Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Can Kıraç Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

DAFNİ 'den DEFNE' ye !
07.09.2019
Okunma Sayısı : 10057
Oy Sayısı : 2
Değerlendirme : 5
Popülarite : 1,51
Verdiğiniz Puan :
 

 

DAFNİ 'den DEFNE' ye !

*

Kıymetli Dostlarım,

Eylül ayı öyküsü olarak, Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir  ile yaşanmış

birgünün hikâyesini sunuyorum;

*

Dosyalarımın arasında eski bir not buldum;

Yazı, 1967 yılı Haziran ayına aitti.

Konuyu şöyle tanımlamışım:

"Vehbi Koç'u ve eşi Sadberk Hanım'ı İzmir'den Söke'ye götürdüğümüz seyahat boyunca yaşadıklarımız!"

*

Yüksek Gemi Mühendisi ve eski Havuzlar Genel Müdürü Fahri Tanman (Eşim İnci'nin teyzesi Saffet Tanman'ın eşi) Söke'de modern pamuk tarımı yapan, Ziraat Odaları Başkanı, örnek birçiftçi ve AYDIN bir kişiydi.

(Onlar da ebediyete göçtüler!)

Koç'lar bu aileyi yakından tanımak istemişlerdi.

Şöförlüğünü yaptığım 1951 model Mercury marka otomobilimle İzmir'den Söke'ye hareket etmiştik.

Öğle molası için durduğumuz Kuşadası'nda Halikarnas Balıkçısı olarak tanınan Cevat Şakir'le karşılaşmıştık.

İMBAT otelinin lobisinde, Balıkçı, kocaman sesiyle bizlere bir "Merhaba!" çekmiş, davetimizi kırmayarak yanımıza oturmuştu.

Rehberlik yaptığı turist kafilesi istirahate çekildiğinden boş zamanını bizlere ayırmış, üç saat olağanüstü bir beraberlik yaşamıştık.

Böylece, onun MİTOLOJİ dünyasında, ilginç olaylarla dolu sanal bir gezintiye çıkmıştık.

*

Cevat Şakir, o dönemde, Anadolu Uygarlığı'nın Hellen Uygarlığı'nın temeli olduğunu savunuyordu.

Halikarnas Balıkçısı, Batı Uygarlığı'nın Anadolu asıllı olduğunu kanıtlayan mitolojik olayları coşku dolu uslûbu ile dünyanın dört köşesinden gelen yabancılara anlatmayı kendisine verilen milli bir görev sayıyor, zaman zaman rüzgâr gibi esiyor, şimşek gibi çakıyordu!

Onu dinlerken, insan, başka dünyalarda, tarih öncesi tanrılarla buluştuğunu sanıyordu!

Beraberce böyle bir duyguyu paylaştığımız sırada, Balıkçı;

"Ey Koçzade! Sen Paris'in Koç'unu bilir misin?"

diye söze başlamış, Truva'lı çoban Paris'in karabaşlı, burgaç boynuzlu, sırtı kestane renkli KOÇunu şöyle tanıtmıştı bizlere;

"KOÇ, koca başını yavaş yavaş yere eğdi, toprağı ve otları kokladı, birden bir küheylân gibi sıçradı, önayakları ile toprağı kazımaya başladı, sonra yayından boşanan bir ok gibi uçarak sürünün içindeki koyunun birini ayaklarının arasına aldı ve onu ön ayakları üzerine çökertti!"

*

Yalnız memleket sorunları ile ilgilenen Vehbi Koç, konu "KOÇ" olunca, Cevat Şakir'in bu renkli, yüksek sesli ve heyecanlı anlatımının etkisi altına girmiş;

"Cevat Bey! Bunları yaşamış gibi anlatıyorsun! Sen ne müthiş adammışsın yahu!"

demekten kendini alamamıştı.

O gün, Balıkçı'nın, kâh eserek kâh kükreyerek anlattığı

"APOLLON ve DAFNİ" hikâyesine gelince:

"Batılılar Apollon'u Hellen saymak için kırk dereden sugetirdiler ama boşuna oldu! Apollo Anadolu'ludur.

Olimpos tanrılarını yaratan Homeros, Apollon'u Anadolu'da buldu.

Apollon'un dört tapınağı Ege kıyısı boyunca BatıAnodolu'da sıralanır:

Grineum, Klaros, Didyma ve Patara'dadır bunlar...

*

Bir gün, APOLLON, çiçek kokularının kaynaştığı bir vâdiden geçerken gökkuşağının duvaklar gibi bulutlardan aşağıya süzülüp türküler söyleyen güzeller güzeli bir KIZIN başına süzüldüğünü gördü! Ve Güneş Tanrısı Apollon'un yüreği aşkla dağlandı!

Bu KIZ, Tanrıça Artemis'in meleklerinden DAFNİS'ti!

Balıkçı'yı dinlerken etrafımızda kümelenen kalabalığın farkına varmamıştık!

Cevat Şakir, zaman zaman ayağa kalkıyor, kol hareketleriyle hikâyesini görsel bir şölene benzetiyor, bizleri APOLLON'un ve DAFNİS'in aşk dünyasına götürüyordu!

Vâdi, peri kızı DAFNİS için, çiçekten, ışıktan ve renklerden oluşan bir düş âlemiydi.

Çırılçıplak göğsü, kar beyaz omuzları ve yüzüne yayılan mâsum gülüşü ile, DAFNİS, Apollon'u büyülemişti.

Ama ne yazık ki, peri kızının kalbi erkeklere karşı sonsuza dek kilitliydi!

