Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

İBRAHİM BETİL Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

Marifet STK'da başarmak
18.01.2007
Okunma Sayısı : 9721
Oy Sayısı : 14
Değerlendirme : 4,71
Popülarite : 5,4
Verdiğiniz Puan :
 

 

Vs Dergisinden Sayın Elif Erdem'in benimle ilgili yaptığı haberi ve söyleşiyi sizlerle paylaşıyorum.
.
.
.

Marifet STK'da başarmak

İbrahim Betil
Vs Dergisi Elif Erdem
.
.

 

İbrahim Betil, geçmişten alınan derslerle ileriye yönelmenin önemine inanıyor.Bu düşüncelerini Eğitim Gönüllüleri Vakfıy'la birleştiriyor: "Eğitim Gönüllüleri umarım daha da büyür ve gelişir.Benim için de Eğitim Gönüllüleri olmaz, Toplum Gönüllüleri olur.Bulunduğum yerin adı değil,

Yakın bir zamana kadar Türk Dil Kurumu'ndaki (TDK) gönüllü tanımı şöyleydi: Hiçbir yükümlülüğü olmaksızın savaşa giden kişi .Tanım sadece askerlikle ilgili bir durumu kapsıyordu.İki yıl kadar önce bu tanım değişti.Nasıl mı? Toplum Gönüllüleri Vakfı (TGV) Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Betil, TDK'ya bu tanımın içinden askeri bağlantı çıktı; "Hiçbir yükümlülüğü yokken topluma katkıda bulunan kişi" şeklinde daha geniş bir tanım yapıldı.

Betil, bir dönem iş dünyasının en popüler isimlerinden biriydi.Bankacı, sanayici, profesyonel yönetici, hatta kısa bir dönem siyasetçi kartvizitiyle tanıdığımız Betil, eski kimliklerine bir bir veda etti.Artık "toplum gönüllüsü" ve "sivil toplum neferi" ünvanlarını taşıyor.Türkiye'deki eğitim ve sivil toplum çalışmalarında adı geçen önemli isimlerden biri.Başta ENKA okulları ve Türk Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV) olmak üzere pek çok eğitim kurumu ve vakfın inşasında yer aldı.ENKA  Okullar'ındaki ve Toplum Gönüllüleri Vakfın'daki çalışmalarına devam ediyor.İş dünyasıyla ilişkisini ise farklı yönetim kurulu üyelikleri ve danışmanlıklarla sürdürüyor.

Betil'e göre gönüllülük, insanın ruhundan ve aklından geçeni gerçekleştirebilmek için attığı adımların başkalarıyla ve toplumla paylaşılması yolunda bir çaba.Yani kişisellikten toplumsal boyuta uzanabilen bir çalışma.Gönüllülüğün temelinde yapılan işten keyif almanın büyük önemi var.Betil, keyif almadan yapılan gönüllülüğü "gönüllülük" değil "keyfilik" olarak adlandırıyor.Onun deyişiyle olay, "istediğim zaman yaparım, istediğim zaman yapmam" gibi bir duruma dönüşünce gönüllülük ortadan kalkıyor.Gönüllü yapılan çalışmaların ardından, hizmet alan kesim gönüllü kişiden bazı beklentiler içine giriyor.Bu da gönüllülüğün sürdürülebilir olmasının önemini gözler önüne seriyor. Hem keyif alacaksınız hem toplumsal bir yararı olacak hem de sürdürülebilir olacak. İşte Betil'in gönüllülük formülü bu.

