|
Tüm Yazıları
ShareThis
|
Transseksüeller TRT'de
06.01.2011 |
|
Okunma Sayısı : |
10856 |
|
|
Oy Sayısı : |
1 |
|
|
Değerlendirme : |
5 |
|
|
Popülarite : |
0 |
|
|
Verdiğiniz Puan : |
|
|
|
|
|
|
Transseksüeller TRT'de Uğur Dündar
İşte Hayatım Nedim Şener
1980'lerin ilk yıllarını düşünün. Ya da 2010 Türkiyesi'ni, fark etmez. Konu, transseksüeller veta travestiler olunca, yaklaşım hiç değişmiyor: ayrımcılık ve baskı.
Uğur Dündar 1981 sonlarında bir gün gazetelerde, travestilerin trenlere doldurup Eskişehir'e yollandığını okuyunca gözlerine inanamaz.
Biraz araştırınca gazete haberinin ardında bir insanlık dramının yattığını görür. Sütün aralarına sıkıştırılmış bu gazete haberi, Dündar'ın akıllara yerleşecek bir başka "olay" programının çıkış noktası olur.
Transseksüel tercihinin arkasında, fuhuş sektörünün taleplerine direnemeyen ve neşteri günahlı paralara adayarak meslek onurunu ayaklar altına alan bir doktorun imzası yatıyordur. Dündar bu gerçeği sürgüne gönderilen bir travestiden öğrenir.
"Bize bu ayrımcılığı yapanlar trenlere doldurup Eskişehir'e gönderiyorlar ama, İstanbul'da önüne geleni 150 bin TL karşılığında ameliyat eden doktora kimse bir şey yapmıyor!...
Dündar ve ekibi, transseksüel olup olmadığını araştırmaya hiç gerek görmeden, ameliyat olmak isteyen herkesin cinsiyetini 150 bin lira karşılığında sözde değiştiren bir kişinin kimliğini kısa sürede belirler.
Bu kişi, İstanbul'un ünlü tıp fakültelerinin birinde "plastik ve rekonstrüktif cerrahi" bilim dalında görevli ünlü bir cerrahtır. İddaya göre, adeta otomatiğe bağlanmış gibi, cinsiyet değiştirme ameliyatları yapmaktadır.
Ancak ünlü cerrah, çekingenliğinden olsa gerek, bu ameliyatlar için tıp fakültesi yerine, bugün Türkiye Hastanesi olarak bilinen eski adıyla Bulgar Hastanesi'ni tercih etmektedir. Çünkü Bulgar hastanesi, kısmen gözden ırak bir yerdedir.!
Dündar konuyu araştırdıkça olayın vahim boyutlara ulaştığını öğrenir. Soruşturma sırasında en sarsıcı öyküyü Dr. Yıldırım Aktuna anlatır.
Şizofreni hastası genç bir erkek, elektroşok seansları arasında kısa süre için taburcu olduğunda, cinsiyet değiştirmeye karar verir.
Bu amaçla başvurduğu ünlü cerrah, üç beş dakika konuşmuş osla şizofrenik yapısını kolayca teşhis edeceği gence 150 bin lira getirdiği takdirde cinsiyetini değiştirebileceğini söyler!
Hatat "Senden çok hoş bir kadın olur!" demeyi de ihmal etmez!
Doktorla konuşan hasta genç rahatlar, basit bir operasyon geçirerek güzel bir kadın olacağına inanır.
Ünlü cerrahın istediği parayı nereden bulacağını düşünürken aklına emlakçılık yapan emekli öğretmen babasının ofisindeki kasa gelir! Zira bir müşterinin gayrimenkul alımı için babasına emanet bıraktığı 150 bin lira o kasadaır. Bir yolunu bulur, kasayı açar ve parayı kaptığı gibi , koşa koşa Bulgar Hastanesi'ne gider.
Tabii gidiş , o gidiş!...
Ameliyat bitip kendine geldiğinde ünlü cerrah "Başarılı bir operasyon geçirdin Artık sen güzel bir kadınsın!" der.
Oysa penisinin yerine bir santimetrekare genişliğinde ve bir santim derinliğinde bir delik açmıştır! Hepsi o kadar! Gerçek olansa, şizofreni hastası ve hiçbir şeyden haberi olmayan ailesi için geriye dönüşü olmayan korkunç bir yaşamın başladığıdır.
İleri derecede şizofren olan hastalarda elektroşokun etkisi geçince, davranış bozuklukları, uykusuzluk, kimi zaman da saldırganlık baş gösterir. Bunlar görüldüğünde hasta için yeniden hastaneye dönüş zamanı gelmiş demektir.
Ailesi de öyle yapar be penisini kestirdiğinden habersiz oldukları oğullarını hastaneye götürürler. Acı gerçek, yani penisinin kesildiği, orada ortaya çıkar.
