Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

TAN SAĞTÜRK Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

İstanbullular kompleksli!
19.12.2010
Okunma Sayısı : 9098
Oy Sayısı : 1
Değerlendirme : 5
Popülarite : 0
Verdiğiniz Puan :
 

 

İstanbullular kompleksli!
Tan Sağtürk

.
.


Sayın Ayşe Aydın hanımın benimle yaptığı ve Vatan gazetesinde yayınlanan söyleşimi paylaşıyorum...

.
.

Dansı en iyi halimde bırakmak istedim, hatırladığım şey özgüvenimi oluşturan tek şey!


Doğu´da erkek çocuklarını baleye daha çok yolluyorlar İstanbullular kompleksli!


Tan Sağtürk'ün herkes balet olduğunu bilir ama Türk halkı onu daha çok yarışma jürisi ve dizi oyuncusu olarak tanır.

Bunun en önemli nedeni Sağtürk'ün Ankara Devlet Konservatuvarı'nı bitirir bitirmez Fransa'ya gitmiş olması.

O yılları merak ediyordum. Tan Sağtürk gerçekten iyi bir balet miydi, yoksa yakışıklılığı ve aşklarıyla gündeme gelen bir isim miydi? Kendisiyle uzun uzun konuştuk.



Bana çocukluğunu, öğrencilik yıllarını, Fransa'daki kariyerini, memleketin dört bir yanında açtığı bale okullarını, karısıyla nasıl tanıştığını, kızının hayatını nasıl değiştirdiğini
ve kardeşi adam öldürmekten müebbet hapis cezası
yediğinde ailece nasıl kenetlendiklerini anlattı...

Bu röportajda yok yok...

Koltuklarınıza kurulun ve Tan Sağtürk'ün başarılarla dolu yaşam öyküsünü okuyun.

* Biraz ailenizden bahseder misiniz?

İzmirli'yim. Annem TRT'de prodüktördü. Program hazırlayıp, sunardı. Babam da İzmir Radyosu'nda çalışırdı. Annem iki, babam dört üniversite bitirmiş.

* Yani çok entelektüel bir ortamda büyüdünüz.

Öyle diyebiliriz. Evimizin iki odası silme kitap doluydu. Diğer taraftan annem tekvandoya meraklıydı. Türkiye tekvando şampiyonu ve milli antrenördü. Dolayısıyla ben de konservatuvara girmeden önce siyah kuşağa kadar ilerleyip, İstanbul'daki müsabakalarda tüy siklette altın madalya kazanmıştım.

* Bunu ilk kez duyuyorum.

Pek bilinmez. Zaten baleye başlamamı da tekvandoya borçluyum.

* O nasıl oldu?

İlkokul beşte okul olarak TRT'nin düzenlediği bir müsamerede rol aldık. Konservatuvar öğretmenlerinden Suna Şenel alıcı gözle bakınca anneme demiş ki: "Tan çok yetenekli. Bale yapmalı, konservatuvara girmeli."

* Sonra...

10 yaşındaydım. İzmir'de Devlet Opera ve Balesi yoktu. Yani ailemin bana "Bak bale böyle bir şey" diye gösterebileceği bir ortam yoktu.

Bırakın onu, televizyon bile yoktu. Kitapları masaya dizdi, beni karşısına oturttu ve ilk kez babamla konuşur gibi, çok ciddi bir şekilde bana baleyi anlattı. Hatta evin içinde bir sahne kurduk. Annem yemek yaparken, ben perdenin önünde roller canlandırdım. "Tamam" dedim ve İzmir Devlet Konservatuvarı'na girdim.

* Tekvando sayesinde mi?

Evet... Tekvandoda da bir koreografik düzen var. Sınavın doğaçlama bölümünde piyanist Güzide Ablamız benim için şöyle bir şey demiş: "Çalarken Tan'ın hızına inanamadım ve onunla yarıştırdım kendimi... Sonra da utandım. Ufacık bir çocuk olduğunu gördüm."

* O dönem Türkiye'de "erkekler bale yapmaz" algısı var mıydı?

Ben onu hiç hissetmedim. Tekvandoda altın madalyaya sahip biri olarak mahallede ayrıcalığım vardı. İşin içine bale girince fiziksel olarak daha da güçlendim. Diğer çocukların yapamadığı bir sürü şey yaptığım için aksine çok havalıydım.

* Peki büyüyünce....

Yok hiç kimse bana "Erkek adam bale yapmaz" demedi.

Fransa Devlet Balesi'ne kabul edilen ilk ve tek Türk'üm

* Okulu bitirdikten sonra niye fransa'ya gittiniz?

