Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Ali Sabancı Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

Ben hain miyim?
16.06.2008
Okunma Sayısı : 20704
Oy Sayısı : 13
Değerlendirme : 4,92
Popülarite : 5,48
Verdiğiniz Puan :
 

 

Ben hain miyim?
Ali Sabancı
.
.
Fortune dergisi için Sayın Pınar Çelik hanımın yaptığı söyleşiyi paylaşıyorum.
.
.
 

Ben hain miyim?
.


Üç yıldır oturduğu Türkiye'nin en büyük holdinglerinden  Sabancı Holding'deki Strateji ve İş Geliştirme Grup Başkanlığı koltuğunu 2004'te boşaltan Ali Sabancı, bugün  Galatasaray'ın  şampiyonluğundan  dolayı sarı kırmızı balonlarla donattığı Pegasus Havayolları'ndaki odasında kendine şu soruyu soruyor: "Ben  hain miyim?" İşte bu, bir türlü yerinde duramayan, her an  herkesi şaşırtan, amcası Sakıp Sabancı'nın deyimi ile "Sempatik, başarılı ve koşkan bir insan" olarak Ali Sabancı'nın  durduğu an… Ali Sabancı artık bulduğu yanıtı paylaşmaya hazır. 3 Haziran'da gerçekleştirilecek 5. Uluslararası Aile Şirketleri Forumu'nda yanıtını kendileri gibi aile şirketi olan grupların patronları ve yöneticilerine anlatacak. Aile şirketleri danışmanı Dr. Haluk Alacaklıoglu'nun  bu yıl "Aile Şirketlerinde Girişimcilik" teması ile düzenlediği forumun ana konuşmacısı olacak.

Alacaklıoğlu, bir uzman olarak Sabancı'nın  sorusuna profesyonel bir yaklaşım  getiriyor:
"İki –üç  nesil  sonra kurucuyla aynı kan bağına ve karaktere sahip olan  bir insan 'Ben  gidiyorum' diyebilir. O zaman ihanet mi? Hayır, bu tamamen  dışarıya gidip bir şeyler yaratma güdüsü." İşte bu güdü ile ilk önce Ali Sabancı'nın babası Şevket Sabancı ve kız kardeşi Emine Kamışlı, 2000 yılında kendi işlerini kurmaya karar vermişti. Aileye o da katıldı. Bir risk sermayesi firması olarak işe başlayan Esas Holding olarak önce Medline'ı, ardından da City Farm'ı satın aldılar. Sonra Bilkent Holding'le birlikte Promed'i kurdular. Pan tarım'ı satın alarak tarıma, Sporting mağazalarına ortak olarak spor perakendeciliğine girdiler. Derindere Otomotiv ile birlikte Renty'yi kurdular. Tam  verim alamadıkları Sporting'den  çıktıktan  sonra gıdadaki büyümeyi gördükleri için 2004'te Çoban  yoğurtlarını aldılar.

Pegasus'u satın aldıktan sonra hızla  bir yatırım  holdingi olma yolunda ilerlemeye başladılar. En  son Peyman ile yüzde 30 ortaklık  yaparak atıştırmalık pazarına girdiler. Zorlu'nun Antalya'daki et işletme tesisini satın alarak  hazır gıda işine el attılar. Elektronik perakendecilikte Dixons Grubu ile Electroworld adında elektronik  mağazalar açan holding, BSK ile de orta ölçekli olup hastane zinciri kurma yolunda.

Ayrıca,  büyüklüğü en az 2 bin metrekare olacak, dekorasyondan mobilyaya kadar her şeyin  bulunacağı zincir mağazalar projesi üzerinde çalışıyorlar.

2008'de üç mağazayla başlayıp bu sayıyı 30'a çıkarmayı hedefliyorlar. Bu konuda her birinin  yıllık cirosu 10 milyar dolar olan  iki şirket ile görüşmeleri devam ediyor.

13 firmayla faaliyet gösteren  holdingin 2006'da 500 milyon  YTL olan  cirosu 2007'de 700 milyon  YTL'ye çıktı. 2008 hedefiyse 1 milyar dolar. 2007'de 150 milyon  dolarlık yatırım  yapan  holding, 2008 için aynı oranda yatırım yapıyor. Holdingin  yönetim kurulu üyesi ve Pegasus'un  Yönetim  Kurulu başkanı Ali Sabancı "kendi şirketimde asla yapmayacağım" dediği birçok şeyi hayata geçirmenin peşinde.

