|
Tüm Yazıları
ShareThis
|
HAYVANI SEVMEYEN İNSANI DA SEVMEZ … Mİ?
11.12.2013 |
|
Okunma Sayısı : |
6057 |
|
|
Oy Sayısı : |
0 |
|
|
Değerlendirme : |
0 |
|
|
Popülarite : |
|
|
|
Verdiğiniz Puan : |
|
|
|
|
|
|
HAYVANI SEVMEYEN İNSANI DA SEVMEZ … Mİ? Halit Kıvanç
Doğrusu hemen "Evet" diyememiştim bu soruya.
Ve anında düşünmeye başlamıştım: "Gerçekten öyle mi?" diye…
Yıllar birbirine eklendikçe bu sözün doğruluğu için imza atmadım ama…
Yanlış olmadığını da fark ettim.
Çeşitli olaylarda öyle garipliklerle karşılaştım ki.
Karşıma geçip de bir şeyler söylemeden çok şeyler söylemiş gibi bakan gerçek hayvanlarla karşılaştım…
Gerçekten çok sevdiğim sahici hayvanlar oldu.
Hepsi bir yana, kader bana hayvanlarla beraber televizyon programı bile yaptırdı.
Bütün bunların sonunda insanoğlu kardeşlerime arkadaşlarıma hep böyle seslendim: "İnsanı da sevelim… Hayvanı da… Sevmekten daha güzel bir şey yok bu dünyada…"
"Haaaa, affedin! Unuttum.
Çok da önemli!
Hemen ekliyorum:
"Sevmekten daha güzel bir şey var tabii, insanları sevmek ama onun kadar güzel bir duygu daha var:
Saymak…." Birbirimize "sevgi" verdiğimiz kadar, "saygı" ile yaklaşmayı da hiç unutmayalım.
Galiba hayvanları sevmekle insanları sevmek arasındaki fark da bu. Saygılarımla not ediyorum.)
Aslında fikir , o günlerdeki Televizyon Daire Başkanı, sevgili dost Erham İmset'ten gelmiş, daha sonra çok programa birlikte imza atacağımız yönetmenim Cengiz Baysal 'la birlikte kaç gün Ankara sokaklarını arşınlamıştık.
Ne mi aramıştık?
Kimi mi aramıştık?
Şimdi sayıları pek azalan , o devirde sokak başlarında sık rastlanan "kuşlu niyetçi" yi aramıştık.
Niyet çekenlere ayaküstü mütevazı bir ödül kazandıran kuşla, pek sorunumuz olmamıştı.
Fakat kuşçu asla razı olmuyor.
Para alacağını söylememize rağmen çekiniyor, korkuyor, teklifimize pek yanaşmıyordu.
Ertesi gün tekrar gittiğimizde, herhalde birilerine danışmış olmalı ki, bize hemen "Peki" demişti.
Ancak bu sefer de o günlerde TRT'de çalışanların ya da dışarıdan program yapanların bu "para" olaylarını çözmek için ne kadar çok çaba ve zaman harcadıkları , bugün bile hatırladıkça ürpertir beni.
Sonunda kuşu çıkardık ekrana…
"Talih Kuşu" adını verdiğimiz program bir yarışmaydı. Ancak yarışmacılarımızı işte o niyetçideki kuş çekiyordu.
O koca niyet kafesini, önündeki niyet kağıtlarıyla beraber getirmiştik.
Ben "sunucu", şey pardon, o günün diliyle "takdimci" olarak kafesin yanına geliyordum.
Tabii kuşçu da yanımızda.
O, kafesin minicik kapısını açıyor, kuş biraz nazlandıktan sonra çıkıyor.
Hiçbirimizin anlamadığı bir şeyler söyleyen kuşçu, bazı işaretler de yapınca kuş uzanıp önündeki kağıtlardan birini gagasıyla tutup kuşçunun önüne bırakıyordu.
Sonra ben, kuşçudan aldığım kağıdı açarak içinde yazılı numarayı okuyordum.
Bu, yarışacak seyircimizin oturduğu koltuğun numarasıydı.
Yani o güne dek yarışmacının bu kadar göz önünde ve tarafsız seçildiği görülmemişti.
Üstüne üstlük böyle bir programı biz yarattığımız , yani şimdiki gibi Avrupa'nın , Amerika'nın hazır yarışmalarını alıp ekrana getirmediğimiz için hafiften hafife övünüyorduk da…
Gerçekten ilgi uyandıran yarışma devam ederken….
Sadece birkaç hafta sonra kuşun sahibi niyetçinin gelip de büyük bir zam istemesi karşısında yönetmenimle ve üst yönetimle şaşırıp kalmıştık.
Adam "Nuh" diyor "Peygamber" demiyordu.
Sonunda ilgi yaratan yarışmayı ekranda devam ettirmek için üst makamlar da anlayış gösterdi ve o günlerin popüler sunucularına, sanatçılarına bile gösterilmeyen bir müsamaha ile ( tabii masum kuşun haberi bile olmadan) kendisine zam yapıldı.
