Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

HALİT KIVANÇ Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

HALİT KIVANÇ Türklider Televizyon Programı
19.12.2006
Okunma Sayısı : 21078
Oy Sayısı : 7
Değerlendirme : 5
Popülarite : 4,23
Verdiğiniz Puan :
 

 

HALİT KIVANÇ Türklider Televizyon Programı
.

.
.
Türkiye'de ALO24 adı ile ilk telefon bankacılığını başlatan, ilk resimli banka kartını yaratan,  duayen bankacı Bülent Şenver ile yaptığımız güzel bir televizyon programını sizlerle paylaşmak istedim.

.
.

   HALİT KIVANÇ Türklider Televizyon Programı

.
.

 dinleöek için

.

HALİT KIVANÇ Türklider Televizyon Programı Deşifresi

.
.
Halit Kıvanç (HK)
Bülent Şenver (BŞ)
.

.

BŞ:Türklider programına hoşgeldiniz.

Türkiye'nin genç liderlere ihtiyacı var.

Her alanda her konuda genç lider yetiştirmeliyiz.

Genç liderleri yetiştirmek  ise hepimizin sorumluluğu Gençlere imkanlar vermeliyiz, gençlerin önünü açmalıyız, gençlere el vermeliyiz.Gençlerle tecrübelerimizi birikimlerimizi paylaşmalıyız.

Bu programda gençlere örnek olmuş bir lider konuğumuz olucak gençlerle tecrübelerini birikimlerini paylaşıcak.Bu haftaki konuğumuz sayın Halit Kıvanç hoş geldiniz Halit bey.

 HK:Sağolun.

BŞ:Size Halit abi diyorlar bende program süresince Halit abi diyebilirmiyim?

HK:Bende ondan çok mutlu oluyorum çünkü Hali tabi de bir yakınlık var bu konuda birde canlı örnek veriyim.

Buradan Ankara'ya gidiyorum sabah uçağınla uçaktada iki bakan vardı tabii biliyorsunuz bakanlar önde oturuyorlar  ben yerime gitmek için uçağa girdiğimde bakanlar ayağa kalktılar ikiside Halit abi merhaba Halit abi Ankara'ya falan konuştuk.

Akşam uçağı ile dönüyorum gece saat 10 da bu sefer üç bakan var ve aynı  yerde ayağa kalktılar sanki sabah uçağındaymışım gibi onlarda Halit abi merhaba Halit abi falan deyince ben dedimki burada 5 bakan 2 kişi daha imzalarsa hükümet kararnamesi oluyor zaten bana aşağı yukarı herkes Halit abi diyor ve bende bundan çok mutlu oluyorum.

Çünkü bu yaşa gelip gençleşe bilmek için ya şunu yapıcaksınız ya spor yapıcaksınız ya ilaç alıcaksınız hiç birini almıyorum ben verdiğim selama karşılık selam alıyorlar Halit abi diye bende bundan gençleşiyorum işte en büyük gençlik ilacı.

BŞ:O zaman şu elinizi tutuyum ve bu elinizi tutarak size bir seçim yaptım o seçimimizi anons ediyim.

Türkiye'de futbol spikerliğini çok uzun yıllar içinizden gelerek  severek büyük bir heyecanla ve başarıyla uzun yıllar yaptığınız aynı zamanda radyo başında maçı hiç görmemesine rağmen o insanları büyüleyerek sanki maçı seyrediyorlar gibi belkide seyredenlerden de daha fazla heyecanlandırarark maçı onlara anlatabildiğiniz, ve kendinize göre bir efsane diyorum ben efsane bir anlatım tarzı geliştirdiğiniz vede Türkiye'de uzun yıllar boyunca Türk gençlerine futbolu sevdirmek için çaba verdiğiniz uğraş verdiğiniz vede 50 yıllık meslek hayatınızda mesleğinizi yaparken etik değerlere ve etik kurallara uyma konusunda gösterdiğiniz hassasiyet nedeni ile biz gençlerimiz sizi Türklider seçtik.

HK:Çok teşekkür ederim de bunların hepsini benmi yapmışım diye hani valla billa ben yapmadım demek geldi  içimden çünkü hakkatten çok büyüttünüz bundan sonra bende aynaya biraz değişik bakıcam galiba ve çok mutlu oldum ama çokta utandım yani ben bu kadar çok şey yapmadım.

