Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Can Kıraç Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

Anılarımdan CAN KIRAÇ
10.08.2009
Okunma Sayısı : 13281
Oy Sayısı : 3
Değerlendirme : 5
Popülarite : 2,39
Verdiğiniz Puan :
 

 

Anılarımdan CAN KIRAÇ
Can Kıraç
.
.
Sayın Serfiraz Ergun Hanimin benimle yaptığı söyleşiyi sizlere sunuyorum…

.
.

izlemek için tıklayın.     

.
.

Can Kıraç (CK)
Serfiraz Ergun (SE)

Deşifresi

SE:Gencecik bir ziraat mühendisi iken Koç Grubu'na giren , Vehbi Koç'un çok yakın çalışma arkadaşı ve yine 41 sene sonra Koç Grubu'ndan emekli olan Can Kıraç'ın çalışma odasındayız.

Nazar boncuklarıyla, horozlarla dolu bir ofisiniz var.

Nazar boncuğu neden?

Nazar değmesinden mi korkuyorsunuz?

CK: Hayır, benim cam materyala  karşı büyük bir zaafım var.

Benim İzmir'li yıllarımda yani 1950'li yıllarda nazar bocuğu tutkum başladı. Hisar  camii önünde nazar boncukları satılırdı.

Ben sevgimi o kadar geliştirdim ki oradaki nazar boncukçulara dizayn yapmaya başladım ve şirket faaliyeti olarak bayramlarada, yılbaşlarında  insanlara ben o boncukları hediye olarak gönderdim.

SE: Horoz neden?

CK: Horoz benim çocukluk yıllarımın tutkusu.

Çünkü benim çocukluğum Eskişehir'de çiflik hayatında geçti ve ben kendime en yakın arakadaş olarak  horozu gördüm.

Yıllar geçti ve çocukluk hatıralarımı unuttum.

Sonra kocaman adam olduktan sonra horoz toplamaya başladım.

O zannediyorum ki kendini bir  yabancı yaratık içinde hissetme duygusu.

Sert bir yönetici değildim fakat horozun tavuklara karşı olan ilgisi, derlemesi, toplaması bende iz bırakmış.

SE: Tam bu noktada, kapıdan girer girmez bir dolap dolusu kadın heykelciği gördük. Bununlamı bağlantılı?

CK: Muhakkak bir psikolog bu konuyu incelese bir ilişki  bulacaktır.

Ben kadın vücudunu çok estetik buluyorum.

Bu yaşımda bunu size itiraf edemem , kadın vücudu beni her zaman heyecanlandırmıştır.

Fakat , artık bu yaşa geldikten sonra o heyecanımı objelerle tatmin ediyorum, öyle ifade edeyim.

SE: Eşiniz ile mesele oldumu bu konu?

CK: Hayır, eşim o anlamda çok anlayışlıdır.

Biz 54 yıllık evliyiz. 54 yıl boyunca insanlar eğitiliyor, birbirini daha iyi anlıyor.

Dolayısıyla eşimden öyle bir direniş görmedim.

SE: Adınızı Atatürk koymuş.

Aslında siz bir Ziraatçisiniz.

Ziraat okudunuz değil mi?

Nasıl oldu da otomotif de oldunuz?

CK: Bunlar, ilginç beklemediğim gelişmeler oldu.

Ben , babam ziraat mühendisi olduğu için ve çocukluk hayatım çiftlikte geçtiği için dedim ki  benim istikbalim tarım sektöründedir ve  bunu idealize ettim.

Hatta kendime öğrenciyken Ziraat Fakültesinde misyon verdim "Ben  Türkiye'nin  tarım kalkınmasında öncülük yapacağım" dedim.

Arkadaşlarımla  gruplar oluşturdum, mezuniyetten sonra neler yapacağız, köylüye  nasıl hizmet götüreceğiz,?

Ben Ziraat Fakültesi'nde son iki yılımda da Türkiye Milli Talebe Federasyonu Başkanlı'ğı yaptım, ve o vakit çalışmalarında  köy programları vardı .

Benim tutkum hep köye dönüktü. Ziraat mühendisi olduğum için de fakülteyi bitirince ben kendime iş aramaya başladım.

1950 yılında ziraat mühendisleri için en ideal hizmet sektörü devletti. Toprak Mahsulleri Ofisi, Şeker Fabrikaları.

SE: Aslında toprağınız yok, toprak ağası  bir aileden gelmiyorsunuz.

CK: İnsan onu idrak edince büyük bir hayal kırıklığına uğruyor.

Ben çocukluğumda çiflik hayatını yaşarken, devlet çiftliği , babamın çiftliği gibi onu algılamışım ve sonra sizin söylediğiniz gibi babam bana deyince ki  "Sen kendime iş bul"  ben şoke oldum.

Ve o arada eminim sizin de eminim  ismini bildiğiniz Bernar Nahum, Vehbi Koç'un iş ortağı, ben Talebe Federasyonu Başkanı iken ,ilk Türkiye'de dünya gençlik toplantısını organize ediyorduk ve ben küçük bir grupla beraber bakanlık, bakanlık dolaşıp bütçe arıyoruz, bize himaye gösterilmesini istiyoruz.

