Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

HALİT KIVANÇ Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

CANSIZ YAYIN OLURMU
17.10.2006
Okunma Sayısı : 6651
Oy Sayısı : 2
Değerlendirme : 3
Popülarite : 0,9
Verdiğiniz Puan :
 

 

CANSIZ YAYIN OLURMU
Televizyon Anılarım 

Şimdi sizi bir başka tarafa götüreceğim.Bildiğiniz bir olaya… Görürsünüz… Günümüz TV’lerinde bolca kullanılan bir “Uyarı” mı desem? “Reklam” diye mi ifade etsem? Yoksa “Meraklısı için”  diyemi yazsam? Sık sık görüyoruz hepimiz…

Ekranın bir köşesinde.Genellikle üst sol köşede…Çoğu kez bu yazıyla yetinmeyip sunucusunun sık sık söylediği bir sözcük bu. Çok mu merak ettiniz? O kadar müthiş bir şey değil canım… “Canlı…Canlı yayın…” 

Yayının “canlı” olduğu yazılı, sözlü,ilanlı, reklamlı olarak izleyiciye duyuruluyor ya. Hani kulağının dibinde davul  çalar gibi…Bazen de uzun uzun bir açıklama: “Biz en büyük TV kanalıyız. Bu olayı size anında canlı canlı, hem de heyecanlı veriyoruz,” diye…İşte TRT-TV’nin yayına geçtiği o ilk yıllarda biz ilk TV’ciler hiç böyle yapmazdık…Daha doğrusu yapamazdık.Çünkü o zaman ekrana getirdiğimiz her şey, ama her şey “canlı” idi.Bir tek sinema filmleri, bir de dışarıdan satın alınan diziler, “cansız” gelirdi ekrana…Başka türlüsü olamazdı zaten.İbrahim Tatlıses’in ünlü sözündeki gibi, “Urfa’da Oxford vardı da mı gitmedik? hesabı… Biz ilk TV’cilerin elinde de programı banda alıp daha sonra seyirciye iletecek aygıt vardı da mı kullanmadık?...

İlk yılların TV yayınlarında sunduğum birçok programı hiç seyretmedim.Benim gibi , birçok sunucu arkadaşlarım sundukları yahut oynadıkları veya katıldıkları programı izleyemediler. “Video” ile programların kaydedilmesi başladıktan sonradır ki, ekranda nasıl göründüğümü görebilmiştim.Programı bitirince eve gelip de videoda ilk kez kendimi seyrettiğimde neler hissettiğimi- inanın- şu anda bile anlatamam.Çünkü aynı heyecanı duyarım.

Bu arada bir özelliğimi önemle belirtmem gerek:Hayatta çok şey bildiğimi iddia etmem Ammaaaaaa bir “bildiğim” vardır ki, işte bakın “onu bilirim” diye bar bar bağırabilirim…Hayatta en iyi bildiğim şey…

”Haddimi bilmek” tir.Özellikle teknik konularda hiç bilgiçlik taslamam.Bazı sunucu arkadaşlar teknik sorumlu ve de yetkiliye bile “teknik akıl verme” ye kalkanlar.Ben onlardan değilimdir.Hatta montaja(kurguya) katıldığımda, sadece alkışla veya program metniyle ya da benim konuşmalarımla ilgili noktalarda fikir veririm, ama teknik noktalarda, “Şunu yapın, bunu yapın!” bilgiçliğine girişmem.Hele hele elimi uzatıp da teknik sorumlu ve yetkiliden önce sesi kısmaya yahut bandı ileriye-geriye almaya kalkışmam.Belki teknik bölümde çalışan arkadaşlarla kırk yıllık dostluğumun böylesine candan oluşunda bu özelliğimin de rolü vardır.İşte öylesi dostlarımdan biri, Atalar Akçalı’dır.TRT’ye tam deyimiyle çekirdekten girmiş, merdivenleri başarıyla çıkmış, İstanbul TV Müdürlüğü’ne kadar yükselmiştir.TV tarihimizde İkinci Kanal’ın  açılması, onun dönemine rastlamış  TV-2 programında ve de gelişmesinde katkıları büyük olmuştur.Sunucusu olduğum yapımında  da görev üstlendiği kaliteli birçok TV-2 programında Akçalı ile iyi bir işbirliği yaptığımızı daima mutlulukla anımsarım.Şimdi size Atalay Akçalı’nın ağzından TV’mizin ilk günlerine ait bir anı:

“Sadece Ankara’ya yayın yaptığımız günlerdeyiz.Ankara televizyonu dediğimiz de, Başkent’in Mithatpaşa Caddesi’nde bir bodrum katı…Yayında Teknik Sorumlu olarak görevliyim.Kamera Kontrol Odası adı verilen bir bölümde masada otururken, telefon çaldı.Açtım.Müracaattan  arıyorlar.Bir teknisyen arkadaşın misafiri gelmiş.

Telefonu kapadım ve istenen arkadaşı bulup kendisine durumu bildirdim.Misafiri almaya gitti.Epey oturmuştum ki  yerimden kalktım.Teknik bölümleri dolaşırken, Reji Odası’na uğradım.Aynı anda etrafta bir telaş, hatta panik  başladı.Ne oluyor, demeye kalmadı, TV yayınının kesildiğini gördük.Neyse kesinti 10-15 saniye kadar sürdü .

Yayın yeniden başladı.Sorumlu olarak hemen koştum, ne olduğunu araştırmaya koyuldum.Kamera Kontrol Odası’na  girdiğimde az önce müracattan çağrılan teknisyen arkadaşın, misafiri bir hanımla oturduğunu gördüm.Ancak yayın arızası sıkıntısından eser yoktu onlarda.Aksine,  kahkahadan kırılıyorlardı.Benim içeri girmemle birlikte hepsi şaşırdı.Gülmeyi kestiler.İçlerinden birine gelmesini işaret ederek dışarı çıktım.

Çağırdığım arkadaş geldi, ne olduğunu sordum.Önce biraz kekeledi, sonra anlatmaya başladı.Meğer teknisyen arkadaşımız, misafiri olan hanıma hava atmak istemiş, kendisinin çok önemli bir görevde bulunduğunu yayını istediği anda durdurabileceğini filan söylemiş.Sonra da bunu ispat etmeye kalkmış, linke giden kablonun fişini çekmiş.Bir kaç saniye sonra da fişi yerine takarak  yayını yeniden başlatmış. ‘Ben ne mühim adamım’ gibilerden… Düşünebiliyor musunuz böyle bir hafifliği? Ne var ki, TV’nin ilk günleriydi.Olay pek büyütülmedi, bir uyarı cezasıyla yetinildi.”

Anılar su gibi akıp gidiyor.İlk yıllarda TRT_TV’ye her nasılsa atanmış bir yetkili…Kim olduğu önemli değil artık.Olayın ilginçliği daha önemli.Torpilini bulmuş, gelmiş, “yetkili” masasına kurulmuş. Bu arada bir talimat geliyor yukarılardan… “TRT’ de israfın önlenmesi” ile ilgili…

Fuzuli masraf yapılmasın, gibilerden…Bizim TV’cilikle uzaktan yakından ilgisi olmayan, tesadüflerin  savurup TRT-TV’de  önemli bir koltuğa oturttuğu bu kişi de hemen kolları sıvıyor ve o gün mesai bitiminde gitmiyor, yayın saatini bekliyor.Akşam oluyor, yayın başlıyor.Bizim önemli yetkili de hemen dalıyor stüdyoya ve de reji odasına …

Rejide, teknik aygıtlarla donanımlı bir masanın başında bir genç kız…Düğmelere basıyor, bir şeyler yapıyor.Genç hanıma ne iş  yaptığını soruyor bizimki.Kız “Resim seçiciyim, efendim” deyince… Bizimki şöyle bir kasılıyor, müdürlüğünü kanıtlar bir pozda, “Kızım,” diye söze başlıyor, “bilmiyor musun? Ülkemiz, ulusumuzun sıkıntılı günler yaşıyor.

