Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Figen Mete Gözüyle 


     

 



Tüm Yazıları

       ShareThis
Alıntı harika yazılar...
21.12.2011
Figen METE
Okunma Sayısı : 6881
Oy Sayısı : 3
Değerlendirme : 5
Popülarite : 2,39
Verdiğiniz Puan :
 

 

 

KURBAN BAYRAMINDA 5 KİŞİ BİR İNSANA GİRDİK...

Kurban bayramında biz 5 kişi bir insana girdik

Otuz senelik bir arkadaşımla telefonda bayramlaşıyoruz. Hayvan kesmiş yorgunluğunu anlatıyordu:
- Yedi kişi bir danaya girdik sen NE yaptın?
- Biz 5 kişi bir insana girdik...

- Nasıl yani anlamadım?
- 5 kişi diyorum bir araya geldik, iki aydır çalışmayan birinin evine gittik. 2 aylık ev kirasını,birikmiş faturalarını ödedik...mutfağına NE lazımsa kolilerle indirdik. Son olarak DA esas müjdeyi verdik.....'Bayramdan sonra 2000 TL maaş+ SGK+ yemek ücreti ile işe başlıyorsun.hadi hayırlı olsun' dedik.
- Çok güzel yapmışsınız da, kurban yerine geçer MI?
- Senin et dağıttığın insanlar bu Adam kadar sevindi MI?
- Hayır zannetmiyorum.
- Öyleyse geçti. Kurbanda amaç 'Allah'a yakınlaşmak,paylaşmak' ise biz yakınlaşmak adına paylaştık. Bu huzur ve vicdan rahatlığı bizim için bayram oldu.

- Doğrusunu söylemek gerekirse kesim esnasında isyan edesim geldi..babama bir daha gelmeyeceğimi söyledim. Gelecek sene beni de aranıza alsanıza...
- Seve seve dostum.. Aslında herkes bu bilinçle guruplar kurup 7 kişi bir Dana yerine bir insana girse ortalık cennet çığlıklarıyla dolar. Bizler de iyi bir şeyler yapmış olmanın mutluluğunu yaşarız...

(Alıntıdır)

ı
ı
ı
ı
ı
ı
ı
ı
ı
ı

Biz küçükken çok büyüktük.
Mesela kollarımızı bir açardık, dünyayı kucaklardık.
Güzeldik biz küçükken. Kaşlarımızı almayı bilmezdik, makyaj çok büyüklerin işiydi sevmezdik.
Arkadaşlarımızla beraber bir gece uyuyabilirsek eğer velinimetti bizim için, lükstü, zenginlikti.
Ailelerimiz en az beş kez arardı eve beş dakika geç kaldığımızda.
Otobüsteyim bile diyemezdik, otobüsle bir yere gidemezdik. Otobüs lükstü, zenginlikti. Koşa koşa eve varana dek nefes almazdık ve nerdesin sen sorusunu duymadan cevabı verirdik.
Biz bir gülerdik küçükken, kalbimiz kahkahalar atardı.

Biz küçükken öğretmenimiz en yakın arkadaşımızla sıralarımızı ayırmasın diye,teneffüse kadar konuşmazdık. Not yazardık birbirlerimize.
Biz diyorum küçükken bizdik böyle bayağı bir kalabalıktık. Yani biz diyebileceğim kadar çok.
Biz küçükken bir büyüktük ki böyle kollarımızı açsak sığmazdı eni boyu.
Sonra mı? Büyüdük... Kollarımızı açtığımızda bir kişiyi bile sığdıramayacak hale geldik. Küçülene kadar büyüdük, çok büyüdük yani. Biz olamadık bir daha. Sen, ben olduk.
Büyüklük lüks değildi, zenginlik değildi. Koşa koşa büyüdük. Büyürken ne de çok küçüldük..


ı
ı
ı
ı
ı
ı
ı
ı
ı
ı
Yaz sıcaklarında yaşanan sağlık sorunlarının kolay çözümleri ;

Böcek ve arı sokmaları ;

Sizi bir arı sokarsa yapılabilecek en kolay çözüm hemen sokulan yere amonyak sürmektir. Amonyak arının tüm zehrini aldığı gibi şişmesini ve acıyı da ortadan kaldırır. Eğer amonyak yoksa yapılacak en kolay çözüm amonyaklı temizlik maddelerini kullanmaktır. Amonyaklı bir lavabo temizleyicisinden sokulan bölgeye bir miktar sürdüğünüzde arının soktuğu bölgenin rahatlayacağını göreceksiniz. Eğer bir böcek tarafından ısırıldıysanız, bol su ve sabunla bölgeyi iyice temizleyip, bir muz kabuğunun iç kısmını bölgeye bastırın. Asla yıkamayın ve muz kalıntılarının bölgede kalmasını sağlayın.

Güneş yanığı;

Güneşte çok kalarak yanığa sebep olduysanız en iyi ilaç elma sirkesi kullanmaktır. Elma sirkesi içinde bulunan asetik asit, ciltte asit dengesini kurar ve iyi bir antiseptik olduğundan aynı zamanda bakterileri öldürerek iltihaplara iyi gelir. Elma sirkesine batırılmış bir havlu, yanık bölgeye koyulur ve kuruyana kadar burada tutulur. Ayrıca ağrı hissettiğiniz her bölgeye rahatlıkla elma sirkesi koyabilirsiniz. Elma sirkesini iltihaplarda, kaşıntı da da rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Çatlamış topuklar ;

Yaz aylarında ayak topukları çok hızlı kuruyarak çatlakları oluşturur. Hem çok kötü bir görünüm yaratır ham de bakteri ve mantarın bu bölgeye yerleşmesi için bir zemin oluşmuş olur. Topuk çatlakları için, papaya meyvesi püre haline getirilip kullanılırsa ve hafta da 2 kez bu kür kullanılırsa çatlaklar yok olur. Ayrıca, vazelin ve elma sirkesi karıştırılarak bu bölgede rahatlıkla kullanılabilir.



(topuk çatlamalarına vazelin sürüyorum sabaha düzeliyor)

Ter kokusu ;

Sıcaklar ile birlikte ter kokusu hepimizin başına ciddi sorunlar açar. Ter kokusunu engellemek için karbonat rahatlıkla kullanılır. Terimiz asidiktir. Karbonat ise alkalidir. Karbonat, koltuk altına sürüldüğünde terin oluşmasını engellemez sadece hızlı bir şekilde buharlaştırır. Bu nedenle çok sağlıklıdır.

Sararan tırnaklar ve güneş lekeleri ;

Eğer tırnaklarınız sıcak ile birlikte ve oje kullanımı ile sarardıysa yapılacak en güzel şey, limon kullanmaktır. Bir limonu ortadan kesin ve tırnaklarınızı içine batırın. Bir müddet bekleyip, su ile durulayın. Tırnakların renginin açıldığını fark edeceksiniz. Ayrıca güneş lekelerinde de rahatlıkla limon kullanabilirsiniz. Lekelerin olduğu bölgeye limon sürün bir süre sonra lekelerin geçtiğini fark edeceksiniz.

Araç tutması;

Zeytin içinde bol miktarda tanik asit barındırır. Bu sayede tükürük oluşumunu yavaşlatır. Ağız içinde tükürük oluşumunun artması, kusmaya hazırlanmak demektir. Bu nedenle yolculuklarda mideniz bulanmaya başladığında ağzınıza 2-3 tane zeytin atmak tutmayı ve etkilerini azaltacaktır.
I
I
I
I
I
I
I
I
I
I

İZMİR'E YENİ GELENLER İÇİN 106 MADDE!!

1-Istanbul'dan geldiyseniz, burada da karsi kavrami vardir. Sasirmayin.

2-Boyoz'un ne oldugunu hemen ogrenin ve evinize yakin bir boyozcu bulun.

3-Ilk gordugunuz kiza yiyecekmis gibi bakmayin, zira cok var onlardan, alisin.

4-Bu sehirde -ozellikle Istanbul'dan geldiyseniz- insanlar birine carptiklarinda ozur diler, genelde sabahlari "gunaydin", aksamlari "iyi aksamlar", gun genelindeyse "iyi gunler" diyerek guleryuz gosterirler. "Tesekkur ederim" de en cok duyacaginiz kelime gruplarindan biridir.

5-Daha onceden yediginiz adi kumru olan sandviclerin hepsinin dandik oldugunu kabul edin zira izmirdeki kumruyu izmirden baska hicbir yerde yiyemezsiniz.

