Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Rauf Denktas Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

Rauf Denktaş Anılarım 4 Ocak 1964
11.06.2011
Okunma Sayısı : 7545
Oy Sayısı : 1
Değerlendirme : 5
Popülarite : 0
Verdiğiniz Puan :
 

 

Rauf Denktaş Anılarım 4 Ocak 1964
Rauf Denktaş Anılarım

Bugünlerde Kıbrıs'ta sözde bir ateşkes anlaşması vardır!

Ateşkes nasıl uygulamaktadır?

Dr. Küçük son durumu Türkiye'ye bildirir:

Lefkoşe
4 Ocak 1964

Ekselans Dr. Mazhar Özkol
T.C: Kıbrıs Büyükelçisi,
Lefkoşa

Ateş kes anlaşmasından bu yanan Rumların kullandıkları ve kullanmağa devam edecekleri taktik maydana çıkmış oluyor.

Ateş kesilmiş fakat Rumlar savaştan muzaffer çıkan bir ordu gibi memleketin bütün hzimetlerine, hazinesine, liman, gümrük ve hava alanına el koymuş.

Türkleri muhasara altına almış,  hiçbir yerden kuş uçurtmaz tedbirler almış durumdadır.

Müsademenin başladığı günden bu güne kadar muhasara altında kalmış bilumum Türk köylerinin durumu Kızılhaç ekiplerinden aldığımız raporlardan öğrenildiğine göre fecidir.

Türk köylüsü evinde hapsedilmiş durumdadır. Bazı insaflı Rumlar bunlara günde birkaç saat sokağa çıkıp hayvanlara bakmak için müsaade etmekte, diğer yerlerde buna da müsaade olunmamaktadır. Kızılhaç ekipleri Türkler için götürdükleri erzakı korku için de yaşayan Türklerin rizası ile Rumlara da tevzi  etmetedirler.

Evkaf malı olan köylerde bu mallar harap edilmekte; canlarını kurtarmak için köylerini terkederek Türk bölgelerine çekilmiş olan Türklerin evleri ve ağaçları yakılmakta , canlı hayvanları Rumlar tarafından müsadere edilmemektedir. İngiliz kuvvetleri bütün bunlara el koyacak, bunları ödeyecek kuvvette  değildir ve esasen bunları yapabilecek yetkisi de olmayacağını açıkça bildirmektedir.

İlk günlerin sarsıntısından kurtulmaya başlayan Makarios ve Rum vekilleri hükümetin mevcudiyetini tanımak ve bize kabul ettirmek için Türk köylerinin  muhasarasını kaldırmaya bu köylere yardım tevziini, uçak alanını açmayı, yollarda  emniyet teminini hükümet kanalı ile yaptırmak istemekte ve Türk polis ve jandarmalarını geri ve vazife davetle "asilere iştirak edenlerin cezalandırılacağını" bildirmektedirler.

Davaya inanmış olan ve bu dava uğruna canlarını seve seve vermeğe hazır olan Türk gençleri ve bunlarla birlikte savaşan Türk polisleri üniformalarına ay-yıldız takmış,

Türk posta servisleri namı altında posta servisleri başlatılmış , herkes Rum hukümeti ile itribatı kesmek zorunda kalınıldığını anlamış bir durumdadır.

Bugün öğrendiğimize göre Londra Konferansının 10 Ocak'ta yapılması muhtemeldir.

Bu konferanstan  anavatan hükümetimizin en gibi bir netice bekleyeceğini bilmiyoruz;fakat biz bu  hususta tamamen ümitsiziz.

Leyhimize bir netice çıkacak olsa bile Kıbrıs'ta Rumlar derhal muhasara altında tuttukları Türk köylerini büsbütün tecrit ederek ölüme mahkum edecek, diğer taraftan da hükümete kafa kaldıran  her Türk ya silahla veyahut da tevkif edilip  tecrit  kamplarına atılmakla bertaraf edilecektir.

Neticede elinde silah tutan gençlerimiz de, Rumların elinde Türklüğün  dörtte üç rehin  olarak durduğu bir anda ne kadar mücadele edebileceklerdir sualinin cevabını vermek çok müşkildir. Londra konferansında da Türklerin azami hak talebi üzerine Kıbrıs'ta Türklere karşı baskısını artırılması beklenebilir.

Aç, uykusuz, devamlı surette korku içinde yaşamakta olan tecrit edilmiş köy  halkının durumu bizim için büyük bir handicaptır.

