Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Can Kıraç Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

KOÇ TOPLANTISI CAN KIRAÇ
06.08.2009
Okunma Sayısı : 13217
Oy Sayısı : 5
Değerlendirme : 5
Popülarite : 3,49
Verdiğiniz Puan :
 

 

KOÇ TOPLANTISI CAN KIRAÇ
Can Kıraç  
.
.

izlemek için tıklayın.      
.
.

KOÇ TOPLANTISI CAN KIRAÇ
 

CAN KIRAÇ: İnan  Bey'in Koç Topluluğu toplantısında da beni son konuşmacı olarak çıkartmasının  belli bir kara mizah tarafı var. Dikkat ettiyseniz ben bugün topallıyorum. Birçoğunuz da yeni yüzümü bugün gördünüz.

Şimdi ben toplam kaliteyi bir tarafa bıraktım, parçalı kaliteyi kendimde idare etme durumunda bulunmaktayım. Bu parçalı kalite; insanlar belli bir yaşa ulaşınca bir seleksiyon yapma durumunda kalıyorlar. 

Kendilerini bütünüyle kaliteli tutmaları mümkün değil. Ben topallama sebebimi biraz sonra söyleyeceğim. Belden yukarı kısmımı biraz kaliteli tutayım istedim , yüzümdeki çizgileri saklar diye sakal bıraktım. Fakat çok ilginç bir gelişme oldu, beni görenler çok yaşlanmış bulduklarını söylüyorlar.

Ben ona teselli buluyorum, çünkü onların o endişelerini ben hissetmiyorum kendimde . Aynaya baktığım zaman dahi kendimi çok formda hissediyorum. Bu yönü ile mutluyum.  Fakat insanların bir yaşama standardı var.

Ben bunu hafta sonu yaşadığım bir olaydan esinlenerek çok daha çarpıcı bir şekilde anladım. Tabii tahmin edersiniz ki emeklilik hayatı daha insanları disiplinli ve sınırlı yaşamaya zorluyor.

İnan ve Suna Kıraç, beni hafta sonunda Antalya'ya davet ettiler, gayet kısa hafta sonu tatili için. Bende eşim ile beraber büyük bir mutlulukla onların bu davetine katıldım. Cuma, cumartesi, pazar üç gün bol yedik, bol içtik . Pazartesi günü yataktan kalktığım zaman ayağımın şiştiğini farkettim.

Sandım ki  yatakta bir şey bacağımı soktu. Doktora gittim, doktor muayene eder etmez dedi ki: "Sende gut başladı"  Nedir bu dedim? Dedi ki " Zengin hastalığıdır"  doktora dedim ki  "Ben emekliyim, öyle bir lüksüm yok"  Doktor  "Bu sadece iyi gıda alan  hastalarda görülen bir hastalıktır," dedi.  

Hemen jeton düştü, bu mütevazı hayattan sonra üç günlük bir saltanat bizi hasta yaptı. Bunu bilen  İnan Kıraç,  toplam kalite toplantısında beni sizin huzurunuza çıkartıyor.  İbret alasınız diye.

Bugünkü toplantıda ben yine birçok şey öğrendim. Bilmenizi isterim ki sizlerle beraber olduğum zaman gerçekten çok mutluluk duyuyorum, heyecanlanıyorum, sevinç yaşıyorum. O yönüyle İnan'a huzurunuzda  teşekkür ederim beni huzurunuza çağırdığı için, hem de her şeye rağmen konuşmaya davet ettiği için.

İnsanlar benim durumuma gelince konuşmadan da yapamıyorlar. Çağırmasaydı alınırdım.

Erdoğan Karakoyunlu'ya da bir teşekkür borcum var. Ben Koç Holding ilave meclisi üyesiyim, aynı zamanda başkan vekilliği ünvanım devam ediyor. Fakat Koç Holding'de ki atama kararlarını Meral Tamer'den öğreniyoruz. Hiç olmazsa Turgut Soysal'ın  genel müdürlüğünü Erdoğan'dan öğrenerek derin bir atama kararını almış bulunuyorum.

