Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Rauf Denktas Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

RAUF DENKTAŞ Türklider Televizyon Programı
01.12.2006
Okunma Sayısı : 7586
Oy Sayısı : 10
Değerlendirme : 5
Popülarite : 5
Verdiğiniz Puan :
 

 

RAUF DENKTAŞ Türklider Televizyon Programı

.
.
Bülent Şenver beyden gençler için yapacağı bir televizyon programı için davet alınca onu kırmadım kabul ettim. "Gençlerle tecrübelerimizi birikimlerimizi paylaşalım" dediği zaman doğru söylediğini düşündüm. KKTC'den İstanbul'a gelip duayen bankacı Bülent Şenver beyin yaptığı programa katıldım. Bu zevkli ve öğretici programı sizlerle paylaşmak istedim.
.
.

 RAUF DENKTAŞ Türklider Televizyon Programı

.
.
.
.

Dinlemek için 
.
.

RAUF DENKTAŞ Türklider Televizyon Programı
Deşifresi

.
.
.
Rauf Denktaş (RD)
Bülent Şenver (BŞ)
.


BŞ:Türklider programına hoşgeldiniz.Türkiye'nin genç liderlere ihtiyacı var her alanda her konuda genç lider yetiştirmeliyiz.

Liderleri yetiştirmek ise hepimizin sorumluluğu .

Gençlerin önünü açmalıyız.

Gençlerle tecrübelerimizi birikimlerimizi paylaşmalıyız.

Bu programda her hafta gençlere lider olmuş önderlik yapmış bir Türklider konuğumuz olucak.

Bu haftaki Türklider konuğumuz Kuzey  Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı sayın Rauf Denktaş.Hoşgeldiniz Rauf bey.

RD:Hoşbulduk teşekekür ederim efendim.

BŞ:Sayın Cumhurbaşkanım biz sizi Kıbrıs'ta çok uzun yıllar Kıbrıs halkının egemenliği, özgürlüğü, iyi yaşaması için ve Kıbrıs'ta bir demokratik ortam, huzur içinde bir güven ortamı oluşturulabilmesi için , sürdürmüş olduğunuz çabalar, emekler, hiçbir zorluğa karşı yenilmeden onlara göğüs gererek, ve tüm hayatınız boyunca halkınızı motive etmeye çalışarak, bir hedef uğruna bir emel uğruna o halkın başında üzüntülü, sıkıntılı, meşakatli günlerinizi geçirerek bugünlere kadar onlara lider oldunuz, gençlere önder olduğunuz için siyasi liderlik konusunda sizi Türklider seçtik.

RD:Eksik olmayın.Teşekkür ederim.

BŞ: Biz sizin için ufacık bir tanıtım kaseti hazırladık.

Hep birlikte o kaseti  izleyelim.Türklider Rauf Denktaş her lider'in hayatında kilometre taşları vardır.

Sizin hayatınızı böyle kısa bir kasetin içine sokmak çok zor, çok güç.

Ama ben sizin ağzınızdan birkaç tane hayatınızdan önemli kilometre taşları olarak bize söyleyebileceğiniz bir iki geçtiğiniz safhadan kısa kısa bazı anıları birkaç tanesini hiç değilse almak istiyorum.

Sizin hayatınızdaki kilometre taşları.

RD:Efendim ben evvela ben hayvanları çok seven bir insandım, veteriner olucaktım.

Babam Kıbrıs Türklerinin halini ve Kıbrıs'ın  geleceğini düşünerek güçlü bir avukat güçlü bir gazeteci ol diyordu.

Eğer ben lise son sınıfındayken ölmemiş olsaydı bu sözü dinlemiycektim.

Ama o sene öldüğü için vasiyet hattettim ve avukat olmaya karar verdim ve ikinci dünya savaşı devam ettiği halde bütün tehlikeleri göze alarak burs için uğraştım , burs aldım İngiltere'ye gittim savaşın içerisinde.

Uçan bombaları yaşadık, füzeleri yaşadık, her şeyi gördük orada savaşın içerisinde, okuyup avukat olup geri geldik.

Dolayısıyla benim bu köşe taşım diyelim babam'ın bana vermiş olduğu vasiyet idi.Bunu tuttuğum içinde mutluyum çünkü hayatım ondan sonra hep babamın zamanında gördüğü mücadelenin devamı olarak geldi.

O da Türk haklarının korunması, Kıbrıs Türklerinin, Kıbrıs dan yok edilmemesi şeyi idi.

Bundan sonra artık önünüze bir çok şeyler çıkar, karar verme anı gelir.

Karar vericeksiniz bu yol mu?

Bu yol mu? İşte orada tereddüt etmiyeceksiniz.

Verdiğiniz kararın peşinden koşucaksınız.

Karar verinceye kadar iyi düşüneceksiniz.

Benim önüme mesela 1947 de ben Kıbrıs'a avukat olarak geldim.1949 da 2,5 sene sonra Türklerle ilgili bizim uğraşarak Doktor Küçük ile uğraşarak elde ettiğimiz haklar vardı

.Onların yasaları yapılacak bu yasaları yapacak olan da Başsavcılık.

Başsavcılıkta da tek bir Türk yok.

Dolayısıyla Doktor küçük, hakim Zeka bey beni önerdiler senin olman lazım .

3 sene için 4 sene için olurum ondan sonra mesleğime dönerim gerek dedim.

Çünkü mesleğimde iyi kazancım vardı, rahattım, seviyordum, o şekilde o kararı vermek için tereddüt ettim bir gece kararı verdim ve savcılığa geçtim.

