Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Figen Mete Gözüyle 


     

 



Tüm Yazıları

       ShareThis
YENİ YAZDIĞIM TİYATRO OYUNU-DÜNYA TERSİNE DÖNSE
08.09.2013
Figen METE
Okunma Sayısı : 7453
Oy Sayısı : 0
Değerlendirme : 0
Popülarite :
Verdiğiniz Puan :
 

 

 

ANLATAN:
ZEYNEP:
KEZBAN:
İLKAY:
YAĞMUR:
MAHMUT:
İBRAAM:
HÜSEYİN:
AHMET:
RECEP:
SERPO:
GÜLO:
FATMA:
HATÇE:
DELKANLI:
SÜLO:
ÇOCUKLAR:
TRAVESTİ:

İyi akşamlar sevgili dostlarımız?
Oyunumuza başlamadan önce, sizlerle biraz sohbet edelim istedik?
Dilerim, hepiniz çook çok iyisinizdir?
Dilerim diyorum, çünkü aslında her birimizin kimbilir ne kadar çok derdi, sıkıntısı, stresi var?
Ve hatta eminim, herkes, en dertli kişinin kendisi olduğunu düşünüyordur?
Güzel bir söz vardır, bilmem duydunuz mu?
HERKES KENDİ DERDİNİ SOKAĞA SALSA, SEN SENİNKİLERİ GERİ İSTERSİN?
Yani her birimiz, ayrı birer dünya, ayrı birer hayat hikayesi, ayrı birer sorun yumağıyız aslında, haksız mıyım??
Genelde her birimiz, kendisinde olmayanı isteyen, kolay kolay halinden memnun olmayan, ŞU ŞÖYLE OLSAYDI-BU BÖYLE OLSAYDI DAHA MUTLU OLURDUM diye sürekli şikayet eden insanlarız.Öyle değil mi?
Kadınlar, erkeklerin daha şanslı olduğunu düşünürken, erkeklerde de, kadınlar için hayatın daha kolay olduğu gibi bir düşünce vardır genelde..Çocuklar büyük olmaya özenirken, büyükler de hayatları boyunca hep çocukluğunu özler..Kısacası herkes halinden şikayet eder durur?
Bu geceki oyunumuzda, toplumun üç farklı kesiminden birer kadını ele alarak, onların hayatlarını, hayattan beklediklerini ve hayallerini işleyeceğiz?
Kırsal kesimde yaşayan ZEYNEP ve kuması Kezban, (Zeynep ve kezban kovalarla su taşıyarak sahnenin bir ucundan girer ve öteki ucundan çıkar)
Kasabalı İLKAY, (İlkay, bir küçük çocuğun elinden tutmuş, öteki elinde Pazar torbaları, o da aynı şekilde sahneden geçer gider)
Ve büyük şehirde yaşayan YAĞMUR?. (Yağmur, gayet şık ve havalı bir şekilde sahneden geçer gider.Elinde markalı alışveriş çantaları doludur.Telefonda konuşmaktadır)
Evet, kahramanlarımız bunlar?
Şimdi, oyunumuzun kahramanlarına, ve onların yaşamlarına daha yakından bakalım..
Hepinize iyi seyirler, iyi eğlenceler?.

SAHNE KARARIR
SAHNE AYDINLANIR
-------------1----------------

En solda köy çeşmesi.İki kadın su dolduruyor?
Ortada, bir kasabalı kadın sandalyede oturmuş örgü örüyor..
Sağda, şehirli kadın, şık bir koltukta..kulağında cep telefonu, konuşuyor, bir yandan da makyaj yapıyor..
En köşede de bir travesti kaşlarını alıyor?
İlk etapta hepsi sessizdir
Dış ses konuşur, hepsi sessizce, fakat dikkat ve hayretle dinlerler?

-----SEVGİLİ VATANDAŞLARIMIZ, NASANIN AÇIKLADIĞI RAPORA GÖRE, YAKIN BİR TARİHTE DÜNYAMIZA, 3 FUTBOL SAHASI BÜYÜKLÜĞÜNDE, YAKLAŞIK 270 TON AĞIRLIĞINDA BİR GÖK TAŞI ÇAPACAK, VE BU ÇARPMANIN ŞİDDETİYLE, GEZEGENİMİZDE BAZI ALIŞILMADIK OLAYLAR YAŞANMAYA BAŞLAYACAKTIR.

ZEYNEP: Vallaha mı?
Dış ses: Vallaha
KEZBAN: Eee sonra?

-------YETKİLİLER, HALKI SAKİN OLMALARI,PANİK YAPMAMALARI, VE GEREKLİ TEDBİRLERİ ALMALARI KONUSUNDA UYARDILAR..GÖKTAŞININ ATLAS OKYANUSU AÇIKLARINA DÜŞECEĞİNİ AÇIKLAYAN BİLİM ADAMLARI, KISA SÜRELİ BİR SARSINTININ ARDINDAN, DÜNYA EKSENİNDE HAFİF BİR OYNAMA OLUŞARAK, SARSINTININ ETKİSİYLE GEZEGENİMİZİN BİR SÜRE KENDİ, ETRAFINDA TERS DÖNMEYE BAŞLAYACAĞINI, VE BİR TAKIM DOĞA OLAYLARININ TERSİNE DÖNECEĞİNİ SÖYLEDİLER..

İLKAY: (Diğerlerine dönerek) Ne dedi ne dedi, ben tam anlamadım?
DIŞ SES: Anlasaydın kardeşim kırk kere mi tekrar edicez
YAĞMUR: Yani işin özeti, dünya tersine dönecekmiş arkadaşlar.
ZEYNEP:Amanin boooo..Hiç öyle şey olur muymuş? Ne demek öyle dünya tersine dönecek falan?Ama?Ya olursa?Anaaamm,?İster misiniz kadınlarla erkekler yer değiştirsinler?(Düşünür..güler) ..Oyyy hele bi gerçek olsun, yandın sen Mahmıııttt? Şu kumamla bir olup, sana her sene en az yedi çocuk doğurtmazsam bana da Zeyno demesinler..
KUMA KEZBAN: He valla gız sen yoruldukça da ben devam iderim
(İki kadın da utanır, başörtülerinin ucuyla ağızlarını kapatarak gülerler.. ?)

Ortadaki kasabalı kadın, sandalyede oturmuş örgü örmektedir...
-Keşke öyle bir şey olsa.Bundan sonra doğacak bütün çocuklarıma vallaha da billaha da, NASAdaki bilim adamlarının isimlerini teker teker koyarım?
KEZBAN: Nasa ne bacım?
İLKAY: Amerika Birleşik Devletleri?nde, bütün uzay çalışmalarının koordinatörlüğünü bünyesinde toplayan ve uzayın fethi için, gerekli programları gerçekleştirmeyi gaye edinen devlet kuruluşu
ZEYNEP: Ney? Ney?
İLKAY: Valla zorla toparladım dedim, bi daha hayatta aynısını söyleyemem.
KEZBAN: Bari iyi bişey mi, kötü bişey mi onu diyiver
YAĞMUR: Ay durun ben açıklayayım. Bakın şimdiiiii NASA adı, "National Aeronautics and Space Administration", (Milli Havacılık ve Uzay İdaresi) kelimelerinin baş harflerinden meydana gelmiştir. NASA?nın bütün mali ihtiyaçları, devlet tarafından karşılanmaktadır.NASA?nın en büyük tesisi, Florida eyaletindeki Kennedy Komuta Merkezidir.
KEZBAN: (Kumasına bakarak) Gız valla bu bize kötü bişey dedi.
ZEYNEP: (Yağmur?a bakarak) Bana bak, ağzından çıkanı kulağın duysun, o sana benzer tamam mı?
TRAVESTİ: Şşşt yapmayın bacılar, o kötü bir şey söylemiyor size.Hem biz ne diyorduk? Dünyadaki her şey tersine döncek diyorduk di mi?
(Sağdaki şehirli kadın söz alır)
-Ay şekerim hiç öyle şey olur muymuş? Ama bir olursaaaa?(Kollarına bacaklarına bakar) Iyyy o kadar kılı tüyü kim temizleyecek? 24 saat epilasyon..Çok da keyifli olmazdı ayol?
ZEYNO: Ne dedi o gıı? Epistasyon falan?
KEZBAN: Ne bilem.Millet böyle sessiz sessiz güldüğüne göre, ayıp bişey dedi herhal.
ZEYNO: (Şehirli kadın Yağmur? a bakarak)Terbiyesiizz
TRAVESTİ: Pekiii, dünya tersine döndüğünde, kadınlar erkek, erkekler kadın olacaksa (kendi vücuduna bakar) ben ne olacağım?
ZEYNEP: E sen de gadın değil misin?
TRAVESTİ: Şey..Kem..Küm?Yok da..Ama..?
KEZBAN: Sen bişey anladın mı gıı?
ZEYNEP: Yoo..Ama bekleyelim nasıl olsa görücez?
DIŞ SES: Hanımlar iki dakika susar mısınız şu haberleri bitireyim.
Kadınlar: Tamam..Pardon..Sustuk..Sen devam et?.
Dış ses: VE UZMANLAR, BİR SÜRE SONRA DÜNYANIN DOĞAL DÜZENİNİN YİNE ESKİ HALİNE DÖNECEĞİNİ, PANİĞE GEREK OLMADIĞINI DA SÖZLERİNE EKLEDİLER..
YAĞMUR: Haa uzun sürmeyecek demek
TRAVESTİ: Neye dönüşeceğimi tahmin edemediğim için ben korksam mı korkmasam mı bilemedim yani
DIŞ SES:: Aman bi haber okutmadınız.vır vır da vır vır?Arkadaşlar reklam girin lütfen?
(Reklam jeneriği başlarken kadınlar mırıl mırıl konuşmaya devam ederler müzik yükselir, yavaş yavaş sahne kararır?.)

