Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Figen Mete Gözüyle 


     

 



Tüm Yazıları

       ShareThis
yine fıkralar..
24.06.2011
Figen METE
Okunma Sayısı : 8211
Oy Sayısı : 11
Değerlendirme : 5
Popülarite : 5,21
Verdiğiniz Puan :
 

 

 

fıkraların çoğu yıldırım tuna'dan alıntıdır...

-
-
-
-
-
-
-

Ercüment Ekrem Çamlıca'da geniş bahçeli bir evde oturuyordu. Bir cuma günü Yahya Kemal ziyaretine gitti. Evi kolayca buldu AMA kapıdaki "Köpek vardır, dikkat ediniz" yazılı levhayı görünce irkildi birden:- Eyvah, dedi. İçeriye ihtiyatla girmek lazım.
Önce kapıdaki çıngırağı çaldı kuvvetlice.
Gelen giden olmayınca NE olur, NE olmaz diye eline irice bir taş alıp tedirgin adımlarla bahçeye girdi. En ufak çıtırtıya kulak kabartarak, eve doğru yürürken bir tane daha gördü aynı levhadan. Tedirginliği arttı AMA yürümeyi sürdürdü. Ama o DA NE? Bir normal "Köpek vardır dikkat ediniz" levhası daha! ..Artık adım atacak cesareti kalmamıştı.
-Ercüment!.. Ercüment!.. Diye bağırmaya başladı.
Ama sesine ses veren olmadı...
Yahya Kemal cesaretini toplayıp eve kadar yürümekten başka çaresi kalmadığını anladı. İhtiyatı elden bırakmayarak yürümeye başladı.
On beş-yirmi adım sonra evin kapısının önünde buldu kendini.
O sırada DA Ercüment Ekrem bahçenin diğer köşesinden çıkageldi. Dostunu görünce sevindi.
- Vay, safa geldin Yahya Kemal!..
- Safa bulduk azizim AMA ödüm de patladı.
- Ödün mü patladı? Sebep?.
- Daha NE olsun, her yanda levha asılı. Bağlı mı bari?
- Bağlı mı? Aman Yahyacığım nasıl kıyar DA bağlarım?
Ercüment Ekrem, tam DA o sırada evin arkasından dolaşıp gelen yumruk kadar fino yavrusunu gösterdi:
- Bak!..
Yahya Kemal köpeği görünce şaşırdı:
- Ay! O levhalar bunun için miydi?
- Değil MI ya, iki gözüm? Zavallı yavrucağızı görmeyip üstüne basarlar diye astım o levhaları!..
 -
-
-

Bazı büyük adamların doğdukları ya DA yaşadıkları evlerin üzerine, onlar öldükten sonra birer yazılı levha koyma adetinden söz ediliyordu.
Florinalı Nazım, Süleyman Nazife sordu:
- Üstad! Ben öldükten sonra kapıma koyacakları levhaya acaba NE yazarlar?
Süleyman Nazif, büyük bir ciddiyetle şu yanıtı Verdi:
- Kiralık Ev!..


-
-
-

Cervantes artık ihtiyarlamıştı. Bir gün bir köy meyhanesinin önünde durup genç ve güzel meyhaneci kıza aşkını ilan etmeye başladı.
Kız pek yüz vermedi tabii:
- Otuz yıl önce buradan geçmiş olsaydınız belki aşkınıza karşılık verebilirdim, dedi.
Cervantes gülümsedi önce:
- Otuz yil ônce de geçtim buradan. Ama o zaman annenize rastlamışım ve tıpkı sizin sözlerinizi söylemiştim ben de ona...
-
-
-
Sirkeci Garı'ndaki birahanede oturup demlenen Eşref'e, orada bulunanlardan biri,
- Üstadım, o güzel hicivlerinizin çoğunda isim olmadığı için kime yazıldığını anlayamıyoruz, der.
- Hicivlerim numarasız gözlük gibidir. Her rezile uyabileceği için isim belirtmiyorum!..
-
-
-