O yasaları yaptık bu 4 seneden fazla gitti. 1954 geldi 1954 de Rumlar Kıbrıs'a silah taşıdılar, yakalandılar.

Yunanlılarla birlikte o davaları ben yürüttüm dolayısıyla başka arkadaşlarla birlikte tabii dolayısıyla artık bir şeylerin gelmekte olduğunu görerek kendimizi hazırlamaya başladık.

Bunlar hep geri mi ileri mi, o raddede bana İngiliz Hükümeti Honk Gong 'a tayin çıkarttı.

Terfi, tayin her 6 ayda bir iştediğin yere gideceksin, çoluğunlan çocuğunlan vesaire çok çekici bir şey.

Doktor Küçük'le konuştuğumda Doktor Küçük'ün bana söylediği şey şu; terfi aldın diye mi gideceksin? Beni kime bırakacaksın? 

Burada bir mücadele var işet o konuşma terfi, tayin, parayı bir tarafa iterek Kıbrıs ta kaldım  ve bir süre sonra da görevden istifa ederek Doktorun yanında ona yardımcı olmak için.

Şu meydana geldi, karşıma geldi siyasete girecek misin?

Girmeyecek misin?

Doktor Küçük belediye seçimleri için yardımcı olmamı istiyor, hayır dedim ben siyasete girmeyeceğim ben dışarıda kalacağım halkın birliği için senin etrafında halkın birliği için uğraşacağım.
,
O da bir karardı dolayısıyla kararınızı vericeksiniz.

Bir yolda para vardır, bir yolda mücadele vardır, biz mücadeleyi tercih ettik.

Çünkü küçüklüğümüzden itibaren Kıbrıs'ın bir Türk adası olduğunu ve bunu Yunan adası yapılması için mücadelenin devam ettiğini dedelerimizden, babamızdan, büyüklerimizden görüyor biliyorduk.o mücadelenin içinde biz bu kararları vermek o köşe taşları dediğiniz kararları arka arkaya vermek mecburiyetinde kaldık.

Ben istifa ettikten sonra Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu diye bir kuruluş vardı,oraya seçildim.

Seçildiğim gün eşim ağladı.

Siyasete giriyorsun dedi artık bizim ev hayatımız mafolmuş olacak .

Söz verdim bir sene için bir toparlayım şu halkı bir sene sonra tekrar avukatlığıma dönerim merak etme .

İşte o bir sene şimdi 52. sene 53 seneye gelmiştir.

Çünkü dava bitmemiştir.

Gittikçe şey olmuştur.

BŞ:Gençlerimizden de Merve Karaalioğlu'nun buna böyle yakın bir sorusu var.o kadar çok soru var ki ben mecburen zaman kısıtlı diye onların içinden seçmek zorunda kaldım.

Sizden bir anı isteyen çok güzel bir sorusu var. Merve sorar mısın?

MERVE KARAALİOĞLU: Sayın Rauf Denktaş siz Kıbrıs Türklerinin adada olmadan tüm demokratik haklarını kullanarak insan gibi yaşamalarını temin edebilmeleri için sürdürdükleri şerefli davalara yıllar boyu önderlik ve liderlik yaptınız.

Bununla birlikte de bir çok zorluklara göğüs gerdiniz.

Hayatınızda hatırladığınız en kederli veya en sevinçli gününüzü bizimle paylaşır mısınız?

Teşekkür ederim.

RD:Teşekkür ederim bir kere ben liderlik ettim şu oldu bu oldu bunu unutunuz.

Halk liderdir, halk bu mücadelede hep her şeyini ortaya koyarak Türkiye anavatan diyerek yola çıkmıştır.

Bizde o halkın içerisinde halkın oyu ile desteği ile yavaş yavaş sivrilip başlarına gelmiş kişileriz.

Dolayısıyle bunu hiç unutmayınız.bir halkın görüşü hissiyatı çok önemlidir.

Onlarla beraberseniz o zaman sizi bir yerlere getirirler veya gelirsiniz.Sevinç ve keder ikiz kardeştirler bunu hiç unutmayınız.

En sevindiğiniz an öyle bir şey olur ki sizi hüzüne boğar.Şimdi en sevinçli anım benim ne olabilir hayatımda geriye baktığımda herhalde büyük elçi Sayın Asaf İnan'ın beni 19 temmuz 1974 de çağırıp beklediğin gün geldi yarın artık Türk askeri adaya çıkıyor dediği an olmuştur.

Büyük bir sevinç, büyük bir heyecan, birbirimize sarılıp öpüşme ve ağlaşma, ve ben birdenbire ben dona kaldım .

Asaf bey dediki ne oldu dedi sevinmiyor musun?

Dedim ki Asaf  bey bu deli Papaz'ın yüzünden şimdi kaç genç ölecek adaya çıkıncaya kadar. Sanki onların  sorumlusu benmişim gibi geldi bana .

O sevincin karşıtı büyük bir sorumluluktu.Ve tabiatı ile o anı hiç unutmadım.

Ertesi gün savaş devam etti.Ertesi gün şafak ile geldiler halk halka benim hazırlayıp yaptığım açıklama Sayın Ecevit'in açıklaması  herkes bayram ediyor, yerlere yatıp toprağı öpüyor, şükür ediyor ve bekliyoruz top sesi uçak sesi yok.

Saat farkımız var ben 1 saat önce Rumlara haber verdim geliyorlar diye ,saat 5 de haber ver dediler 5 de haber verdim.

Meğer sizin 5'iniz daha sonra gelecek .

O 1 saat büyük bir heyecan içinde bekledik.