Ailesinin yıkıldığını gören genç , bir tahta parçasını penisinden boşalan yere doğru tutarak "Merak etmeyin ben bir erkeğim, işte erkeklik organım!" der.
Merhum Dr.Yıldırım Aktuna, Uğur Dündar'a bunları gözyaşları içinde anlatır….
Program ekibi, para uğruna neşterini acımasızca kullandığını belirledikleri doktorun bu özelliğini kayda geçirip belgeleyebilmek için son be inanılmaz bir hamle yapar…
İstanbul Televizyonu yapımcılarından Tamer Korkmaz, kayıttaki kameranın önünde, ünlü cerrahın telefon numarasını çevirir.
"Aoo, kimle görüşüyorum efendim?" "Ben Profesör…'nın sekreteriyim!" "Hocamla görüşebilir miyim efendim, ameliyat olacaktım da'"
Sekreter ne ameliyatı olacağını sormaya bile gerek görmeden profesörü bağlar!
"Buyrun , ben Profesör …" "Hocam cinsiyet değiştirmek istiyorum da!" "Olabilir! Buyurun buraya gelin, bakalım!"
"Ama hocam, ben 1,85 boyunda 93 kilo ağırlığında, sağlıklı bir erkeğim. Yakın zamana kadar halter yapıyordum!Yani çok adaleliliym ve vücudum kapkara kıllarla kaplı. Ama ruhen kendimi kadın gibi hissediyorum! Bu durumda olan birini ameliyat yapar mısınız hocam?" diye sorar.
Doktorun cevabı çok kısadır: "Yaparım!..." "Kaç paraya hocam?" "150 bin lira." "Yani 150 bin lirayı getirirsem beni hemen ameliyat eder misiniz?" "Tabii.."
Telefon konuşmasını dinlerken duyduklarına inanmakta zorlanan ekip, ünlü plastik ve rekonstrüktif cerrahi uzamanını stüdyoda röportaja davet eder…
Doktor da reklamının yapılacağını düşünerek hemen kabul eder.
Uğur Dündar röportaj başladıktan bir süre sonra "Siz cinsiyet değiştirme ameliyatları da yapıyorsunuz değil mi?" diye sorar.
Cerrah önce inkar eder ama Dündar ısrar edince "Evet, bir zamanlar uluslararası bir kongrede sunulmak üzere belirli sayıda hastayı ameliyat etmiştim. Ancak bunların sayısı sınırlıydı" der.
Dündar sorulara devam eder.
"Hocam, uzmanlardan oluşan bir sağlık heyetinden 'transseksüel' raporu almaksızın size gelip parası karşılığında ameliyat olmak isteyenlere de cinsiyet değişikliği operasyonları yaptınız mı?
"Yoo, hayır asla!" "Ama biz yaptığınızı biliyoruz!" "Bunu kanıtlayamazsınız!"
"Hocam kanıtlarız! Örneğin , şizofreni hastalarını, yaşı küçük insanları , hem transseksüel olduklarını göstren bir raporları olmaksızın, hem de ailelerinden habersiz ameliyat ettiğinizi kanıtlayabiliriz!...Hatta haltercilere bile 'hayır'demediğinizi biliyoruz!"
"Kanıtlayın o halde!"
Uğur Dündar çekim sırasında stüdyo şefliği de yapan ekipten Yalçın Pala'ya dönerek "Yalçın Bey, lütfen konuklarımızı stüdyoya alalım!" der.
Gerçekten de stüdyo dışında ünlü cerrah tarafından ameliyat edilmiş , ancak daha sonra pişman olmuş kişiler beklemektedir…
Bunlar arasında çok ilgin tipler vardır.
Çevresinden utandığı için son dakika karar değiştirip çekime gelmeyen "Necati" adlı birinin öyküsü, ibret vericidir. O nedenle burada anlatmadan geçemiyoruz…
Bu kişi, vaktityle sert erkek olarak tanınıyormuş!.." Peki, bu sert erkek nasıl olmuş da cinsiyet değiştirmiş?" sorusu aklınıza gelebilir.
Program ekibinin de aklına gelir ve Necati'ye sorarlar. O da samimi olarak anlatır…anlattığına göre 'travesti' bir sevgilisi varmış. Travesti sevgili daha sonr acinsiyet değiştirip pavyonlarda çalışmaya başlamış!...
Onun iyi para kazandığını gören iriyarı eski sevgilisi Necati'de hemen modaya uymak hem de sınıf atlayabilmek için, aynı yolun yolcusu olmuş, yani cinsiyetini değiştirmiş!...
Adını da 'Naciye' olarak değiştirmiş! İster inanın, ister inanmayın çekim ekibine anlattıkları aynen böyle…
Neyse "Necati" bir akşam pavyonda şarkı söylerken eski sevgilisi yanında bir erkekle gelmiş…
Necati'yi o halde görünce dayanamayıp "Ulan Necati, nedir bu durum?" diye sormuş.
