Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

HAYRETTİN KARACA Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

HAYRETTİN KARACA Bloomberg TV Söyleşi
13.12.2010
Okunma Sayısı : 3215
Oy Sayısı : 3
Değerlendirme : 5
Popülarite : 2,39
Verdiğiniz Puan :
 

 

HAYRETTİN KARACA Bloomberg TV Söyleşi

.
.

izlemek için
.
.

.

HAYRETTİN KARACA Bloomberg TV Söyleşi
.

Bloomberg TV nin benmle yaptığı hoş söyleşiyi sizlerle paylaşıyorum...
.
.

.

HAYRETTİN KARACA Bloomberg TV Söylkeşi
Deşifresi
 
Hayrettin Karaca (HK)
 
 
BLOOMBERG HT: İyi akşamlar Boomberg HT'de Gündem desiniz. Bu akşamki  konuğum hepimizin yakından tanıdığı ve hepimizinde teşekkür borçlu olduğumuz isimlerden biri Tema Vakfı Kurucusu Hayratten Karaca ile birlikteyiz.

Kendisi bir ömrü doğaya , dünyanın  yaşanılabilir bir yer olmasına adadı. En azından mümkün olduğunca korunabilmesine pek çok hizmeti oldu.

 Pek çoğumuz ekran başından izleyip, "Ne olcak bu dünyanın hali? İklim değişiyor" diye sadece sohbette bunu bırakırken, o hiç üşenmiyor, protestolar yapıyor, televizyon programları ile  sesini duyurmaya çalışıyor.

Biz de kendisine hoşgeldiniz diyoruz. Nasılsınız?

HK: Hoşbulduk İyi değilim.

BLOOMBERG HT: Sağlıkla ilgili değil insallah

HK: Sağlıkla ilgili değil değil ama ruhsal bozukluk içindeyim.  Türkiye'nin toprakları gidiyor, erezyon ile gidiyor.

Bir tek tedbir  alınmıyor,dereler bulanık akıyor. Nedir bulanık akması? Üst toprak gidiyor, bir daha gelmeyecek olan.

Havayı temizleyebilirsin, suyu temizleyebilirsin ama giden toprağı geri getiremezsin.

Mesela bu son zamanda olan Ayamama deresi . Binalar yapılmış, daraltılmış ondan oluyormuş bu. 30 vatandaşım öldü, başbakan geldi , helikopter ile gezdi. Ama bir şey denilmedi.

Ben, iki bilim adamı birde  Ayamama deresinde  kendi binası olan bir adamla beraber bir programa çıktım. 1 saat sürdü. İşçilere ne yapmış, nasıl hizmet vermiş anlattı. İki bilim adamıda anlattı. Bir kişinin ağzından  gidenin toprak olduğu çıkmadı. Giden topraktı. Gazeteler yazmıyor, televizyonlar vermiyor. Giden toprak. Bir daha gelmeyecek. Ben şimdi iyi olabilir miyim?

BLOOMBERG HT: Haklsıınız. Bahsettiğiniz gibi biz durumun ciddiyetini sizin kadar farkında değiliz.

Siz bir eylem yaptınız. Mendil açtınız ve toprak dilendiniz.

Bu eylem çok çarpıcıydı.

Mendil açıp dilenecek kadar gerçekten toprağımız azalıyor diye mi ?
Yoksa Erezyon, iklim değişikliği, kuraklaşma , fazla yağışlar mı?

HK: Biz oturuyoruz, ben gezemiyorum arkadaşlar geziyorlar , bana ufacık bir sandalye verdiler oturuyorum orada aklıma geldi.

Çıkardım bir tane mendil "Bu fakire Allah rızası için biraz toprak "dedim. Yani  toprağı anlatmak için her türlü imkanı kullanıyorum ama anlatamıyorum.

Mesela Rize'de de oldu ya, 8 vatandaş öldü, oraya da bakanlar geldi ya, bilim adamları geldi ya derenin mashabı daralmış.  

Dere oraya getirirken çakıllar fazla gelmiş yığılmış , yeniden sel olmazsa üstten akıyomuş  su tahribatını yapıyormuş. Ama gidenin toprak olduğunu ne bir gazete yazdı, ne televizyon verdi.

Giden topraktır, bir daha gelmez.

İş Bankası böyle bir kiyap yayınladı. "Toprak"

 BLOOMBERG HT: "Uygarlıkların Erezyonu"

HK: Bütün millet bunu ne olursunuz okuyun. Bakın , başımıza neler gelecek? Birbirinizi yiyeceksiniz. Neden? Oldu. Dünyada öyle olaylar oldu, birbirini yedi.