Nihayet top sesleri uçak sesleri gelmeye başladı.Ve yeniden doğduk.

Dolayısıyle sevinç insanın ilk çocuğu doğduğunda tabiatı ile çok sevinir, o büyük bir olaydır, büyük bir duygudur.Onu şey yapamazsınız.O yetiştirdiğiniz evladı bir kazada kaybedersiniz kahır olursunuz.

Üç evlat gömmüş insanız biz.

Dolayısıyle acıyı ve sevinci böyle ikiz kardeşler gibi yaşamış insanlarız.

Bütün mesele şu hüzün sizi yıkmamalı, sevinç sizi şımartmamalı.

Bunu çok iyi bileceksiniz.

Bunlar ikiz kardeştirler.

Birbirlerini kovalarlar, kovalıyarak gelirler.

Dolayısıyla ne sizi yıkmalı acınız, hüznünüz bu kaderdir diyerek ayakta durabilmelisiniz, kadere inanmalısınız diğeri çok büyük bir şey oldu çok sevindiniz bilinizki dikkatli olmazsanız hüzüne dönebilir.Şımarmıyacaksınız onu da derli toplu olarak idare ediceksiniz.

BŞ: Meral Demir'in sizi bir anda hobinize götürdüğü bir sorusu var.

Meral Demir şimdi sorusunu sorsun size.

MERAL DEMİR: Sayın Cumhurbaşkanı biz sizi iyi bir lider iyi bir siyasi lider olarak biliyoruz ama bunun yanı sıra iyi yaptığınız bir şeyi daha biliyoruz siz iyi bir fotoğrafçısınız

.Fotoğraf hobiniz ile ilgili birkaç soru sormak istiyorum.

Fotoğraf çekmeye en zaman başladınız?

Fotoğraf çekerken nelere dikkat ediyorsunuz ve fotoğraf çekerken hissettiğiniz duygular nelerdir?

Bunları bizimle paylaşır mısınız ?

Teşekkür ederim.

RD:Teşekkür ederim. 10 yaşındayken babam bana küçük bir Japon fotoğraf makinesi aldı. Onunla başladım.

İlkokulun son sınıfındayken bizi öğretmen pikniğe götürdü

.Benim o küçük makinemi bildiği için zannettiki ben her şeyi biliyorum gayet kıymetli fotoğraf makinesini bana verdi sen çek bakalım bizi dedi.Kırdım adamın makinesini hiçbir şey de çekemedim.

Ondan sonra tabii tamir ettik iade ettik kendisine.

En büyük olay ben İngilteredeyken ikinci dünya savaşı sona erdi.

İngiliz askerleri Almaya'dan gelmeye başladı.

Orada ipek çorap bilmem ne vermek sureti ile yokluk içerisinde Almanya çok kıymetli Alman makinelerini alıp getiriyorlardı

.İşte ben orada 25 paund'a bir layka makine aldım ve orada barış şenliklerini vesaireyi gayet güzel çektim.

Avukat olup da geleceğimden kitaplarımı almak için bu makineyi satmak mecburiyetinde kaldım.Fotoğrafçıya götürdüm ne istersin dedi .

Aklım kesmedi bilmiyorum kıymedini dedimki ben bunu 25 paund'a aldım.al 25 paund'u dedi çok sevindim verdiğim parayı aldım diye muamele bittikten sonra bana dediki 150 paund yapardı bu ama sen 25 'e verdin ahdi güle güle dedi.Böyle sonra devam etti bu.

Çocuklarımız doğdu, çocuklarımızı çekmekle devam ettik.

Ben bir kızımız ölünce 2,5 yaşında artık onun acısıyla bıraktım bir müddet, sonra yine başladım.

Ne hissedersiniz?

Şimdi hissetme meselesi değil unutma meselesidir.

O objektife aldığınız şeyi görürken Kıbrıs meselesiymiş, evde bilmem ne meseleşiymiş, aklınızdan gider oraya konsantre olursunuz.

Dinlenme oluyor benim için yani hakikatten bir hobi olarak dinlenme bir değişiklik oluyor.

Ve diyorum ki her çektiğiniz resim bu an ben sizi çektim , hiç  bir zaman ben sizi bir daha bir arada görmiyeceğim bu anı çekmiş oluyorsun.

Dışarıda bir manzara olabilir, dışarıda bir çocuk olabilir, geçerken kapının önünde oturan ihtiyar bir kadın olabilir, hava, bulut olabilir, her şeyi çekerim.

Güzeli de, çirkini de yaşlıyada, gencide, tabiatıda karma bir şeyim falan bir yerde uzmanlaştığım bir şey yok.

Zaten ben kendimi uzman atletmiyorum ama arkadaşlar beğeniyorlar albüm yapıyorlar, yaptırıyorlar vesaire böyle.

Benim için dinlendirici bir şeydir.

Dediğim gibi bir tarihide tespittir

.Girdiğim görüşmelerde mesela muhakkak kim varsa ansızın fotoğraf makinemi çıkarır resimlerini çekerim özellikle ipler gerilmişse ve kopmak üzere ise o jest havayı yumuşatır derhal.

Bunu iki anımı veriyim bu konuda Vasilu'yla New Yourk 'dayız Vasiliyu'nun fotoğrafını çektim ve dedimki Makaryus'un fotoğrafını çekmiştim üç ay sonra ölmüştü dedim adamın yüzü sarardı ve eminim üç ay acaba diye bir şeyler geçirdi herhalde.

Birde bu son davada Bulyos'la resmini çekmeye kalktım çünkü dediğim gibi devamlı çekiyorum dediki ruhumu çalmış gibi oluyorsun resmimi çekme dedi.Ruhunu ne yapacağım ben senin .

