Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Figen Mete Gözüyle 


     

 



Tüm Yazıları

       ShareThis
FIKRALAR
08.01.2011
Figen METE
Okunma Sayısı : 8185
Oy Sayısı : 8
Değerlendirme : 5
Popülarite : 4,52
Verdiğiniz Puan :
 

 

 

Fıkralarım çoğunlukla sevgili Yıldırım Tuna'dan alıntıdır...Kendisinin fıkralarını beğeniyle takip,  mizahi yaratıcılığını da çok taktir ediyorum....

______##########______________
_____#############____________
____##############____________
___#######______###___________
___######________##__##_______
___######____________###______
___#####_____________######___
___#####____________#######___
___#####___________#######____
___#####____________######____
___#####_____________######___
___######____________###_##___
____######_______#___##_______
____#######____###____________
_____############_____________
______##########______________
________######________________

-
-
-
merada otlamakta olan koyun sürüsünün içinden bir koyun, öne çıkar, diğer koyunlara bakarak konuşmaya başlar..
-artık ben özgür bir bireyim..bundan böyle sürü psikolojisine uymayacağım....
sürüdeki  koyunlar cevap verirler..
-ben de..
-ben de..
-ben de..
-ben de..
-ben de........................
-
-
-
-
-
-
Bir balık, yine kendisi gibi balık olan psikoloğuna gitmiş...
psikolog balık, hastasının koltuğa uzanmasını söyledikten sonra lafa girmiş..
-evet, şimdi çocukluğunuza dönelim...
hasta balık:
-hatırlamıyorum...
psikolog:
-neyi?
-
-
-
psikiyatristin muayenehanesinde, koltuğa uzanmış hasta anlatmaktadır..
-bu köhnemiş dünyada bohem hayatı süren ve seküler yaklaşımlarla hedonizmin girdaplarında kaybolmuş şu insanoğluna baktıkça agnotist kaygılardan  dem vurmak, içimdeki hezeyanları ayrıştırıyor doktor...
bir yandan hastasının söylediklerini not alan psikiyatrist sorar
-böyle düşündüğünüz için mi işten atıldınız?
-hayır..müdürü dövdüm..
-
-

Rüzgar
Bize satın almak istediğimiz evi gezdiren emlak komisyoncusu,
-"Bizde yalan, aldatmaca falan asla olmaz abi" diye söze başladı. "Bu gezdiğimiz evin iyi yönleri de var, kötü yönleri de.. Kötü yönü evin bir cephesinin şehir çöplüğüne, diğer cephesinin ise mezbahaya bakıyor olması."
Merakla
- "Tamam da.." dedim "O zaman bu evin 'iyi yönü' ne olabilir ki?"
Komisyoncu:
-"Balkona çıktığınızda rüzgarın hangi yönden estiğini 'şak' diye anlarsınız."
-
-
-
Dayak
Adam hayatında ilk defa trenle seyahat etmek için gara gitmiş ama prosedürü bilmediği için yanlışlıkla yük vagonlarına girip oturmuş.
Yolculuk bitip tam vagondan inerken onu görüp kaçak yolcu zanneden güvenlik görevlileri adamı yakalayıp bir güzel dövmüş.
Köyüne döndüğünde ona
-"Trenle yolculuk nasıldı?" diye sorulunca
-"Harika bir şey" demiş adam, "Bir de şu dayak olayını kaldırsalar keyfine doyum olmayacak."
-
-
-
Kutup ayısı
Parasızlıktan alışveriş merkezinin birinde 'Kutup Ayısı' gibi giyinerek mağazaya gelen müşterilere soğuk içecekler sunmamı istedikleri bir iş buldum..
Adamın biri yanıma sokuldu.
-"Bu şeyi giyince kendini aptal gibi hissetmiyor musun?" diye sordu sırıtarak.
- "Kim? Ben mi? Neden aptal biri gibi hissedeyim ki?" dedim sinirlenerek, "Bir kere bir kutup ayısının yanına gidip konuşmaya çalışarak komik duruma düşen sensin salak? Gırrr!"
-
-
-
Ne bileyim?
Temel, karanlıkta yalnız başına yürürken soyguncunun biri üzerine atlamış.
İkili kıyasıya yerde debelenerek bir güreşe başlamışlar.
Dakikalar sonra daha önceden hazırlıklı olan soyguncu Temel'in sırtını yere yapıştırmış.
Ceplerine bakıp birinde 25 kuruş bulmuş.
- "Aptal adam! Direnip hayatını bu 25 kuruş için mi tehlikeye attın?" demiş.
- "25 kuruşla yetineceğini ne bileyim?" diye cevaplamış Temel yattığı yerden doğrulmaya çalışarak, "Bir anda çorabımın içindeki 1000 doların peşinde olduğunu sandım."
-
-
-
Rulet
Ruleti çok severim. Kıbrıs'a her gittiğimizde oynarım.
En son gittiğimizde çok şanssız bir gecemdeydim.
Karıma
- "Son yüz dolarım kaldı" dedim, "Nereye koymamı önerirsin?"
 Karım
-"Bence hemen cebine koy da gidelim buradan."
-
-
-
Şeker
Kilisenin kimsesiz çocuklar yetiştirme yurdunda 18 yaşını bitirmiş 3 kızın yurttan ayrılma töreninde başrahibe kürsüye çıkmış:
- "Bu gün özenle korunduğunuz dünyadan günah dolu bir ortama adım atıyorsunuz. Uyarmalıyım ki erkekler sizi elde etmek için her şeyi deneyeceklerdir. Sizleri yemeğe davet edecekler, içki ikram edecekler, oradan evlerine veya motellere götürecekler, sizlere korkunç şeyler yapıp işleri bittikten sonra cebinize 40-50 dolar koyup başlarından defedeceklerdir."
 Kızlardan biri
-"Bir dakika efendim" demiş, "Yani bizden istifade ettikten sonra bize para mı verecekler?"
Rahibenin
-"Evet yavrum neden sordun?"
demesi üzerine kız cevabı yapıştırmış: "
-Hiiç.. Rahip efendi bizi sadece şekerle savıyordu da.."
-
-
-

Kadın fotoğrafçıya hışımla dalmış,
- " Benden izinsiz vitrininize fotoğrafımı koymuşsunuz..!" diye bağırmış sinir içinde..
-" Fakat bayan çok güzel çıkmıştınız.." diye cevap vermiş fotoğrafçı,
-" Tamam da…" demiş kadın nefes nefese, " Fotoğrafın altına ' Bunun gibi sekiz tanesinin fiyatı 15 Lira ' yazmak da neyin nesi?.."
-
-
-

Ahtapot Paul
Dünya kupasında maç sonuçlarının hepsini bilen 'Ahtapot Paul' geçen hafta ölmüş..
Gazeteye ilan veren onun sahibi aile cenazesine çiçek yerine "Mayonez sos" gönderilmesini rica etmişler..
-
-
-
KADINLAR VE TELEFON.
Adam mutfakta sinek raketiyle sinek avlıyormuş; karısı içeri girmiş ve
sormuş tabiatıyle;
" Ne yapıyorsun?",
Erkek;
 -"Sinek avlıyorum",
Kadın;
 -"Kaç tane etkisiz hale getirdin?",
Erkek;
 -" 6 tane, üçü dişi, üçü erkek.",
Kadın;
 - "Nasıl anladın?",
Erkek;
 -" Üçü bira kutusunun üstündeydi, üçü de telefonun üstünde." 
-
-
-

Resim Dersi ve kamyon
Birinci sınıfta öğretmen sınıfa
-"Resim defterinize bir hayvan çizin" demiş, sıraların arasında dolaşırken Alihan'ın çizdiği eciş bücüş köpeği görünce
- "Sil onu yavrum" demiş "Ne yapmışsın öyle?.. Sanki Kamyonun altına girmiş gibi.. Hadi başka bir şey çiz."
Alihan bu sefer başlamış kedi çizmeye.
Bir süre sonra öğretmen bunu da görüp
-"Ayy, bu ne Alihan?" diye sorunca
-"Öğretmenim" demiş Alihan üzgün bir şekilde, "Maalesef yine aynı kamyon!"

-
-
-

Çernobil Elmaları
Pazarda satıcının biri
-"Elmaya geelll elmayaa.. Çernobilin elmaları bunlarrr!" diye bağırıyormuş.
- "Deli misiniz?" diye sormuş kadının biri, "Çernobil'in elmalarını kim alır ki?"
 Satıcı
- "Valla yenge yetiştiremiyorum" demiş "Kimi karısına, kimi kayınvalidesine alıyor, kalmıyor bile yani..!"

-
-
-

İşe alınırken önGörüşme

- İsminiz ne?..
- Kimin?.. Benim mi?..
- Tabii ki sizin..
- Temel..
- Nerede doğdunuz?..
- Kim?.. Ben mi?..
- Evet?.. Siz..!
- Trabzonda..
- Kaç yıllık deneyiminiz var?..
- Kimin?.. benim mi?..
- Evet.. Sen, sen...
- 10 yıllık..
- Kaç yaşındasınız?..
- Ben mi?..
- Yok, ben..!
- Valla 40 bilemediniz 45..!

