|
Tüm Yazıları
ShareThis
|
Bürokrasiden sıkıldım, Sabancı'dan ayrıldım
16.06.2007 |
|
Okunma Sayısı : |
21296 |
|
|
Oy Sayısı : |
9 |
|
|
Değerlendirme : |
5 |
|
|
Popülarite : |
4,77 |
|
|
Verdiğiniz Puan : |
|
|
|
|
|
|
Bürokrasiden sıkıldım, Sabancı'dan ayrıldım Ali Sabancı . . İndeks İçerik-İletişim Danışmanlık ve Tic.Ltd.Şti. tarafından benimle yapılan ve PY dergisinde yayınlanan söyleşimi sizlerle paylaşmak istedim.
. .
''Bürokrasiden sıkıldım, Sabancı'dan ayrıldım''
Ali Sabancı, iki yıl önce herkesi şaşırttı. Sabancı Holding Strateji ve İş Geliştirme Grup Başkanlığı görevinden aniden ayrıldı. Bol dedikodu yayıldı. Sabancı'ya ne oluyor diye soruldu. Sabancı, neden ayrıldığını ilk kez anlattı. Bürokrasiden yoruldum başka işler denemek istedim diyor. Şimdi Esas Holding'in amiral gemisi Pegasus Havayolları'nın başında. Yoluna ''keyifle'' ve ''gezerek'' devam ediyor. Ali Sabancı sıcak ve renkli bir kişilik. Hal ve hareketlerinin yanı sıra görünüşüyle de amcası Sakıp Sabancı'yı anımsatıyor. Konuşurken kullandığı ''abla'' ya da ''abi'' sözcükleriyle samimiyetini ortaya koyuyor. Bunun kendisi için son derece doğal olduğunu söylerken, röportajı keyifli bir sohbete dönüştürmeyi başarıyor. Heyecanlı yapısıyla karşısındakini de heyecanlandırıyor. Otururken, heyecanının arttığı noktalarda birden ayağa kalkıyor ve konuşmaya ayakta devam ediyor. Ses tonundaki iniş ve çıkışlarla karşısındakinin ilgisini canlı tutmayı başarıyor. Limon kolonyasıyla arasındaki güçlü bağı röportaj süresince şişenin üçte birini bitirmesinden anlıyoruz... İki yıl önce Sabancı Holding Strateji ve İş Geliştirme Grup Başkanlığı'ndan ayrılan Sabancı, kendi deyişiyle bürokrasiden sıkıldığı için kanatlarının üzerinde uçmaya karar veriyor. Ayrıldıktan sonraki ilk adresi Esas Holding -babası Şevket Sabancı ile ablası Emine Kamışlı'nın yanı- oluyor. Esas Holding geçen yıl Pegasus Havayolları'nı satın aldı ve başına Ali Sabancı geçti. Ali Sabancı, şu sıralar tüm enerjisini Pegasus için harcıyor. Havacılık sektörünün büyük fırsatlar içerdiğini ve geleceğinin parlak olduğunu düşünüyor. Bu nedenle Türkiye'nin en genç uçak filosuna sahip özel şirketi olmasına karşın Boeing'ten 12 yeni uçak daha alarak şirkete yatırım yapıyor. Bunu da kendisinin sektörde kalıcı olduğunun ve bu sektöre odaklanacağının en büyük kanıtlarından biri olarak gösteriyor. Sabancı sorulara yanıt verirken, fırsat buldukça ''Borsa gibi takip ediyorum'' diyerek, bilgisayardan uçakların doluluk oranını inceledi. İki saatlik söyleşinin bir saatini ayakta konuşarak geçirdi. İçtenlikle yanıt verdi. Röportaj bitince eşi Vuslat Doğan Sabancı'yı aradı. Birkaç kez çocukları Şevket Emrecan ve Kaan Ali'den söz etti. PY: Uzun yıllar yurtdışında yaşayıp eğitim gördükten sonra Akbank Bahçekapı Şubesi'nde çalışmaya başladınız. Neden?