6-Aldiginiz sandvic yarim ekmek gibi benzeri turu yiyecekleri herkesin ortasinda cekinmeden yiyebilirsiniz kimse size donupte vay kafir demez.

7-Eger bugune kadar kullandiginiz en teknolojik kart akbil ise otobuse binmeden once kentkart kullanmayi mutlaka ogrenin. Koyden indim sehire modu olmasin sonra.

8-Simit yoktur. Gevrek vardir. Cekirdek yoktur. Cigdem vardir.

9-Sakin ola ki, Guzelyali da KSK atkisi, Karsiyaka Carsi'sinda Goztepe atkisi ile dolasmayin.

10-Kordon'da arabanizla dolasirken kolunuzu camdan sarkitmayin. Kiro damgasi yersiniz.

11-Sakin Kemeral'tina arabayla girmeye calismayin. Usenmeden otoparka parasini verin.

12-Tarihi asansore ile yukariya cikip korfez manzarasinin tadini cikarin.

13-Bu sehirde Flaman Protestan Kilisesi dahi vardir. Sasirmayin ve gayri muslimlerle tanismaya calisin.

14-Birilerine adres sormak icin cekinmeyin. Izmir'de iyi insanlar yasar, onlara sorun. Hatta sizi gideceginiz yere kadar bile birakabilirler.

15-Cay icilip kuslara gevrek atilabilen vapurlara binin ve karsiya gecin.

16-Kemeralti'nda gecirilecek bir gun de ogle ogununu, tarihi Kemeralti Borekcisi'nde su boregi yiyerek ziyafete donusturun. Hemen az ilerisinde bulunan Sefer Usta'nin henuz ulkede nam salmamisken islettigi tarihi, ufacik dukkanda yiyeceginiz kazandibi ile ogununuzu tamamlamayi unutmayin.

17-Kibris Sehitleri Caddesi'nde dolasirken sag sola kucuk sokaklara girin. Eski evleri, ilginc balkonlari gorun.

18-Genelde taksi soforleri bile kibardir. Sasirmayin.

19-Yagissiz ve asiri sicak olmayan bir havada Karsiyaka-Bostanli arasini yuruyun. Bir hafta tatil yapmis gibi hissedersiniz kendinizi.

20-Istanbul'dan geldiyseniz Bostanli ve Bostanci isimlerini karistirmayin.

21-Ege Universitesi'nde okuyacaksiniz "Izmir sicaktir, soguk olmaz" laflarina kanmayin. Bornova'da oyle soguklar olur ki ilikleriniz donar. Neyse ki uzun surmez.

22-Izmirliler hakkinda soylenenlerden urkmeyin. Kiyi cocuklaridir onlar: Samimi, rahat ve dobra insanlardir. Yasadikca Izmir'in huzuru siner icinize.

23-Bocek fobiniz varsa cabuk fobinizden kurtulmaya bakin. Cunku, Izmir'de her tur ve ebatta eklembacakliyi gorme olasiliginiz vardir.

24-Istanbul'dan gelenler: Izmir'in gorece kucuklugune burun kivirmayin. Kentin dokusuna, kulturune nufuz etmeye calisin. Kucuk olmadigini goreceksiniz.

25-Mutlaka Bornova Ciceklikoyde piknik yapin.Belkahve mevkiinden Ataturk ile beraber kente yuksekten bakin.

26-Kaliteli mekan bakimindan gozunuz acik olsun. Cunku, Izmir'li isletmeciler pek reklami sevmezler. Musteriler kendi bulsun isterler.

27-Sokak numaralarini takip ederek aradiginiz yeri bulamayabilirsiniz. Sasirmayin. 206 sokagin hemen paralelindeki sokakta 2510 sokak tabelasi olabilir.

28-Bir vapur dolusu Goztepe ya da KSK taraftarinin o gun mac sonrasi haykirarak iskeleye gelmesine sasirmayin, dahasi korkmayin. Zararlari yoktur. Bazi mekanlara bayrak asarlar. Bir kac duvari boyarlar.

29-Insanlarin yardimseverligine alisin. Otobuste sizin yerinize kentkart basan kisiler karsiliginda verdiginiz parayi kabul etmezse israr etmeyin.

30-Foca denildiginde hangisi diye sormayin. O Eski Foca'dir. Gidin sahilinde gunes batarken birseyler icin.

31-Susuzdedenin yerini soran cocuklardan uzak durun. Muhtemelen yankesicidirler.

32-Teleferik'e gidin. Sonra Inciralti'na gecin, kir kahvesinde bir cay icin.

33-Urla'ya gidin. Nobel Edebiyat Odullu Yorgo Seferis'in evini, unutulmaz ses Tanju Okan'in evlerini goreceksiniz. Unlu edebiyatcimiz Necati Cumali'nin evi de orada. Urla Iskelede yuruyun.

34-Bazı Izmir Milletvekilleri'nin Izmir'li olmadiklarina sasirmayin. Onlarin bir kismi cantaci diye tabir edilen ve genel baskanlarinin atadiklari Izmir'in yolu nerededir bilmeyen insanlardir. Onlardan bir kismi kentteki diger kentlerin temsilcileri gibi secilirler ve calisirlar. Ornegin Konyalilar, Mardinliler vb. Belediye yatirimlari disinda Ankara'nin pek yatirim yapmamasina sasirmayin.

35-Sokakta yururken bir kuyruk gorurseniz dalin kuyruga. Siz de siraya girin. Lokma dokuluyordur. Yuzsuzluk edin iki tabak isteyin. Cogunlukla yadirganmazsiniz.

36-Izmir'de Yunan'in nasil denize dokuldugunu merak ediyorsaniz Karsiyaka Iskelesi civarinda "Goz goz goz": Goztepe Iskelesi civarinda "Kaf kaf Kaf sin sin sin Kaf sin Kaf" diye bagirin.

37-Alsancak Sevinc Pastanesi ve Konak'taki YKM taa... Bizans doneminden beri bulusma noktasidir. Buyuk Iskender'in yavuklusuyla burada bulustugu anlatilir.

38-Hisaronunde Cin Ali'nin durumlerini yiyin. Oradan cikip Kizlaragasinda girin. Vitrinleri seyredin.

39-Bornova'da oturacaksaniz aksamlari Kucukpark'ta yapilir piyasa. Haberiniz ola.

40-Topcu'nun yerine gidip cop sis yiyin.

41-Izmir yazlari hamam gibi olur. Yaninizda sik sik degistirmek icin t-shirt bulundurun. Kisin bir sure cok soguk yapar. Bere, eldiven, atki kullanmayi ihmal etmeyin.

42-Alsancak'ta ve Kordon'da uzun saatler yuruyun. Yorulunca bir yere girip bir seyler icin. Sonra bir daha yuruyun. Iyi gelir.

43-Konak Pier'i bir alisveris merkezinden ziyade bir tarihi eser gibi gezin. En ucuna gidip denizi seyredin.

44-Fuar donemi olmasa bile arada bir Kulturparka gidin. Yesillikler arasinda dolasin. Rahatlarsiniz. Lunaparka gidin. Donmedolaba binin. Bangir bangir muzik esliginde Izmir'e tepeden bakin.

45-Kent merkezinde arabayla dolasmaya calismayin. Pek cok yere yaya olarak gidebilirsiniz. Park sorunu yasarsiniz.

46-Izmir'i mumkun oldugunca baska kentlerle kiyaslamayin. Onu kategori disi olarak gormeye calisin.

47-Ucuncu buyuk sehir imkanlari yoktur. Is bulmak sorundur. Universiteyi burada biterenlerin buyukce bir kismi Istanbul'a kacar. Ekonomik olarak gun gectikce kuculmektedir.

48-Metro'da "Tren Bornova Yonune Gider" unutmayin.

49-Ortamda cop tenekesi yoksa, kentkart dolum makbuzu almadan ayrilin. Cunku, melet cebinizde bir yil kalabiliyor.

50-Alsancak Cami'nin onundeki duraktan otobuse binmeyin. Bir durak onceye gidin. Oturarak gidersiniz.

51-Alsancak'taki caminin adi Hocazadedir. Kimse boyle soylemez. Onun adi Alsancak Camidir. Izmir'de ne kadar sohretli insan olse orada cenaze namazi kilinir.