Onu gizli gizli çekmeye başladık.

Meğer onun boğaz hastalığı var sigara içmemesi lazım , sigara içerken fotoğrafını çekip zannettiki karısına göndereceğim herhalde böyle şey.

Anılarımız güzeldir.

Benim herhalde şimdi yüzbin oldu.Yüzbin kadar fotoğraf şeyim var.

BŞ:Ve cebinizde taşıyorsunuz değil mi makineyi artık küçük.

RD: Makineler artık küçüldü o büyük işleri küçük makinelerde yapabiliyor.Ve dijitaller hakikatten eğlenceli bir şeyler oldu.

BŞ: Şimdi tabii gençlerimiz bu soruları size soruyorlar ama yine dönüp dolaşıp sizi Kıbrıs'a getiriyorlar.Çünkü Mustafa Gökbörüata'nın   yine bir sorusu var .

RD:Zaten beni Kıbrıs'tan alamazlar ki.

BŞ: O yine Kıbrıs'la ilgili bir soru .Evet sorunu alalım.

MUSTAFA GÖKBÖRÜATA: Sayın Rauf Denktaş Türkiye'nin son 20 yıldır izlediği Kıbrıs politikası hem Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti hem de Türk gençleri için ileriye huzur güven ve gönül rahatlığı ile bakabilmelerini imkansız hale getirmiştir.

Bir ortam yaratamamıştır böyle bir ortam.Kuzey Kıbrıs'ın geleceği konusunda Kuzey Kıbrıs Türk gençleri ve Türk gençleri Türkiye'nin gençliği tedirgindir, rahatsızdır, huzursuzdur

.Bu konuda size iki sorum olucak.

Birinci sorum geçmişe baktığınızda son 20 yıl içerisinde Türkiye Kıbrıs konusunda neleri yanlış yaptı?

Ve özellikle burada belirtmek istediğim Erdoğan hükümeti.İkinci sorum ise geldiğimiz bu noktadan sonra Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Türk gençlerinin geleceğini aydınlatacak çözüme kavuşturacak sizin hayalinizdeki çözüm önerileri nelerdir?

Sizin bir çözüm planınız var mı?

RD: Teşekkür ederim.Şimdi bu tedirginlik vesaire politikalar yanlışmıydı?

Doğrumuydu?

Bunları bırakın tarih yazsın.

Yanlış denilen politikalarla Türkiye bütün dünyayı göğüsleye göğüsleye  etinden budundan keserek bize yardım ede ede  bizi bağımsızlığa getirmiştir.

Ve bağımsız bir devlet olarak biz 83'den sayarsak 21, federe devletten sayarsak daha çok yıllar kendi kendimiz idare eder bir durumdayız.

Bunun mutluluğunu verdiği güveni bundan daha iyisini bulmak imkanı olmadığını ve olmayacağını eğer hissetmezse gençlerimize biz bunu hissettiremezsek tabiatı ile günlük zorluklar nedeni ile bu işsizlik olabilir bu olabilir, şu olabilir, bir sıkıntı içerisinde olurlar.

Ama dünyanın diğer ülkelerine bakınız sabahları ben BBC dinlerim her sabah dünyanın diğer ülkelerinde açlık, efendim iç savaş, diktatörlük, haksızlık vesaire ile kaç ülke var bunların hepsi birleşmiş milletler üyesi.

Hiç bir millet hiçbir devlet sıkıntısı var diye devletinden ve bağımsızlığından vaz geçmez.Bizdeki tedirginlik bazı kuruluşlar tarafından bundan vaz geçersek bağımsızlıktan vaz geçersek daha iyisini bulacağız dönüştürüldüğü için biz tedirginiz gelecek hakkında yoksa esas olan bağımsızlığı koruyarak bir anlaşma yapmaktır.

Ve bunun için bütün malzeme vardır.En büyük malzeme de referandumla gelmiştir.

Biz ayrı referandumlar yapılması için  Vasiluyla zamanında anlaştık.

En büyük kazancımız olmuştur niçin?

Çünkü referandumlar bir milletin kaderi için , referandumlar federasyon hakkı kaderini tahin etme hakkı olan halklara verişmiş bir haktır.

Bunu temin ettik ve bunun referandumu yapılmıştır.

Bunun referandumu da yapıldıktan sonra hala Rum'u Kıbrıs'ın meşru hükümeti atletmek en büyük hatadır.Bize yapılan en büyük haksızlıktır.bunlar üzerinde durmamız lazımdır.

Efendim tedirginlik var şu var bu var olabilir, olmayan ülke yoktur.

Burada her istediğinizi buluyor musunuz?

Yapabiliyor musunuz?

Sıkıntılarınız yok mu? 

Ama içinizden herhangi birinin geçermi  yahu şu Türkiye'den vazgeçsekte bunu bir yere bağlasak da egemenlikte ne olacakmış yani diyerek bir yerlere bağlanalımda  zengin olalım, diyebilir mi insan mümkün mü bu?

Dolayısıyla insan oğlunun varlığının  saadetinin geleceğinin temeli muhakkak bağımsızlıktır.

Bağımsızlığı elde ettik.

Bunun kıymetini biz bilmezsek o zaman tabiatı ile hiçbir şey yapmış olmayız.

Ve bunu elimizden aldıkları an bağımsız değilsen nesin kardeşim.Bir bağımsızlık içerisinde azınlıksın.Egemen değilsen nesin azınlıksın.