Yüksek lisansımı Ankara Devlet Konservatuvarı'nda yaptım. Ankara'da el üstünde tutuluyordum. Ama bunun dünyadaki karşılığını merak ediyordum.

İlk önce Viyana'ya gittim. Viyana Devlet Konservatuvarı'nı kazandım ve kontrat imzaladım. O dönem Fransız Genç Bale topluluğu Ankara'da bir temsil sergilemişti.

Sonrasında direktörü Robert Berthier okula bizi tanımaya geldi. "Kontratım var" dememe rağmen direktör "Viyana'dakiler arkadaşımız. Böylesi senin için daha iyi olacak" dedi ve ben kendimi Fransa'da buldum.

* Gerçekten daha mı iyi oldu?

Evet. Fransız Genç Balesi senede 350-400 gösteri yapıyor ve tüm dünyaya profesyonel dansçı hazırlıyor. Orada bir sene çalıştım, sonra Fransız Devlet Balesi'ne geçtim. Fransa Devlet Balesi'ne kabul edilen ilk ve tek Türk'üm hâlâ...

Alkışı bile umursamazdım

* Sizi böyle gururlandıran başka olaylar var mı?

Mesela Nureyev Robert Berthier'i arayıp "Buraya küçük (genç anlamında) bir dansçı gelmiş. Görmek isterim" demiş. Berthier de "O küçük değil, çok büyük bir dansçı" demiş. 19 yaşındaydım. Sonra Fransa Devlet Balesi için koreografi yapmam istendi, iki tane yaptım. Hâlâ iki eser de repertuvarlarında.

* Sahne üzerinde en mutlu olduğunuz an hangisiydi?

Çok alkış almak denebilir. Ama ben birkaç defa daha da ötesine geçtim. Alkışı bile umursamadım. O kadar iyiydim çünkü... Alkış benim verdiğim enerjinin döngüsüydü.

* Bunu özlüyor musunuz?

Özlenir tabii. Allah'tan video kayıtlar var. Ara sıra zliyoruz.

* Dansçı olarak mesleğinizin ömrü ne kadar?

35-40 yaşına kadar yapanlar var. Ben en iyi halimdeyken bırakmak istedim. Hatırladığım şey benim özgüvenimi oluşturan tek şey.

Bale çok hızlı tüketilen bir meslek

* İyi olmasanız eminim böyle bir yere gelemezdiniz ama klasik baleye de çok yakışan bir tipiniz var. Tipiniz avantaj oldu mu sizce?

Mutlaka... Öyle bir meslek ki bu çirkin adam rolüne bile güzel bir çirkin aranır. Bu arada ben güzel bir adam olduğumu düşünmüyorum. Ama bale için evet uygun bir tipim var. Tabii tekniğiniz olmasa bunların hiçbiri olmaz. Bale toplulukları aynı futbol kulüpleri gibidir. Oynamazsanız hemen yerinizi daha iyi biriyle doldururlar.

* Niye döndünüz?

Mesleğimiz hızlı tüketilen bir meslek. Sakatlıklarla uğraşıyorsunuz. Psikolojisi çok ağır. Baş dansçıysanız, ikinciliğe düşmemek için durmadan daha iyi olmaya çalışıyorsunuz. Ayrıca o kadar çok sahneye çıkıyorsunuz ki, bir süre sonra kendinize nefes alacak başka bir ortam yaratmak istiyorsunuz.

Orada çalıştığım arkadaşlarımın çoğu farklı işler yapıyor şimdi. Şunu düşündüm "400 defa Kuğu Gölü oynadıktan sonra, hâlâ Kuğu Gölü oynamak istiyor muyum?" Cevabım "Hayır" oldu.

Camiada beni kıskananlar olabilir

* Dizilerde oynuyorsunuz. Yarışmalarda jürilik yapıyorsunuz. Bu nedenle sizi küçümseyenler
oluyor mu?

Ben böyle bir şey hissetmedim. Zaten sırf bunun için aslında dans etmekten çok sıkıldığım bir dönemde bir yıl İstanbul'da dans ettim. Böyle düşününler varsa, izlemiş olsalardı o zaman. İzlemeyenler için yazık olmuş. Ne diyeyim...

* Bu kadar popüler olmanız camiada kıskançlıklara neden oluyor mu?

Ben olsam kıskanırdım. Birinin söz hakkı var, diğerinin yok gibi oluyor. Çok iyi meslektaşlarım var.

Hepsiyle çok samimiyiz. Çoğuyla yatılı okulda beraber okuduk. İnanın samimiyet seviyemiz karı-kocadan öteye geçmiş olabilir. Ama bunun nedenini tam açıklayamıyoruz. Onlar da sanırım alıştı artık.

