Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Hüsnü Özyeğin Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

Başkasından para alan onun kıymetini bilmez!
25.11.2012
Okunma Sayısı : 7108
Oy Sayısı : 5
Değerlendirme : 5
Popülarite : 3,49
Verdiğiniz Puan :
 

 

Başkasından para alan onun kıymetini bilmez!
Hüsnü Özyeğin


Sayın Feride Cem benile Sabah gazetesi "ş'te İnsan eki için bir söyleşi yaptı. Sunuyorum...

.
.
.


Bu sözlerin sahibi Hüsnü Özyeğin'in para kıymeti bildiği kesin...

FORBES Zenginler Listesi'nin birincisi, Finansbank'ın kurucusu, Millenium Bank'la sahalara dönüyor, sigorta şirketini daha yeni Japonlara sattı…

Yine de duayen işadamının önceliği, gençlere iş, liderlik ve para kıymeti öğretmek



"Başkasından para alan onun kıymetini bilmez!"



23 yıl önce profesyonel hayatın zirvesindeyken Finansbank'ı kurarak patronluğa geçen Hüsnü Özyeğin, bu sürede merdivenleri adeta üçer beşer tırmanarak zirveye çıktı.

Bir iş adamı için zirvenin en önemli göstergesi servetinin miktarıysa Hüsnü Özyeğin bayrağı çoktan zirveye dikmiş bir işadamı. Zira o 3 milyar dolarlık kişisel servetiyle Forbes Türkiye'nin bu yılki "En Zengin 100 Türk" listesinin zirvesinde oturuyor.

Görünen o ki Özyeğin bu sırayı kolay kolay kimseye kaptırma niyetinde değil.  

2007 yılında Finansbank'ı Yunan NBG'ye 3.1 milyar euroya satan Özyeğin geçen hafta kârlı bir satışa daha imza attı.

Dokuz yıl önce kurduğu Fiba Sigorta'yı, 485 milyon liraya Japonlara sattı. Bu satışla Fiba Grubu, son dört – beş yılda Türkiye'ye giren yabancı sermayenin yüzde 12'sini tek başına getirmiş oldu. Marka yaratıp onu yüksek bir değerle satmak, başarılı işadamının iyi bildiği bir iş. Bu nedenle piyasa, bu satışa hiç şaşırmadı.

Tıpkı Millenium Bank Türkiye biriminin yüzde 95'ini, 61.8 milyona almasına şaşırmadığı gibi. Belki de bu yüzden pek çok kişi onu, "Tuttuğunu altın eden adam" olarak tanımlıyor.


Fiba Holding halen finansal hizmetler, turizm, perakende ve gayrimenkul geliştirme sektörlerinde faaliyet gösteriyor.

Eğitim ise onun gözünde kesinlikle ayrı bir yere sahip. Bundan sonra yeni alanlara girmek gibi bir niyeti olmadığını söyleyen Özyeğin'le mevcut sektörlerdeki yatırımları ve ekonomik gidişat üzerine konuştuk.

2010'nun ilk yarısını geride bırakmak üzereyiz, birçok sektörde yatırımları olan bir işadamı olarak genel gidişatla ilgili değerlendirmeniz nedir?
Her şey göreceli ama Türk ekonomisinin Lehman'la başlayan krizde -bana göre- çok iyi bir sınav verdi. Hatta dünyada en iyi performans gösteren ekonomilerden biri oldu. Bir ülkenin ekonomik performansı, yapısal durumu ile çok ilişkili.

Ülke ekonomisi iyi olursa şirketlerin durumu da iyi oluyor ve yabancılar da o şirketlere ilgi gösterirler. Türkiye demografik bakımdan çok iyi konumda. Hatta dünyada gelişen beş-altı ülkeden biri. Ama Türkiye'yi diğer ülkelerden bağımsız düşünmemek lazım.

Avrupa'da ekonomi iyi olmadığı zaman, oraya olan ihracatımız da, bize gelen turist sayısı da azalıyor. Küresel ekonomideki göreceli başarı çok önemli.