Biz bunları temin ettik kanla canla Türkiye'nin de fedakarlıklarıyla.

Bunlar sanki yokmuş gibi masaya oturup anlaşma yapamazsın.

Biz barış istiyoruz uzlaşma istiyoruz.

Ama Rum bunu engelliyor  çünkü Rum sen meşru hükümetsin diyenlere inanmıştır ve bu inanç içerisinde uzlaşmaya gelmiyor.

Rum uzlaşmaya gelmiyorsa efendim ne yapacaksınız?

Bağımsızlığınızı daha güçlü hale getirmek için uğraşacaksınız.

Teslim olmayacaksınız.

Barış için Rum senin bağımsızlıktan vazgeçmeni egemenlik istememeni istiyor, kabul edebilirmisin?

Edelim diyenler var.

Niye?

Sıkıntı varmış da onun için.

Dolayısıyla demek ki bir kültür bir telkin ve maneviyat meselesidir.

Demekki biz gençlerimize gereken kültürü gereken telkini yapamamışız, verememişiz anlamına gelir.

Emin olunuz ki Kıbrıs Türk'üne bu gün referanduma götürüp sorsanız bağımsızlıktan vaz geçermisin, Rum'la birleşerek azınlık olarak Avrupa Birliği'ne girmek için cevapı %90 hayır olacaktır.

Onun için ne yanlışlar yapılmıştır.

Bunun tarihi yazılacaktır.bunun dediğim gibi uzmanlar bunu inceliyeceklerdir.

Bir çok yerde bu olmasaydı böyle olsaydı ama o konjoktürde o günlerde yapılabilinir miydi bunuda sormak lazım yapılabilen yapılmıştır, yapılabilen yapıla yapıla ve sabırla .

En mühim şey hem dinimizde hem milli geleneğimizde sabır acele işe şeytan karışır.

Sabredeceksiniz eğer sabretmenizi istemeyenler, sizi acele işe getirmek isteyenler önünüze tarihler koyarlar falan tarihe kadar bu, filan tarihe kadar şu, sanane yahu olursa olur olmazsa hayır böyle olucak.Bunlara boyun eğmemek lazım

.Onun için tekrar ediyorum.

Bizim başarımız bana derler ki 40 yıllık dava avukatı neyi halletti derler.

Şimdi neyi halledecektik, bağımsızlığı ilan edinceye kadar azınlık olmamak için mücadele ettik.

Bağımsızlığı ilan ettikten sonra avukatlığımız bağımsızlığımızı ortadan kaldırmak isteyenler karşısında müdafa bu elde tutulacak diye artık müdafam bu olmuştur.onun için başlatılan  Avrupa Birliği'ne girme istemi ile başlatılan sürecte bizden istenilen bağımsızlıktan egemelikten vazgeçmemiz, tanınmak istenmemizdi.

Bunu istiyorlar bizden.peki ben soruyorum bunu isteme haklarımı değil mi?

Hakları değildir.

Hukuki açıdan hakları değildir. İnsanlık açısından demokrasi açıdan hakları değildir.

Kıbrısta iki ayrı halk vardır kanıtlanmıştır

.İki ayrı halka eşit muamele yapıcaksın ki ikisi arasında bir denge kurulsun ve bir uzlaşma olsun. Birini diğerinin hükümeti atledersen onun işi bitmiş demektir.

Halledilmiş meselesi artık sana bir şey verir mi .

Onun için hatalar bunlardır.Dış dünya'nın hatasıdır.

Bunlar karşısına gitmek lazım.bunlar karşısında dik durmak lazım.

Bağımsızlığını korumayan insanlar başkalarının buyruğu altına girmiş demektir.

Bunu unutmayınız ve Atatürk'ün sözünü barış istiyoruz ben barış dediğimde diyor bağımsızlığımı kastediyorum.

Çünkü bağımsız olmazsan hiçbir şey elde edemezsin.

Çünkü bağımsızlık  barışın temelidir.Onun için hocalarınıza söyleyin lütfen bağımsızlık olmazsa Türkler bağımsız değiller azınlık şeyini kabul mu etsin Türkiye .Bunu kabul etmemek için Türkiye 60 anlaşmasını imzalamıştır.

Ve bunca yıl sonra 44 yıl sonra buradayız.şimdi vazmı geçelim, mümkün mü bu?

BŞ:Evet Türklider Rauf Denktaş o kadar güzel ve dolu konuşuyorsunuz ki .ben sizi kesemiyorum bu kadar güzel konuşmalarınızı.niye biliyor musunuz?

Hilal Aydın sizi tekrar Kıbrıs olayından kurtarıp tekrar ailenizin içine sokup çok hoş bir soru sormak istiyor.

HİLAL AYDIN: Sayın Cumhur Başkanım ömrünüz boyunca kendinizi bir konuya adadığınız için çok özdeşleşmişsiniz sizi bulan herkes Kıbrıs'la ilgili ciddi politik sorular soruyor.

Ben aile babası Rauf Denktaş'ı çok merak ediyorum.

Ailenizde kendinize yakın hissettiğiniz kişiler kimlerdir, onları bize de birer cümle ile tanıtabilir misiniz?

RD:Benim ailem çok geniş.Şimdi şunu şunu yakın hissediyorum dediğimde eve giremiyeceğim olur mu öyle şey.

BŞ:En yakın sizinle devamlı olan yakın şöyle isim soyad ve bir cümle onunla ilgili.

FD: Şüphesiz eşimdir.hem korktuğum, hem sevdiğim, efendim.

BŞ:İsim soyad ve bir cümle.