İnan konuşmasında benimle paylaştı, üzüntüsünü dile getirdi. Rahmi Koç'un ve Vehbi Koç'un bu toplantıda bulunmaması gerçekten önemli bir noksanlıktır. Onların bu heyecanı sizlerle beraber yaşaması gerçekten yararlı olurdu.

Yalnız ben bundan da bir hayırlı sonuç çıkartıyorum; Barkod'un bu kadar hayırlı bir sistem olduğunu bilmiyordum. Burada 4 arkadaşımız barkodla bir malın bütün hareketini ve onun özelliklerini izleme imkanını elde edildiğini  ifade etti. Şimdi Rahmi Koç aramızda olsaydı, şöyle bir parlak fikir ile sizleri çok zora sokabilirdi.

Mesela pazartesi sabahı Eser Gülocak'ı yanına çağırıp  "Eser, ben bütün üst yönetim kadrosunun barkodlu olmasını istiyorum" derdi.  

Ve siz başınıza gelecekleri düşünürdünüz. Böyle elektronik makineye girdiğiniz zaman rotasyonlar fevkalade çabuk olurdu. Bunu kurtardığınızı sanıyorum. Arkadaşlardan böyle  kritik meseleleri kürsüye getirmemelerini tavsiye ediyorum.

Sayın Vehbi Koç'un burada olmamasıda zannediyorum  ki Ergün arakadaşımın konuşmasıyla ilgili. O , önemli bir badere atlatmıştır. Çünkü Arçelik'te ki o tiyatro sahnesini Vehbi Bey dinleseydi  "Siz orada buzdolabı mı yapıyorsunuz, tiyatro mu oynuyorsunuz?"  diyecekti.

Sonra bir şey daha dikkatimi çekti, bunu yine Ergün'e ikaz diye söylüyorum. Çünkü benim başımdan geçti. Bu gibi toplantılarda ben emekli olmadan önce yine beni son konuşmacı yapıyorlardı ve ben laf gelsin diye konuşuyordum. Ergün sizleri güldürdü . Allah korusun diyorum.

Şimdi konu bulmakta zorluk  çekmiyorum da, sıraya nasıl koyacağımı bilmiyorum.

Bülent Migros'un son atılımlarında muhakkak ki takım çalışmasını fevkalede başarılı uygulamasıyla öne çıktı ve Migros' hepimizin iftihar ettiği bir seviyeye yükseltti.

Bu demin bahsettiğim Anlatya seyahatim de , Antalyada ki  3M  Migros'un açılışı yapıldı, ben ertesi gün gittim. İnsan hakikaten kendisini orada başka bir ortamda , başka bir dünyada hissediyor. O kadar çağdaş ve düzenli. Ve Scala 'yı ben orada tanımış oldum.

Ve Bülent  burada sizlere bir vaad'de bulundu  "Artık Cengiz dahi Scala'dan giyiniyor" dedi ve yüzde 11 indirim teklifi yaptı. Ben Bülent'e rica ediyorum,  benim gibi emeklilere bu indirimi yüzde 25 yapsın. Ben iyi mankenlik de yaparım eğer 3M mağazalarında böyle bir ihtiyacınız olursa ben katılmaya talibim.

Sevgili arkadaşlarım,  birçoğunuz hatırlayacaksınız, bundan 20 yıl önce Tarabya Oteli'nde bir uzağa bakış toplantısı yaptık. O toplantıda o dönemin yönetici arkadaşları Koç Topluluğu'nun yeni asra yaklaşımında sektörel  tercihlerin belirlenmesi için değişik görüşler ortaya attılar.

O toplantı  Koç Topluluğu'nda gerçekten ileriye bakış'ın  ilk tohumlarını atan toplantı oldu. Gene İnan'a katılıyorum, o günkü toplantının düzeyi ile bugünkü toplantı düzeyi arasında çok büyük bir fark var , ve bugünkü toplantının gelmiş olduğu düzey , o gün  ortaya atılmış olan görüşleri nasıl geliştiğini gösteremsi bakımından da  bence Koç Topluluğu tarihinde iz bırakacak bir başlangıç gibi kabul edilmelidir.