İlkokul dördüncü sınıftan itibaren yurtdışında yaşadım ve eğitim gördüm. 27 yaşında Türkiye'ye döndüğümde Türkiye'yi ve Türk insanını tanımıyordum. Ancak bir an önce tanımam gerekiyordu. Sabancı Center'da makam sahibi olmak, Türkiye'yi tanıma konusundaki açığımı kapamazdı. New York'ta Morgan Stanley yatırım bankasında çalışmıştım. Bankacı olduğum için Akbank'ın Bahçekapı Şubesi'nde çalışmaya başladım. Şubeye ilk gittiğim gün New York'taki bankada nasıl giyiniyorsam, öyle giyindim. Kol düğmelerim bile vardı. Türkiye'de para kazanabilmek ya da para kazanma potansiyelini artırabilmek için müşteriyi iyi bilmek gerekiyor. Müşteriyi bilmek için de onun olduğu yerde olmalısınız. O yüzden banka şubesiyle başladım. Çok da faydalı oldu. Şubeye gitmeseydim, bu iş çok vakit alırdı. Bunu şimdi de devam ettiriyorum. Pegasus'ta müşterilerle birlikte uçarak, onların beklenti ve ihtiyaçlarını en kısa yoldan ve doğrudan öğrenebiliyorum. PY: Sabancı Holding'deki görevinizden neden ayrıldınız? Sabancı Holding'de Strateji ve İş Geliştirme Grup Başkanı olarak çalışıyordum. Yani çok önemli bir pozisyonu bıraktım. İnsanlara inandırıcı gelmiyor, ama bürokrasiden yorulmuştum. Bir karar vermek için aylarca beklemek istemiyordum. Zengin bir aile çocuğunun parayı, gücü, itibarı, rahatlığı bırakıp da kendi başına bir şeyler yapmak istemesini kimse anlamlandıramıyor. Sabancı Holding 15 milyar dolar büyüklüğe ulaşmış bir şirket. Ne yapmak istediği aşağı yukarı belli. Bir süre sonra bu durumdan sıkıldım ve bambaşka bir şey denemek istedim, daha fazla öğrenmek istedim. Bıraktığımda ne deneyeceğimi de bilmiyordum. Sakıp Amcam ve diğer aile büyüklerim bana ''Bir şeyleri riske atmıyor musun?'' dedi. Ben de ''Valla riske atıyorsam bu genç yaşımda atayım'' dedim. 10 yıl sonra böyle bir şey yapsaydım, bu kadar cesaretli olamayabilirdim. Bu risk parasal değildi, ama itibar riski vardı. Bıraktığım günden bu yana farklı konularda deneyim kazanıyorum. PY: Kararınızı ilk kiminle paylaştınız? Bu kararı verirken dört ay düşündüm. Kararımı önce eşime, sonra babama, sonra da Sakıp Amcam'a söyledim. Ancak neden ayrıldığımı amcama söylemedim. Söyleseydim, kalmam için ikna etmeye çalışacaktı. Aslında birkaç hafta sonra söyleyecektim ama kısmet olmadı ve vefat etti. PY: Sabancı Holding'de üçüncü kuşağa yeterince fırsat verilmediği izlenimi var, doğru mu?
Bu kısmen doğru olabilir. Kurucular hayatlarını işleriyle devam ettirmişler. Kolay kolay da işleri bırakamazlar. Ama kendilerinden sonraki kuşağa yetki vermediklerini söylemek yanlış olur. Demek ki biz yetkiyi almasını bilemedik. Yetki her zaman verilmez, bazen alınır. Ben yetki almayı bildiğimi gösterdim ve kendi kariyerimle ilgili yetki aldım. Benim yönetme egom yok, değer yaratma egom var. ''Ben Sabancı'yım, babam da kuruculardan biri, onun için ben bu şirketi yönetirim'' gibi bir düşüncem olmadı. Ben başka şeyler denemek istiyordum ve bunu yaptım. Çok doğru bir zamanda ayrıldım. PY: Soyadınız Sabancı olmasaydı nasıl bir meslek seçerdiniz?