Çiçek..
Karımla evlenmeden önce
-"Yarın senin yaş günün aşkım.. Sana aşkımı ifade eden kırmızı güllerden göndereceğim.. Yaşadığın her yıl için bir adet gül" dedim ve çiçekçiye koşup ertesi sabah göndermeleri için tam 21 adet kırmızı gül ısmarladım.
Çiçekçi şirketimizle ilişkisini daha sıcak tutmak için jest yapıp fazladan bir düzine gülü de kendi eklemiş..
 Bu olayı bana anlatana kadar eşimin neden nişan yüzüğünü geri gönderip bir yıl benimle konuşmadığını inanın çözememiştim.
-
-
-
Doktorlar kesin olarak içkiyi yasaklarlar Neyzen Tev­fik'e. 
O günlerde Peyami Safa ziyaretine gider.
Odanın köşesinde büyük bir fıçı şarap görünce şaşırır tabii. Dayanamayıp sorar,
- Bu NE üstad, hani sen artık içmeyecektin?
Neyzen Tevfik istifini bozmaz:
- Ne yaparsın oğul, içmezsem kuvvetten düşüyorum.
- Peki içkinin NE faydası oluyor?
- Olmaz olur mu? Mesela bu fıçı buraya geldiğinde yerinden kaldıramıyordum. Ama şimdi tek elimle bile kaldırabilirim!..
-
-
-
İkinci Dünya Savaşı'nın ilk günleriydi. Karpiç Lokantası'nda bir politikacı içkinin de etkisiyle coşmuştu:
- Şu Hitler'in, bizim politikacılarırnızdan nesi fazla?
Lokantada bulunan Ercüment Ekrem Talû içkisinden bir yudum alıp yanıt Verdi:
- Sadece H'si...
x
x
x
x
x
x
x
x
x
x
x
SEÇİM FIKRALARI

Bir seçimde, seçim sonuçları geldikçe, genel merkeze haberler gelmeye başlıyor.

"Beş sandalye aldık"

"On sandalye daha aldık."

Seçim sonuçları belli oldukça sandalye sayısı da artıyor.

"Elli aldık, altmış aldık, yüz aldık."

Parti sekreteri sandalyenin milletvekili anlamına geldiğini bilmiyor, yanıt veriyor:

"Partiye bu kadar sandalye yeter, biraz da masa alın..."

***

 Parti başkanı Temel, seçimde Cemal'i aday listesine koyunca, partililer itiraz etmiş,
- O üçkağıtçının biridir.
- Memleketde o kadar çok var ki, Cemal'de onlari temsil etsun..

***

 Gene bir seçimde, aynen bu günki gibi vaatler sıralanıyor :

"İşsize iş, topraksıza toprak"

"Benzin, mazot, ekmek ucuzlayacak"

"Herkese aylık maaş bağlanacak"

Afişleri okuyan iki vatandaş konuşuyor.

- Ne zaman olacak bunlar ?

- Her seçimde, seçimden seçime.

***

Bir otobüs dolusu politikacı seçim gezisinden dönerken kaza geçirirler. Bir kaç köylü yardıma gelerek Jandarmaya haber verir ve kazada ölenlerin olduğunu söylerler. Jandarma köylülere sorar:
- Sağ olan yok mu ?
- Bazıları yaşadıklarını iddia ettiler ama politikacıları bilirsiniz, sözlerine güvenilmez.
x
x
x
x
x
x
x
x
x
x
-
-
-