52-Eger universite icin Izmir'e geldiyseniz ve sinif arkadaslarinizdan biri Izmir'liyse universite hayatiniz harika gecebilir. Cunku, Izmir'in yerlilerinin en fazla bir saat uzaklikta bir yazligi vardir. Yaz mevsimine dogru 6-7 kisi arabaya dolusulup oraya gidilir. Keyifli anlar gecirilir.

53-Bornova'da ogrenciyseniz Kucukpark'taki unlu mamuller ureten yerler fena degildir. Fiyatlari makuldur. Cok kalabalik olurlar. Bornova kira haricinde cok pahali bir yer degildir.

54-Arkadaslarinizla toplanip yazin Bostanli Iskelesinde basket oynayin.

55-Kentkarti arka cebinize koyun. Otobusu binince poponuzu cihaza surtun. Hem soforden azar isitin. Hem de kicimda cip var havasi yaratin.

56-Ucakla gelecekseniz Gaziemir'den Karsiyaka'ya gelinceye kadar Izmir otogarindan Balikesir'e ulasmis olursunuz.

57-Bornova'da oturuyorsaniz Manisa'ya gitmek Narlidere'ye gitmekden daha kisa surer.

58-Acele etmeyin. Bu sehir acele edenleri sevmez. Dukkanlar gec acilir. Gece gec saatlere kadar acik kalir. Bazi esnaflar ogleden sonra gunun hasilatini yeterli bulup dukkani kapatir bir yerlere icmeye gider.

59-Ankara'dan geldiyseniz sokakta insanlarin devamli gulumseyen yuzlerini yadirgamayin. Acaba dukkanim mi acik diye tedirgin olmayin. Izmir gulen ve gulumseyen insanlarin kentidir. Siz de gulumseyin.

60-Yazin Izmir'de olacaksaniz balkon evinizin en muteber yeri olacaktir. Cunku, dus aldiktan sonra banyodan cikincaya kadar kurursunuz. Yazin Izmir bosalir. Trafik rahatlar. Cunku, pek cok Izmir'linin yazliklari vardir. Oralara giderler. Karsiyakalilar Foca civarinda yer edinmislerdir. Digerleri de Cesme, Karaburun, Mordogan, Ozdere, Urkmez, Kusadasi, Seferihisar da yazliklarda yaz aylarini gecirirler.

61-Kosusturmayin, yuruyun.

62-Otobuslerde ve bazi yerlerde "Piristina, kalbimizdesin" yazisini gorunce, Kosova'nin Piristina kenti kastedilmiyordur. Merhum Belediye Baskani Ahmet Piristina sevilen bir baskandi.

63-Insanlar genelde huzurlu araba kullanirlar. Trafikta birbiriyle kavga edenler azdir. Trafikte yanlis yaparsaniz biri "bilader napiyon" der. Kaslarini catar, kizacak gibi yapar. Sonra bir gulumsemeyle oradan uzaklasir.

64-Bir kez Karsiyaka macina gidin. Taraftar nasil olurmus gorun. Etkileyici bir manzara yaratirlar. Ozellikle Ataturk Spor Salonunda Karsiyaka-Fenerbahce basket maclarinda muazzam bir atmosfer yaratirlar. Basketbolu iyi bilirler. Istanbul kulupleri gibi basket macina futbol seyircisi gelmez.

65-Izmir bir basketbol kentidir. Cok sayida basketbolsevere rastlarsiniz. Basketbol maclarinda salonlar genelde dolar. Bir basketbolsever iseniz Izmir tercih edilesi bir kenttir. Basketbolun lokomotifi Karsiyakadir.

66-Kadifekale, Ballikuyu taraflarina tek basiniza gitmeyin. Ankaralilar Ulus, Bentderesi ve Ankara Kalesi civarini nasil bilirlerse, Istanbullular Beyoglu'nun arka sokaklarini nasil bilirse buralari da oyle bilsin.

67-Kizinca Izmirlilerin asfalyalari atar, sasirmayin. Asfalya rumca sigorta, guvence demektir. Anlayacagin sigortalari atar.

68-Alsancak limani civarinda bir suru salas yapinin arasinda Arkas Holding binasini gorunce sasirmayin. Fiyakali bir yerdir. Otobusle onunden gecerken otobusunuz yukari katlarinin hizasindan gecer. Yemek vakti ise akvaryumdaki baliklar misali calisanlarini gorursunuz. Sirketin sahibi Lucien Arkas'tir. Denizcilik Odasi Baskani da Geza Dolough'tur. Onlar Turk vatandasi levantenlerdir. Kente damgasini vurmus bir levanten nufus ve levanten kulturu vardir. Izmir Turkiye'nin en buyuk limanlarindan biridir. Bazen kocaman bir turistik gemi yanasir rihtima.

69-Metro ile Ataturk Stadina gidecekseniz Statyum duraginda inmeyin. Halkapinar duraginda inin. Daha yakin oluyor.

70-Izmirliler misira dari derler.

71-Sicaklarda dekolte kizlara aval aval bakmayin. Sayet bakarsaniz kizlar da size tuhaf tuhaf bakarlar. Izmir'de cogunlukla yazin ama her mevsim kizlararasi dekolte yarismasi mi var acaba dediginiz olur.

72-Izmir'de cok sayida Balkan kokenli insanlar yasar. Bazi erkeklerin ve kizlarin cok uzun boylu olmasi sasirtmasin. Ozellikle Camdibi semtinde kendinizi Uskup, Gumulcine, Piristine, Filibe gibi bir kentte hissedebilirsiniz. Kahvelerinde renkli gozlu, uzun boylu, limon gibi sari insanlarin "Bre more, Asan Astaneye gitti mi?" turunden konusmalara sahit olursunuz. Konusmalarinda H arfi yutulur.

73-Yazin butun gun cayir cayir yanarsiniz. Aksamustu yerel imbat ruzgariyla bir nebze olsun rahatlarsiniz. Ozellikle sahile yakin yerlerde aksamlari esinti eksik olmaz.

74-Adinda bir kent ya da semt adi olmayan nadir kuluplerden biri Altaydir. Az sayidaki taraftari Buyuk Altay derler. Maclarina gitmek zevklidir. Pek taskinlik olmaz. Bazi yasli amcalar bir yandan sohbet edip, mazinin Buyuk Altayini konusurlar bir yandan da tenis maci seyreder gibi maci izlerler. Altay kulubunde bazi gayri muslimler uyedir. Yonetimde seckin insanlar vardir. Alsancak, Kahramanlar gibi seckin muhitler ve limontepe gibi bir kac gecekondu muhitindekiler desteklerler. Bir kac zengin Izmir'li ailenin destekleriyle ayakta durmaktadir. Eski basbakanlardan Adnan Menderes'in kalecilik yaptigi, Mustafa Denizlinin yetistigi ve Istanbul'a cok sayida oyuncu gondermis bir kuluptur. Ayrica, Fenerbahce eski baskanlarindan Sukru Saracoglu Altay'in da baskanligini yapmistir.

75-Hizla kume dusen Goztepenin, Asansor civarindan baslayip, Uckuyulara kadar uzanan hat boyunca taraftarlari bulunur. Ozellikle Guzelyali, Goztepe semtlerinde yogunlasmislardir. Taraftarlari 1960'li yillarin efsane takimindan bahsederler. Avrupa Kupalarinda ilk yari final oynayalariyla ovunurler. Karsiyaka'dan ve KSK dan nefret ederler. Goz goz goztepe seklinde tezaruhat ederler. 1980 yilinda Dunya'da ilk defa bir ikinci lig macinda seyirci rekoruna Karsiyaka ile birlikte imza atmislar ve 80 bin seyirciyi Ataturk stadina toplamislardir. Istanbul'un uc buyuk takiminin deplasmanda Trabzonla beraber seyirci ustunlugu kuramadigi iki takimdan biridir.

76-Karsiyaka basketbol subesiyle on planda olan bir kuluptur. Yasar Holding hamisidir. Kaf kaf kaf sin sin sin kaf sin kaf tezaruhati yaygindir. Futbol disinda cok sayida bransta faaliyet gosterir. Ornegin yelken. Taraftarlari biz Izmir'li degil Karsiyakaliyiz derler, ayni zamanda 35½ izmirin yarısı karşıyakalıdır anlamına da gelebilir, farklı yorumlayan karşıyakalılar vardır. 35 ½ plakasi tasirlar. Buna karsin Goztepeliler Tam 35 ve Biz Izmir cocuguyuz ya siz? slogani tasirlar.