-
-
-

Ağrı AktarMa Makinesi
Araştırmacılar doğum sırasında "annenin ağrısını babaya transfer eden bir aygıtı" geliştirmişler.
Başarılı olup olmadığını haber vermeden gizlice test etmek için bu aygıtı doğum yapmak üzere olan bir kadına yerleştirip oluşan ağrının %50 lik bir kısmını kocaya transfer edip evde haber bekleyen adamı
-"Nasılsın?" diye aramışlar.
-"Çok iyiyim, maç seyrediyorum" demiş adam ve telefonu kapatmış.
Ağrı transfer şiddetini %75'e çıkartıp
-"Affedersiniz şimdi bir şey hissediyor musunuz?" diye adamı tekrar aramışlar,
-"Yahu ne hissedeceğim?.. Yok bir şey, iyiyim, maç seyrediyorum, meşgul etmeyin" demiş adam ve tekrar kapatmış telefonu.
Araştırmacılar hayli şaşkın bu sefer aletin acı aktarım gücünü %100'e çıkartmışlar,
 hamile kadında ağrılar tamamen kesilmiş, kocayı arayıp sormuşlar
-"Peki şimdi bir şey hissedebiliyor musun?" diye,
-"Öff, yetti be" diye artık zıvanadan çıkmış adam "Yahu bir maç seyrettirmediniz.. Bizim takım mağlup, üst kattaki delikanlı manyak mıdır nedir deli gibi çığlıklar atıp, bağırıp,ağlayıp duruyor, bu arada zırt pıt telefon çalıyor, yetti be..!"

-
-
-

Küçük çocuk Noel ağacının altında kendisine alınan hediyelerin paketlerini açtıktan sonra sormuş,
- "Babaaa.. Noel Baba Çinli mi?"
- "Yok yavrum, nereden çıkardın?"
-"Getirdiği hediyelerin hepsinde 'Made in China' yazıyor!"

-
-
-

- Babaaa.. Anneannem tarlada neden zig-zaglar çizerek koşuyor?..
-Bak yavrum, o senin anneannen ama benim de kayınvalidem.. Şimdi beni meşgul edip durma doğru dürüst nişan alamıyorum..!

-
-
-

Küçük solucan annesine
-" Babam nerede anne?.." diye sormuş,
-" Şimdi gitti yavrum.." diye cevap vermiş annesi, " Adamın biri geldi, onu aldı ve balığa götürdü..!"

-
-
-

Delikanlı bir süredir çıktığı kız arkadaşını şehirden ve gözlerden uzak bir yere götürmüş, ormanda bir yere park edip ona  sarılmak isteyince kız
-"Bunu sana daha önce söylemek isterdim ama olmadı" demiş, 'Ben aslında bir hayat kadınıyım ..devam etmek istersen 20 dolarını alırım.'
Bu sözler üzerine yıkılan delikanlı arkasına yaslanıp bir süre kımıldamadan durunca
- 'Eee?' demiş kız, 'Teklifim hoşuna gitmedi galiba.. O zaman şehre dönelim.'
Delikanlı
-'Benim de sana söylemediğim bir şey var' diye başlamış "Ben de hayatımı taksi şoförlüğü yaparak kazanıyorum, buradan şehre 25 dolar alırım.. Nakit..!"

-
-
-

Sinirli komşu kapıyı çalıp
- "Köpeğiniz sabaha kadar tam penceremin altında durmadan havladı" demiş.
-"Ah bir tanem onu hiç merak etmeyin" demiş köpeğin sahibi, "Bütün gün uyuyup uykusunu alıyor o..!"

-
-
-
Adam pet shop'a girmiş ve
- "Konuşan papağanınız var mı?" diye sormuş.
-"Yok" demiş tezgahtar çocuk,
 "Ama elimizde bir ağaçkakanımız var, sanırım mors alfabesini biliyor ..!"

-
-
-

Tercih..
İki arkadaş barda sohbet ediyormuş.
- "Offf" demiş biri, "23 yaşında, mankenlik yapan, beş kuruşsuz bir sevgilim var, diğer yanda 63 yaşında inanılmaz serveti olan ve benimle yaşamak isteyen yaşlı bir dul, geleceğimi hangisiyle kuracağıma karar veremiyorum."
Diğeri
-"Saçmalama" demiş, "Bu şartlarda bir saniye bile tereddüt etmezdim doğrusu. Ömründe bir daha 23 yaşında bir güzelin ilgisini çekebilir misin sanki? Gençlik ve güzelliğin yerini ne tutabilir ki? Hemen o yaşlı yarasaya boşver ve koş o güzel peri kızının kollarına."
Arkadaşı
- "Haklısın" demiş, "İşte arkadaşlık bu. Akıl dolu desteğine ne kadar teşekkür etsem az."
Diğeri
- "Önemli değil" demiş "Bana şu yaşlı dul kadının telefonunu verir misin?"

-
-
-

İki horoz
- "Öğleden sonra ne yapsak ki?" diye konuşuyorlarmış.
-"Süpermarkete gidelim oğlum" demiş biri, "Oradaki çıplak piliçleri bi göreceksin, üff..!"

-
-
-

Fakir Temel'e büyük ikramiye çıkınca kutlamak için şehrin en lüks restoranına gitmiş ve listeden en pahalı şarabı seçmiş.
-"Tercihiniz hangi yıl?" diye sormuş garson,
- "Saçmalama.." demiş Temel, "On, bilemedin on beş dakika sonra getir işte..!"

-
-
-

İki sarışın genç kadın hayvanat bahçesinde dolaşırlarken goril kafesinin önüne gelmişler, iri yarı dev gibi göğsünü yumruklayıp duran gorili gösteren kızlardan biri
-"Böyle bir erkekle evlenir miydin?" diye sormuş,
- "Saçmalama.." diye cevap vermiş diğeri, "Ayol bunun beş kuruşu yoktur ki..!"

-
-
-

-" Doktor, her şeyi ama her şeyi birbirine karıştırıyorum.. Geçen gün bakkala gideceğime sinemaya gittim, bilet kesen çocuktan ekmek isteyince çocuk şaşırdı.. Berbere gidip nüfus cüzdanı çıkarttırmaya uğraşınca berber allak bullak oldu.. Atıma atladığım gibi uzun bir yolculuktan sonra size geldim, bana yardım eder misiniz?.."
-" Ugh..! Kızıl Kartal ne dediğini anlamıyor..!"

-
-
-

Uzun zamandır birbirini görmeyen iki kadın sabah alışverişinde karşılaşmışlar, hoşbeşten sonra kadınlardan biri diğerine kocasının nasıl olduğunu sormuş.
- "Oh, Ted geçen hafta öldü.." demiş diğeri, "Bahçeden öğle yemeği için lahana sökerken bir kalp krizi geçirdi ve sebze bahçesinin ortasında gitti.."
 Kadın,
-"Aman Tanrım, bunu duyduğuma çok üzüldüm.." demiş, "Peki, sonra ne yaptınız?.."
Cevap gecikmemiş:
- "Ne yapalım?.. Hani o hazır çorbalar var ya, mecburen öğle yemeğini öyle geçiştirdik işte!.."

-
-
-

Adam kiralık katil tutup karısını öldürtmek istemiş.
- "Tamam" demiş katil "Hallederiz."
Adam sormuş,
- "Anlaştık, ama nasıl öldüreceksin, bilmem lazım."
Kiralık katil
- "Sol memesinin tam altına tek kurşun atacağım.. Tık!.." demiş.
- "Yok, yok, olmaz.." diyerek ayağa fırlamış adam "Ben onun ölmesini istiyorum.. Şimdi kurşun sol dizi parçalayacak seke seke gezecek ortalıkta mendebur karı!.."

-
-
-

Temel, baloda kız arkadaşı ile dans ederken müthiş sıkışmış. Dansı bitiremiyeceğini anlayınca
-"Afedersiniz, arabamdan alıp gelmem gereken çok önemli bir şey var, izin verir misiniz?.." diyerek cevabı bile beklemeden ön kapıdan koşarak fırlamış bahçeye ve biraz sonra da ayakkabılarından ceketine kadar sırılsıklam dönmüş salona.
- "Yağmur mu vardı?" diye sormuş kız,
-"Yok.." demiş Temel, "Ama acayip rüzgar var..!"

-
-
-

-" Size nasıl yardımcı olabilirim?.." diye sormuş psikolog
-" Karım…" demiş adam, " Kendini çim biçme makinesi zannediyor…"
-" Çok ciddi bir şey bu…" demiş psikolog, " Neden hemen getirmediniz?.."
-" Çok istedim ama…" demiş adam, " Yan komşum geçen hafta ödünç aldı, daha bu sabah geri verdi..!"
-
-
-
Yılbaşı üzeri alışveriş merkezinde görevli Noel Baba'nın yanına bir genç kız sokulunca, genellikle çocukların dışında ziyaretçisi olmayan Noel Baba gülümsemiş,
-" Yeni yıl için ne istiyorsun bakayım?.." diye sormuş…
-" Annem için istiyorum, lütfeenn…" diye cevap vermiş kız,
-" Aferin, çok düşüncelisin " demiş Noel Baba," Peki ona ne getirmemi diliyorsun?.."
-" Bir damat…" demiş kız, " Lütfen yakışıklı, zengin, uzun boylu bir damat..!"

-
-
-

Yeni baba olmuştu. Bir gece yarısı uyanan karısı onu çocuklarının beşiği yanında gördü. Genç adam beşiğinin başına eğilmişti ve yüzünde sevinç, hayranlık, hayret ve memnuniyet ifadeleri okunuyordu.
Kadın bir müddet gururla kocasını seyrettikten sonra tatlı bir sesle:
-"Ne güzel değil mi kocacığım? " diye sordu.
-"Evet karıcığım. Deminden beri düşünüyorum da bu kadar ucuza, bu kadar sağlam ve bu kadar güzel beşiği benden başka kimse yaptıramazdı öyle değil mi? ..."

