Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Can Kıraç Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

CAN KIRAÇ Kulağınıza Küpe Olsun Televizyon Programı
17.02.2007
Okunma Sayısı : 21344
Oy Sayısı : 15
Değerlendirme : 4,47
Popülarite : 5,25
Verdiğiniz Puan :
 

 

CAN KIRAÇ Kulağınıza Küpe Olsun Televizyon Programı
.

.
.

Koç Grubunda çalışırken tanıdğm duayen bankacı Bülent Şenver ve üniversiteden öğrencileri ile güzel bir televizyon programı yaptık.

Samimi, öğretici, sıcak, güzel bir programdı.

Sizlerle paylaşmak istedim.

.
.

 izlemek için

.
.

 dinlemek için  

.
.



 

CAN KIRAÇ Kulağınıza Küpe Olsun Deşifresi
.
.
Can Kıraç (CK)
Bülent Şenver (BŞ)
.

.
.

BŞ:Kulağınıza küpe olsun programına hoşgeldiniz.

Türkiye'nin genç liderlere ihtiyacı var her alanda her konuda genç liderler yetiştirmeliyiz.

Genç liderleri yetiştirmek ise hepimize düşüyor.

Gençlere imkan sağlamalıyız, onların önünü açmalıyız, gençlere el vermeliyiz.

Gençlerle tecrübelerimizi ve birikimlerimizi paylaşmalıyız.

İşte kulağınıza küpe olsun isimli bu kitabı bu maksatla hazırladım.

Ve her hafta kulağınıza küpe olsun kitabında yer alan  bir iş adamını davet edip misafirimiz olmasını isteyeceğiz.

Gençlerle tecrübelerini paylaşıcağız. Bu haftaki misafirimiz sayın Can Kıraç.

Hoşgeldiniz Can bey.

CK: Çok teşekkür ederim.

BŞ: Can bey bu kitabın içerisine çok güzel anılarınızı, öğütlerinizi ve gençlere güzel sözlerinizi yazmışsınız.

Bu nedenle sizi tebrik ediyorum, sizi kutluyorum.

Ayrıca bu kitapta 152 iş adamımızında öğütleri var onlarada teşekkür etmek istiyorum.

Hayatta olmayanlara da Tanrı'dan rahmet diliyorum.

Can bey bu programda biz sizinle güzel şeyleri paylaşalım istedik. İyi şeyleri ve hoş olan şeyleri paylaşalım istedik.

Stüdyoda gençlerimiz var onlar size sorular sorucaklar ve ilerleyen dakikalarda misafirin misafiri diye bir bölümümüz olucak o bölümde bize bir misafirinizi davet etmenizi isteyeceğiz.

Yine bir başka bölümümüzde sizin hazırladığınız özel sürpriz bir kaset var, sizden o kasedi alacağız bakalım bize ne hazırladınız onu izleyeceğiz.

Ve yine size sorucağız bizimle burada ilk  defa paylaşmak istediğiniz muhakkak  bir şey vardır, bizimle ilk defa neyi paylaşıcaksınız diyeceğiz.

Programımızın sonlarına gelirken size ilginç bir şey sorucağız ileriye yönelik bir haylim var derseniz Can Bey'in hayali nedir diye sizden hayalinizi dinleyeceğiz.

Biz bütün bunları yaparken karşı tarafta bütün program boyunca bizi izleyen değerli bir kişi olucak  sayın Kamil Çakmak program boyunca bizi izleyip bize bir hatıra yapıcak. Bizim resmimizi yapıcak bizde program sonrası onu hatıra olarak kendisinden alıcağız. Biliyorsunuz misafire ikram her zaman yapılır, bizde bu programda size çay ikram ediceğiz.  Ama çok özel bir çay bizim çayımız bu arkada gördüğünüz odun kömürü ile ısınmakta olan semaverimizden verilecek. Müsaade ederseniz ilk çayı ben kendi ellerimle kendim koymak istiyorum. Ben çayımı koyarkende gençlerimiz size kendilerini takdim edicekler.

EMRE KODAK: Ben Emine Kodak İstanbul Bilgi Üniversitesi işletme bölümü son sınıf öğrencisiyim. Okul saatlerimin dışında part tıme olarak çalışıyorum. İlerde de iyi bir yönetici olmak istiyorum. Sizden öğreneceklerimizinde iş hayatımızda bize ışık tutacağına inanıyorum. Genç arkadaşlar adına sizinle tanışmaktan da gurur duyuyorum.

CK:Çok teşekkür ediyorum başarılar diliyorum.

YAMAN  ÇETİNKAYA: Ben Yalçın Çetinkaya . İstanbul üniversitesi işletme bölümü son sınıf öğrencisiyim.Türkiye'nin kalkınmasında ihracatın çok önemli olduğunu düşünüyorum. İleride bende ihracatçı olmak istiyorum. Bu doğrultuda sizden alacağımız tavsiyelerle iyi bir ihracatçı olmaya çalışacağım.

CK: Yolunuz açık olsun. Başarılar.