Macar şair Sandor Petöfi, nehrin karşı kıyısına geçmek zorundaydı AMA hiç parası yoktu. Sandalcıya,
- Arkadaş, dedi. Sana verecek param yok, AMA istersen
çok güzel bir öğüt verebilirim.
Kayıkçı, Kabul eder ve karşıya geçerler. Petöfi, kıyıya adımını atar atmaz verir öğüdünü:
- Bana yaptığını başkalarına yapma, yoksa aç kalırsın...
 -
-
-
Hıçkırık..
Adam bankada vezne kuyruğunda beklerken müthiş bir hıçkırık nöbetine tutulmuş, sıra ona geldiğinde hıçkırmaları daha kötü bir hal almış, veznedeki kız onun elinden bozdurmak istediği çeki almış, bilgisayarında adamın hesabını bulmuş, çeke bakıp
- "Bunu size ödeyemem" demiş,
-"Neden?" diye cevap vermiş adam şaşkınlık içinde,
- "Yeterli bakiyeniz yok, hesabınızdan biraz önce 5000 dolar çekilmiş." Adam
-"O..Olamaz.. şaka yapıyorsunuz" demiş adam telaşla,
-"Evet, yapıyorum" demiş kız gülümseyerek, "Ama bakın.. Hıçkırığınız geçti bile..! "
-
-
-
Akbaba..
Kayınvalide damada
-"Ayıp damat" demiş sinir içinde, "Bana sanki bir akbabaymışım gibi davranıyorsun..! "
Damat
- "Olur mu hiç efendim" demiş saygıyla, "Haksızlık ediyorsunuz.. Akbabalar insanı didikleyip yemek için en azından ölmelerini beklerler..!"
-
-
-
Yılan..
Küçük kızımı hayvanat bahçesine götürdüm, yılanların bulunduğu akvaryumunun hizasına çömelip onlara sürekli dil çıkarttığını fark edince -"Hayrola?" dedim, "Ne yapıyorsun öyle?"
Kaşlarını çatarak
-"Ne yapayım baba" dedi "İlk onlar başlattı..! "
-
-
-
Volkswagen Golf
Adam otomobil galerisinin müdürünü  telefonla arayarak
-" Çok affedersiniz, karım biraz önce beni aradı, sizinle vitrininizdeki Volkswagen Golf  hakkında görüşmek istiyor…" demiş,
" Bizim vitrinimizde Volkswagen Golf marka araba yok ki?.." diye cevap vermiş müdür, " İşte sizinle o konuyu görüşecek…" demiş adan sıkılarak,
" Kendisi biraz önce aradı, ve şu anda var…"
-
-
-
Köpek ve Ben..
Karım bana
-"Hadi git ekmek al da gel" dedi.
-"Nee?" dedim "Bu havada dışarı çıkılır mı? Yahu insan köpeğini bile bu havada göndermez"
Bana
-"Öff, uzatma" dedi "Giderken sana 'Yanına köpeği de al' dedik sanki?.. "
-
-
-
Hangi Karım?..
Hapishanede gardiyan adamın adını yüksek sesle bağırıp
-"Karınız ziyarete gelmiş görüşme odasında bekliyor" demiş.
-"Hangisi?" diye sormuş mahkûm.
-"Ne?" demiş gardiyan, "Senin kaç karın var?"
Mahkûm
-"Tam 8 tane" diye cevap vermiş "O yüzden içerideyiz ya..!"
-
-
-
40 Yaş Fark..
65 yaşındaki adam 25 yaşında bir kızla arkadaşlık etmeye başlamış, ona yavaş yavaş aşık olduğunu hissedince soluğu hemen psikoloğunda almış -"Benimle çıktığım kız arasında 40 yaş fark olması normal mi? " diye.
- "Aa?" diye hayretle şaşırmış psikoloğu "Pes yahu" demiş gülerek, "105 yaşındaki kadını da nerden buldun?"
-
-
-
Korkuluk..
Antalya gezimizde rehber bizi falezlerin hemen kenarına götürdü,
- "Burası çok tehlikeli bir yer" dedim aşağı bakmamaya çalışarak, "Şuraya bir korkuluk koysanıza."
Rehber
-"Denedik ama bize çok pahalıya mal oluyor. Patron sonunda vazgeçti" diye cevap verdi.
-"Nasıl yani?" dedim şaşırarak.
-"Sormayın" dedi rehber, "Aşağı uçan her turist korkuluğu da mutlaka yanında götürüyor!."
-
-
-

Konuşan Köpek..
Temel köpeğini "Bu köpek konuşuyor" diye Yetenek Sizsiniz yarışmasına sokmuş.
 Birlikte jürinin karşısına çıkmışlar, salon meraktan sessizliğe bürününce Temel köpeğine ilk soruyu sormuş
- "Alfabemizin 21. Harfini söyle bakalım."
Köpek
-"RRR" demiş önüne bakarak.
Keyifle hemen ikinci soruyu yöneltmiş Temel;
- "VAH'ın tersi nasıl okunur sence?"
Köpek
-"Hav" demiş
-"Pekii Yunanistan'ın plaka imi?"
Köpekten bu kez
-"GRRR" sesi çıkmış.
Jüri
-"Yeter" demiş "Yeter.. Bizi delirtme bu son derece saçma!"
Ve apar topar göndermişler bizim ikiliyi.
Dışarı çıktıklarında Köpek Temel'e bakmış
-"Yahu patron" demiş, "Cevap GR olacaktı, bir iki tane R fazladan gitti kusura bakma karıştırdık işte!"