-
-
-

Dünya Kupası

2006 dünya kupası başlamıştı.Temel,Dursun,Ali iddaya girmişler Dursunla ali
- Brezilya kazanır,
Temel de demiş ki Gana kazanır...Ali ve Dursun gülmüşler.Kazanan 50.000 YTL kazanacakmış.
Finali Brezilya- Gana oynayacakmış.Maç başlamış
60.dk olmuş Brezilya 3-0 öndeymiş....
Temel
-5dk gözünüzü kapayın 3-4olcak demiş........kapatmışlar
5dk geçmiş 3-4olmuş..Gana kazanmış... Dursun ve Ali şaşırmışlar...
- nasıl yaptın bunuuu? demiş ali ile dursun...
- ben yaparım..... demiş temel.50.000YTL
yi vermişler temel e..sonra yalvara yakara sormuşlar...
- nasıl yaptın bunu uu?
Temel:
-kolaaayy... bilgisayarla yaptım... demiş

-
-
-

Yeni Buluş Sutyen..
Amerika'da bir araştırmacı ' Yürürken kadınların göğüslerinin aşağı yukarı yaylanmasını önleyen, onların dümdüz durmalarını sağlayan' bir sutyen bulmuş, ve 'Yeni Buluşlar' toplantısında bu buluşunu basına açıklamış..
Bu açıklamasından hemen sonra hayli kalabalık bir erkek gurubu tarafından yaka paça dışarı atılıp ciddi bir şekilde tartaklanmış..

-
-
-
Yaşlılıkta Check – Up
Yaşlı kadın kocasını senelik check-up için kliniğe götürmüş, tekerlekli sandalyede koridorda ilerlerlerken doktorları önlerini kesmiş,
- " Beyefendiden kan,idrar ve gaita örneği almamız gerekiyor…" demiş kadına,
-" Ne diyorlar Etheelll..!" diye sormuş yaşlı adam oturduğu sandalyeden, " NEEEE??…"
-" Önemli bir şey yok…" demiş kadın dişlerini sıkarak, " Laboratuvara senin donunu bırakacağız..!"

-
-
-

2. Kez Aynı Kadınla Evlenme Nedeni..
Arkadaşım evlendikten sonra boşandı, 2 yıl sonra tekrar aynı kadınla evlendi…
-" Neden tekrar onunla evlendin?.." diye sordum,"
-Çünkü…" dedi, " Bana ilk eşimi hatırlatıyordu..!"

-
-
-

Evlilik Kimyasal Bir Olaydır..
Evlilik gerçek kimyasal bir olaydır…
Belli bir süre sonra kadın kocasını "toksik atık" olarak görüp ona "zehirli varil" muamelesi yapmaya başlar…
-
-
-
KAÇ SANDIK VAR?
Bir zamanlar Polonya'da, büyük bir matematikçi olan Waclaw Sierpinski yaşardı.
 Oldukça yaşlı ve unutkandı.
Bir keresinde evlerini taşımaları gerekmişti.
Hanımı, kocasının hafızasına pek güvenmediğinden, eşyaların sokağa yığılmasını takiben kocasına;
-'Ben şimdi taksi çağırmaya gideceğim, sen bu arada 10 sandığımızın başında bekle.' dedi
Hanımı, matematikçiyi dalmış ve kendi kendine mırıldanır bir halde bıraktı.
 Eşi taksi ile birlikte döndüğünde, Bay Sierpinski büyük bir tedirginlikle kendisine,
-'Sen 10 sandığımız olduğunu söylemiştin, ama ben sadece 9 saydım.' diye söylediğinde, eşi cevaben ON tane olduğunu tekrarlamış.
 Bizim yaşlı usta ise kendisine,
-'Hadi gel beraber sayalım: 0,1,2,...' diye cevap vermiş.'
-
-
-
-

Sarışın ve Psikiyatr
Genç sarışın psikiyatrına yıllardır 'bitmeyen baş ağrısı' şikâyeti ile gitmiş,
 "Nasıl dayanılmaz güzellikte olduğunu, arkadaşlarının bunu kaldıramadığını, toplum baskısı, kıskançlıklar ve umutsuzluklarla dolu hayatını, kaprislerini, aile yaşantısını" tam 2.5 saat boyunca anlatmış, sonra birden durmuş, hayretten irileşen gözleriyle doktora dönüp
-"M.. Mucize doktor, baş ağrım gitti" demiş.
- "Hiçbir yere gittiği falan yok" demiş doktor asık bir surat ve şişmiş göz kapaklarıyla ona doğru bakarak, "Merak etme bana girdi..!"

-
-
-
Hayat Sigortası ve Karısı
Adam kapı komşusu sigortacı arkadaşını evlerinin bitişik duvarlarının yanına çağırmış, sırf bilgi almak için
- "Bu gün karıma sizin şirketten bir 'Hayat Sigortası' yaptırsam, yarın da o ölse ne kadar alırım?" diye sormuş..
Müthiş endişelenen komşu 'Acaba biri bizi dinliyor mu?' diye etrafını iyice kontrol ettikten sonra hafifçe onun kulağına doğru eğilip
- "Şeyy.." demiş, "Şartlı tahliye talebin anında reddedilir ve en az 20 yıl."

-
-
-

Cadı..
Adam cumartesi gecesi 'Karımla tiyatroya gider, oradan da yemeğe gideriz' hevesiyle evine gelmiş, bir bakmış ki karısı bir karış surat, üstü başı perişan, elinde uzun saplı süpürge salonu süpürmekte..
-"Aa?" demiş, "Gerçekten temizlik mi yapıyorsun, yoksa annene mi uçmak üzeresin?"

-
-
-

Suyun Altında bir 5 dakika..
Uçakta bütün hostesler önde oturan yaşlı çiftin 50'nci evlilik yıl dönümü olduğunu öğrenince çiftin etrafına üşüşmüşler…
 Tebrik edip neler hissettiklerini öğrenmek istemişler…
-"İnanır mısınız kızlar sanki tam 5 dakika gibiydi" demiş yaşlı adam…
Hostesler, "Tam ne kadar ince bir düşünce" derken adam pencereden dışarı mutlulukla bakan karısını yan gözle takip ederek kızlara eğilmiş ve fısıldamış:
"-Suyun altında geçen bir beş dakika!.."

-
-
-

Sinema'da Ayı..
Adam sinemada film seyrederken tam yanındaki koltukta oturan iri boz ayıyı fark etmiş,
- "Meşgul ettiğim için özür dilerim" demiş şaşkınlık içerisinde "Ama siz bir ayı değil misiniz?"
Ayı
-'Evet ' anlamında başını sallamış,
-"Sinemada ne işiniz olduğunu öğrenebilir miyim?"
Ayı
-"Mmm" demiş gözünü perdeden ayırmadan, "Ben bunun kitabını çok sevmiştim de.."

-
-
-

At'a Dönüşen Kadın
Orta yaşlı kadın aile doktoruna koşarak gitmiş ve
- " Doktor sanırım at'a dönüşüyorum" demiş.
- "Hiçbir insan ata dönüşmez" diye cevap vermiş doktor sakin bir sesle.
- "Şu dişlerime bakın doktor" demiş kadın ısrarla, "Ne kadar irileştiler ve sarardılar."
 Doktor
- "Görüyorum ama insanın ata dönüşmesi diye bir şey olamaz" demiş.
Kadın üstelemiş
-"Bakın, ensemde yele oluşmak üzere.. Ense kıllarım bir haftada tam 15 cm. uzadı.. Parmaklarıma bakın doktor, tırnaklarım toynak şeklini aldı"
 Doktor
-"Aman Tanrım, bunlar toynak.." demiş mırıldanarak.
Birden kadın pantolonunu indirmiş, gömleğinin arkasını açmış
-"Bakın, sırt kemiğim popomdan dışarı taşmağa başladı.. Baldırlarıma bakın."
Doktor masasından acele bir kağıt almış, kadın hemen atılmış
- "Reçete mi yazacaksınız doktor?" diye,
- "Hayır.." demiş doktor, "Kayınbiraderim Belediye Meclisi'nde görevli.. Bu kağıdı ona götüreceksiniz.. Şehirde dolaşırken rahatlıkla caddelere pisleyebilmeniz için size özel izin çıkartılması lazım..!"

-
-
-

Jingle Bells ve Tecavüz
Hakim mahkemede tecavüze uğrayan kadını dinlemeye başlamış,
- " Yılbaşı gecesiydi,  korkunç psikolojik bir travma yaşadım efendim.." diye başlamış kadın, " Beni kollarımdan ve ayaklarımdan karyolaya bağladı, ve ' Jingle Bells' şarkısını söyleye söyleye .. Of Aman hatırlamak istemiyorum o anı.."
-" Aman Tanrım..!" demiş hakim, " Korkunç bir şey bu..!"
-" Sizde mi?.." demiş kadın gözlerini silmeye çalışırken " O şarkıdan ben de oldum olası nefret ederim efendim..!"

-
-
-

Yaşlılar..
Yaşlılar hayat hikayelerini en ince detayına kadar hatırlarlar..
Tek sıkıntıları onu aynı kişiye kaç kere anlattıklarını anımsayamamalarıdır.

