|
Tüm Yazıları
ShareThis
|
Girişimciye Her Zaman Fırsat Vardır
16.04.2009 |
|
Okunma Sayısı : |
23438 |
|
|
Oy Sayısı : |
12 |
|
|
Değerlendirme : |
4,5 |
|
|
Popülarite : |
4,86 |
|
|
Verdiğiniz Puan : |
|
|
|
|
|
|
Girişimciye Her Zaman Fırsat Vardır Hüsnü Özyeğin
Saın Rauf Ateş Bey'in Capital dergisinde yayınlanan söyleşimi paylaşıyırum...
.
. "Girişimciye Her Zaman Fırsat Vardır"
Hüsnü Özyeğin 1980 sonrasında Türkiye'nin yetiştirdiği en girişimci işadamlarından biri. Robert Koleji ve ABD'deki eğitiminden sonra iş hayatına 1975'te, Çukurova Kimya'da yönetim kurulu üyesi olarak başladı. İşi teklif eden ise Robert Kolej'den arkadaşı , Çukurova Grubu'nun patronu Mehmet Emin Karamehmet'ti. Ardından Pamukbank'ta yönetim kurulu üyesi, sonra da Yapı Kredi Bankası Genel Müdürü oldu.
1986'ya gelindiğinde Hüsnü Özyeğin, patronu M. Emin Karamehmet'e sürpriz bir teklifle gitti: "Yapı Kredi'ye küçük oranda ortak olmak istiyorum." Ancak patrondan beklenmedik bir yanıt almıştı: "Kusura bakma Hüsnü, bunu kabul edemem" yanıtı, onun bir anlamda hayatını değiştirecekti. Özyeğin, o günü ve hemen sonrasını şöyle anlatıyor:
"Bu yanıtı alınca kendi bankamı kurmaya karar verdim. Ardından hemen girişimlere başladım, çok sayıda işadamıyla görüştüm. Sonuçta bazı işadamlarıyla bunu yapmaya karar verdik. 1987'de izni aldım. ."
O tarihte kurulan Finansbank, 20 yılda Türkiye'nin en önemli bankalarından biri haline geldi. 2007'de çoğunluk hisselerini yunan NBG Bank'a satıp, Fiba Holding'deki işlerine yoğunlaştı Aynı zamanda Finansbank'ın yönetim kurulu başkanlığını da yürüttü.
İzmirli bir doktorun oğlu olarak dünyaya gelen, Robert Kolej'de okuduktan sonra ABD'ye yüksek lisansa giden Hüsnü Özyeğin , sıfırdan yarattığı büyük başarı nedeniyle üniversite öğrencilerinin ve gençlerin de "idol"ü haline geldi.
Fiba Holding'deki işlerinin yanı sıra son birkaç yılını Özyeğin Üniversitesi'ni kurmaya adayan Hüsnü Özyeğin, , 2008-2009 öğretim yılında startı verdi ve öğrenci kabul etmeye başladı. Daha yolun başında olduklarını belirten Özyeğin, bu konudaki ilk söyleşisini Capital'e verdi.
Üniversitenin rektörü Prof. Dr. Erhan Erkut ile sorunlarımızı yanıtlayan Özyeğin, gençlere girişimcilikle ilgili önerilerde bulundu; yeni dönemde başarının sırlarını anlattı ve geleceğin iş dünyasına hazırlananlara kendinden örnekler verdi. Ayrıca Özyeğin Üniversitesi'ndeki stratejilerini de paylaştı. .
.
Türkiye'de çok sayıda özel üniversite, kamu ve vakıf üniversitesi var. Siz nasıl bir boşluk gördünüz?
Üniversiteyi kurarken 1 yıl boyunca çok sayıda arama konferansı yaptık. Sivil toplum örgütleri , gençler, akademisyenler, üniversite mezunları, veliler ve insan kaynakları yöneticileri bu arama konferanslarına katıldı. Onların görüşleri doğrultusunda bu üniversiteyi kurduk.
