Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Meltem Kurtsan Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

Annem çok güçlü bir kadındır
10.08.2009
Okunma Sayısı : 5747
Oy Sayısı : 2
Değerlendirme : 5
Popülarite : 1,51
Verdiğiniz Puan :
 

 

Annem çok güçlü bir kadındır
Meltem Kurtsan
.
.
.

Inbiox için yapilan söyleşimi paylaşıyorum...

.
.
.

Annem çok güçlü bir kadındır
Inbiox
.
.

Bazen ne kadar mantıklı açıklamalar da yapılsa insan kendi yolunu seçmeyi tercih ediyor...


Ben bizde olanı şuna bağlıyorum: Babam bize her zaman "Serbestsiniz, istediğinizi olun ama böyle böyle olursanız şöyle şöyle olur" deyip, aslında karışmıyormuş gibi karıştı. Bu da anne babalara taktik olabilir:

Çocukları bastırmamak gerekiyor, bastırırsanız gençlerin buna tepki vermemesine imkân yok.

Babam ne kadar yardıma, desteğe ihtiyacı olduğunu da bizimle hep paylaştı.

Mesela bir makine almışsa, taksit zamanı ödemekte zorlandığını, geceleri uyuyamadığını anlatırdı, gizlemezdi. Her şeyi olduğu gibi hissettirdiği için sorumluluk duygusunu verdi.

Onun bu tarzı, işi sahiplenmeyi ve girişimciliği öğretmek adına faydalı oldu.

İş hayatının tozpembe olmadığını çocukken öğrenmiştik.

Bale yapmanızın bugüne yansıyan kazanımları var mı?

Büyüme döneminde hareket yapmış olmanın hayatıma, 'bedene bakma disiplini' getirdiğine inanıyorum.

Bugün spor yapamadığım dönemlerde ruh halim kötüye gidiyor, kendimi mutsuz ve sağlıksız hissediyorum.

'Ünlü, iyi bir balerin olabilirdim' diye düşündüğünüz zamanlar oluyor mu hiç?

Yok... Bale hocası olabilirdim ama sahne sanatçısı olamayabilirdim.

Şu andaki konumumda kendimi buldum; yapımda liderlik, yöneticilik, eğitmenlik var.

Kafamın çalışması hayatımı çok yönlendiriyor; bedenimin, ruhumun çalışması da kafamın çalışmasına yardım ediyor.

Beyin gücümün çok aktif, kapasiteli ve yaratıcı olduğunu düşünüyorum.

Benim en güçlü yönlerim; beyin, algılama, idare etme, yönetme, organizasyon, olayları farklı boyutlarıyla görebilme...

Babanızın hayatınızda yeri büyük sanırım...

Hem babamın, hem annemin...

Annem de çok güçlü bir kadındır.

10, 15 gün önce Facebook'ta lise arkadaşlarımızla birbirimizi bulduk, herkes annemi hatırlıyor.

Annem çok çalışkandır.

Genç yaşta evlenip iki çocuk sahibi olduktan sonra üniversite okumuş, eczacı olmuş.

Babam da çok demok-ratik, bu süreçte anneme destek vermiş.

Aslında düşünüyorum da KAGİDER'e (Türkiye Kadın Girişimciler Derneği) başkan olmam da tesadüf değil. Babamın böyle demokratik, feminist olması da etkili oldu.

Annemin disiplinli, zorlayıcı ve babamın da demokratik, derin olması formasyonumu oluşturmamda etkili oldu tabii.

"Ben aktivistim galiba" diyorsunuz... Kendinizi bu anlamda nasıl tanımlıyorsunuz?

Bir şey görüyor ve "Bu mutlaka biliniyordur, insanlar farkındadır" diyordum ama sonra anlıyordum ki öyle değil.

Kendime güvenim geldikçe söylemeye başladım, ortalığı aktive edip biraz da zıt şeyler söyleyebiliyorum.

Mesela bugün bir haber okudum; kadınlar 'işadamı değiliz' demiş.

Ben bundan beş yıl önce TÜSİAD'a (Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği) mektup yazıp "Ya işkadınları ve işadamları olacağız ya da işinsanları" demiştim.

Bugün yapılanın 4 yıl önce atılan adımın devamı olduğunu düşünüyor ve bu noktaya gelinmesinde kendime pay çıkarıp mutlu oluyorum.

Bir sorun gördüğünüzde ona müdahale etmeden duramıyorsunuz sanırım...

Aynen öyle. Bulunduğum yerde her şeye çözüm üretmekle yükümlüymüşüm gibi hissediyorum. Bir sürü şeye burnumu sokuyorum yani.

Bu sizi zaman zaman yormuyor mu?

Çok hoşuma gidiyor, beynim jimnastik yapıyor.

Çözüm üretmek ve yapmakla yükümlüyüm ben.

Bilmiyorum yapıcı mı, ileri görüşlü mü denir?

Mesela bir kitap okudum; Türkiye'nin 122 önemli bitki alanı varmış korunması gereken.

Onlardan birinin Gölköy'de olduğunu öğrendim, palmiyeler.

Bodrum'a gidip görünce de proje üretmek istedim:

Onları koruyalım, çoğaltalım, turistler gelsin...

İşte böyle; düşünüyorum, bir iki kişiyi harekete geçiriyorum, sonra herkes beğeniyor, desteklemek istiyor. KAGİDER de böyle doğdu bir anlamda aslında...

Nasıl, biraz açar mısınız?

TÜSİAD'a üye olduğumda bana 'Kadın Erkek Eşitliğine Doğru Yürüyüş' diye bir rapordan bahsettiler ve bu raporun gereklerini yerine getirecek komitenin başkanlığını yapıp yapmayacağımı sordular.

