten yakalanır ve mahkemeye çıkarılır. 200 milyon ağır para cezasını çarptırılır ve hemen ödemesi söylenir. Temel parayı ödedikten sonra hakim Temel'e sorar; "Söylemek istediğin başka bir şey var mı? " Temel; "Teyeceğum haçim Pey, ama param pittu."
 

-
-
-

Biriniz eşşek ötekiniz öküz

İki softa, ramazanda bedava yiyip içeriz diye bir Bektaşi köyüne misafir olurlar.
Hoşbeşten sonra, içlerinden biri tuvalete gider.
Bektaşi, bu softaları kontrol etmek için odada kalana sorar:
- Senin arkadaşın nasıl bir adam? Bilgisi görgüsü var mı, yok mu?"
O da kendini üstün göstermek için
 -Bırak şunu, eşeğin tekidir",
cevabını verir.
Biraz sonra öteki softaya da aynı soruyu sorar:
? Senin arkadaşın nasıl bir adam?
Bilgisi  görgüsü var mı, yok mu?
Bu softa da öteki gibi
- "Bırak şunu, öküzden farkı yoktur",
cevabını verir.
Akşam olunca iftar sofrası kurulur.
Fakat tepsinin üzerinde arpa ile samandan başka bir şey göremeyen softalar hayretle sorarlar:
? Bunlar ne erenler?
Bektaşi gülerek cevap verir:
 ? Biriniz eşek, ötekiniz öküz.
Sizin için bunlardan daha iyi azık olur mu?"

-
-
-

Günah Çıkartma

Emekliye ayrılacak rahip, yerine yeni atanan genç rahibi 'Günah Çıkartma Odasında' birkaç gün izledikten sonra
- "Evladım.." demiş, "Günah çıkartılırken kollarınızı kavuşturup, sakince 'Anlıyorum.. Devam ediniz.. Mmmn..' falan deyiniz.."
 Bu önerilerden sonra genç rahibin onun eleştirilerine tepki vermeyip anlamsız ve şaşkın baktığını görünce
- "Ama evladım.." demiş bu sefer sinirlenerek, "Sana anlattığım bu tip davranış şekli : dizlerini dövüp 'Hadi yaaa, Eeee??.. Daha sonra ne oldu lan?..' demenden daha asil olmaz mı?.."

-
-
-

Yanlış Anlayan Var Mı?..

Rahip nikâhı kıymadan önce davetlilere dönüp
-"Törenlerde çeşitli saçma sapan işler oluyor, bu nedenle size önemli bir açıklamada bulunmak istiyorum.." demiş: "Törenin sonunda 'Şimdi gelini öpebilirsiniz' derken bunu sadece damada söylüyorum.. Aranızda hâlâ anlamayan var mı?.."

-
-
-
------------------------------------------------------------------------------------

tarihi fıkralardan bir demet....

******
NEYZEN' İN NEZAKETİ!

Mehmet Âkif, elini yıkadıktan sonra, Neyzen Tevfik' in kendisine uzattığı havlunun kirini görünce:

-Hayır, diye bağırmış. Elimi daha yeni yıkadım.

******

GÖNÜLSÜZ GÖNÜL

Abdülhak Hâmid' in evindeki sohbette, konu gençlik ve ihtiyarlıktan açılır. Yaşı geçmiş bir hanım, Abdülhak Hamid' e döner ve:

-Efendim, gönül kocamaz! der.

Hamid cevap verir:

-Kocamaz ama, kocamış bir vücut içinde oturmak da istemez.

******

******

ÇIKMAYAN MANA

Mehmet Akif, Baytar Mektebi'nde müdür muavini olarak çalıştığı bir dönemde, muhasebeden gelen bir yazıyı anlayamaz. Yazıyı kaleme alan Salih Efendi'yi aratarak yazıda ne demek istediğini sorar:.:

-" Salih Efendi İki türlü mana çıksın diye böyle yazdık efendim" cevabını verince, Akif dayanamaz ve:

-Hayret doğrusu, der. Biz birini bile çıkartamadık da.

