Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

UĞUR DÜNDAR Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

Emin Bey biz CIA'den geliyoruz, aradığın belge bizde
15.04.2011
Okunma Sayısı : 11627
Oy Sayısı : 0
Değerlendirme : 0
Popülarite :
Verdiğiniz Puan :
 

 

"Emin Bey biz CIA'den geliyoruz, aradığın belge bizde"
Uğur Dündar

İşte Hayatım Nedim Şener

Medya dünyasında düşmanlık ve husumet yanında değerli arkadaşlıklar da vardır. Tıpkı Uğur Dündar – Emin Çölaşan  arkadaşlığı gibi. Dündar, nazının  geçen dost ve arkadaşlarına "organize" biçimde ilginç şakalar yapar. Bu şakalaşmaları zaman zaman basına malzeme bile olur. Bunların arasında en çok bilineni gazeteci Emin Çölaşan'a yaptıklarıdır. Emin Çölaşan, 24 Eylül 1999 günü değişik  türde bir yazı kaleme alır. Çünkü konu yolsuzluk, mafya ve siyaset değil "böbrek taşı" dır.

Sevgili okuyucularım, önceki gece sağ kasığımın üzerinde tuhaf bir ağrı  başladı. Bütün  gece uyku tutmadı. Sabaha karşı ağrı bu kez  belimin sağ tarafına, hem de bütün şiddetiyle vurmaya başladı. Kıvrandıran  bir şey. Sabahın erken saatlerinde ver elini Başkent Üniversitesi Hastanesi. Orada teşhis koyabilmek için röntgenler çekildi, ultrason yapıldı, tomografi  denilen aygıtın altına girdim.

Bu arada terlemeler, kusmalar tatsız şeyler…..

Sonuçta bizim  sağ böbrekte iki – üç milimetre boyunda bir taş ortaya çıktı. Hayatımda ilk kez böbrek sancısı çektim. Allah kimsenin başına vermesin, feci bir şeymiş. Gazeteye yetiştiğimde bizim  yazı saati  çoktan geçmiş, gazete baskıya hazır duruma gelmişti. İşte bu yüzden, karşınıza bugün  böyle kısacık  bir yazıyla çıkmak zorunda kaldım. Elimde olmayan bir aksaklık için sizlerden özür diliyorum sevgili okuyucularım.

Uğur Dündar için bu bir kaçırılmaz bir fırsattır. Sarılır telefona, kendisini  ABD'de yaşayan böbrek uzmanı bir Türk profesör olarak  tanıtır. Gerisini Emin Çölaşan'dan dinleyelim.

Günün birinde böbrek sancım tuttu. Hayatımda ilk kez böbrek sancısı çekiyorum. İğne yiyorum, sıcak duşa giriyorum biraz geçiyor. Fakat yarım saat sonra yine kıvrandırmaya başlıyor. Röntgen, ultrason falan…Küçük bir taş bulundu ve düşürene kafar bu sancıları çekeceğim. Bu taş olayını bir yazımda anlatmıştım. Yazının çıktığı gün ABD'den bir Türk profesör arıyor. Kendini tanıtıyor. Mayo Clinic'te böbrek  hastalıkları uzmanı. Yazımı internetten okumuş.

"Emin Bey şimdi size anlatacağım  formülü kullanırsanız bu taşı iki  gün sonra derhal  düşürürsünüz. Tamamen bilimseldir. Bu işin  tedavisi doğada. Amerika'da en son keşiftir."

"Sağolun hocam çok teşekkür ederim. Nedir formül?"

"Şimdi  yazın: bir tutam ısırgan otu, yarım kilo zencefil, bir kavanoz şu ot, yarım kaşık bu ot. Bunları kaynatıp suyunu içeceksiniz. Taş iki gün sonra düşecek."

Arada tekrar  ettiriyorum, anlamadıklarımı soruyorum. Hoca sağolsın uzun uzun yazdırıyor ve sonra bir anda kabalaşıyor.

"Şimdi anladın mı  geri zekalı yavrum?Anlamadıysan mektebi var, orada öğretirler."

Ben şaşkınlık yaşarken kısa bir ara…Ve bir kahkaha!

Uğur Dündar Amerika'ya gitmiş, beni taaa oradan  çalıştırıyor!

Tansu Çiller'in başbakan olduğu dönemde, Emin Çölaşan onun Amerikan vatandaşı  ve CIA ajanı olduğuna dair bir belgenin peşinde koşar.

