Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Barış Bölükbaşı Gözüyle 


     

 



Tüm Yazıları

       ShareThis
Seçim kaybettiren gözyaşları…
14.09.2007
Barış Bölükbaşı
Okunma Sayısı : 2528
Oy Sayısı : 0
Değerlendirme : 0
Popülarite :
Verdiğiniz Puan :
 

 

 

Seçim kaybettiren gözyaşları…

                
                                                            
Bush ağlayabilseydi, Iraklı analar bu kadar ağlar mıydı dersiniz?
Hayır ağlamazdı…
En azından bu kadar kan ve gözyaşı dökülmezdi.
Ne ilgisi var ki diyeceksiniz…
İnanılmaz derecede ilgisi var… Anlatacağım.
Önce içe, sonra dışa bakalım. Bakalım bizdeki durum ne?
Bugünlerde 12 Eylül’ü tartışıyor kamuoyu…
17 yaşında sehpaya götürülen gençleri, cezaevlerinde işkence nedeniyle hayatlarını kaybedenleri, suçlu-suçsuz içeri tıkılan milyonlarca insanı konuşuyor.
Soruyorum sizlere. Her gün ortalama 10–15 kişinin öldüğü o dönemin siyasi liderlerinden Ecevit veya Demirel’in gözü yaşlı çekilmiş bir resmini gördünüz mü?
Ağlarken denk geldiniz mi?
Onlar bu ülkenin yiğit delikanlılarından hiçbirinin, kardeş kavgasına kurban gitmesinin ardından asla ağlamadılar… Gözyaşı dökmediler… “Affet bizi evladım, çabaladık ama engel olamadık” demediler. Aksine, gencecik kurbanlar üzerinden politika geliştirdiler, oya tahvil etmenin hesabına düştüler.
Lider dediğin, vicdan sahibi olmalı… Halkıyla duygudaş olmalı…
Bedir Savaşı’nda Hz. Peygamber, savaş sırasında öldürülen müşriklerin insan onuruna halel gelmeyecek şekilde gömülmelerini emrettikten sonra, mezarlarının başlarına dikildi ve onlara seslenerek, “Ben size demedim mi? Keşke beni dinleseydiniz” dedi. “Bak görüyorsunuz, sizi nasıl da hakladık” demedi. Onlar için üzüldü, hüzünlendi, müşriklerin kalplerinin hakikate kapalı olarak gitmelerinden bizar oldu.
Biz, düşmanına bile merhamet eden, öldürmek değil, yaşatmak için çırpınan bir kültürden geliyoruz.
Kısacası, merhamet sahibi insanların gözpınarları kuru olmaz, olmamalı… Göz pınarlarından yaş süzülmeye süzülmeye sadece gözleri değil, vicdanları da kurudu liderlerin. Dünyanın durumu ortada… Acı, ızdırap diz oyu.
Vietnam felaketi belki de yaşanmazdı…
1968 yılındaki ABD başkanlık seçimlerinde Demokrat Parti’den başkan adayı olan Edmund Muskie (1914–1996), seçim kampanya sırasında yaptığı bir konuşmada Vietnam’da hayatını kaybeden Amerikan askerlerinden bahsederken duygulandı ve yanaklarından aşağıya birkaç damla gözyaşı döküldü.
Amerikan basını bu durumu, ülkeyi yönetmek için gerekli duygusal dengeye sahip olup olmadığı şeklinde yansıttı. Bir zayıflık olarak gösterdi.
Edmund Muskie artan eleştiriler üzerine; ‘Ben bir insanım. Duygulandım ve ağladım’ diyemedi. Baktı ki önde götürdüğü kampanyada rüzgâr giderek tersine dönüyor, konuşması sırasında ağladığı halde ağlamadım diyerek yalana başvurdu. "Hava bildiğiniz gibi soğuktu. Onlar gözyaşı değil, kar tanesiydi" diyerek olayı kapatmaya çalıştı. Kazanması yüksek ihtimal olduğu seçimi kaybetti. Seçimi kazanan Richard Nixon döneminde binlerce Amerikan askeri anlamsız bir savaş uğruna Vietnam’da hayatını kaybetmeyi sürdürdü.
Hollywood’un resmettiği değerler bütünlüğü içinde şekillenen o günkü Amerikan toplum yapısı bugünkünden farklıydı ve gözyaşı kadınsı bir zayıflık olarak algılanıyordu. Nitekim kovboy filmlerinin ünlü kahramanı John Wayne erkekliği tanımlarken; "Bir erkek atı, köpeği ya da arkadaşı için ağlayabilir, ama bir kadın için asla!" demekten çekinmedi.