Muhakkak ki Türk toplumunun ihtiyaçlarını karşılamak için bundan sonraki özel sektör kuruluşları,  yeni hedefleri belirlemek için çok sofikstike, çok emek verilen çalışmalar yapma durumunda kalacaklardır. Bunun içindir ki Koç Topluluğu üzerinde uzun süredir emek verdiğiniz , bu programı bugünkü aşamasına getirmiş, bunun uygulanması için sizlerin bunu yürekten desleklemeniz için bir arayışa yönelmitir.

Ben Ergun Zoga arkadaşımın uyarısını daha yaygınlaştırmak istiyorum. Toplam kalite, mükemmelleşmek, bir insan ilişkisi ürünü olmak durumundadır. İnsan ilişkisinin ortaya çıkartacağı bir sonuçtur.

Muhakkak ki üretilecek ürünün kalitesi, hizmete yatkınlığı , fiyatı bunlar temel unsurlardır. Fakat, Yılmaz Çinetçi  Çeşme'deydim bundan 3 hafta önce eksik olmasınlar beni arakadaşlarıyla birlikte aradı, ben bu gelişmeler ile ilgili onun fikrini sordum.

"Nasıl gidiyor ?"  dedim.

Yılmaz bana çok ilginç bir şey söylediği için onun fikrini paylaşacağım.

Dedi ki  "Birçok şeyler üretildi ama çarpıcı tarafı şudur ki ; bütün bu bize öğretilenlerin geldiği nokta müşteri velinimetimizdir. Biz bunu Osmanlı geleneklerimiz içerisinde biliyorduk. Şimdi bunu daha modern şekilde uygulamaya çalışacağız"

İnan'ın  "Biz 40 bin kişiyiz" ifadesini ben bununla sınırlı görmüyorum. Ergun Zoga ,  sayıları ifade etti.  Sizlerin hizmet sunduğunuz toplum , Arçelik'in ürettiği buzdolabı, Beko'nun ürettiği televizyon, Tofaş'ın ürettiği araçlar,. Ünal'ın söylediği müşteri turistlerdir. Yani bunlar milyonlarca insanı  bizi, sizi  karşı karşıya bırakmaktadır.

Ve hüner bu değişik sahalarda o insanları sunulan ürünle, sunulan hizmetle mutlu edebilme hüneridir. Bunu yeni metodları öğrenerek ve öğreterek geliştireceksiniz. Fakat işin kilit noktası benim edindiğim hayat tecrübesine göre, sizler olacaksınız. Eğer sizler, kendi yanınızaki insanları bu inanca, bu fikre yönlendiremezseniz, o arakadaşlarınızı ne kadar kursa tabi tutarsanız tutun, beklediğiniz sonucu alamayacaksınız.

Dolayısıyla benim Koç Topluluğu'mdaki son yıllarımda endişelendiğim bir hususu sizlere hatırlatmak istiyorum. Bizler merkeziyetçi olduğumuzu iddia ede, ede merkeziyetçi bir sisteme doğru yönelmiştik.

Bu merkeziyetçi sistemin getirdiği atalet, isteksizlik, yavaş yavaş şirket üst yönetiminde ve onların alt kadrolarında hissedilmeye başlanmıştı. Tabii böyle bir doygunluk muhtelif şekillerde tahlil edilebilir.

Ben bunun tahlilini yapmak istemiyorum. Fakat, mademki yeni bir anlayışla bu topluluğu 2000'li yıllar hedefine götüreceksiniz, evvela sizin kendi çevrenizle bu heyecanı paylaşmanız gerekiyor. Bu en ufak bir teferruat ile başlayan bir heyecan olmalıdır. Bunun ne kadar ayrıntılı bir konu olduğunu şu örnek ile vermek istiyorum; Pazartesi günü Koç Üniversitesinde bir kurban töreni yapıldı. Vehbi Bey'in bu konularda itikatı var.

Ve çok mütevazı bir düzenleme içerisidne iki kurban kesildi ve ben o vesile ile üniversitenin bir defa daha etrafını görmek istedim. Bütün dikkatlere rağmen bazı ufak noktaların gözden kaçtığı hemen insanın dikkatini çekiyordu.