ABD Tuft's Üniversitesi'nde politika ve ekonomi eğitimi alan, iki yıl  Morgan stanley & Co. Inc.'da görev yapan  Sabancı, 1995'te Colombia Business School'da uluslararası finans üzerine MBA yapıp Türkiye'ye döndü. İstanbul'a ayak bastığında, "Türkiye benim gibi bir evladı olduğu için şanslı" diyen  adam, bugün "insanları çok kırdım" diyecek kadar özeleştiriye açık. Sabancı ile kendisi de bir aile şirketi olan Esas Holding'i, neyi , nasıl  farklı yapmaya çalıştıklarını ve tüm  bu süreç içindeki değişimini konuştuk.

Esas Holding'i Sabancı Holding'den ayıran en önemli  özellik nedir?

AS: İki önemli özellik var. Esas Holding, Sabancı kadar  kurumsal değil. Dolayısıyla da bürokratik değil. Çünkü kurumsallık yanında bürokrasi getiriyor. İkinci özellik ise Esas Holding'de  kararlar çok hızlı alınıyor. Sisteme bağlı olmadan  karar verilebiliyor. Her işi götüren  insan tam yetkili.

Kendi holdinginizde nasıl bir büyüme modeli geliştirdiniz?

AS: Esas Holding'in  tüm  hissedarları aynı zamanda Sabancı  Holding'in  ve Akbank'ın  hissedarı. Demekki Esas'ın  arkasında çok ciddi bir mali güç  var. Bizim amacımız Esas'ı bu mali güçten faydalanarak daha hızlı büyütmek.

Yatırım  yaparken bazı insanlar işin büyüklüğüne, bazıları getirisine, bazıları ilse sektörüne bakar. Biz diyoruz ki bunu çerçevelemeliyiz. "Bunlar bizim  işe bakmazlar, o yüzden  onlara götürmeliyim" düşüncesini önlemek istiyoruz. Önümüze gelen  iş büyüklük , getiri, sektör açısından bizim düşüncemize yakınsa o zaman  biz burada konsolide ediyoruz. Eğer bilmediğimiz bir sektörle ilgili bir fırsat gelirse biz o  sektörü bilen birini bulup Esas Holding ailesine dahil ediyoruz.

Sabancı Holding'deyken "Kendi holdingimde asla yapmam dediğiniz şey neydi?

AS: "Sıkılmayacağım" dedim. Bir işyerinde sıkılmamak çok önemli çünkü zamanınızın çoğunu işte harcıyorsunuz. Kendime dediğim  ikinci şeyse "entelektüel  seviyede etik olacağım". Çalışanların  ölüm, düğün,evlilik yıl dönümü, doğum gününü takip eden  bir aile yönetimi birimi var insan kaynakları departmanı içinde. Manen onların yanında olduğumu gösteriyorum.

Entelektüel seviyede etik olarak  yapmamam gereken  ikinci görevim "hiçbir zaman yalan söylemeyeceksin." Çünkü bir zaman yalan  söylersen o kişiye ne yalan söylediğini düşünmeye başlarsın. Hiç buna gerek yok. Son olarak da "huzursuz" olmayacağım. Şimdi huzursuz olmuyor muyum, oluyorum tabii ki ama işimle ilgili  huzursuzluklar bunlar. Sabancı'dayken  yapamadığım işlerle ilgili huzursuzluklar duyardım.

Sabancı'da ne yapmak istedinizde yapamadınız?

AS: Kaçan balık büyük olur hesabı yapabilirim ve bir sürü insana da haksızlık  edebilirim şu anda. Strateji Grup Başkanı iken  ayrıldım Sabancı'dan. O ortamda sanki ben grubun daha hızlı büyüyebileceğini düşünüyordum. Türkiye çok ciddi bir özelleştirme evresinden geçti. En sonunda Türk Telekom'un  çok ciddi bir paraya satılması  bunun en iyi örneği. Hala da bu evreden  geçiyor Türkiye. Fırsatları  bazen kendin yaratabiliyorsun bazen  kendin yaratabiliyorsun bazen de fırsatlar senden bağımsız oluşuyor.  Ama sadece kendi yaratmaya çalıştığın  fırsatlara odaklanırsan  o zaman  önünden  kendi başına oluşan  fırsatlar geçip gidiyor.

Sabancı, daha kurumsaldı dediniz. Kurumsallaşmak  nedir size göre?