SERKAN İREN: Ben Serkan İren İstanbul Bilgi üniversitesi işletme bölümü dördüncü  sınıf öğrencisiyim. Aynı zamanda Anadol eğlence işletmelerinde işletmeci olarak çalışıyorum. Son yaşadığımız krizden sonra iş hayatının ne kadar zor bir hale geldiğini yaşıyorum. Ve okulum bittikten sonra yurt dışında mastır yapıp uluslararası bir firmada yönetici olarak çalışmak istiyorum. Sizden değerli şeyler öğrenmek için geldim ve onada inanıyorum.

CK:Umudunu bozma yolumuz açık. Başarılar dilerim.

YEŞİM ŞİŞIK: Ben yeşim Çiçek İstanbul bilgi üniversitesi işletme bölümü son sınıf öğrencisiyim . Bende bir firmada  part tıme olarak çalışmaktayım.İleride bir yönetici olmak istiyorum. Buraya da sizin liderlik tecrübelerinizden faydalanmak için geldim.

CK:Çok teşekkür ederim bana da onur verdiniz sizede başarılar diliyorum.

BŞ:Can bey çayınız herhalde tavşankanı oldu.

CK:Rengi fevkalade.

BŞ:Can bey biz onu yudumlarken sayın Şermin Kahraman sizinle ilgili bir kaset hazırlamış hepbirlikte kasedinizi izleyelim.

BŞ: Kulağınıza küpe olsun programında sayın Can Kıraç'la birlikteyiz.

Can bey gençler size soru sormak için heyecanla bekliyorlar ama onların hocası olarak ilk soruyu ben size sormak istiyorum.

Kitapta sizinle ilgili bölümde çok ilginç iki tane anınızı okudum.

Bu anı sizin rahmetli Vehbi Koç ile olan çok güzel iki anınız anınızın bir tanesi'nin başlığı first class uçuş diğerinin başlığı ise mal canın yongası sizin ağzınızdan bu anıları dinleyebilirmiyiz?

CK: Tabii şimdi bu anılarda gerçekten hepinizin ders alacağı örnek alacağı bir tema var. 1980'li yıllarda Türk ekonomisi dışa açılırken bizde çalıştığımız şirketlerin temsilcileri olarak artık yurt dışı temaslara çok önem vermeye başladık.

Ve uçakla Avrupa'nın, Amerika'nın hatta Japonya'nın her tarafına giderek yeni iş imkanları üretmek için çalışıyoruz.

Tabii gençlik heyecanıyla bu temaslarımızı yaparken en iyi olanakları da kullanma arzusu içerisindeyiz.

First class denilen birinci sınıf uçma hevesiyle biletlerimizi bu şekilde kullanmaya yöneldik.

Burada ders alınacak husus patron Vehbi Koç'un davranışıdır.

Çünkü patronların ayrıntıları izlemesi gereği ortaya çıkıyor.

Bir gün Vehbi bey holding'in üst  düzey yöneticilerini, çocuklarını ve bizi bir toplantıya çağırdı ve dediki ben şirketin masraf kalemlerini incelerken gördüm ki uçak parası olarak bilet parası olarak büyük rakamlar ödeniyor.

Ve araştırdım hemen hemen hepiniz bütün seyahatlerinizi first class yapıyorsunuz bu dedi sizin altınızda çalışan diğer arkadaşlarınıza kötü örnek olur.

Mesela dedi Japonya'ya giderken veyahut Amerika'ya giderken birinci sınıf uçmanızı kabul edebilirim ama  Avrupa'ya giderken bu hiç gerekli değildir dolayısıyla sizden dikkatli olarak bir şey isteyeceğim.

Bundan sonra bütün uçuşlarınızı turist class'la yapıcaksınız ancak çok önemli olanlarınız Amerika'ya ve Japonya'ya birinci sınıfla uçar.

Bunun için bir yönetmelik hazırlayın, bunu bir düzene sokun.

Ve dedi bu kararı alırken sizlerden esirgemediğimi belirtmek için sene sonunda pirimlerinize bu uçak bileti farklarını ilave bir pirim olara ödeyeceğim.

Tabii biz en çok bu karara sevindik.

Ve ondan sonra artık uçuşlarımızı turist sınıfıyla yaptık.

Fakat sene sonunda bizi bir sürpriz bekliyordu Vehbi bey bize o farkları ödemedi.

Dolayısıyla patron hem ayrıntıları izleyen insan olmalıdır, hem de eğer tasarruf yapılacaksa, tasarrufu bizim üzerimizden de sağlamalıdır diyorum.

Mal canın yongası oda benim iş hayatında kazandığım bir deneyimdir.

O vakit otomobil grubu başkanıydım ve şimdi genç arkadaşlarıma şunu söylemek istiyorum

Vehbi Koç'un bu tarihlerde holding olarak kontrol ettiği şirketler yüz'ün üzerindeydi. Ve Vehbi bey bu şirketlerin belirli dönemlerde bilançolarını bizzat inceler, ve bizlerle yöneticilerle bunları tartışırdı.

Bu tartışmalarda masraf kalemleri'nin azaltılması verimliliğin  çoğaltılması gibi önemli çalışmalar yapardık.

Servis istasyonları özellikle otomotiv şirketlerinin servis istasyonların masrafları masraf olarak karşımıza çıkardı.

Fakat şirket faaliyeti içerisinde onlar şirketin karlılığı içerisinde kaybolduğu için biz bu servis istasyonlarının masraflarını artık tartışma konusunun  olmamasını talep ederdik.