Yani göreceli olarak başarılı buluyorsunuz Türkiye'yi…


Buluyorum tabii…

Öncelikle Türk insanının fedakar ve çalışkan olduğuna inanıyorum.

Nerede iş varsa oraya giden bir milletiz.

Çevredeki siyasi gelişmeler de Türkiye'nin lehine oluyor.

Türkiye sadece jeopolitik konumu iyi olmaktan öte bölge liderliğine de soyunmuş bir ülke.

Bu politik gelişmeler ekonomik ve sosyal durumumuza faydalı olacak.

Suriye ile vize kalktı, Rusya ile vize kalkıyor. Bunların hepsi Türkiye'nin istifade edeceği gelişmeler.

İran'la yakınlaşmamızın geri tepeceği endişeleri için yorumunuz nedir?

İran bizim komşumuz ve eğer Kanada'nın bulunduğu yerde olsaydı, Amerika onlarla ilişki kurmaz mıydı?

Bizim coğrafik olarak İran'la iyi ilişkiler içinde olmamız lazım.

Son günlerde "Eksen kayması" konusunda tartışmalar büyüyor. Sizin bu konudaki değerlendirmeniz nedir?

Bunu "eksen kayması" olarak değil de, "eksen genişlemesi" diye tanımlamak daha doğru olur.

İran ya da Suriye ile ticari ilişkilerimizin gelişmesi, Avrupa'yla azalacağı anlamına gelmez. Ticarette çeşitlilik çok önemli.

Mesela önümüzdeki yıllarda Afrika ülkelerinin ekonomileri Avrupa'dan daha hızlı gelişecek. Oraya şimdi giren ülkeler kazançlı çıkacak.

Çin inanılmaz yatırım yapıyor Afrika'ya. Bizim de ihracat hamlelerimizi Çin, Hindistan, Afrika gibi gelişen ülkelere yapmamız lazım.

Tüm bu gelişmelere karşın yüzde 14'lere varan bir işsizlik oranımız var. İşsizlik tüm dünya gibi bizim için de büyük bir sorun. Bu konu ile ilgili görüşlerinizi alabilir miyim?

Türkiye'de iş bulmak isteyen birçok kişi iş bulabilir diye düşünüyorum. 

Öyle olmasa Türkiye'de evlerde bu kadar yabancı çalışmazdı.

Bu aslında ne yapmak istediğinize bağlı.

Eğer paraya ihtiyacınız varsa hiçbir işi yapmak ayıp değildir.

Peki işsizlik konusunda bir çözüm öneriniz var mı?

İşsizliğin azalması için bir kere ekonominin büyümesi lazım.

Bunun yanı sıra KOBİ'lere sağlanacak birtakım vergi indirimleriyle daha çok elemanın istihdam edilmesi mümkün olabilir.

Her KOBİ birer, ikişer üçer eleman alırsa çok fark eder. Bunun yapılması lazım bence.

İkincisi de yine KOBİ'lere finansman desteği konusunda hükümetin yine bir şeyler yapması lazım, bu girişim de istihdam yaratır.

Üçüncüsü mutlaka tarım konusunda istihdam yaratılmalı çünkü o potansiyelimiz var.

Mesela Türkiye'de ıslah edilmesi gereken zira kullanılamayan çok arazi var.

Bunların özel sektöre tahsis edilmesi lazım.

Bu araziler 49 yıllığına çok ucuz rakamlarla kiralanabilir.

İstihdam yaratma noktasında bu konu çok önemli bana göre.

Siz Fiba Holding olarak kaç kişiye istihdam yaratıyorsunuz?

Şimdiye kadar yani Finansbank'ı kurduğumdan beri 45 bin kişiye istihdam yarattım.

Bu kişiler hala çalışıyor ama bende değil.

Bunların 12 bin 500'ü Finansbank ve iştiraklerinde çalışıyor.

Bir kısmı Finansbank'ta işe başlayarak başka bankalara geçti.

Yurtdışında şu anda bizde 37 ülkeden aşağı yukarı 10 bin kişi çalışıyor.

