Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

TAN SAĞTÜRK Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

Bale anahtardır
15.11.2007
Okunma Sayısı : 18247
Oy Sayısı : 18
Değerlendirme : 4,5
Popülarite : 5,65
Verdiğiniz Puan :
 

 

Bale anahtardır
Tan Sağtürk

.
.
CEO dergisinde yayınlanan bir söyleşimi paylaşıyorum.
.
.

Tan Sağtürk, CEO's Dergisi Kasım 2007 sayısı söyleşisi


"Bale anahtardır"

Baleye nasıl başladınız, sahneye ilk çıktığınızda neler hissettiniz, en başından beri dinleyebilir miyiz?

TAN SAĞTÜRK: Baleyi doğru bir şekilde değerlendirmem ailemin bana bunu nasıl aktardığıyla çok ilgiliydi. Ben sekiz yaşlarında çok ufak bir çocukken annem "Benim sana anlattığım masalların prensi olmak ister miydin?" diye sordu. O yaştaki bir çocuk için çok cazip bir cümleydi tabi ama diğer taraftan da ilk kez büyük bir insanla konuşur gibi  dünyanın en ağır mesleklerinden birini  yapacağımı ve bunu gerçekten isteyip istemediğimi de sordu. Sahneye ilk çıktığımda hissettiğim şey annemin bana anlattığı masalların o an gerçek olduğu ve masalların kahramanı olduğumdu. Benim orada verdiğim eserler annemin bana anlattığı eserlerdi. Bugün olduğu gibi o yıllarda da var olan "Canım, benim erkek evladım bale yapar mı?" zihniyetini barındıran bir ülkede yaşıyoruz, bunu yakın çevremizde görüyoruz. Fakat benim ailem ufak bir çocuğa bunu çok fazla hissettirmemişti. Çok ufak yaşlarda ailemin bana verdiği görev bilinci sayesinde disiplinli olmayı öğrendim. Ardından konservatuarda aldığım eğitimle hayatımı bu disiplin üzerine kurdum. Tabi o yıllarda televizyon yoktu, bazı şeyler bozulmamıştı. Benim ailem eğitimini aldığım konuda kendimi geliştirmem için sahip olmam gereken tüm bilinci bana verdi ve bilinç konservatuara girmemle birlikte pekişti.

Aileniz size bu baskıyı hissettirmeyecek şekilde yaklaşmış fakat bu mesleği ilerletirken günlük hayatınızda çevrenizden baskı gördünüz mü?

TAN SAĞTÜRK: Hayır, görmedim. Ta ki yurtdışından Türkiye'ye geldikten sonra bir gazetecinin ilk sorusuyla karşılaşana kadar: "Türkiye'de erkek dansçı olmak nasıl bir duygu?" "Bilmem masıl bir duygu?" dedim.  "Bir şey hissetmemiştim ki bugüne kadar siz bana neyi soruyorsunuz?"
Operanın dışına çıktıktan sonra neyin ne olduğunu anlamaya başladım çünkü ailelerin erkek çocuklarını baleye, dansa göndermek istemediklerini gördüm. Bu belki de benim varlığımla biraz kırıldı. İnsanların bunu cazip olabildiğini , bir meslek olduğunu görebilmeleri yeni nesli ve aileleri etkiledi, böylece talep arttı; sadece İstanbul'da (Teşvikiye, Altunizade ve Yeşilyurt) değil, Türkiye'nin değişik yerlerinde de okullar açmamızı sağladı.

