Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

HALİT KIVANÇ Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

RADYO BÜYÜK AŞKIM
14.05.2016
Okunma Sayısı : 11016
Oy Sayısı : 3
Değerlendirme : 5
Popülarite : 2,39
Verdiğiniz Puan :
 

 

RADYO BÜYÜK AŞKIM



RADYOVİZYON

RADYO…

BÜYÜK AŞKIM

TRT Türkiye'nin sesi Radyosu'nda hafta içi her gün  canlı olarak yayımlanan, her yeni günde hayatın içinden  farklı bir konuya yer veren  Hayatın Sesleri, Radyo Günleri için gittiği İstanbul'da eski bir radyocunun evine konuk oldu.

Eski bir radyocu amam radyonun  eskimeyen  güler yüzlü sesi Halit Kıvanç'la hayatı ve radyo  yayıncılığı üzerine hoş bir sohbet gerçekleştirdik.

Bu güzel  sohbeti programımızda dinleyicilerimizle paylaştık  ve şimdi  de siz okuyucularımızla buluşturmak istedik.

Yıllardır dost olduğu mikrofonu Halit Kıvan.'a uzattığımızda bakın neler anlattı bize..

Mizah yazıları ile başladım yazmaya


"İnsan hayatı boyunca küçük büyük  hatıralar biriktirir.

Benim hatıralarımın yüzde doksanı yayıncılıkla ilgili; önce radyoyla sonra televizyonla ama her zaman için radyoyla devam ediyor.

Onun içindir ki  benim hayatım önce radyo…

Çocukluğuma ait ilk hatırladığım şeylerden biri eve alınan gazete…

Babam ve annem, yeni harfleri  okuyamazlardı ama eve her gün gazete alınırdı.

Ablalarım, ağabeylerim okurlardı gazeteyi…

Babam onları  dinler, haberlerle ilgilenmenin çok faydalı olduğuna inanırdı.

Ben de küçüğüm, gazetenin  resimlerine bakar,  merak ettiklerimi sorardım.

Derken daha beş yaşındayken gazeteyi  okumaya başladım.

Okumayı sevdim ondan sonra…

Dar gelirli  bir ailenin çocuğuydum.

Ortaokuldaydım; üniversitede ortaokul  öğrencilerine yazın  yabancı dil  kursu verildiğini öğrendim.

Okulda Almanca okuyordum, kursa gidip  okulda okumadığım Fransızca, İngilizce dillerini gördüm, böylece üç dilde meram anlatabilmeyi öğrenmiştim.

Çok sevdiğim şeydi yabancı dilde konuşmak…

Hayata atıldıktan  sonra da elime yabancı dilde bir gazete geçerse okumuş  yahut sormuşumdur.

Eve giren  bir gazete sayesinde okumayı öğrendim ve sevdim; ondan  sonra da okudum, okudum,  okudum.

Lise bitti, "Nereye gireceksin?" dediler.

Bugünkü kadar fazla seçenek  yok ama imkanlar içerisinde büyüklerime soruyordum.

Teknik konuları  çok fazla sevmezdim, konuşmada iyiydim. derken  hukuk fakültesinde buldum kendimi…

Fakülteden  sonra Doğu'da yeni bir ilçeye ilk  tayin edilen hakim oldum.

Orada büyük  mahrumiyet içinde üç ay  kalabildim.

Lisede okurken kendi kendime yazdığım  yazılar bir gün  Türkiye'nin en büyük  mizah  gazetesi  Akbaba'da çıktı. İmzamı  görünce kendim de şaşırdım ve orada yazmaya başladım.

Bizim devirde gençler yazıya genellikle aşk üzerine yazarak  başlarlardı ama hayır,  ben mizah  yazıları  ile başladım yazmaya.

Daha sonra Şut dergisinde bir yazım çıktı ve benim  yazımın  içinde de bir karikatür var.

O karikatürü yapan  çocuğu  çağırdık.

Bir lise öğrencisi, ismi Abdi İpekçi idi. Sonra o Abdi İpekçi, yıllarca benim magazin ve spordan  sorumlu müdür olduğum gazetede genel yayın müdürlüğü yapacaktı, rahmetle anıyorum."

