Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

UĞUR DÜNDAR Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

Fethullah Gülen'den mektup var
28.01.2011
Okunma Sayısı : 10642
Oy Sayısı : 2
Değerlendirme : 5
Popülarite : 1,51
Verdiğiniz Puan :
 

 

Fethullah Gülen'den mektup var
Uğur Dündar


İşte Hayatım - Nedim Şener

O dönemde gündemde ön plana çıkan kişlerden biri de Fethullah Gülen'dir. Said-i Nursin'in  öğrencilerinden olan Gülen, Erzurum, ardından Edirne ve son olarak da İzmir Kestanepazarı  semtinde, cemaat üzerinde etkisi büyük bir vaizdir.

Bugün "Fethullahçılık" ya da "Fethullah Gülen Haereketi" olarak adlandırılan  cemaatin bürokrasi, yargı , iş dünyası ve medyadaki  ağırlığı ile faaliyetleri tartışma konusuydu.

Aslında Fethullah Gülen ismi 12 Eylül 1980 darbesinden bu yana çeşitli tartışmalarla hep gündemdedir.  90'ların sonunda ise "Gülen  Hereketi" tartışmaları  doruğa çıkmıştır. Özellikle 28 Şubat sürecinde hakkında hazırlanan raporlar havalarda uçuşur.

Fethullah Gülen ve cemaatine süpheyle bakılmasının nedeni, videokasetlerinde Fethullah Gülen'in devlet içine nasıl sızılacağını anlatmasıdır.

Tam bu tartışmalar sırasında dikkat çekici bir gelişme yaşanır. Fethullah Gülen'in  sağ kolu olarak bilinen Nurettin Veren, cemaatin faaliyetleri  ve nihai amaçları  hakkında konuşmaya başlar.

Fethullah Gülen'in  30 yıllık  yoldaşı olan Nurettin Veren  Uğur Dündar'ı arayarak  cemaatin  içyüzünü kendisine anlatmak istediğini söyler.

Fethullah Gülen konusunda merhum başbakanlardan Bülent Ecevit'in etkisinde kalan Uğur Dündar, Nurettin  Veren'in  açıklamalarına ihtiyatla bakar. Bunun nedenini şöyle anlatıyor:

Fethullah Gülen'e bakış açımda Bülent Ecevit'in etkisi büyük olmuştur. Merhum Ecevit'in Atatürk ilke ve devrimlerine, laik, demokratik  Cumhuriyet'in  kazanımlarına yürekten bağlılığı  konusunda en ufak bir kuşkuya sahip değildim. Ecevit, Fethullah Gülen ve cemaatini, Türkçeyi çok uzak ülkelerde öğreten, dilimize, dinimize hizmet eden, Türklüğün tanıtımı için adeta bir misyoner gibi gayret gösteren  olumlu bir hareket olarak  görüyordu. Hatta bir görüşmemizde, "Elinizde devletin  istihbarat raporları var. Bunlara niçin  itibar etmiyorsunuz?" diye sordum. Bana "Uğur Bey, istihbarat raporları  her zaman gerçeği yansıtmaz. Ayrıca ben resmi  seyahatlerimde yurtdışındaki okullarını ziyaret etme fırsatını buldum. Zararlı  bir faaliyette bulundukları kanısında değilim" demişti.

Ben de dürüst bir siyasetçi olan merhum başbakanın etkisinde kalarak, Fethullah Gülen hareketine onun gibi bakmaya başlamıştım. Bu nedenle Fethullah Gülen  hakkında gelen ihbarları ciddiye almıyordum.

Yaklaşık otuz yıl gibi uzun süreyle onun sağ kolu olarak  hareketin içinde yer alan  Nurettin Veren'in  çıkar sağladığı gerekçesiyle dışlandıktan  sonra yaptığı suçlayıcı açıklamalarab da ihtiyatla yaklaşıyorum.

Benim hayata ve olaylara bakış  açım şöyle: Bir kişinin  yanında otuz yıl kadar yoldaşlık, kader birliği yapmış bir insan – eğer işin içinde büyük maddi çıkarlar yoksa- mutlaka onun iyi biri olduğu, inandığı için yapmıştır.

Otuz yıl, kısacık ömrümüzde çok uzun bir süre. Otuz yıl  iyi giden  dostluk ve yoldaşlık yolsuzluk yaptığı iddiasıyla sona eriyor, sonra da o kişi çıkıp yoldaşı hakkında inanılmaz suçlamalarda bulunuyor. Dışlanma nedenini anlatırken  de "Hareketin amaçlarını gördüm ve ondan  dolayı ben kendim ayrıldım. Uzaklaştırılmadım!" diyor. Nurettin Veren "Arena"ya  konuşmak için başvurunca kendisine şu mesajı gönderdim: "Ben  uzun yıllar kader birliği  yaptıktan sonra, eski yol arkadaşı hakkında atıp tutanlara itibar etmem! Bana göre bu tür davranışlar sağlam  bir karekterin ürünü olamaz. Bu nedenle 'Arena' ekranını ona açmam mümkün değildir!"