77-Altinordu, ozellikle basmane, tilkilik, namazgah gibi Izmir'in gavur Izmir olarak anildigi yillarda Turklerin yogun oldugu mahallelerde kurulmus ve sevilmistir. Halen basketbol subesi olmasa da basketbol liginin ilk sampiyonu Altinordu'dur.

78-Esrefpasa, Ucyol, Hatay, Yaghaneler semtlerinin kulubu Izmirspordur. Altyapisi ve mulkleriyle kuvvetli olarak bilinir.

76-Bucaspor Buca semtinde kendi yagiyla kavrulan bir kuluptur. Sari kirmizili goztepe, siyah beyazli Altay'dan sonra sari lacivertli Bucaspor Istanbulun uc buyuklerinin Izmir'deki muadil tamamlayicisi gibidir. Izmir'de soyadlari kulup adi olan bazi degerli sahsiyetlerin kentidir. Vahap Ozaltay, Sait Altinordu, Fuat Goztepe.

77-Dokuz Eylul Universitesinin bazi bolumleri Ege Universitesi kampusu icindedir. Ege Universitesi Hastanesi Romanyadaki diktator Cavusesku'nun yaptirdigi gorkemli sarayi cagristirir. Cok buyuktur. Icinde kaybolursunuz.

78-Izmirliler kendilerini cagdas, ilerici ve batili olarak gorurler. Turkiye'nin batiya acilan kapisi, batiya donuk yuzu falan denir. Okumus yazmis insani coktur.

79-Bir kismi Gavur Izmir lafindan rahatsiz olur. Bir kismi da dinime kufreden musluman olsa bari deyip, guler gecer umursamaz.

80-Ucuncu buyuk kent olmakla ovunulur. Sonra da super ligde bir takimin olmamasi ucuncu buyuk kente yakisiyor mu diye hayiflanirlar.

81-Izmir'de cok sayida emekli insan yasar. Pekcogu emekli devlet memuru ve devlet iscisidir. Ozellikle emekli askerler ve ogretmenler yogundur. Konak ve Ucyol istikametinden Bati yonune dogru otobusle giderken duraklarda bekleyen bir yigin emekli yasliya rastlarsiniz. Keza Bornova ve Karsiyaka da emekli cenneti yerlerdir. Ulkede olup bitenlere kendilerine has bir tutuculuk sergilerler. Biz Ataturk'un ve Cumhuriyetin cocuklariyiz derler.

82-Basta Bornova olmak uzere, Alsancak, Karsiyaka ve Buca'da genis bahceli cok sayida levanten koskune rastlarsiniz. Bir kisminin icinde artik insan yasamaz. Bazilarinin icinde yasli gayri muslim vatandaslarimiz yasarlar. Onlar mazinin zengin is adamlari ve Avrupali tarim urunu tacirleridir.

83-Cesmeye gitmeyi ihmal etmeyin. Cesmeye gidip de Cesme kumrusu ve Rumeli pastanesinde sakizli dondurma yemeyi unutmayin. Yakin yerlerinde cok guzel plajlari vardir. Alacatiyi gezin.

84-Universite kampuslerinde stand kurup gezi duzenleyenlerin gezileri hem ucuzdur hem de guzeldir. Katilmaya bakin. Bahar doneminde vizelerden sonra tezgahlarini acmaya baslarlar.

85-Yilbasi biletinizi kemeralti girisindeki sag taraftaki biletciden alin. Neden bilmiyorum.

86-Turkiye'nin en buyuk bolge gazetesi Yeni Asir Izmir'den cikar. Ulkemizin yasayan en eski gazetesidir. Yuzyilin basinda Selanikte cikmaya baslamistir.

87-Turkiye'de ilk futbol maci Bornova'da papazin bahcesinde iki rum mahallesinin gencleri arasinda oynanmistir. Fakat, Izmir'e futbolu ingiliz levantenler getirmistir. Yine Turkiye'de ilk atletizm musabakasi da Bornova'da yapilmistir.

88-Turkiye'de ilk demiryolu hatti Izmir'den baslamis, ilk tren istasyonu Izmir'e yapilmistir.

89-Izmir bir camiler degil, kiliseler ve havralar kentidir. Kentte eskisi kadar olmasa da bir miktar musevi vatandas yasar. Cogu kemeraltinda esnaf ya da doktor, dis hekimi falandir.

90-En yuksek bina Hilton Otelidir. Kimileri onu Izmir'in bir organi olarak gorur.

91-Kimileri Guzel Izmir der. Bu sifat burada yasayan rumlar tarafindan konuldugu rivayettir. Kentte en fazla nufusu uzun yillar rumlar olusturmustur. Onlar Izmir i bir kraliceye, Bornova yi da bu kralicenin tacina benzetirlermis. Bu yuzden Guzel dedikleri anlatilir. Dogruysa.

92-Firsat bulursaniz yakindaki Izmir koylerine gidin. Koylulerle sohbet edip Ege sivesini dinleyin. Gelivedim, gidivedim, nediyon usen (Ne yapiyorsun Huseyin) gibi cumleleri duyun. Selcuk ilcesinin Sirince koyune gidin. Sarapevlerini ziyaret edin. Gozleme yiyin.

93-Eski itfaiye binasi Ahmet Piristina kent muzesine donusturuldu. Gidip gezin. Bina arkasindaki lokantadan Izmir yemeklerini uygun fiyata yiyebilirsiniz.

94-Kentte cok sayida Girit mubadili aile yasar. Izmir pazarlarinda envayi turlu otun satildigini gorursunuz. Giritlinin gectigi yerde ot bitmez lafini duyarsiniz. Onlar otlardan birbirinden ilginc, lezzetli ve dahasi saglikli yemekler yaparlar. Ahh ahh... Sade suya tirit elden gitti Girit.

95-Izmir kofteler diyaridir. Tire, Odemis, Kosova kofteleri meshurdur. Kemeraltindaki esnaf lokantalarinda Izmir kofte ve kokorec yiyin.

96-Hakiki Koc ve Pamukkale firmalarinin merkezleri Izmir'dedir. Otogar Bornova'dadir.

97-Uzun yillar Turkiye'nin en buyuk stadi unvanini elinde bulunduran Ataturk Stadi Izmir'dedir. Izmir cok sayida uluslararasi spor organizasyonuna evsahipligi yapmistir.

98-Izmir fuarlar kentidir. Kulturparkta yil boyunca pek cok sektorun fuari yapilir. Ama en gorkemlisi ve buyugu Agustos ayinin son haftasi baslayip eylul ayinin ikinci haftasina kadar suren Izmir fuaridir. Ilk gun ucretsiz olur. Sadece Izmirliler degil, cevre il ve ilcelerden de cok sayida ziyaretci gelir. Otomotiv standlari ile ikram ve hediye dagitan standlar yogun ilgi gorur.

99-Inciraltinda Ozdilek alisveris merkezinin orada bir savas gemisi ve denizalti, muze olarak hizmet vermektedir. Merakliysaniz gidip belese gezebilirsiniz.

100-Ankara'dan gelenler icin Cankaya burada bir alisveris ve is merkezidir. Unutmayin.

101- Kordonboyu ve karşıyaka sahillerindeki falcı teyzelerimizin falları her zaman genç ve güzel kızlarımızın ilgi odağı olmuştur, her zaman ilginç birşeyler çıkar.

102- Günün 24 saati bulunabilen midyecilerimiz vardır. İşten sonra kordon da bira ve midye insanı kendine getirir. Veya isterseniz gece eğlenceden sonra açlık gidermekte birebirdir.

103- Ozellikle Izmir'e ogrenci olarak gelen arkadaslar, kiralik evinizde izmirli bir arkadasiniz var ve size hadi bugun temizlik yapcaz sen klorak al gel, bakkal tantanlari gecince yemis agacinin tam karisinda, derse sakin sasirmayin ve caktirmadan evden cikin cunku klorak dedigi camasir suyudur, tantan dedigi demir yolu henzemin gecitidir ve yemis agaci dedigi ise incir agacidir.

104- Evka 1,2,3,4.... Eğer İzmir'e yeni gelmişseniz boşuna uğraşmayın, İzmirliler bile bunların yerini bir türlü öğrenememiştir.

105- Izmirde perde vardır camlarda ama, genelde perdeler çekilmez ne gündüz ne gece, ayrıca hava ne olursa olsun balkon ve sokak yaşamı yoğun yaşanır. Balkonun sefalarinin sik yasandigi yerdir.