Radyo benim öğretmenimdi

Halit Kıvanç'ın  adını duymasak da onu sesinden tanıyabiliriz.

Yıllarca radyolardan  seslendi dinleyicilere…

Radyonun büyüsü de burada galiba, sesiyle tanınmak…

"Televizyona isterse dünyanın  bütün starları gelsin, üstüne de bana çıkarıp  şöyle 150  bin kilo altın falan versinler, yine de radyoyla değişmem.

Çünkü radyo  benimle beraber bütün dünyaya yayılmış , ben  de radyoyla beraber adam olmuşum gibi geliyor. Radyo, büyük aşkım yani…

Daha çocukken  başladı radyoya ilgim.

Okuldan gelip dersimi bitirir, radyonun başına geçer, her şeyi dinlerdim. Anlamadığım şeyleri, bir yere yazar,  bilgisine güvendiğim büyüklerime "Bu ne demek?" diye sorardım.

Radyo benim bir başka öğretmenimdi. İnanıyorum ki bugün bile çocuk  boş zamanında radyo dinlerse çok yarar görür.

Televizyoncular hiç gücenmesin, ben de televizyoncuyum ama radyonun  iyi okuyamamış  ya da az okumuş  insanlara verdiği gelişme şansı  televizyondan  daha çok fazla…

O dantel  örtülü radyolardan  bugünlere geldik. Radyonun işlevi değişmedi belki ama dinleyici  kitlesi  biraz farklılaştı galiba…

Köyde ağa vermiş parayı, "Alın bir radyo" demiş.

Alıp koymuşlar.

Radyo konuşuyor.

Derken  yılbaşı gecesi tayyare piyangosu  çekilişi verilmeye başlamış.

Ağa da en başta oturmuş, dinliyor kazanan numaraları…

Bir numarayı kaçırınca eğiliyor radyoya, hemencecik "Bir dakika gardeş," diyor, "İyi duyamadım , kaç demiştin?"

O devirde radyo  yeni gelmiş ülkeye, ilk yapılan radyolar çok büyükmüş.

Radyonun içinde bir adam var diye düşünüyorlar.

Bugün teknik bu kadar ilerlediği halde, televizyon yayınlarının ulaşamadığı  yerler olabiliyor hala… ama radyo  öyle değil işte! Radyo, insanoğlunun gittiği her yere gitmiş ve gidiyor."

Nasıl kaç kaç bitti? Anlattık ya?

Halit Kıvanç'ın  yaşamındaki  vazgeçilmezlerden  biri de spor…

Ne çok anısı  var spor karşılaşmalarıyla, maç yayınlarıyla ilgili…

"Konu spor oldu mu, en çok sorulan  soru "Hangi takımı tutuyorsun?"

Ben beş yaşındayken annem alır beni Fatih'ten , Kadıköy'de bir eve götürürdü.

Amcamların evi…

Amcamın  çocukları  benden  büyük ağabeyler…

Beni yakındaki futbol  antrenmanına götürürlerdi.

Çünkü az ileride Fenerbahçe Stadı var.

Düşünün, ben dört beş yaşlarında orada antrenman yapan Fenerbahçelileri  görerek  futbolu sevmişim.

Onun için  Fenerbahçeli olmuşum.

Ama sonra Fatih'e gelmişim, orada da Galatasaraylılar, Beşiktaşlılar var…

Fakat hayat boyu hiçbirinin  esiri olmadım.

Fenerbahçe'nin en eski  kayıtlı  üyelerindenim.

Radyo ve televizyonda spor spikeri  olduktan sonra yalnız Fenerbahçe'nin  değil, diğer takımların  da şampiyonluklarını, onlarla birlikte kutlayan  ben oldum.

İzleyip anlattığım  maçların en güzeli, Meksika'daydı.

Sene 1970…

Çok büyük  bir maç…

Meksiko City'den  beş saat ileride bir şehre gittik, maçı  anlattık.