-
-
-

Oğlum ve Annesi..
Oğlum ilkokuldan mezun olurken öğretmeni kendisinden mezuniyet töreninde tüm dinleyicilere bir 'Veda Konuşması ' yapması görevini vermişti,
oğlum sahneye çıkıp elindeki önceden hazırlanmış metni okumaya başladı..
- " Sizlere bu gece Annemden, ve onun hayatımdaki tartışılmaz öneminden bahsetmek istiyorum.." diye konuşmasına başladı.. " O adalet sembolü eşsiz kadın ailemize bir ışık gibi doğmuş, hepimize doğru yolu göster.. Gösteririri.."
Tam bu arada kelimeleri okumakta güçlük çektiğini hissettim, uzunca bir susma döneminden sonra annesine doğru baktı,
- " Offf..!" dedi ağlamaya başlayarak,
" Anne.. el yazını okumak o kadar zor ki..!"

-
-
-
Havaalanındaki X-Ray'in 2010 istatistikleri

- Bombalı terörist sayısı: 0
- Travesti: 133
- Hemoroit vakası: 3172
- Büyümüş prostat: 8249
- Estetik yapılmış göğüs: 59350
- Gerçek sarışın: 3

Vatan Gazetesi, 09.01.2011 Pazar

-
-
-

Peri Masalı..
Dünyanın en kısa Peri masalı şöyle:
- Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde delikanlı kıza "Benimle evlenir misin?" diye sormuş.
"Hayır"
diye cevap vermiş kız.
Ve oğlan hayatının sonuna kadar arkadaşlarıyla eğlenmiş, maç seyretmiş, istediği kızlarla beraber olmuş, hep ama hep mutlu yaşamış…

-
-
-
Zamane Kızı..
Genç Kadın:
-Beni nereye götürüyorsunuz?..
Genç Erkek:
- Şöyle arabayla şehir dışında bir hava alacağız..
Genç Kadın:
-Arabayı sonra ıssız bir yere çekecek, ve bana kötü şeyler yapacaksınız değil mi?
Genç Erkek:
- Ne münasebet?.. Aa?.. Tabii ki hayır?
Genç kadın:
- Amaaann, öyleyse neden gidiyoruz ki?

-
-
-

Kadın Gerçek Ekonomisttir..!
Babam aniden rahatsızlandı, ve ben mecburen 200 milyon dolarlık işimizin başına geçmek zorunda kaldım..
Yeni işimle birlikte hayatımı da düzene sokmak için bir toplantıda rastladığım olağan üstü güzellikteki rüya kıza kur yapmaya başladım,
- "Şu an normal biri gibi görünebilirim ama birkaç sene sonra babam ölünce bana 200 milyon dolar kalacak.."
diye de onu etkilemek için durumu anlattım.
Sözlerimden çok etkilenen kız heyecanlanarak kartımı istedi ve tam 3 gün sonra babamla evlenerek üvey annem oldu.
 Kadınlar gerçekten ekonomi konusunda bizlerden çok daha akıllı..

-
-
-

Savaş sırasında parlamentoda basına kapalı oturum yapılmış…
Son durumla ilgili açıklamalar yapan Milli Savunma Bakanı'na vekiller
- "Düşmanın kaç askeri var?" diye sormuşlar.
-"1.5 milyon askeri var" diye cevap vermiş Bakan.
-"Yahu bu çok fazla" demişler, "Nereden biliyorsunuz?…"
Bakan,
- "Bence de fazla ama" demiş,"-Ne zaman generallerimiz savaş kaybetse yenilginin nedenini sorduğumda 'Düşman bizden 3 kat fazlaydı efendim' diyorlar… Ee bizim de 500 bin askerimiz olduğuna göre, kabaca bir hesap yapacak olursak…"

-
-
-

Bel Ağrısı ve Doktor..
Adam ' Bel Ağrısı ' şikayeti ile doktora gitmiş,
-" Doktor bey hafif öne eğilip, sağ dizimi yukarı kaldırıp kollarımı da dizimin iki yanına uzatınca belime müthiş bir ağrı saplanıyor…" demiş,
- " E kardeşim siz de o saçma sapan hareketi yapmayın?.." diye cevap vermiş doktor
-" Tamam da doktor…" demiş adam, " O zaman da pantolonumu giyemiyorum..!"

-
-
-
Temel ile Dursun sohbet Ediyordu.
Dursun söyler:
- Düşünebiliyor musun Temel dün bir saat boyunca asansörde kilitli kaldım.
- O DA bir şey MI der Temel:
- Geçen hafta markette elektrikler kesilince yürüyen merdivende üç saat boyunca oturmak zorunda kaldım.
-
-
-
Hapishane Müdürü hiç ziyaretçisi gelmeyen  bir mahkuma sormuş.
 - Senin hiç bir yakının yok mu ki ziyaret Eden yok ?
 Adam sıkılarak:
 - var efendim, var AMA hepsi Içerde tutuklu.
-
-
-
İki bacanak, kaynanalarının cenazelerine zor yetişmişlerdi. Mezarın başında imam efendi,  ölünün meziyetlerinden söz Ediyordu:
 - Merhume iyi kalpli, nazik, şefkatli bir kadındı.
 Deyince bacanaklar birbirlerinin yüzüne  baktılar :
 - Yürü lan yanlış cenazeye gelmişiz..İyi kalpli, nazik , şefkatli diyor baksana..
-
-
-
Patron inşaatında çalışan Işçilerden  birine çok kızmıştı.
Onu karşısına aldı ağzına geleni söyledi. Ama hiddetini yatıştıramayınca  başka bir Işçiye döndü:
 - "sen de bunun yakınıymışsın"  diye çıkıştı
 O Işçi de:
 - yok patron yok. Dedi. Yakını olur muyum ? O, Ana-babamın ilk çocuğu. Ben taaa beşinci çocuklarıyım. Aramızda 10 yıl fark var.