Bunların çok azı yani beş-altı yüzü, Türk vatandaşı.

Türkiye'de de Fiba Holding olarak beş bin çalışanımız var.

İstihdam yaratmaya devam ediyor musunuz?

Büyüdükçe ediyoruz. Yeni kurduğumuz işlerde alıyoruz.

Örneğin liman ve enerjide…

Bunun yanı sıra finansta ve perakende sektöründe de elemanlar alıyoruz.

En fazla istihdamı finansta, gayrimenkul, perakendecilikte yaratıyoruz.

Yetenekli eleman bulmak şirketler için sorun mu?



Hayır olmuyor… İyi bir çalışma ortamı yaratırsanız böyle bir sıkıntınız olmuyor.

Siz birçok sektörde varsınız ama yeni alanlarda yatırım düşünüyor musunuz?

Şu anda sadece mevcut işlerde büyümeyi düşünüyorum. Çünkü bunlarda o kadar büyük potansiyel var ki… Bu durumda fazla yayılmaya gerek yok.

Özyeğin Üniversitesi ile adım attığınız eğitim sektöründe büyümeye devam eden biri olarak eğitim yatırımlarının sizin için önemi nedir?



Türkiye'nin konum ve insan kalitesi olarak çok şanslı bir ülke olduğuna inanıyorum.

Bu ortamda ülkenin en önemli ihtiyacı da eğitim.

Çünkü eğitimle diğer bütün sorunların çözüleceğine inanıyorum.

Aslında bu sıklıkla dile getirilen bir tespit ama eğitim için yapılanları yeterli buluyor musunuz?

Öncelikle eğitim için çok şey yapan var. Anadolu'ya gittiğiniz zaman birçok hayırseverin okul yaptırdığını görürsünüz.

Bunun yanı sıra Türkiye'de vakıf üniversitelerinin sayısı 50'yi geçti. Avrupa'da bile böyle bir konsept yok. Yani Türkiye bu konuda AB'den daha ileride.

Eğitimle ilgilenmeye üniversite ile başlamadım ben.

1980'lerden bu yana eğitimin içindeyim. Birçok lisenin kuruluşunda bulundum.

18 yıldır Bilkent Üniversitesi Mütevelli Heyeti'ndeyim örneğin.

Üniversite kurma fikri nasıl oluştu?

Anadolu'da birçok okul yaptırdım ama bu yatırımları sonuçta MEB'e bağışlıyorsunuz.

Bunu yaptığınız zaman da oralarda eğitimin kalitesine çok fazla müdahale edemiyorsunuz.

Öğretmenlerin eğitimiyle ilgilenemiyorsunuz.

Bundan sonra bu işi üniversitede yapmak istiyorum.

Bir üniversite kurduğunuz zaman oradaki öğretmen ve öğrenci kalitesinin yüksek olması sizin elinizde oluyor.

Bu bakımdan üniversiteyi çok önemsiyorum. 



Türkiye'de 30-40 yıl önce bir tek Robert Kolej, Galatasaray Lisesi, Üsküdar Amerikan, İzmir Kız Koleji ve Fransız okulları vardı.

Buradan mezun olup üniversiteye giden öğrenciler Türkiye'nin önemli mevkilerine geldiler.

Bu, iyi eğitimin önemini anlatmak bakımından iyi bir örnek. Kaliteli eğitim verdiğiniz sonuçları ülkeye katlanarak geri dönüyor.

Mühim olan iyi bir akademik eğitimle lider yetiştirmek.

Türkiye'de lidere çok saygı duyuluyor.

İş hayatında da durum öyle. İş hayatında insanlar birbirlerini çok iyi takip ediyor.

Örneğin bir sektörde başarılı biri çıktığında o alana karşı başka hiçbir ülkede olmadığı kadar müthiş bir ilgi uyanıyor.

Sizin amacınız da mı lider yetiştirmek?

Öncelikli amacımız iyi bir akademik eğitim vermek.

Bir de öğrencilerimizin özgüvenlerini ve networklerini geliştirmek, hoca – rektör - öğrenci ilişkisini maksimumda tutmak istiyoruz.