"Talih Kuşu" nun kuşu ya da kuşçusu bu başarıya imza attıktan bir süre sonra bu kez İstanbul'daki bir TV çekiminde bir kuş getirdiler.
Hayatımızda resmini bile görmediğimiz, garip yapılı, biraz da heybetli ve korkutucu bir kuştu.
Kamera karşısında tökezlemeyelim diye içeride bir prova yapmak istedik.
Sahiden harika bir olaydı.
Sahibinin bir şeyler söylemesi ve elleriyle bazı işaretler yapması üzerine o biraz çirkince kuş nasıl da şirinleşmişti birden. …
Bir de konuşmaya başlamadı mı?
Tabii biz anlayamıyorduk, ama sahibinin sorularına cevap veriyordu.
Biraz anlaşılmaz bir dilde konuşuyordu.
Fakat yarı vahşi görünüşlü bir kuşun böylesine konuşabilmesi, sahne arkasındaki provayı izleyen biz görevlileri hayran bırakmıştı.
Tabii başta ben, takdimciniz Halit Kıvanç ve programın tüm görevlileri kasıla kasıla kamera karşısına çıkıyor ve bendeniz….
Hiç tekrar etmeyeyim…
Fakat sözlükte "övücü" olarak neler söylenebilirse hepsini nefes almadan söylüyordum.
Ve "şimdi sevgili kuşçumuz Falanca … dedim, "bizlere neler söyleyecek bakalım…."
Diyemeden sahibinin üstüne atılarak nasıl bağırmaya başladı o kuş. …
Anlatamam o anı….
Koltuklardaki seyirciler bile korku ile yerinden fırladı.
Sahibi, "Geçer, şimdi geçer. Yerini yadırgadı da….
Kameraları , kalabalığı, ışıkları filan yadırgadı" demeye çalışırken …
Kuş oraya buraya saldırmak istiyor ve bir yandan da felaket bir halde bağırıyordu.
Sahibi ile bizim görevlilerden ikisi ya da üçü hiddetlenen kuşu nihayet kucaklayıp - evet evet , bugün gibi gözlerimin önünde o sahne- çıkardılar.
Haaaa en önemlisi, "canlı yayın" daydık. Ve Allah'ın yardımıyla daha fazla mahcup olmadan TV'den korkan kuşu sahneden çıkarıp canımızı değilse bile, programı kurtarabildik.
O gün, "Bir daha kuşlarla filan program yapmam" diye kendi kendime söz verdimse de….
Bir gün geldi, sadece kuşlarla değil, birçok hayvanla TV ekranında beraber oldum.
Hele saygıyla rahmetle andığım, genç yaşta kaybettiğimiz değerli tiyatro sanatçısı Hadi Çaman , o şahane yakışıklı köpeği "Candaş" ile bir TV programına konuk olduğunda…
Aaaaa ah! Hepimizi hayran bırakmıştı Candaş. Hep tiyatro kulislerinde büyüdüğü, hatta bazı oyunlarda seyircilerin önünde oyuna katıldığı ve dakikalarca alkış aldığı için TV'de de harikaydı.
Hiç unutmam.
Hadi Çaman, köpeğine bazı işaretler yapıyor, bazı sözler söylüyor ve Candaş da yapması gerekenleri harfiyen yerine getiriyordu.
Program biterken , "Gel Candaş, haydi Halit Ağabeyimizle bir hatıra fotoğrafı çektirelim" dediğinde nasılda güzeller güzeli poz vermişti.
Her şey bitip gitmek için kapıya uğurladığımda Hadi Çaman, "Eyvallah Abi" derken….
Candaş da şöyle bir titreme ile veda etmişti.
Hayvan sevmeyen biri bu sahneyi görse "Köpek pirelerini atmak için titredi, silkindi" filan diyebilirdi.
Ben ise o anda yanımdaki görevli arkadaşlara yorumumu iletmiştim: "Çocuklar gördünüz değil mi? Titreyerek , silkinerek hepimize hayvan sevgisini nasıl da güzel dağıttı…."
"Talih Kuşu" ile başladığım kuşlu TV programları anlatımını noktalarken , önemli bir notum var.
"Talih Kuşu"nun baş sanatçısı , yarışmacıların yer numarasını çeken kuşun sahibinin iki haftada bir gelip zam istediğini söylemiştim ya…
O günlerin çok zor koşullarında üst makamlardan bu zammı çıkarmak pek uğraştırırdı biz görevlileri.
Çoğu kez kızardık o üst kademe görevlilerimize.
Fakat kuşlarla yaptığım programlardan sonra …
O yüksek koltuklarda oturan , oturmayan; az kızdığım , çok kızdığım kişileri affettim bile….
Daha sonraları insan kılıklı öyle kuşlardan , öyle tekmeler, çelmeler yediğimiz oldu ki….
Kimler mi?
Sahi kimlerdi?
Unuttuuuuuum….
Unuttum.
Halit Kıvanç (İstanbul 2011)
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Tüm yazıları |
ShareThis
|
|
|
|
|
|
Türk Liderler:
Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem
|
|
|