Haluk Şahin ile Uğur Dündar bunu duyunca kelimenin tam analmıyla "tezgahı "kurarlar.

CIA ajanları  olarak önce Hürriyet'in  İstanbul'daki merkezini  ararlar. Belgenin peşinde olan Emin Çölaşan 'la görüşmek istediklerini söyler ve numara bırakırlar. İstanbul  durumu Ankara'daki Emin Çölaşan'a bildirir. Çölaşan  verilen  numarayı arar. Telefondaki kişi, Amerika'dan CIA merkezinden  görevli olarak geldiğini, istediği belgeyi  kendisine vereceğini  söyler.

Çölaşan heyecanlanır ve nereye gelmesi  gerektiğini sorar. Buluşma yeri  Hilton Oteli olarak belirlenir. Bir sorun vardır. Çölaşan  sorar, "Peki ben isizi nasıl tanıyacağım?" CIA ajanı "Koltuğunun altına katlanmış bir Hürriyet gazetesi al, biz seni tanırırz" cevabını verir. Emin Çölaşan  günlerdir peşinde olduğu belgeyi ulaşacak  olmanın mutluluğunu  sesine yansıttığı anda, karşıdaki  telefondan  gülüşmeler başlar.  Ve onu  hayal kırıklığına uğratan  son darbeyi indirirler. Uğur Dündar ile Haluk Şahin , şaka olduğunu söylerler.

Bu konuda Emin Çölaşan 'la konuştuğumda "Evet, ya eğer  gülmeseler ben randevuya gidecektim" dedi. Çölaşan  işin peşini  bırakmaz sonrasını  şöyle anlatır:

Konuyla bilgili bilgi sağlam yerden gelmişti. Tansu Çiller iktidardayken DYP'Den  çok üst düzey bir isim bana "Bu kadın CIA ajanı. Belgesi geliyor" dedi. Bu belgenin  getirilmesi için birilerine 400 bin dolar ödenmişti. Bu parayı da Süleyman Demirel ve Cavit Çağlar'a yakın DYP'li işadamları  ve müteahhitler vermişti. Belge geldi. Söz konusu belgede Tansu Çiller'in kod adı "Rose of İstanbul" diye geçiyordu. Belgenin palavra olduğu ilk bakışta anlaşılıyordu. Bazı  uyanıklar, Tansu'ya karşı Demirel de dahil bazı DYP'lileri güzelce dolandırmış!

Dündar  bu konu  sorulduğunda şunları söyler:

Emin'i işletmenin zevki başka. Yıllardır canım sıkıldıkça Emin'i işletirim; Allah var, Emin de keklik gibi küt düşer…O düştükçe ben işletiyorum, ben işlettikçe o düşüyor. Emin'i  işlettikçe bende stresin  zerresi kalmıyor. Tüy gibi hafifliyorum. İşletmek  benim ne kadar  hobimse, onun da o denli fobisi….Emin daha benden çok çekecek . Bunlar iyi günleri..

Kendisini teknoloji özürlü  diye anlatan Emin Çölaşan bir gün  "Ben Google'ı tanımam diye açıklma yapar. Bu açıklamadan  sonra telefon çalar. Arayan kişi kendisini Google'dan Profesör Lincoln olarak tanıtır.

Çölaşan'ı  arayan kişi İngilizce olarak "Mr. Çölaşan, My name is Prof. Lincoln. Amerika Birleşik Devletlerinden arıyorum) dedikten sonra yine İngilizce olarak şöyle devam eder: "Röportajınızı  okuduk. Google'ı bilmediğinizi söylüyorsunuz. Ben Google'ın  genel direktörüyüm. Size Google konusunda bilgi vermek istiyoruz…" Ancak Çölaşan  bu kez uyanır, "Bana bak  Prof. Lincoln  bırak  numarayı. Söyle bakalım  sen Uğur'un adamı mısın?" diye sorar.

Karşı taraftan kahkahalar yükselir. Evet, arayan  gazeteci Haluk Şahin'dir. Uğur Dündar'ın yanından aramıştır.

Hürriyet Gazetesinden  ayrıldıktan sonra Sözcü gazetesine geçen Çölaşan, her zaman şanslı değildir. Dündar, Emin  Çölaşan'ı  yeni geçtiği  Sözcü gazetesinin patronu Burak Akbay'ın  banası Ertuğrul Akbay olarak arar. Dündar Akbay'ın sesini taklit ederek konuşur.