Dünyada özellikle gelişmiş Batı toplumlarında-gönüllü çalışmalar, kişi başına gönüllülüğe ayrılan zamana göre ölçülüyor.ABD'de haftada 4,1, İsveç'te 3.8, Avustralya'da 1,4 saat gönüllü faaliyetlere ayrılıyor. "Batı toplumlarında  süreklilik o kadar önemli  hale gelmiş ki haftada kaç saat gönüllülük yapıldığıyla ilgili bir standart oluşmuş" diyerek söze başlayan Betil, Türkiye'deki toplum kültürünün geçmişinde gönüllü çalışmaların olduğunu hatırlatıyor.Örneğin Osmanlı döneminde vakıf sayısı 30 bine kadar yükselmiş.Bugün Türkiye'de yaklaşık 5 bin vakıf, 80 bin de dernek var. ABD, 250 milyon nüfusla 1,7 milyon sivil toplum kuruluşuna sahip.Fransa'nın 50 milyon nüfusuna karşılık 900 bin , İsveç'in 12 milyon nüfusuna karşılık 300 bin sivil toplum kuruluşu var.Türkiye 73 milyon nüfusla 85 bin sivil toplum kuruluşuna sahip.Rakamlar dünya ortalamasının çok gerisinde olduğumuzu gösteriyor.

Sivil toplumda minimum hiyerarşi

Bazı insanlar eğitim, sağlık ya da başka alanlarda çok fazla dernek vakıf olduğunu düşünüyor.Bunların tek şemsiye altında toplandığında daha etkili olacağı söyleniyor.Betil konu bu noktaya geldiğinde ses tonunu yükseltiyor ve net cümlelerle bu düşünceye şiddetle karşı çıkıyor: "Bu düşünce, merkeziyetçi kültür anlayışımızın uzantısı olarak gidiyor.Biz her şeyin hantal bir organizasyonun altında, hiyerarşik bir yapının içinde daha etkili olabileceğini düşünüyoruz.Oysa sivil toplumda hiyerarşiyi ne kadar azaltırsanız o kadar iyi.İnsanlar tartışmalara katılabildikleri kararlara katkıda bulunabildikleri ölçüde kuruluşa sahipleniyor.Yöneticilerle gönüllüler eşit düzeyde katılımcılık ve sahiplenmeyle sivil toplumu yükseltebiliyor.Türkiye sivil toplum yoksunu bir ülke.Merkezi bir devletin, Ankara'dan yönetmenin ve yönetilmenin alışkanlığını benimsemiş  bir toplum. Merkezi devletin çok güçlü olmasıda vatandaşın devletin kulu gibi olmasıda garip karşılanmıyor.Gelişmiş Batı demokrasilerinde devlet yöneticileri, yurttaşlara hizmet etmek için var.Türkiye'nin temsili demokrasiden  katılımcı demokrasiye geçmesi için merkezi yönetimin ağırlığının hafiflemesi, vatandaşın toplum yönetiminde daha aktif bir rol üstlenmesi gerekiyor.Sivil toplum çalışmaları seçmenle seçilen arasında bir köprü görevi görmeli."

Betil'e göre seçilenlerin beş yıl boyunca ülkeyi tek başlarına yönettikleri bir dünyada yaşamıyoruz.Yeni yönetim anlayışı, seçilenlerin seçmene "Yönetimde bulunduğum sürece beni uyarın, kararları  birlikte oluşturalım" dediği bir felsefeye dayanıyor.Kararları birlikte oluşturma kısmında da sivil toplum kuruluşları devreye giriyor.Türkiye'nin AB'ye girebilmesi ve gelişmişlik düzeyinin artması için sivil toplum hareketlerini güçlendirmesi şart.Sivil toplum kuruluşları bu süreç içinde üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getiriri ve toplumda bir güven oluştururlarsa, insanların sivil topluma katılımı da artacak.