Ve Vehbi bey her toplantıdan sonra tabii buda  sizlerin ileride alacağı sorumluluklar için bir derstir .

Her toplantının gündemi yapılır hemde her toplatıdan sonra toplantı zaptı yapılarak hangi kararlar alınmış onları belirlerdik.

Benim ısrarımla bir karar aldık bundan sonra servis istasyonlarının kar zarar tartışmaları bu toplantılara getirilmeyecek çünkü şirketlerin kendisi karlı oldukları için bu şirketin zararları genel anlam içerisinde önemli kabul edilmiyordu.

Fakat üç ay sonra yapılan toplantıda Vehbi bey'in gündeme tekrar servis istasyonlarının bütçelerinin incelenme maddesini koyduğunu görünce ben dedim Vehbi bey unutmuş artık bizim aldığımız kararı büyük bir şeyle kendime güvenle eski toplantı zaptını getirdim ve dedimki Vehbi bey daha artık bunu konuşmayacağımızı önceki toplantıda da karara bağlamıştık.

Vehbi bey böyle çok az kızgınlığını belli eden bir patrondu  masaya iki yumruğunu birden vurdu.

Can Kıraç dedi ben patron olarak bundan sonra her toplantıda servis istasyonları bilançolarını incelemeyi istiyorum sen dedi belki unutmuşsundur mal canın yongasıdır dolayısıyla ben bu şeyi bu lüksü  size bırakamam dedi.

O zaman ben patronun ne demek istediğini anladım ve Vehbi bey uzun seneler bütün bilançoları incelemeye devam etti.

Siz tabii bankacı olarak bilanço izlenmenin ne kadar zor bir şey olduğunu bilirsiniz.

Vehbi bey böyle bir patrondu.

BŞ: Rahmetli çok iyi bir insandı ve çok iyi bir yöneticiydi hepimize örnek oldu.

CK:  Vehbi Koç'un şu tanımını ben her zaman yaparım o demokrat ruhlu bir patrondu ve daima beraber çalıştığı arkadaşları'nın görüşüne değer verir, ve ona göre kendi kararlarını bize hissettirmeden kabul ettirme yolları bulurdu.

O da her patrona nasip olmayan bir beceridir.

BŞ:Ben hatırlıyorum ben Pamukbank genel müdürlüğü yaparken beni her gördüğünde bir yere sıkıştırır ve yanıma yaklaşır derdiki Bülent bey kaç lira  maaş alıyorsun ben utanırdın söyleyemezdim yok yok söyle kaç lira alıyorsun .

CK:Onu şunun için yapardı muhakkak bizlerin hep çok maaş aldığımızı çok pirim aldığımızı söylediği için bize gelip örnek olarak bak Bülent bey şu kadar alıyor siz bu kadar alıyorsunuz demek için onu yapıyordur muhakkak.

Ama biz onun sonra bu metotlarını öğrendik kendi durumumuzu gizleyici bazı metotlarla Vehbi bey'den bazı şeylerimizi saklama teşebbüsünde bulunduk ama onu hiç  bir zaman kandıramadık.

Her zaman o doğruyu görürdü.

BŞ:Allah rahmet eylesin. Emre senin bir sorun var.

EMRE KODAK : Ben şunu merak ediyorum sayın Kıraç hayatınızda yapmadığınız yada yapamadığınız ama gençler muhakkak sizler yapın dediğiniz neler var. Ben yapamadım ama siz yapın dediğiniz.

CK: Şimdi tabii bu çok kolay cevaplanacak bir soru değil.

İş hayatındayken insanların olaylara bakışı ve olayları değerlendirmesi başka oluyor.

İş hayatından ayrıldıktan sonra başka oluyor.

Ben bu gibi şeyleri kendi kendime sorguladığım durumları şimdi daha berrak görmeye başladım.

Ben iş hayatımdayken size kötü örnek de olmak istemiyorum ama bunu sorduğunuz için bunu söyleyeceğim tek kulvarda koşmayı hep yeğledim şu anlamda yalnız işimle meşgul olacağım, işimin dışında hiçbir şeyle uğraşmayacağım ve kendimi işime yönelteceğim.

Mesela ben hiçbir zaman çalışma hayatım içerisinde büroda gazete okumadım, çünkü gazete okumayı ekonomik haberler olsa dahi zamandan kendi zamanımdan çalma gibi değerlendiriyorum.

Ben gazeteleri akşam evde okuyarak kendimi güncel durumda tutuyordum.

Fakat şimdi şu noksanlığı görüyorum insanlar iş hayatında çalışırken dahi başka bir kulvarda dolaşmayı gerçekleştirmelidir yani bu Türkiye'nin temel sorunudur, kitap okumuyorsunuz kitap okunmuyor.

Muhakkak çok yoğun çalışsanız dahi zamanınızın bir bölümünü kitap okumaya ayırın.

Bizler sanattan uzak yaşıyoruz.

Toplumun gelişmesi için muhakkak sanata merak duymanız lazım.

Bugün görüyorum dergiler yayınlar bu konuda o kadar zenginki sizi bir çok bakımdan olgunlaştıracaktır. 

Sanatı hiçbir zaman ihmal etmeyin.

Tabii bunları çoğaltmak çok mümkün mesela ben bugün şunu hissediyorum.