Bana bir rapor vermeye görün...

Raporu okudukça mahvoldum; Türkiye'deki kadınlar bunları hak etmiyordu. "Bir şeyler yapılmalı" dedim.

O sıra Türkiye'de girişimci kadın derneği olmadığını fark ettim. Kuralım kararını aldıktan sonra herkese haber verdik ve 70 kadın TÜSİAD'ın toplantı salonunda buluştuk.

Konuşurken 'kadın girişimci' konusuna odaklanılması gerektiği ortaya çıktı ve sonra şekillendi.

Türkiye bugün kadın-erkek eşitliği bakımından nasıl bir durumda sizce?

Felaket bir durumdayız, gittikçe de kötüye gidiyor gibi geliyor bana. Başka ne diyeyim, bilmiyorum...

Ben tam enerjik zamanımda, böyle bir oluşumun içinde hakikaten çok çalıştım. KAGİDER 5 senede önemli bir noktaya geldi. Bu tüm ekibin özverili çalışmasıyla oldu. Bugün de devam ediyor, yeni yönetim kurulu da çok iyi çalışıyor.

KAGİDER Türk kadınlarının medarı iftiharıdır.

Fitoterapi (bitkilerle tedavi) konusunda yüksek lisansa hazırlanıyorsunuz. Neden fitoterapi?

Mezun olduğum İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi'nde bu bölümün açılacağını öğrendiğimde "Bu tam da benim okumam gereken konu" dedim. Hayatımın şöyle bir dönemine de geldi:

Ben kadın hareketinden yoruldum, çok kırıldım.

KAGİDER'de beş sene çok emek verdik.

Biz bu kadar çalışırken Türkiye'deki kadının konumu nasıl geriye gidebilirdi?

Kadınların bireyselleştirilmemesi, çok çocukla eve bağımlı hale getirilmesi ve üniversite okusa bile çalıştırılmamasına ilişkin zihniyetin artıyor olduğunu görmek beni çok çok üzdü.

KAGİDER'in suçu yok.

Genel muhafazakâr iktidarın, zihniyetin sonucu bu.

Dolayısıyla kendimi doğayla bütünleştirmeye karar verdim.

Enerjimi ve gücümü biraz da doğaya vermek istiyorum.

Kadın konusundan tamamen kopmama da imkân yok tabii...

Boş durduğunuz bir anı hatırlıyor musunuz?

Kendimi çok hırpaladığım zaman, 'bir dakika' deyip nefes aldığım oluyor.

Kendimi kolluyorum biraz, yoksa kendimi yıpratma potansiyelim var. KAGİDER'den geri çekilmem de biraz öyle.

Kırgınlığa uğradığımda kendimi çekmezsem bu üzüntü iyi gelmiyor, insanın enerjisini çekiyor.

KAGİDER'de en son Dünya Ekonomik Forumu'nun toplantısına katıldığımda hiçbir şey konuşamadım, kilitlendim. Çünkü rapor açıklanmış; Türkiye geriye gidiyor.

Bakanımız orada konuşuyor.

Ben ne diyeyim, kimi kime şikâyet edeyim?

O noktada kilitlendim ve bu konuya bir es vermem gerektiğini anladım.

Zaten yol açıldığında konuya sahip çıkanlar da oluyor.

Kimse yeri doldurulamaz değil.

Çekilmeyi, koltuğu bırakmayı bilmek lazım.

12 yıldır yoga yapıyorsunuz. Neden yoga?

Yogasız bir hayat düşünemem artık.

Gün içinde bir sürü kötü enerji biriktiriyoruz, bunlardan arınmak için spor güzel bir fırsat.

Arınanların daha iyi insan olabileceklerini düşünüyorum.

İki oğlunuz var. Nasıl bir annesiniz?

Çocuklarıma iyi bir insan olarak örnek olduğumu düşünüyorum.

Onları zorlamış da olabilirim, çünkü tembellik yapmalarına izin vermedim.

Tarabya'daki evinizi oğullarınıza bırakıp Cihangir'e kiraya çıkmışsınız. Genelde tam tersi bir duruşa alışkınız, büyüyence çocuklar ayrılır evden...

Ben kaçtım...

Oğullarına düşkün anne tipi olmadığım belli oluyor değil mi?

Yani kadınlar kendi potansiyellerini gerçekleştiremeyince çocuklarından, özellikle oğullarından, çok şey bekliyor.

Onların varlığı, duruşları, başarıları, meslekleri ve seçimleriyle kendilerini özdeşleştiriyorlar.

Ben de bu yok haliyle.

Bir de çocuklarını özgür bırakan bir anneyim.

Şirketin yönetimini iki oğlunuza bırakmayı mı planlıyorsunuz?

Valla biliyor musunuz, hiç bilmiyorum.

İnsanın en önemli varlık sebebi, bu dünyaya gelirken getirdiği yetenekleri, kabiliyetleri gerçekleştirebilmesi.

Biz profesyonel bir şirket olduk, evet oğullarım işten anlamalı ama bizzat çalışmalarına gerek yok.

Ben onlara 'gidin hayatınızı yaşayın' diyorum.

Sizin kadar aktif biri annelikten ürker gibi geliyor insana ama genç yaşta anne olmuşsunuz...

Çok ürktüm aslında.

Anne olmak bana ilk günler zor geldi. 22 yaşında anne oldum.

Çocuklara bakamayacağımı düşünür, korkardım hep.

Annelik sorumluluk üzerine sorumluluk getiriyor. Ben çok meşgul olmasam onları çok kafaya da takabilirim, potansiyelim var yani; 'acaba iyiler mi, ne yapıyorlar?' (vs) gibi. Allah'tan çok oyalanıyorum.

.
.
.

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org