Dafnis daima bâkire kalacaktı!"

*

Otelin lobisi tiyatro sahnesine dönmüştü!

Hepimiz büyük bir dikkat ve heyecanla Halikarnas Balıkçısı'nın teatral oyununun sihrine kapılmıştık.

Apollon'un güzel Dafnis'in peşinden koşuşu, ona duyurmaya çalıştığı ateşli aşk sözleri, nefes alışları, kızın tanrıları yardıma çağırış çığlıkları...

Ve sonra, peri kızının yorgunluktan kendinden geçişi ve bedenini Apollon'un kucağına salıvermesi...

"Apollon Dafnis'in çıplaklığını örten saçlarını biryana atarak onu boyluboyunca kavramıştı.

Nihayet, peri kızı, kendini APOLLON'un güneş gibi ışıyan kollarına ve susayan dudaklarına teslim etmişti."

*

Bizler, iki aşığın mutlu sona kavuştuklarını sandığımız bir anda Balıkçı'nın haykırışıyla hikâyenin bitmediğini anlamıştık:

Tanrı Apollon DAFNİS'i kollarıyla sararken onun yere saplanmış gibi hareketsiz durduğunu farketmişti!

Apollon, tanrısal sesiyle;

'Dafnis! Dafnis! Sen AĞAÇ oluyorsun!' diye bağırmaya başlamıştı.

Gerçekten Dafnis'in yüzü soluyor, gerdanı ve memeleri yeşile dönüşüyordu!

Ayakları kıvrılan kökler gibi toprağa dalıyor, bacakları ve kalçası bir ağaç gövdesi gibi kabuk tutuyordu!

Şimdi yakarış sırası peri kızına gelmişti:

'Ey APOLLON! Al beni! Sen bir tanrı değil misin?

Beni bu topraktan sök, beni kurtar! Beni kurtar Apollon!' diye yalvarıyordu.

Geçen her an, Apollon, çaresiz kaldığını görüyor, DAFNİS'in körpe yapraklara dönüşen saçlarını, kırmızılığı kaybolmayan dudakları arasından süzülen nefesini kokluyor ve birden, Olimpos tanrılarının, kıskançlık duygularıyla,

DAFNİS'i bir 'DEFNE' fidanına dönüştürdüğünü anlıyordu!"

Artık, Halikarnas Balıkçı'sının şiirleşen sözlerinde DAFNİS'in göz kapakları titreşen iki yaprak, gözpınarlarından süzülen göz yaşları defne fidanının özsuyu oluyordu...

Tanrı APOLLON, yorgun vucûdu ile ormanların en genç ağacı DEFNE'nin altına uzanmış, gökkubbede kayan yıldızları seyre koyulmuştu.

Apollon hüzün dolu sesiyle türküler yakıyor, peri kızına olan aşkı vâdiden vâdiye yankılanıyordu.

Balıkçı, sahnelediği mitolojik oyunu şöyle tamamlıyordu:

"DEFNE fidanının iki dalı Apollon'un sarı bukleli başını, biri soldan öbürü sağdan sardı ve bir çelenk olarak tanrıyı taçlandırdı.

Apollon, DAFNİS'in defnesinden aldığı bu armağana şu dileğini sundu:

"Ey PERİKIZI!

Bu geceden sonra bütün insanlar senden bir dal ve çelenk isteyecekler.

ÇELENKler, senin için göğe yükselen duygularımın ölümsüzleşen ilâhileri olsun!"

*

Hepimiz, böylesine duygu dolu bir aşk hikâyesinin etkisinde, koyu bir sessizliğe büründüğümüz bir ortamda, bu defa Balıkçı'nın kaderci bir yaklaşımla şunları söylemiş olmasına şaşırıp kalmıştık:

"Koçzade Vehbi Bey! Cenaze törenlerine gönderilen defne dallı çelenklerin hikâyesidir bu.

Ölümümden sonra bana çelenk gönderirsen DEFNEDALLARI unutulmasın!"

*
Bu buluşmamızdan yedi yıl sonra,


13 Ekim 1973 günü, Halikarnas Balıkçı'sı aşk meleği DAFNİS'ine kavuşmak için aramızdan ayrılmıştı.

Vehbi Koç, Türk Eğitim Vakfı'nın 27 Ekim 1971 tarihinde başlayan çelenk bağışı kampanyasının sembolü olan "DEFNEDALLI ÇELENGİ "nden birinin Bodrum'a gönderilmesi için bana şu uyarıda bulunmuştu:

"Halikarnas Balıkçı'sının cenazesine, benim adıma, en seçme yapraklı defnelerden oluşan bir çelenk gönderilsin !"

*

Kırkbeş yıldır, Türk Eğitim Vakfı'nın DEFNEYAPRAKLI bağış çelenkleri birbirlerini seven insanların duygularını sonsuzluğa taşıyor ve Apollon'un Dafnis'e olan aşkı, binlerce gencimize, çağdaşlaşma yolunda yeni ufuklar açıyor.

*

Vehbi Koç'un ve Cevat Şakir'in anıları önünde saygıyla eğiliyorum

Can Kıraç

Eylül 2016

*

"Maharet güzeli görebilmektir,

Sevmenin sırrına erebilmektir.

Cihan, Âlem herkes bilsin ki şunu;

En büyük ibadet SEVEBİLMEKTİR..

Sevelim Sevilelim, dünya kimseye kalmaz!"

YUNUS EMRE

*


Cevat Şakir  Kabaağaçlı (Halikarnas Balıkçısı)

.
.
.


Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org