SAHNE KARARIR
SAHNE AYDINLANIR
-------------2----------------

İçeriye, kendi aralarında sohbet ederek iki köylü kadın girer..Ellerinde kovalar, köy çeşmesinden su dolduracaklar..Zeynep hamiledir.Kezbanın da sırtında bir bebek bağlıdır.
ZEYNEP: Duydun mu gıı, Amerikanyalı bilim adamları günlerdir bas bas bağırıyorlar.Depemize göğden daş düşecek diye
KEZBAN: Daha ben çocukkene Telli hoca diye bi hoca da dediydi, gün gelecek, depenize daş yağacak diye..Bu o mu ki? Oyy benim gençliğim..Daha çocuklarım da güççücüüydüü?
ZEYNEP: Dur gız hemen ağlama. O sizin Telli hoca, daşlar kafamıza düştükten sonra, erkeklerin garı, garıların da erkek olacağını da dedi miydi?
KEZBAN: Doğru mudur acaba gıı?
ZEYNEP: Hee.Vallaha billaha.. (Seyirciye bakar) Ülen heriiiiff, şinci düştün elimize..Sen ikimize 6 senede 15 bebe yaptırttın.Biz de sana her yıl yedişer sekizer doğurtmazsak..
KEZBAN: Kediler gibi hee?
ZEYNEP: Heee, kediler gibi.Eğer yapmazsam, bana da Garalıların yanları yancıklı kolları boncuklu Zeynebi demesinler..
KEZBAN: E sana öyle diyen yok ki zaten?
ZEYNEP: Hee işte ben de onu diyom..Demesinler zaten..Gıız sen onu bunu boşver de, herif olunca ilk ne edecen onu deyiver hele..
KEZBAN: Ne bilem..Önce koşar şeyime bakardım herhal.. Ay gııız hep neye hevesim vardı biliyon mu?Ayakta işemeye. Düşünsene, yüzüne gözüne sıçratmadan işemek kimbilir ne güzeldir. (gülerler)E peki soona biz sonra herifler gibi guvvetli mi olcez?
ZEYNEP: Hee?
KEZBAN: Onlar bizden daha guvvetsiz mi olcek?
ZEYNEP: Heee?
KEZBAN: Anaaamm, gurban olduğum allahım neden bu daşları anam-nenem zamanında yağdırmadın da onlar da rahat edeydi?Gıız Zeyno, ne zaman yağacakmış bu daşlar?
ZEYNEP: Ne bilem.Onu dimediler?
(Sahneye, pala bıyıklı bir köylü adam girer..Elinde tesbih, oldukça aksi bir tiptir..Bu, iki kumanın kocası Mahmuttur??)
MAHMUT: Kezbaaan, Zeynoooo, su almaya geldiniz de su mu oldunuz len? Evde anam-babam,çor-çocuk-çombalak, dana- doluk-öküz-inek-eşek su içmeye sizi bekler, hala ne eğleşiyonuz burada?
KEZBAN: Gızma bey, biz iki gadın azcık söyleştik.Galkıyoduk şinci.
MAHMUT: Başlarım söyleşmenize..Canım sıkkın zaten..Yörüyün eve..Boyu devrilesiceler
KEZBAN:..Tamam hemen ana-baba,çor-çocuk-çombalak, dana- doluk (Kocasının gözlerine bakarak yüksek sesle) ÖKÜZZZZ, kim varsa suyunu veririz biz.
MAHMUT: Yörüüü?(Zeynepe bakar, onu da iter) Yörü len sen de..(Kadınlar kovaları alıp, korkarak sahneden çıkarlar?Kadınların çıktığı kısımdan sahneye yan yana iki erkek girer..Hepsinin de canı sıkkındır?
İBRAAM: Selamunaleyküm Mahmut.
MAHMUT. Aleykümselam İbraam gardaş, Hüseyin gardaş?
İBRAAM: Saat kaç oldu, kahveye gelmedin hayırdır gardaş?
MAHMUT: Keyfim kaçık be ağalar..
HÜSEYİN: Senin de mi? Oooff..Bizim de bugün hiç tadımız yok.
MAHMUT: Hee. Haberleri dinledim, dinlemez olaydım.Ula keşke bizim köyde elentrik, tilivizyon neyin olmasaydı da, o haberi duymaz olaydık.Hadi biz duyduk neyse, ama bari garılar duymasaydı.
İBRAAM: Depemize yağacak olan daşları mı diyon?
MAHMUT: Hee..Len ölsek neyse de, dünya tersine dönünce ne bok yiyecez biz?
HÜSEYİN: İnanır mısınız ağalar, şu söylentiler çıkalı, Gülo? ya ilişemez oldum
İBRAAM: Hele ben, Serpoyu dövemiyom bile.
MAHMUT: Hep düşünüyom, acaba benim iki karıya da ne hayvanlıklar yapmıştım? İnşallah yaptıklarımın hepsini hatırlamazlar depemize daş yağdıktan sonra
HÜSEYİN: Yav ne yapsak? Acaba bugünlerde çok iyi davransak, unutturabilir miyiz bizim garılara eski günlerini?
MAHMUT: İyi davranmak derken, nasıl olacak ki o?
HÜSEYİN: Ne bilem..Misal, kadınlarımızı tarlaya, çapaya, çamaşıra, odun toplamaya gönderiyoz ya?
MAHMUT VE İBRAAM: Eee?
HÜSEYİN: onları yanağından öpüp de göndersek?
İBRAAM: Veya döverken odunla falan değil de daha yumuşak bişeyle dövsek..Misal süpürgeyle falan..
MAHMUT: Anaa..Aha bizim bu töre cinayetleri var ya?
İBRAAM VE HÜSEYİN: Eee?
MAHMUT: Acaba Öldürmesek de sadece topuğuna mı sıksak..
HÜSEYİN: Abooov bu kadar iyilik çok değil mi la? Ozaman korkmazlar ki bizden..Ya tepemize çıkarlarsa?
İBRAAM: O da doğru ya?Ya alışırlarsa..
MAHMUT: Nasıl yapsak, nasıl etsek ağalar düşünün biraz?