Sualtıyla çok ilgiliyim. Dalmayı seviyorum. Tek başına hiç sıkılmayan bir adamım. Zaman zaman sosyal hayattaki sorumluluklar bana ağır geliyor. Bu nedenle doğaya daha yakın bir iş bulurdum. Pegasus beni mutlu ediyor. Beni çok gezdiren bir iş olduğu için hoşuma gidiyor. Sabancı olmasaydım, günlük yaşamdan uzak ve doğaya yakın bir iş bulurdum. PY: Esas Holding özellikle Sabancı'ya rakip olmayan alanları mı tercih ediyor?
Aslında tamamen tesadüf. Bu havacılık işi ben Sabancı Holding'deyken birkaç defa konuşuldu. En hararetli olduğu zaman, Türk Hava Yolları'nın özelleştirileceğinin söylendiği zamandı. Ama sonra Sabancı Holding'in gündeminde birinci sıraya oturamadı. Çünkü bu sektörde 1985 yılından itibaren 26 şirket batmış. Bunun birkaç tanesi iki üç defa batmış ve isim değiştirmiş. Ben bu sektörün geleceğinin çok parlak olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle havacılık sektörüne girdik. PY: Esas Holding bir süre sonra Sabancı Holding'le rakip olacak işlere girer mi?
Esas Holding henüz yolun çok başında. İki kuruluş ancak aynı sektörde aynı işin peşinde koşarsa rakip olabilir. Örneğin Uzan çimentolarının ihaleleri oldu. Sabancı Holding'in en güçlü kollarından biri çimento. Biz Esas Holding olarak girmeyi düşünmedik. Çünkü Şevket Sabancı ailesi olarak biz Sabancı Holding'de de varız. Sabancı Holding'in hissedarı olarak neden kendi kendimi vurayım ki? Biz buradaki zenginliğimizi nasıl geliştireceğimize bakıyoruz. Bir anlamda başarıya şartlanıyoruz. Kendime üç yıl sonrası için çok büyük hedefler koymuyorum. Bazı şeyleri adım adım başarmak istiyorum. PY: Esas Holding'le Sabancı Holding arasında iş yapma tarzları bakımından en temel fark ne?
Esas Holding 300 milyon Euro cirosu olan bir şirket. Sabancı Holding'le aramızdaki en temel fark, boyutların gerektirdiği bürokrasi farkı. Babam vaktinin yarısını Esas Holding'e harcıyor. Ablamla birlikte bütün kararları veriyoruz. Neredeyse göz göze bakarak ya da telefonda konuşarak bazı adımlar atabiliyoruz. Hareket kabiliyetimiz burada daha yüksek. Kararların kabul edilmesi için icra kurulu, yönetim kurulu gibi aşamalar yok. Karar verdiğimiz zaman daha hızlı uygulayabiliyoruz. Çok ortaklı bir şirket olduğu için Sabancı Holding'de böyle bir şansımız yoktu. Örneğin ben Pegasus'un A'dan Z'ye her şeyini bildiğim için bana bir şey sorulduğunda, ''Acaba şirket politikası nedir?'' diye düşünmem gerekmiyor. Burada bürokrasi yok. PY: Esas Holding'de aile bireyleri açısından nasıl bir paylaşım var?
Esas Holding'in başında babamız Şevket Sabancı var. Onu "gizli silah" olarak nitelendiriyoruz. Şirkete fikir veriyor. Ablam Emine Kamışlı, Holding'in Başkan Yardımcılığı görevini yürütürken, Pegasus dışındaki tüm Esas Holding şirketlerinden ve Şevket Sabancı ailesinin fonlarının yönetiminden sorumlu. Ben de Pegasus'un başındayım. PY: Pegasus hayatınızda neleri değiştirdi?
Pegasus'la bol bol geziyorum. Ankara'nın doğusunu 36 yaşından sonra gördüm. O şehirler de Trabzon ve Van. Gezmeyi ve yeni yerler görmeyi çok seviyorum. Pegasus bunu gerçekleştirmeme olanak sağlıyor. İşim bu olduğu için gezmeye ekstra zaman ayırmam da gerekmiyor. PY: 14 uçağınız vardı, Boeing'den 800 milyon dolara 12 uçak daha aldınız. Bu kadar yüksek bir para size hemen geri dönecek mi?