Bu yeni bir üniversite. O nedenle vizyonunun olması gerekiyor. Biliyorsunuz, Türkiye'de tabii çok başarılı üniversiteler var. O nedenle yeni üniversitenin biraz da boşluk doldurmayı amaçlaması lazım. Biz de yola bu düşünceyle çıktık.
Bizim vizyonumuzda, üniversite öğrencilerini mümkün olduğunca işin içinde tutmak var. Öğrencilerin, üniversitede bulundukları 5 yıl boyunca, mümkün olduğu kadar sivil toplum kuruluşlarıyla ilişki içinde olup kendilerini hayata hazırlaması lazım. Bu da yeterli değil. Onları, üniversite eğitimleri boyunca hem yaz hem kış döneminde çalışma hayatının içinde tutmalı.
Türkiye'deki gençlerle bir araya geldiğimizde bu ihtiyacı görüyoruz. Bu uzun süredir üniversite öğrencilerine vakıf aracılığıyla burs veriyoruz. Her yıl finallerden önce onlarla bir vapur gezisi düzenliyoruz. Hem onlara moral olsun hem bir araya gelelim diye.
Vapur gezisine gerek İstanbul'daki gerek Anadolu'daki burs alan öğrencilerimiz katılır. Aşağı yukarı 400-500 üniversite öğrencisinin katılımı olur. Sabah 11'de başlar, akşam 4-5'e kadar sobet edilir.
Bu gezilerde, onlara sürekli sorular sorar, tanımaya çalışırım. Onlardan dinlediğim kadarıyla üniversite talebelerinin önemli bölümü, mezun oluncaya kadar doğru dürüst bir yerde çalışmamış. Bana göre kazanmayı bilmeyen harcamayı da bilemez. Onun çin üniversitemizde, talebelerimize bu fırsatı da sunmayı düşünüyoruz.
Yani siz "işin" içinde olan, girişimci öğrenciler hedefliyorsunuz?
Ona, gerçek hayatla haşır, neşir olmak diyelim. Bir organizasyon içinde çalışmak, görev almak ve kendini o şekilde geleceğe hazırlamak. Çünkü üniversite diplomanız ne olursa olsun, hayatta insan ilişkileri çok önemli.
Mesela ben Harvard'da finans, pazarlama dersi aldım, ama bir de insan ilişkileri dersi vardı. Ben o zaman insan ilişkileri dersini almamıştım. Daha sonraki yıllarda o dersi niye almadım diye hayıflandım. Onun önemini mühendis olduktan sonra anladım. Eğer o dersi almış ve bir organizasyonda çalışmış olsaydım, önemini daha çok anlayabilecektim.
Başarılı bir işadamısınız. Bugünkü düzeye ulaşmanızda, iyi eğitimin yararını gördünüz mü? İyi eğitimin başarıda rolü sizce nedir?
Eğitim çok fark yaratır. Benim için Robert Kolej'de okumam çok önemlidir. Ben 10 yaşında İzmir'den İstanbul'a geldim. Ağaç yaşken eğilir derler ya 10-18 yaş arası yatılı okulda okumak benim için çok önemliydi.
Ondan sonra üniversiteyi Amerika'da okudum. Amerika'da okurken aynı zamanda çalıştım. Bu da çok önemli. Üniversiteye gittiğimiz zaman o eğitimin hayatta bize nasıl bir fayda sağlayacağıyla ilgili birebir ilişki kuramayabiliyoruz. Ancak üniversitede aldıklarımızın hepsi gelecek için bir temel oluşturuyor. Doğal olarak eğitim her balkımdan çok önemli. .
.
"Girişimci üniversite" den söz ediyorsunuz. Okurken çalışmanın ne gibi faydalarını gördünüz?