Gereksiz masrafa yer yok Gecenin bu saatinde gelip de resimlerini seçtiğin için tabii fazla mesai istiyorsun.Olur mu böyle şey? Madem resim seçicisin.Gündüzleri mesai saatinde gelir, seçersin resimlerini.Gündüz gözüyle ayırırsın yayına girecek resimleri.Hadi bakayım , doğruuuu eve!”
Tabii ertesi gün bir uygun zamanda o torpilli yetkiliye “Resim seçici”nin yayın sırasında kameralardan gelen görüntülerden hangisinin o anda yayına verileceği görevini  üstlenen kişi olduğunu işini ancak yayın sırasında yani geceleri yapabileceğini anlatıyor.Tabii o günden beri de TV’ciler yıllardır bir birine bu komik anıyı anlatıyor da anlatıyor.

Daha önce de belirttiğim gibi, ilk yıllarda yayınların tamamına yakını “canlı” idi.Canlı yayın da , en tehlikeli olaydır bir TV’ci için .İster kamera karşısında olsun, ister kamera gerisinde…Çok canlı yayın yapmış bir insan olarak, bu heyecanı, bu korkuyu  çok yaşamışımdır.Saygıyla andığım dünya tatlısı Cenk Koray’da canlı yayınların deneyimli ismiydi.1973 yılında Ankara’da bir canlı yayında, sunucu Cenk Koray’dır…

Cenk, akış planı gereği sırası gelince, Darvaş’tan Çigan melodileri ile programını renklendirmesini ister.Darvaş da hemen kemanını boynuna dayar, keman yayını kemanın tellerine dokundurmak için hazır bekler. Çünkü…Çünkü “play-back” yapacaktır.Yani?Bu gün pek bolca izlediğimiz gibi…Herkesin artık gayet iyi bildiği gibi…Yani’si: Ağzını oynatıp şarkı söyler gibi yapar ya şarkıcı.İçerden verilen müzik de izleyiciye gider.Seyirci de şarkıcı sahiden şarkı söylüyor sanarak dinler.İşte o hikaye o zamanlar yeni.Pek bilen yok .Darvaş Usta da yayı kemanın üstünde bekliyor.Ama ne bir ses, ne bir nefes.Stüdyo Şefi soğuk soğuk terler döküyor.

Ekranları başında izleyiciler de şaşkın.Çünkü Darvaş hiç kıpırdamıyor ama seyirciler nefis Çigan müzikleri dinliyor.Cenk Koray, bir aksilik olduğunu farkında .Durumu kurtarmak için konuşuyor, espiriler yapıyor.Meğer rejideki görevli arkadaş, Çigan melodileri bandını koymuş, düğmeye basmış.Böylece müzik yayına gidiyor.Ancak görevli minnacık bir unutkanlıkla, stüdyoya giden sesi açmayı unutmuş .Oradakiler başta Darvaş olaydan habersiz müziğin başlamasını bekliyorlar. Bu vesileyle iki büyük ismi Cenk Koray ve Darvaş Usta’yı da saygıyla anmış olduk.

Müzik konusunda ekrana yansıyan bir büyük hata ise, dönemin iki ünlü sanatçısının başına gelmişti.Üstelik iki sanatçının  hiç haberi ve kusuru olmadan… Bir Ramazan Özel Eğlence Programı Türk Sanat Müziği’nin iki değerli sesi, Perihan Sözen  ve Berrin Özer var programda…Sunucu anonsunu yapıyor, “Ey güzel İstanbul” şarkısını söyleyecek. Kim mi? Perihan Sözen, Adı ayrıca ekranın altında yazılıyor da. Ve birden ekranda Berrin Özer görünüyor.Görüntüsünün altında “Perihan Sözen “ yazısıyla … “Ey Güzel İstanbul’u söylüyor.Durumu fark edenler hemen yönetmeni uyarıyorlar.Yönetmenin yanıtı, olay kadar komik, “Vallahi ben de şaştım.Nasıl olmuş bu hata? Daha büyük sorumluya koşuyorlar.Onun yanıtı daha da ilginç, “Aaaaa! Ne var? Böyle bir hata mı olmuş? Birini bulup soralım.”

Sonunda iş anlaşılıyor. “Sonunda dediysem, o şarkı, hatta o program bittikten sonra anlaşılıyor hatanın nereden doğduğu: Meğer iki sanatçı da aynı programa katılmış, ama değişik zamanlarda gelip  şarkılarını söylemişler.Montaj yapılırken, sanatçıları iyi tanımayan bir görevli ikisini birbirine karıştırmış.

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org