Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Can Ataklı Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

Kürt açılımı Kürt fetişizmine dönüştü
24.08.2009
Okunma Sayısı : 2979
Oy Sayısı : 4
Değerlendirme : 5
Popülarite : 3,01
Verdiğiniz Puan :
 

 

Kürt açılımı Kürt fetişizmine dönüştü
Can Ataklı
.
.


Sevgili okurlar; neredeyse başka gündemimiz kalmadı. İktidar her yerde sadece "Kürt açılımı"nın konuşulmasını istiyor. Diğer bütün sorunların üstü örtüldü adeta. Ve en önemlisi Kürt açılımı adı altında başka bir terör rüzgârı estirilmeye başlandı. Kimileri içinse Kürt açılımı bir tür fetişizme dönüştü.

Fetişizm nedir?

Fetişizm aslında cinsel anlamı olmayan fakat birey için simgesel ve cinsel çekicilik kazanmış bir nesne ile cinsel doyum tutkusudur. Ama bunu toplumsal yaşama uygularsak şu tanım bence daha doğru olacak: Kendisinde olağanüstü nitelikler olduğu var sayılan kişi veya nesnelere aşırı sevgi ve saygı beslemek, onlara bağlanmak, tapınmak, kulluk etmek.

Kürtler mi keşfedildi?

Güneydoğu'da yıllardır akan kanın durdurulması elbette insan olan herkesin öncelikli dileğidir. Ancak Kürtleri sanki yeni keşfediyormuş gibi davrananlar adeta fetişist duygular içinde kendileri gibi konuşmayan herkesi lekeli, hain, namuzsuz ilan edecek kadar ileri gidebiliyor.

Kürt hayranlığı gibi

Açılım tartışmaları başladığından bu yana iktidar yanlısı bazı kesimler işi Kürt hayranlığına kadar vardırıyor. Karıştırılan zihinlere Kürtler, mazlum bir milletken Türkler tarafından katledilen, hakları elinden alınan, bin türlü eziyet edilen mağdurlar gibi gösteriliyor.

Gerçek böyle mi?

Peki durum gerçekten böyle mi? Kürtler dar bir bölgeye sıkıştırılmış, katledilen, ezilen, hiçbir hakkı verilmeyen mazlum bir millet mi? Bu sorulara cevap bulmak için milliyetçilik duygularını bir kenara bırakarak durumu irdelemeye çalışalım.

Devletin elbette hatası oldu

Daha önceki yazımda anlatmıştım. 1923 yılında kurulan genç Türkiye Cumhuriyeti devrimlerini gerçekleştirmek için çaba harcarken Kürtlerin başlattığı "gerici isyanlarla" şaşkınlığa uğramış ve refleksle bu isyanlar kanlı biçimde bastırılmıştı. O andan itibaren Kürtlere düşmanlık beslenmemiş ama hep temkinli davranılmıştı.

Eşit vatandaşlık

Anadolu'da Türklerden de önce yaşadıklarını iddia eden Kürtler tarihte bir tek devlet bile kurmamışlardı ve devlet güvencesine ilk kez Türkiye Cumhuriyeti ile kavuşmuşlardı. Türkiye Cumhuriyeti, Anayasası'nda belirtilen "Türkiye Cumhuriyeti'ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür" ilkesini Kürtlere de uygulamıştır.

Her hakları var

Bu nedenle, ister kendisini Türk ister Kürt hissetsin, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkes eşittir. Bugüne kadar bir tek kişi bile özü Kürt olduğu için engellenmemiş, hakkı gasbedilmemiş, özgürlükleri engellenmemiştir. Kendisini Kürt hissedenler diğer Türk vatandaşlarının kullandığı her hakkı kullanmıştır.

Peki sorun ne?

Buna rağmen bir sorun var. Doğrudur. Türkiye Cumhuriyeti'nin Kurtuluş Savaşı'ndan hemen sonra Doğu'da yaşadığı travma Kürt halkına yönelik endişeleri uzun süre taşıdı. Kürt kimliği ile her ortaya çıkış yeni bir "gerici isyan" korkusunu yüreklerde yaşattı.