RD:Aydın Denktaş ve onun torunu Aydın Ekrem şimdi yeni evlenmiştir.

Oda civ civ gibi evin neşesi.

Dikine konuşan sevimli bir kız.

Onun kız kardeşi ve giderler isim çok dediğim gibi bunları sıralatmaya başlarsanız bana 5-10 dışarıda kalacak işim zor olur.

Onun için evin direği kadındır.

Ben siyasete atıldıktan sonra ben ne çocuklarıma bakabildim, ne evime bakabildim.

Bazan aylarca bazen yıllarca dışta çalışmak mecburiyetinde oldum,yakalandım hapis oldum vesaire bütün bu sorumluluğu eşim omuzlamıştır ve taşımıştır.

Dediğim gibi üç evlat kaybettik,onun acısını birlikte paylaştık.

Çocuklarımız okul bitirdi mezun oldu, şu oldu bu oldu o sevinçleri birlikte paylaştık.

Sıcak bir aile yuvamız var yani bunun da sıcaklığını dediğim gibi hepsi bir arada temin etmektedir.

BŞ: Türklider Rauf Denktaş ben size daha önceden 34 adet değer gönderdim ve bu değerler listesi içinden size sordum dedimki siz bunların içerisinden sizin için önemli olan 6 tane değeri seçermisiniz.

Ve sizde 6 tane değer seçtiniz bunların bir tanesi dürüstlük ikincisi sabır, üçüncüsü özgürlük, dördüncüsü cesaret, beşincisi çevreyi korumak ve altıncısıda eşitlik.

Yine size şunu sordum dedim ki bu altı tane içinden deselerki bir başka gezegene gidiyorsunuz orada sadece 3 değere müsaade ediyorlar, yanınızda giderken bu 6 tanesi içinden hangi 3 değeri alıpta oraya yaşamaya gidersiniz diye.

Siz şu 3 değeri seçtiniz .birincisi sabır dediniz, ikincisi çevreyi korumak dediniz, üçüncüsü dürüstlük dediniz.Şimdi ben size sabır ne için diyicem bir cümle ile niçinleri söyler misiniz?

Sabrı yanınıza aldınız niçin sabır?

RD: Sabır selamettir, aksi aceleciliktir. Acele işe şeytan karışır söyledim.

Acele iş ile iş yapılmaz.

Sabır selamettir.Her işte sabır ediceksiniz.

BŞ:Çevreyi korumak dediniz .

Niçin çevreyi korumak?

RD:Çünkü bu gün artık insanoğlu bize Allah'ın vermiş olduğu bu güzel dünyayı mafediyor.

Çevreye bakmamak sureti ile mafediyor ve bu son gördüğümüz korkunç felaketler zenzeleler depremler, vesaire hep bizim suçumuz nedeniyledir.

Onun için nereye gidersem gidiyim çevreye dikkat etmek lazım.

BŞ:Peki üçüncü olarak da dürüstlüğü yanınıza aldınız giderken niçin dürüstlük?

RD: Bir kere yalanınızı birisi yakaladımı artık sizi insan yerine koymaz.

Kimse size güvenmez.

Hiç bir yere, hiç bir yerde tutunamazsınız.

Dürüstlük esastır.

Birisi geldiğinde efendim benim diplomam var, falan var, filan var, bir yerinde de biri size fısıldarki muazzam yalancı bir adamdır bitti diploması ne olursa olsun almazsınız yanınıza dürüstlük esastır.

BŞ: Türklider Rauf Denktaş görüyorum önünüzde bir kaset var.

Ben size demiştim ki bizim için gençlere mesaj vermek üzere bir kaset sürpriz kaset o bir sürpriz kaset hazırlar mısınız?

Ben onu alıyım bakalım bu kasette neler var.Biz bu sürpriz kaseti yayına hazırlarken hep birlikte reklamları izleyelim sonra kasedimizi izlemek üzere geri dönelim.Rauf Denktaş bey içinde bir şey gördük.dalgalanan bayraklar gördük, özgürlük anıtı gördük, bir harp sahnesi gördük ne mesajlar vermek istiyorsunuz gençlere bunlarla.

RD: Bu özgürlük anıtı tabiatı ile bağımsızlığı simgeler.

Bırakınız şimdi Amerika Birleşik Devletler bağımsızlığı başka türlü ve demokrasiyi yaymaktadır ama  bağımsızlığı simgeler.Benim gençlere söyliyeceğim şudur.

Bağımsızlığınıza dokundurmayın

.Gölge düşürmeyin kimseye ama kimseye onu bağışlamayın,hakkınız yok.

Sizin değil bu toprak altında yatan şehitlerindir.

Büyük mücadelenindir.bağımsızlık için ben savaşırız demişim başka ne yapayım.

BŞ:O savaş sahnesi onun için mi o.

RD:Savaş sahnesinden zannedersem ortaya çıkacak şey tam tersi olacaktır.

Savaş istemiyorsanız barışa sahip çıkacaksınız.

Savaş istemiyorsanız barışı koruyacaksınız.Güçlü olacaksınız.

Ve barışı korumak niyetiyle barış tekrar ediyorum Atatürk'ün sözü ile bağımsızlığı korumak anlamına geliyor.Bağımsızlığı korumak için kararlı olduğunuzu güçlü olduğunuzu herkes görürse barış içinde yaşarsınız.

BŞ:Dalgalanan bayraklar.

RD: Sizin egemenliğinizin simgesi.Bazıları biliyorsunuz geçmişte aşırı sol devresinde nedir canım oda bez parçası denilecek duruma gelmiştir.

Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır.

Onun için toprak uğrunda ölen varsa vatandır.