BŞ:Çok şeylere laiksiniz siz.Şimdi sizi tanıtmaya çalışan çok ufak bir vtr hazırlandı hep birlikte o vtr yi izleyelim.Türk lider programında Türklider Halit Kıvaç'la birlikteyiz.

Ben Halit Kıvanç denildiği zaman o kadar çok eskilere gidiyorum ama gençlerede hep talebelerime de üniversitede sorduğum zaman da onlar hatta benden fazla Halit Kıvanç'ı biliyorlar, hatırlıyorlar, ve ondan bahsediyorlar.

Ben notlarımı karıştırıyordum şöyle bir nota rastladım  rahmetli Ertan Erbulak anlatmış rahmetli Atlan Erbulak demişki Halit Kıvanç 10 yaşına kadar konuşmadı.

Halit Kıvanç'a kanarya suyu içirdiler konuşmaya başladı şimdilerde ise ötmeyen kanaryalara Halit Kıvanç suyu içiriyorlarmış.

Çok hoşuma gitti benim bu kanarya suyu Halit Kıvanç suyu kanarya suyu nedir bu sular.

HK:Şimdi efendim rahmetle anıyorum sadece Atlan Erbulak değil aynı zamanda Febci Ebcioğlu bizim yaşam boyu arkadaşlarımızdı Febci Türkiye'de müzikte öncü Türk televizyonunda öncü, sunucu , ilk Türkçe sözlü şarkıları canlandıran seslendiren hayat veren Atlan Erbulak çizer olarak sahne sanatçısı, sinema, tiyatro sinema daha sonra televizyon çok sevdiğim arkadaşım ,efendim bir gün bize gelmişlerdi.

Oturuyoruz ve rahmetli anneciğim de bir ara biz böyle dır dır konuşurken siz biliyormusunuz Halit niye böyle konuşuyor dedi biz ona çocukken kanarya suyu içirdik .

Susmak musmak yok normal ben 10 yaşında değil 10 aylıkken bana bir komşunun kafesindeki o kanarya kabını getirmişler o minnacık ağzımla o zamanki içmişim ben ondan sonra konuşmaya başlamışım aa falan filan bunu anlattık Sahneye çıkıyoruz sahnede Altan anlattı .

Kısa bir süre sonra 45 lik plak piyasada Febci ile yapmışlar Halit Kıvanç konuşamasaydı nasıl maç anlatırdı diye.

45 dakikalık maçta sadece 3 kelime söylüyorum şu bu bu espiri yayıldı ve Halit Kıvanç konuştu.

Sonra bir gün oldu fuarda bir baktım kapının önü ana baba günü.

Yanında çocuk elinde bir şişe su bir bardak su bir dolu insan işin espirinin rengi maalesef tatsız değişti.

Benim hayatta en çok değer verdiğim bir olay engelli diye tanımladığımız kişilerdir.

Duyamayan, göremeyen ki bir parantez açıyımmı hepimiz engelliyiz.

Hepimizin bir kusuru bir engeli vardır.

Çoğumuz bilmeyiz.

Birimiz şu engelidir birimiz bu hortumlama engelidir, biri bilmem ne engellidir birisi tabanca sıkma engellidir.

Herkesin bir engeli vardır. 

Ben baktım ki orada çocukları getiriyorlar konuşamayan insanlar. 

O kanarya suyu espirisini ciddiye almışlar.

Ne olur siz bir yudum içinde oda içsin bir yudum.

Ama bu espiriye televizyon ve radyo dünyasında benim arkadaşlarım çocukları doğdukları zaman benim suyumu içirdiler şu anda ekranlarda üç tanesi spiker. Nokta.

BŞ:Siz  hukuk fakültesini bitirmişsiniz daha sonra yargıçlık hakimlik yapmışsınız ondan sonra böyle show dünyasına dönmüşsünüz nasıl oldu

HK:Dönmedim ben.

Fakültedeyken fakültede çalışırken hukuk fakültesinde guguk diye mizah dergisi vardı.

Ona yazmaya başladım.

Orada görmüşler.

Sporla da ilgim var.

Gel dediler sporlada ilgin var derken  ben fakülteyi bitirdim.

Yargıç olmak istiyorum. 

Hakim olup adalet dağıtmak seviyorum.

Bu mesleği bir baktım birden bire beni tayin ettiler.