Resmi dil Türkçe'dir

Anayasamıza göre resmi dil Türkçe. Bu sadece bizde değil, dünyanın hiçbir anayasasında resmi dili iki ya da daha fazla olan ülke yok. Ama her ülkede farklı diller konuşulabilir. Türkiye'de resmi dil Türkçe olunca elbette öğretim dili de Türkçe olacaktı. Nitekim Güneydoğu'daki bütün okullar da Türkçe eğitim yapıyor.

Türkleştirme operasyonu

Açılımcıların Türkiye Cumhuriyeti'ne yönelttiği en önemli suçlamalardan biri işte buradan kaynaklanıyor ve Kürtlerin Türkleştirildiği söyleniyor. Bu amaç kısmen doğru olsa da sonuç alınamadığı ortada. Kürtlerin önemli bölümü Türkleşmedi ama Türklerden hiçbir eksikleri de olmadı.

İstanbul'daki Kürt nüfusu

Kürt halkının ağır baskı altında olduğunu söyleyenler İstanbul'daki 3 milyona yakın Kürt kökenli vatandaşımızı görmek istemiyor. Eğer Kürtler gerçekten söylendiği kadar ağır baskılar altında tutuluyor olsa, başta İstanbul olmak üzere Türkiye'nin her tarafında bu kadar çok Kürt kökenli vatandaş olabilir miydi?

Bunları yazmak hoş değil

Sevgili okurlar, bunları yazmak aslında hiç hoşuma gitmiyor. Türkiye'de yaşayan herkesin eşit hakları olduğunu savunan biri olarak Kürtleri ayrı tutuyor görünmek hiç de hoş değil. Ama açılım adı altında öyle bir terör yaratılıyor ve zihinler karıştırılıyor ki, gerçekleri de ortaya koymak zorunlu oluyor.

Sanatçı duyarlılığı

Gelelim kimi sanatçıların açılım desteğine. Sanatçılar toplumun diğer fertlerinden daha duyarlıdır. Akan kanın durdurulması konusunda aynı duyarlılığı göstermeleri son derece olağan. Ancak bunu yaparken herkesi aptal yerine koyup "Ben barış istiyorum" kolaycılığına kaçarak sorunu kamuoyunun gözünden kaçırmaya çalışmak en azından ahlaki değil.

Kim barış istemiyor?

Kürt fetişizmine ve bir tür teröre dönüşen "açılım baskısı" nedeniyle konuyu irdelemek isteyen, çözümün akılcı ve mantıklı yoldan sağlanması için yıllardır çırpınan insanları "barış karşıtı" veya "kan dökülmesinin devamını isteyenler" olarak nitelemeye kalkmak çözüme de çelme takmaktır aslında. Ve bunu ne yazık ki sanatçıların bazıları yapınca insanın kanına dokunuyor.

Başbakan'ın tavrı

Açılım konusunda 7 yıl bekledikten sonra birden atağa geçen Başbakan'ın her zaman olduğu gibi eleştirilere tahammülsüzlük gösterdiğine tanık olduk geçen haftanın sonunda. Başbakan açılım projesinin ABD baskısıyla yapıldığını söyleyenleri "alçaklık ve namussuzlukla" suçlardı.

Buna hiç hakkı yok

Açılım projesi ABD'nin arzusudur ya da değildir, ama Başbakan eğer söylediği gibi barıştan, kardeşlikten ve çözümden yanaysa en azından kendi üslubunu da buna göre ayarlamak zorundadır. Açılımın ne anlama geldiğini soranlara "alçak, namuzsuz" derseniz, açılımın beklenmedik bir sonucu ile karşılaştığınızda aynı duruma düşme tehlikesi var demektir.

Asker ne diyor?

Açılım konusundaki en büyük kafa karışıklığı ise askerin tavrı ve bunun yorumlanmasında ortaya çıkıyor. AKP'li ve dinci çevrelerle liberal maskeli faşistler her fırsatta askere ağır hakaretler yöneltirken, açılım konusunda hükümete destek veren askeri yere göğe sığdıramıyorlar.

Asker gerçekten destek mi?

Bu çevrelere göre açılıma asker de destek oldu, böylelikle açılım politikası devlet politikası haline geldi. Askerin açılıma köstek olacağını sanmıyorum ama MGK bildirisindeki "üniter yapı" vurgulamasını görmezlikten gelmeyin derim.


Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org