Bunu gençler benden daha iyi bilir.

Aman aman tek Türkiye var başka yok ve dışta yaşayan bütün Türkler'in  ümidi Türkiye anavatan ona çok iyi bakın.Atatürk size hediye etti onu.

BŞ: Evet çok güzel şeyler söylüyorsunuz.ben şimdi yine böyle heyecanlı ilginç bir bölüm yapmak istiyorum sizinle bu bölümde şu.bir göster bin işit ismini taktığım bir bölümümüz var.

Şimdi ben size bir obje göstericem diyicem ki bu objeye bir 10 saniye bakın ona baktıktan sonra bununla da ilgili gençlerimize bir  mesaj verin diye.Objemi görmeye hazır mısınız?

RD:Evet.

BŞ: Size gösteriyorum.Bu elimde tuttuğum şey 1974 yılında Kıbrıs da Kuzey Kıbrısta Rum uçak savar bataryalarının Türk silahlı Kuvvetleri jet uçaklarını düşürmek için kullandığı ve onların mermilerinin kovanıdır.

Siz bana sorucaksınız nereden buldunuz diye.

Ben Kıbrıs da yedek subaylığımı yaparken bir nöbetim sırasında bunu buldum.

İlgimi çekti araştırdım ne olduğunu ondan sonra bu benim masamda duruyordu çalışma masamda uzun yıllar durdu.

Sizinle bu programı yapmaya gelirken bundan iyi bir obje göstermek üzere olamaz.Buna bakıp bununla ilgili gençlere ne mesaj vermek istiyorsunuz.

RD: Allah sizden razı olsun bana yavru vatanda ter döktünüz görev yaptınız.

Çok teşekkür ederim çok memnun oldum.

Gençler bu boş kovan sakın aldanmayın.

Rum tarafı devamlı surette silahlanmaktadır.

Daha sofistikelerini getirmektedir.

Kendinin olduğunu zannettiği Kıbrıs'ın bağımsızlığını tümünü ileride korumak için Türk askeri adadan çıkar çıkmaz korumak için bizi halletmek için hazırlanmaktadır

.Boş kovan savaşı hatırlatır, barışı hatırlatır ama bana hatırlattığı şu, Bu doludur, vardır ve Kıbrıs Türk'ü tehtit altındadır.

Türk askerinin Kıbrıs'da bulunmasının nedeni budur.

Ben meşru Kıbrıs hükümetiyim diyen Kuzey de de hak iddia eden Rum iddialıdır ve fırsat bulursa gelip Kuzey'i alacaktır

.Gelmemesinin sebebi Türkiye'nin varlığıdır.Türkiye'yi adadan çıkartmak için hazırlanmış olan  anan planı bizim için felekattir,bunları hatırlatıyor.

BŞ:Çok teşekkür ediyorum.

Her liderin üzerinde uğraştığı bir proje vardır.

Biz hepimiz biliyoruz sizin hangi proje ile uğraştığınızı ama ben yine bizim programımızın sanal proje kutusu var.

O sanal proje kutusuna Türklider Rauf Dentaş şu anda hangi projeyi takip etmektedir diye proje kutumuza sizin bir projenizi atmak istiyorum.Herhangi bir konu olabilir.

İllah Kıbrıs olması şart değil.Proje kutumuza şu anda sizin takip ettiğiniz proje olarak ne projesi atıyım.

RD: ÖSS imtihanı gibi bir şey yani.

Efendim en büyük proje tabii uzlaşma projesidir.

BŞ:Uzlaşma.

RD:Uzlaşma projesidir.

Uzlaşma havadan hafaki olmaz.

Bir zemini olması lazımdır.

Zemini vardır.İki halk iki egemenlik, iki coğrafya, bu proje üzerine biz çalışıyoruz, çalışmaya devam edeceğiz.

Bu projeyi yanlış görenler varsa onlarla da mücadeleye hazırız.

BŞ:Proje kutumuza uzlaşma projenizi attım.

Sanal kutumuza .

Şimdi önünüzde bir torba duruyor,onu da merak ediyorsunuz siz .

O torbanın içerisinde harfler var.

Lütfen içinden bir harf çekin ve çektiğiniz harfi bize gösterin,o harfle başlayan bir iyi davranış veya bir doğru davranış söylemenizi istiyceğiz.

Bir tane harf çekebilir misiniz içinden.

RD:Kötü varsa.

BŞ:Kötüde söyleyebilir siniz.

Kötü ve yanlış davranış da olabilir.

İyi ve doğru davranış da olabilir.Harfiniz bakalım ne çıkıcak.o harfle başlayan.

RD: Bunu görünce loto oynuyacağız zannettim.

BŞ:İçinden çıkan harfiniz h ile başlayan iyi ve doğru davranış veya yanlış bir davranış .

RD:Hareketlilik, durma hazır ol.

BŞ: Bu iyi.İyi olarak söylediniz.

Durma hazır ol, hareketlilik.

RD:Diğeri hava alırsın aksi takdirde.

BŞ:Hava alırsın aksi takdirde

.Çok teşekkür ediyorum.

Şimdi giderek soruları ben zorlaştırdığımı düşünüyorum ama hiç zor değil bakın şu anda da meslek etik sorusu dediğimiz etik sorumuz var ben size çabucak bir vaka okuyacağım,o vakanın diyicem içinde siz olsaydınız ne yapardınız diye sorucam olay aynen şöyle.

Cüneyt bey var .

Cüneyt bey saygın bir Sivil Toplum Kuruluşunun yönetim Kurulu üyesi Cüneyt bey idealist her şeyin doğrusunu iyisini yapmak isteyen bir kişi .