Güneydoğu'da okullar açtığınız zaman oradaki aileler ilk etapta nasıl tepki verdiler, talep nasıldı? Bu okullardaki çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

TAN SAĞTÜRK: Çok olumlu tepkiler verdiler. Bugün de talep çok fazla. Orada Aşiretler buluşuyor, çocuklarını bale okuluna götürüyorlar. Bu şehirlerde açtığımız okullara talep gayet iyi. Doğu insanı  zannedilenin aksine sanata baleye ve dansa çok büyük önem veriyor.
Benim sekiz yıldır Diyarbakır'da 350 öğrencim var. Bu öğrencilerin  %80'i Diyarbakır'lı yani orada büyüyen ailelerin çocukları. Doğuda'ki okullarımız sadece Diyarbakır'la  da sınırlı  değil, Mardin, Gaziantep, Kahramanmaraş, Kayseri…
Bu okullarda eğitim alan çocuklara yeteneğine ve ailesinin maddi durumuna göre burs imkanı tanıyoruz. Aile bizim keşefttiğimiz ya da kendi getirdiği çocuğunu bir süre sonra okutacak maddi gücü bulamıyorsa bu konuda onlara destek oluyoruz, burs sağlıyoruz. Bunun karşılığında da o çocuktan daha çok çalışması ve konservatuara hazırlanması konusunda beklentilerimiz oluyor. Buna ek olarak her okulumuzda çocuk esirgeme kurumundan gelen çocuklarımızın  eğitildiği bir sınıf açtık. Konsevatuara girene kadar ve sonrasında ona yardımcı  olacak disiplinli bilinci ve eğitimi ona kazandırmak için çaba gösteriyoruz. Konservatuarı kazanamayan çocuklar da en azından o maneviyatı o sevgiyi dolu dolu hissetmiş oluyorlar; ziyaretçileri  tarafından  çok fazla sevgi görüyorlar hediyeler alıyorlar ve mutlu oluyorlar bu da onların  kişilik gelişimlerine çok büyük fayda sağlıyor. Ayrıca verdiğimiz eğitim, hayatlarının her sahasında onlara temel kazandırıyor çünkü bir çocuk ileride ne yapacaksa yapsın mutlaka bale eğitiminden geçmelidir.

Güney Doğu'da yaşayanların, baleye tiyatroya sanat dallarına çok ilgi göstermedikleri yönündeki önyargının da yanlış olduğu orada açtığınız bale okullarına gösterilen talep yoğunluğuyla ispatlanmış oldu öyle değil mi?

TAN SAĞTÜRK: Bir yeri tanımak ancak orada yaşamakla mümkün. İnsanın bir haftalık geziyle bir şehri tanıması, anlaması çok zor. Benim artık bir evim var Diyarbakır'da sürekli gidip geliyorum. Doğu'da baleye ve sanata her zaman talep var ama sanki yokmuş gibi davranılmış ben bunu algılamakta güçlük çekiyorum. Aslında sadece Doğu'da değil tüm Türkiye'de. Yurt genelinde düzenlediğimiz gösterilerde Türk insanının aslında baleye ve sanata ne kadar büyük ilgi gösterdiğini gördük. Geçen sene Antalya'da düzenlediğimiz gösteriyi izlemeye 14 bin seyirci geldi. Sonrasında İzmir'deki gösterimizde Alsancak Stadyumu'nu doldurduk. Aspendos'ta gösteri yaptık, 6 defa 6000 kişi, yani toplam 36 bin kişi geldi. Bilet fiyatlarımız daha yüksek olmasına rağmen arabesk müzikle boy ölçüşebilecek miktarda seyirci bulabiliyoruz.

Tan Sağtürk için bale neyi ifade ediyor?

TAN SAĞTÜRK: Bale benim için anahtardır. İnsanın beden dilini ve aritmatiğini kuvvetlendirir. Bale kişinin kendi kimliğini çevresiyle olan duyarlılığı artırdığından ötürü geliştirir ve sosyal çevrede de başkalarının bölgesine istemeden de olsa girmesini engeller. Bu da özgüven  ve mantık gelişimini sağlar. Kendisine özgüven kazanmış bir insanın daha rahatlıkla doğru mantığı yürütebilme şansını artırır.  Daha net ve geniş  bakmayı öğretip algıyı açar. Bale bütün bunlardır. Ben hayatımı bunun üzerine kurdum; her gün  günde 10 saat çalıştım ve tüm yaşam tarzımı bu disiplinin  üzerine oluşturdum. Bu kadar yıl düzenli uyuyup düzenli beslendim sonuçta düzenli bir hayatım oldu.
Bir sanatçının Türkiye'de kendi sanatını yaptığı kadar tanıtmakla da meşgul olması gerektiğini düşünüyorum. Ben bu uğurda haftada yedi gün çalışıyorum. Yıllardır tatil yapmıyorum. 30 yıldır mümkün olmadı.