Zamanında tarım devletleştirildi.

Köylüler  yeteri kadar ürün alamadılar.

Şehire gitmek istiyorlar çalışmaya.

Köylüler çocuklarını birbiri ile değiştirdiler. "Ben kendi çocuğumu yiyemem. Al benimkini sen ye, senin çocuğunuda ben yiyeyim."  63 vaka tesbit edildi. İrlanda'da sokağa çıkmak mümkün olmadı. Kimi yakaladılar, kestiler, yediler.

 BLOOMBERG HT: O halde bu sadece Türkiye'nin değil, tüm dünyanın sorunu diyorsunuz.

HK: Evet bütün dünyanın sorunu

BLOOMBERG HT:Bu tarımdan kopup sanayileşme ile mi alakalı bir şey ?  Yeşilliğin azalması ile mi?

HK: Sanayileşme ile değilde bu para denilen canavar var ya , o varken dünya gider. O büyümek zorundadır.

Ekonomi büyüyecek miş, nereye kadar?

1992 Rio Konferansında ben oradaydım, devletlerin biraraya geldiği , orada gayri safi milli hasılası 20 bin doları geçen hiçbir ülke  yoktu.

Şimdi 55 bin dolara geldi. Tercüme deyim mi ne demek bu? "Hey avanaklar, hey dünyanın cahilleri, ben sizin yaşamınızdan ne kadar alıp götürmeye başladım." Demektir.

Büyümek miş, ekonomi büyümek zorunda, büyümezse hasta oluyormuş, kriz oluyormuş , büyümesi lazımmış.

Bugün dünyada en tehlikeli iki şey var. Doğal hayatın yaşaması,  yani insana yaşam koşullarının  sağlaması için olan o yaratık flora o yoksa biz yokuz. Bu canavar denen küresel ekonomi düzeni .

BLOOMBERG HT: "Yakında ekonomik kriz yaşanacak  bir dünya bile kalmayabilir . Böyleyi büyük bir tehlike ile karşı karşıyayız" diyorsunuz.

Bize önemli kitaplar getirmişsiniz. "Ölüm Tohumları" diye bir  kitap da var. Ölüm tohumları nedir Hayrettin Bey

HK: Bu kitap diyor ki "Bizim GDO'su değiştirilmiş tohumlarımız var. Bunlardan almak zorundasınız." "Almam" "Alacaksın"."Almam" "Alacaksın, alırsınız bal gibi alırsınız." Diyor  Biz diyoruz ki "Bizim kendimize has tohumlarımızda gidiyor" diyoruz "Gitsin gitsin ben zaten onun için çalışıyorum . 4- 5 şirket var, dünyayı biz idare edeceğiz. Senin tohumların bitince mecbursun benden almaya.   O bir kere meyva, ürün veriyor iki senede vermiyor, onun için gelip benden alcaksın.

Paran yoksa aç kalacaksın" diyor.  Temeli bu.

Tarım Bakanlığı karar veriyor GDO 'lu ithal et yiyeceğiz diye. Ne kadar doğru bir şey. Zaman geçiyor, bunun zararı onunda zaraı yok  deyip 35 tane sini ihtal ediyoruz. Ettirir, sermaye güçlüdür. İşte bu kitap onu anlatıyor.

Okuyun ve ona göre tedbir alın.

Ekolojik dediğimiz tohumlar var. Ne olursunuz onları yeyin, onlardan başkasını almayın. Kendi tohumlarımızdan üretilmiş olan gıdaları yiyelim. Bunu nereden bileceksin?

Basın bu haberleri verecek. Vermez. Haberi varmı öyle birşeyden ? Yok. Kalırsın başbaşa. Bu dünyayı kurdular bunlar.

Artık top ile tüfek ile değil, bununla istila ediliyor dünya.

Şimdi bir rakam söyleyin bakalım, dünyada reklam için "Alın, alın tüketin, bu yeni modadır, eskisini atın"  2005 yılında  460 milyar dolar , dünya ulusları , biz reklama para ödedik. Bir sene sonra 508,  2007 de 680 , 2008'de 800 milyar dolar ödedik.

BLOOMBERG HT:Reklam gelirleri ile de biliyorsunuz medya ve medyada çalışan maaşlarını alabiliyorlar. Bir yandan da tüketiyorlar tabii.