Ufak şeyleri koleksiyon halinde toplarsanız ilerde bu size sanatsal yönde bazı anıların toplanmasına yardım edecektir. Bir de şunu unutmuyum herkes yazar olmaz ama yaşadığınız önemli olayları bir yere kaydetmeyi unutmayın.

İleride çocuklarınız olucak, torunlarınız olucak, onlara bazı olayları unutmadan anlatabilmeniz için o notlar çok önemli olucaktır.

Benden şey beklemeyin başka para kazanacak formüller beklemeyin.

BŞ:Serkan'ın bir sorusu var bakalım ona nasıl cevap vericeksiniz?

SERKAN İREN: İnsanlar hayatları boyunca bazen değiştirmek istedikleri davranışta bulunurlar. Ben yaptım ama sakın siz gençler yapmayın diyebileceğiniz neler var?

CK: Bu da gene çok şey sorular seçmişsiniz.

BŞ:Zor sorular.

CK: Zor sorular.

Şimdi burada ben bu zor sorunuza benden beklemeyeceğiniz bir cevapla girmek istiyorum.

Benim kuşağım ben evvela şunu açıklayayım ben 75 yaşındayım dolayısıyla hayatı yaşadığım olaylar içerisinde şimdi daha duru bir şekilde görüyorum.

Benim kuşağım genellikle vatandaşlık haklarımızı gerektiği gibi savunmadık.

Vatandaşlık haklarımızla ilgili konularda karşımızdaki insanları sorgulamadık.

Ben iş hayatımda bu duygudan dolayı hem bürokratların karşısında hem seçilmiş dediğimiz parlementerler ve bakanlar karşısında daima aşırı derecede saygılı olma davranışımı devam ettirdim.

Ve onların böyle yukarıdan bakışlarından rahatsız oldum ama bu rahatsızlığımı belli etmemek gibi bir tevazu içerisine yöneldim.

Halbuki vatandaşlık öyle kutsal bir durum ki vatandaş eğer gerçek anlamda vergisini veriyorsa vatandaşlık görevlerini yerine getiriyorsa seçilmişleride atanmışlarıda sorgulama durumundadır.

Ve onlara bunu hatırlatma mevkiindedir.

Dolayısıyla sizlere şunu öneriyorum.

Saygı ölçülerini şey yapmadan bozmadan vatandaşlık sorumluluğuyla bu temaslarınızda haklarınız olduğunu ortaya koyun ve sorgulayın.

O zaman zannediyorum ki  Türkiye'de bugün şikayet ettiğimiz bir çok konuyu daha kolay çözebileceğiz.

Bu biraz politik oldu ama.

BŞ: Ama yine  iyi cevap verdiniz. Yeşim'in size bir sorusu olucak.

YEŞİM ŞİŞIK:Can bey adınızı ve soyadınızı Atatürk'ten almışsınız bu çok onur verici bir şey. Sizce başarılı bir lider ve yönetici Atatürk'ün hangi niteliklerine sahip olmalı.

CK:  Siz gençleri hazırlamışsınız bana böyle şimdi evvela şunu söylüyüm gerçekten benim için ailem için ismimiz ve soyadımız büyük onur olarak devam ediyor onu hep heyecanla hatırlayacağız. Şimdi Atatürk'ün liderlidiği  Türkiye için Türk toplumu için müstesna şartlarda olağanüstü şartlarda ortaya çıkmış bir liderliktir. Artık Türkiye'nin umuyorum ve hiçbir zaman yeni Atatürk'lere ihtiyacımız olmamasını diliyorum. Çünkü Atatürk o kadar büyük bir liderdi ki bir ulusun yeniden doğmasını sağladı. Bir devlet yeniden onun elleriyle şekil buldu. Şimdi ben bundan sonra Atatürk'ün bize çizmiş olduğu çağdaş olma, bilimi her şeyin önüne koyma ilkeleriyle yetinmemizi bekliyorum. Çünkü bu o kadar bize emanet edilmiş daha doğrusu bizden sonra sizlere emanet edilmiş bir karar ki Atatürk'ün gençliğe hitabesi zannediyorum bu anlamda fevkalade beni bugün dahi heyecanlandıran anlamı devam ettiriyor. Dolayısıyla bundan sonraki  liderlerimizin ilkeli olması, bizi çağdaş ortama yöneltmede her türlü görevi üstlenmesi ve bilimi her şeyin önünde tutması kararlılığından geriye dönmemelerini ben istiyorum. Ve bunu bizim her alandaki liderlerimiz başarırsa bizim ileride yeni bir Atatürk'e ihtiyacımız olmayacaktır inancındayım.

BŞ:Evet teşekkür ederim şimdi Yaman'ın size kitapta yazdığınız bir sözünüz var oradan bir soru sormak istiyor.

CK:Kolay olsun bu.

YAMAN ÇETİNKAYA: Çok kolay. Sayın Can Kıraç Bülent hocamızın kitabında kitap almaktan çok hoşlandığınızı fakat bu kitapları okuyacak zaman bulamamaktan yakınarak bizlere zaman yönetimini uygulamayı vurgulamışsınız. Biz gençlere zaman yönetimi hakkında neler tavsiye edersiniz?

CK: Çok teşekkür ederim çünkü bu size yapmanız lazım gelen konuların başında bu zaman çok önemliydi bunu sorduğunuz için demekki ben onu şey yapamadım size söyleyemedim.