(Bir anda gök gürültüsüne benzer ses duyulur, ışıklar yanar söner..Üç erkek şaşırır, korkar)

SAHNE KARARIR
SAHNE AYDINLANIR

-------------3----------------

KASABALI KADIN: İLKAY

Kadın, evde oturmuş, ayağında bebek sallıyor, bir yandan biber veya patlıcan ayıklıyor veya patates doğruyor..Yüzünde şiddet izleri var..Tv açık ve tv de evlendirme programı var..Kadın arada da tv izliyor?Biz, evlendirme programının sesini duyuyoruz.Odada sessizce oynayan iki çocuk daha var.
?.
?.
İLKAY: Hee evlenin evlenin.Bok var..(Sinirle tvyi kapatır.Kapı çalınmaktadır) Anaaam kapı..Eyvaah kimbilir ne zamandır çalıyooo.(Koşarak kapıya gider?Kocasıyla sahneye geri döner. Hoş gelmişsin bey. Aç mısın?
RECEP: Ne o ? kapıyı bi saatte açıyosun?Şuraya bak, hoş geldin derken bile suratı beş karış.Ben şu suratı görüp de nasıl hoş geleyim lan.
İLKAY: Kusura kalma da, bu suratı bu hale getiren sensin.Yüzümdeki dikişler acırken gülümseyemiyom.
RECEP: Bi kere mutlu ol bee, bi kere olsun teşekkür et..Dövdükten sonra almışım, hastaneye götürüp tedavini yaptırmışım.Bunu bile yapmayan kocalar var..
İLKAY: Heee en büyük mutluluğum da bu zaten. Doktor nesi var dedi de, utanamadan, damdan düştü bizim salak karı dedin.
RECEP: Ne diyeydim yani? Ben dövdüm mü diyeydim?
İLKAY: Döverken utanmıyon da, elalem duyacak diye mi utanıyon?
RECEP: İlkay sus. Bak beni şu eve gelmekten soğutma.
İLKAY: Sen sanki bu evi seviyon mu Recep?Bizi seviyon mu? Saysana bana şu çocuklarımızın isimlerini
RECEP: (Döner çocuklara bakar) Anaa büyümüş lan bunlar?Bu hangisiydi? Beş tane değil miydiler? Ötekiler nerde? Yapa yapa bu kadar mı yapmışız? Lan niye hepsi kız bunların?Hani erkek yok mu hiç?
İLKAY: Elinin körü Recep elinin körü..Çocuklar kardeşinizi de alın, odanıza gidip yatın..(Çocuklardan biri, yere bırakılmış uyuyan bebeği kucaklar, kardeşini de alır, odalarına geçerler..)
RECEP: Demin ne dedin sen bana? Elinin körü mü dedin?
İLKAY: Yok.Şey dediydim ben.Aç mısın?Ayaklarını şimdi mi yıkayayım, yemekten sonra mı?
RECEP: (Bağırarak tekrarlar) Sen bana demin ne dedin?
İLKAY: Valla bişey demedim... Recep, kurbanın olayım bu gece olsun huzur ver.Etme, eyleme biz senin düşmanın değiliz.(Adam, kadının üstüne yürümektedir, kadın da korkuyla geri çekilmektedir.Adam eliyle iter, kadın yere düşer.. Bir anda gök gürültüsüne benzer ses duyulur, ışıklar yanar söner..Karı koca şaşırır, korkar..Kadın yerden kalkar..Kendisini dikkatle inceler..Adam da şaşkın şaşkın kendine bakar..Hayretle kendi vücutlarına bakarlar..İlkay kolunu kaldırır, pazularını sıkar..Memnun memnun gülümser....Kadının bakışları değişir....Adam kadının bakışlarından ürker, şaşırır..Kadın tekrar gülümser, kocasının üstüne üstüne yürümeye başlar?Pis pis sırıtmaktadır kadın.
İLKAY: Recep????
RECEP: Yok..Yok bişey?Ko..korkma, sadece deprem oldu?
İLKAY: Bok deprem oldu.Ben ne olduğunu gayet iyi biliyom.
RECEP: Deprem deprem..Ya da bir yere yıldırım düştü..Gelme üstüme..İlkay bak ağzını burnunu dağıtırım.Gelme diyorum..Alırım ayağımın altına..
İLKAY: Nerde kalmıştık?Yiyorsa gelip devam etsene sen?
RECEP: Hi..Hiç yemiyor şu anda..İlkay gelme?Döverim lan gelme..Bak çok fena yaparım..İlkay, canım benim, ne gerek var şiddete..Sakin ol, sorun neyse konuşuruz, hallederiz be güzelim..İlkay Allah belanı versin gelme üstüme diyorum..(Adam koşarak sahneden çıkar, kadın da peşinden çıkar?)

SAHNE KARARIR
SAHNE AYDINLANIR

-------------4----------------

ŞEHİRLİ KADIN YAĞMUR

Yağmur ve ilk sahnedeki travesti oturmuş sohbet edip kahve içmektedirler?
TRAVESTİ: Ay şekerim üzülme. Erkek milleti değil mi, hepsi böyle.Elde edene kadar peşinden koşar, elde ettikten sonra da döner kıçını uzaklaşır.
YAĞMUR: Çok şey mi istiyorum Okşan? Sadece biraz sevgi,biraz ilgi.Ben Ahmetle evlenebilmek için kariyerimden vazgeçmiştim.Şimdi halime bak.Çevremdeki insanlar giderek azaldı, kendimi çok yalnız hissediyorum.
TRAVESTİ: Kıyamam sana bacııım?Pekiii, yeniden işine dönmeyi düşünmez misin? Ahmet çalışmana karışmaz ki.
YAĞMUR: İyi de hukuk tahsili yaptım ben.On senede bir sürü kanun değişti.Aradaki boşluğu nasıl telafi ederim?
TRAVESTİ: Tatlım , benim bildiğim Yağmur, aradaki boşluğu da telafi eder, evliliğini de sürdürür. Her şey Ahmet demek değil ki ?Çık şu kafesin içinden artık. (Kapı çalınır) Hah..Bak geldi senin sevimsiz..mısır koçanı kılıklı herif?Iyyy dur ben kalkayım.Yoksa dalarım şimdi buna..
YAĞMUR: (Kapıya doğru giderken) Aaa hayır kalkma, yemek filan yeriz lütfen
TRAVESTİ: Aman istemez..Soğuk herif..Sohbet etmek için nerdeyse her lafına para isteyecek..Ben almıyım şekerim..Hadi kaçtım ? görüşürüüzz.. (Travesti çıkar, Yağmur kocasıyla sahneye geri gelir.Kocası, travestinin çıktığı tarafa ters ters bakar..Takım elbiseli , elinde iş çantası olan adam , kıravatını gevşetir, ceketini çıkartı, asar.)
AHMET: Bir kere geldiğimde de bunu evde görmeyeyim yaa.
YAĞMUR: Yapma.O benim tek arkadaşım Ahmet lütfen?
AHMET: Off peki?Eee..Merhaba yok mu?
YAĞMUR: Hoş geldin Ahmet. Günün nasıl geçti?
AHMET: İyi iyi..Her zamanki gibi?
YAĞMUR: Yemek hazır, oturmak için seni bekliyordum.Hadi salona geç.
AHMET: Ben gelirken yolda atıştırdım.Sen otur ye.
YAĞMUR: Ama bu saate kadar, yemek yemek için seni beklemiştim.
AHMET: Ne yapayım ya, kırk kere mi akşam yemeği yiyeceğim?Bunaltma insanı.Çok istiyorsan git birer kahve yap.
YAĞMUR: Tamam hemen getiriyorum..
(Adam bilgisayar masasına oturur.İnternete girer.Takır tukur yazmaya başlar..Kadın çıkar, elinde kahvelerle gelir.Bu arada kafasına mavi bir peruk takmıştır..ama Ahmet bunu hiç fark etmez.Kahvelerden birini kocasına uzatır..Adam bakmadan, elini uzatır alır..Kadın koltuğun koluna oturur)
YAĞMUR: Eee ne var ne yok?
AHMET: İyilik sağlık.
YAĞMUR: Kahve nasıl olmuş?
AHMET: Emeğine sağlık, güzel bir paylaşım
YAĞMUR: Ah.. Bu arada, saçımın yeni rengi nasıl?Güzel mi?
AHMET: (bakmadan) Hııı..Çok hoş olmuş.
YAĞMUR: Böyle dümdüz, uzun ve sarı çok iyi di mi?
AHMET: Hııı.Tabii ki daha iyi..Harika..
(Kadın sıkılır.)
YAĞMUR: Yahu bırak şunu da biraz sohbet edelim.
AHMET: Elbette aşkım.Geç öteki bilgisayara.Hadi açıyorum sohbeti, ordan laflarız.
YAĞMUR: Hey Allahım! Off..Ahmet..
AHMET: Yağmur, bak aklıma ne geldi? Sana bir teklifim var. (Yağmur bir an mutlu olur)
YAĞMUR: Evet nedir teklifin? Kabul ediyorum.
AHMET: Şu bilgisayar koltuğu var ya, bunu kaldırıp buraya bir klozet taktıralım diyorum ne dersin?
YAĞMUR: Oha derim tabii ki..
AHMET: Neden? Nasıl olsa evimize gelen giden yok. Kim görecek ki?
YAĞMUR: Ahmeeet.Şu zıkkımı kapatıp biraz benimle ilgilenir misin?
AHMET: Oooff amma dırdır ettin be Yağmur..İki dakika sus Allahaşkına..Şurda poker onuyoruz yahu.
(Kadın kalkar, bilgisayarın fişlerini çeker..Adam çok sinirlenir)
AHMET: Ne yaptın sen? Amacın ne, beni delirtmek mi? (Kadının saçına gözü ilişir) Anaaammmm o saçlar ne öyle?
YAĞMUR: Ne var? Demin sorduğumda çok harika demiştin.
AHMET: Saçmalama.Palyaço gibi olmuşsun.
YAĞMUR: Tamam, korkma, peruk bu..Ben sadece ilgini çekmeye çalışıyordum.
AHMET: Yağmurcum, bak işten geldim, yorgunum ve internette biraz kafa dağıtmak istiyorum.Sonra da gidip yatıcam.Çok çok rica etsem bana biraz huzur verir misin?Lütfenn diyorum..
YAĞMUR: E ben ne yapayım?
AHMET: Geç sen de öbür bilgisayara, yemek tariflerine bak, film izle.Alışveriş yap..Bi düş yakamdan Allahaşkına.
(Kadın surat asar, laptopu kucağına alır..Bir yerlere girer, kendi kendine konuşarak, klavyede yazmaya başlar)
-Rumuz?Kardelen?.Yaş?.(Kendine baştan aşağı bir bakar) yaş 25?..Medeni hali?Belirtmek istemiyor?Aradığı?.Arkadaşlık..
Bir anda gök gürültüsüne benzer ses duyulur, ışıklar yanar söner..Karı koca şaşırır, korkar..