HK: Ben kendime hayat verenleri tüketiyorum. Yaşamak için yaşat diyorum. Kimi? Bana hayat verenleri yaşatacağım. Aklıma bir şey geldi. Silahlanmayı arzu eder misiniz?

BLOOMBERG HT: Kimse arzu etmek ama korunabilmek için gerekli duruyor.

HK: Korunabilmek için. Kimden korunacağım? Bütün dünya birbirine düşman, ondan korunacağım. Fakat birileri çok büyük, birileri çok küçük.

Dünya ulusları geçen sene 1 tirilyon 377 milyar dolar silaha paraharcadılar bizde dahil.  2010'da 1 tirilyon 800 milyar dolar. Bunun yüzde 1.5 ayırırsak dünyada eğitimsiz ve aç insan kalmıyor. Peki bu parayı  nereden buluyorlar bunlar böyle.

Yağmur gibi gökten yağmıyor herhalde. Adın Ne?

BLOOMBERG HT:Gülin

HK: Gülin ile Hayrettin'i kandırıyorlar. Reklamlara bakıyorlar gidiyorlar marketlerden alıyorlar. Marketlerde araba ile geziyorlar , onu almışken bunuda alayım, bunuda alayım diyor alıyor geliyor. Bu adamda kar ediyor. Bu karlarla geldikleri ülkelere karlarından para gönderiyorlar.

İşte o paralar ile ben, Hayrettin ile Gülin kendi kendini tahrip edecek olan  hayatı onlar sağlıyor. Gülin ile Hayrettin.

BLOOMBERG HT:Söylediğiniz gibi htiyacından fazla tüketim ve maalesef doğaya ve çevreye gerekli hassasiyeti göstermemek bütün dünyanın problemi. Sizin bununla ilgili yaşamınızdan çarpıcı eylemleriniz var.

Aslında siz bir işadamısınız.

Yakından tanıdığımız Karaca 'nın kurucususunuz. Türkiye'ye ilk ihracat yapan tekstil firması benim bildiğim karadıyla. Buna rağmen diyorsunuz ki "Aşırı tüketim olmasın"  ve kendinizde  çok az kıyafet aldığınızı söylemiştiniz daha önce.

Örneğin ben bu kırmızı süveterinizi çok seviyorum uğurlumudur bilmiyorum ama ben sizi ekranda hep bunun ile görüyorum.

HK: Bu 31 yıllık. Ben işimi bırakınca deli dana gibi kendimi çayıra, bayıra saldım. Çünkü çocukluğumda doğa şartlarında yaşamaktan mutluydum.

Tarih ve edebiyat okumak istiyordum. Babam "Olmaz öyle işe gir" dedi.  Bu söylediğim tarih 1940, harp 1946'da bitti. Babam benim başımı bağladı, evlendirdi beni. Çocuk da oldu. Biz olduk işadamı.

Sene 1958 yedek parça alacak paramız yok. Kaçakçılık yapıyoruz, döviz kaçırıyoruz ki o yedek parçayı alabileyim. Bana uçak ile gönderdiler. Çünkü o parça olmazsa makineler çalışmaz. Birde hammadde meselesi çıktı.

Ben ihracat yapıyorum ama hammadde kalitesi yetmiyor. Sonra ben lisans alıyorum.Şu kadar ton hamamdde getirebilir diye.

Ben lisans alıyorum ama para 2 sene sonra transfer ediliyor, elimde lisans var.

Ben ne yaptım biliyor musun? Döviz kaçırdım, gönderdim o paraları bana mallar geldi.

36 yaşındaydım "Türkiyeyi sanayi mamul ihracatı kurtacarak" dedim , 1961 de ilk Türk trikosunu  ihracat ettim. 1965'de ihracatı 5 katına çıkardım.

Çok eneteresan bir şey anlatacağım. Türkiye nereden nerelere geldi. İhracat için onlarca savaştım. Kanun çıkartırdım, nizanameleri değiştirebildim , sanki sanayi mamül ihracati yasaklanmış gibiydi. Sonra Munih'te bir büro  açtım.Oraya mal yığıyorum, herkes geliyor alıyor  3 tane 5 tane.  

Sonra moda haftası fuar oldu, bende gitmek istedim. ilklerden olduğum için bana 4. kattan bir yer vermişler. Uluslararası bir fuar ve baktım Türk bayrağı yok. "Türk bayrağı da çekin" dedim. Bana "Sen bul" dediler.