Haklarımıza dokunulamayacağı, dokunulduğu takdirde grantör devletlerin  müştereken veya münferiden  müdahale edebileceği tezine inanmış ve "Türkler hücuma uğradığı takdirde anavatan 24 saatta yanınızda olacaktır" vaadına iman etniş ve sırf bu inanç  ve imanın  verdiği hızla dimdik  durmaktadır.

Fakat ateşkes anlaşmasından sonra meydana gelen feci durum; Makarios kuvvetlerinin bütün hayat menbaalarına ve servislere hakimiyeti; İngilizlerin bu hükümeti hala daha meşru  hükümet olarak tanıması  ve Duncan Sandys müzakerelerinde ve ondan sonraki müzakerelerde bütün gayretlerin meşru  hükümet  addedilen  bugünkü rejimi  ayakta tutmak çabasına teksif edilişi  bizi netice hakkında endişeye düşürmektedir.

Kendi kendimize itiraf ediyoruz ve diyoruz ki anavatan  hükümeti kesin bir planla harekete geçerek  bugünkü duruma el koymadığı takdirde ne Londra Konferansında, ne de başka bir konferansta Kıbrıs probleminin  hal çaresi  leyhimize olmayacak  ve biz buradan  (hayatımızı kurtardığımız takdirde) göç etmeğe mecbur olacağız.

Köylerin muhasara edilerek  masum köylünün aç kalmasını politik  davlarını görmek için iyi bir araç  sayan  ve bundan rahatça faidelenmesini bilen Kıbrıs Rumlarını müdafaa edenleri yok etmek için tevessül etmeyeceği hiçbir usul yoktur.

Türk Rum silahlar elde bekleşmekteyiz. Memleket, bize hunlarca tecavüz edenlerin eli altında bizler ise sıkı bir muhasara çemberi  içindeyiz.

Her geçen gün  bu çemberi  daraltmakta, muhasaranın acı neticelerinin suçlarını dünya efkarı  umumiyesinde unutturmaktadır.

Anavatan'ın  zecri tedbiri gerekmektedir.

Alaya takviye gelmelidir.

Garanti anlaşması  henüz mevcutken  bunlar yapılmazsa Londra Konferansı  başladıktan sonra hiç yapılmayacak ve bütün  kozu kaybetmiş olacağız.

Bunlar bizim düşüncelerimizdir.

Perişaniyete düşmüş halkımızın manzarası karşısında belki fazla hissi yazıyoruz. Fakat anavatanın planı , programı niyet ve imkanları nedir bilmiyoruz. 

Bu bilgisizliğin verdiği endişe ve yarattığı şüphe içinde istikbali hiç te iyi görmüyoruz.

Eğer anavatan hükümeti zecri tedbir almayacaksa durum yine bize bildirilmeli ve buradan şerefimizle anlaşma yolu ile çekilmek imkanlarını aramamıza fırsat verilmelidir.

Kıbrıs davasını ancak anavatanın tam desteği  ile kazanabileceğimize inanıyoruz.

Durumun hükümete duyurulmadında tavassutunuzu rica ederiz.

Denya'daki Türkleri ziyaret eden Kızılhaç yetkilileri Dr. Küçük'ün  ikametgahına gelerek Denya Türklerinin durumu hakkında bilgi verir.

Konu ile ilgili olarak Dr. Küçük'ün  Türkiye'ye mesajı şöyledir:

4 Ocak 1964

Saat  Ö.S. 2

Şimdi Denya'yı ziyaretten dönen St. John Ambulance mümessili  şöyle anlatıyor.

"Denya 'ya küçük otomobilimin alabildiği kadar yiyecek  ve süt aldım. Denya'ya gittim.

Oradaki Türkleri gördüm. Hepsi korku içerisinde evlerine kapatılmış, av tüfekleri ellerinden  alınmış , dışarıya çıkmalarına müsaade edilmiyor.

Açlık içerisinde oldukları yüzlerinden  görünüyordu.

Bir tanesinin hüviyet kartını  gördüm, 27 yaşında idi, yüzünden 45 yaşını geçmiş bir adam siması vardı.

Götürdüğüm yiyeceklerin yarısını Türkler, yarısını da Rumlar almıştır.

Türkler korkudan  bu taksime razı oldular.

Köy Türk halkının hayvanları perişan  bir vaziyette idi. Türkler dışarıya çıkmadıkları için hayvanlarına bakacak vaziyette değillerdi."

St. John Mümessili devamla-

"Dönüşte Akaça köyünden geçtim.

Bir Türk gizlice elime bir mektup sıkıştırdı, size getirmemi söyledi. Korkak hali açıkça görülüyordu.

Onları da ayni  Denya'daki Türklerin vaziyetinde buldum.

