Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

HALİT KIVANÇ Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

3 MAYMUN'LU "BİL-GÖR-DUY" DAYIZ
22.10.2006
Okunma Sayısı : 6469
Oy Sayısı : 1
Değerlendirme : 5
Popülarite : 0
Verdiğiniz Puan :
 

 

3 MAYMUN'LU  " BİL-GÖR-DUY" DAYIZ
                                                       Televizyon Anılarım
 


TV tarihimizin hem ilk yarışması, hem de ilk en uzun programı olan "Bildiklerimiz, Gördüklerimiz, Duyduklarımız" yarışması, aslında yedi dizi olarak düşünülmüştü.ama gördüğü büyük ilgi üzerine uzatıldı ve 1969'da başlayıp 1973'de veda selamını verdi.Programın simgesi ünlü "üç  maymun" görüntüsüydü.Hani bir eliyle ağzını kapatır, öteki gözlerini, Üçüncüsüde elleriyle kulaklarını tıkar.

Üç maymun simgesi zaten çok bilinirdi.Fakat bu yarışma ile sık sık TV'de görününce, bir anda gündeme geliverdi.Yarışmanın müziğide, diskolarda, gece kulüplerinde sık çalınmaya başlandı.Tabii bu müziği duyunca dans etmek için piste fırlayanlar da hızla arttı.Hangi parça mıydı? Eskiyi hatırlamanın heyecanı içinde az kalsın unutuyordum.

Dönemin yarışmasını gerçekten canlandıran jenerik müziğinin adı "Memphis to step"  idi.Bu arada hemen kaydedeydim .O günlerde bu parçanın bulunduğu plağı almaya gidenlerin bazısı, "TV'deki Bildiklerimiz, Gördüklerimiz, Duyduklarımız yarışmasının müziğini istiyorum, " derken, kimi de, "Hani TV'de üç maymunlu bir yarışma var ya onun müziği plağı varmı? Diye soruyormuş.Plakçılardan duymuştum .Arada , "Halit Kıvanç'ın sunduğu yarışmanın müziği" diyenler de çok olmuş.

Yarışmacı sayımız, 16 idi.Bu 16 kişi önce 4 hafta, 4'erli gruplar halinde yarışıyor, sonra her programda üçüncü ve dördüncü olanlar halinde yarışıyor, sonra her programda üçüncü ve dördüncü olanlar eleniyor, ayakta kalan 8 yarışmacı 4'erli 2 grupta yarıfinallere katılıyordu.İki finalde de yine ilk iki dereceyi  alanlar tur atlıyor, böylece 4 finalist şampiyonluk için mücadele ediyordu.

Sorular çeşitli bilim ve kültür alanlarından seçiliyordu.Bu arada soru konusu olan yazar ve ya sanatçı da yanıtların alınmasından sonra stüdyoya girip, "Evet, doğru.Sorulan kitabımın  adı şöyleydi." Deyince inanılmaz görkemli bir tablo doğuyordu.Düşünün bir roman soruluyor ve bir anda o kitabın ünlü yazarını seyirciler aralarında görünce hem şaşırıyor, hem de mutlu oluyorlardı.TV'mizin ilk yıllarındaki her program gibi, bu ilk yarışmamız da "canlı" idi.Yani bir hata yapıldı mıydı, ekran başındaki seyircilerin hepsi karşınızda oluyordu.Mahcubiyet ölçünüzü düşünün artık!...

Çok şükür yarışmada soru sorarken, puan verirken arada konuşurken pek fazla hata yapmamış olmalıyım ki TV'deki sunuculuğum yetmişi geride bıraktığım halde devam ediyor.ancak canlı yayının öteki cilveleri beni de, bizi de bu ilk yarışmamızı da zaman zaman salladı.İlk yılların teknik zorluklarını takdir edersiniz.Televizyonculukta herkes yeni, her şey yeni üstelik bir ufacık elektrik arızası bir aygıttaki küçücük bir tutukluk koskoca yayını kesebiliyor. "Arıza" deyince, hiç unutamadığım anıyı hemen anlatayım:

TV başlayalı çok olmamış .Perşembe akşamının büyük heyecanı "Bildiklerimiz, Gördüklerimiz,Duyduklarımız" yarışması ekranda.Her şey çok güzel  giderken …O da ne? Üstünde kırmızı ışık yanan  kameranın sizi çekip gösterdiğini öğrendiğiniz için kırmızıyı gördünüz mü, o kameraya bakıp konuşuyorsunuz.Fakat benim oraya bakmamı engelleyen  bir işaret!...