******

SOKRAT VE BİLEYTAŞI

Talebelerden biri Sokrat'a sormuş:

-Herkese güzel konuşma dersleri verdiğin ve onlara hitabet sanatını öğrettiğin halde, niçin sen de çıkıp bir konuşma yapmıyorsun?

-Evlat, demiş Sokrat. Bileytaşı keskin değildir amma, en sert demiri bile keskin eder?

******

ANLADIĞININ İSPATI

Tanıdıklardan biri, yazdığı romanın müsveddelerini Neyzen Tevfik'e göstererek fikrini sorar:

Neyzen beğenmediğini ifade edince, adam:

-İyi ama, der. Siz hiç roman yazmadınız ki!

Neyzen Tevfik şu cevabı verir:

-Ben yumurtanın tazesini bayatını iyi anlarım. Ama bu güne kadar hiç yumurtlamadım.

******

BİRBİRİNE BAĞLI

Hâkim, kaza yaparak birkaç kişinin ölümüne yol açan bir şoförün ehliyetini iptal edince, şoför:

-Aman hakim bey, diye sızlanmış. Benim yaşayabilmem, şoförlük yapmama bağlı.

Hâkim cevap vermiş:

-Başkalarının yaşaması da sizin şoförlük yapmamanıza bağlı.

******

AKŞAM YEMEĞİ

Yahya Kemâl, dostlarından birine:

-Bu akşam yemeği benimle yer misin? Diye sorunca, arkadaşı:

-Hay hay! Der. Çok memnun olurum. Hiçbir mazeretim yok!

Yahya Kemal gülümseyerek karşılık verir:

-İyi öyleyse, bu akşam size geliyorum.

******

DÜŞMANIN CANI

Şair Nef' i bir toplantıda konuşurken, düşmanlarından biri içeri girmiş, fakat herkese selam verdiği halde kendisine:

-Merhaba canım! demiş.

Nef'i durur mu? Hemen cevabı yapıştırmış:

-Derhal çıkıyorum.

******

FİKİR YAKALAMAK

Şahabettin Süleyman, bir gün Ahmet Haşim' e:

-Üç günden beri zihnimde önemli bir fikir saklıyorum, dediğinde, Ahmet Haşim, onun fikir üretmedeki kısırlığını ima ederek şöyle demiş:

-Günahtır yahu, salıver gitsin şu fikri. Zavallıcık günlerden beri tek başına kim bilir ne kadar sıkılmıştır?

******

DÜNYANIN YÜZÜ

Hastalıktan ötürü gözleri kapanmış olan bir adam, halk şairi Seyrani' ye:

-Bende dünyayı görecek göz mü kaldı? diye şikayette bulununca, söz eri Seyrani:

-Hiç üzülme dostum demiş. Zaten dünyaya da bakılacak surat kalmadı.

******

BRAVO!..

Genç bir şair, saçma sapan şiirlerini Victor Hugo' ya okuduktan sonra:

-Üstad, diye sormuş. Şiirlerimi nasıl buldunuz?

Victor Hugo:

-Vezinsiz, kafiyesiz ve manasız bir şey yazmak istemiş ve tam muvaffak olmuşsunuz, demiş. Bravo doğrusu.

******

******

******

İyimserlik

Memleketimizde iyimserler kötümserlere kızınca 'Hiç mi pozitif bir şey yok bu memlekette birader' diye çıkışırlar.
İşte size pozitif bir bahçıvan...
Seyahatten dönen ev sahibi telefon açmış, konuşuyorlar:
- Nasıl, her şey yolunda mı?
- Yolunda... Küreğin sapı kırıldı, şu anda onu tamir ediyordum.
- Neden kırıldı?
- Köpeğinize mezar kazarken zorlamışım, ondan kırıldı.
- Nee! Köpeğim mi öldü?
- Maalesef havuza düştü?
- Benim köpeğim çok iyi yüzerdi; havuzda nasıl ölür?
- Havuzun suyu boşalmıştı, atlayınca betona çakıldı.
- Havuzu yeni doldurtmuştuk, neden boşalttınız?
- İtfaiyeciler evdeki yangını söndürürken ilave suya ihtiyaç duydular.
- Neee evde yangın mı çıktı?
- Evet efendim. Annenizin vefatı dolayısıyla taziyeye gelenlerden biri yanık sigara bırakmış.
- Annem mi öldü? Yahu kadın daha iki hafta önce sapasağlamdı?
- Haklısınız da... Yatak odanızda karınızla en yakın arkadaşınızı aynı yatakta görünce kalbine inmiş.
- Yahu hiç pozitif bir haber yok mu adam sende?
- Var efendim... Geçen gün siz AIDS testi yaptırmıştınız ya... Sonucu geldi, pozitif...

