|
Tüm Yazıları
ShareThis
|
Kamera Arkası BEDRETTİN DALAN
15.09.2009 |
|
Okunma Sayısı : |
5410 |
|
|
Oy Sayısı : |
3 |
|
|
Değerlendirme : |
3,67 |
|
|
Popülarite : |
1,75 |
|
|
Verdiğiniz Puan : |
|
|
|
|
|
|
Kamera Arkası BEDRETTİN DALAN Bedrettin Dalan
. .
izlemek için tıklayın. . .
Kamera Arkası BEDRETTİN DALAN
Bedrettin Dalan (BD) Bülent Şenver (BŞ)
Deşifresi
BŞ: Ben Bülent Şenver, Sayın Bedrettin Dalan'ın Türklider seref defterine yazdığı sözleri kendi sesinden dinletiyorum.
BD: Sevgili Gençler,
Genç olmak demek yaşı küçük olmak demek değildir. Bilgiye aç, öğrenmeye aç, tecrübeye muhtaç insana genç denir kanımca.
Öyle insanlar var ki yaşı büyükte olsa hergün öğreniyor ve tecrübesini eksik görüyorsa benim için oda gençtir.
Eğer genç bir insan daha gençliğinde kendi kimliğine, aile kimliğine ve ulusal kimliğine sahip değilse ve bu uğurda uğraş vermiyorsa onun yaşlılığından da hayır gelmez.
Kimlikli , kişilikli insanların veya toplumların kölesi olur.
Atatürk'ümüzün ısrarla üstünde durduğu gençlik işte böyle kimlikli ve kişilikli, kimselerden oluşan gençliktir.
Ne mutlu Ata'mızın tarif ettiği genç olana.
BŞ: Teşekkür ederiz.
BD: Ben Bedrettin Dalan, Bülent bey'in bahsettiği etik konusu aslında Türkçemizde ahlak olarak geçiyor.
Ahlak'ın çok basit bir tarifi var bencede en güzel tarifi o vicdan. Vicdan eşittir ahlak . Peki vicdan nedir?
Vicdan, yaşamınız boyunca kendinize yapılmasını istemediğiniz bir hareketin başkasına yapılmaması hadisesidir.
Yani başkasının papucuna girebilme hadisesidir. Eğer vicdanlı bir insan kendisine yapılmasını istemediği bir hareketi başkasına yapmazsa veya eylemi veya düşünceyi onun hakkında düşünmezse işte vicdan, ahlak, etik dediğimiz hadise budur.
Gençlerimize tavsiyem bu. Kendinize yapılmasını istemediğiniz bir hareketi lütfen başkasına yapmayın.
Eğer yaparsanız o hareketi bir gün kendinizde mutlaka görürsünüz.
Eninde sonunda o hareketten kendinizde payınızı alırsınız.
BŞ: Bedrettin Bey ben böyle sizin gözlerinizin içine bakınca böyle içimde bir şeyler oluşuyor. Bunu sakın yanlış anlamayın ama çakmak çakmak bir bakış var sizde.
Sizin gözlerinizin bu derece çakmak çakmak ve bu derece masmavi, ışıl ışıl olmasının getirdiği enerjinin ve size verdiği gücün farkındamısınız?
BD : : Valla Allah'ın verdiği bir güç, onun farkındayım farkındayım.
Hatta gençliğimde benden çok yaşlı insanlar gözüme bakamazdı.
Vakıflar yurdunda bir hizmetli görevli vardı Mehmet hiç unutmuyorum biz 19 yaşındayken o 40 yaşlarındaydı gözüne baktığım zaman gözünü kapatır kaçardı.
BŞ: Bu bir avantajmı? dezavantajmı sizce?
BD:İkiside değil herhalde ama avantaj olabilir göz kontağı rahat kurulabiliyor. İnsanlara daha güven verebiliyorsunuz. O bakımdan bir avantaj sayılabilir.
BŞ:Siz hep geçmişte İstanbul Belediye Başkanı sorumluluğuyla diyorsunuz çünkü çok mühim bir görev değilmi ?
BD:Eğer hakkı ile yapılırsa önemli bir görev. Hakkıyla yapmazsanız önemsiz görev.
BŞ: Yani hakkıyla yapmayanlar olabilir,
BD:Benimsemeye bağlı.
BŞ: Sizin siyasi bir tarafınız var
BD:Dı
BŞ: Dı eskiden
BD:ANAP kurucusuydum.
BŞ:ANAP kurucusuydunuz ve büyük ümitler heyecanlarla ANAP hareketi başlatıldı . O tarihlerde ne düşünülüyordu sizin içinizde bir kıvılcım vardı ANAP hareketi başlatırken
BD:ANAP hareketi Türkiye'yi yeniden derleme toplama, Türkiye'yi yeniden rayına oturtma, ülkenin bölünmüş parçalanmış kimliğini tekrar yerine oturtma, buydu başladığımız hareket.
BD:Çünkü siyasetin de düzelebilmesinin tek yolu eğitilmiş insanlardan geçiyor.