Hocalarımız, rektörümüz, idarecilerimiz ulaşılabilir insanlar.

Bunun yanı sıra öğrencilerimizin üniversiteye başladıkları anda hayata da atılmalarını istiyoruz.

Çünkü öğrenci kütüphanede çalışarak saatte 6 TL kazandığında paranın kıymetini daha iyi biliyor.

İnsan başkasından para aldığı zaman onun kıymetini bilemez.

Bu nedenle gençlerin bir an önce kazançlarını sağlamak çok önemli.

Üniversite ile ilgili hedefleriniz neler?


Henüz eğitim yatırımlarının üçüncü yılındayız.

Büyüme modunda olduğumuz için kampus inşaatımız başlayacak.

Bu Eylül'de bin öğrencili bir üniversite oluyoruz.

Dolayısıyla burada sürekli bir faaliyet var.

Bana göre bir üniversitenin başarılı olmasının en önemli kriteri, hocalarının ve öğrencilerinin niteliğidir.

Özyeğin Üniversitesi olarak Amerika'dan 29 profesörü Türkiye'ye getirdik.

Bunların sekizi yabancı 21'i Türk.

Türk profesörlerin Türkiye'ye geri dönmesini sağlayarak bir anlamda tersine beyin göçüne katkıda bulunduk. Bu hocalar yaptıkları araştırmalarla şimdiden birçok uluslar arası ödül kazandılar.

Birçok sektörde yatırımları olan bir işadamı olarak tüm yatırımlar içinde eğitimin yeri nedir?

Üniversite apayrı bir yerde benim için hatta en tepede diyebilirim. Çünkü diğer işlerim, yöneticilerimiz tarafından yönetiliyor ve büyütülüyor.

Üniversite daha yeni başladığı için buraya mümkün olduğunda destek vermeye çalışıyorum. Çok iyi bir rektörümüz var.

Vizyonu ve hayalleri benle ve mütevelli heyeti üyelerimizle uyumlu.

Çok değerli bir mütevelli heyetimiz var.

Henüz üçüncü yılında üniversite ile ilgili hayallerinizin neresindesiniz?

Burayla ilgili hayallerim o kadar çok ki…

Üniversitenin çok önemli bir özelliği var.

Hiçbir işe benzemiyor, burası sınırsız gelişme potansiyeli olan bir alan.

Bana göre bir ülkenin gelişmesinde bilimin katkısı çok önemli.

Sonuçta bir insan yetiştiriyorsunuz ve yetiştirdiğiniz insan sizin ürününüz.

Bu yüzden insana yapacağınız katkının sınırı olmadığını düşünüyorum.

Kaç yıllık bir hayaldi üniversite kurmak?

Çalışmalara 2000 yılında başladım ama 2001'de kriz olunca üniversite kurma hayalimi tamamen bir tarafa bıraktım.

Sonra tekrar 2005'te başladık çalışmalara ve ondan sonra çok çabuk kurduk.

Çeşitli kesimlerle arama konferansları yaptık, bunu yapmaya devam ediyoruz.

Bundan sonra hangi konularda öğrenci yetiştireceksiniz?

Mesela Türkiye'de denizcilik ve enerji sektörleri hızlı gelişim içinde.

Üniversitelerin kendi programlarıyla bu değişime uyum sağlamaları lazım.

Kaç fakülte var üniversitede?

Mühendislik ve işletme fakültemiz var.

Bunun yanı sıra otel yöneticiliği bölümümüz var. İşletme fakültemizde mastır ve doktora programları ile Executive MBA programları var.

Hukuk fakültesi açmak için de müracaat ettik.

Çünkü İngilizce bilen hukukçulara ihtiyaç olduğuna inanıyoruz.

AB, şirketler, SPK, bankacılık, patent ve deniz hukuku gibi uluslararası kavramlarda uzmanlaşmış insanlara ihtiyaç var.

Yeni kampusta öğrenci kapasitenizi ne kadar artıracaksınız?