-
-
-
Mehkemede hakimle şikayetçi arasındaki konuşma:
- Kazadan sonra size 'Nasılsınız?..' diye soran otoyol polisine 'Çok iyiyim, harikayım' demişsiniz, şimdi tam tersini söylüyorsunuz ve tazminat istiyorsunuz..!
- Efendim atım Şimşek.
- Bırak şimdi atını matını… Olayı anlat..!
- Efendim, müsaade ederseniz olayı arz edeceğim, atım şimşekle otoyolda giderken kamyonun biri bize çarpınca ikimiz de yolun kenarına fırladık, müthiş canım yanıyor ve kımıldayamıyordum, yattığım yerden atımın acı dolu feryatlarını duyuyordum tam o sırada otoyol polisi geldi, atın iniltilerini duyunca ona yöneldi, tabancasını çıkararak tam alnının ortasından vurdu, elinde dumanı tüten tabancasıyla benim yanıma geldi,
 "Atının durumu çok kötüydü hallettim Peki, sen nasılsın bakalım?.. "diye sordu...ne deseydim yani?
-
-
-
Ortopedi doktorunun 6 yaşındaki oğlu kapıyı açıp gelen adama sorar:
 - Buyrun Efendim !
- Baban evde MI ?
- Hayır Efendim, Babam ortopedi ameliyatına gitti.
 Adam gülümseyerek sordu:
- Sen NE tatlı şeysin öyle bu yaşta bu  tıbbi kelimeleri nasıl konuşuyorsun ?
- Tabi bilirim
- Peki ortopedi nedir ?
- 600 Lira demektir.
-
-
-
-" Büyükanne.. İlk çocuğunu doğurduğunda hiç Büyükbabamı gece yarısı bebeğini beslemesi için uyandırdın mı?.."
-" Yok bir tanem, o işi hep ben yaptım.."
-" Sanırım o zamanlar kadın – erkek eşitliği fikri yaygın değildi.."
-" Hayır yavrum ondan değil.. Biberon henüz icat edilmemişti..!"
-
-
-
Yaşlı kadın kocasını senelik check-up için kliniğe götürmüş, tekerlekli sandalyede koridorda ilerlerlerken doktorları önlerini kesmiş,
- " Beyefendiden kan,idrar ve gaita örneği almamız gerekiyor…" demiş kadına,
-" Ne diyorlar Etheelll..!" diye sormuş yaşlı adam oturduğu sandalyeden, " NEEEE??…"
-" Önemli bir şey yok…" demiş kadın dişlerini sıkarak, " Laboratuvara senin donunu bırakacağız..!"
-
-
-
Annenin İşi..
Veli görüşme gününde öğretmen
-"Kızınıza geçinmek için ne yaptığınızı asla hissettirmemeniz gerek" demiş annesine,
-"Neden?.. Ben, büyük otellerin konferans salonlarında bayilerimize 'Pazarlama Teknikleri'ile ilgili konferanslar veriyorum" diye şaşırarak cevap vermiş kadın,
-"Oh, çok şükür.." demiş öğretmen "İnanın üzerimizden büyük bir yük kalktı.. Kızınız da geçen hafta sorduğumuz 'Geçim kaynağınız' sorusuna 'Annem süslenip püslenerek geceleri motellere gidiyor oradan eve para getiriyor' diye cevap verince okul aile birliği acilen sizinle görüşmemi istedi..! "
-
-
-
Ehliyet Yenilenmesi
Belirli bir süreden sonra ehliyetimin yenilenmesi gerekiyormuş, şehir dışındaki ilgili birime gittim, bana
-"Vezne'ye 300 dolar yatırıp bir harç pulu alın, işiniz tamam" dediler.
- "Hepsi bu mu?" dedim, "Sınav falan olmayacak mıyım? "
 Yetkili
-"Ne gerek?" dedi "Arabanızı buraya kadar siz sürdünüz değil mi?.. "
-
-
-
Delikanlı ve Polis..
Müthiş süratli araba kullanan delikanlıyı polis durdurmuş, sağ elinde tuttuğu ceza makbuzunu sol elinin ayasına vura vura arabanın yanına yaklaşırken
- " Demek bütün bir gün beklediğim sendin..!" demiş dişlerini sıkarak,
-" Evet efendim.." demiş delikanlı nazikçe, " Ben de daha fazla bekletmemek için elimden geldiğince hızlı gelmeye çalıştım..!"
-
-
-
Şirkete Düzen
Zordaki şirketi kurtarmak için işe yeni atanan Genel Müdür öğle saatlerinde aniden ofise dalmış, tembel tembel duvara yaslanmış duran delikanlıya koşup
- "Söyle bakayım sen ayda kaç dolar alıyorsun?.." diye yapışmış yakasına
-"B..Bin dolar efendim..!" diye cevap vermiş şaşıran delikanlı..
Genel Müdür çıkarmış cüzdanını, saymış 1000 doları, çarparcasına tutuşturmuş eline,
- "Al şunu ve buradan hemen defol..! ve bir daha da buralarda görünme!" demiş sinirden titreyerek.
 Delikanlı parayı alıp kaçarcasına terk etmiş ofisi, Genel Müdür Personel şefine dönüp
-"Bu tembel mahluk, bu asalak kertenkele hangi bölümde çalışıyordu?" demiş sakinleşmeye çalışarak,
-"Kendisi köşedeki dönercide çalışıyor efendim" diye cevap vermiş personel şefi gözlüklerini düzelterek, " Arkadaşlar öğle yemeği için dürüm istetmişlerdi de..!"
-
-
-
Oğlum ve Annesi..
Oğlum ilkokuldan mezun olurken öğretmeni kendisinden mezuniyet töreninde tüm dinleyicilere bir 'Veda Konuşması ' yapması görevini vermişti, oğlum sahneye çıkıp elindeki önceden hazırlanmış metni okumaya başladı..
-" Sizlere bu gece Annemden, ve onun hayatımdaki tartışılmaz öneminden bahsetmek istiyorum.." diye konuşmasına başladı.. " O adalet sembolü eşsiz kadın ailemize bir ışık gibi doğmuş, hepimize doğru yolu göster.. Gösteririri.."
 Tam bu arada kelimeleri okumakta güçlük çektiğini hissettim, uzunca bir susma döneminden sonra annesine doğru baktı, " -Offf..!" dedi ağlamaya başlayarak,
" Anne.. el yazını okumak o kadar zor ki..!"
-
-
-
.
çeşnicibaşı
Meşhur bir şarap üreticisinin çeşnicibaşısı (degustater) vefat edince yeni bir çeşnicibaşı bulmak için ilan verirler.
 Kirli görünümlü, saç baş dağınık bir ayyaş ilan için fabrikaya başvurur. Patron bu adamı başından nasıl defedeceğini düşünürken onu sınamaya karar verir.
Ona içmesi için bir bardak şarap verirler. Sarhoş adam bardağı kafasına diker ve;
- Muscatel kırmızı üzüm, güney yamaçlarda büyümüş, 3 yıllık ve çelik kaplarda olgunlaştırılmış, Fabrika müdürü şaşkınlıkla 'doğru' der ve ikinci bardağı uzatır. Bizimki yine bardağı kafasına diker, dilini şapırdatır;
- Bu da güneybatı eğimli yamaçlarda yetişmiş Cabarnet kırmızı üzümden, 8 yıllık ve meşe varillerde saklanmış,
Müdür daha da büyük bir şaşkınlıkla 'doğru' demiş. Sekreterine göz kırparak bir şeyler ima etmiş. Patronunun ne dediğini anlayan sekreter doğru tuvalete gider ve beyaz şaraba çok benzeyen bir bardak dolusu idrar ile geri döner.
Bizim sarhoş düşünmeden bardağı kafasına diker ve,
- Bu bir sarışın, 26 yaşında, üç aylık hamile sarışın bir bayan, ve bu işi bana vermezseniz aynı zamanda babasının da adını açıklarım....
-
-
-
Mary ve Jill öğle yemeğinde buluşmuşlar, sohbet sırasında Mary birden
-" Kocanı bir başka kadınla yakalasan ne yaparsın?.." diye sormuş..
-" Benim kocamı mı?.. Bir başka kadına?.. Mümkün değil..!" diye kestirip atmış Jill,
-" Yaaa… Farzet diyorum sana..!" diye ısrar etmişMary,
-" Bak Mary..!" diye başlamış Jill, " Önce o kadının beyaz bastonunu kırar, kılavuz köpeğinin kıçına tekmeyi patlatır, daha sonra polisi arayıp muhtemelen tımarhaneden kaçmış o kadını yakalatıp tekrar kliniğine kapattırırdım..!"
-
-
-
Anne Kız büyük bir alışveriş merkezinde dolaşırlarken annenin gözü vitrinde son derece pahalı bir kürk'ün fotoğrafını görmüş,
- "Ahh.." demiş kızına "Bundan mutlaka bir tane ısmarlamalıyım."
 Kızı
- "Ama anne.." diye cevap vermiş "Sen ona sahip olacaksın diye savunmasız hayvan kim bilir ne kadar acı çekecek."
 Anne cevaplamış
- " Aa?.. Kredi kartına taksitle bilmem kaça bölüyorlar kızım.." demiş kadın. "Merak etme Babanın ruhu bile duymaz..!"
-
-
-
Murat, müzik eğitimi alıyordu. Amcası ona bir armonika hediye etti.
Bir gün amcası :
 - çalabiliyor musun ? Diye sordu.
 - Hayır. AMA para kazanıyorum. Gündüzleri çalmamam Için bir milyon, geceleri de iki milyon veriyor babam.
-
-
-
Bedestenli Mehmet Ağa, ünlü kılıbıklardanmış. Bir gün karısı Havva Hanım kocasına kızmış, maşayla  sırtına bir kaç kez vurmuş. Ağa DA soluğu mahalle kahvesinde almış.
 Yerine otururken arkadaşlarından biri:
- Bugün hava sert...diye söze başlamış.
Havayı Havva anlayan Mehmet Ağa:
 - Sert olsa n'olur, demiş vurduğu üç-dört maşa.ölmem ya....
-
-
-
Küçük Ahmet, kahvaltı masasında gece gördüğü rüyadan bahsediyordu.
 Annesi sordu:
- Sen rüyanın  NE olduğunu bilir misin ?
- Elbette, uykuda sinema.........
-
-
-

---------------------------------------------------------------------------------

YILDIRIM  AKBULUT FIKRALARI

YILDIRIM AKBULUT, DEMİR LEYDİ MARGARET THATCHER'IN DAVETİ ÜZERİNE İNGİLTERE'YE GİDECEKTİR. ANCAK İNGİLİZCE BİLMEDİĞİNDEN PANİĞE KAPILMIŞTIR. DANIŞMANINI ÇAĞIRARAK ONA NE YAPMASI GEREKTİĞİ SORAR.
DANIŞMANI ANLATIR:
- "BAŞBAKANIM, PANİĞE MAHAL YOK. HER ŞEY ÇOK KOLAY OLACAK. UÇAKTAN İNECEK VE ORADAKİ EN YAŞLI GÖRÜNÜMLÜ BAYANIN ELİNİ SIKACAKSINIZ. DAHA SONRA SİZİN İÇİN SERİLMİŞ OLAN KIRMIZI HALININ ÜZERİNDE YÜRÜYEREK ASKERİ KARŞILAMA TABURUNA DÖNÜP SELAM VERECEKSİNİZ. ASKERE SÖYLEYECEKLERİNİZİ KÜÇÜK BİR KAĞIDIN ARKASINA YAZIP KRAVATINIZIN ARKASINA İĞNELEYİN. GEREKTİĞİNDE BAKARSINIZ."
YILDIRIM AKBULUT DURUMUN BU KADAR BASİT OLDUĞUNU DUYUNCA NEŞELENİR VE, -"YAŞA BE" DİYEREK DANIŞMANINA SARILIR.
YOLA KOYULURLAR. YILDIRIM AKBULUT UÇAKTAN İNDİKTEN SONRA MARGARET THATCHER'IN ELİNİ SIKAR VE ASKERE DÖNEREK ŞÖYLE DER:
-"HELLO SOLDİER. POLO GIRAVATLARI, MADE İN TURKEY."

-
-
-

YILDIRIM AKBULUT, İNGİLTERE ZİYARETİ SIRASINDA MARGARETH THATCER TARAFINDAN AĞIRLANIYORMUŞ. LONDRA CADDELERİNDE FAYTON GEZİSİNE ÇIKMIŞLAR.
 DERKEN FAYTONU ÇEKEN AT GÜMBÜRTÜYLE GAZ ÇIKARMIŞ.
DEMİR LEYDİ, NEZAKETEN ÖZÜR DİLEMİŞ.
YILDIRIM AKBULUT İSE,
- "HAY ALLAH, BEN DE AT YAPTI SANMIŞTIM" DEMİŞ.

-
-
-

YILDIRIM AKBULUT BİR GÜN TAKSİYE BİNMİŞ. TRAFİKTEN DOLAYI ZATEN SIKINTIDAN PATLAYAN ŞOFÖR BİRAZ SONRA SORMUŞ:
- "ABİ SANA BİR YILDIRIM AKBULUT FIKRASI ANLATAYIM MI?"
YILDIRIM AKBULUT, BOZUK BİR SESLE YANITLAR:
- "BEN YILDIRIM AKBULUT'UM."
ŞOFÖR AYNADAN MÜŞTERİSİNİ SÜZER VE ŞÖYLE DER:
- "OLSUN ABİ, BEN YAVAŞ YAVAŞ ANLATIRIM."