-
-
-
İyi İktidar..
Genç politikacı iktidarı eleştirmek için meclis kürsüsüne çıkıp
- "Halkımızın kuvveti sayenizde inanılmaz artıyor" demiş, "Siz iktidara gelmeden önce pazardan 100 liralık alışveriş yapıldığında satın alınanlar eve ancak sırtı küfeli hamal ile zar zor taşınırdı, şimdi aynı parayla alınanları 5 yaşında bir çocuk elinde zıplatarak evine getirebiliyor.. "

-
-
-

Hizaya Geldi..
Adam arkadaşına okuluna her sabah geç kalan oğlunu nasıl hizaya getirdiğini anlatıyormuş,
-"Kerata'ya araba aldım" demiş, "Seninki park yeri bulacağım diye mecburen erkenden okulun önünde!"
-
-
-
Cağaloğlu'nda bir yazıya verilecek para konusunda çeşitli yöntemler, ölçütler kullanılır.
Çoğunlukla da yazının sayfa sayısı değil de imzası önemlidir yayıncılar için.
Vakit gazetesinde Hakkı Tank ise satır hesabına göre ödermiş parayı.
Bir gün Ortaç bu durumdan yakınınca, Ömer Seyfettin kıkır kıkır gülmeye başlar:
- Ah cancağızım, satırbaşı yapmaktan anam ağlıyor.
-
-
-

SWOT ANALİZİ
Bir gün Ahmet Efendi, Nasreddin Hoca'yı eşeğin önünde oturmuş kağıda
birşeyler karalarken bulmuş.
-Ne yapıyorsun Nasreddin Hoca? diye seslenmiş.
Hoca da:
-Eşeğime swot analizi yapıyorum Ahmet Efendi, demiş.
-Swot analizi nedir diye sormuş Ahmet Efendi.
Hoca anlatmış:
-Eşeğimin güçlü, zayıf yönlerini ve kendisi için olan fırsatlarla,
tehlikeleri bu şekilde yazıyorum.
-"Peki sonra ne olacak" diye sorunca, o da:

-Böylece iyi bir plan yapıp eşeğimi maksimum verimle çalıştırabileceğim,
demiş.
Bunun üzerine Ahmet Efendi:
-Bütün eşekler aynı değil mi, analize ne gerek var? diye sormuş.
Nasreddin Hoca:
-Öyle deme Ahmet Efendi, demiş. Mesela benimkini atlarla otlatınca daha bir
şevkle çalışıyor. Kendini at sanması onun güçlü tarafı. Öğleden sonra bir de
ineklerle otlatacağım. Belki sütünü bile içerim deyince,
Ahmet Efendi:
-Bekle hoca, demiş, benim eşeği kapıp geliyorum.
Hoca bunu duyunca hemen atılmış:
-Aman Ahmet Afendi, eşekleri bir araya getirmeyelim, eşek olduklarını
anlıyorlar!
-
-
-