Ünlüler mutlaka dans dersi almalı

* Ünlüler sizden ders alıyor mu?

Yok ama almalılar. Özellikle aktristseniz ya da şarkıcıysanız iyi dans etmeyi bilmek gerekir. Bu da üç aylık-beş aylık kurslarla olmaz. Süreklilik lazım. Mesela Sertab Erener bu konuda bir numaradır. Caz ve modern dans dersi aldı. Belki sahnede çok dans etmiyor ama ciddi anlamda dansçı gibi oldu.

* Peki yetişkinler... Ben dans konusunda çok yeteneksizim mesela... Çalışsam bir şey olur mu benden?

Bu "yeteneksizim" kilidini kırmak ve denemek lazım. Düşeceksiniz, kalkacaksınız ama sonunda mutlaka yaparsınız. Bazen 80 yaşında çiftler geliyor. Bastonu bırakıp birbirlerine sarılıyorlar.

Neden olmasın? Ben herkese öneriyorum. Özellikle psikolojik bunalım geçirenlere... "Her insanın psikoloğa ihtiyacı var. Mutlaka gitmeli" derler. Vallahi biz gitmiyoruz.

""Kuğu Gölü balesini 400 kere oynadıktan sonra hâlâ Kuğu Gölü oynamak istiyor muyum?" diye kendime sordum. Cevabım "Hayır" olunca dansı en iyi dönemimde bıraktım."

Kalp ameliyatımdan sonra dansa sarıldım

* Kalp ameliyatınızın üzerinden 3-4 yıl geçti. Nasılsınız şimdi?

Gayet iyi.

Delik vardı, kapandı.

Doğuştan bir şey bu.

Benimki kapanmamış. İşin ilginç yanı benim dansçı olmamdı. O yüzden ameliyatın süresi bir 15 gün gecikti.

Ameliyatı izlemek için Hindistan'dan, Romanya'dan ünlü kalp doktorları geldi, kürsü oluşturdu.
Orada yine şov yaptık.

* Kendinizi yine sahneye çıkıyor gibi mi hissettiniz?

Öyle. Tam ameliyata girmeden önce bir mutluluk ilacı vermişler, rahatlatmak için... Dedim ki "Bugüne kadar ben dans ettim. Şimdi bu sizin gösteriniz." Doktorlar filan alkışlamaya başladı.

* Peki bu olaydan sonra sağlıkla ilgili daha evhamlı biri oldunuz mu?

Yok. Yalnız dansa inanılmaz sarıldım. Benim için tekrar büyük bir mücadelenin başlangıcı oldu.

Asla düşünmeyeceğim bir dönemde evlendim

* Eşinizle nasıl tanıştınız?

Alona aslında Rusça-İngilizce simultane tercüman ve reklam üzerine eğitim almış biri. 2007'de bir süreliğine Türkiye'de yaşamış.

Ben de o sırada Romantika müzikalinin koreografisini yapıyorum. Alona da kendine küçük bir rol kapıyor. Ve öyle tanışıyoruz. Tabii o zamanlar bir şey yaşanmadı.

Sonra Alona Moskova'ya döndü. Her nasıl olduysa benim aklımda kalmış. Moskova'ya gittim ve onu buldum.

* Evliliğe hazır olduğunuz ve çocuk istediğiniz bir dönemdi belki ve eşiniz de ideal kadındı.

Tam tersi evliliği asla düşünmeyeceğim, evlilikten çok soğuduğum bir dönemdi. Ama bir süre sonra ikimiz de gerçekten çok çocuk istedik. Çok sevgiyle, aşkla büyüyor kereta...

* Baba olmak hayatınızı nasıl değiştirdi?

Kızlarla babaların ilişkisi çok özeldir derler. 10 aylık olmasına rağmen bunu hissediyorum. Sadece "baba" diyor ama her istediğini anlıyorum. Başka çocuklarımın da olmasını istiyorum.

Trabzonluların vücudu dansa yatkın

* Türkiye'nin dört bir yanında bale okulları açtınız. Bunların hepsinde aynı eğitimi verebiliyor musunuz?

Standart aynı. Ama bu sınıf hocasında biten bir şey. Bu yüzden sürekli kontrol ediyorum. Bir Diyarbakır'dayım, bir Samsun'da... Derslere girmiyorum ama aslında her derste varım. Müzikleri seçiyorum, beklentilerimi sıralıyorum. Beklentilerimi karşılamayan hocalarla da yolumuzu ayırıyoruz.


Tan Sağtürk

* Okullarınıza, çocuklarını gönderen ailelerin profili nasıl?