-
-
-

YILDIRIM AKBULUT, GEORGE BUSH VE MİHAİL GORBAÇOV EN BÜYÜK YALANI SÖYLEME YARIŞMASINA KATILIRLAR.
MİHAİL GORBAÇOV,
-"BEN ASLINDA ABD VATANDAŞIYIM" DER VE ALKIŞLANIR.
GEORGE BUSH,
- "KOMÜNİZM DÜNYANIN EN İYİ DÜZENİDİR" DEDİĞİNDE CILIZ BİR ALKIŞ SESİ YÜKSELİR.
SIRA YILDIRIM AKBULUT'A GELİR. AKBULUT ELİNİ ÇENESİNE KOYAR, BEKLER, BEKLER... SONRA,
-"KUSURA BAKMAYIN, DÜŞÜNÜYORDUM DA" DER.
ALKIŞ TUFANI KOPAR, YILDIRIM AKBULUT BİRİNCİ OLUR.

-
-
-

YILDIRIM AKBULUT VE YILDIRIM AKTUNA GAZETENİN ÖDÜLLÜ BULMACASINI ÇÖZMÜŞLER. AMA KİMİN ADINA GÖNDERECEKLERİ SORUNUNU ÇÖZEMEMİŞLER.
BUNUN ÜZERİNE YILDIRIM AKTUNA ŞÖYLE BİR ÖNERİ GETİRMİŞ:
- "SENİN ADINI, BENİM DE SOYADIMI YAZALIM, ÖYLE YOLLAYALIM."
YILDIRIM AKBULUT DA, "NEDEN OLMASIN" DEYİP KABUL ETMİŞ.

-
-
-

YILDIRIM AKBULUT, 1990'DA BAŞBAKAN'KEN, UĞUR DÜNDAR'IN HAZIRLADIĞI VE TRT1'DE YAYINLANAN 'HODRİ MEYDAN' PROGRAMINA KATILIP, AŞAĞIDAKİ FIKRAYI ŞÖYLE ANLATMIŞTI:
-"BEN, ZAMANINDA ERZİNCAN'DA HAL MÜDÜRLÜĞÜ YAPARKEN, YARDIMCIM GELMİŞ, BİR SÜRÜ MATBU EVRAK BİRİKTİĞİNİ, ARTIK KOYACAK YER KALMADIĞINI SÖYLEMİŞ. SAYIN MÜDÜRÜM DEMİŞ, İSTERSENİZ BİR KISMINI İMHA EDELİM. BEN DE DEMİŞİM Kİ, TAMAM İMHA EDİN AMA BUNLAR RESMİ EVRAKTIR. BİRER FOTOKOPİSİNİ ÇEKİN DE ÖYLE İMHA EDİN."

-
-
-

"27 ŞUBAT 1 MART TARİHLERİ ARASINDA İRAN'A 6 GÜNLÜK BİR ZİYARET YAPACAĞIM." İMZA BAŞBAKAN YILDIRIM AKBULUT

-
-
-

YILDIRIM AKBULUT GAZİNOYA EMEL SAYIN'I DİNLEMEYE GİDER. EMEL SAYIN'DAN 'SABİLE' ŞARKISINI SÖYLEMESİNİ İSTER. ANCAK EMEL SAYIN ŞARKIYI BİLMEMEKTEDİR.
-'BAŞBAKANIM BİRAZ MIRILDANIR MISINIZ?' DİYE RİCA EDER. AKBULUT MIRILDANIR: -ELLER AYIR SABİLE, YILLAR AYIR SABİLE…

-
-
-

YILDIRIM AKBULUT BASBAKAN OLDUKTAN SONRA TURGUT ÖZAL MAKAMINA ZİYARETE GELİR. AKBULUT'UN İNGİLİZCE BİLMEDİĞİNİ BİLEN TURGUT ÖZAL
- "YILDIRIM ŞU İNGİLİZCEYİ ÖĞREN ARTIK. BİR DAHAKİ ZİYARETİME KONTROL EDECEĞİM" DER VE GİDER.
ARADAN BİR SÜRE GEÇER VE TURGUT ÖZAL YİNE BİR ZİYARETİNDE YILDIRIM AKBULUTA -"NAPTIN YILDIRIM İNGİLİZCE ÖĞRENEBİLDİN Mİ?" DİYE SORAR.
AKBULUT
-"GAYET İYİ" DİYE CEVAP VERİR.
TURGUT ÖZAL
- "O ZAMAN YAVERİNİ ÇAĞIR BAKALIM İÇERİYE" DER
YILDIRIM AKBULUT DIŞARIYA SESLENİR:
-"MEHMET KAM HİYIR"...YAVER İÇERİYE GELİR.
ÖZAL İÇİNDEN "HARBİDEN COZMUS GALİBA" DİYE GEÇİRİR.
BİR SORU DAHA SORAR:
- "TAMAM ŞİMDİ YAVERİ GERİ GÖNDER"
YILDIRIM AKBULUT KOŞA KOŞA ODADAN DIŞARIYA ÇIKAR VE BU KEZ ORADAN SESLENİR: "MEHMET KAM HİYIR"

-
-
-

AKBULUT, BİRKAÇ GÜNLÜK TATİL İÇİN BİR DAĞ EVİNE GİDER.
TATİLİ SÜRESİNCE RAHATSIZ EDİLMEK İSTEMEDİĞİNİ BELİRTİR.
ÖZEL KALEM MÜDÜRÜNE DE, GÜNLÜK GAZETELERİ HER SABAH MASASINDA GÖRMEK İSTEDİĞİNİ SÖYLER.
KALEM MÜDÜRÜNÜN MORALİ BOZULUR. ÇÜNKÜ ŞEHİR ÇOK UZAKTADIR. HER SABAH ŞEHRE GİDİP GAZETE ALMAK ZORUNA GİDECEKTİR.
SONUNDA ÇAREYİ BULUR: ERTESİ GÜN ŞEHRE İNER VE AYNI GAZETEDEN YEDİ-SEKİZ TANE ALIR.
- ''HER SABAH BİRİNİ ÖNÜNE KOYARIM. BİZİMKİ ANLAMAZ NASILSA...'' DİYE DÜŞÜNÜR. PLANI UYGULAMAYA BAŞLAR.
İLK GÜNLER İŞLER YOLUNDA GİTMEKTEDİR.
BEŞİNCİ GÜN, AKBULUT KALEM MÜDÜRÜNÜ ÇAĞIRIR.
MÜDÜR KORKARAK HUZURA ÇIKAR.
-''BUYRUN SAYIN BAŞBAKANIM.'' DER.
AKBULUT ELİNDEKİ GAZETEYİ GÖSTERİR VE KONUŞUR:
-''YAHU KALEM, ŞU DÜNYADA NE GERZEKLER VAR YAHU. BEŞ GÜNDÜR BAKIYORUM, AYNI ADAM, ARABASINI BEŞ GÜNDÜR AYNI AĞACA ÇARPIP DURUYOR...''

-
-
-

YILDIRIM AKBULUT EVE GEÇ KALMIŞ, HANIMI SORMUS:
- NERDEYDİN?
- YÜRÜYEN MERDİVENDEYDİM.
- EEE?
- ELEKTRİKLER KESİLİNCE MAHSUR KALDIM. DAHA YENİ GELDİ. BEN DE ANCAK DÖNEBİLDİM.

-
-
-

Babası eve gelince oğluna sorar:
 - Oğlum bugün tarihten sınavın vardı, nasıl geçti ?
 Çocuk hüzünle cevap verir:
 - Pek iyi değildi baba. Ama suç tamamen öğretmende.Hep ben doğmadan önceki olayları sordu. !.........
-
-
-
Dünya çapinda bir anket yapilmis. Sadece bir soru sorulmus:?"Lütfen dünyanin geri kalan kismindaki yiyecek eksikligine bir çözüm?ile ilgili kisisel görüsünüzü dürüstçe belirtiniz."??
Anket büyük bir basarisizlikla sonuclanmis. Çünkü;?
- Afrika'da insanlar "yiyecek" kelimesinin ne anlama geldigini bilmiyorlar.?
- Bati Avrupa'da insanlar "eksiklik" kelimesinin ne anlama geldigini? bilmiyorlar.
- Dogu Avrupa'daki insanlar "kisisel görüs"ün ne anlama geldigini ?bilmiyorlar.
- Orta Dogu'da insanlar "çözüm"ün ne anlama geldigini bilmiyorlar.
- Güney Amerika'daki insanlar "lütfen" kelimesinin ne anlama geldigini? bilmiyorlar.
- Turkiye'deki insanlar "dürüstlük" kelimesinin ne anlama geldigini ?bilmiyorlar.?
- Amerika'daki insanlar ise, "dünyanin geri kalan kismi"nin ne anlama? geldigini bilmiyorlar!
-
-
-
Çocuk ve Duası..
Yılbaşı'ndan bir hafta önce iki torun Büyükanne ve Büyükbabalarında misafir kalmaya gitmişler, yatma zamanı gelince küçük torun yatakta avazı çıktığı kadar bağırarak
-" TANRIM  BANA BİR BİSİKLET… BİR DE CEP TELEFONU… ÜSTÜNE PLAY STATION…" diye dua etmeye başlamış, tam yanında yatan ağabeyi
-" Oğlum, yavaş… Tanrı sağır değildir..!" diye uyarmış onu, " Tanrı değil de…" demiş küçük oğlan,
-" Ama içerdekiler öyle..!"
-
-
-
eski zamanlarda bir paşa, bir çingene kızına aşık olur. paşa yağızdır, gençtir, heybetlidir, bölge halkı kendisinden çok çekinir.
yanındaki yardımcılarına söyler, 'bu kızı alacağım' diye.. yaşlı yardımcısı 'efendim önce kızı usulüne uygun olarak babasından isteyelim' der.
paşa pek hoşlanmasa da kabul eder. kızın evine gidilir ama paşa kapıda bekler, yardımcısı içeri girer.
paşanın adamı güzel cümlelerle durumu özetler:
-efendim, bizim paşamız kızınızı beğenmiş, allahın emri peygamberin kavli...
pohpohlanmaktan dolayı gururu okşanmış kız babası karizma yapmak ister kendince
-neee,senin paşan da kim oluyor benim kızımı istiyor, öyle paşa falan dinlemem ben, sen benim kim olduğumu biliyor musun, git söyle o paşana benim ona verecek kızım yok!
yardımcı kıpkırmızı bir suratla aşağıya iner, paşa kendisini beklemektedir, durumu ona anlatır utana sıkıla..
paşa hiddetlenir, kılıcını çeker, kapıya bir tekme atıp içeri dalar:
-hangi anasını ittiğim vermiyor lan bana kızını?
kız babası ürkek bir şekilde yanıt verir:
-estagfurullah paşa hazretleri, ne demek vermemek. sizin gibi usulüyle istemediler ki...
-
-
-