AS: Bana göre yönetim  sistemini oluşturmak ve yönetimin  devamlılığını sağlamaktır. Başarılı  bir şirketin  hangi seviyede kurumsallaşması gerektiği içinde bulunduğu ortamla birebir ilişkili. Mc Kinsey diye bir şirket var. Kurumsallaşmayı öğretiyor. Bana "Size dünyadaki en iyi  örneklerle geldim" diyor. "Kore'de şöyle olmuş, İsveç'te böyle olmuş, ABD'de şöyle olmuş, bizim  hedefimiz de bunlar olmalı" diyor. Ama ben  Türkiye'de çalışıyorum. Ben bu şekilde  Türkiye'de kurumsal olursam  acaba Türkiye'ye göre bazı fırsatları kaçırıyor olur muyum? Bu kebapçıda suşi istemek gibi bir şey.

Bana göre kurumsallaşmayla ilgili iki ayakkabı var. Birinci ayakkabı; içinde bulunduğun ortamı göz önünde bulundurmalısın. İkinci ayakkabı ise; bana göre kimleri kurumsallaştırmaya çalıştığın  çok önemli. Likit insanlar yaratmak lazım. Sabancı'da enflasyonun altında zam yapsanız bile kimse ayrılmazdı. "Acaba bu insanlar neden gitmiyor" derdim. Sabancı'yı çok seviyorlar diye mi? Çünkü likit değiller yahu.. 35 sene sonra nereye gideceksin? Kurumsallaşmanın en önemli noktalarından biri de her departmanda yüzde 5-10 arası bir devir hareketini teşvik etmen gerekiyor Eğer etmezsen içeride sağlıklı bir rekabet yaratmayı, pazarda ne olup bittiğini dahi bilemezsin.

Peki şirketler kimleri kurumsallaştırmaya çalışıyor?

AS: Biz aile şirketlerinde kurumsallaşmakla, kendimizi kedimizden koruyoruz. Ben hep kendime şunu soruyorum: Bir aile büyüğü kendine iki şey söyleyebilir: "Birgün ben öldüğümde işlerin böyle olmasını isterim", ki bu bana göre en sağlıklısı. Bir de "Bir gün  ölürsem" diyenler var. "Bir gün ölürsem " diyor ama "Ölmeye de bilirim ona göre"! Yani "Eğer ölmezsem kurumsallaşırız" diyen kesim.

40 sene boyunca belli alışkanlıklar var ve o alışkanlıklar seni sen yapıyor. Ama kurumsallaşmak adına diyorsun ki "Senin artık bayrağı teslim etmen lazım" Adam "Ben şimdi ne yapacağım? Sabah kalkıp ofise geliyordum, bir asistanım vardı" derken, sen "Merak etme araba da veririz sana oda da " diyorsun. Sorun o değil ki. O kartın  üzerinde yazan bir titr var. Adamın ona ihtiyacı var. Eğer şirketleri kurumsallaştırırsak o ortamlara uygun  sistemleri kurarız ama şablon illa başka birinin  ayakkabısı olmaz.

Ben mastır yaparken  aile şirketleri dersi almıştım orada bir sunum yaptım: 20 aile ferdiyiz ve şirket cirosu 10 milyar dolar. Adam başına düşen ciro 500 milyon  dolar.  Problem ne zaman başlıyor? Ondan sonraki jenerasyon diyelim ki 40'a çıktı. Ama iş 12 milyar dolarda, şimdi  adam başına ciro küçüldü. Adam başına uğraşı veya başarı  bazı küçüldü. İşler büyürken bunun gibi yeterlilikler bazında insanları  derecelendirmek gibi işler ikinci plana atılıyor. İşler ne zaman küçülürse o zaman  tekrar sisteme odaklanmaya başlıyorsun.

Firmalarda aile fertlerinin üst düzey  pozisyonlarda yer almasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

AS: Sabancı'dayken  bir toplantıya çağrıldım. Sakıp Amcam  ve babam vardı: En iyi insanı bulmak  çok önemli diyorlardı. Sonra ben dedim ki "Biz dünyanın en şanslı ailesiyiz."  "Niye" diye sordular, dedim ki: "Bizde bütün aile fertleri ve eşleri bizim şirkette hep en üst seviyelerde. Demek ki bizim aile daima en iyi insanları üretiyor." Şuna gelmeye çalışıyorum: O ayakkabıyı biçerken şirketi mi  yoksa şahısları  mı kurumsallaştıracaksın bunu iyi belirlemen gerekiyor.

Esas Holding'de nasıl bir yapı kurdunuz?

AS: Bizde pirim sistemi var. Bu  performansa dayalı  bir sistem. Manevi tarafta ise sürekli bilgi paylaşımında bulunuyoruz. Yılda beş defa farklı şehirlerde toplantılar yapıyoruz ben ve Sertaç Beyin (Sertaç Haybat) liderliğinde. Dolayısıyla kulaktan  kulağa hiçbir şey gitmiyor. Tekrar sisteme dönecek olursak: Örneğin Sabancı'dayken  aile konseyine eşimi sokmadım, niye? Çünkü eşimi seçen benim, aile konseyi değil. Konseye girmek ve çıkmak evlilik vesilesiyle olmamalı. Hanımın (Vuslat Doğan Sabancı) aile konseyine de ben girmem.