Eğitilmiş çağdaş kimlikli, kişilikli, neden, niçini sorabilen, doğru soru sorabilen insan yetiştirmezseniz siyaset düzelmez.
Siyasette soru sorabilen insanlar çıkmadığı için, meclisin içine bunlar ağırlıklı olarak giremediği için siyasi parti liderleri hangi hatayı yaparsa yapsın arkasından Milletvekilleri sürü gibi gidiyorlar.
Ve lideride hataya düşürüyorlar çünkü liderin büyük şansı esasında kendisini eleştirebilecek güçte kapasitede bilimsel yapıda karakter yapısında insanlara sahip olması .
Demokrasinin fazileti orada zaten .
Ama bu tarz insanları ülke eğitimi yetiştiremediği zaman bir sürü psikolojisi kendini alıp götürüyor ve neticede Türkiye'deki siyasi yapı, siyasi partiler yasası, seçim yasası, doğrudan parti genel başkanını diktatör yapıyor Başbakanı'da diktatör yapıyor .
Onu da engelleyecek Türkiye'nin alt yapısıda olmadığı zaman meseleleri tartışarak çözülebilir bir hale gelmiyor.
İşte sorun hep orada kimlikli kişilikli soru soran düşünen insanı yetiştirmekte .
Yani ben siyasetten çıktım ama daha dip bir siyaset yapıyorum.
Uzun vadeli, soluklu, sabırlı bir siyaset yapıyorum inşallah başarılı olurum.
BŞ:İnşallah . Karşılaştığınız zorluk en önemli zorluk bu eğitime siz bu kadar emek verirken neler oluyor sizin karşınıza çıkan duvarlar .
BD:En önemli zorluk doğrudan doğruya Milli Eğitim Bakanlığı'nın ben şu andaki Milli Eğitim Bakanlığı'nı kastedmiyorum genelde yapısından kaynaklanan ve Türk Milli eğitimini ezbercilikten çıkarıp düşünen insan haline getirmeyi sağlayan programlarda düşünen insan durumuna getiren programların olmayışından kaynaklanıyor.
BŞ: Eğitim sistemimizde bir çarpıklık var yani.
BD:Kesinlikle . Milli Eğitim ismi Milli olması gerek isim insanları üstünde oturup düşünmesi gereken bir hadise çünkü düşünmeyen bir insan ezberci insan yetiştiriyor.
Kültürsüz insan yetiştiriyor.
Adeta ilkokula giren kaydolan bir insanı lise diplomasını daha girdiği zaman vermiş hale geliyor.
Şu anda sınıftan geçmek zor değil , kalmak zor.
Böyle bir eğitim sistemi tabi ki olmaz .
Bunu yeni baştan dizayn edilmesi lazım.
Devletçe düşünen insanı nasıl yaratırız.
Düşünmeye teşvik eden bilgi sistemleri, felsefe mecburi ders olmaktan kaldırılmış.
Kompozisyon anlatım dersi ayrı bir ders olmaktan kaldırılmış.
Yani inanılmıycak şeyler var.
Kendini ifade edemeyen gençler yetiştiriyor Türkiye .
BŞ:Bir de bizim kültürümüzde de böyle şeyler bazen aile yetişme düzenimizden de geliyor değil mi?
BD:Ailede zaten o baskı var.
BŞ:Birisi bir çocuk alsa karıştırmaya başlasa bırak kırarsın elleme bozacaksın .
BD: Sobaya dokunma yanacaksın, halbuki yanacak ki yaktığını anlasın.
Şimdi öyle baskıcı bir şey var ki kundaklıyoruz bir kere hala kundak var Anadolu'da . 2,5 sene çocuğu doğduğu gibi hazırolda tutuyorsun buna kimin hakkı var.
Böyle bir sistemden daha çocukluğundan itibaren robot haline getirilmiş bir Türk gençliği .
İşte o Türk gençliğini siz okula aldığınız zaman onu özgür ifadeyle Atatürk'ün dediği gibi aklı hür vicdanı hür irfanı hür insan yetiştireceksiniz ki onun ürettiği şeyler ükeye katma değer kazandırsın.
Bir sürü bilgiyi çocuğa yüklüyoruz ama özgür düşünce olmadığı çocuğa bilgiler üstünde yük olarak kalıyor Türkiye'de. Ama öğrendiği bilgiyi hayata geçirip üretim yapmayı bilmiyorlar.
BŞ:Onu kullanarak bir üretime dönüştürmüyor.
BD: Tamamen sırtında
BŞ:Ansiklopedi gibi
BD:Mevlana'nın bir sözü var "Kullanılmayan bilgi eşeğin sırtına yüklenmiş yük gibidir"
Biz de Türk gençliğini eşek zannedip sırtınada kullanılmayacak bilgileri yüklüyoruz.
Kullanacak bir gençlik yetiştirmiyoruz sorun burada bunu çözmemiz lazım.