Şimdi zamanın önemini ben bugün çok daha iyi anlıyorum.

Şimdi benim bir internet merakım var yani ben sizler gibi çağa uymak için bilgisayarlı ve internetli bir yaşam içerisinde kendimi tutuyorum daha genç ve dinç kalmak için.

Fakat görüyorum ki eğer zamanını insan iyi kullanamazsa benim yaşımda hele zamanı geriye çekmenin artık hiç imkanı yoktur.

Kaybolan zaman telafi edilmeyen zaman oluyor.

Şimdi ben mesela o kitap örneğini onun için vermiştim gençliğimden beri kitaba karşı büyük ilgi duydum ve devamlı kitap aldım bugün dörtbine yakın kitabım var.

Ve ben bu ortamda yalnız bir yılda içime sindirerek özümseyerek yirmi kitap okuyabiliyorum.

Kitabı ben hızlı okumak tekniklerini filanda izledim fakat kitabı anlayarak okumak için özümsemek lazım hissetmek lazım.

Yirmi kitaptan fazla okuyamıyorum.

Şimdi önümde bu hikayede daha eskidir yani yetmiş yaşlarında dedimki ben on sene daha yirmi yıllık tempomu devam ettirirsem on yılda ikiyüz kitap okuyabiliyorum. Şimdi benim okunmamış binlerce kitabım var işin daha da dramatik tarafı hala kitap almaya devam ediyorum.

Şimdi öyleyse muhakkak zamanınızı iyi kullanmanız lazım onun için size bir metot öneriyorum, bunu deneyin.

Bir hafta zamanınızı nasıl geçirdiğinizi sabahleyin uyandıktan sonra akşam yatıncaya kadar bir tarafa not edin.

Zannediyorum ki o bir hafta sonunda önünüze bir çizelge çıkacaktır.

O çizelge içerisinde zamanının nasıl tasarruf edileceğini siz bulun çünkü herkesin kendine has  bir hayat sitili var genç kızlarımız belki makyaj için daha fazla zaman ayıracaklardır, sizler saç tuvaleti için bakıyorum saçlarınız da fevkalade güzel gür ben o konuda şansız olduğum için sizlere gıptayla bakıyorum.

Dolayısıyla böyle bir deneme yapın, umarım ki bundan faydalı bir sonuç  çıkartacaksınız.

BŞ:Serkan seninde kitaptan bir sorun vardı onu sorabilirsin.

SERKAN İREN: Sayın Kıraç Bülent hocamın kitabında para kazanmak ile başarı kazanmak ayrı şeylerdir demişsiniz.

BŞ:Para kazanmak ayrı  başarı kazanmak  ayrı şeylerdir.

SERKAN İREN: Bunu bize izah edermisiniz?

CK:Şimdi benim şanslı bir durumum var.

Bülent bey beni nasıl buraya getirdiyse sizlerle buluşmaya benim bazı fakültelere akademilere gençler konuşmacı olarak davet ediyorlar, kültür kulüpleri aracılığıyla orada tabii benim bir şeyim var benim bir patentim var ben Koç patentli birisiyim.

Dolayısıyla benim referansım her zaman Vehbi Koç oluyor.

O patentle gençler bana diyorlarki ben işte anlatıyorum anlatıyorum diyorlarki onlarda bana hocam diye hitap ediyorlar nezaket içerisinde diyorlar ki hocam sen bunu bırakta başarılar uğraşmalar nasıl zengin olucağız onun sırrını söyle.

Vehbi Koç nasıl zengin oldu.

Şimdi ben buradan anladım ki gençlerimizin genelde başarı ölçüleri zenginliktir para kazanmaktır.

Ben halbuki bunun tam tersini benimsiyorum.

Başarı büyük bir emekle özveriyle seçilmiş bir hedefe ulaşmaktır.

Bu seçilmiş hedefe ulaşırken insanlar çok zorlanacaktır çok fedakarlıkta bulunacaktır, ve eğer şansları varsa onun yanında para da kazanacaklardır hiçbir zaman başarı para kazanmak ölçüsüyle hedefiyle elde edilmemelidir diyorum.

Tabii para kazanmanında karşısında değilim çünkü bugün bunuda görüyorum bir öğütte oradan size çıkartabilirim hayatta en önemli kararlarınızdan birisi bu yaşlarda ilk iş hayatına atıldıktan sonra çalışmaya atıldıktan sonra bir yerde tasarruf yapmalısınız.

O tasarruf sizin ilerideki hayatınıza temel olucaktır bunun içinde para kazanmak esastır ama hiçbir zaman para kazanmayı başlıca bir amaç gibi algılamayın.

BŞ:Çok teşekkür ediyoruz Can bey biz size misafirin hazırladığı kaset bölümünde oynatmak istediğimiz bir kaset hazırlamanızı istedik o kasedi ben sizden şimdi alabilirmiyim?

CK:Siz beni çok çalıştırdınız Bülent bey.

BŞ:Bu kaseti biz yayına hazırlanırken hep birlikte reklamları izleyelim şimdi reklamlar. Kulağınıza küpe olsun programında sayın Can Kıraç bey'le  birlikteyiz. Can bey'e bir misafir getirmesini istedik.