Ticaret  Bakanlığı'ndaki bir randevusuna Bernar Nahum geliyor, randevulu geldiği halde özel kalem müdürü diyor ki  "İçeride Federasyon başkanı var, sizi biraz bekleteceğim" diyor.

Bernar Nahum şaşırıyor, kendisi kocaman bir iş adamı içerideki bu adam kimdir diye.

Sonra ben çıkınca bana dedi ki  "Sen çok önemli bir kişisin,  senden rica ediyorum fakülteni bitirdikten sonra bana gel" dedi.

Benim Koç'a giriş maceramın  başlangıcı bu temastır.

Ben ziraat mühendisi olarak girdim çünkü o vakit Türkiye'nin tarım traktörleri ithal ediliyor.

SE: Bende onu söyleyecektim, herhalde traktörlerle ilgilenmeniz için .

CK: Ziraat yüksek mühendisi olarak girdim , iki sene Türkiye'yi dolaşarak  çiftçilere traktör nasıl kullanılır?

Tarım aleti nasıl kullanılır?   Onları anlattım.

Orada yavaş yavaş kendime bir güven doğdu, yani  bu adam işe yarar güveni.

SE: Çok mütevazisiniz.

Bu noktada size bir şey soracağım, siz tam çok partili rejime geçiş döneminde Talebe Federasyonu Başkanlığı yaptınız.

O tip işler son derece siyasi işlerdir. 

Sizin aileden gelen  bir CHP geleneğiniz var.

O zaman neydi durum?

Öğrenciler arasında  nasıl bir akım vardı?

CK: Şimdi genel olarak şunu anımsıyorum; gençlik hareketleri CHP'ye daha yakındı. Fakat Türkiye Milli Talebe Federasyonu'ndan once Milli Türk Talebe Birliği diye bir organizasyon var Türkiye'de  çok daha köklü ve Milli Türk Talebe Birliği kendisini politika daha angaje etmişti ve  biz genç üniversiteler bu kadar çok angaje olmak doğru değil , dolayısıyla biz üniversite gençliği  haklarını korumak .  

Buna  rağmen her birimizde politkaya karşı bir sempati vardı, bir heyecan vardı.

Nitekim ben hem babamın arkadaşı olduğu için, hem oğlu ziraat fakültesinde benim sıra arkadaşım olduğu için o dönemin Tarım Bakanı Nihat İriboz 'du.  1950 yılından bahsediyorum.

Seçimler yapılmış ve ilk Menderes kabilesinde Nihat İriboz Tarım Bakanı. Beni çağırdı dedi ki: "Ben senin çok umut veren bir genç olduğunu biliyorum.

Seni özel kalem büroma alayım, oradan ben seni politikaya hazırlayacağım" dedi.

Ben bunu büyük bir heyecanla babama anlattım.

Babam dedi ki  "Ben 30 kusur sene  devlete verdim, sen kendini başka bir alanda hizmet vermeye yönel."  

Fakat  ilginç bir rastlantı ben Koç'a girdikten 1 sene sonra Federasyon'la ilişkim yazar olarak devam ediyor.

İstanbul'da "İnkılap ve Gençlik" diye 15 günde bir gazete çıkıyor, oraya da ben baş yazı  yazıyorum.

Demokrat Parti'nin iktidara gelmesiyle, Atatürk heykellerine tecavüz başladı, Arapça ezan başladı, ben "Baba Nesline İkaz" diye bir yazı yazdım. Aradan 15 gün geçti, beni İstanbul'dan  derginin yönetmeni aradı, dedi ki "Seni halkı isyana teşvikten  mahkemeye verdiler.

Gel mahkemeye çıkacaksın."  Ben o kadar ciddiye almadım ama İstanbul'a gitmem için Bernar Nahum'dan izin almam lazım.

Ben ona durumu anlattım, çok telaşlandı o. Beni tutu elimden Vehbi Bey'e götürdü .

Dedim ki  "Eyvah, şimdi beni kapının önüne koyacaklar, daha işe başlamadan"  Aksine Vehbi Bey bana büyük bir ilgi gösterdi, yazıyı okuttu, "Ben de bunun altına imzamı atarım" dedi ve kendine göre temaslar kurdu, başsavcıyı davet etti, bana taktik verdiler.

Ben büsbütün umutlandım, İstanbul'a geldim. Üniversite gençliğinin ilgisi var, beraat ettim. Savcı beraatimi istedi. 

Beni omuzlarda Beyazıt Merydanı'na çıkardılar. 

Bende bir gurur,  ne müthiş adamım diye.

Ertesi sabah beni Vehbi Bey çağırmaz mı, bana dedi ki

"Görüyorum ki sen başka bir alanda ilerlemek istiyorsun ve politika yapacaksın. O zaman Vehbi Bey'in oturma odasının arkasında  Türkiye Büyük Millet Meclisi var, ilk meclis. "Ben seni oraya gönderebilirim. Düşün kararını ver" dedi.