106- Kanlı bıçaklı bile olsalar kötü günlerinde birbirlerine yardım ederler. :D ( ksk'li özgür'ün vefat edişinden sonra göztepelilerin ksk maçına kskyi desteklemeye gitmesi)

I
I
I
I
I
I
I
I
I
I

İzmirli olduğunuzu nasıl anlarsınız biliyor musunuz?

Eger Kordon dendiginde akliniza elektrikli ev aletlerinin disinda
bir yer ismi geliyorsa ;

Korfez kokusu nedir biliyorsaniz ;

Hilton'un yapildigi tarihi hatirlayabiliyorsaniz ;

Fame City' de deliler gibi eglenip (yasiniza bakmadan) ciktiginizda
"vay be, bizim de bir gokdelenimiz var" dediyseniz;

"TAM 35" ve "35 BUCUK" kavramlari size birsey ifade ediyorsa ;

"Gevrek", "Cigdem", "Domat", "Nohut" gibi kavramlari kullaniyorsaniz ;
"Boyoz" kelimesi size biseyler hatirlatiyorsa;

Arapsaci, turpotu, dalagan, istifno, ebegumeci
denizborulcesi...........
nedir biliyorsaniz ;

Konusurken arada bir diliniz, siz istemeseniz de "geliyom, gidiyom,
gelcen,
yapcan, etcen"
seklinde surcebiliyorsa ;

Gordugunuz her gokdeleni Hilton'la kiyasliyorsaniz ;

"Churchill'de cay ictim" dediyseniz ;

Elinizde Hasan Tahsin anitinin ya da Ataturk anitinin yanindayken
cekilmis
bir fotograf varsa ;

Karsiyaka denince akliniza guzel kizlar geliyorsa ;

Bir kerecik dahi Kibris Sehitleri'nde sevgilinizle el ele
dolastiysaniz;

Park sorunu, trafik sorunu, kara kis nedir bilmiyorsaniz ;

Kar gormek icin Sabuncubeli'ne ya da Manisa Spil'e gittiyseniz;

Zeybek havasi duydugunuzda iciniz ciz edip kalkarak oynayasiniz
geliyorsa;

"Kalbim Ege'de Kaldi" sarkisini kendinizle ozlestirebiliyorsaniz;

"Agustos Sicagi" kavramindan nefret ediyorsaniz ;

9 Eylul size universite disinda seyler de hatirlatiyorsa ;

Kumru'nun aslinda bir kus olmadigini , cok da lezzetli oldugunu
dusunuyorsaniz ; )

Hidirellez denince sokaklarda yakilan atesler akliniza geliyorsa
(Izmir disindaki sehirlerin belli basli alanlari disinda ates
yakilmazmis;
halbuki Izmir'de sokaklarda ates yakilir)

Behcet Uz'un kim oldugunu biliyorsaniz ;

Attila Ilhan, Can Yucel, Sezen Aksu isimlerini duydugunuzda soyle bi
kabariyorsaniz ;

Simdiye kadar kac kisinin "korfezi temizleyecegim" dedigini
hatirlayabiliyorsaniz ;

Simdiye kadar bir kere bile olsa Sevinc'in onunde bulustuysaniz veya
Sevinc'te "kup" yediyseniz ;

Universite denince akliniza iki tane, ozel okul (kolej) denince de
sayili
isim geliyorsa ;

Sicakkanliysaniz ;

Parasut kulesinden atladiysaniz ya da atlayan tanidiklariniz varsa ;

Fuar'daki golde kugulara bindiyseniz ;

Her sene Agustos'un sonunda fuara giderek " bir kac unlu gorsek bari"
diyorsaniz ;

Hicbir zaman bir yere gec kalma korkusu yasamadiysaniz ;

Her yil 9 Eylul'de Turk Yildizlari'ni canli izliyorsaniz;

Hayatinizin onemli bir bolumu belediye otobuslerinde geciyorsa;

Nisan - ekim aylari arasinda haftasonlarini Guzelbahce, Urla,
Seferihisar,
Cesme, Inciralti, Sahilevleri,
Mordogan, Karaburun, Gumuldur, Kusadasi, Dikili, Foca vb.'de
geciriyorsaniz;

Cocukken Kemaralti'nda kaybolduysaniz;

Babaniz "biz cocukken Konak'ta denize girerdik" hikayeleri
anlatiyorsa;

Baska bir sehirdeyken insanlarin giyimleri ve davranislari size ters
geliyorsa;

Etrafinizda sortlu, mini etekli, askili giysili kizlar ve sortlu,
kupeli
erkekler gormek dikkatinizi cekmiyorsa;

Kordon'un eski halini hatirliyorsaniz;

Saat Kulesi'nin deniz kenarinda oldugu zamani hatirliyorsaniz;

Pizzaniza ketcap ve/veya mayonez dokuyorsaniz;

Bir kere bile YKM'nin onunde bulusup sinemaya gittiyseniz;

En az bir yabanci dil biliyorsaniz ve gunluk hayatinizda turistlere
alisiksaniz;

Kampus denilince akliniza sadece Ege Universitesi'nin kampusu
geliyorsa;

Cuzdaninizda en az bir tane Kentkart varsa;

Cevrenizde birilerinin Karsiyaka ve Izmir'in geri kalanini
karsilastirdigini
duyunca kulak kabartiyor ve hatta itiraz ediyorsaniz;

Izmir'in cevresindeki yazlik beldelerde biyikli, gobekli Ankarali ve
Istanbullulari gormek sizi rahatsiz ediyorsa;

Mahsun Kirmizigul ile Alisan'i ayirt edemiyorsaniz;

En son gittiginiz milli macin tarihini hatirlamiyorsaniz;

Yaya gecidi kavramindan habersizseniz;

Kusadasi'na ADA diyorsaniz;

Ugrak ve Bahane'nin yerini biliyorsaniz;

Izmir'de sadece iki McDonald's olan zamanlari hatirliyorsaniz;

Montro ve Lozan, size Avrupa sehirlerini hatirlatmiyorsa;

Toplumsal sevinclerde ve kutlamalarda akliniza gidilecek sadece tek
bir
bulusma yeri geliyorsa;

Otobuste size biletini ya da kentkartini veren kisi karsiliginda para
almamakta israr ediyorsa;

Her yil okulun ilk haftasi elinizde listeyle Sevgi Yolu'na
gidiyorsaniz;

Yolda biriyle carpisinca digerinin hatasi olmasina ragmen refleks
olarak
gulumseyip ozur diliyorsaniz;

Trafikte 34 plakali suruculerden sikayetciyseniz;

Yengen deyince akliniza yiyecek bir seyler geliyorsa;

Konak Meydani'nda vapura giden yoldaki cesmeden bir kez bile su
icmisseniz;

Ortaokula giden kizinizin erkek arkadasi olmasi sizi rahatsiz
etmiyorsa;

güzel bir kız geçtiğinde arkanıza dönüp bakmıyorsanız;

her 3 kızdan 2sinde düşük bel pantolon adidas boxer yada puma ayakkabı varsa..

Kordon'da gunesin batisini izlemenin bir ayricalik oldugunu
dusunuyorsaniz;

"Okulu asmak" ya da "okulu kirmak" yerine "okulu ekmek" diyorsaniz;

Fuar denilince akliniza lunapark geliyorsa;

Size dogru yaklasan bir kamera ile mikrofon gorunce hizli adimlarla
yolunuzu
degistiriyorsaniz;

Evinize en fazla 100 m uzaklikta bir Tansas magazasi varsa;

Baska bir sehre gittiginizde orada yasayanlara aciyorsaniz;

Goztepe, Cankaya, Bahcelievler isimlerinin sadece Izmir'de
kullanildigini
saniyorsaniz;

Uzaktayken "Aahh simdi Izmir'de olsaydim..." diyorsaniz;

SiZ iZMIRLiSiNiZ DEMEKTIR !!!

I
I
I
I
I
I
I
I
I
I

  50 YAŞINDAN SONRA

İnsan 50 yaşından sonra arkadaş yapamıyor kendine.

 Hayat arkadaşı yapıyor, çocuk yapıyor, ama arkadaş yapamıyor.

 Yapsa da eskiler gibi olmuyor.

 Halbuki uykuya dalar gibi arkadaş olurduk okuldayken.

 Arkadaş olmak için yaratılmış gibiydik.