-
-
-
Temel Çımacı olmuş, ilk kez yurt dışına gitmişti.
Gemi Liverpool Limanı'na yanaşırken, Temel iskeledeki İngiliz'e bağırdı:
- Tut şu halatı!
İngiliz anlamadı bir şey..
 Temel yine bağırdı:
- Tut şu halatı!
İngiliz'de gene hareket yok..
Temel ortaokuldaki ingilizcesi ile bağırdı:
 - Do you speak English?
 - "Yes.. Yes.." dedi İngiliz;
Temel öfkeyle bağırdı:
 - O zaman tutsana ula şu halatı..!
-
-
-

En kısa fıkra
Mevlana ile tayyip karşılaşmış,
 Mevlana:
- 'Sen gelme' demiş.

-
-
-

hayvan pazarlarındaki pazarlıkçılara  cambaz, denir.
Cambazın biri, eşeği yularından çekip gelmiş, bir cambaz yanaşmış:
-"Kaça bu eşek?"
-"Bin lira!"
-"Aldım gitti, ver elini helalleşelim!"
Birkaç kişi alıcının kulağına fısıldamış:
-"Yahu görmüyor musun, bu eşek topal; onun için ucuza verdi!"
-"O eşek topal değil, tırnağının arasına taş kaçmış, topal sanıp ucuza elden çıkarmağa bakıyor!"
Eşeği satana koşmuşlar:
-"Yahu bu topal değilmiş, tırnağına taş kaçmış!"
Satıcı gülmüş:
-"Eşek topal olmasına topal da, öyle sansınlar diye taşı tırnağına ben koydum!"
Alıcıya koşmuşlar:
-"Yahu bu eşek gerçekten topalmış, taşı o koymuş. Seni de kandırdı, parayı aldı!"
Alıcı dövünmeğe başlamış:
-"Vay namussuz; eğer verdiğim para sahte olmasaydı, beni kazıklayacaktı!"

-
-
-
Üretim Verimliliği

'Üretim verimliliği' konusunda konferans veren uzman
-"Bu teknikleri sakın evinizde kullanmaya kalkmayın!.." demiş,
 dinleyiciler hemen bu uyarısının nedenini sormuşlar
- "Ben karımı yıllarca o kahvaltı hazırlarken izledim.." diye başlamış uzman anlatmaya, "Karım ufacık bir ihtiyaç için kahvaltı masasıyla buzdolabı, fırın, dolaplar arasında gider gider gelirdi, 5 sene önce 'Hayatım neden herşeyi tepsiye koyup bir kerede getirmiyorsun?' diye sordum.."
Arka sıralardan
-"Peki, bu öneriniz zaman kazandırmadı mı?.." diye atılmış biri.
-"Kazandırmaz olur mu?.." diye cevap vermiş uzman dişlerini sıkarak, "Eskiden karım kahvaltıyı 20 dakikada hazırlardı, kesintisiz 5 senedir de ben 7 dakikada hazırlıyorum!.."

-
-
-

Dede ve Müzik..

Küçük Alihan salonda oturan dedesinin yanına gelip
-"Dede mızıkamı burada çalabilir miyim?.." diye sormuş.
- "Tabii yavrum.." diye cevap vermiş dedesi, "Ben gençken hayatım müzik sayesinde kurtuldu!.."
Torunu
- "Aa?.. Nasıl oldu bu dede?.." diye merakla sormuş:
- "Kasabamızdaki meşhur sel baskınında barajımız yıkıldı, sel suları evimizi temelinden söktü attı, babaannen yemek masasının kenarına yapışıp sağ salim kurtuldu, ben de son anda salondaki piyanoyla ona eşlik ettim!.."