Misafirin misafiri bölümümüzde Can bey bize misafirini takdim edicek bize misafir olarak kimi davet ettiniz Can bey.

CK: Ben istedimki genç arkadaşlarımıza örnek olacak bir dostumu buraya getiriyim. Yiğit Okur'u ben size şimdi takdim ediyorum.

Yiğit Okur Galatasaray Lisesinde beraber yetiştiğimiz fakat benden 8 sene daha önce bulunan her mektepte bu gelenek vardır ama Galatasaray Lisesinde  bir sınıf küçük olan bir sınıf büyük olana abi diye hitap eder.

Bu alanda Yiğit Okur bey bana abi diye hitap eder fakat gerçek ağabeyim kendisi olduğunu ben burada açıklamak istiyorum çünkü hem eğitim düzeyiyle hem sosyal hizmetlere katkısıyla hemde daha önce size verdiğim öğütler arasında değişik kulvarlarda koşarak bu günlere gelen uluslararası bir avukatlık bürosunun sahibi olarak çünkü o aynı zamanda hukukçu anne babanın oğlu ve şimdi kardeşi ile beraber uluslararası alanda büyük hizmetler veriyor.

Galatasaray eğitim vakfı'nın temel direklerinden birisi.

Ve en büyük diğer özelliği yazar.

Güvercinler ismiyle başlayan ve benim ancak o zaman kendisinin yazar olduğunu öğrendiğim ve ondan sonra "Hulki bey ve arkadaşları" ondan sonra "Vetitonun maceraları" kitaplarıyla ün kazanan bir arkadaşım bir dostum. Dolayısıyla istedimki gençlere böyle bir örnekle sizlere bir model sunuyum Yiğit Okuru bu anlamda çağırdım.

BŞ:Misafirimizin misafiri bizimde misafirimizdir hoş geldiniz Yiğit bey.

YİĞİT OKUR: Hoşbulduk.

BŞ:Efendim gençlerimize hangi mesajları vermek istiyorsunuz?

YİĞİT OKUR: Ben önce şunu söylemek istiyorum müsaade ederseniz.

Bir özdeyişe göre misafir misafiri sevmez, ev sahibi  ikisini birden sevmez.

Şimdi eğer bu bir kuralsa biz bu kuralın istisnasını oluşturuyoruz çünkü misafir beni seviyor neden çünkü seviyor onun için davet etti.

Bende misafiri seviyorum nereden belli çünkü bende onun davetini kabul ettim. Şimdi mesele kaldı ev sahibine o bizi seviyormu, sevmiyormu ona kaldı.

BŞ: Bizde misafirimizin misafiri bizimde misafirimiz dedik.

YİĞİT OKUR:Sizi deminden beri izliyorum hiç sevmeme gibi bir ibareniz yok yüzünüzde.

Bence galiba sizin bütün meseleniz reklam araları.

Şimdi efendim çocuk yaşımdan beri ben hep nasihat dinledim.

İlk gençliğimde nasihat dinledim sonra güya büyüdüm Allah sağlık versin hala çevremde insanlar var ve bana nasihat veriyorlar onun için ben nasihatı hiç sevmem  ama şartlar o şekilde oluştu ki ben şimdi size nasihat vermek zorundayım.

Nasihat vermeyide hiç sevmiyorum ama bu koşullarda başka seçeneğim yok.

Nasihata başlıyacağım  birinci nasihatım şu sizden 50-60 yıl önce başarı kulvarına girmiş kimselerin tecrübelerine katiyen kulak asmayın.

Ben dahi katiyen onları dinlemeyin.

Tabii görgü kuralları  gerektirdiği için şöyle kulak kabartır gibi durabilirsiniz ama külağınıza dinleyin  en iyisi o neden derseniz söyleyeceğim.

Cumhuriyet'in kurulduğu tarihte biz aşağı yukarı 10 milyon kişiydik.

Maşallah şimdi 65 milyonuz.

O halde koşullar o kadar çok değiştiki dünya inanılmaz bir hızla değişiyor dünyanın yörüngesiyle Türkiye'de aynı hızla gelişiyor Türkiye ayrıca kendi koşulları içinde gelişiyor.

Bütün bu değişim içinde 40-50 sene evvel edinilmiş deneyimlerden istifade edilemez gibi geliniyor onlar kural olamaz.

Yeni yollar yeni seçimler bulmak lazım bakın bir tane misal tarih olarak söylemeyeceğim ama  Cumhuriyetin başında okuma yazma bilen bir kimse iki kişi sayılıyordu bugün iki yabancı dil bilen ancak bir kişi sayılabiliyor.

O halde o deneyimle bu deneyim bence  paralel duramaz aynı koşutta değiller.

Peki şimdi yapılacak ne mademki nasihat veriyorum.

Benimki dahil dinlemeyin dedim ama vereceğim.

Yapılacak şey şu önce hedefinizi belirleyin ve hedefe doğru yürüyün. Görüyorsunuz bu laflar çok yuvarlak hedefi belirlemek hedefe doğru yürümek peki hedefi nasıl belirleyeceğiz.

Bir çok yöntem var bu yöntemlerden bence bana göre en iyi yöntem yüreğinizin sesini dinleyin.

Yürek hiç yanılmaz ama orada bir dinama var siz yüreğinizin sesini dinleye dururken bu sefer aklınız yüreğinizle uyuşmaz.