"Ellerine sağlık, çok güzel bir yayın oldu" dedim yaptığım  işten memnun …

Geri döndük kaldığımız otele; bir numara uzatıp  Türkiye'den  telefon beklediklerini söylediler.

Çok  pahalı telefon ama 'Demek önemli bir şey var' diye düşünüp aradım.

Ankara Radyosu'ndakiler heyecan içinde "Halit , Halit söyle kaç kaç bitti maç" diye soruyorlar. 

Nasıl kaç kaç bitti? Anlattık ya…

Maçın  başında, sonunda 1,5 saat maç  boyunca konuştum. Yayın başlamış, hemen ardından  ses kısılmış.

Meğer maç yayınları  için  Meksika'ya para yatırılması gerekiyormuş ama birkaç devletle birlikte ilk kez Dünya Kupası  yayını  yapan  Türkiye'ye ulaşmamış bu bilgi…

Onca saat konuşup  maç sonucunu telefonla vermek zorunda kalışımı hiç unutmam."



Yeniden  dünyaya gelseydim…


Yeniden dünyaya gelse Halit Kıvanç, yine spiker mi olurdu acaba?

"Yeniden dünyaya gelseydim, bu sefer daha erken başlardım mesleğe…

Hem de bu ömrümden  öğrendiklerime göre spiker hocası olurdum.

Aslında bu  hayatımda da ders verdim.

Kurslar verilirken  beni de çağırdılar ders vermem için.

Öyle teorik şeyler anlatmadım ama başımdan geçen olayları  örnek göstererek  bilgiler verdim.

Radyoda bir şey anlatmak sanattır; çünkü öyle canlandıracaksınız ki dinleyici  gözünün önüne getirebilecek anlattıklarınızı…

Görmediği  bir şey  anlatıyorsunuz insanlara;  belki hayatında hiç otomobil görmemiş  bir insana otomobil  anlatıyorsunuz.

Onun için radyo  spikeri  çok önemlidir.

Bir maç sırasında , statta çok büyük  bir olay çıktı, tribün çöktü.

Sevgili Orhan  Ayhan'la beraber anlatıyoruz maçı. 

Birbirimize işaret ettik. 'Evet efendim, şu sırada tribünde bir sıkıntı var ama hallediliyor. 

Biraz sonra önüme bir not geldi.

Bir yetkili  şehir yöneticisi, stattaki  çökmede ölen  ya da yaralanan  olmadığını anons edilmesini istiyor.

'Efendim eğer bunu  anons edersem kadınlar, anneler, yalın ayak stada koşar, yanında böyle şey söylenmez' diyorum.

'Söylemezseniz spikerliğiniz de biter' diyor bana…

Ben de 'Bitsin' diyorum.

Bunu  bana söyletemeyince merkeze bağlandılar; 'bugün  stattaki  tribün  çökmesinde, birkaç  hafif yaralanma dışında ölen yoktur' diye anons edildi. Stadın önünde korkunç bir izdiham  oldu.

Haber, ertesi  gün gazetelerde fotoğraflarıyla yayımladı.

Beni  atacağını  söyleyen adam da görevden alındı. 

O kadar  önemlidir ki  radyoda bir haber vermek!

Dinleyicileri  heyecanlandırıp  korkutmamanız gerekir.

Yanlış  yoruma yol açacak  şekilde konuşmamanız gerekir.

Radyo  spikerinin  çok dikkatli  olması lazım,  karanlıkta yürür gibi…

Karanlıkta yürüyen insan  çukura da düşer, denize de… Spiker de halkın diline düşer…"

İşim bu benim

Halit Kıvanç meslek yaşamı boyunca o kadar çok  ödül almış ki…

"Ama benim için hayattaki en büyük ödül  sevdiği  işi yapıyor olmam.

Program konuğu, yaptığı konuşmanın  sonunda, 'Teşekkür ederim, inşallah yine burada  konuşmak nasip olur' falan der. Efendim, ben  öyle demeyeyim.

Çünkü bu  mikrofon  gider, önüme başka bir mikrofon  daha gelir. İşim bu benim…"

.

 

.

                                                                                                                                                                                                                                                                                                        


Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org