Ben de Berlin'de Köln'ne yakın biryerde ticari ateşeliği  var "Bu bizim görevimiz değil"dediler. Türk bayrağı asılması onların görevi değilmiş. Neyse, ben de fuara gidip "Türk bayrağı çekin yoksa bana tazminat ödersiniz" dedim, çektiler.

Ticaret ateşesine telefon ediyorum  gelsin görsün ki gelecek sene  ondan izin alacağız. Onlar "Buarada iyi alışveriş oldu" diyecek ki yeniden izin alabileceğiz. Telefon ediyorum "Geliriz, geliriz" diyorlar dördüncü günü bize dediler ki "Şu saatte fuarı terk etmeniz gerekiyor. Yoksa şu kadar cezası var."  

Biz mallarımızı kutulara koyduk, asansöre götüreceğiz birisi geldi. Gri paltosu var, siyah şapkası, yanında da siyah ferace gibi giyinmiş bir hanım geliyor.

Bizim standın numarasını bulmak istiyor, buldu ve durdu. Anladık ticari ateşeliği , hoşgeldiniz diye karşıladık. Ben aldığım siparişleri gösteriyorum "Sattığınız malları görmek istiyorum" dedi. "Bende burasını şimdi terketmezsek ceza ödeyeceğiz " dedim" Mühim değil açın" dedi  açtık.

Eline alıyor bir malı "Bu Ahmet'e olur mu? Yok bol gelir. Bu tamam olur.Bunun düğmelisi yok mu?" tam 12 tane seçti. Bunlar benim örneklerim, onlara bakıp imalat yapacağım. Vermem de bakalım. Ben Türkiye Sanayi mamül ihracatı tarihçesini yazacağım .

Döviz kaçırdım.

1 mark verdi bana devletim , halbuki 4 bin mark . Mecbur döviz kaçırdık ki  fuarda stant açabilelim.

BLOOMBERG HT: Hayrettin Karaca konuğumuz, geçmiş yıllara döndük ve ticaret hayatının öyküsünü anlatıyordu.

Ne oldu ve nasıl oldu bu kadar mücadele ettikten sonra bütün bunları geride bırakabildiniz?

HK: Ben doğal şartlar içinde büyüdüm. Köy çocuğuydum. Mısır kırmak, tütün dizmek, buğday yıkamak, hasır üzerinde buğdayı kurutmak "ben yapacağım, ben yapacağım" derdim.

BLOOMBERG HT:Hep seviyordunuz doğayı ve o kararı verdiniz.

HK: "Ben yapacağım, ben yapacağım" diyordum. Kekemeydim,  iki kelimeyi bir araya getiremiyordum.

Rahmetli anacığım 3.5 yaşından  sonra sen kekeme oldun dedi. Toplumla
iletişim kuramıyordum ama kendimi ispat etmek istiyordum.

Bostan bekledim herşeyi yaptım ben.Çünkü orada bana karışan, görüşen yok.

Benim bu sanayi mamul  ihracatı da oradan geliyor. Çok uğraştım. "Yaparım" dedim.

BLOOMBERG HT:Kendinizi güçlü hissetmek, cesaret. Kekemeliğiniz nasıl geçti?

HK: Orta sınıfın sonunda geçti.

BLOOMBERG HT:Kendiliğinde mi?

HK: Kendiliğinden değil, şarkı söylüyorum , sevdiğim bir kız var. Bir de baktım ki ben kekeme değilim şarkı söylerken. Geldim arkadaşlar şaşırdılar.

BLOOMBERG HT:O hanımefendi ile mi evlendiniz?

HK: Ben Manyas'da bir evde kalıyordum. 

Belediye başkanı'nın evi, bayırdan iniyorsunuz orada üzüm bağı var.

Sabah 5'de kalkarım, üzüm bağında üzümleri dizerim.

Bir sıra üzüm, bir sıra yaprak benden daha güzel dizen yoktu.

Birgün bitirdim işimi, yukarıya doğru çıkıyorum.

Bir kız bana baktı, benden biraz önde 15 metre aramız var , bende ona baktım aşık oldum.

Sonra kız eve gitti.

Arada bakıyorum evlerine, ben bakınca perde kapanıyor.  Sonra 2. 3. sene perde kapanmamaya başlandı, şarkılar söylemeye başladım, 3 sene geçti ama daha kızın adını bilmiyorum.

Ev sahibim anladı .Mısır kırılacak, herkes oturuyor bahçede , bana dedi ki "Türkan'ı da çağırayım mı ?" dedi. Türkan olduğunu ismini o gün öğrendim.