Ben okurken hep çalıştım. İlk işimde Robert Kolej'de idi. O zaman İstanbul'a bir Japon fuar gemisi gelmişti. Orada tercümanlık yapmıştım. Fakat şimdi hatırlıyorum , aslında ilk işim , dedemin mağazasında çıraklıktı. İlk işime 6 yaşımda başladım. Haftada 2,5 liraya çalışıyordum. Fakat ben, uzun yıllar bu parayı dedemin verdiğini sanıyordum. Amerika'dan 28 yaşında döndüğümde öğrendim ki bu parayı annem dedeme veriyormuş, o da bana ödüyormuş. Dedem hayırseverdi ama cimriydi.
Mağaza İzmir'de, Kemeraltı'nda Ataberk Mağazası idi. Annem bu parayı evden uzaklaşayım diye dedeme vermiş. Biraz yaramazmışım.
Amerika'da yaz kış hep çalıştım. Defterler tuttum. İnşaat mühendisliği stajyeri olarak çalıştım, üniversitede başka yerlerde çalıştım. Garsonluk yaptım. Aklınıza ne iş gelirse hepsini yaptım.
İlk işiniz bunlar mı olmuştu?
Hayır, aslında kendi işimi Harvard'ın ikinci yılında kurabildim. Harvard'ın ikinci yılında bir snack bar çalıştırdım. Üniversitede birkaç iş vardı. Biri gazete dağıtmaktı. Bir kiosk vardı, sigara falan satılırdı. Bir başkası hafta sonlarında talebelere hamburger falan satan snack bardı. Hafta sonları üniversite kampüsünde yemek olmazdı. Talebeler için kabus gibiydi, doğal olarak bu snack bara gelirlerdi. İşte ben burayı işletmiştim. Hayatta ilk gerçek işim buydu.
İlk işinizden ne kadar kazanmıştınız?
Bugünkü paralarla bir yılda 200 bin dolar kazanmıştım . Sene 1969. Aslında 8 bin dolar ka zanmıştım. Ama ben şöyle hesaplıyorum: Harvard Business School'da eğitim bedeli o tarihte 2 bin dolardı. Şimdi 50 bin dolar. Oradan hesaplarsam yıllık kazancım bugünkü değerlerde 200 bin dolara geliyor.
Üniversitede okurken yaptığınız ilk işlerin çalışma hayatınıza, girişimciliğinize ne gibi katkısı oldu?
Benden önce orayı çalıştıran, 13 kişiyle çalıştırdı. Benim zamanımda, ben dahil 3 kişi çalıştırdık. Benden önce çalıştıran biraz aristokrat bir gençti. Mesela akşam temizliği o yapmıyordu. Hademeye 20 dolar veriyordu. Ben mutfak kapandıktan sonra temizliğe de girdim. Maliyetleri mümkün olduğunca düşük tutarak, çalışmanın önemini göz önünde tutarak işleri yürüttüm. .
.
Öğrenci okuyucularımıza neler önerirsiniz? Gelecekte başarılı bir iş insanı olmak için nelere dikkat etmeleri gerekir?
Bir kere çok çalışmaları lazım. Meraklı olmaları, okumaları lazım. Sadece üniversitede okumaktan söz etmiyorum. Çevrelerini iyi takip etmeleri gerek. Üniversite hayatında çok iyi bir network , arkadaşlık, dostluk kurmaları lazım.
Sabırlı olmaları, yılmamaları da önemli. Yüzmetre , değil, maraton koşmaları lazaım. Hayat da bir maraton aslında… Yaşlandığımızda hayat kısa geliyor, ama aslında hayat çok uzun. Maraton koşmaları lazım.
Peki eleman ve yönetici seçimde hangi kriterlere dikkat edersiniz?
Eleman seçerken eğitim çok önemli, ama şahsiyet de çok önemli. Onun için biz elemanlarımızı mülakat sonunda seçtik.