SAHNE KARARIR
SAHNE AYDINLANIR
-------------5----------------

Sahneye, yorgunluktan oflaya puflaya MAHMUT-İBRAAM-HÜSEYİN girer..Tarladan dönmektedirler..Ellerinde çapalar vardır...MAHMUT hamiledir..İBRAM sırtına bağladığı bebeği taşımaktadır.
İBRAM: Mahmııt, gelmesene artık çapaya.Dogurdun doguracaksın yazıktır bebeye...
MAHMUT: Ne farkeder ki? Yine hamileyim, bunu doğurduktan iki ay sonra yine doğumum var..
İBRAM: Anaa o nasıl oluyor la?
MAHMUT: Ne bilem la? Biri doğmadan, arkasından bir tane daha sıraya giriyor.İki üç ayda bir doğuruyorum.E iki tane de karı var..Artık hangi bebeyi hangisinden yaptım ben de bilemiyom..
HÜSEYİN: Artık nasıl bir beddua aldınsa...............Oyy belim...
MAHMUT: Ne oldu la? Belini mi incittin?
HÜSEYİN: Sorma. Malum günümdeyim sancım var.Hele bir bak bakayım arkama geçmiş mi?
MAHMUT VE İBRAAM: Yok yok geçmemiş..Yürü hadi. çok eğleştik..Karılar canımıza okuyacaklar valla..
İBRAAM: Benim Serpo olacak öküz, son zamanlarda her şeyi bahane edip üstüme yürür oldu
HÜSEYİN: Sen öküz görmemişsin..Geçenlerde sırtımda sopa kırdı Gülo hayvanı..
İBRAM VE MAHMUT: Elleri kırılsın inşallah....
Hepsi birden: amiiinnnnn
MAHMUT: Yörün gari, gün akşama dönecek..Bağırtmayalım bizimkileri..
-Hadi
(Adamlar yorgunluktan oflaya puflaya, sahnenin öteki tarafından çıkarlar...)

İki elinde birer kovayla oflaya puflaya bir delikanlı girer ve ağır ağır yürümeye başlar...Arkasından, onu takip eden 2 kadın.Kadınların ellerinde tesbihler vardır.Delikanlı kadınları farkedince telaşlanır.Adımlarını hızlandırır..Kadınlar delikanlının yolunu keserler..Oğlan korkar
DELİKANLI: Çekilin geçeyim.Ayıptır yapmayın
FATMA: Ne o ,rahatsız mı oldun yavrıım?
DELİKANLI: Bakın anam yok diye cesaret alıyonuz ama babama söylersem, hepinizin kafasını kırar.Çekilin yolumdan.
HATÇE: Bi şey ettiğimiz yok gülüm, sadece bakıyoz.Güzele bakmak sevaptır ya o bakımdan yani..
DELİKANLI: Terbiyesizler..Topunuzun Allah cezasını versin?
HATÇE: Şşşştt..Bela ceza okuma?Tutar mutar Allah korusun?
DELİKANLI: Sizin de babanız, abiniz, amcanız, oğlunuz, dayınız, teyzenizin oğlu yok mu? Onlara böyle yapsalar hoşunuza gider mi?
FATMA: Hooop, babaları, ağabeyleri, amcaları karıştırma.
HATÇE: Amcalarla oğulları da karıştırma..
FATMA: Oğlumuzu, dayımızı, teyzemizin oğlunu hiç karıştırma..
DELİKANLI: Çekilin dedim.Dağ başı mı burası?
FATMA: (Etrafına bakar, güler) Değil mi?
HATÇE: Hem de dağ başının kralı..Gel lan buraya..Tut gız şunu
DELİKANLI: Ah, şu daşlar tepemize düşmeden önce siz benim karşıma çıkacaktınız kiii?Yardım edin imdaattt!! Babaaa!!!! ( Diyerek kaçar...Kadınlar da peşinden koşarlar, hep birlikte sahneden çıkarlar.)

(Bu arada ellerinde sehpa, sandalyelerle KEZBAN-ZEYNEP-SERPO-GÜLO girer.. çok kısa sürede kahveyi oluşturur, otururlar.Hemen tavlalar açılır....Aralarda dolaşan çaycı da kadındır..Fatma ve Hatçe de tekrar sahneye girip, kahve kalabalığına katılır...)

ZEYNEP: Haberleri izlediniz mi, Amerikanya yine memleketin birine girmiş. Ülkenin canına okuyomuş.
SERPO: He gıı..Niye düşman oldu ki bunlar birbirine?
ZEYNEP: Amaaan sebep de sebep olsa bari.Amerikanya devlet başkanı olacak gadın, ötekinin devlet başkanına SELÜLİTLİ MANDA demiş.
SERPO: Selülit ne ki?
ZEYNEP: Ne bilem.Küfür gibi bişey herhal..
KEZBAN: Ama aslında essah dertleri başka. Amerikanya var ya, dünya üzerinde ruj, rimel, estetik gibi makyaj malzemesi ve kadın giyimi üretilen havzaları ele geçirmek istermiş ..
SERPO: O saydıkların ne kiii?
ZEYNEP: Gadın güzellik şeyleri işte.
KEZBAN: Tabii.Öteki ülke de neticede estetik ve moda merkezi.Hatta orada bir takım makyaj üretiminin özel mülkiyetinin elinde olmasini isteyenlere karş makyaj ve g-string üretiminin halkın elinde olmasını isteyenler arasında uzun zamandır zaten bir çekişme vardı.
SERPO: Bu uzun lafı sen nasıl söyleyebildin gıı?
KEZBAN: Bütün gece size anlatıcam diye bu lafı ezberledim.Şık oldu ama di mi?
SERPO: He valla kız. Entel gibi konuştun.
ZEYNO: Oooofff off..İki ülkenin asker kadınları birbirlerinin saçını başını yoluyordur şinci...
SERPO: Allah vere de bu savaş bize de sıçramasa.
KADINLAR: amiiiinnnnnnnn
SERPO: Araya laf girdi de unuttum..Ben demin ne anlatıyodum unuttum gıı..
ZEYNEP: İbraama neler ettiğini diyodun bacım.
SERPO: Heee..Ondan sonra dedim ki ?İbraaaam?.. babam avradım olsun ki öldürürüm seni? ,kafa göz bir daldım, elimden zor aldılar
ZEYNEP: Kezbanla ben, bu aralar pek dövemiyoz. Malum bizimki yine gebe
SERPO: Sizin Maho zaten tıpta devrim yarattı, kedi gibi 63 günde bir yavruluyo
ZEYNEP: Devrim ne gız?
SERPO: Ne bilem ben.Öyle çıkıverdi ağzımdan ..Eeee Kaç tane oldu sizin bebeler?
ZEYNEP: Valla 18 den sonrasını bilemiyom.....Eee bizde okuma yazma yok, sadece 18e kadar sayabiliyoz..(Kumasına döner) Kaç oldu gız Kezban?
KEZBAN: Vallaha benim senin kadar kafam çalışmaz..Yediye kadar saydıktan sonra bıraktım ben?(Gülerler)