Bu disiplini sürekli devam ettirirken  arada mola vermek mümkün müdür?

TAN SAĞTÜRK: Bence mümkün değil. Olmaması  daha doğru çünkü bu  hayatı kaçırmak için  koşturmak değil, taşıdığınız vücuda duyulan  saygıdan ötürü bu düzeni göstermelisiniz. Bir gün yapmazsanız kendiniz anlarsınız, ikinci gün yapmazsanız seyirci anlar. Zaten yıllarca bu düzene alışınca bunu ihlal edemez hale geliyorsunuz. Mesela benim bir sabah kalkıp da tüm gün evde dinlenmem mümkün değil, hemen gelip çalışmam lazım.

Baleyi bırakma yaşı kaçtır?

TAN SAĞTÜRK: Bale bence 33-34 yaşında bırakılmalı fazla ileriye götürülmemeli. O kadar yıl edilinen deneyimi dansa doğru  götürmek lazım. Bale dünyanın  en zor sanat  dallarından  bir tanesi.  Sürekli çalışması vardır ve sahnede bu seyirciye yansır seyirci bunu anlar, sizi beğenmemeye başlar, ve siz eskisi gibi yapamaz hale gelirsiniz. Bazıları balenin asıl 33'lü yaşlardan sonra yapılması gerektiğini çünkü deneyim sahibi olduğunuzu söyler ama ben kesinlikle buna katılmıyorum. O deneyimin dansta değerlendirilmesi gerektiğine inanıyorum.

Bu alanda ilk olmak nasıl bir his?

TAN SAĞTÜRK:  Türkiye'de tanınan bir bale sanatçısı olmak çok özel bir şey. Bununla tanınmak çok büyük bir tatmin duygusu yaşatıyor. Birülkede ilk olmak da çok hoş ve özel bir his. Bunlar bu kadar zaman verdiğiniz emeğin karşılığı olan ödülleriniz.

Hedeflediğiniz yere vardınız mı?

TAN SAĞTÜRK: Tanınmış olmamı yani ünlü olmayı saymazsam 12 yaşımdan beri hayal ettiğim yere vardım, hatta oraya ev bile inşa ettim, çevresine çiçekler ektim ve şimdi bu çiçeklerin sulanması lazım.

Sizin başladığınız tarihlerde bu işle uğraşmak isteyen insanlar olmuştur uğraşanlarda olmuştur sizi bunların arasından yukarıya çıkaran nedir? Sizin farkınız nedir?

TAN SAĞTÜRK: Delik bir kalple başladım, o kalp belki bana zorluk çıkardı onun için belki de daha fazla çalıştım. Ama yılmadım ve başardım. Şu an bu başarının meyvelerinin tadının ne kadar güzel olduğunu düşünüyorum. Benden daha fazla mesleğinden haz alabilen dünyada kaç kişi vardır bilmiyorum. Bu konuda çok iddialıyım ben mesleğimden çok haz alıyorum. Elbette herkes mesleğini çok  sever sevmese yapamaz ama bunu çığlık atar gibi her gün yaşamak çok güzel bir duygu bence.

Son olarak, diğer ilgi alanlarınızdan bahseder misiniz?

TAN SAĞTÜRK : İnanılmaz bir futbol merakım var. Bir de dalmayı seviyorum; su altı çok ilgimi çekiyor.

.
.


.

.

.
.

TAN SAĞTÜRK Gözüyle Kimdir Başarıları Linkler Kendi Sesiyle Fotograf Albüm Kitap Tavsiyeleri TV Tüm Yazıları TAN SAĞTÜRK Odası Lider Arama

.
.

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org