Bu arada tanıtım da çok önemli. Biz eleman alırken Türkiye'nin belli başlı üniversitelerini ziyaret ettik. Bankanın üst düzey yöneticileri olarak konuşmalar yaptık. Sonra talebelerle bir araya gelirdik. Onların sorularını cevaplardık, Finansbank'ı anlatırdık.
Bir de o üniversitelerden daha önce mezun olmuş yöneticilerimiz de bizimle üniversitelere geldi. Onlara, kendi aralarından çıkmış mezunların, bankada ne kadar önemli görevlere gelebildiklerini anlattık.
Mesela Sinan Şahinbaş, bize 21 yaşında katıldı. 33 yaşında Hollanda'ya genel müdür oldu. 38 yaşında Finansbank'ın genel müdürlük koltuğuna oturdu. Üniversite öğrencileri bu örnekleri görünce daha fazla etkileniyor.
Ben, 29 yaşında Pamukbank'a yönetim kurulu üyesi seçildim. 32 yaşında da genel müdür oldum. 21 yaşında üniversiteden mezun olan bir kişinin 32 yaşına kadar 11 senelik bir tecrübesi oluşur. Eğer ki 11 senede iyi bir kariyer planlaması yapılmışsa, 32-34 yaşları genel müdürlük için çok ideal bir yaştır. Hatta Amerika'da 48 yaşındaki bir bankacı ya CEO oluyor ya da emekliye ayrılıyor.
Onun için biz de grubumuzda hep genç yaşlarda genel müdürler atadık. Ömer Aras, Fevzi Bozer, Onur Umut ve Sinan Şahinbaş hep çok genç yaşlarda çok başarılı genel müdürler oldu.
Finansbank'a 21-22 yaşında katılan gençlerin hemen hepsi hala çalışıyor . İstikrar çok önemli. Sık yönetici değiştirmemek lazım.
Ekonomik kriz var. Gençlerde ve girişimcilerde, bu dönemlerde moral bozukluğu oluyor. İş bulamayacağız , şirket kuramayacağız gibi. Bu ruh halindekilere ne önerirsiniz?
Bir kere bu sen mezun olan gençler biraz şanssız. Sadece Türkiye'de değil, dünyanın her tarafındaki mezunlar için bu geçerli. Duyduğum kadarıyla ABD'deki yatırım bankaları , bu yıl üniversitelere eleman alımı için gitmeyecek.
Biliyorum ki bu yıl bankacılık sektörü çok az eleman alacak. Bizim üniversitedeki öğrenciler çok şanslı. Talebelerin ortalama yüzde 75'i burslu okuyor. Ayrıca 4 sene sonra iş arayacaklar.
Ama mezun olacaklar için durum parlak değil. Amerika'da durum böyle şuanda. Onlar için bir seçenek eğitime devam etmeleri olabilir. Maddi imkanları elveriyorsa eğitime devam etsinler. MBA yapsınlar. Yine imkanları varsa dünyayı biraz gezmek de iyi bir fırsat olabilir.
Orta ve uzun vade için umutlu musunuz?
Mutlaka umutluyum. Çünkü , Türkiye, gelişen bir ülke. Dünya ekonomileri gelişmeye başladığı zaman tablo değişecek.
Önümüzdeki dönemde Amerika, artık yüzde 3 büyümeyecek; belki yüzde 1,5 büyüyecek. Avrupa belki yüzde 0,5 veya yüzde 1 büyüyecek. Ama ben, kriz sonlandığında Türkiye'nin yüzde 3-5 büyüyeceğine inanıyorum.
Bu dönemler, girişimci olmak içiçn doğru zamanlar mıdır?