------------------------------------------------------------------------- 
Nasır Başkan olduğunda, Başkan Yardımcılığı'na günün birinde kendisine rakip çıkmasın diye ondan daha az zeki birini yardımcı yapmak istedi. Enver Sedat'ı buldu.
Enver Sedat da Başkan olduğunda Nasır'la aynı gerekçeyle kendisine yardımcı olarak Hüsnü Mübarek'i seçti.
Hüsnü Mübarek'de kendisine aynı gerekçeyle yardımcı aradı ancak bilindiği  gibi bir yardımcısı yok. Çünkü Mısır'da ondan daha aptalı yok.
Clinton bir gün Mübarek'i ziyaret etmiş.
- "Ya, Başkan" demiş, "size çok özeniyorum. Bizde seçim sonuçları günlerce belli olamayabiliyor. He türlü teknolojiyi kullanıyoruz ama bir türlü bu işi beceremiyoruz. Sizde ne güzel, sonuçlar sandığın kapanmasından birkaç saat sonra belli oluyor. Nasıl yapıyorsunuz bunu? Sizinkiler gelip bizim seçimler için de çalışsa ya" demiş.
-"Hay hay" diyen Mübarek ekibini ABD seçimlerine göndermiş. Seçimler yapılmış. Birkaç saat sonra Mısırlı seçim uzmanları sonucu açıklamışlar:ABDdeki seçimleri  Yüzde 90 ile Hüsnü Mübarek kazandı.
*
*
Yine bir gün Azrail Mübarek'in yanına gelmiş.
- "Hadi Hüsnü halkına elvada de artık" demiş.
Mübarek sormuş:
-"Neden, nereye gidiyorlar ki?"
*
*
Tanrı
- "Ben size iki gün sonra dünyanın sonunun geleceğini bildirmek için geldim. Gidin halklarınıza haber verin bunu" demiş ve ortadan kaybolmuş.
Üç lider başkentlerine geri dönmüş ve televizyonlardan halklarına seslenmiş.
Beyaz Saray'dan halkına seslenen Obama
- "sevgili Amerikalılar. Size bir iyi bir kötü haberim var. İyi haber Tanrı'nın varlığını sizin için doğruladım. Kötü haber ise Tanrı bana iki gün sonra dünyanın sonunun geleceğini söyledi" demiş.
Putin televizyona çıkmış:
-"Rus Halkı. Çok üzgünüm size  iki kötü haberim var. Birincisi Tanrı var, yani geçen yüzyıl inandığınız her şey yanlış. İkincisi dünyanın iki günlük ömrü var."
Ve Kahire. Mübarek televizyondan Mısırlılara sesleniyor:
-"Mısırlılar, size iki harika haberi vermek için televizyona çıktım. İlk olarak Tanrı ile çok önemli bir buluşmadan geliyorum. ve İkinci iyi haber Tanrı bana dünyanın sonuna kadar sizin başkanınız olarak kalacağımı söyledi."
------------------------------------------------------------------
*
*
Kadının biri kırk yıllık evliymiş...
Evlendiklerinde kocasının bir gözü körmüş ama adam o kadar bonkörmüş ki kadın kocasının her gece eve dolu gelen kollarına bakmaktan bir gözünün kör olduğunun farkında bile değilmiş...
Tam kırk sene sonra bir akşam üzeri adamcağız dükkânı siftahsız kapatıp eve elleri, kolları boş dönmüş...
Kadının ilk sözü şu olmuş:
-"A be adam senin bir gözün körmüş ya..."
-
-
-
Kadının biri şehirlerinde yapılacak büyük ödüllü yarış için sakatlık geçiren atını veteriner kontrolüne götürmüş,
veteriner hayvanın şişmiş sakat ayağını inceledikten sonra kadın hemen sormuş
- "Onunla yarışabilir miyim?" diye,
- "Tabii.." diye cevap vermiş veteriner, "Ve şunu çok net bir şekilde söyleyebilirim, kesinlikle siz kazanırsınız,at kaybeder....!"
-
-
-
Polis komiseri, görevini sabaha karşı bırakması gerekirken evine gece 02'de dönmüş.
Karısını uyandırmamak için ışığı yakmadan soyunup yatağa süzülmüş.
Biraz sonra karısı uykulu bir sesle
- "Sevgilim.." demiş, "Başım çatlayacak gibi ağrıyor, nöbetçi eczaneden bana aspirin alır mısın?.."
Komiser
- "Tabii bir tanem.." demiş. Yine ışığı açmadan el yordamıyla bulduğu elbiseleri giyerek eczaneye gitmiş.
Eczacı şaşırarak karşılamış onu,
- "Aa?.. Siz.. Siz.. 8. bölge sorumlusu Komiser Flick değil misiniz?.." diye sormuş.
- "Evet benim.." demiş komiser.
-"Tamam da.." demiş eczacı, "İtfaiye müdürünün üniformasıyla gecenin bu saatinde ne işiniz var?"
-
-
-
Kasabayı müthiş bir sel basmış, kızın biri ile küçük bir oğlan çocuğu evlerden birinin damına çıkıp kurtulmuşlar,
yan yana oturup selin sürüklediği eşyaları, otomobilleri seyrederlerken kızın dikkatini akıntının tam tersi istikametinde giden bir şapka çekmiş.
Şapka bir müddet sonra geri dönüp akıntı yönünde gitmiş ve sonra yine tam tersi istikamete dönmüş.
- "Yahu şuna bak" demiş kız oğlan çocuğunu dürterek, "Şapka bir ileri bir geri geliyor.. Çok ilginç değil mi?"
Küçük oğlan
- "İlginç falan değil, o benim babam" demiş "Bu sabah annem 'Kasırga da olsa, tufan çıkıp buraları sel de bassa bu çimler biçilecek..!' diye feci bir şekilde fırçayı çekmişti..! "
-
-
-
Adam sabaha kadar barda içip hayli sarhoş eve gelmiş ve girmiş yatağa..
Sabah kalktığında karısının yerinde köpeğinin yattığını fark edince
-"Kahretsin!.." demiş, "Yahu dün gece sarhoş gelip köpeği tekme tokat pencereden sokağa fırlatırken ben de ne kadar direnip hır çıkarttı diye hayret etmiştim!.."
-
-
-
Sarışın polis azılı suçluyu yakalamış koluna girip hapishaneye götürürken esen bir rüzgar şapkasını uçurmuş..
Suçlu
- " Şapkanı yakalayıp getireyim mi?.." diye sormuş polise,
" Sen beni aptal mı sandın?.." demiş sarışın polis, " Sen burada durup bekle ben beş dakikada hemen yakalayıp geliyorum..!"
-
-
-
Geçen gün cüzdanımı düşürdüm, karıma
-"Moralim çok bozuk.." dedim,
- "Boş ver, üzülme.." dedi, "Eminim onu bulanın morali daha çok bozulmuştur..!"
-
-
-
Uçakla çok sık seyahat ederim, havaalanında bagaj teslim bandında birbirine benzeyen bavullar arasında kendinizinkinin bulunması ne kadar zordur bilirsiniz.
 O yüzden bavulun sapına turuncu parlak renkli kurdeleler koyup beyaz yapışkan bantla iki büyük yüzüne çarpı işareti koydum.
Bavulum bagaj tünelinden çıkar çıkmaz tanıdım, bana doğru gelirken iyi giyimli bir beyefendi bavulumu banttan aldı, yürüyüp giderken arkasından yetiştim
-"Sanırım bu bavul benim.." dedim, "Sizin bavulunuzda da böyle işaretler var mıydı?"
Adam
-"Yoktu" dedi bir yandan da yürürken, "Ben de bavuluma böyle saçma sapan şeyleri hangi manyak iliştirmiş onu merak ediyordum!.."
-
-
-
Bakanın danışmanı gece yarısı Bakan'ı "acil" diyerek telefonla aramış, yataktan fırlayan Bakan
- "Sabaha kadar beklemeyecek bu kadar önemli olan şey nedir?" diye kızarak sormuş.
- "Bakanlık Müsteşarınız biraz önce öldü efendim" demiş danışmanı, "Ben onun yerine geçmek istiyordum da.."
Bakan
- "Şahane olur.. Benim için de çok uygun " diye cevap vermi dişlerini sıkarak, "Ama Mezarlıklar Müdürlüğü'nden de izin almamız gerekir sanıyorum..!"
-
-
-
Sevgililer gününde kız onu evden alıp gelecek sevgilisini hazırlanıp beklemeye başlamış, 2 saate yakın bekleyip delikanlı gelmeyince soyunup pijamalarını, terliklerini giymiş almış patlamış mısırını sıcak çikolatasını oturmuş TV'de sinema seyretmeye..
Biraz sonra kapı çalmış ki sevgilisi..
-"Hayret yaaa!.." demiş delikanlı "tam 2 saat geciktim sen hala hazırlanmamışsın yuh!.."
-
-
-