Tüfekleri alınmış, muhasara edilmiş, açlığa bırakılmışlardır."

Gelen  mektubun sureti aynen aşağıya çıkarılmıştır.

St. John mümessili bu acı vaziyetler karşısında maalesef hiçbir şey yapamadıklarını ve yapamıyacaklarını beyan etti.

Bu elim vaziyetler yalnız Denya ile Akaça'da değil  daha birçok köylerde aynidir. İrtibat yok, yiyecek yok, hastalara bakacak yok. Rumlar şimdi bu mütareke devrinde böyle muhasara ile Türkleri açlıktan  öldürmek siyasetine baş vurmuşlardır. Gün geçtikçe işin vehameti artıyor, müdahale şarttır.

Vaziyet takdirinize arzolunur.

4.1.64, Akaça

Sayın Liderlerimiz,

Biz, akaça Türk halkı esir hayatı yaşıyoruz. Altı av tüfeğimiz vardı Eokacılar tarafından alındı. Evlerimiz kordon altında, ne dışarı ne de içeri çıkabiliyoruz. Gece yağmacılık devam ediyor. Devriye kuvvetlerie ihtiyaç vardır. Yiyecek isteriz. Saygılarımızla ellerinizden öperiz.

Akaça Türk Halkı Namına
T.V

Denya Türkleri'ne saldırı ve sindirme operasyonu bir yıl önceden başlatılmıştı.

Köyün yürekli insanlarından birinin evine giden Rum polisler, bu Türk ebinden almış ve ailesinin gözleri önünde kurşuna dizerek öldürülmüştü.

Haber bize intikal ettiğinde Cemaat Meclisi oturum halindeydi.

Verilen habere göre köylü panik içindeydi ve köyü tahliye etmek istiyorlardı.

Meclisi tatil ederek Hazım Remzi beyle köye gittim. İnsanların hali perişandı. Zaten Türkleri tedirgin etmeğe çoktan başlamışlardı.

Her gece evlere taşlar atıyorlar, "Köyden  çıkınız pis Türkler" diye tehditler savruluyordu.

Köydeki  Rum  gençlerinin tümünde otomatik silahlar vardı ve şimdi de iş "kurşuna dizme" safhasına gelmişti!...

Köyde yaşamak mümkün değildi…

Denya Türklerinin elinde çok kıymetli tarlalar vardı. Rumların gayesi Türkleri köyden kaçırmak ve bu  tarlaları bedavadan  kullanarak zengin olmaktı. Rum köylerinde Türk'ün işi neydi?

Yunan Kıbrıs'ta Türk'ün yakışıksız bir konumu vardı. Türkler ada'dan kovulmalıydılar!...

Köylüye itidal tavsiye ettik.

Herkese bir av tüfeği verdiğimiz takdirde köyde bir süre daha kalmayı deneyeceklerdi. Kooperatif'ten kendilerini borçlandırarak birer ev tüfeği alabileceklerini söyledim.

Lefkoşa'ya döner dönmez, bu maksat için Türkiye'den  kredi istemek zorunda olduğumuzu tesbit ettim…

Değerli insan, her yönü ile bir kişi  olan Asım Behçet bey, Cemmat  Meclisinde kooperatif işlerini yürüten üyemizdi. Büyükelçi'ye durumu izah eden bir mektubumu o götürdü. Kendisi de izahatta bulundu.

Köylü av tüfeğini  güvence duymak için istiyordu.

Av tüfeği ile evini koruyacaktı…

Büyükelçi bu işe çok kızmıştı. Görevimiz herkesten silahları toplamak olmalıydı…

Yorgacis de bu görüşteydi, kendisine Yorgacis silahların toplatılması için öneride de bulunmuştu….halbuki biz Rumlar'ın devamlı sürette silahlanmakta olduklarını öğrenmekteydik!

Hasılı, Denya'ya kendi kaynaklarımızdan ancak 3-5  av tüfeği verebilmiştik. 12 ay sonra Kızılhaç bu tüfeklerin de ellerinden alındığını bildiriyordu.

Neticede Denya Türkleri köylerini terketmek zorunda kaldılar.

Şehitler listesi önümde duruyor. Altına bir de not düşülmüş "4 Ocak 1964 tarihinde kadar 60 şehit verdik"

Fidan gibi delikanlılar, TMT'nin  gözüpek cengaverleri, özgürlük uğruna toprağa serilmişler. 12 yaşındaki bir çocuğumuz elinde oyuncakları ile vurulmuş, hastalarımız Rum Hastahenesinde hunharca katledilmiş…


Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org