-
-
-

Dedektif ve Kadın

Kadın tuttuğu dedektife
-"Kocamı takip ettiniz mi?.." diye sormuş.
- "Evet efendim, ettim.." demiş dedektif, "Önce bara gitti, daha sonra restorana, hava kararınca da bir apartman dairesine.."
Kocaman bir gülümseme oluşmuş kadının yüzünde
-"Ne yaptığı konusunda da bir şeyler saptadınız mı?.."
Dedekif
- "Tabii ki.." diye cevap vermiş, "Sadece sizi takip edip ne halt ettiğinizi öğrenmeye çalışıyor!.."

-
-
-

Kaplumbağa..

Küçük kaplumbağa ağır ağır ağaca tırmanmış.
 Birkaç saatlik bir uğraşı sonucu en tepeye ulaştıktan sonra kendini boşluğa bırakmış ve kabuğunun tam üzerine
 "Küütt!.."
diye sertçe yere düşmüş.
Kendini kontrol edip bir şeyi olmadığını anlayınca tekrar zar zor ağaca tırmanmış, oradan tekrar aşağı atlamış ve yine
"Gümm!.."
diye vurup sekmiş yerden..
Debelenip düzeldikten sonra yine tırmanmaya başlayınca
- "Hanım.." demiş dalın ucunda tünemiş kuşlardan biri, "Olmuyo ama.. Bunu evlat edindiğimizi söyle artık şuna yahu!.."