Ben yine büyük bir heyecanla babama geldim anlattım .

Babam "Sen neyine güvenerek yapacaksın, eğer maddi bağımsızlığın yoksa, kesin olarak politikaa girmeyeceksin. Bu benim sana baba öğüdüm. Vehbi Bey bunu seni denemek için söylemiş."  Dedi.

Vehbi Bey her şeyi söyledikten sonra 24 saat mühlet verirdi, ertesi gün gittim Vehbi Bey'e dedim ki "Ben burada çalışacağım"

Ondan sonra 41 yıl benim Koç maceram  devam etti.

SE: TÜSİAD , siz kurarkenki  düşünceleriniz ve bugün geldiği nokta, bir karşılaştırır mısınız?

CK: Şöyle özetleyebilirim; TÜSİAD'ın  kuruluş aşamasında özellikle Yunaniistan'da ki benzer kuruluş hedef olarak alınmıştı.

Oradaki büyük sanayiciler ve Şahap Koçatopçu'dur bunun öncülüğünü yapan. Türkiye'de böyle bir kuruluş kurulması lazımdır, ve Türkiye'nin büyük sanayicileri ticaret ve sanayi odalarının daha yaygın politikalarına uymadan kendi politikalarını koymalı  ve savunlıdır, bu fikir ile kuruldu.

Fakat biz o zamanki hedefimizi daha içe dönük yapma esaslarına göre , içe dönük şu anlamda; hükümet ile temaslarda, parlamento ile ilgili temaslarda, böyle gazetelere çıkmak, konferanslar vermek değildi.

Sonra TÜSİAD bu formatı kaybetti, ve hatırlayacaksınız evvela Bülent Ecevit hükümetine karıştı , tam sayfa ilanlar oldu.

Ondan sonra yıllık ekonomik raporlar, siyasi raporlar yayınlandı. Ve TÜSİAD kendi alanı dışına çıktı bu anlamada.

SE: Bir sivil toplum örgütünün bunları yapması gerektiğine inanmıyor musunuz?

CK: Gerekli olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum. Başlangıçta bu gelişmeye biraz tereddüt ile baktığım halde Rahmi Koç devam etmiyor diye benide attılar  .

Ben bir mektup yazdım "Ben kurucu üyesiyim, çok ayıp ettiniz, hiç olmazsa bir haber verseydiniz" dedim.

Sonra tekrar beni aldılar, üye seçme komitesinin de başkanı yaptılar. Şimdi hiçbir ilişkim yok.

Uzaktan bakıyorum ve TÜSİAD'ın sivil toplum örgütü olarak  gerçekten kendi ağırlığını  hissettirmesinden de memenun oluyorum.

SE: Şimdi Vehbi Koç'lu yıllarınıza gelelim, bunlar çok önemli yıllar. Türkiye'nin sanayileşme süreci aynı zamanda.

Gerçekten bir tarihi birlikte yaşamışsınız  Koç Grubu ile birlikte.

Size  herkes soruyormuş "Vehbi Koç nasıl zengin oldu?" diye.

Nasıl zengin oldu Vehbi Koç ?

CK: Gene ben kişisel görüşümü size ifade etmek isterim.

Vehbi Koç , çalışkan bir adamdı ama çalışkanlıkla zengin olunmaz.

Ortaya çıkan şartları iyi kullanmak lazım.

Ortaya çıkan şartları iyi kullanmak için de o şartları değerlendirecek insanları seçmek lazım.

Vehbi Koç'un zengin olma ve başarıya ulaşma hedefinde, vizyonunda iyi adamları seçme ve onlarla beraber çalışma becerisi yatıyor.

Onun için ben Vehbi Koç'a hep "Siz insan sarrafısınız" diye hitap etmişimdir ve hep

SE: Ekip çalışması yaparmıydı?

CK: Müthiş bir ekip çalışmasıydı.

SE: Ama çok  otokrat değil mi? Dediğim dedik.

CK:  Hayır, şu anlamda dediğim dedik , ben o örneği çok çarpıcı bulurum; Koç Holding İdare Meclisi, Vehbi Koç Şeref Başkanı olmuş , Rahmi Koç Yönetim Kurulu Başkanı ve ciddi bir konu tartışılıyor ve görüş ayrılıkları var.

Koç Holding Yönetim Kurulu da iki gruptan oluşur, bir aile fertleri var , bir de profesyoneller var.

Sonuca varamıyoruz toplantı da, Vehbi bey beni hep yanına oturturdu.

İş düğümlendiği zaman benim elime bir kağıt uzatırdı "Can Bey , oku bunu" derdi.

Onu okuduğum zaman bizim o tartışmamız sonunda alacağımız karar  bu kağıtta yazılıydı.

SE: O anda mı yazıyordu?

CK: Hayır,  toplantıya getirmiş çünkü Vehbi Bey toplantıya gitmeden önce derse çalışan adam.

Gündem yapıyor, gündem de kim  konuları daha iyi biliyorsa onlarla oturup toplantı yapıyor.

Ve sonunda büyük bir nezakatle veriyor.

.
.
.

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org