Bunun üzerine Nurettin Veren "Arenaya" ya çıkarılmamasından şikayet eder.

Ancak otuz yıl içinde bulunduğu Fethullah Gülen cemaatinin  amaçları  ve çalışma biçimi  hakkında  birçok açıklama yapar.

İşte tam o günlerde Fethullah Gülen uğur Dündat'a bir mektup göndererek, kendisi hakkında yine kendi deyimiyle "linç kampanyası" yapanlara katılmamasından dolayı teşekkkürlerini belirtir.

Bırakın teşekkürü, Uğur Dündar'ın nasıl civanmert, nasıl dürüst bir medya mensubu olduğunu övgü dolu sözcüklerle dile getirir. Mektup aynen şöyle:

Çok değerli, saygıdeğer yazar, yapımcı ve gerçek aydın Sayın Uğur Dündar Beyefendi…

Her zaman olduğu şu son aylarda bir linç kampanyasıyla üzerime gelindiği bir dönemde de ortaya koyduğumuz demokrat tavır, gerçekçi anlayış ve cesaret örneği, son derece takdire şayan  ve mucib-i teşekkür olmuştur.

Herkes gibi akan zaman ve süratle değişen hadiseler çerçevesinde bazı görüş , düşünce ve tavırlarımda birtakım değişen hadiseler görülmesi tabii olmakla birlikte, bu fakiri yakından tanıdığınızı sandığım  biri olarak, hiçbir zaman kimseyi, hele bir milleti aldatmayacağımı takdir edersiniz.  Hakkımda bir linç kampanyası  başlatanların da esasen  bunu bildiğini, fakat maksatlarının başka olduğunu  da mutlaka herkesten çok iyi biliyorsunuz.

İlk günden bu yana, gerçek ve sorumlu bir aydın  sıfatıyla daima demokrasinin , evrensel haklarının ve insani özgürlüklerinin  müdafi olarak gösterdiğiniz performans, inanıyorum ki, nesiller için örnek olacak mahiyettedir.

Gösterdiğiniz civanmertlik ve ortaya koyduğunuz vefadan  dolayı en içten teşekkürlerimi ve bu münasebetle kalbi hürmetlerimi arz eder, Cenabı-ı Allah'tan sıhhat, afiyet ve mutluluklar dilerim.

Fettullah Gülen

Fettullah Gülen daha sonra gönderdiği mektupta da Uğur Dündar'a övgüler dizer. Bir Ramazan  Bayramı kutlama mektubu da aynen şöyledir:

Medyamızın değerli mensubu

Kıymetli dost, saygıdeğer insan Uğur Dündar beyefendi .
Zatı-ı alilerinizin değerli ailenizin  ve yakınlarınızın Ramazan  bayramlarını en iyi dileklerimle tebrik eder, tarihin belki en kritik kavşağında bulunan ülkemizin her sahada en üst terakki ve tekamül seviyesini yakalamış mutlu ve aydınlık geleceği adına, halkın sesi ve hüriyetlerimizin teminatı konumundaki medyamızın çok değerli mensubu olarak ifa buyurduğunuz her türlü hizmetinizde üstün başarılar, ayrıca Zat-ı alileriniz ve aileniz için ömür boyu sağlık afiyetler diler, bu vesileyle en derin saygılarımın  kabulünü arz ederim efendim.

Fethullah Gülen

Dündar'a AKP'ye yakınsın "eleştirisi

Adalet ve Kalkınma Partisi'ne tek başına iktidar yolunu açan  2002 seçimleri sürecinde , gerek  iktidarın  gerekse Fethullah Gülen cemaatinin Uğur Dündar'ın haberciliğine bakış açısı olumludur.

Hatta Uğur Dündar, "Büyük buluşma" programında ve daha sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la yaptığı röportajlardaki tarafsız tutumu nedeniyle, bazı üst düzey askeri yetkililerin eleştirilerine bile hedef olur.

Ancak sonraları  hem cemaatin hem de Recep Tayyip Erdoğan'ın Uğur Dündar'ın haberciliğine bakış açıları  yüz seksen derece değişecektir.

İsterseniz bu süreci ve ardındaki  gerçekleri Uğur Dündar'dan dinleyelim:

2002 seçimlerinde halkın tek başına iktidara getirdiği hükümet, Avrupa Birliği yolunda önemli adımlar atmaya, muhalefetle işbirliği yapmaya başlayınca, Ömer Çelik'in seçim öncesinde söylediklerinin  gerçekleşmekte olduğunu düşünüyordum. Recep Tayyip Erdoğan  "türban" ve "imam hatip liseler"sorunu gibi hassas konularda gerginlik  yaratmamaya özen gösteriyor., "gelişerek değiştim" deyişini doğrulayacak icraatlar yapıyordu. Toplumda Adalet ve Kalkınma Partisi'nin , Doğru Yol ve ANAP'ın seçim  sandığında tasfiye edilmeleriyle boşalan merkezi dolduracağı kanısı yaygınlaşıyordu.