Bir kere gençlerin okuldan mezun olur olmaz girişimci olmaları doğru değil. Benim öncelikle gençlere tavsiyem şu olur: Öncelikle mutlaka bir kurumda çalışsınlar. Bir kurum nasıl çalışılıyor onu görsünler. Hatta hatalarınızı o kurumda yapın. Çünkü başlangıçta size zaten çok büyük yetkiler verilmeyecek. Siz de ancak küçük, sonra orta boy hatalar yapabileceksiniz. Bunun maliyeti kuruma olacak, sana olmayacak. Orada belli tecrübeler edineceksiniz. Gençler böylece belli bir network de elde ediyor. Sektörleri tanıyorlar, arkadaşlıklar ve ilişkiler kuruyorlar. Dolayısıyla böyle bir iş tecrübesinden sonra girişimci olmalarını gerektiğini düşünüyorum.
Genelde bu dönem girişimci için iyi bir dönem midir?
Her zaman fırsatlar vardır. Bu dönemde de farklı fırsatlar olacaktır.
Hüsnü Özeyeğin çıkışı nasıl anlayacak?
Konut endeksine bakacağım. Amerika'da bir endeks var. Case Shiller Endeksi. O endeksde, ortalama ev fiyatları, son 7 senede 100 bin dolardan 259 bin dolara çıktı. Sonrada yüzde 35 düştü. Bir o düşüşe bakmak lazım, ne zaman duracağına dair. Hatta ne zaman stabilize olacağını görmek lazım. Çünkü hala konut fiyatlarındaki iniş devam ediyor. Şu ana kadar yüzde 35 düştü, ama nerede duracak? Yüzde 38'de mi, yüzde 45'te mi duracak, onu görmeliyiz.
İşsizlik rakamlarını izlerim. İkincisi de Amerika'daki işsizlik rakamlarına bakmak gerekiyor. Amerika'da işsizlik son aylarda 630 bin – 650 bine çıktı. Şimdi bu 650 binin önümüzdeki aylarda 600 bin, 550 bin , ondan sonra da 400 bin şeklinde aşağı düşmesi bekleniyor.
Şu anda işsizlik oranı, Amerika'da yüzde 8.1'e ulaşmış durumda. Ekonomistlerin bazıları, bu oranın yüzde 9'ada stabilize olacağını, bazıları yüzde 10'a ulaşacağını tahmin ediyor. Ne zaman ki iş dünyasına yeni gelen elemanlar girecek, bu rakamlar artıya geçecek, o zaman tünelin ucundaki ışık görülecek. Bu rakam artıya geçtikten 2-3 ay sonra ekonominin büyümeye başlaması mümkün olacak. Yani Amerika'da krizden çıkmak için daha zaman var. Onlar ortaya çıktığı zaman , yani eylül ya da ekim gibi konuşursak, Türkiye için de konuşuruz. Tahmin ediyorum biz ondan sonra çıkışa başlayabiliriz.
FİBA GRUBU'NUN YENİ YATIRIM PLANI
ÜLKELERDEKİ ÇIKIŞI İZLİYORUZ. Öncelikle şunu söyleyeyim: Bir defa her faaliyette bulunduğumuz ülkede bundan sonraki çıkışı, ekonominin yükselişe geçeceği tarihi tahmin etmeye çalışıyoruz. Çünkü Türkiye farklı bir zamanda, Rusya farklı bir zamanda büyümeye başlayacak.. Ona göre bütün planlarımızı revize ettik.
İKİ ÖNEMLİ İŞİMİZ: Bizim en önemli işimiz Özyeğin Üniversitesi.Şimdi daha da önem kazandı. Bunun yanında enerjiye devam ediyoruz, rüzgar enerjisine de. İnsallah yeni projemiz Ege'de başlayacak. Mayıs sonu gibi startı veriyoruz. Sonra devamı gelecek.
REVİZYONLAR YAPIYORUZ: Mevcut işlerimizde revizyonlar yapıyoruz. O revizyonlar nedir derseniz, Rusya'da eleman azaltıyoruz, 4 bin 500 kişiden 3 bin kişiye indik. Ama bankada…Marks&Spenser ve GAP Rusya'da gelişiyor, ilave mağaza açmaya ve eleman almaya devam ediyoruz.