 Kız geldi, oturduk.

 O bana bakıyor ben başımı eğiyorum, ben ona bakıyorum o başını eğiyor.

Konuşamıyoruz. O vakitler öyleydi.

Sonra ikinci dünya harbi başladı, nerede olduğunu bilmiyorum ama babası doktordu. Tayini çıktı.  19 yaşındayım, babam beni evlendirmek istiyor.

Bandırmadaki fabrikayı idare  ediyorum ben . Bana bir kız getiriyorlar beğenmiyorum, onu getiriyorlar beğenmiyorum.

Benim derdim Türkan ama söyleyemiyorum bunu. 

Sonra Haşim amca araştırıyor,  Manyas da değiller, Şile tarafında askeri birlikte babası çalışıyormuş. Türkan'ın evlenip evlenmediğini de bilmiyorum.

Haşim Amca'ya söylüyorum bir not yazıyorum "Türkan  seninle evlenmek istiyorum" diye haşim amca gidiyor, üç gün misafir kalıyor onlarda. Babasına söylüyor, babası da "Türkan'a soralım bakalım o ne diyecek" diyor.

Soruyorlar , Türkan üç gün hiç bir şey diyemiyor, tam Haşim amca ayrılacak, Haşim amca'nın kulağına "Ben  Hayrettin ile evlenmek istiyorum" demiş.

Sonra nişan yapıldı , yine konuşmadık, nikah yapıldı, evlendikten sonra ilk kez  sesini duydum. 4,5 sene beraber yaşadık, verem oldu onu kaybettim.

Güzelliğini bir yana bırak insan olarak olağanüstü bir şeydi.  Onun olduğu yerde ne dedikodu olur ne bir şey olur. Hep şenlik olurdu.

BLOOMBERG HT:Allah rahmet etsin diyelim, anılmak istemiş. Allah'da herkese sizin gibi derin bir aşk nasip etsin. Günümüze ne kadar yabancı duruyor anlattıklarınız.

HK: O günlerde öyleydi, söyleyemiyorduk.

BLOOMBERG HT:Ben bu soruyu sordum ama Muazzez hanımefendiyi kızdırmışmıyımdır bu anıları karıştırarak.

HK: Muazzez hanım ile nişanlandık ve evlenmek için benden 10 kratlık pırlanta yüzük istiyor. Benim emekli maaşımın yarısını kenara koyarsak, 2040'da alabiliyoruz o yüzüğü. O yüzüğü alınca doğru nikaha.

Muazez hanım ile beraberliğimiz , elimizden geldiği kadarıla konuları anlatmak, şakalaşmak, Türkiye'nin sorunlarını  toplum ile paylaşarak  bir şeyler yapmaya devam edioruz.

Onunla Büyük Millet Meclisi'nin önünde oturduk, kar yağıyor, soğuk, üşüdük, ayaklarımız dondu ama şimdi başka bir şey yağacağız.

Burada ilan ediyorum biz Muazez ile bir yürüyüş yapacağız.

Biz geri geri yürüyeceğiz.

"Herkes gider Mersin'e bizimkiler gider tersine" yazacağız.

BLOOMBERG HT: Ne olur dikkat edin sağlığınıza, Muazzez hanımda  siz de gerçekten Türkiye için önemlisiniz. Herkesin sevdiği insanlarsınız.

Hayrettin bey, sizinle sohbet etmek çok keyifli ama maalesef süremiz bitti. Hatta biraz da aştık.

HK: İş Bankasının yazdığı kitabı muhakak okuyun. Bunu okursanız yaşamak için neler yapmanız gerektiğini yazıyor.

Tüketerek değil, paylaşarak mutlu olacağımız bir dünya lazım. Benim  küçüklüğümdeki kültür lazım. "Komşusu aç olan tok uyuyamaz" O kültür o Anadolu'da hala var. Ben dolaştım, tanrı misafiri olarak yatmadığım ev  yok.

Bu kültür hala var.

Bu kültür dünyaya örnek olacak.

Dünya barışı  Türkiye'den değil, Anadolu'dan olacaktır.

Bu kitapları size hediye ediyorum.

Ben size bir kitap edeyim.

BLOOMBERG HT: Size söz veriyorum, yayından çıkınca okumaya başlıyorum kitapları.

Çok teşekkür ediyorum.

Ayaklarınıza sağlık diyorum.

.
.


Hayrettin Karaca

.
.
.


Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org