800 milyon dolar verilmiş bir mal, spekülasyonu yapılacak bir mal değil. Her biri 70 milyon dolar. Parayı doğru yere yatırıyorum. Hem bu uçakların işletiminden para kazanacağım hem de 2008'de gelen uçakların uzun vadede ticaretini yapacağım. İkinci el pazarda satacağım. Türkiye'de para yok. İnsanlar ancak 500 bin dolar verip 28-30 yaşında ikinci el uçak alıyor. Bunun global piyasası var. Bu ticareti yapabilmek için 800 milyon dolar gibi büyük paralara ihtiyaç var. Ama bu kimsede yok. PY: Havacılık sektörünün en önemli problemlerinden biri güven olarak görünüyor...
Havacılık sektörü çok dürüst değil. Bu zamana kadar birçok şirket batmış. Çünkü sermeye yetersiz. Sermaye yetersizliğinin olduğu yerde dedikodu çok olur. İnsanların sektöre güveni bu nedenle sarsılmış. Benim için de Pegasus'u ileride satmak üzere alıyor dediler. Öyle olsaydı, yeni uçaklar alır mıydım? PY: 55 YTL'den başlayan fiyatlarla iç hatlarda uçuyorsunuz. Diğer yandan sınırlı sayıda bileti 55 YTL'ye satıyor, sonrakileri konser bileti gibi derece derece yükseltiyorsunuz. Aslında pek de ucuz sayılmazsınız...
Buradaki durum farklı. Buna pazarlamada ''dinamik fiyatlama modeli'' deniyor. Yani kademeli fiyat sistemi uyguluyoruz. Biletlerini önceden satın alanlar daha ucuza alsın, geç kalanlar daha fazla ödemek zorunda kalsın diye düşündük. Bir hafta önceden biletini alan insanla bir gün önce bilet alan insanı aynı kefeye koymak istemedik. Son dakikada bilet alan elbette daha fazla ödeyecek. Uçağın ilk yüzde 10'luk kapasitesi (ortalama 20 koltuk) 55 YTL'ye alıyor, ardından fiyatlar aşama aşama yükseliyor. En yüksek bilet fiyatımızla bile THY'nin çok altında kalıyoruz. PY: Diğer havayolu şirketlerinden farkınız ne?
En büyük farklarımızdan biri, şirkete daha fazla yatırım yaparak şirketin aktifini büyütmek. Türkiye'deki diğer bütün özel havayolu şirketleri uçakları ancak kiralayabilecek bütçeye sahipken, biz satın alıyoruz. Uçaklarımızın yaş ortalaması çok düşük. Türkiye'nin en genç uçak filosuna sahip özel sektör kuruluşuyuz. Uçuşlarımızın yüzde 97'si zamanında gerçekleşiyor. İstanbul Sabiha Gökçen Havaalanı'nı kullanıyoruz. Havaalanında Pegasus müşterilerine ücretsiz otopark imkanı sunuyoruz. Uçuşlar öncesinde düşük ücretlerle Dördüncü Levent ve Kozyatağı'ndan servis kaldırıyoruz. PY: Otobüs firmaları sizinle nasıl rekabet edecek?
Otobüs firmaları Türkiye'nin ulaşım altyapısında büyük rol oynamaya devam edecek. Ama otobüsle Van'dan İstanbul'a 23-25 saatte geliyorsun, üç kez mola verip harcama yapıyorsun, 50-60 milyona mal oluyor. 75 milyon verip uçakla bir saat 40 dakikada varıyorsun. Otobüs firmaları muhtemelen daha kısa mesafeli yollarda servis verecek. Kendilerine farklı iş modelleri yaratacaklar. PY: Nasıl bir yöneticisiniz?
Pegasus'un 15 yıllık bir geçmişi var. Biz bir yıl önce satın aldık. Benim karakterim bürokrasiye yer vermiyor. Pegasus çalışanlarıyla farklı bir ilişkiye sahibim. Fikir almak, görüş alış verişinde bulunmak için herkesle konuşmaya çalışırım. Bir karar alırken tek başıma almam, danışırım. Patronun kararı nihai karar değildir. Denetimi sağladıktan sonra bürokrasiyi mümkün olan en düşük seviyede tutmak gerektiğini düşünüyorum. Organizasyonu ne kadar yaşar hale getirirsen o kadar başarılı olursun. ''Bilgi vermezsen o kişiden sorumluluk bekleyemezsin. Bilgi verirsen, o kişinin sorumluluktan kaçmasını önleyebilirsin'' diye bir söz var, bunu uygulamaya çalışıyorum. PY: Pegasus'taki farklı İK uygulamalarını anlatabilir misiniz?