Bu bütün ömür boyunca bu mücadele devam eder. 

Biri sağa çeker biri sola çeker burada ince olan nokta şu bunların arada bir kesiştiği bir nokta vardır, o noktayı bulduysanız eğer hedefi buldunuz demektir. Hedefi bulmakta kafi değil hedefi bulduktan sonra birde hedefe ulaşmak lazım .

Hedefe doğru yürürken tahmin edeceğiniz ve tahmin edemeyeceğiniz engel çıkacak önünüze.

Engelin birini yıktıktan sonra hemen arkasından başka bir engel çıkacaktır.

Peki engeller nasıl aşılacak nasihat   sakın engellerle dövüşmeyin eğer koşullar olasılık veriyorsa engelin arkasına dolaşın.

Ama bazan engel o kadar büyük olur ki bütün yolu kapatmıştır o zaman hedefi kaybetmemek kaydıyla gerekiyorsa geri dönün düşmanda bir tane kanı dahi bırakmadan Sakarya'nın doğusuna doğru geçmişti.

Ve ordu Güney'e doğru kaydırılıyordu , Ankara'da kıyamet kopuyordu top sesleri oraya kadar geliyordu, ve meclis ayağa kalkıyordu efendim kaçıyormuyuz? ordumu dağıldı? ne olacak?

O sırada sandıklar yakılıyordu belgeler içine konulup,  bir yer aramak için Dünya tarihinin en büyük askerisi ve en büyük siyasisi  Mustafa Kemal kürsüden bağırıyordu efendiler "Hattı müdafa yoktur sattı müdafa vardır bu satıh da bütün bir vatan parçasıdır".

İşte bu dünyanın en büyük askeri dehasının söylediği şeyi ömrümüzde de tatbik etmek mümkün hattı müdafa yoktur sattı müdafa vardır bu satıh bütün bir ömür parçasıdır.

Düdük çalmadan 90 dakika dolmadan maç bitmez.

Hayattaki en büyük zenginliğiniz korkunç bir zenginlik kaybedecek vaktinizin olması.

Bizim yaşlarına gelince insanın kaybedecek vakti kalmıyor.

En büyük zenginlik bu denemek için en bük zenginlik bu .

Şimdi önemli olan nokta şu demin dedim ki yenmek yani engelleri yenebilmek.

Engelleri yenmek için de bir sürü yöntem var.

Yöntemin bir tanesi parayla yenmek, korkuyla yenmek, sıkıştırarak yenmek, yenebilirsiniz ama bu galibiyetler süresiz galibiyetlerdir bir gün ters teper bir tane silah var sevgi. İnsanoğlunun yarattığı en dayanıklı ürün sevgidir.

Onun için çevrenizi sevin, insanları sevin.

Unutmayın ki sizde insansınız.

Bağışlamayı öğrenin.

Gerekirse görmemezlikten gelin sevgiyle yenin, sevgi kadar faturası ağır hiçbir şey yoktur.

Ağır bir faturası vardır ama o faturayı ödeyin.

Onunla elde edilmiş zaferler hep süreklidir. 

Kimse sizden korkmasın, sizi sevsinler.

Birinin üstündeyseniz altınızdakileri ezmeyin.

Benden bu kadar yolunuz açık olsun.

BŞ:Efendim çok teşekkür ediyoruz çok güzel şeyler söylediniz.

Ağzınıza sağlık.

Bence bunlar öğüdün ötesinde bunlar gençlerimizin vizyonunu açıyor, gençlerimize bir ufuk açıyor dolayısıyla bu söyledikleriniz bence onların kulağına küpe oldu. Can bey kasediniz hazırlandı bakalım bize ne göstericeksiniz hep birlikte izleyelim.

Kulağınıza küpe olsun programında sayın Can Kıraç bey ile birlikteyiz.

Can bey şimdi ilk defa açıklayacağım bölümüne geldik.

Bize burada bir açıklama  yapmanızı istiyoruz.

Bu herhangi bir açıklama olabilir, bu açıklamayı sizin yakın çevreniz bilebilir, bunu burada sizinle paylaşmak istiyoruz.

İlk defa açıklayacağım deyince bize ne açıklayacaksınız?

CK:Açık söylüyeyim hiç böyle bir arzum yok çünkü 75 yaş öyle uzun bir süreçki söylenmedik bir şey kalmıyor.

Yalnız mademki yakın dostum sayın Yiğit Okur'la beraberim hem gençler var, hem siz varsınız benim hoşuma giden ve hemen hemen çok az kişinin çok yakın çevremin bildiği bir konuyu açmak istiyorum. 1991 yılına geldiğim zaman ben artık kendi özgür hayatımı yaşamaya karar verirken  politikaya girmem için ciddi teklifler almaya başladım.

Fakat buna da artık geçikmiş olduğu için karar vermekte tereddüt ediyordum.

Yalnız eşimle konuştum bu konuyu, ve eşimle beraber  karar verdik ki bu benim artık yüklenmem gerekli olan bir görev değildi siyaset.

Fakat o dönemde Koç topluluğunda çalıştığım için Vehbi Koç'la ilişkilerim  çok sıkı devam ediyor.

Ben idare komitesi başkanı olarak her gün Vehbi bey ile buluşuyorum.