Oradaki değerli insanlara, yöneticilere aman şunu düşünebilirmisiniz, yapabilirmsiniz diye ikazlarda bulundum. Sonra kendimi sorguladım "Bu senin işin değil ki, bu insanlar iyi niyetleriyle çalışmışlar , yapmışlar" fakat o insanlar o kadar kendilerini temel sorunlara yöneltmişler ki teferruatları göremiyorlar.  O teferruat mesela kırık bir camdır, yeni dönşenmiş bir halıdaki yırttıktır, bir boya akıntısıdır.

Ben bunu şunun için söylüyorum, sizlerin çevrenizle olan ilginizi yeniden canladırma heyecanınız devam edecekse , bunu tekrar uyandırmak istiyorsanız bu teferruatlara girmek zorunda olduğunuzu unutmayın.

Oturumun başlangıcında gösterilen filmde ve Ergun'un yaptığı konuşmada belirttiği gibi bundan sonraki yönetim felsefesinde kaptanlık vardır, koçluk vardır. Bunu ancak  odanızdan çıkarak sizler çevrenizle beraber gerçekleştireceksiniz. Bunu gereksiz bulmayın ve sözlerimi  şununla bitirmek istiyorum.

Bundan iki üç ay önceydi ve dış seyahat esnasında Türk Hava Yolları ile Londra'ya gideceğim, Roma'ya indim , Türk Hava Yollarının uçağı rotar yapmış, bir bankoya gittim oradaki hostes hanım dedi ki  "20 dakika sonra bir Alitalia  uçağı var, ona ben sizi yetiştirebilirim" dedi.

Ben  "Valizim ne olacak" dedim. Bu valiz karmaşası zaman zaman Türk Hava Yollarında çok sorun olmuştur, Alitalia da  çok daha büyük sorundur. Seyahat edenleriniz bilirsiniz.

Kız bana dedi ki  "Ben computer ile görüşeceğim"  dedi , biletime baktı tuşlara bastı, "Ben sizin valizinizi Alitalia uçağına  yetiştireceğim" dedi. Herhalde benim çok seyahat yapan birisi olduğumu anlamadı.

Gitmem de gerekiyor ben kıza "Valizim kaybolursa nereden izleyebilirim " dedim . Kaybolacağından o kadar eminim ki.  

Kız bana şöyle bir şey yaptı  "Please sir think  positive" Gerçekten bazı olayları  olumlu yorumlamak mecburiyetindeyiz.  

Ve inanırmısınız ben uçaktan indiğim zaman valizim benden önce döner bantta buldum. Kızın bu ikazından sonra ben valizin kaybolmayacağına inanmıştım.

O kadar inançla bana bunu söylemişti. Bunu şunun için naklettim. Bu proje sizlerin inancınızla gerçekleşecek bir projedir.

Eğer bunları siz inançla ve olumlu düşünce ile kavramazsanız ne kadar kurs verirseniz verin arakadaşlarınıza, ne kadar üretim hatlarında yenilikler yaparsanız yapın sonuç alamayacaksınız.

O kadar ki ; ben çok Ergün'den bahsettim , onunla ilgili olmamasına rağmen Arçelik ile ilgili olduğu için bu hikayeyi anlatıyorum ve sözlerimi bitiriyorum. Benim de yürüyen bir çamaşır makinem vardı, Çeşme'de ben bunu kullanıyordum. Fakat o çamaşır makinası çok eski bir makine.

Benim çocklarımın çocukluk döneminde  ve yazın biz bahçede çamaşır yıkarken o makine yürüdüğü için  çocuklar arkadaşlarını çağırırılar ve bizim bahçe çocuk yuvası haline dönerdi. Ben makinanın arkasında, çocuklar benim arkamda bahçeyi dolaşırdık. Ben onu hala büyük sevinç anısı olarak hatırlıyorum. Bunu pozitif olarak alıyorum.

Sevgili arkadaşlarım, sevgili İnan hepinize şükranlarımı sunuyorum. Hepinize gönüller dolusu hasret giderdiğiniz için benimle şükranlarımı tekrarlıyorum. Arada sırada beni lütfen aranıza çağırın, ben boş saatlerde de konuşabilirim. Hepinize başarılar diliyorum.

.
.

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org