Prim sistemini uygulamaya başladık. Pegasus'u alır almaz bunun için çalışmaya başladık. Ancak bunu gizli tutmaya çalıştık. Çünkü ortalıkta ''Büyük patron gelmiş, herkesi işten çıkaracakmış'' şeklinde dedikodular dolaşıyordu. Beni tanımadıkları için bunlar kulaktan kulağa yayıldı. Sistemi açıkladığım gün, bana acemi olduğum için mi prim sistemine geçtiğim soruldu. Şu cevabı verdim: ''Siz bensiz para kazanabilir misiniz, hayır. Peki siz olmadan ben para kazabilir miyim, yine hayır. O zaman ben size yıllık karın yüzde 10'unu prim olarak veriyorum.'' En az üç yıldır Pegasus'ta çalışan herkes bu prim sisteminden yararlanıyor. Bu da herkesin kendisini şirketin bir parçası olarak görmesini sağlıyor. PY: Aile şirketlerindeki en büyük sorunlar neler?
Aile şirketleri büyüdükçe, ondan sonraki kuşak işin başına geçiyor ve yönetimde ailedeki insan sayısı artıyor. Evet, bugün iş dünyası genetik faktörlerle yönetilmeyecek kadar rekabetçi. Aileden diye yönetim hakkı verdiğiniz insanlar belki de dışarıdakiler kadar yetkin değil. Ben Sabancı'da bundan biraz rahatsız oldum. Yönetimdeki aile bireylerinin sayısı çok arttı. İleride başka sıkıntılar da doğacak. Adam başına düşen iş büyüklüğü ve sermaye küçüldükçe sıkıntı başlar. Benim hissedar olarak yalnızca temettü alma hakkım var. Soyadım Sabancı diye yönetme hakkım olmamalı. Bu işi benden daha iyi yapan biri yönetime geçmeli. PY: Aile şirketlerindeki bürokrasi, akrabalık ilişkilerini nasıl etkiliyor?
Büyük ailelerin holdinglerinde sıkıntı verici durumlar yaşanıyor. Bu yalnızca aileyi değil, işi de etkiliyor. Bir işadamı iş kuruyor. Örneğin babam ve amcalarım, rahmetli dedemin kurduğu işi büyütmüş. Dedem öldüğü zaman işin cirosu 400 milyon dolar civarındaymış. Şimdi 25 katı oldu. Kardeşler evleniyor. Onların çocukları oluyor. Bu çocukların ortak noktaları ve görüşme sıklıkları babalarına kıyasla daha az oluyor. PY: Başarı kazanma hırsı nedeniyle kuzenlik ilişkisi zarar görüyor mu?
Görmüyor. Ama kurumsal samimiyet zarar görüyor. Bu kurumsal samimiyette önemli olan yalnızca aile fertleri değil. İnsanlar sizin kim olduğunuzdan, ne söylediğinizden daha fazla etkileniyor. PY: Eşiniz Vuslat Doğan Sabancı Doğan Holding'de Hürriyet Grubu'nun başında. Eşinizle iş konuşuyor musunuz?
Eşimle neredeyse 10 yıldır evliyiz ve kesinlikle iş konuşmuyoruz. Hayatımdaki tek mesafem bu. Sabancı'dayken de eşimle hiç iş konuşmadım. Sabancı Ailesi'nden biri anlatmadığı sürece, eşim işle ilgili bir şey sormaz. Ben de Doğan Ailesi'nden biri sormazsa, bir şey anlatmam. Böyle daha iyi oluyor. Burada önemli olan saygı. Ben eşimi, eşim beni seçti. Eşim Sabancı Holding'i, ben de Doğan Holding'i seçmedim. PY: Çocuklarınızın annelerinin işlerine mi sahip çıkması beklenecek yoksa babalarınınkine mi?