STK ve güven sorunu 

Betil, sivil toplum kuruluşlarının eksikliğini yalnızca merkezi yönetim anlayışına bağlamak gerektiğinin altını çiziyor: "Sivil toplum kuruluşlarının sayısının az olmasında, yaptıkları çalışmaların toplumda yeterince güven uyandıramaması  da etken.Güven eksikliğinin en büyük nedeni bu kuruluşların gizli gündem oluşturmaları.Çoğu kuruluş geçmişte yasadışı işlerle uğraştığı için sivil toplum kuruluşları deyince insanlarda korku ve endişe  hakim oluyor.Sivil toplum deyince Sivil toplum deyince herkesin aklına kötü şeyler gelmeye başladı.İşin birde maddi boyutu var.Geçmişte toplanan bağış ve yardımların çoğu amacından uzaklaştı.Pek çok işin içine dolandırıcılık karıştı.İnsanlardan toplanan paralar "birileri" nin cebine girdi.Bu da insanların içindeki bağış ve yardım isteğini yok etti.onları sivil toplum kuruluşlarından uzaklaştırdı.Sivil toplum kuruluşları bağışlarla yaşadığı için, bağış yapılmaması onların kapanması anlamına geliyor.Oysa gelişmiş ülkelerde sivil toplum kuruluşlarının en önemli özelliklerinden biri şeffaf olmaları .Kuruluşlar hem içerik itibariyle hem de maddi konularda şeffaf.Türkiyede'ki kuruluşların da bu şekilde çalışması gerekiyor ki tekrar  güven kazanabilsinler."

Betil'in bu konuya verdiği örnek çarpıcı .Üniversiteyi kazanan pek çok gencimize anne babasının "Aman çocuğum sen yalnızca okuluna git, derslerine çalış, başka bir şeye sakın bulaşma" dediğini görüyoruz."başka bir şeye bulaşma derken sivil toplum kuruluşlarını da kastediyor.Bu korkunun arkasında gizli gündemler ve karanlık işler yatıyor.Oysa gelişmiş toplumlarda tam tersi.Çocuğa hayatın yalnızca derslerden ibaret olmadığı,hayatın diğer alanlarında da başarılı olmak uyardım etmek ve kendini geliştirmek gerektiği öğretiliyor.Kulüp , dernek, vakıf gibi yerlerdeki çalışmalara çocuklar teşvik ediliyor.Bu çalışmalar çocuğun hem kişisel hem de kariyer gelişiminde büyük rol oynuyor.

"En çetin yöneticilik sivil toplum kuruluşlarında"

Betil, gençlerin sivil toplum kuruluşlarında daha fazla görev almalarını sağlamak ve 17-25 yaş arasındaki gençlerin kişisel gelişimlerine destek olabilmek amacıyla dört yıl önce Toplum Gönüllüleri Vakfı'nı kurdu.Bu vakfın amacı yalnızca eğitimde değil, her alanda topluma hizmet vermek, projeler eğitim, sağlık, çevre, demokrasi gibi birbirinden farklı alanlarda  gerçekleşiyor.İşin mimarları gençler olduğu için onlar hangi alanda bir toplumsal duyarlılık projesi geliştirmeyi düşünürse o alanda gönüllü çalışma yapıyorlar.Gençler toplumun her katına hizmet götürmeyi düşündüğü için projeler belli alanlarla sınırlanmıyor.Gönüllü sayısı 12 bine yaklaşan Toplum Gönüllüleri 2006'nın ilk yarısında 102 bin insana hizmet götürdü.2006 yılı sonuna kadar bu sayının 200 bine yaklaşması bekleniyor.70 üniversitede toplum gönüllüleri kulüpleri var.Betil, üniversite çağındaki gençlerin bu projelerle ne kadar büyük işler başardıklarını görünce umutlanıyor, heyecanı artıyor.Türkiye'nin bu potansiyelinin yalnızca devlete bırakılmayacak kadar değerli olduğunu düşünüyor ve bütün yöneticilere "hodri meydan" diyor ve devam ediyor: "Geçmişte bazı birikimleri olduğunu ve iyi yöneticilik yaptığını iddia edenler gelsinler ve biraz da sivil toplum kuruluşlarında çalışsınlar.Bunun kendileri için çok çetin bir sınav olduğunu görecekler.Çok değişik sektörlerde ve değişik kademelerde yöneticilik yaptım ama sivil toplumda yöneticilik yapmak daha zor.Banan inanamayan varsa gelip görsün."