GÜLO: Oyy gelene bakın geleneee....
(Herkes o tarafa bakar.Sahnenin solundan, elinde leğen, çamaşır yıkamaktan dönen bir erkek girer.Utangaç bir şekilde sahnenin öbür ucuna doğru yürür)
(sandalyelerinde oturan kadınlar, adamın arkasından bakarken, eğilip bükülmekten, sandalyelerinden düşerler.)
FATMA: Süloo , yardım lazım mıııııı?
Adam bakmaz.Utanır.
HATÇE: Yorulmuşsundur Sülo, gel bi çayımızı iç.
Adam: Etmeyin kadınlar.Sahipsiz adamım diye siz beni namussuz mu bellediniz? Karım içerden çıktığında hep anlatıcam bu bana ettiklerinizi.
FATMA: İçerden çıksa haberin bile olmayacak lan. Senin karı geri dönmez artık köye.
GÜLO: He ya.Başka herif bulmuş, ona ev tutmuş diyolar.
Adam: Yalan dersiniz.Benim karım namus için adam vurmuş.Beni bırakmaz.
ZEYNO: Sana yan bakan kadını vurdu amaaaa, sonra da tuttu, vurduğu kadının dul kalan gocasına tutuldu nabeeer?
Adam: Kadınımdır, elinin kiridir.Yapsa da, etse de, sonunda döner geriye.
HATÇE: Valla benim senin gibi gocam olsa, hayata başka herife bakmazdım.Senin karıda iş yok.
Adam: Allah topunuzun boyunu devirsin geberesice kadınlar.
FATMA: Şşşştt..Bu kadar yeter.. Rahat bırakalım adamı.Ayıptır.
Adam: Allah razı olsun kardeş.
FATMA: Ne demek Sülocan.Sen kendini yalnız belleme.Karın yoksa da ben varım.(Çapkın çapkın ) Onu sana hiç aratmam evelallah.
Adam: Tüüü senin de Allah belanı versin.
(Adam aralarından sıyrılır kaçarak sahneden çıkar)
FATMA: Çaycııııı bi sula bizleri be anam.Dilimiz damağımız kurudu adama bakıp yutkunmaktan.(Hepsi kaba kaba gülerler.)
HATÇE: Ama ne herifti bee..Gene rüyama girecek iyi mi?(Gülerler)
FATMA: Laaaan yukarki köyün adamlarının bugün çamaşır günü değil miydi?
SERPO: He ya, şimdi dere kenarındadırlar ne güzel...
GÜLO: Sıvamışlardır kolları bacakları yukarı, offff..
FATMA: E ne duruyonuz kadınlar? Yörüyün dere kenarına manzara seyretmeye.
ZEYNEP: Ayıp olmazmı gıı?
HATÇE: Olmaz olmaz..yörü bacım..
(Hepsi birden hevesle ayaklanırlar,herkes getirdiği masayı sandalyeyi kucaklar ve sahneden çıkarlar)

SAHNE KARARIR
SAHNE AYDINLANIR
-------------6----------------

(Kasaba evi?İlkayın evi..Sahneye bir koltuk konulmuştur.Recep orda oturmuş, tv izlemektedir.Kaşısındaki masada, içi boş bir tv vardır..Tvnin içindeki kadın haberleri okumaktadır..)

-Bugün de gündemimiz, şiddet, terör, ve siyasetle dolu sevgili izleyiciler..
Önce, gündemden kısa kısa başlıklar geliyor....

-İlk olarak, dünyadan bir haber..Kozmetik sanayiinin güçlenmesiyle birlikte kullanımı artan deodorantların , artık ozon tabakası diye birşey bırakmadığı tesbit edildi.NASA bu konudaki araştırmalarla ilgili ayrıntılı bir rapor sundu..

-Bir diğer haberimiz, iki komşu ülkemizle ilgili..İki ülke arasında yine diplomatik kriz yaşandı...Birbirini çekemeyen iki ülkenin devlet başkanları, ellerini beline koyup birbirlerini tehdit ettiler, ve küserek, birbirlerine trip attılar..Kamuoyu bu gerginliği endişeyle takip ediyor.

-Avrupa birliği üyesi ülkelerin aylık altın günü zirvesi , bu ay da oldukça renkli geçti..Zirveden renkli görüntüler için az sonra altın gününe bağlanıp, gelişmeleri alacağız..

-Gelelim, ülkemize..Tüm yurtta, alışverişte, geleneksel indirim günleri başladı...Her zaman olduğu gibi yine her ayın 29 günü tüm alışveriş merkezlerinde satışlar yarı yarıya indirimli yapılacak..

-Ve sağlık alanında bir haberimiz var..Bundan böyle, estetik operasyonların tümü sigorta kapsamına girecek.

-Sırada bir şiddet haberimiz var.. Kadın terörü durmak bilmiyor..Bugün de bir kadın, kendisinden boşanmak isteyen kocasına şiddet uyguladı..Yaralı halde karakola sığınan kocanın anlattıkları, duyanlara BU KADAR DA OLMAZ dedirtti.Genç adam, karısının kendisine acımasızca ağda yaptığını, sakal ve bıyıklarını yolduğunu ifade etti.Polis şimdi her yerde işkenceci kadını arıyor..
-Vee?Bu gece, saatlerimiz 23.00 ü gösterdiğinde, ulusa sesleniş konuşmasında, başkanımızdan, diyet yemekleri tariflerini öğreneceğiz..İzlemenizi öneriyoruz.
Haber başlıklarımız bunlar, şimdi ayrıntılara geçiyoruz....