 Bir hafta içinde böbrek verecek hale gelirdik.

 Neden olmuyor bu işler 50'sinden sonra?

 Neden olamıyor?

 Oysa o ne güzel bir iştah, o ne güzel bir açlıktı...

 Herkes herkese açtı. Seçer, bulur buluştururduk "ruh ikizlerimizi."

 Ne de çok ruhdaşımız vardı.. Hiç açıkta kaldığımı hatırlamıyorum.

 Ruhumun güzel bir ikizi mutlaka olurdu yanı başımda.

 Ölümüne sevdiğim, uğrunda her şeyi göze alabileceğim,

 Her şeyiyle güzel, her şeyiyle doğru, her şeyiyle kabul ettiğim...

 Basbayağı bir aşkla bağlı olduğum...

 ............................

 Şimdi ne zor. Herkes kapalı kutu.
 Herkes kapanmış, kaplumbağa olmuş.

 Bir kahve içimi zorlu randevulara bakıyor.

 Yatıya kalmak bir tabu.

 Evler de gönüller de sımsıkı kapalı.

 Gençliğin en çok bu yanını özlüyorum.

 Ne güzelliğini, ne diriliğini, ne başıboşluğunu.

 Aynı yazarı, aynı şairi seviyoruz diye kuruluveren dostlukları özlüyorum.
 Birbirimize yazdığımız o uzun, o ayrıntılı mektupları özlüyorum.
 Birbirimizi eleştirmeyişimizi özlüyorum.
 Birbirimizin dedikodusunu yapmayışımızı özlüyorum.

 Sevgili olarak kimseleri yakıştırmayışımızı özlüyorum.
 Arkadaşımı koruyacağım diye annemle yaptığım tartışmaları özlüyorum.
 Kavgayı değilse de kavganın altındaki ruhu özlüyorum.
 Dünyaya karşı arkadaşımın koruyucu meleği olmayı özlüyorum.

 Veya öyle olduğumu sanmayı...

 Bıraktım oğlumun arkadaşlarını, eve istedikleri gibi girip çıksınlar.

 Bıraktım oğlumun arkadaşlarını, istedikleri gibi buzdolabını talan etsinler.

 Bırakacaktım oğlumun arkadaşlarını, istedikleri gibi sevsinler birbirlerini.

 Tek bir laf etmedim.

 Oğlumun arkadaşı oğlum oldu.

 50'sinden sonra arkadaş yapılamıyor.

 Kötülükten değil. Başka bir şey.

 Ama neden çözemiyorum...
  

 Şu ana kadar sahip olduğum tüm arkadaşlarımı çok seviyorum...

(  kim yazmış bilmiyorum ama güzel yazmış )

-
-
-
-
-
-
-

Teknolojinin bize getirdikleri ve götürdükleri..!

Konuya şöyle başlayalım;50-, 60- 70 veya 80-li yıllarda mı büyüdünüz?

Peki ya nasıl oldu da hayatta kalmayı başardınız.?

-O senelerde Arabaların emniyet kemeri, kafalıkları, ve kesinlikle hava yastıkları yoktu.
Arka koltukta oturmak bile tehlikeli değil, eğlenceliydi.

-Bebek yatakları ve oyuncaklar renkliydi. Ya da en azından kurşunlu, muhtelif zehirli maddeler ile boyanmamıştı.

-Prizlerin, araba kapılarının, ilaç şişelerin ve kimyasal ev temizliyicilerinin üzerinde çocuk kilitleri yoktu.

-Kasksız bisiklete binilebiliyor.
Steril su şişelerinden değil de bahçe hortumundan yada muhtelif başka kaynaklardan su içilebiliyordu.

-Oyun oynamaya çıkmanın tek şartı hava kararmadan önce eve dönmekti.

- Ceptelefonu yoktu ve ve hiçkimse nerelerde gezdiğimizi bilmiyordu. İnanılmaz değil mi?
Bu durumda yalan dolanda olmuyordu, herkes söz verdiği saatte yerinde oluyordu.

-Oyunlar oynarken bir sürü yaramız,kırılmış kemiğimiz,ve kırılmış dişimiz olabilirdi.Fakat hiçbir zaman birileri
bu yüzden mahkemeye verilmiyordu. Kendimizden başka kimse sorumlu değildi.

-Peki ya yemeklerimiz;Bolca tatlılar ve tereyağlı ekmekler yiyorduk, ve gerçek şekerli içecekler içiyorduk ve hiç kilo sorunumuz olmazdı çünkü hep dışarda oynardık aktif olarak.

-Dört-Beş çocuk bir limonatayı paylaşabiliyorduk.Aynı bardaktan içebiliyorduk, ve kimse bu yüzden ölmüyordu.

-Playstation, Nintendo 64, X boxes, Vídeo oyunlarımız, 99 kablolu kanalımız, Dolby surround, Cep telefonumuz , Bilgisayarımız, Internet de Chat odalarımız YOKTU onun yerine ARKADAŞLARIMIZ vardı bolca!

-Yürüyerek veya bisiklet ile uzakta oturan arkadaşlarımızı ziyaret edebiliyorduk, kapılarını çalıp hatta çalmıyarak içeri girip onları oyun oynamaya çağırabiliyorduk!Herkesin Herkese Güveni vardi.

-Evet dışarda, o acımasız korkunç dünyada Korumamız olmadan nasıl mümkün oluyordu bu?

-Tek kale üzerine maç yapardık ve birisi takıma alınmadığında psikolojik travma oluşmuyordu ya da dünyanın sonu gelmiyordu.Dostluklar ilelebet baki kalıyordu.

-Bazı öğrenciler diğer öğrenciler gibi başarılı değildi ve sınıfta kalabiliyordu. Fakat bu yüzden kimse Psikoloğa ya da Pedagoğa gönderilmiyordu. Kimsede Dislexia, konsantrasyon sorunu veya hiperaktivite yoktu, basitçe o okul yılını tekrarlıyordu.

-Özgürlüğümüz, üzüntülerimiz,başarılarımız, görevlerimiz vardı ve bunlar ile yaşamayı öğreniyorduk.

Şimdi asıl soruya geldik:Nasıl oldu da bütün bunlara rağmen hayatta kalmayı başardık, daha da önemlisi kendi kişiliğimizi bu şartlar altında nasıl oldu da geliştirebildik?

Şimdiki jenerasyon mutlak olarak büyük bir olasılık ile bizim yaşama şeklimizi sıkıcı bulacaklar fakat çok güzel ve mutlu yaşadık biz değil mi?

-
-
-
-
-
-
-

Hayvanlar?

Vahşi olarak nitelendirdiğimiz arslanların en aç zamanlarında bile hamile file dokunmadıklarını,avlanırken içinde bulunduğu sürüye bulaşıcı hastalık taşıyan ve tedavisi mümkün olmayan hastahayvanları seçip; sabırla yüzlerce kilometre takip edip onları yiyerek sürüye veterinerlik görevi yaptığını, sindirimden sonra dışkılarını dezenfekte için toprağa gömdüğünü biliyor muydunuz?

Yaz mevsiminde yılanların hasta fareleri kokusundan tespit edip yediğini; yılanların da kış uykusuna yattığında bu safer de farelerin hasta yılanları kış uykusunda iken incitmeden kıtır kıtır yiyerek veterinerlik yaptıklarını,leyleklerin yılanları,yılanların kurbağaları,kurbağaların sinekleri,sineklerin mikroplu mikroorganizma-
ları yiyip tüketerek doğada bir denge zinciri oluşturduğunu, (Leylek nesli tükenirse ortalığı sinek basar)
250 sene toprakta kaldığı halde çimlenmeyen ve neslini devam ettirme şansının olmadığı bir yabani ardıç tohumunun Ardıç kuşu tarafından yenilerek kursağında tohumu çimlenme dormansisini kırarak yeşermesi için dışkısı ile toprağa geri gömdüğünü ve ardıç tohumunun bu yolla yeşerdiğini biliyor muydunuz?

Somon balıklarının yavru yapmak için tuzlu denizden tatlı suya göç ettiğini ve bu göç esnasında ayıların sadece kısır balıkları seçerek beslendiğini ve yumurtalı balıklara dokunmadığını,

Arının beş kilometre uzağa gidip çiçeği meyve yapması için döllediğini,dölleme yaptıktan sonra oraya nosema kokusu bırakıp kendisinden sonra gelecek arıya "ben bu çiçeğe uğradım sen uğrama"mesajı bıraktığını ve kovana geldiğinde nektar kaynağını; güneş kovan ve çiçeğin yerini koordinatlayıp nokta atışı olarak kovan üstünde dans yaparak arı ailesi koloniye mesaj verdiğini biliyor muydunuz?