Necati de "Ne yapayım canikom , sınıf atlamak için başka çarem yok ki" demiş!..
Uğur Dündar'ın daveti üzerine kapı açılır ve sürpriz konuklar içeri girmeye başlar.
Ünlü profesör şaşkındır.
"Ama , ama şey!... Bunlar benim aleyhime olacak! Der ve çantasını kaptığı gibi , stüdyoyu terk eder.
Dündar tüm çekimleri yapmış , olayı dört dörtlük belgelemiştir, ama içinde yine de bir endişe vardır. Acaba denetim , dünyanın her yanında ödül alacak bu haber için ne diyecektir?
TRT, üçlü denetim uygular ve durumdan vazife çıkaranlar onun yaptığı her iş gibi bu haberi de, Milli Güvenlik Kurulu'na götürür.
Uğur Dündar o dönemde yalnızca haber yaptığı kişilerin değil, TRT yöneticilerinin de korktuğu adam olmuştur.
Elinde kasetler onu gören denetçiler, çil yavrusu gibi dağılır, koridor boyunca üst üste kapanan kapıların sesleri duyulur.
Ne amiri ne memuru, kısacası hiç kimse, Dündar'ın yaptığı baş ağrıtacak haberlere sahip çıkmaz… bu atmosferde haberin yayınlanmaması olasılığı yüksektir.
Denetim "Hayır, yayınlanamaz!" derse, kamuoyu toplumsal bir yara haline gelen transseksüel patlamasının ardındaki gerçekleri öğrenme imkanından mahrum kalacaktır.
Oysa habercinin görevi, toplumun gerçekleri öğrenme hakkına yılmadan ve karşısına çıkarılan tüm engelleri aşarak hizmet etmektir…
Bu nedenle Uğur Dündar denetim aşaması öncesinde bir "B" planı hazırlar. "Eğer TRT'de engellenirse, haber büyük bir gazete de yayınlanmalı ve toplum gerçekleri yazılı basından öğrenmeli!" diye düşünür…
Zorda kaldığı zamanlarda kendisine hep destek veren Günaydın Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Rahmi Turan ve Yazı İşleri Müdürü Akgün Tekin'i arar. Gazete o tarihlerde yüksek bir tiraja sahiptir.
Saygı ve sevgiyle andığı merhum Akgün Tekin'e kaseti izletir. Tekin, gördüklerine inanamaz. Hemen Dündar'a kamuoyu desteği sağlayacak bir haber yayınlar. Biraz da bunun etkisiyle TRT görüntüleri yayınlar ve yer yerinden oynar.
Tüm dünyada gerçek transseksüel sayısının tahmin edilenin çok altında olduğunu bilmeksizin cinsiyet değiştiren travestilerin trajik öyküleri milyonlarca televizyon seyircisini derinden etkiler…
O güne kadar sadece cebine giren paraları düşünerek önüne geleni ameliyat eden ünlü cerrah, son bir hamleyle TRT ve Uğur Dündar aleyhine 1 milyon liralık tazminat davası açar. Bu dava o güne kadar protokol haberciliği yaparak suya sabuna dokunmayan TRT yönetimini şoke eder…
Ancak doktor tazminat davasını kazanamz. Sağlık Bakanlığı da duruma el koyar ve bundan böyle, cinsiyet değiştirecek kişilerin tam teşekküllü hastanelerden "transseksüeldir" şeklinde heyet raporu getirmelerini zorunlu kılar. Böylece ameliyatlar, bıçakla kesilmiş gibi durur.
Açılan davaya rağmen Uğur Dündar, toplum vicdanında da haklı konumdadır. Herke sonu takdir eder. Ancak birisinin onu haklı görmesi ve günün birinde "Evet ben hatalıydım" diyerek özür dilemesi, hepsinden önemlidir.
Uğur Dündar, hakikaten topallayarak da olsa, günün birinde mutlaka hedefine ulaşacağına inanır ve sabırla bekler. Nitekim ünlü profesör yıllar sonra, "Arena" programında kamera önüne geçer ve "Uğur Bey siz haklıydınız, ben yanlış yaptım!
Keşke o ameliyatları hiç yapmamış olsaydım. Zaten hepsi başarısızlıkla sonuçlanmıştı! Şimdi herkesten özür diliyorum" diyerek üzüntüsünü dile getirir.
Uğur Dündar plastik ve rekonstrüktif cerrahi alanında dünya çapında ünlü bilim adamının yıllar sonra yaptığı bu samimi açıklamadan çok etkilenmiş, hatta onun adına üzülmüştür!...
Gecikerek de olsa yapılan itirafın taşıdığı önemi göz önünde bulundurarak, okuduğunuz kitapta ünlü profesörün adını özellikle vermiyoruz…
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Tüm yazıları |
ShareThis
|
|
|
|
|
|
Türk Liderler:
Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem
|
|
|