(Baba, televizyonu kapatır.Saatine bakar..)
RECEP-Nerde kaldı bu çocuklar?Saat kaç oldu? Anneleri meyhaneden dönmeden önce gelseler bari...(Tekrar saatine bakar) Hadi çocuklaar, hadi gelin artık...
(Bir nara duyulur..Babanın ödü patlar)
İLKAY-hieeeyyyttttt evin anası geldi laannnnn...
RECEP: Hiii..Hay gelemez olaydın Allahın belası...
(Kadın içeri girer.Sarhoştur.Elinde içki şişesi vardır.Ara sıra şişeyi kafaya diker, içer)
İLKAY: Ev halkııı nerdesiniizz?
RECEP: Hoş gelmişsin karıcım..
İLKAY: Erman, Sarman, Tom, Jerry, Edi ve Büdü nerdeler?
RECEP: Ayşe, Fatma, Emine, Meryem, Erol ve Birol ?.diye düzeltir.
İLKAY: Her neyse işte.Çocuklar nerdeler?
RECEP: Hanım, şu çocukların adlarını öğren artık.....Böyle olmuyor ama
İLKAY: Çocuklar nerde dedimmm..Bak dikkat et, çocukları soruyom..Ne kadar ilgili bir anneyim gör..
RECEP: Aman ne ilgi ne ilgi..Evinin yolunu bile nasıl buluyon hiç bilmiyom yani...
İLKAY: Hooop orda dur bakalım...Ben akşama kadar eşşek gibi kahvede meyhanede, ne olacak bu memleketin hali diye kafa patlatıyom....Kafa mı kalır bu saate kadar?Hem ayrıca da, Dır dır dır vır vır vır etmee, hiç çekemem bu saatte..
RECEP: Amaan senle de konuşulmuyo ki..
İLKAY: Iyyy hep şikayet...Ya neyiniz eksik?Yediğiniz önünüzde, yemediğiniz arkanızda. Hele sen hiç gonuşma.. Bi gün olsun çok fazla dövdüm mü lan seni? Bunun için bi kere olsun teşekkür ettin mi bana?
RECEP: Hanııımm..Ara sıra bizimle ilgilen.Erken gel.Aynı sofrada oturalım, halleşelim, söyleşelim..
İLKAY: Ne konuşacaz ya? Kır dizini otur, ilgilen evinle barkınla..Ben kadınım kadııınn?..Erkek olan sensin.Ev adamı olan sensin.Herkes vazifesini bilecek o kadar.(Odasına gitmek ister, yönünü şaşırır, ayakları dolanır, seyirciye doğru yürür) Nerde benim odamın kapısı? Yatak odasının kapısını nereye koydun lan?(Adam kadını tutar, sahneden çıkışa doğru çevirir)
RECEP: Bu tarafta Allahın cezası, bu tarafta..
İLKAY: Çocuklar nerde demiştin? Bir kabahatlari varsa çağır döveyim de öyle gidip yatayım...(İçeri iki erkek çocuk girer.Üzerlerinde okul formaları ellerinde kitaplar vardır..Anne onları görünce durur, geri döner)
İLKAY: Heeeyy.. siz eve daha yeni mi geliyonuz? Nerdesiniz lan bu saate kadar?
1. delikanlı: Anne bak ..Dur anlatıcam ben
2. delikanlı: Okuldan geç çıktık.Beraber gelelim diye birbirimizi bekledik.
İLKAY: Hava kararmış, bu saatte eve nasıl gelebildiniz? Sokaklarda iti var, uğursuzu var?
RECEP: Benim haberim var hanım.Hem kalabalıktı çocuklar.Merve de onlarlaydı.
İLKAY: Hiii!!! Allah belanızı versin.Bi kızla gecenin bu saatinde sokakta mı yürüdünüz?
RECEP: Hanım ne var ki bunda? Bunlar daha çocuk.
İLKAY: Lan biz senle okula gidip gelirken bu yaşlarda değil miydik? O zamanlar ben seni yolda sıkıştıırp sıkıştırıp elini falan tutmuyo muydum?
2. delikanlı: Anne artık zaman değişti.Bizler akıllı erkekleriz.Kendimizi korumayı biliriz.
RECEP: Ben akılsız mıydım lan?
2. delikanlı: yok baba estağfurullah.Ama biz yanlış bir şey yapmıyoz içiniz rahat olsun.
İLKAY: Oğluuuum ben sizlere güveniyom.Ama kız milletine güvenmiyom.Bakın babanızın da anası bana güvenirdi ama , okuldu, ders çalışmaydı derken alıverdim oğullarını kucaklarından.. Ama sonra nikah kıydım..Bakın herkes benim kadar iyi niyetli olmaz..Namusunuza göz dikerler, size bir kötülük ederler.Kötü yola düşersiniz, Allah korusun hayat adamı oluverirsiniz anlamadan.
RECEP: Sus sus, ağzından yel alsın.Allah korusun.
1 delikanlı:. Aman ikimize birden Merve tek başına ne yapabilir anne?
İLKAY: Lan kız gücüyle erkek gücü bir mi? İki tokatlık canınız var.Alır koyar ikinizi de üst üste, ondan sonra da..tövbe tövbeee..
RECEP: Tamam annesi sen kızma, bi daha geç gelmezler
İLKAY: Bakın bu seferlik dövmüyorsam, çok yorgun olduğum içindir...Çünkü kahvede birini patakladım, meyhanede de iki kişiden dayak yedim, kolumu kaldırmaya halim yok.Defolun gidin odanıza.Yarın hatırlatın marizleyeyim sizi
2. delikanlı: Anne ?
İLKAY: Çıkın gözüm görmesin sizi.
(Oğlanlar çıkarlar.Anne elindeki şişeyi tekrar kafasına diker..Karı koca sahnede yalnızdır)
RECEP: Hanım, çok içiyon. Azalt artık şu zıkkımı. Bi kez olsun şu eve ayık gel de, oturup iki laf edebilelim. Bak hatırlamadın bile ama, bugün biz evleneli tam 16 sene oldu
İLKAY: Ne yapalım, helva mı dağıtalım!
RECEP: Duvar gibisin.. İyilik, güzellik, kibarlık sana hiç uğramamış. ha
İLKAY: Amaaan içimi şişirdin yine.Sen söylenmeye devam et, ben yatıyom. Rahat ol sen, ben varmışım gibi konuş dur kendi kendine. Dırdırın bitince de gelirsin yanıma, bu geceyi kutlarız
RECEP: (Kadını kolundan yakalar) Dur gitme.Diyeceklerim var?Canım çok sıkkın...Ne kadar bunaldığımı duymak bile istemezsin?
İLKAY: Haa öyle mi? E oldu o zaman..Hadi iyi geceler..
(Erkek bozulur)
RECEP: Yahu sormayacan mı ne oldu diye?
İLKAY: E sorma dedin ya
RECEP: Hiç mi merak etmiyon be? Ne ilgisiz bir kadınsın sen?
İLKAY: Ööööffff? iyi.Çok merak ettim, anlat hadi ne oldu?
RECEP: Boşver..
İLKAY: Peki?(Kadın çıkışa doğru yürür)
RECEP: Senin gibi biriyle evlendiğime inanamıyom.Ne biçim kadınsın ya.Bıktım artık.Hayattan soğudum yeter ya?.
İLKAY: Haydaaa..Ne desek kabahat?Yahu ne yaptım?
RECEP: Hiç..olan da bu ya işte..Sen hiç bir şey yapmıyon..
İLKAY: Ne yapmam gerek bir anlasam?.
RECEP: Aman çekil şurdan..Öleyim de kurtulayım?
(Erkek pencereye koşar.Camı açıp atlamak ister, ama çamı açamaz)
RECEP: Açıl Allahın cezası pencere açıl da atlayayım.Bıktım artık yaşamaktan?
(Kadın koşar.)
İLKAY: Dur yapma..Bu kadın işi.Çekil ben açarım?
RECEP: Hiii..Allah belanı versin.Atlayayım diye mi açacan?
İLKAY: Aaa sana da yaranılmıyo ama..Dur..Sıkışmış bu?İçerden tornavidayı getir..
RECEP: Babanın uşağı yok senin..Git kendin al..Hem vazgeçtim, ben.Bir anda öfkem geçti..
İLKAY: Hemen vazgeçme ya...daha olmadı gel seninle balkona çıkıp orda devam edelim tartışmaya?(Recep çıkar, İlkay de peşinden gider..)