TRAFİK KONTROL             

Gece yarısı yolda trafik polis kontrolünde Adam durdurulur.
Polis;
- "Ehliyet, ruhsat lütfen... Arabadan inin... Belli ki sarhoşsunuz..."
Adam iner ve savunmaya geçer;
- "Nereden çıkarıyorsunuz sarhoş olduğumu? Ağzıma içki sürmedim ben..."
Polis;
- " Yok, beyim belli sarhoşsunuz. Haydi, size bir soru sorayım bakalım.
 Gece yoldasınız ve karşıdan iki ışık geliyor. Nedir gelen ?"
- " Tabii ki otomobil..."
- " Tamam, DA; Mercedes MI, Audi MI, Opel MI ?"
Adam şok bir durumda cevap verir;
 - "Ne bileyim ben o karanlıkta !!!"
Polis;
-" İşte gördünüz mü, sarhoşsunuz... Doğru cevabı bilemediniz..."
Adam NE yapacağını bilemez durumdayken polisten ikinci atak gelir;
-" Peki, bir soru daha. Gece yoldasınız ve karşıdan tek bir ışık geliyor.Nedir gelen?"
- " Tabii ki motosiklet..."
- " Tamam DA ; Honda mı, BMW MI, Suzuki MI?"
Adam şok bir durumda cevap verir;
 - "Ne bileyim ben o karanlıkta!"
Polis;
-" İşte gördünüz mü? Sarhoşsunuz... Doğru cevabı bilemediniz..."
Adam bir an düşünür ve karşı atağa geçer;
-" Peki, ben size bir soru sorayım. Yol kenarında, yüksek topuklu
Ayakkabılı, mini etekli, file çoraplı bir hatun duruyor? Kimdir o ?"
Polis;
-" Tabii ki bir fahişe."
Adam taşı gediğine koyar;
-" Tamam, DA, karınız mı, kızınız mı, ananız mı?"

-
-
-
Tam not
Küçük oğlan okuldan eve koşarak gelip
- "Baba, baba sınıfta bu gün 100 aldım" demiş heyecanla.
- "Aferin aslanım!" demiş babası "Salona gel de anlat bakayım."
Oğlan
- "Eveett..." diye başlamış "Resimden 50, matematikten 30, fenden de 20 aldım..!"
-
-
-
Bıçaklama
Kadın kocasını yaralamaktan mahkemeye çıkarılmış,
- "Neden kocanızı 100 kere bıçakla yaraladınız?.." diye sormuş hâkim.
- "İstemeyerek oldu efendim" diye başını önüne eğmiş kadın, "Elektrikli ekmek bıçağının kapatma düğmesini bulamadım!.."
-
-
-
Şikâyete bak
Karım benden şikâyetçi... Neymiş? Son senelerde onu hiç pahalı bir yere götürmemişim...
İnsaf, vallahi insaf, daha dün birlikte benzin istasyonuna gittik, ne çabuk unuttu!.. Kadınları anlamak gerçekten mümkün değil!..
-
-
-
Yerimiz bu

Kafile başkanları haritayı açmış, ters çevirip bakmış, düzeltip bakmış, arazi üzerindeki nirengi noktalarını araştırmış, elindeki pusula ve güneş konumunu incelemiş, birtakım hesaplar yaptıktan sonra,
- "Evet arkadaşlar.." demiş, işaret parmağını ileri doğru uzatarak, "Şu ilerideki dağı görüyor musunuz?"
Diğerleri hemen onaylamış,
- "Evet.." diye;
-"Mevcut harita konumu ve yaptığım hesaplara göre şu anda onun tam üzerinde bulunuyoruz!.."
-
-
-
At Gelir de..
Tatil yöresinde at kiralamak istedim.
İşletmeci
- "Peşin ödeyeceksiniz" dedi. "Tamam da atınız zaten bende, neden peşin?" diye sordum hayretle.
-"Ağabey" diye cevap verdi, "At her zaman geri geliyor da müşteriler gelemeyebiliyor!"
-
-
-
Ah Şu Erkekler..
Parası olmazsa bisiklete biner,
Parası olursa zayıflama bisikletine..

Parası olmazsa para için koşturur,
Parası olursa göbeğini eritmek için..

Parası olmazsa evlenebilmeyi hayal eder,
Parası olursa boşanabilmeyi..

Parası olmazsa karısını sekreteri gibi kullanır,
Parası olursa sekreterini karısı gibi..

Parası olmazsa 'zenginim' havası verir,
Parası olursa 'fakirim' numarasına yatar..

-
-
-

Zarar..
Delikanlı ünlü bir holdingin sahibini
-"Bu adam benim 10 milyon dolar sahibi olmamı engelledi" diye mahkemeye vermiş. -"Peki, ne yaptı sana?" diye sormuş hakim.
-"Kızını istedim vermedi efendim."
-
-
-
TSM Korosu
Arkadaşım kendisinin devam ettiği Türk Sanat Müziği korosuna benim de gitmem için ısrar edip duruyordu.
-"Yahu kaçırma" dedi, "Her gece bol bol rakıyla envai çeşit mezeleri götürüp duruyoruz."
Ben de
- "Peki ne zaman şarkı söylüyorsunuz ki?" diye sordum.
- "Arkadaşlarla akşam eve dönerken" , dedi, " Kaldırımda sallana sallana"
-
-
-
Ayakkabı
Arkadaşım buluşacağımız köşeye sırtında nefis bir kaşmir palto, ayağında parça parça lastik ayakkabıları ile geldi.
- "Bu ne ya?" dedim, "Ayakkabıların, bu harika paltoya hiç uymamış."
Omuz silkerek
- "Ne yapayım" dedi "Restoranlarda hiç kimse ayakkabılarını çıkarıp vestiyere bırakmıyor ki.. "
-
-
-
Nişancı..
Savaş sırasında tepenin üzerindeki bir noktadan düşman askeri sürekli ateş edip durunca tim komutanı çavuşuna bir işaret çakıp
-"Şuraya birkaç kişi gönderip o silahı susturuver" demiş.
- "Aman komutanım sakın" diye atılmış çavuş, "Herif bir haftadır ateş edip duruyor, devamlı karavana. Şimdi biz onu halledersek yerine mazallah nişancı birini gönderirler yanarız."

-
-
-

Tanı siz gençken başkaydı, şimdi ise bambaşka.

Elleriniz ve ayaklarınız titriyor.
-Gençken: Âşıksınız..
-Şimdi: Maalesef parkinsonsunuz.

Sürekli gülümsüyorsunuz.
-Gençken: Âşıksınız..
-Şimdi: Efendim yüz felci geçirmektesiniz.

Unutkanlık ve herhangi bir işe konsantre olamıyorsunuz.
-Gençken: Âşıksınız..
-Şimdi: Üzülerek ifade etmek isterim ki alzheimer hastalığına tutulmuşsunuz.

Sadece onu düşünüyor, o yokken sanki o varmış gibi onun kokusunu, sesini duyuyorsunuz.
-Gençken: Âşıksınız..
-Şimdi: Kesin şizofreni.

Uykusuzluk çekiyorsunuz.
-Gençken: Âşıksınız..
-Şimdi: Erkekseniz prostat, kadınsanız idrar zorlaması.

-
-
-

LAZ'LAR :)

Bir Lazı cenazede nasıl teşhis edebilirsizin?
Sadece o hediye getirmiştir….

İstanbul Trabzon uçağında niçin film gösterilmiyormuş?
Film bitince uçaktakiler arka kapıdan çıkıyormuşda ondan…

Laz Sokak kadını; NE zaman kafayı üşütmüş?
Diğer kadınların bu işi para karşılığında yaptığını öğrenince…..

Laz buzdolabında niçin boş şişe bulundurur?
İçki içmeyen misafirler için…..

Karadeniz deki kola şişelerin altında NE yazıyormuş ?
Diğer taraftan açınız…..

Laz duş yaptıktan sonra NE yapar  ?
Islak elbiselerini çıkarır…..

Laz yürüyen merdivenlerdeyken elektrikler kesilince NE olmuş ?
İki saat bulunduğu yerde mahsur kalmış……

Lazlar Ağaç dikiyorlarmış. Başlarındaki görevli ise Lazlara;
Yeşiller yukarı, yeşiller yukarı …. Diyormuş.

Lazlar işçilere neden en fazla on dakika mola verirler ?
Daha uzun mola verirler ise, NE iş yaptıklarını unuturlar DA ondan ….

Laz yazı yazar iken neden eldiven takar  ?
El yazısı tanınmasın diye……..

Otuz Laz denizci boğulmuş neden  ?
Denizaltıları bozulunca ittirmeye kalmışlarda ondan….

-
-
-

Kötü         Çok İyi  Oyla 
           
Tüm yazıları        ShareThis
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
                 

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org