Neden Dayak Yemiş..
Adam, bir ayağı ve kolu alçıda, kafası sargılar içinde sekerek bara girince
- "Aman Tanrım.. Sana ne oldu böyle" diye sormuş barmen..
-"Bay Smith'le kavga ettik..!" demiş adam..
-"Bay Smith??.. O ufak tefek bir adam.." demiş barmen şaşırarak.."Seni bu hale getirebilmesi için elinde mutlaka bir şey vardı.."
-"Evet" demiş adam.." "Bir kürek vardı.."
- "Aman Tanrım.. Senin elinde bir şey yok muydu?" diye sormuş barmen,
-"Vardı..!" demiş adam, "Bayan Smith'in elleri.. ama kavgada hiçbir işe yaramıyor ki…!"
-
-
-
Gözlük..
Adam doktora gidip
- "Gözümün önünde sürekli siyah noktalar görmeye devam ediyorum" diye şikayet etmiş. -"Size verdiğim gözlük hiç işe yaramadı mı?" diye sormuş doktor hayretle.
- "Yaramaz olur mu yaradı" demiş adam, "O noktaları şimdi çok daha net görüyorum..! "
-
-
-
Namık Kemal..
Adam karısı ile tiyatroya, Namık Kemal'in bir eserini izlemeye gitmiş, perde açılmadan bir ara karısı
-"Hayatım baksana… Şu ön sıradaki sakallı adam Namık Kemal değil mi?" diye sormuş. -"Saçmalama" demiş adam karısının kulağına eğilerek, "Yahu o öleli yıllar oldu."
 Karısı
- "Emin misin?" demiş şaşırarak.
- "Tabii ki eminim bir tanem" demiş.
Karısı şaşkınlığını sürdürmüş, "Tamam ama bunun biraz önce kıpırdadı.. Vallahi, billahi gördüm! "
-
-
-
Trafik Polisi ve Kar..
Korkunç kar yağmış şehre, kavşaktaki ışıklarda duran TIR şoförü yarı beline kadar trafiği idare etmeye çalışan polisi görünce
-" Helal olsun size…" demiş, " Ama yarı belinize kadar karın içindesiniz diye size üzülüyorum…"
-" Beni boş ver…" demiş polis, " Asıl altımdaki at donacak..!"
-
-
-
Cimri Komşu
Çocuk mutfağa koşup
-" Anne yan komşumuz çok mu cimri?.." diye sormuş,
-" Aa?.." Demiş annesi, " Nerden çıkardın onu?.."
-" Çocukları sadece bir lira yutmuş, seninkiler apar topar hastaneye koşturdular..!"
-
-
-
Taksi ve Müşterisi..
Yokuş aşağı giderken taksinin freni patlamış, deli gibi kontrolsüz bir şekilde yokuş aşağı giderken müşteri
- " Çabuk durdur şu arabayı..!" diye bağırmış,
-" Dur..Durduramıyorum..!" demiş şoför panik içinde,
-" Tamam.." demiş adam tutunmaya çalışarak, " Bari o zaman taksimetreyi durdur..!"
-
-
-
Seyahat
Seyahat acentesi sahibi dünyanın çeşitli yerlerinin harika fotoğraflarının sergilendiği vitrine iç geçirerek baktıklarını hissettiği, bir anda anne ve babasına benzettiği yaşlı adam ve kadını içeri davet etmiş,
- "Biliyorum böyle yerlere gidebilmeyi hayal dahi edemezsiniz" demiş, "Sizi çok güzel bir yere göndermek arzusundayım.. Tek bir itiraz bile duymak istemiyorum."
Hemen sekreterine direktif verip iki adet uçak bileti ve 5 yıldızlı bir otelde balayı suitinde yer ayırtmış.
Aradan bir ay geçtikten sonra yaşlı kadın onun ziyaretine gelmiş,
-"Teşekkür etmek için geldim" demiş.
- "Nasıldı? Beğendiniz mi?" diye sormuş acente sahibi,
- "Ne demek? Harikaydı" diye cevap vermiş yaşlı kadın, "Fakat bir şey öğrenmek istiyorum.. Odamı ve yatağımı paylaştığım o adam kimdi?.."
-
-
-
Karımın Diyeti..
Karımla kaldırımda yürürken karşısına ilk çıkan tartının üzerine zıpladı, ibrenin durduğu noktada gözleri fal taşı gibi açıldı,
-"Kahretsin" dedi ağlamaya başlayarak, "Aylardır diyetteyim bırak vermeyi acayip kilo almışım yaaa.. Nasıl olabilir bu?"
 Hemen
-"Dur.. Sakin ol" dedim, "Hele şu kucağındaki bisküvi kutusunu bırakıp öyle tartıl.. Elindeki o kalıp çikolataları da bırak diyorum sana.. Söz tartıldıktan sonra geri vereceğim."
-
-

Kötü         Çok İyi  Oyla 
           
Tüm yazıları        ShareThis
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
                 

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org