Timsahın ağzındaki yemek artıklarını küçük bir kuşun kürdanlık yaparak temizleyip dezenfekte ettiğini ve de timsahın bu kuşu ağzı içinde koruduğunu,leş kargalarının canlıya dokunmayıp hastalıklı ölü hayvanlardan arta kalanları yiyerek doğayı dezenfekte ettiğini,denizdeki yunus balığının her gün aynı sayıda balık yediğini ve bu yediği balıkların yumurtasını uygun bir yere götürüp kusarak yumurtadan yavru çıkmasını sağladığını biliyor muydunuz?

Angut kuşunun tek eşli olduğunu,eşi öldüğü zaman eşinin ölüsü başında kendisinin de ölene kadar bekleyip hayatına son verdiğini, karıncanın kendi ağırlığının 20 katı kadar olan bir nesneyi çenesinde yukarı kaldırarak yuvasına 42 saatte taşıdığını ve taşıdığı bu yiyecekten kendisinin asla yemediğini, bu yiyeceği diğer arkadaşlarına kışın ikram ettiğini,

Bülbülün gül dalına asla dışkı yapmadığını biliyor muydunuz?

-
-
-
-
-
-
-
-
-
BANA KENDİMİ ÖNEMLİ HİSSETTİR

"Herkesin boynunda asılı görünmez bir levha vardır?

Üzerinde "Bana kendimi önemli hissettir" yazar?. İnsanlarla çalışırken bu mesajı asla unutmayın?" Mary Kay Ash

Eğer üzerinde iyi çalışılırsa, bu tavsiye hayatınızı değiştirecek tavsiyeler arasında en önemlisi olabilir. Eşiniz, çocuğunuz, müşteriniz, iş arkadaşınız veya rastladığınız kişilerle olabilecek herhangi bir ilişkide uzun süreli bir etki yaratmak için en iyi yol karşınızdakinin değerli olduğunu hissetmesini sağlamanızdır.

Ve işe başlamanız için 4 tavsiyemiz var:

 1. Karşılaştığınız herkesi büyük bir hevesle selamlayın.

Hiç telefonda birisi ile konuşurken veya biryerlerde birisine rastladığınızda yüksek bir enerji ve şevk ile konuştuğunuzda sanki karşınızdakinin size bayıldığını hissetiniz mi? Coşkulu ve içten bir şevk ile selamlama, tüm iletişimin gidişatını belirler. Bu son derece basit bir tekniktir, sadece en zor kısmı hatırlamaktır. Ama eğer hatırlarsanız, tüm ilişkileriniz canlanacaktır. Bu yöntemi, özellikle çocuklarınızla iletişiminizde kullandığınızda hayatı derinden etkileyen sonuçlar ortaya çıkabilir. Bir çocuk odaya girdiğinde basit bir şevkli karşılama ve taktir, onunla iletişimde mucizeler yaratır.

 2. Yavaşlayın. Sohbetlerinizde karşınızdakini gerçekten dinlemek için vakit ayırın. Birisi ile konuşurken, sonra ne söyleyeceğinize değil, sözleri ile, tonlaması ile ve beden dili ile "onun" ne söylediğine odaklanın. Rahatlayın ve yanıt vermeden dinleyin. Karşınızdakini derinlemesine dinlemek üzerine çalıştıkça, onların ihtiyaçları üzerinde durun. Sohbet sırasında kendi ihtiyaçlarınızı bir tarafa bırakın ve "onların" bugün neye ihtiyaçları olduğunu anlamaya odaklanın. Her karşılaşmayı, normalde çok telaşlı olabilecek bir günün molaları olarak değerlendirin. Yavaşlayın ve bir başkasıyla kurabileceğiniz bağlantının tadını çıkartın?Basit bir sohbet olsa da..

 3.Geçmiş sohbetlerinizin ve karşılaşmalarınızın ayrıntılarını hatırlamaya çalışın.

Size daha önce aktardıklarını sorun. İşteki sunusu nasıl gitti? Hasta babası nasıl? Bu basit yöntemle insanlara sizin için ne kadar önemli olduklarını gösterirsiniz.

 4. İnsanların sizin için yaptıkları küçük şeyleri taktir edin ve hiç bir zaman "teşekkür ederim" cümlesini söyleme fırsatını kaçırmayın. Çok şaşalı bir şey olması gerekmiyor? birkaç nazik cümle veya kısa bir e-posta veya mesaj bile yeterli? Taktirinizi göstermek ve sevdiğiniz insanlara şefkat göstermek için basit yollar bulun. Belki bu bütün günü evde hasta çocuğunuzla geçiren eşiniz için eve giderken yemek götürmek olabilir. Belki bu annenize bir telefon etmek olabilir. Gün boyunca karşınıza çıkacakları onaylama ve taktir etmeyle ilgili nasıl bir adım atacağınızı düşünün. Etrafınızdaki insanları önemli hissettirdiğinizde, bir güven ve karşılıklı taktir ortamı yaratırsınız ve bu hayatınızı küçük veya büyük ölçüde değiştirir.

 Bugün deneyin....

-
-
-
-
-
-
-

KANSERİN ÖLÜMÜ-MUTLAKA OKUYUN

Arkadaşlar. Yeniköy Mimarlar Sitesinde komşum ve meslekdaşıma 30 yıl evvel doktorlar 6 ay ömrü kaldığını söylediler. Ailesini bu sonuca alıştırdı; evin tüm ihtiyaçlarını gördü, temin etti; kendini ölüme hazırladı. Buğday çimlenmesinin hastalığa iyi geldiğini bir yerde okumuş. Evin bir odasına toprak döşedi; orada buğday yetiştirdi; buğday çimini mikserde öğüterek her gün ve devamlı içti. 30 yıldır yaşıyor. Artık çime de gereksinimi kalmadı. Sağlıklı günler dileğiyle...
Yılmaz Ergüvenç

Kesinlikle zararı yok, sınırlı yararı olabileceği, destek amaçlı kullanılmalarında sakınca olmadığı kanaati bildirildi. Saygılarımla arz ederim. Dr.Vehbi Alpman.KANSERİN ÖLÜMÜ MUTLAKA OKUYUN!
ASRIMIZIN EN KÖTÜ HASTALIĞI İÇİN HER BİLGİNİN ÖNEMİNE İNANDIĞIMDAN ELİME GELEN BU MAİLİ HERKESE GÖNDERİYORUM.

Buğday çimi ekiniz ve yiyiniz, Buğday şırası yapınız ve içiniz.
Kanseri engelleyen besinlerin başında atalarımızın Orta Asya'da içtikleri Buğday şırası geliyor.
Klasik tedavi yöntemlerini reddeden tüm doktorların ortak iddiası, buğday çimi yenilmesi ve buğday şırası içilmesi Pakistan'daki Hunzakut Prensliği'nde kanserden ölüm yok. Ayrıca Hunzakutlular, acı badem ve kayısı çekirdeğini yiyorlar ve kansere yakalanmıyorlar. Türkiye'de acı badem ve kayısı tüketilen bölgelerde kanser vakalarının azlığı dikkat çekiyor.