STK sayısı en az 500 bin olmalı

Sivil toplum kuruluşlarının sayısının artması ve faaliyetleriyle ilgili devlete düşen görevler konusunda Betil'in görüşü şöyle: "1980 darbesinde bütün dernekleri kapattılar.Türkiye'de şimdiye kadar 155 bin dernek kuruldu.Şu sıralar faaliyette olan 80 bin dernek var. 75 bin dernek kapatılmış.25 bin tanesi mahkeme kararıyla kapatıldı.25 bin taneside hiçbir mahkeme kararı olmadan mülki amirin-kaymakam ya da Vali kararıyla kapatıldı.Bir yıl öncesine kadar kaymakam ve valiler yasalardan aldıkları yetkiyle tek başlarına bir derneğin kapanmasına karar verebiliyordu.Ancak AB uyum yasaları çerçevesinde bu yasa değişti ve artık dernekler mahkeme kararı olmadan kapatılamıyor.Bu süreçte sivil toplum kuruluşlarının da yanlış adımlar atmaması ve toplumda güven oluşturması gerekiyor.toplum tarafından sahiplenilmek önemli"

Türkiye'nin önümüzdeki dönemde en azından 250-500 bin civarında sivil toplum kuruluşuna sahip olması gerektiğini savunan Betil, toplum sivilleştikçe ve aktif yurttaşlık arttıkça bu rakama birkaç yıl içinde ulaşabileceğimizi söylüyor.Bu bilincin gelişmesi için ilk öğretim çağından itibaren çocukların sivil topluma ve bunun önemine alışması gerekiyor.Bir de tabi dernek ve vakıfların daha şeffaf e hesap verebilir duruma gelip, topladıkları paraları amaçlarına uygun harcamaları sivil toplum bilincinin gelişmesini, gönüllülüğün ve katılımın artmasını daha da hızlandırabilir.

Türkiye ve istatislikler

Betil eğitim sistemimizin düzeyini son derece çarpıcı verilerle ortaya koyuyor: "Devlet bütçesinden eğitime ayrılan pay itibariyle 170 ülke arasında 105. sırada yer alıyoruz.Afrika'daki pek çok ülkenin de gerisindeyiz.Orta öğretime giden kız çocuklarının oranı yüzde 36.Bu rakam bizi İran ve Mısır gibi ülkelerin gerisine koyuyor.Bilimsel çalışmalar kız çocuklarını eğiten toplumlarda çocuk ölümlerinin  ve doğumlardaki ölümlerin azaldığını gösteriyor.Türkiye'de yeni doğan her bin çocuktan 37'si ölüyor.Bu konuda OECD ortalaması ise binde sekiz.Kız çocuklarının eğitim düzeyi, sağlığı, sosyal gelişimi ve ekonomiyi doğrudan etkiliyor.Kız çocuklarını eğiten toplumların refah seviyesi artıyor, yoksulluk azalıyor.Türkiye'de nüfusun yüzde 27'si yoksulluk sınırında yaşıyor.Kız çocukları eğitime katılmadığı sürece Türk toplumunun gelişmesini beklemek doğru değil.Türkiye'de bir öğretmene yaklaşık 30 öğrenci düşüyor.Gelişmiş ülkelerdeki ortalama ise 12-14 .Diğer taraftan devlet personeli içinde en düşük maaş alan kesim ise öğretmenler.Öğretmen, doktor,polis, ve askerlerden oluşan bir grubun aldığı ücret incelendiğinde en düşük maaşı öğretmenlerin aldığı ortaya çıkıyor.Geçim sıkıntısı çeken öğretmenler ek iş bulmak zorunda kalıyor.Mutlu olmayan öğretmenlerin motivasyonu düşüyor.Bu da eğitimin kalitesinin düşmesine neden oluyor.

.
.
  

  

 


Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org