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Deniz Baykal'ın,  başlangıçta AKP'ye bakış açısı da bu yöndeydi. Baykal olumlu muhalefet yapması  nedeniyle sosyal demokrat  kesimden  sert eleştiriler alıyordu. Birinci  iktidar döneminde Türkiye'yi  gerginlikten  uzak tutan, kutuplaşma yaratacak uygulamalardan  özenle kaçınan  Adalet ve Kalkınma Partisi,  22 Temmuz 2007 seçimlerinden  oyunu artırarak çıktı. Neredeyse seçmenin yarısından  oy almayı başarmıştı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın seçim gecesi yaptığı olgun ve hoşgörülü konuşma, en sert muhaliflerinden bile olumlu not almıştı. AKP'nin ikinci iktidar döneminde her şeyin daha güzel gitmesi  beklenirken, tam tersi oldu. Özellikle cumhurbaşkanlığı seçim süresinde sergilenen dayatmacı tutum, toplumda filizlenmekte olan  kutuplaşmaya ayrışmaya ve kamplaşmaya dönüştürdü. Bu durumda meslek ilkelerini benimseyen , halkın gerçekleri öğrenme hakkına hizmet eden gazetecinin ne yapması gerekiyorsa , ben de onu yaptım. Ancak uyaran, halkı doğru bilgilendiren  haberlerimiz vaktiyle bana teşekkür edilen cemaatin  çok şiddetli tepkisine sebep oldu.

Cemaate yakın olduğu bilinen  yayın  kuruluşlarında hakkımda inanılmaz itiraflar ve saldırırlar yer almaya başladı. Hatta yaftalamaya her zaman  karşı olduklarını söyleyen bu çevreler, beni Ergenekoncu  olarak  yaftalamaktan  zevk aldılar.

Şimdi gelelim Ergenekoncu  muyuz değil miyiz? Bir defa Ergonokon var mı yok mu  buna yargı  karar verecek. O konuda şimdiden  hüküm  yürütmek , hukukun  üstünlüğüne inanmış insanların  asla yapmaması  gereken  bir davranıştır. Ayrıca evrensel  meslek  ilkelerine bağlı, insanların  kişilik  haklarına saygılı gazeteciler, kendilerini savcı ve yargıç  yerine koyarak  hüküm  veremezler. Verirlerse, bunun adı yargısız infaz, hatta haysiyet cellatlığı olur.

Benim Türk Silahlı Kuvvetleri'ne bakış açınm öteden  beri şöyle: Türk Silahlı Kuvvetleri başka bir ülkenin ordusuna benzemez. Halkın  bağrından  çıkmıştır. Dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde böyle bir komutan  profili yoktur. Ayrıca bizim ülkemizin  ekonomisi  ortada. Zor üreten , ürettiğini satmakta  zorlanan, bu nedenle zaman zaman döviz sıkıntısı yaşayan, dolayısıyla kırılgan , hatta krizlere gebe bir ekonomimiz var…Yer altı zenginlikleri dersen, petrol fışkırmıyor!... O zaman ne  kalıyor  bize?...Türkiye'nin stratejik önemi ve güçlü bir ordu…Dünyanın geleceğinde hayati önem taşıyan  enerji kaynaklarında çok yakınız ve zenginliklere giden  her yol ülkemizden geçiyor. Ayrıca Türkiye, Avrupa Birliği için de sağlam  bir gövde konumunda. Üstelik  genç ve dinamik  bir nüfusa sahip. Görülüyor ki bu coğrafyadaki bütün  senaryolarda en önemli kozumuz Türk Silahlı Kuvvetleri. Türkiye ne elde ediyorsa  , güçlü ordusu sayesinde ediyor. Bunu gerçeği görüp, Türk Silahlı Kuvvetlerini  sistematik olarak hedef tahatsı haline getirerek sürekli  yıpratmaya çalışmak, Genel Kurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ;'un  deyimiyle "asimetrik", psikolojik harekata tabi tutmak" olsa olsa aymazların , kuyruk acısı  bulunanların ya da hainlerin  sürdürebileceği  çabalardır.

Ben geçmişte her kurum gibi, Türk Silahlı Kuvvetleri'nde de yanlışlar yapabilecek , suç işleyecek insanların olabileceğini  düşünerek , bu kişilerin  yaptıkları yanlışlıkları ekrana getirdim. Ama bu  haberleri yaparken Türk Silahlı Kuvvetleri'ni kurum olarak yıpratmamaya özen gösterdim. Bakış açım bugün de aynıdır.

                      

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org