-
-
-
İkinci Lisan
Fare bir peynir kokusu duyup, kafasini disari uzatmisti.
Fakat bunun kedinin bir tuzagi olabilecegini dusunup disari cikmadi.
Bekledi ve biraz sonra
- "miav" diye bir ses duydu.
 Ertesi gun de peynir kokusunu aldi ve
-"miav"
 sesini duydu, yerinden cikmadi.
Sonraki gun
-"havhav"
diye bir ses duydu ve kedinin ortalarda olmadigini anlayarak disari cikti.
 Cikmasiyla pence yemesi bir oldu. Kedinin tuzagina dusmustu. Kedi yerde baygin yatan fareyi yanindaki yavrusuna gosterip izahat verdi..
-"Bak yavrum, sana dememis miydim, ikinci lisan gibisi yok diye.." 
-
-
-
Pilot Ne İçiyorsa..
Uçakta tam içecekler dağıtılırken türbülansa girdik, aşırı sarsıntılar başladı.
Servis arabası birden kontrolsüz bir şekilde sağdan sola, soldan sağa savruldu.
Hostes, tam yanımdaki koltukta korkudan titreyen adamı sakinleştirmek için hiçbir şey olmamış havasında gülümseyerek
-"Bir içki alır mısınız efendim?" diye sordu.
- "Valla" dedi adam koltuğa iyice yapışarak, "Şu anda pilot ne içiyorsa ben de aynısından rica edeyim!.."
-
-
-
Temiz Fincan
Eşimle tatile giderken öğle yemeği için bir yol kenarı lokantasında durduk.
Masaya oturmadan önce sandalyelerimizin üzerindeki yemek artıklarını temizledik.
Peçetelikten tomarla kâğıt peçete alıp masanın üzerindeki yağları sildik.
- "Hanım, burada yenmez çok pis bir yer" dedim,
-"Sadece birer kahve içip kaçalım" dedi.
Garson geldi ben bir 'orta kahve' istedim, eşim
- "Ben de bir orta kahve alayım ama lütfen fincan temiz olsun" dedi.
 Birazdan garson elinde tepsiyle koşarak geldi, durdu, fincanlardan birinin tabağını tutup ikimize de dikkatle baktı sonra dönüp sordu:
-"Hanginiz temiz fincanla istemişti?"
-
-
-
Çiçekçinin Çırağı
- Çok tatlı bir kızdı.. Onun evlilik teklifime 'evet' demesi için bir yıl boyunca evine her gün muntazaman bir adet kırmızı gül gönderdim.
- Sonunda evlenme teklifini kabul etti mi bari?
- Evet, ama tuttu ona her gün çiçek gönderdiğim çiçekçinin çırağı ile evlendi..
-
-
-
Politikacı ve Aşk..
Hayli tanınmış bir politikacı gönlünü bir film yıldızına kaptırmış, 3-4 ay flört devresinden sonra ona evlilik teklif etmeden önce
-"Bilmediğim bir geçmişi nedeni ile acaba politik geleceğimi tehlikeye sokar mı?' sorusuna cevap alabilmek için bir dedektifle anlaşmış, dedektifin raporu birkaç hafta sonra masasına gelmiş.
- "Beyefendi;Söz konusu hanımefendinin en ufak bir lekesine rastlanmamıştır. Geçmişi, ailesi, karakteri çok temizdir. Onu tanıyan herkes çok olumlu şeyler söylediler.. Ama maalesef son birkaç aydır geçmişi son derece karanlık ve şaibeli bir politikacı ile çok sık görüştüğü onu tanıyanlarca ifade edilmektedir.!"
-
-
-
İnce Ezilmişl Et..
Arabamla şehirlerarası yolda dağları aşarken müthiş karnım acıktı salaş bir yol kenarı lokantasında bez bir afişte
 "Özel incelikte ezilmiş et tava"
 ilanını okuyunca hemen daldım içeri.
Yemekten kalktıktan sonra kapının önünde duran aşçıya
- "Elinize sağlık" dedim, "Hayatımda bu kadar ince ezilmiş bir et yemedim."
 Aşçı
-"Abartmayın, çok önemli değil.." dedi gülümseyerek, "18 tekerlekli bir TIR'ın altına giren her hayvan bu şekli alır."
-
-
-
İlk Buluşma..
Uzun süredir telefonla konuşup tavlamaya çalıştığım kızla ilk defa buluşmaya giderken arkadaşıma
-"Beni tam 1 saat sonra ara" dedim, "Kızı beğenmezsem o vesile ile bir haber almış gibi bir şeyler uydurup kaçarım."
Kızla pastanede buluştuk, bir saat sonra beklediğim telefon geldi, konuşmak için izin istedim, masaya döndüğümde hayli üzgün bir yüz ifadesi ile
-"Çok üzgünüm, dedem ölmüş, acele gitmem gerek" dedim bakışlarımı masanın altına indirerek.
- "Oh! çok şükür" diye cevap verdi kız sevinçle çantasını alıp ayağa kalkerken, "Seninki ölmeseydi inan tam da ben benimkini öldürmek üzereydim!"
-                    
-
-
Küçük Hata..
Oğlan sevgilisine
- "Bak aşkım" demiş, "Evlenmeden önce seninle bir müddet 'beraber yaşarız' bu süre zarfında eğer küçük bir hata yaparsak kolayca ayrılırız. Tamam mı?"
Güzel sevgilisi
- "Tamam da" diye cevap vermiş, "O 'Küçük Hata'ya daha sonra kim bakacak?.."
-
-
-
İstavritli Hamsi
Karım benimle 3 gündür konuşmuyor..
Sanırım perşembe gecesi olanlarla ilgili..
Gece uyurken bir tıkırtı duymuş,
-"Çabuk kalk" dedi beni dürterek.
- "Ne var?" dedim uyku sersemliği ile,
- "Mutfakta hırsız var ve sanırım benim pişirdiğim patlıcanlı istavriti yiyorlar" dedi heyecanla.
-"Oh olmuş" dedim, "Allah cezalarını böyle verir işte."
-
-
-
İlginçTelefon Konuşmaları

Müşteri ?
 2 gündür 0800 2100 'ı arıyorum, asla düşüremiyorum... Yardım edebilir misiniz?..
Sekreter
 ? Bu telefon numarasını nerden buldunuz efendim?..
Müşteri
? Kapınızın üzerinde yazıyordu...
Sekreter
 ? Efendim o açık olduğumuz saatler...

**

Müşteri
? Yaptırdığım ' Avrupa Seyahat Sağlık Sigortası ' ben Avustralya'da iken de beni koruması altına alır mı?..
Sekreter
 ? Efendim, sigortanın adı size minicik de olsa bir 'ipucu' vermiyor mu?..