RUSYA YÜKSELİŞE GEÇECEK: Rus ekonomisinin bu sene sonuna doğru tekrar çıkışa geçeceğine inanıyorum. Zira Amerikan ekonomisinin gelişmeye başlamasıyla enerji fiyatlarının çıkışa geçmesi bekleniyor. Petrol fiyatlarının önümüzdeki yıl 60-70 dolar arasında stabilize olacağı bekleniyor. Her şey beklentilerle ilgili. 2009'un üçüncü ve dördüncü 3 aylık dönemlerinde Amerikan ekonomisinin tekrar küçük bir büyüme oranı gerçeklerştirmesi söz konusu.O beklentilerde petrolde forward fiyatlar hemen yükselmeye başlayacak.
Çıkılacak Sektör Var mı ?
Hayır, olmayacak. Biz uzun vadeli yatırımcıyız. Mesela Rusya'ya yine böyle bir dönemde girdik. Biz Rusya'daki bankayı 1997'de açtık. Birinci yılımızı kutlarken Rusya moratoryum ilan etti. Ve bütün Amerikan bankaları Rusya'dan ayrıldı, biz kaldık ve devam ettik.
Ukrayna'da geçen yıl başladık. Krize çok küçük olarak yakalandık.Orada hedefleri revize ettik. Ama Ukrayna'da iş yapmıyor değiliz, yapıyoruz.
HOLLANDA VE ROMANYA PLANLARI : Bu iki ülkede küçülmüyoruz ama bilançoyu büyütmüyoruz. Yoksa iyi işler yapıyoruz. Mesela Rusya'da biraz Rus müşterilerden kredileri tahsil edip tanıdığımız Türk şirketlerine veriyoruz.
Gelecekteki hangi sektörlerin gençlere ve yeni girişimcilere fırsatlar sunacağını düşünüyorsunuz?
Gelecek vaat eden sektörler alacak enerji ve madencilik sektörlerini öneriyorum. Maden, Türkiye'de uluslararası standartlarda yapılmayan bir iş. Hizmet ve tarım sektöründe de çok potansiyel olduğunu görüyorum. Bir de lojistik ve ulaştırma sektörlerinde fırsatlar olacağına inanıyorum. Eğitim alacakların pilotluk ve kaptanlık gibi meslkelere bu endenle yönelmeleri iyi fırsat olabilir.
Sizin sektörlerden bir tanesi de gemi inşaydı. Aynı fikrinizi koruyor musunuz?
Hayır, denizcilik sektöründe bir çöküntü oldu. Biz de şanslıydık. Tam soyunmaya karar verirken büyük bir kuru yül gemi yapımından vazgeçtik. Daha hiçbir şey yapmadan o projeyi çok şükür rafa kaldırmış olduk.
Geleceği var mı, yani bu dönemi bir yol kazası olarak mı görüyorsunuz? Yoksa 5 yıl 10 yıl sürecek mi?
Şimdi bu gemi işerinde dönemler aşağı yukarı 4 yıl sürüyor. Aslında bundan önceki yükseliş dönemi aşağı yukarı 6-7 yıl sürdü. Ama gemi ticareti, tamamen dünya ticaretiyle alakalı bir şey. Bilhassa uzak yol potansiyeli olan Çin ve Hindistan gibi ülkelerin ticaretinin gelişmesiyle ilgili. Bu yükseliş, Amerika'daki tüketicilerin tekrar para harcamasıyla ilgili. Onlar harcamaya başlayınca tekrar hareketlenecek. Şu anda da yapımı süren çok gemi var. Dolayısıyla bu sektör, 3-4 yıl biraz yavaş gidecek. Bu dönemde biz de biraz uzak duracağız.
.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Tüm yazıları |
ShareThis
|
|
|
|
|
|
Türk Liderler:
Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem
|
|
|