SAHNE KARARIR
SAHNE AYDINLANIR
-------------7----------------

YAĞMUR VE AHMETİN EVİ..
(Ahmet travestiyle oturmuş, sohbet etmektedir..)
AHMET: Sorma Okşan..Karım bana karşı o kadar ilgisiz ki, üzüntüden bir haftada tam 4 kilo vermişim
TRAVESTİ: Ay şekerim yazık sana..Yahu boşansana şu turşu bidonu kılıklı kadından..
AHMET: Aaaa yok, deli misin sen, bi beş kilo daha vermeden hayatta boşanmam?Şu formumu neye borçluyum sanıyorsun?(Gülerler)(Kapı çalınır?Yağmur ayaklanır..)
TRAVESTİ: Hah..iti an çomağı hazırla..geldi senin mendebur?Iyy ben kalkayım..
AHMET: Hayatta bırakmam?Yemeğe kal lütfen?
TRAVESTİ: Yok şekerim, bu şimdi sana hırlar..benim de sigortalarım atar, dalıveririm kadına..İyisi mi ben kaçayım..Hadi cicim görüşürüüüzzz
AHMET: Dur seni geçireyim bari, bekle..Böyle de olmadı ama?..(Birlikte sahneden çıkarlar?Sonra Ahmet ve Yağmur içeri girer.Yağmur, travestinin çıktığı tarafa ters ters bakar?
YAĞMUR: Bir kere geldiğimde de bunu evde görmeyeyim yaa.
AHMET: Yapma.O benim tek arkadaşım Yağmur lütfen?
YAĞMUR: Off peki?Eee..Merhaba yok mu?
AHMET: Hoş geldin Yağmurcum.
YAĞMUR : Bugün seni aradım, telefonun meşguldü???
AHMET: Haa.Babamla konuşuyordum.. Bana börek tarifi verdi?
YAĞMUR: Başlatma şimdi babandan ..O telefonunun faturasını ben ödüyorum ben?Senin gibi evde akşama kadar boş boş oturmuyorum..Eşşek gibi çalışıyorum....
AHMET: Aşkolsun.Babamla da mı sohbet etmeyeyim?
YAĞMUR: Et, et tabi..ama sen çaldır kapat, o arasın?Bize yazmasın..
AHMET: Hey Allahım yaa?Eee nasılsın ? Günün nasıl geçti.
YAĞMUR: Bombok?. Boşver... Ahmeeet,Ne bu pantolonun boyu? biraz daha kısa giyseydin de diz kapakların gözükseydi. İndir şu paçalarını? (Adam hemen eğilir, bir kat kıvrılmış olan paçayı indirir)
AHMET: Aaa bu gece de nur saçıyorsun adeta yani..Bu ne be? ..
YAĞMUR: Off..Başım çok ağırıyor .Bana bi kahve yapar mısın?.Kendine de yap. (Kadın bilgisayarın başına geçer..Adam içerden iki kahve alıp gelir, birini karısına uzatır)
AHMET: Sakalımın şeklini değiştirdim bugün. Bak bakalım yakışmış mı?
YAĞMUR: (İlgisizce) Önceki hali nasıldı ki?
AHMET: Yağmur bana karşı çok ilgisizsin. Saçlarımı bile okşamayalı aylar oldu.
YAĞMUR: Amaaan.Öööf.Getir şu kafanı.Koy elimin altına?(Elini uzatır, bekler..Kocası, kafasını elin altına koyar..Kadın tek eliyle internette yazmaya devam eder.)?Tamam mı? Hadi şimdi kafanı sağa sola salla?.
AHMET: Hay Allah cezanı versin, bu mudur saç okşamak? (Kalkar, bilgisayarın fişlerini çeker..Kadın çok kızar.)
YAĞMUR: Hiiii .. sen eceline mi susadın? Dünya kadar puan yapmıştım Allah cezanı versin Ahmeet
AHMET: İlgi istiyorum ilgi?Yağmur ben çok yalnızım anlasana?ooff?Yeter ama artık?Bak sonunda çekip gidicem annemin evine?
YAĞMUR: Nereye gideceksin nereye?
AHMET. Annemin evine..
YAĞMUR: Haydi yiyorsa git?.Bak kapı orda?Hadi şu kapıdan çık da göreyim?.
(Adam kapıya hamle eder..Kadın, adamın önünü keser)
YAĞMUR: Hiçbir yere gidemezsin..İnan ki seni 276 yerinden bıçaklarım?
AHMET: O zaman bana biraz değer ver Yağmur.
YAĞMUR: Sus .Bağırma. Duyan da sana bir şey yapıyorum zannedecek.Neyini eksik ediyorum anlamıyorum ki?Nankörsün Ahmet nankör...
AHMET: Yeteer..Sesimi duyan yok mu?Boğuluyorum, bunaldım, dayanamıyorum artık..
YAĞMUR:Ahmet sus diyorum.Komşuları uyandıracaksın. (Bir patırtı olur.)
AHMET: Hah..komşular..komşular geldi..Yardım edin, beni görmezden gelmeyin..Ben de varım, yaşıyorum, nefes alıyorum..
(Bir anda sahneye bir sürü kadın komşu girer..)
KADINLAR:dayan komşu geldik?
AHMET: Gitmek istiyorum.İzin vermiyor.Bana yardım edin.
KADINLAR: yardım mı lazımdı hanımefendi?
YAĞMUR: Lazım lazım, ben bir sigara molası vereyim biraz da siz bağırıp çağırın şuna..
KADINLAR: ayıp ettin abla?çekil?
(Bütün komşular birleşip Ahmetin üstüne yürürler?)
-Ayıptır bi uyutmadın ya?Bu kadın iyi dayanıyor sana
-Ne bağırıyorsun, kuyruğuna basılmış kedi gibi?
-Kafa bu kafa..Bütün gece seni mi dinlicez?
-Yok sevgiymiş, yok ilgiymiş..Zengin adamsın ne yapıcan sevgiyi ilgiyi, nankör..
-Kadıncağızın gıkı çıkmıyor, hep seni duyuyoruz..Bu ne çenedir ya?
-Bi mutlu olmasını bil.yetinmesini bil .
(Komşular üstüne geldikçe Ahmet geri çekilir.Sahneden kaçar..Yağmur bilgisayar başına oturur, yazmaya devam eder)
YAĞMUR: Sağolun komşular..Devam devam??

SAHNE KARARIR
SAHNE AYDINLANIR
-------------8----------------

Anlatan, sahneye girer?..
-Hay Allah, eski haliyle de, yeni haliyle de herkes aynı anda mutlu olamadı?Ne yapsak, yeniden önceki haline getirsek mi dünyayı?
Beğensek de, beğenmesek de bu düzen böyle gelmiş böyle gidiyor sevgili dostlar?En iyisi her şeyi olduğu gibi bırakmak ve insan olmak konusunda en iyi olmayı hedeflemek..Her bireyin tek tek iyi bir insan olduğu bir yeryüzü düşünün..İşte mutlu toplumlar böyle oluşur..
Aslında bakmayın abarttığımıza..Belki de, dünyanın şu anki düzenine alışığız bizler..Belki de seviyoruz bile bu, kadın-erkek arasındaki; tartışmaları, hak arama mücadelesini?.
Haydi nasıl alt üst ettiysek, şimdi yeniden Zeynepin de, kuması Kezbanın da, İlkayın da, Yağmurun da, hayatlarını normal akışına döndürelim ?..Buyrun efendim?

SAHNEYE SİS VERİLİR??

(Köylü kadınlar yerler oturmuş, ve hayallere dalmışlardır?Sahneye, öbür taraftan, kadınların kocaları girer.. kabadayı kabadayı Kadınlara doğru yürürler.Arar gibi etrafa bakarak karılarına seslenirler?
-Kezbaaaan, Zeynooooo??
-Serpooooooo
-Güloooooo
-Nerdesiniz leeen?
(Hayallere dalmış olan kadınlar sıçrarlar..)
ZEYNEP: Anaaaam, ne oldu gıı, uyuyup galdık mı biz burada?
KEZBAN: Oyy ne güzel dalmıştım?
SERPO: Iyyy bizim herifler ne arıyo burada? O güzelim rüyam kabusa döndü şinci
MAHMUT: Len akşam oldu, gün indi.Ne arıyoruz hala burada, yörüyün bakim eve?

ZEYNEP: (etrafına bakınır) Hakkat hava gararmış ha..
GÜLO: Siz bizi aramaya mı geldiniz?
HÜSO: Heee.Eve dönmeyince, dedik bizim garılar zaten salak, kesin gayboldular dağda bayırda..
KEZBAN: Anaa gorktunuz ha bizim için?
MAHMUT: Hee çok korktuk.Zevzek zevzek gonuşma lan. Ne korkacaz? Acıktık acıktık.Kendimiz mi pişirecez yemeği?Çocuklar da evde zırlayıp duruyor kim susturacak onları?Onun için aramaya çıktık sizi..
SERPO: İtmeyin, yürüyoz..Hem siz tilivizyona baktınız mı? Var mı haberlerde bişey?
İBRAAM: Ne gibi bişey?
MAHMUT: Depemize daş yağması gibi bişey mi,?
KADINLAR: Heee?..
İBRAAM: Siz onu çok beklersiniz daha..Yörüyün saçı uzun aklı kısalar sizi?
MAHMUT: Salak len bunlar.Her duyduklarına inanıyolar?
HÜSO: Tilivizyonda da ne duysalar kıçlarından anlıyolar.. Hele gazete okumaktan heeç haberleri yok.
ZEYNEP: La bizim okumamız yazmamız mı var?
İBRAAM: E bizim biraz var..Biz okuyoz işte o yeter size
SERPO: eeee? Ne diyor gasteler?
İBRAAM: Sen anlat Hüso?
HÜSO: Hani şu depemize yağcek daşlar var ya?
KADINLAR: Eeeee?
HÜSO: Hani soona dünya tersine döncekti ya?
KADINLAR: Eee?
MAHMUT: Hani gadınlar erkek, erkekler de gadın olacaktı?
KADINLAR: Eeee?
İBRAAM: Hani siz bu lafları duyalı bi tarafınız galkmıştı ya?
KADINLAR: Eeee?
MAHO: Yokmuş öyle bişey.
SERPO: Nası yokmuş la..Tilivizyon avaz avaz bağırmadı mı olcek diye?
MAHO: Valla hiç bi poh da olmamış. O daşlar getmiş de en uzak okyanusun ortalarına yağmış.
(Kadınlar şaşırırlar, yutkunurlar, telaşlanırlar)
ZEYNEP: E o daş çarpmadıysa başka bir daş çarpar. Yukarda yıldızdan, gök daşından bol ne var lan?
MUSTO: ;İşte yokmuş artık böyle bi ihtimal..
SERPO: Na..Nasıl yani? Hiç mi yokmuş?
HÜSO: Hiç yokmuş..
(Zeyno seyircilere doğru koşar)
ZEYNO: Kardeşler, siz deyiverin hele? Bunlar doğru mu derler...?
(Mahmut karısını ensesinden tutar çeker)
MAHMUT: Yaa bak onlar da biliyo..Yörü bakem sen şöyle şu tarafa..
SERPO: (O da yardım ister gibi dönüp seyirciye sorar) Ya illa vardır bir şeyler? Merkür, Venüs, Mars, Satürn, bunlardan birinin de depemize düşme ihtimali yok mu?
İBRAAM: Yok diyolar hadi artık kesin ümidinizi gaari
ZEYNEP: Merkür, Venüs, Mars, Satürn ne gıı?
SERPO: Ne bilem ben üzüntümden ne söylediğimi biliyo muyum?
ZEYNEP: Mahmuuut itip kakmaa.Bak karnımda senin bebeni taşıyom.
KEZBAN: Ben de lan..Ben de?
MAHMUT: Eeee Konuşmayın len
(Adamlar, kadınları ite kaka sahneden çıkarır?)
-İtmeyin be..
-Vurma la.
-Allah belanızı versin?