Benim için nerede çalışırlarsa çalışsınlar problem değil. Yeter ki doğru bildikleri, istedikleri işi yapsınlar. Yaklaşık iki yıl önce soyadını taşıdığım gruptan ayrıldım. Dünyanın sonu gelmedi. Hatta kararımın ne kadar doğru olduğunu şimdi yaşadıklarımla teyit ediyorum. Öyleyse çocukları yetiştirirken onları bir işe odaklandırmak yanlış. Önemli olan onlara doğru eğitimi ve doğru sosyal değerleri verebilmek. Bill Gates 60 milyar dolarlık kişisel servetinin 10 milyar dolarını çocuklarına ayırdı. Nedeni çok basit. Bu zenginliği sosyal gelişim, hayat felsefesindeki süreklilik, şeffaflık ve içtenlik adına bir tehdit olarak görüyor. PY: Sizin için de böyle bir tehdit var mıydı? Bunu engellemek için ne yaptınız?
17 yıl yurtdışında yaşamak bu konudaki en büyük avantajım oldu. Uçak bileti alırken ya da başka herhangi bir şey yaparken soyadımı kodlamam gerekiyordu. Bu anlamda ben ve ablalarım diğer zengin aile çocuklarından daha farklı yetişmiş olduk. PY: Boş vakitlerinizde neler yaparsınız?
Meditasyon yapmaya çalışıyorum. Hatta bir gün kendimi arabada meditasyon yaparken yakaladım. Şimdi biraz daha farklı şekilde konsantre olmaya çalışıyorum. Haftada iki gün yoga yapıyorum. Eşimle ve çocuklarımla birlikte oluyorum. Beş ve üç yaşında iki oğlumuz var. Hafta sonlarında onları alıp yemeğe götürürüm. Onlarla yalnız geçirdiğim tek zaman bu. PY: Nasıl bir eş ve babasınız?
Çocuklarımın benimle oynamayı ve birlikte vakit geçirmeyi sevdiklerini görüyorum. Bu bana yetiyor. Eşimin de yüzünün güldüğünü görüyorum. PY: Sabancı ve Doğan Aileleri arasındaki farklar neler?
En büyük fark, kuşak farkı. Aydın Doğan ilk kuşak, kızları ikinci. Oysa benim babam ve amcamlar ikinci kuşaktı. PY: Aydın Doğan'la nasıl bir iletişiminiz var?
Şevket Babam'a ne danışabiliyorsam, Aydın Babam'a da aynı detayda danışıyorum. Hatta babam İngiltere'de olduğu için Aydın Babam'la daha çok görüşüyorum. Aydın Doğan tanınmaya değer bir insan. Şefkat dolu, bonkör ve babacan. Damatlarını da çok sever. PY: Babalarınızın iş yapma tarzları arasında ne gibi farklar var?
Aralarındaki en temel fark, Şevket Babam bir grup hissedar arasında katkı sağladı. Yani o beş kardeşten biriydi. Aydın Bey tek başına bazı şeyleri yaptı. Bugün geldiğimiz noktada Aydın Bey'in başarılarıyla Şevket Bey'in başarıları aynı. Şevket Babam uzun yıllardır kurumsal yapıda çalışıyor. Aydın Bey daha yakın bir zamandır kurumsal yapıda çalışıyor. PY: Koç ve Sabancı aileleri arasındaki büyük farklar neler?
Koç Ailesi'nin işi daha kolay. Bizim kadar kalabalık değiller. Daha az sayıda aile ferdinin bir aile şirketinde çalışması o şirketin sevk ve idaresinde kurumsal sistemin kurulmasına daha fazla olanak sağlıyor. Böylece her işin başında bir aile ferdi olmuyor. Bu da profesyonellerin önünün açılması anlamına geliyor. Şirket yönetimlerinde aile fertlerinin ağırlıklı olmasına karşıyım. Profesyonel yöneciler daha çok olmalı.
. .
. .
Ali Sabancı Gözüyle Kimdir Başarıları Linkler Kendi Sesiyle Fotograf Albüm Kitap Tavsiyeleri TV Tüm Yazıları Ali Sabancı Odası Lider Arama
. .
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Tüm yazıları |
ShareThis
|
|
|
|
|
|
Türk Liderler:
Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem
|
|
|