Tüm okullara her kesimden çocuk geliyor. Doğu'da mesela esnaf çocuğu da var, ağa çocuğu da, asker çocuğu da... Aileler disiplinli bir okul olduğunu, çocuklarının mutlu olduğunu görüyor. Benim işi takip ettiğimin de farkındalar. Güveniyorlar ve gönderiyorlar.

* Doğu'da erkek çocuklarını baleye yolluyorlar mı?

Evet. Ve inanın İstanbul'dan daha fazla... İstanbul biraz daha yamalı bohça olmuş, daha kompleksli...

* Çocukların motor gelişimi arasında fark mı var? Yoksa aynı eğitim sunulduğunda hepsi aynı performansı gösterebiliyor mu?

Trabzonlular çok istekli, vücutları dansa yatkın, algıları açık. Biraz Ankara'da öyle... Bazı illerde ise çocuklar biraz daha ağır olabiliyor. Dans etmekten utanan ailenin bir çocuğuna bu yansıyor. Medeni cesaretleri az oluyor. O illerde eğitim formatını değiştiriyoruz.



Yok Böyle Dans'takiler bugünleri hiç unutamayacak

* Yok Böyle Dans'ta notunuzun kıt olduğu söyleniyor.

"Çok beğendim. 5" Öyle bir durumum var. Biz yarışmacıları kendi içlerindeki gelişimlerine bakarak değerlendiriyoruz. Hayatlarında hiç unutamayacakları günler geçiriyorlar.

* Güneri Bey gelişti mi peki?

Gelişti tabii. İki adım yedi adıma çıktı. Onun sempatisi yeter.

* Azra Akın'ın 17 yaşına kadar bale yapmış olması, diğer yarışmacılara haksızlık değil mi?

17 yaşına kadar bale yapmışlardan bu seviyeye gelemeyenler olabilirdi. Azra'da gerçekten yetenek var.

Hukuk sistemini ezberledim, kardeşimin suçsuz olduğunu düşünüyorum

Tan Sağtürk'ün kardeşi Han Taygun Sağtürk, iki kişiyle birlikte iş adamı Fikri Şirin'i kemerle boğarak öldürmek suçundan müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı. Tan Sağtürk, bu konudaki görüşlerini ilk kez bizimle paylaştı...

"Kendi hikayemizi, başkasının hikayesi gibi insanlara aktarıyoruz, çok enteresan. Kuvvetli bir şey geldi başımıza...

Özellikle annemin...

Babam olaydan sonra dedi ki: 'Başımıza gelenden çok, bunu nasıl yaşadığımız önemli. Kendi hayatımızı pozitif kurabilme yetisi bize ait.'

Bu dezavantajlı durumu, avantaja çevirmeye çalışıyoruz. Drama çevirirsek, dayanması çok güç bir durum. Şu anda orada okuyor, üniversiteyi bitirmek üzere... Meslek sahibi de oluyor. Bununla yaşamıyorum ben tabii.

Çok heyecanım var. Onun da olmalı... Biz aile olarak onun heyecanına ortak oluyor, onu sık sık ziyaret ediyoruz.

En son kızım Ada'yı da götürdüm ve amcasıyla tanıştırdım.

Bir sürü insan "10 aylık bebek cezaevine götürülür mü" diye düşünebilir. Ama çok düzgün bir ortam.

Kardeşim için büyük mutluluk. Benim kızım için de önemli bir hayat dersi.

Olaya gelince... İlk başta kardeşimin suçluluğu konusunda şüpheliydim ama artık suçsuz olduğunu düşünüyorum. Çok konuştuk bu konuyu...

Beş sene boyunca annem her ay yüz yüze görüştü. Gerçekten böyle bir şey yapmış olsaydı anneme söylerdi. Onun suçu, öyle bir ortamda bulunmuş olması...

Aynı evde birkaç kişi var. Biri ölüyor. Ve herkes suçu birbirine atıyor.

Herkese müebbet hapis cezası veriliyor. "Böyle böyle bir olay oldu" diye gidip anlatan da kardeşim. Polis yakalayıp götürmüyor yani...

Artık hukuk sistemini ezbere biliyorum ve mahkemelerin gidişatına dayanarak Türk adaletine maalesef eskisi kadar güvenemiyorum.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne mi gitmeliyiz, onu da bilemiyorum.

Bu olay aile bağlarımızı kuvvetlendirdi. Ben yatılı okulda okuduğum, dokuz yıl yurt dışında çalıştığım için ailem benim büyümemi biraz dışarıdan takip etti.

Ben de kardeşimin gelişimini kaçırdım. Ama şimdi sıkı sıkıya kenetlendik.

Hayatta öğrenecek daha çok şeyimiz varmış.

Herkesin başına da her şey gelebilirmiş meğer.

.
.

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org