Ödemiş'le Salihli arasında, binbir efsaneye konu olmuş Bozdağ'ın eteklerinde cennet gölcük kıyısında kanseri yenen, bu zaferi kazandıktan sonra mücadelesi herkese örnek olsun diyerek bir de kitap yazan Doktor İlhami Güneral ile sohbetimiz sürüyor.
Önemli olan bağışıklık sisteminin güçlendirilmesidir.
Bağışıklık sistemini güçlendirmek çok da zor bir şey değildir.
Buğday müthiş bir kanser ilacıdır.
Buğday şırası kanseri önler ve bu önemli bir bitkisel tedavi aracıdır.
Buğday çimi, bol klorofil maddesi dışında 100 kadar vitamin, mineral ve besin maddesi içerir.
Taze olarak kullanılan Buğday çiminde, aynı ağırlıktaki portakaldan 60 kez daha fazla C vitamini ve aynı ağırlıktaki ıspanaktan 8 kat fazla demir bulunmaktadır.
Buğdayın bir başka özelliği ise kandaki toksinleri nötralize eden maddeler içermesidir.
Sıvı oksijenle dopdolu olan buğday çimi doğanın en güçlü anti kanseri olan 'laetril' içermektedir.
Izgara etler ve füme besinlerin kanserojen maddeler taşıdığı kanıtlanmıştır. (Japon Bilim Adamı Nagivara)
Japon Bilim Adamı Nagivara, taze buğday çiminde bu maddeyi etkisiz hale getiren enzimler ve amino asitler bulmuştur.
- Buğday çimini evde üretebilir miyiz?
- Evde de üretilebilir, küçük bir saksıda bile üretilebilir ve olduğu gibi yenebilir, evde üretemeyenlere tavsiyemiz ise buğday şırası üretmeleri....
- Buğday şırasını herkes üretebilir mi?
- Evet herkes üretebilir.
- İsterseniz tarif edeyim.
Bir bardak aşurelik buğday, önce tertemiz yıkanarak bir litrelik cam kavanoza konur.
Üzerine 3 bardak su klorlu olmamak şartıyla ilave edilir.
Kavanozun ağzı bir tülbentle kapatılarak serin bir yerde 24 saat bekletilir.
Bu ilk su kullanılmaz, dökülür.
Kavanoza yeniden 3 bardak su ilave edilir.
24 saat bekletildikten sonra oluşan yarı gazozlu su içilmek üzere bir kaba aktarılır.
Böylece bir bardak aşurelik buğdaydan kış aylarında günde 5 kez, yazın ise günde 3 kez şıra alınır.
Buğday şırasının lezzeti bazılarına itici gelebilir.
O takdirde her şıra bardağına bir C vitamini tableti eklenirse, nefis bir içecek ortaya çıkar.
- Az önce sözünü ettiğimiz 'laetril' buğday çiminden başka nelerde bulunur?
Çünkü anlaşılıyor ki, 'laetril' kanserin tedavisinde en etkin maddelerden biri...
Elmanın çekirdeğini de yiyin!
- Evet, Türkiye'de en kolay laetril'e ulaşabileceğimiz yer acı badem ve kayısı çekirdeğidir.
Ayrıca laetril elma çekirdeğinde de vardır. Elmanın çekirdeği yenilirse çok da iyi olur. Amerika'daki ilaç sanayinin maşaları bu 'laetril' adlı ilacı yasaklatmayı başarmışlardır ama Meksika'da satılan 'laetril' bu ülkeden alınıp kaçak olarak ABD'ye sokulmaktadır.
Laetril, vitamin ve minerallerle verildiğinde çok daha iyi sonuçlar alınmaktadır.
'Kanserin Ölümü' adlı kitabında Manner, laetril ile yüzde 90 başarı kazandığını söylemişti.
- Acı badem ve kayısı çekirdeği de laetril içeriyor öyle mi?
- Evet öyle. Türkiye'de acı badem ve kayısı çekirdeğinin sıkça tüketildiği yerlerde resmi bir istatistik yok ama kanser vakalarının az olduğuna inanılıyor. Resmi istatistik yapılan bir ülke var...
Pakistan'a komşu küçük bir prenslik olan Hunzakut'ta şimdiye kadar hiç kanser olayına rastlanmadı.
Hanzakut'un özelliği temel besinleri kayısı ve kayısı çekirdeği...

- Dünyada bugün kullanılmakta olan kemoterapi ve radyoterapi bağışıklık sistemini bozduğunu iddia ediyorsunuz alternatif tedavilerin bir sıralamasını yapsak en öne hangisini koyarsınız?
- Önceliği bağışıklık sistemini güçlendiren tedavilere veririm, daha sonra biyolojik tedaviler ve bitkisel tedaviler gelir.
Bağışıklık sistemi konusunda Alman doktor Issel'in tüm beden tedavisi bugün bu ülkedeki 60/70 klinikte başarı ile uygulanmaktadır.
Başarılı bir yöntem: Tüm beden tedavisi
- Tüm beden tedavisi nedir?
- Joseph Issel de bizim gibi kanseri lokal bir hastalık olarak değil, tüm vücudu ilgilendiren sistemik bir hastalık olarak ele alıyordu.
Ona göre vücutta sürekli olarak kanser hücreleri ürüyor fakat sağlıklı bir bağışıklık sistemi bu hücreleri hemen tahrip ediyordu.
Issel'in bir diğer tedavi yöntemide, ayda bir olmak üzere, özel olarak muamele görmüş bir kolibasil aşısı olan Pyrifer ile ateş şoku tedavisi idi.
Bu yöntemle hastadan bir miktar kan alınıyor, bunu ozon oksijen birleşim ile karıştırarak yeniden hastanın damarından enjekte ediyordu.
Binlerce kanser hastası bu yöntemle iyileşmişti.
Eski Sovyetler'de, şimdiki Rusya'da bu yöntem halen kullanılıyor.

Dr. Serap KIRMIZI
Uludag University
Faculty of Science and Arts
Department of Biology
16059 Gorukle/Bursa TURKEY

-
-
-
-
-
-
-

Hayvanlar?

Vahşi olarak nitelendirdiğimiz arslanların en aç zamanlarında bile hamile file dokunmadıklarını,avlanırken içinde bulunduğu sürüye bulaşıcı hastalık taşıyan ve tedavisi mümkün olmayan hastahayvanları seçip; sabırla yüzlerce kilometre takip edip onları yiyerek sürüye veterinerlik görevi yaptığını, sindirimden sonra dışkılarını dezenfekte için toprağa gömdüğünü biliyor muydunuz?

Yaz mevsiminde yılanların hasta fareleri kokusundan tespit edip yediğini; yılanların da kış uykusuna yattığında bu safer de farelerin hasta yılanları kış uykusunda iken incitmeden kıtır kıtır yiyerek veterinerlik yaptıklarını,leyleklerin yılanları,yılanların kurbağaları,kurbağaların sinekleri,sineklerin mikroplu mikroorganizmaları yiyip tüketerek doğada bir denge zinciri oluşturduğunu, (Leylek nesli tükenirse ortalığı sinek basar)
250 sene toprakta kaldığı halde çimlenmeyen ve neslini devam ettirme şansının olmadığı bir yabani ardıç tohumunun Ardıç kuşu tarafından yenilerek kursağında tohumu çimlenme dormansisini kırarak yeşermesi için dışkısı ile toprağa geri gömdüğünü ve ardıç tohumunun bu yolla yeşerdiğini biliyor muydunuz?

Somon balıklarının yavru yapmak için tuzlu denizden tatlı suya göç ettiğini ve bu göç esnasında ayıların sadece kısır balıkları seçerek beslendiğini ve yumurtalı balıklara dokunmadığını,

Arının beş kilometre uzağa gidip çiçeği meyve yapması için döllediğini,dölleme yaptıktan sonra oraya nosema kokusu bırakıp kendisinden sonra gelecek arıya "ben bu çiçeğe uğradım sen uğrama"mesajı bıraktığını ve kovana geldiğinde nektar kaynağını; güneş kovan ve çiçeğin yerini koordinatlayıp nokta atışı olarak kovan üstünde dans yaparak arı ailesi koloniye mesaj verdiğini biliyor muydunuz?

Timsahın ağzındaki yemek artıklarını küçük bir kuşun kürdanlık yaparak temizleyip dezenfekte ettiğini ve de timsahın bu kuşu ağzı içinde koruduğunu,leş kargalarının canlıya dokunmayıp hastalıklı ölü hayvanlardan arta kalanları yiyerek doğayı dezenfekte ettiğini,denizdeki yunus balığının her gün aynı sayıda balık yediğini ve bu yediği balıkların yumurtasını uygun bir yere götürüp kusarak yumurtadan yavru çıkmasını sağladığını biliyor muydunuz?

Angut kuşunun tek eşli olduğunu,eşi öldüğü zaman eşinin ölüsü başında kendisinin de ölene kadar bekleyip hayatına son verdiğini, karıncanın kendi ağırlığının 20 katı kadar olan bir nesneyi çenesinde yukarı kaldırarak yuvasına 42 saatte taşıdığını ve taşıdığı bu yiyecekten kendisinin asla yemediğini, bu yiyeceği diğer arkadaşlarına kışın ikram ettiğini,

Bülbülün gül dalına asla dışkı yapmadığını biliyor muydunuz?

Kötü         Çok İyi  Oyla 
           
Tüm yazıları        ShareThis
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
                 

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org