SAHNE KARARIR
SAHNE AYDINLANIR
-------------9----------------

İLKAYIN EVİ?..
Kadın, evde oturmuş, ayağında bebek sallıyor, bir yandan biber veya patlıcan ayıklıyor veya patates doğruyor..Yüzünde şiddet izleri var..Tv açık ve tv de evlendirme programı var..Kadın arada da tv izliyor?Biz, evlendirme programının sesini duyuyoruz.Odada sessizce oynayan iki çocuk daha var.

SİS VERİLİR??.

(Adam bağırır)
RECEP: İlkaaaay, bi satir kapıyı çalıyorum açsana lan hayvan?.
(Kadın sıçrar.Hemen toparlanır)
İLKAY: Çocuklar hemen odanıza geçin.Ben babanızın durumuna göre sizi çağırırım.Veya çağırmazsam yatın uyuyun hadi?
İLKAY: Geldim Allahın cezası geldim..patlama?Ne güzel hayallere dalmıştım, geldi içine etti gene?(Seyirciye bakar) Allahıım tıpkı gerçek gibiydi..Keşke daha uzun süreseydii...(Terliklerini giyer..Çıkar, kocasıyla geri gelir sahneye)
RECEP: Surata bak surata..İnsan bi sarılır, hoş geldin kocacım der..Bi gülümser?Lan onca dövüyom, yerden yere çarpıyom, uğraşıyom, hala sana güleryüzlü bi kadın olmayı öğretemedim?.
İLKAY: Güler yüzlü olmak döve döve öğretilmez Recep.Sen onu yanlış biliyon?
RECEP: Cevap verme bana. Yürü git sofrayı hazırla?(Etrafına bakar)Hani millet nerde? La bizim çoluk çocuğumuz yok muydu?
İLKAY: Uyuttum çocukları. O nasıl içki içmekse, meyhaneden eve gelene kadar hepimizi unutuyon.Her gece her gece bıktım artık?.
RECEP: Eee sus be?.Vır vır vır?.Nerden evlendim senle? Lanet olsun seni kaçırdığım o güne.
İLKAY: Bence de lanet olsun Recep..Sende gönlüm bile yoktu.Zorla kaçırmıştın beni..
RECEP: La ben aslında ablanı kaçıracaktım..ama baktım Memet benden önce davranmış, almış ablanı kaçırmış..hiç olmazsa gelmişken eli boş dönmeyeyim bari dedim de, ben de seni götürdüm zornan?.
İLKAY: İyi bok yedin..Oysa ne güzel okuyacaktım.Benim de mesleğim olacaktı..Sen kaçırdıktan sonra anamla babam bi daha beni geri de istemedi.Mahvettiniz gençliğimi
RECEP: Nereye okuyon lan, ben almasam, en fazla başlık parası verene erkenden vereceklerdi seni..Anana babana gücün mü yeterdi?
İLKAY: Sana da yetmedi ki? Kimseye yetmedi ki.... ,Kaderimle oynayanların hepsinin boynu altında kalsın inşallah.
RECEP: Hoop orda dur bakalım.Hiç olmazsa iyi adama düştün. Hem nankörlük etme.Bak, sayemde 5 tane aslan parçası doğurdun.
İLKAY: 5 değil 6?
RECEP: Hee altıydı demi? O sonuncuyu da hep unutuyorum.Yeni ya, daha halen alışamadım kerataya..
İLKAY: Keşke sonunda evin yolunu da unutsan da temelli kurtulsak senden..
RECEP: Ama sen artık iyice kaşındın.Gel lan buraya, anasını sattığımın karısı?.(Kadın kaçar, adam da peşinden, sahneden çıkar)
İLKAY: Gelme, gelme Allahın belası..Yardım ediinn?

SAHNE KARARIR
SAHNE AYDINLANIR

YAĞMUR VE AHMETİN EVİ?

(karı koca oturmuş, Adam bilgisayarda?harıl harıl yazar.. kadın, hayallere dalmıştır?Kadın daldığı hayallerden sıyrılır..Sağına soluna bakar.Kafasında bu kez pembe bir peruk vardır..Gerinir..Kocasına gözü takılır?Kocası hararetle yazmaktadır...)
YAĞMUR: Aaa ne güzel uyumuşum..Bir bilsen ne komik bir rüya gördüm????..Ahmet, sana diyorum?.Bak sana rüyamı anlatayım..
AHMET: Hmmmm?
YAĞMUR: Ahmet ev yanıyor?
AHMET: Şşştt..
YAĞMUR: İçerde bir tıkırtı var?
AHMET: hmm hmm
YAĞMUR: Bahçeye bir uzay gemisi indi?
AHMET: hmmm..
(Kocasının yanına gelir, koltuğun kenarına oturur..)
YAĞMUR: Ahmet, Beni seviyor musun?..
AHMET: hııı
YAĞMUR: Emin misin?
AHMET: Eveeet.
YAĞMUR: Aman eksik olma..Sağol?
(Yağmur sıkıntıyla Ahmetin telefonunu alır, karıştırır.)
YAĞMUR: Şuraya bak, evleneli on yıl oldu, hala telefonunda, ÜNİVERSİTEDEN YAĞMUR diye kayıtlıyım..Bu nasıl bir ilgisizliktir ya?
AHMET: Yağmur boğazım kurudu ya, içecek bir şey yok mu?
YAĞMUR: Tabi canım..Hemen?Ne hazırlayayım sana?Mesela bok var..içer misin?
AHMET: Hı hı?.
(Kadın içeri geçer..Eline bir bavul almıştır.Sahneye geri döner...Ceketini giyer..)
YAĞMUR: Ahmet???.. ben gidiyorum..
AHMET: Tamam canım..Gelirken kahve de getir?
YAĞAMUR: Geri dönmeyeceğim Ahmet..
AHMET: Oldu canım..Yalnız, fazla şeker atma..
YAĞMUR: Ahmet?.
AHMET: Hmmmm?
YAĞMUR: Yok bir şey?
(Kadın çıkar gider?Kapının kapanma sesi duyulur..Adam bu sese döner bakar..Şaşırır..)
AHMET: Ne oldu ya? Yağmuuur ?Ceryan mı yapıyor, sokak kapısı çarptı sanki???.Yağmur?????içecekler nerde kaldııı??.....(Adam ayağa kalkar, şaşkınlıkla etrafına bakar).Yağmur, nerdesin?.....(Müzik girer..Adam çıkar, yağmur? u arar, sahneye geri gelir?Yerde Yağmur? un taktığı mavi ve pembe peruğu görür, alır, hüzünle bakar peruğa)

Anlatan sahneye girer ve konuşur?.
- Şimdi diyeceksiniz ki, oyuna mutlu bir son yazamadınız mı?
Bunu çok isterdik aslında.Ama bizim mutlu son yazmamızla , ezilen kadınlarımızın kaderi mi değişecek? Sadece biz izleyenler, biraz rahatlayacağız o kadar..
Oysa, kadına şiddet aynı hızla, hatta daha da artarak devam ediyor, ve buna verilen cezalar bırakın caydırıcı olmayı, daha bile cesaret veriyor şiddet yanlılarına..
Her ne kadar oyunumuz burada bitmiş gibi görünüyorsa da, aslında hiç ara vermeksizin, bu hikayeler yeni yeni yüzlerle sürüp gidiyor?
Mesele kadın-erkek çekişmesi değil..Mesele, kendinden başkalarını önemsemek veya önemsememek?.Sevgi, şefkati, ilgiyi verebilmek, ya da verememek?
Sevdiğimiz kadar sevileceğimizi,
Değer verdiğimiz kadar değer göreceğimizi fark edebilmek mesele?.Yüreğinizden sevgi eksik olmasın?.Eğer sürçü lisan ettikse affola?.

------------------------SON-------------------------------

YAZAN: FİGEN METE

Oynamak için izin alınız..
illedetiyatro@gmail.com

Kötü         Çok İyi  Oyla 
           
Tüm yazıları        ShareThis
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
                 

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org