Çölaşan'ı  sekreteri , "Patron sizi arıyor efendim" deyince Çölaşan, "Bağla da konuşalım" der. Telefondaki ses "Ben Etuğrul Akbay nasılsınız Emin Bey?" diye konuşmaya başlar.

Çölaşan: Sağol patron,  gayet iyiyim, siz nasılsınız?

Dündar: Sağol…sağol…Ben de iyiyim….Nasıl gidiyor gazete?

Çölaşan: Patron, gazetenin  tirajı bayağı arttı.  Ayrıca çok sayıda kutlama mesajı geldi. Her şey çok güzel…

Dündar: İyi…İyi…Harika. İnşallah daha iyi olacak.

Çölaşan: Tabii….Tabii…

Dündar: Nereye kadar yükseliriz sizce Emin Bey?

Çölaşan:  Valla patron  benim  gelmemle tirajımız 16 bin arttı. Bu gidişle Vatan ve Akşam 'ın üzerine çıkarız inşallah..

Dündar:  Süper…Süper… Ha gayret,  her şey güzel olacak…

Çölaşan: Evet…evet…Daha neler olacak?

Tam bu sırada müthiş bir kahkaha patlayınca Emin Çölaşan  şoka girer. Hatların  karıştığını  düşüne Çölaşan, "Alo…Alooooo. Patron.." deyince , Dündar, Yahu Emin  seni yine işlettim. Ben  Uğur Dündar" der. Neye uğradığını  şaşıran Çölaşan "Ulan yine mi çıktın ortaya? Nedir bu çektiğim senden!" diyerek  karşılık verir.

Emin Çölaşan "dostum" dediği Uğur Dündar'ın bu konuda kendisini iki kez daha işlettiğini  gülerek anlatıyor.

Uğur Dündar'ın  "takılmaktan" en fazla hoşlandığı insanlardan  birisi de eski dostu  Müjdat Gezen'dir. Aynı yaşta olan iki dostun  şaka konusu  kimin daha yaşlı olduğu üzerindedir. Dündar şu  sıralar Müjdat Gezen'e "Son yapılan kazılarda yeni bir Hitit tableti bulundu  ve Müjdat'tan  bahsediyor" şeklinde takılıyor. Gezen de dostuna "Mısır yazıtlarında Uğur Dündar'ın  adını gördüğünü söyleyerek karşılık veriyor. Bu konuda güzel bir anekdot Milliyet gazetesi köşe yazarı  Melih Aşık'ın  "Açık Pencere" köşesinde 1 ocak 2010 tarihinde yayımlandı. Aşık şunları yazıyordu:

Uğur Dündar ile Müjdat Gezen'den  biri doğruyu söylemiyor ama hangisi?

Yoksa ikisi de mi?

Geçenlerde Uğur Dündar'la sohbet ederken söz bir ara Müjdat Gezen'e geldi, o anda aklımdaki  soruyu sorayım dedim:

-          Siz Müjdat'la Vefa Lisesi'nden  arkadaşmışsınız doğru mu?

-          Yok canım ne ilgisi var, dedi Uğur, ben okula girdiğimde Müjdat'ın orada büstü vardı. …Adı okulun kurucuları arasında geçiyordu…Okulun  kuruluş tarihi 1872…

Bu konuşmayı olduğu gibi Müjdat Gezen'e aktardım…..

-          Doğru mu bu?

-          Sen onu  boş ver, dedi Müjdat, fark ettin mi Uğur'da zaman zaman  nükseden bir kırıklık var?

-          Evet o eski neşesi yok. Peki neden?

-          Yavuz Sultan Selim'in ölümünü kaldıramadı da ondan.

Müjdat ile Uğur'un arasında bir yaş tartışması almış başını gidiyor…..
Son karşılaşmalarında aralarında şöyle bir muhabbet  de geçmiş…

Müjdat:

-          Aydın Boysan'ın selamı var…89'uncu  yaş gününde beraberdik…..
-          -Öyle mi, nasıl Aydın Bey?
-          -Çok iyi. Seni de özlemiş…Uğur abime selam söyle dedi…
-          -Yaşın  gereği hafızan bulanmış. O nedenle seni mazur görüyorum okulumuzun adını  aldığı Vefa Hazretleri!


Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org