BŞ: Sizin İstek Vakfı, Yeditepe ve bütün bu yeni yaptığınız yatırımlarla hastaneler okul. Toplam ne kadar öğrenci
BD: Yirmi ikibin.
BŞ:Yirmi ikibin şu andaki öğrenci maşallah.
BD:Mümkün olduğu kadar bunlara farklı bir kimlik farklı bir insan modeli yaratmaya çalışıyoruz. Düşünen insan.
BŞ:Peki siz böyle Atatürk'çü yetiştiriyorsunuz diye size karşıt bir takım diyelim yaptırımlar veya bir takım engeller oluyor mu?
BD: Çok oluyor. Çok oldu zamanında çok oldu.
BŞ:Ne yaptılar okulu kapatmak mı istediler?
BD:En basiti ben size söylüyeyim şey gönderdiler.
BŞ:Tehtit yazısı mı?
BD:Hayır hayır.
Kaç sene evvel 6-7 sene evvel Mali Müfettiş gönderdiler.
6-7 sene evvel bir seneye yakın Vakfın içinde çalıştı. Tek bulduğu şey burslu çocuk okutuyoruz diye ki bu bursların yarısı da şehit çocuğu.
Çey yazdılar, vergi cezası yazdılar .
Efendim çocuk okutuyormuşuz almadığımız paranın KDV' sini talep ettiler, faiziyle beraber.
BŞ:Çok enteresan!
BD:Evet 600 milyar lira bağırta bağırta ceza olarak aldılar.
Ben bu ülkede bedava çocuk okuttum.
Dalan'cı değil memlekete vatancı, Atatürk'çü çocuğu okuttum. Bir de ceza verdim.
Yarısı şehit çocuğuydu.
BŞ:Siz kurduğunuz vakfı bir şekilde kendi şahsınız için değil
BD:Kendi adımla kurmadım. Vakfı iki çocuklara da hiçbir şekilde Dalan ismini empoze ettirmem.
Hiçbir okulda kendi resmimi koydurmam.
BŞ:Bir de gençlerin arasında bir şey var. Size dolaşan bir efsane diyorlar. Hatta efsane . com diye bir site varmış.
Ben sabahleyin gelirken kızım Nil'e dedim ki, oda bu sene Rober Koleji bitirdi, Boğaziçi Üniversitesine girdi, Bedrettin Dalan bey konuğum olacak dedim Bülent Şenver'in odasında. Ne sorayım ona dedim.
Baba dedi, hemen şeyi sor, neyi sorayım? Nir efsane var, dedi etrafta dolaşıyor. Onunla ilgili nedir bu? dedim. Demiş ki dedi "Gözlerimin mavisi kadar Haliç'i öyle masmavi bir su haline getireceğim" demiş.
Bununla ilgili de, galiba ülkesini bilmiyorum ama, dedi İngiliz mi birileri gelmiş Haliç'i biz bedava temizleriz diye Bedrettin Dalan'a bir teklifte bulunmuş .
Ama dedi, Bedrettin Dalan bey'de bir şekilde bunlar niye bunu bedava istiyorlar diye düşünmüş. Fakat bir şartları varmış bu gelen yabancıların. Haliç'in içinden ne çıkarsa hepsi bizim olsun demişler. Ve o da biliyormuş ki dedi, onun altında hazineler varmış. O da müsaade etmemiş. Bu efsane doğru mu?.
BD:Tam efsane doğrulukla hiçbir alakası yok.
Bu halkın uydurduğu bir efsane .
Haliç'in tabanı İstanbul'un atık suları ile dolu.
Yani onun çökentirisi ile dolu herhangi bir hazine falan yok.
Tamamen halkın uydurduğu bir efsane .
Bedeavada kimse temizlemez Haliç'i.
İstanbul Belediye Başkanı olarak Belediyesi olarak biz bunu temizledik.
İşte bu hale getirdik.
Kirleten de biz olduğumuz için milletçe övünecek bir tarafımız yok.
Önce kirlet, sonra temizle ve sevin. Var mı böyle bir şey?
BŞ:Masraf yapıp temizlemeye çalış. Büyük masraflar değil mi?
BD:Zor oldu o iş ama masraf önemli değil önemli olan sosyolojik yanı.
Haliç'in yanında 622 fabrika vardı ve 400 bin çalışanı vardı.
4 yılda o 622 fabrikayı yıkıcaksınız 400 bin insanı şehir dışına çıkarıp yeni lokasyonlara yerleştireceksiniz.
Fabrikaları ve insanları ve fabrika sahiplerine tek tek anlatacaksınız .
Bazılarına mümkün olmuyor.
Silahı kapan üstüme yürüdü.
Zor bir işti ama çok şükür başarıldı.
Kararlılıkla başarıldı.
BŞ:Buda bir açıklık olmuş oldu değil mi? Böyle bir efsane evet temizlik yapıldı ama
BD:İsmi üstünde efsane.
. . .
Bülent Şenver, Bedrettin Dalan
. . .
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Tüm yazıları |
ShareThis
|
|
|
|
|
|
Türk Liderler:
Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem
|
|
|