Bu saygın Sivil kuruluşunun başkanlığını ise Şansal bey yapmaktadır.Kuruluşun organizasyonu yapılanması konusunda Şansal bey Cüneyt bey arasında ciddi fikir ayrılıkları vardır.

Cüneyt bey'in beyaz dediğine Şansal bey siyah der.

Kuruluşun organizasyonunu yapmak için muhakkak yönetim kurulunda çoğunlukla değil oy birliği ile bir karar çıkması gerekir.

Bu nedenle de Cüneyt toplantıya geldikçe bu karar bir türlü çıkartılamaz.

Üyeler ile ilgili bu kararı da muhakkak başkan çıkartmak ister.

Yıl sonuna az kalmıştır.Yıl sonuna üç gün kala bir toplantı yapmak ister, bu kararı çıkartmak ister.

Bütün üyeleri çağırır başkan ve herkes o tarihte o saatte yönetim kuruluna gelmek üzere hareket eder.

Tesadüf o ya Cüneyt bey de 1.5 saat erken gelir, binanın önünde park eder o sırada cep telefonu çalar.

Cep telefonunda başkan başkan der ki Cüneyt ciğim ofistesin değil mi gelme gelme der.

Niye gemliyim?

Çünkü arkadaşlar telefon etti işleri varmış yapmıyacağız iptal edildi toplantı der.

Cüneyt bey derki ben buraya kadar geldim o zaman geliyim bir çayınızı içiyim.

Hakikatten gider çay içer 10 dakika sonra kapı açılır.

Üç yönetim kurulu üyesi girer.Aa  nerden çıktınız.Aradan iki dakika sonra yine kapı çalınır 4 yönetim kurulu üyesi daha gelir.

Bütün yönetim kurulu üyeleri gelmiştir.

Cüneyt bey şaşkın .

Aa madem geldik hadi toplantı yapalım derler,o arada Cüneyt bey kendisi için düşünülmüş kendisinin kabul edemiyeceği bu çirkin düzeni keşfeder ve düşünemeye başlar acaba ben ne yapsam.Siz Cüneyt bey yerinde orda olsanız siz Cüneyt bey olarak ne yapardınız.

RD: Arkadaşlar derdim bu beyfendi ile benim itilafımı biliyorsunuz.

Şimdiye kadar idare ettik.bu kurum bu kuruluş bozulmasın diye ama bu gün bana bu oyunu oynamıştır.

Şimdi böyle bir kişiyi siz başkan olarak devam edecekmisiniz?

Karar sizindir

.Eğer böyle bir kişiyi başkan yapacaksanız ben yokum, herhalde sizde yoksunuz derim kendilerine bırakırım.

BŞ:Çok teşekkür ederim. Hakikatten bu konudaki tecrübeleriniz pratik çözüm bulmakta tüm gençlerimize de bir şekilde ışık tutuyor.

RD:Dürüstlük ile.

BŞ:Dürüstlük  ilkesi

.Son olarak şunu sormak istiyorum ben sizi bulmuşken çok şey sormak istiyoruz ama vakit yetmiyor.Ne yemeği seviyorsunuz?

Gençlere ne yesinler tavsiye ediyorsunuz?

Dayak yemesinler ama, ne yesinler.

RD:Ben kurufasulyeyi severim.

Özellikle askerin karavanasında yapılanını Kıbrıs'ta asker arkadaşları sık sık değilse bile zaman zaman ben yemeğe geliceğim derim.

Oradaki askerler Cumhurbaşkanı geleceğine göre herhalde çok iyi yemek çıkacak zannederler.

Halbuki kuru fasulye ile pilav çıkar.Hoşaf ile beraber.

Ben onu severim , her yemeği severim asıl.Bize küçüklükten şu öğretilmiştir.

Nimet reddedilmez güzeldir babam öyle bir karektere sahipti ki biz bir gün yemeği yemiyorsak mesela ıspanağı sevmezdik şimdi çok severiz ertesi gün yine ıspanak yaptırırdı.

Onun için iyi yetiştirildik yani.

BŞ:Türklider Rauf Denktaş biz size çok teşekkür ediyoruz.

Tüm Türkiye gençleri adına teşekkür ediyoruz.

Sağolun, varolun, ağzınıza sağlık, dilinize sağlık.

Allah size uzun ömürler versin.

RD:Cümlemize sağlık içinde.

BŞ: Değerli seyircilerimiz Türklider programında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş Türklider konuğumuzdu bizlerle tecrübelerini paylaştı

.Şu anda bizim Türklider gazetemizin birinci sayfası hazırlandı.

Biraz sonra gazetemizin birinci sayfasını birlikte izleyeceğiz.

Gençler bizim her şeyimiz en değerli hazinemiz.

Gençlerimize sahip çıkalım.

Bir başka programda birlikte olmak dileği ile hoşçakalın.
.
.
.
.

dinlemek için
.
.
.

Rauf Denktaş, Bülent Şenver
.

Rauf Denktaş, Bülent Şenver

.

.

.

.

.


.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

Rauf Denktaş, Bülent şenver
.

.

Rauf Denktaş, Bülent Şenver
.

Rauf Denktaş, Bülent Şenver

.

Türklider Şeref Defteri

.
.
.
.
Kimdir Başarıları Rauf Denktas Gözüyle Kitap Tavsiyeleri Linkler TV Rauf Denktaş Odası Kendi Sesiyle Fotoğraf Albümü Tum Yazılar Listesi Lider Arama
.
.

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org