Hollywood devrede
Ağlayarak ruhunu rahatlatamayan ve içini boşaltamayan başkanların ülkenin başına ne sorunlar açtığının farkına varan Hollywood, Vietnam Savaşı sonrası tavır değiştirerek Amerikan toplumu için yeni bir bakış açısı resmetmeye çalıştı. Ağlamanın liderde bir zayıflık değil, bir iç dengesi ve ruh enginliği olduğunu fark etti.
Hollywood’un senaristleri, ağlamayı erkekliği gölgeleyen bir unsur olarak görmekten vazgeçti. Artık filmlerde en güçlü erkek karakterler bile herkes rahatça ağlayabiliyordu. Bugün Hollywood filmlerinde Rambo ağlayabiliyor, John Wayne’ye inat, Leonardo Di Caprio sevgilisi için gözyaşı dökmekten çekinmiyor.
Ağlamak erkek için daha çok ihtiyaç…
Kadının erkeklere göre daha fazla ağlamasının biyolojik yapı farklılığından mı kaynaklandığını merak eden uzmanlar, şaşırtıcı bir sonuçla karşılaşmışlar. Erkeklerin gözyaşı üretim sisteminin kadınlara göre çok daha belirgin bir yapıya sahip olduğunu,  aslında erkeklerin, kadınlardan çok daha fazla gözyaşı dökmeye uygun bir anatomide yaratıldığını tespit etmişler.
Uzmanlar, ağlamanın rahatlama sağladığını, aşırı gerilmiş sinir sisteminin ağlayınca yeniden eski dengesine kavuştuğunu söylüyorlar. Fransız Psikiyatrisi Patrick Lemoine "Gözyaşlarının Cinsiyeti" adlı kitabında, kadınların erkeklere oranla daha çok ağladığı için, duygularını daha iyi kontrol edebildiklerini ve hayata erkeklerden daha pozitif baktıklarını yazıyor.
Geçtiğimiz günlerde OKS sınavlarında dereceye girmiş öğrenci grubuna konuşurken, söz bir ara ağlama olayına da denk geldi. 24 kişi arasında, babasının ağladığını gören bir tek öğrenci çıkmadı. Gördüm diyen iki öğrenci de, babasının dedesinin ölümüne ağladığını söyledi. Doğrusu hazin durum…
Hâlbuki erkekler toplumsal baskı altında kalmadan rahatlıkla ağlayabilseler, içlerinde var olan şiddetle daha rahat baş edebilmeleri söz konusu.
Ağlamak dedik de…
1980’li yılların ortalarında PKK terörünün ilk başladığı günlerde bir köy baskınını haber alan dönemin Başbakanı Turgut Özal, bir helikopterle derhal olay yerine gitmiş, üzerlerine örtü çekilmiş cenazelerin başında dakikalarca ağlamıştı. Ben o anı hiç unutmam.
12 Eylül öncesinin liderleri bu duyarlılıkta olsaydı kardeşkanı o kadar dökülür müydü dersiniz? Ya Bush ağlayabilseydi? Nikson yerine Edmund Muskie seçimi kazansaydı.
Aynı şey elbette şimdi de geçerli. Bu ülkenin evlatlarının şehit olmasından siyasi rant sağlamaya çalışan siyasilere değil, onlar için samimi ağlayacak liderlere ihtiyacımız var.
Cumhurbaşkanı Gül’ün ülkenin Güneydoğusuna yaptığı ziyaret bu açıdan da önemlidir. Mehmetçiğin karavanına kaşık sallaması, bölge halkının hissiyatına ortak olmasının elbette bir anlamı vardır.
Erkeklere sesleniyorum Ağlamaktan utanmayın.
Bir büyüğümüz, erkekler ağlar mı bilmem ama erkek oğlu erkekler ağlar demişti.
Ağlamak neyi kaybettirir bilinmez ama, çok şey kazandıracağına emin olabilirsiniz. Hele ramazanda…

Kaynak: http://www.haber7.com/artikel.php?artikel_id=139491      Osman Özsoy   

Kötü         Çok İyi  Oyla 
           
Tüm yazıları        ShareThis
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
                 

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org