Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Tevfik Altınok Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

MALİYE TEFTİŞ KURULU KAPANAR MI ?
16.04.2008
Okunma Sayısı : 6479
Oy Sayısı : 13
Değerlendirme : 3,15
Popülarite : 3,51
Verdiğiniz Puan :
 

 

MALİYE TEFTİŞ KURULU KAPANAR MI ?
                                               
                                  
Bana, bundan bir iki yıl önce,  bir dergide köşe yazarı olacaksın deselerdi “hadi canım sen de…” der geçerdim.  Oysa, işte başladım. Hadi canım sende yerine, “hadi hayırlısı” diyerek…  
                                  
Köşemde ilk ne yazsam diye düşünürken, biraz teknik, biraz mesleğime uygun, biraz de ahde vefa duygusunu içerecek bir yazı olsun istedim. 
                                  

Ben, mesleğe gözlerimi Devlette Maliye Müfettiş Muavini olarak açtım, bundan tam 44 sene evvel, l964 yılının 28.Eylül günü atandım bu göreve, bir yarışma sınavının ertesinde. Tam üç sene sonrada sıkı bir ehliyet sınavının ardından Maliye Müfettişi oldum.
                                    

Maliye Teftiş Kurulu ise, 2008 yılında kuruluşunun 129 uncu yılını kutlayacak. Hemen her toplumda kurumlar geçmişleri ve tarihleri ile övünürler. Şüphesiz biz Maliye Müfettişleri ile 129 yıllık geçmişte, Devlete verdiğimiz hizmetle, Maliye Teftiş Kurulu da Devlete yetiştirdiği değerli Devlet adamlarıyla, Başbakanıyla, Bakanlarıyla, Müsteşarlarıyla, Genel Müdürleriyle ve daha nice isimsiz kahramanlarıyla…
                                  

Ama gelin görün ki, bugünün Maliye Bakanı, 129 yaşındaki Maliye Teftiş Kurulunu kapatma çabasının bir parçası haline gelmiş günümüzde… Maliye Teftiş Kurulu kapanır mı? Maliye Müfettişi tarih olur mu? Bilinmez… Ama bilinen tek gerçek varsa, o da, önümüzdeki süreçte Maliye Teftiş Kurulunu, köklü ve uzun yaşamlı benzerleri Mülkiye Müfettişleri, ya da Adliye Müfettişleri gibi kapanma konusunda zor günlerin beklediğidir.
                                  

Aslında, nereden çıktı bu kapanma işi diye sorulduğunda birkaç yıl geriye, 2003 yılının Aralık ayına kadar gerilere gitmek gerekiyor. Hatırlanacağı üzere, 5018 sayılı “Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu Resmi Gazetede 10.12.2003 tarihinde yayınlanıp tümüyle 1.Ocak.2006 tarihinde yürürlüğe girmesiyle 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanunu da yürürlükten kaldırılmış oldu. Yeni yasal düzenleme, Türk Devlet yapılanmasında, “Devlette mal yönetimini tek elde toplayan” sistemi bir kenara iteleyerek maliyenin bildiğimiz klasik işlevlerine son veren yepyeni bir sistemin oluşmasına yol açacak ilk adımın atılmasına yol açtı.
                                  

Hepimiz biliyoruz ki, “mali yönetim” Devletin olmazsa olmaz, ya da hiçbir dönemde vazgeçemeyeceği klasik işlevlerinin başında gelir. 
                                  

Devletin var olmaya başladığı günden bu yana, Devlet neyi yapmalı ya da neyi yapmamalı tartışmaları süre gelse bile, unutmamak gerekir ki, tüzel kişiliğe sahip her varlık gibi Devletin de yapması gereken tek bir işlev var ise, ikincisi de kaçınılmaz olarak mali işlev olmak zorundadır. Çünkü, Devletin yapması gereken o tek işlevi geliri olmadan, başka bir ifade ile parası, pulu olmadan bir başka deyişle varlığı olmadan yapması mümkün değildir. Yani Devletin yapacağı o tek işlev savunma ise, adalet dağıtmak ise, iç işlerini ya da dış işlerini düzenlemek ise belirli harcamaları yapması, bu harcamaları yapmak için gelirinin olması, gelir ve giderin olduğu yerde bir varlık veya borç oluşması kaçınılmazdır.
                                  

Zaten bu yönüyle bakıldığında, Devlet yapması gereken işlevi ya da üstlendiği işlevleri yerine getirebilmek için ikinci bir işlev türü olarak “mali işlev” türünü üstlenmek zorundadır. Bu da, ifadesini 5018 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde bulan şekliyle, doğal olarak Devletin veya kamunun üstlendiği mali işlevin “gelir, gider ve varlık” yönetimi olduğunu hükme bağlamakta, aynı Kanunun 6 ncı maddesinde de  “kamu idarelerinin gelir, gider, tahsilât, ödeme, nakit planlaması ve borç yönetiminin Hazine birliğini sağlayacak şekilde” yürütülmesi hükmü yer almaktadır.