**

(Bir keresinde aradığı bir numara için telefon açan adamın normal dışı derin derin ve sık nefes alıp vermesinden şüphelenip telaşlanan operatöre)
-" Merak etmeyin.. Kalemim yok da parmağımla cama yazabilmek için hohlayarak buğu yapmaya çalışıyorum..."

**
Teknik Destek Birimi
? Tamam.. Ekranın sol alt köşesinde çıkan O.K butonunu gördünüz mü?..
Müşteri
? Aa?.. Sen oradan benim ekranımı nasıl görüyorsun?..

-
-
-
-

Şehirli Delikanlı ve Çiftlik
Şehirli delikanlı köye çiftçilikle uğraşan amcasını ziyarete gitmiş, ilk günler amcası ona ilk defa gördüğü çiftlik hayatını, tavukları, inekleri, ekinleri göstermiş, aradan birkaç gün geçince yeğeninin sıkılmaya başladığını hissedince onu oyalamak için
- " Bu civarlarda kimsecikler yok?" demiş, " Köpekleri ve av tüfeğini al biraz 'atış talimi' yap? Ne dersin?.."
Çok sevinen delikanlı silahı ve köpekleri aldığı gibi fırlamış evden, öğleden sonra büyük bir keyifle dönmüş eve, amcası da hemen sormuş
- " Nasıl?.. Hoşuna gitti mi?.." diye
-" Harika, hallettim amca?" demiş yeğeni, " Daha başka köpekleriniz var mı?.."

-
-
-

Yankesicinin birine otomobil çarpmıştı.
Olay yerine gelen polisler, kan revan içinde kalan yankesiciyi ambulansa bindirip hastanenin yolunu tuttular. Yolda giderken:
- Sana çarpanı gördün mü? Araba ne markaydı? Plakasını aldın mı?
Yankesici bitkin bir sesle cevap verdi:
- Plakayı alamadım ama, şoförün cüzdanı ve saati cebimde!..

-
-
-

Alkolün Zararları Konferansı
Gece yarısı hayli ilerlemiş bir saatte polis arabamı durdurup
- "Hayrola? Nereye?" diye sordu.
- "Alkolün vücudumuza ve beynimize zararları ile ilgili bir konferansa gidiyorum" diye cevap verdim.
- "Sahi mi?" dedi polis alaylı bir şekilde, "Gecenin bu saatinde kim verecek bu konferansı?"
Cevapladım:
- "Karım.."

-
-
-

Rahibin Köpeği
Rahip pazar günü her zamankinin üçte biri olan 10 dakikada vaazını bitirdikten sonra izleyicilere dönüp
-"Sizlerden özür dilerim" demiş, "Hazırladığım vaazın bir bölümünü kâğıt yemeyi çok seven köpeğime kaptırdım, o yüzden kısa kesmek zorunda kaldım."
Dinleyiciler dağılırken adamın biri rahibe yaklaşmış,
- "Efendim.." demiş saygılı bir şekilde, "Ben komşu kasabadan geliyorum.. Şayet köpeğinizin yavruları varsa birini bizim rahibe hediye etmek isterim de!.."

-
-
-

Otobüse biner binmez sarışın kız düşmemek için bir dikey bir boruya tutunmuş.
Daha sonra aynı boruya tutunan ve onun gözlerine dikkatle bakan delikanlıyı fark etmiş, hemen sırtını dönmüş.
Otobüs durağa gelince delikanlı sarışının omzuna dokunup
- "Ben burada ineceğim.." demiş.
-"Bana ne?" diye cevap vermiş sarışın sinirlenerek, "Ben iniş yolunuzu tıkamıyorum ki?.."
 Delikanlı
- "Ama bu boru benim.." demiş, "Hırdavatçıdan banyo perdemi asmak için almıştım da.."

-
-
-

petshopta gördüğüm muhteşem papağanı, dünyanın parasını verip aldım ve eve getirdim.
"konuşabiliyor"  demişti satan adam...
evet..konuşuyor..
papağanımın söyleyebildiği tek cümle şu:
-BU KUŞ KONUŞUYOR MU??? :)

Kötü         Çok İyi  Oyla 
           
Tüm yazıları        ShareThis
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
                 

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org