Alemdağ'da 30 bin metrekare kapalı alanı olan binamız, gelecek yıl temmuz ayında bitecek. Sonra devam edeceğiz yatırıma.

Çünkü üç - dört yıl içinde dört – beş bin talebeyi barındıran 100 bin metrekarelik bir alana ulaşmamız lazım.

Halen öğrencilerimizin yüzde 75'i burslu ve bunu çok önemsiyoruz.

Burs oranımız, herhangi bir vakıf üniversitesiyle kıyasladığınızda en yüksek üniversite biziz.




Yakın zamanda Millenium Bank Türkiye biriminin hisselerini satın alarak yurtiçinde bankacılığa geri döndünüz. Bu satın alma işlemi hangi aşamada?

İzinlerini bekliyoruz, çıktıktan sonra inşallah başlayacağız.

Bankacılık için hedefleriniz neler? Yeni bir Finansbank yaratmak gibi iddialı hedefleriniz var mı?


Yeni bir Finansbank yaratmak kolay değil tabii.

Piyasada "Hüsnü Özyeğin bu alana yatırım yaptıysa büyük oynar" diye bir beklenti var ama.

Mutlaka öyle bir şeyler olacak tabii. Zaten farklı bir şeyler yapmak zorundasınız.

Millenium Bank'ın şu anda 18 şubesi var.

Bankacılık o kadar hızlı değişiyor ki müşterilere yeni hizmetler sunmazsanız ilerleyemezsiniz.

Bir de bu işte teknoloji çok önemli. Çok ileri bir teknoloji kullanmayı düşünüyoruz.

Hedefiniz nedir? Orta büyüklükte mi yoksa büyük bir banka mı olmayı hedefliyorsunuz?

Yöneticilerin başarısı gösterecek onu. Bankacılık diğer sektörlerden biraz farklı. Finansbank 20 yılda beşinci banka konumuna geldi.

Bu ortamda sektör ortalamasının üzerinde büyümek bizim için başarı olacaktır.

Örneğin şimdilik büyük şehirlerde bulunan şubelerinizi Anadolu'ya yaymayacak mısınız?

O da zaman meselesi. Şubelerimizi her şehirde görmek isteriz tabi.

Bırakın İstanbul'u Rusya Federasyonunda, Moskova, Sen Petersburg Rostow, Krasnodar, Pern gibi 50 şehirde şubesi olan Credio Bank gibi Türkiye'de de zaman içinde yayılmayı planlıyoruz.

Sizin için kamuoyunda "Tuttuğunu altın eden adam" algısı var. Millenium Bank'ı da altın edecek misiniz

?

İnşallah, bize inananları mahcup etmeyeceğiz.
 

"10'uncu zengin olmak isterim"


FORBES Türkiye Zenginler Listesi'ne göre Türkiye'nin en zengin adamısınız…

Bu nasıl bir duygudur? İnsan kendi kendine kalınca bundan gurur duyuyor mu?
İnsan tabi ki gurur duyuyor, nasıl duymasın?

Ama benim en çok keyiflendiğim konu o listede kaçıncı olduğum değil, Anadolu'da yaptırdığım okul ve kız yurtlarında 40 bin çocuğumuza eğitim fırsatı yaratmış olmam.

Eşimin de AÇEV kanalıyla 81 ilde 600 bin anne ve okul öncesi çocuklara verdiği eğitim önemsiyorum.

Başarımı, benden daha az şanslı insanlara ne kadar dokunduğumla ölçüyorum.

Ya işin rakamsal tarafı?


Öncelikle şunu söylemeliyim ki Türkiye'de benden çok daha zengin insanlar olduğuna inanıyorum. Bir bankacı olarak da bunu biliyorum.

Neden benim öne çıktığım konusuna gelince: Çünkü benim varlıklarımın hepsi kayıtlı.

İki evimi sattım bankayı kurdum, sonra da sattım.

Hepsi kayıtlı kuyutlu olduğu için bir yere oturtuldum diyeyim.