Stüdyoda seyircilerin ve de sahnedekilerin her hareketini izleyen, gerektiğinde onlara ne yapması gerektiğini  işaret eden Stüdyo Yönetmeni (ya da Stüdyo Şefi) bana bir şeyler söylemeye çalışıyor.Ama nasıl söylesin? Canlı yayındayız.Bağıramazki Fısıldarsa da nasıl duyayım?

Akıllı gençmiş.Hemen  kocaman bir kağıda kocaman harflerle yazarak bana gösteriyor.Gözlerinizin önüne getirin! TV'nin ilk yıllarında henüz fazla deneyimli olmayan bir sunucu kameraya bakıp konuşurken bir yandan da kameranın yanından uzatılan yazıyı okumaya çalışıyor.Ne mi yazıyor o kocaman harflerle dolu yazıda: "2 No.lu kamera arızalandı.

Öteki kameralara konuşun'" Neyse çabuk toparlanıyorum, dediklerini yapıyorum. 2 No.lu kameranın düzelmesini beklerken …Yine bir yazı gösteriyorlar bana…Ama artık alıştım, hem konuşup hem gösterilen  yazıyı okuyorum.Eyvah! "3 No.lu kamera da bozuldu," yazıyor.Çok geçmeden bir yazı daha : "Yarışmaya ara ver! Ama ara veriyoruz deme! Bir şeyler anlat! Ne anlatacağımı düşünürken bir yazı daha uzanıyor: "Üç kamerada bozuk…Fıkra falan anlat…"

Siz olsanız ne yapardınız? Ben de öyle yapıyorum.Kameraların bozulduğundan filan bahsedemem, "Yarışmacılarımız çok heyecanlı .Kolay değil yarışmak.Ekranda canlı yayında .Haydi onların heyecanını yatıştıralım biraz…Ne dersiniz, son duyduğum fıkralardan birini-ikisini anlatayım mı?" Tabii  salondan alkışlarla onay …

O zamanlar stüdyo seyircileri de  mahcup.Bugünküler gibi çok rahat değiller Öyle "Anlat anlat" feryatları yok.Sadece hafifçe bir iki "Anlatın," sesi duyuluyor arada.Çünkü o sıralarda TRT'nin çok resmi çok çatık kaşlı bir havası var. "Sansür" demeye dilim varmıyor da, hemen her yayına girişte şu yada bu konuya değinmekten kaçınmamızın tembih edildiği oluyor.Bir yandan ekrandaki tek görüntü, "sunucu". Yani ben…Fıkraların terbiyeli olması gerek.Zarif olması gerek.

Bir tek kişiyi bile incitmekten kaçınmak gerek…Bir topluluğu, bir zümreyi iğneleyen fıkra da olmaz.Böylesine zorluk içinde, gazetede köşe yazılarımda kullandığım, sahne sunuculuğunda anlattığım fıkraları hatırlamaya çalışıyorum.Siz deyin on beş, ben diyeyim yirmi dakika geçmişti ki…

Oooh!

Dünya varmış Yine bir kağıt.Stüdyo şefi de mutluluk içinde, öncekilerden de büyük kağıda daha da büyük harflerle yazılmış yazıyı gösteriyor: "Arıza giderildi.Kameralar tamam.Yarışmaya devam et!"

Buraya kadar iyi…Ertesi yarışmada kameralar sağlam.Arıza filan yok.Programda çok güzel geçti.Yarışmacılar bomba gibi.Fakat yarışmanın ertesinde  gazetede çıkan eleştiride ne yazsınlar beğenirsiniz; "TV'nin çok beğenilen yarışması geçen programda  harikaydı .

Takdimci Halit Kıvanç'ın yarışma heyecanını gidermek için fıkralar anlatması, programı ne güzel süslemişti.Ama son programda geçen seferki neşeyi göremedik. Kıvanç'ın fıkralarını aradık.Program yapımcılarının bu fıkralı bölümü niye kaldırdıklarını anlayamadık."

Nasıl açıklayalım ki,  "Geçen hafta arızalı idare etmek için anlatmıştık o fıkraları.Böyle bir bölüm yoktu ki zaten," diye.

Size TV'mizin ilk yıllarını, ilk programlarını dilimin döndüğünce, anılarımı bugüne getirebildiğim ölçüde anlatmaya çalışıyorum.Fakat o günlerde TV programları  üzerine gazetelerde dergilerde yayınlanan eleştirileri de araya sıkıştırıyorum.İyi ki saklamışım, değil mi?

 

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org