                                  

Aslında, Türk ekonomi ve maliye tarihinde, Osmanlıdan başlayarak Devletin mali işlevlerini oluşturan gelir, gider ve varlık yönetimi yürütmede hep “tek elden yönetim” esas olmuştur. Devletin; tek bütçesinin, tek veznesinin, tek Hazinesinin oluşu bu esastan hareketle ortaya çıktığı gibi, borçlanmasında, yurt içinde ya da yurt dışında her hangi bir kuruluşa sermaye koymasında veya ortak oluşunda, para basmasında, taşınmazlarının tapuya tescilinde ve tüm mal varlığı üzerinde hukuken tasarrufta bulunmasında tek bir otoritenin yetkili kılınması da bu esastan kaynaklanmaktadır. Bu nedenle de, Devlet Hazinesi, Hazine-i Maliye veya Hazine-i Devlet deyimleri, Devletin mali yönetiminde tek bir kamu otoritesinin mevcudiyetinden, başka bir ifade ile, “mal yönetiminde vahdet” in ifadesi olarak kullanılagelmiştir.
                               

Osmanlı, Fatih Sultan Mehmet’ in yürürlüğe koyduğu Kanunname-i Ali Osman da mal yönetimindeki vahdeti, “… ve Başdefterdar cümle malımın nazırı olup, umuru alem ana müfevvazdır. Anın izni olmadan bir akçe ne dahil ve ne de harici Hazine ola..,” ifadesiyle yüz yıllar boyunca Hazine Birliği esasından sarfınazar eylememiştir. Ancak, Osmanlının son zamanlarında bu ilkeden vazgeçilmiş, Devlet yapılanmasında birden çok Hazine peydah olmuştur. Cumhuriyet döneminde ise, mali yönetimde “tek kamu otoritesi” ilkesinden önce, 1980’ li yılların başında bütçe dışı fonlar ortaya çıkmış, ardından da 1983 yılında Hazine ile Maliyenin birbirinden ayrılması suretiyle Devletin varlık ve mal yönetiminde iki ayrı otorite oluşturulmuştur. 2005 yılında ise, bu kez Gelir İdaresi Başkanlığı teşkilatı kurularak gelir yönetiminin uygulama ayağı Maliyeden koparılmıştır. 
                               

Burada dikkat edilecek olursa, Devlette mali işlevin temelini oluşturan gelir, gider ve varlık yönetimlerinde kaybolan veya yok olan bir işlev mevcut değildir. Yapılan yekpare olması gereken bir işlevi yürüten tek kamu otoritesinin parçalanması, başka bir deyişle mali yönetimin birbirinden ayrı otoritelere dağıtılmasıdır.
                               

Tüm bunlar yetmiyormuşçasına, 5018 sayılı Kanun ile “mali yönetimin kontrolü”, yani denetim konusu da tabir caiz ise arap saçına dönüştürülmüştür:

Ø  Bir taraftan iç denetim adı altında, mali yönetim, ilgili idarenin hâkimiyetine bırakılmış,

Ø  Diğer taraftan Devletin mali yönetiminde tek otorite olması gereken Maliye devre dışına
çıkarılmış,

Ø  Dış denetim adı altında Sayıştay’ a uluslar arası genel kabul görmüş muhasebe standartları uyarıca denetim yapma görevi verilmiş,

Ø  Özel hukuk tüzel kişiliğine sahip, Türk Standartları Enstitüsü, Maden Tetkik Arama, Milli Prodüktivite Merkezi gibi onlarca kuruluşun kendi denetim sistemleri hiçe sayılmış,

Ø  Tüm teftiş kurullarının mali yönetimdeki fonksiyonları bir anlamda sona erdirilerek kapatılmaları gündeme oturmuştur.

                               
Bu durumda, Maliye Teftiş Kurulunun aslında Maliye Bakanlığının dışındaki mali yönetim işlevine ilişkin tüm teftiş, tahkik ve denetim yetkileri tartışılır hale gelmiştir. Vergi denetimlerinde Hesap Uzmanları Kurulu ile birlikte, banka denetimlerinde ise, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun mevcudiyeti ve Bankacılık Kanundaki denetim esasları çerçevesinde denetim yetkisinin nasıl uygulanacağı belirsizliğini korumaktadır. Ancak, 5018 sayılı Kanun tümüyle 2006 yılının başında yürürlüğe girdiği halde, Maliye Bakanlığı Teşkilat Kanunu değiştirilmediğinden Maliye Müfettişleri halen görevlerine devam etmektedirler. 
                               

Devlette mali işlev kaçınılmaz ise, mali kontrol ve denetimi de yok etmek imkânsızdır. Maliye Müfettişlerinin 129 yıldır sürdürdüğü işlevleri, bir başka denetim otoritesine yaptırmak Kanun değişikliğe ile elbette mümkündür. Ama, hem Maliye Bakanlığını parçalayarak, hem mali işlevleri ayrı otoritelere dağıtarak bunu gerçekleştirmeye çalışmak, bana göre Hazine’ nin Maliye’den ayrılması kadar yanlıştır.

.
.

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org