Herkesin malı kayıtlı olsa orada çok daha varlıklı insanlar olduğunu kamuoyu görecektir.

Yoksa bir şikayetim yok.

Her gün şükrediyorum.

Bu şükür param olduğu için değil artık başkaları için ne yaptığım için önemli.

Çocuklarımla ve ailemle bu parayla ne yapacağımız önemli değil.

Biz artık bu saatten sonra "kaç paramız var" diye skor tutmuyoruz.

Üniversiteye kaç öğrenci almışız, kaç öğrenciye burs veriyorum, bunlar benim için daha önemli.

Haftada 500 sayfa rapor okuyor. 
Bu kadar sektör, bu kadar çalışan bu kadar koşuşturmaca içinde Hüsnü Özyeğin'in nasıl dinlendiğini öğrenmek isterim?


Her şeyden önce uyurken dinlenirim.

Gayet güzel uyurum hatta biraz fazla uyuduğumu söyleyebilirim.

Günde sekiz – dokuz saat uyurum.

Akşam 11-12'de yatarım, sabah da 08:30'da çalar saati kurmak zorunda kalarak uyanırım.

Güne müthiş bir enerjiyle başlıyorum bu sayede.

Yazın hafta sonlarımı üçer güne çıkarıp teknede dinleniyorum.

Bir de kesinlikle eve iş götürmem.

Zaten akşam 20:00-20:30 gibi evde olurum.

Cumartesi günleri çalışırım ama pazar günleri çalışmam, arkadaşlarımla tavla oynarım, iş dışında yöneticilerimle vakit geçirmek iyi geliyor.

Ayrıca yüzüyorum.

Beş-altı sene önce diz bağlarım kopuncaya kadar tenis oynadım.



Ben 10 yaşından beri Beşiktaşlıyım ama Fenerbahçe'nin lisanslı sporcusuyum zira Fenerbahçe yıldızlar ve gençler basketbol takımında oynadım.

Her sporu yaptım diyebilirim. Müziğin ise her türlüsünü çok severim.

Bir de başarılı insanların biyografilerini okuyorum.

Her hafta da dünya ekonomisi ile ilgili 400 - 500 sayfa araştırma raporu okurum.

Geçen hafta Fiba Sigorta'yı Japon NKSJ'ye sattınız. Bu satışın sizin için önemi nedir

?

Her şirketin doğma, büyüme ve gelişme evreleri var.

Bu evrelerin belli bir noktasında şirketin satılması şirket açısından da hissedarları açısından da faydalı olur.

Sonuçta bu şirketi oldukça büyük bir gruba sattık ve bunların Türkiye ile ilgili son derece iddialı hedefleri var.

HÜSNÜ M. ÖZYEĞİN

• 1945'de İzmir'de doğan Hüsnü M. Özyeğin, 1963 de Robert Akademi'den mezun oldu.
Oregon State University'den 1967'de İnşaat Mühendisliği ve 1969 da Harvard Business School'dan master diplomasını aldı. 


• 1974-1977 tarihleri arasında Pamukbank T.A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi, 1977-1984 de Pamukbank T.A.Ş. Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi, 1984-1987 tarihleri arasında Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Vekili, Murahhas Üye ve Genel Müdürlük görevini yaptı.


• Ekim 1987'deFinansbank A.Ş.'yi kurdu. Aynı zamanda Fiba Holding A.Ş. ve Credit Europe Bank (İsviçre) S.A. Yönetim Kurulu Başkanı, Credit Europe Bank (Hollanda) N.V. ve Credit Europe Bank (Rusya) Ltd. Yönetim Kurulu Üyesi.


• Hüsnü M. Özyeğin Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı, Anne Çocuk Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi, TESEV Danışma Kurulu Üyesi, Toplum Gönüllüleri Vakfı Mütevelli Heyet Üyesi, Hisar Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı, Özyeğin Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı ve Harvard Business School Dean's Advisory Board üyesidir. 


• Evli, iki çocuk babası ve iki torun sahibi olan Özyeğin, İngilizce biliyor.

.
.


Hüsnu Özyeğin

.
.
.

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org