Geçmişe bakınca ne gibi hatalar yaptığınızı düşünüyorsunuz?

AS: İnsan  büyürken anlıyor… Liderim, vizyonum var falan  bunların hepsi boş. Lider olanın  arkasında birilerinin gelmesi lazım. Mustafa Koç, çok doğru  söylüyor: Vizyonla illüzyon arasında çok ince bir çizgi vardır. Dönüp bakıyorum neler demişim, insanları nasıl kırmışım. Yinede buna rağmen  kuzenlerim bana tahammül edebilmiş. Söylediklerimin kimi inciteceğini hesap  etmiyordum.  İletişimde, dediğimle insanların anladıkları arasında fark olduğunu fark ettim.  Bu konuda profesyonel yardım aldım.  Bana dendi ki: "Senin ne dediğin yetmiyor. Karşındakinin de ne anlayacağını iyi bilmen lazım." Ama bazen de dan, dun  konuşacaksın. İnsanlar seni daha az tahmin  edebilirse bir kutuya koymuyor. Seni kutuya koymadığı zaman  kendisini de o kutuya koymuyor. O zaman  daha serbest  düşünülüyor.

Şimdi şirketinizde nasıl bir sistem işliyor?

AS: CV'lerini değerlendirmemiz için başvurularından 10 YTL alan şirketten bahsediyoruz. Bu arada insanlar yüzde 10 kar payı alıyor. Petrol fiyatı 125 dolara çıktığında bizim  2008 kar bütçemiz yerlerde sürünüyor. Sonunda toplantıda "Bu sorun bir tek benim sorunum mu" dedim. Adam çıkartmak verimliliği  artırmanın  en kötü yolu. Bunu asla yapmayacağız. Maaşları da azaltmayacağız. Çünkü amacımız verimlilik.

Çocuklarınıza Sabancı Holding gibi bir holding bırakmayı  hayal ediyor musunuz?

AS: Bir kere çocuklarım bu şirketi  devralacak mı, daha soğru bir soru. Bu çocuklarıma haksızlık mı, yoksa doğru mu olurdu bilemiyorum. Ben günün  sonunda aileme kendi tercihlerini yapabilecek  bir şirket yaratmaya çalışıyorum. Havayolu şirketi  babamın  hayaliydi, ben onun hayalini  gerçekleştirdim. Sordum babama: "Sen 15-16 yıldır havayolu  işinin  doğru olduğunu düşünüyorsun. Sabancı'da bu işe girilmemiş.  Böyle bir şirketin sahibi olacağını düşünüyor muydun? Ama bugün Pegasus THY 'den  sonraki en büyük  havayolu şirketi.

Aile şirketi Forumu'nda neler anlatacaksınız?

AS: Konuların  başında şu var: "Bir insan aile şirketinden  ayrılarak o aileye ihanet ediyor mu etmiyor mu?" Biz Mc Kinsey ile çalışırken önce aile mi, şirket mi diye bir soru sormuşlardı. Şimdi anlıyorum ki bu doğru ama yetmiyor. Şirket ofiste önemli, aile bunun dışında önemli.

Sakıp Sabancı sizin ona ihanet ettiğinizi düşündü mü?

AS: Dile getirmedi ama düşünmüş olabilir. Ama çok doğal. Bazı Bazı kuzenlerim bana kızdı ama onlarla şimdi daha iyi anlaşıyorum. Genç  jenerasyonlar,  baba mesleği ne olursa olsun kendilerini bu mesleğe hazırlamaya çalışırlar. Kurucu jenerasyonlar da "gönüllerinde" kurdukları işin kendi çocukları tarafından devam  ettirileceğini umar. Genç jejerasyon bu düzene aykırı  davrandığında bazen  kendileri düzene ihanet ettiklerini düşünürler, bazen de her ikisi. Ne kadar stres dolu bir oluşum değil mi? Ama kendi işini kurmak çok sağlıklı bir şey. Ben 3-4 yıldır başarı ihtimali yüksek bir şirketin  peşinden koşuyorum. Başarılı olup olmadığı seneler sonra belli olacak.

.
.

.


.
.

Ali Sabancı Gözüyle Kimdir Başarıları Linkler Kendi Sesiyle Fotograf Albüm Kitap Tavsiyeleri TV Tüm Yazıları Ali Sabancı Odası Lider Arama

.
.

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org