Ve Vehbi bey'in siyasetle ilgilendiğinide biliyorum.

Fakat orada da şöyle bir anım var.

Vehbi bey çünkü her seçim döneminde sizde iş dünyasında bulundunuz, iş aleminin siyasete ilgi gösterilmesi istenir.

Bende Vehbi bey'i yakından izlediğim için onun ne öneriler getireceğini merak ederim ve görürüm ki yalnız Vehbi bey değil bütün patronlar tasfiye etmek istedikleri üst düzey yöneticileri aman sen politikaya gir diye tetkit ederler.

Ben yalnız bana yapılan bu teklifi Vehbi bey'e de götürme gereği duymadığım için  bunu kapanmış kabul ediyordum.

Bana bu teklifi Süleyman Demirel yapmıştı fakat sonra anladım ki ben hayır dediğim zaman Süleyman bey Vehbi bey'in mani olduğunu sanarak  onada bu konuyu aktarıyor.

Vehbi bey beni çağırdı sen böyle bir teklif almışsın ve bana bunu danışmadan red etmişsin.

Vehbi bey'e cevabım şu oldu dedimki  biliyorsunuzki ben karar verdim 91 yılın sonunda emekli olacağım fakat şimdi görüyorum ki siz beni tasfiye etmeye karar vermişsiniz.

Çünkü beni politikaya niye girmedin diye sorguluyorsunuz.

Böylece o çok üzüldüğünü söyledi ama ben de politikanın dışında kaldım.

Ve buna üzüntü duymuyorum.

BŞ: Can bey hep geçmişle ilgili hep konuştuk konuştuk konuştuk ama biliyorsunuz birde ilerisi var gelecek var biz size sorsak bir hayalim var denirse Can bey'in hayali nedir?

CK:Bülent bey siz beni çok zor durumda bırakıyorsunuz.

Artık benim yaşımdaki bir insanın hayalleri hayalin çok önemli olduğunu gençlere söylemek isterim.

Yiğit Okur'unda mesela hayalleri olmasaydı bu kadar verimli bir yazar olmazdı.

Muhakkak ki hayal insanları ileriye doğru çeken bir güçtür.

Yiğit Okur'un konuşmasında belirttiği hedefiniz olsunda biraz hayal gücüde olması lazım.

Ama benim gibi ununu elemiş eleğini asmış birisinin artık hayal gücü kayboluyor.

Dolayısıyla ben her sabah uyandığım zaman yaşamakta olduğumu görmenin mutluluğu içerisinde bugünüde tamamlayım diyorum.

Ve o günü tamamlarken zamanıma hakim olma heyecanıyla zamanımın bir kısmınıda boşa harcayarak devam ediyorum.

Burada bir vatan millet Sakarya edebiyatı yapmak istemiyorum tabiki hepimizin umudu ve hayali mutlu bir Türkiye, mutlu bir toplum, demoktarik, çağdaş bir ortamda yaşamak bunlar artık sizlerin hayali olmalıdır.

Banada artık bunları görmek nasip olursa çok mutlu olacağım.

BŞ:Can bey çok teşekkür ediyorum.

Sayın Kamil Çakmak orada bütün program boyunca çizdi çizdi bizimle ilgili çok güzel şeyler üretti ancak  kendisi dediki ben Can bey'e sadece bu çizdiklerimi stüdyoda çizdiklerimi vermek istemem günler boyu uğraşıp ona bir yağlı boya resim yapmak isterim dedi ve oturdu hakkatten çok çalıştı.

Hakkatten burada çok güzel bir yağlı boya tablo yaptı.

Şimdi kameramız bu yağlı boya tabloyu yakın plandan gösteriyor.

O kadar güzel sizi çizmiş ki kendisi biraz sonra sizede onu göstereceğim.

Siz Leanardo ustasınız ve bir Monaliza'nız var oda İnci hanım.

Bunu size bu programın hatırası olarak vermek istiyorum.

CK:Müthiş çok güzel. Beni çok duygulandırdınız teşekkür ederim.

Ben eşimin zoruyla sakalımı kesmiştim sizin bu resminizi gördükten sonra Yiğit dostumunda sakalını hep kıskanmışımdır böyle bir sakal bırakmaya çalışacağım.

Ve beni çok mutlu ettiniz çok teşekkür ederim.

Tabii burada sizde varsınız Bülent bey fevkalade çok değerli bir armağan sizi büyük bir çoşkuyla kucaklıyorum.

Benim için çok değerli bir hatıra .

BŞ:Efendim biz size çok teşekkür ediyoruz misafiriniz Yiğit Oğuz bey'e de çok teşekkür ediyoruz.

Çünkü bizlerle tecrübelerinizi paylaştınız.

Gençlere teşekkür ediyoruz çünkü sizlere sorular sordular.

Habertürk ekibine teşekkür ediyorum çünkü böyle bir programa hayat verdiler.

Gençler bizim her şeyimiz gençlerimize sahip çıkalım.

Haftaya kulağınıza küpe olsun programının misafiri sayın İbrahim Betil.

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın.

Hoşçakalın.
.

.

.

Bülent Şenver, Can Kıraç
.
.

oturanlar soldan sağa, Kamil Çakmak, Bülent Şenver, Can Kıraç, Yiğit Okur
.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.


Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org