Trenle gittikten sonra indim.

Diarbakır'dan sonra Beşiri.

Daha sonra 13 saat aktır sırtında.

Benim yeni ilçe olmuş köye gittim.

Ve Türkçeninde pek az konuşulduğu bir yere geldim. 

Ben orada kaldım aylarca.

Ama ne varki daha önce fakültede öyle bir duruma gelmiştimki  gazetecilikten yazarlıktan artık kazanır duruma gelmiştim.

Hani iki meslek birbirinlemi çarpıştı.

Yada çok uzak mahrumiyet bölgesine gittiğim için mi  bilemiyorum bir anda kendimi gazetede buldum.

Bir anda kendimi gazeteci yazar buldum.

BŞ:Yine çok hoşuma giden bir şeyi size okumak istiyorum sizinle ilgili yazılmış bir şey diyorki "Çocuktum Pazar öğle sonlarını iple çeker evin en değerli misafiri gibi baş köşeye kurulmuş olan Grunding marka lambalı radyonun hemen önünde boylu boyunca halıya uzanır mikrofonların Bolu'ya ,Samsun'a, Ankara'ya  ve  illede İstanbul Mithatpaşa'ya  bağlanmasını büyük bir hevesle beklerdim.

Yıllar boyu hafızamdan silinmeyecek bir sinyal müziği ile birlikte

.Birinci futbol liginin naklen yayını başlardı  ve spor toto oyunlarını ortaya çıkarır maç sonuçlarına göre umutlar ya berilir yada yırtar onu sobaya atardık.

Ama o radyo günlerinin hep sevilen sesi hep bilinen sesi bizimle olurdu Halit Kıvanç.Kırçıllı bir ses mikrofona bu kadar mı yakışır bir ses milyonlarca insana görmedikleri bir oyunun  bu kadar mı güzel anlatır .

Halit Kıvanç'ın her cümlesi ayrı bir renkti.

Temposu yüksek ve heyecanı yüksek her şeyi yerinde bir Halit Kıvanç ve maç işte öyle bir zevktiki biz bu zevki her pazar yaşardık.Halit Kıvanç bu kadar güzel şeyler hakkınızda söyleniyorki siz bu sıfatları tempolu anlatmak güzel Türkçe, yerinde heyecan, yerinde espiri, bu melekeleri bunları nasıl kazandınız?

İçinizden mi geldi, Allah mı verdi?

HK:Sevgili Şenver ben şunu ekliyim hemen benim için iş aşkla yapıldığı zaman başarılı olunabilir topla ayak topu falan hayır futbol maçı anlatmakla belki Birleşmiş Milletler toplantısını nakletmek aynıdır.

O iştir baba orada spikerlik sunuculuk iş verilmişse en iyisiyle yapmalıydım .Bir de kendi anlayışıma göre radyoda başladığım zaman bu olaya görmeyen bir insana anlatıyorum bunu ama sonra televizyon geldi şimdi öğrencilerime de söylüyorum birde gören bir insana anlatıyorsunuz .

Kaleci topu tuttu demenize gerek yok adam görüyor kalecinin topu tuttuğunu.Kaleci çok havadan gelen bir topu güzel kurtarmışsa onun 1.72 boyuna rağmen o topu kurtardığını söylerseniz hem boyunu söylemiş olursunuz hem de zor bir top kurtardığını demek istediğim televizyonda daha az sözcükle daha başka şeyler anlatıcaksınız.

Seyircinin görmediği ama radyoda o havanın nasıl olduğunu bile bilmiyor hatta üstad tirübünler hakkında sahanın zeminin o günkü özelliği hakkında bilgiler vermeniz lazım.

Bu bakımdan kendimden bir şeyler katmaya çalıştım demek bu hoşa gitmiş ciddiye aldım bir de tabii çok iyi hazırlıkla çıkardım .

Öğrencilerime de söylüyorum 90 dakikalık maça  190 dakikalık notla geliniz ama bazı öğrencilerimden yanlış anlayanlar oldu o notu ille söylemek lazım.

Sananlar oldu.

Çok şükür ki çok az bende diyorum ki onları bulundurun lazım olursa kullanın.

Lazım olmasa hiç kullanmayın.

Boşluk olduğu gerektiğinde onları kullanın ama notunuz hazırlığınız her şeyi bilin. 

O maç oyuncular hakkında ama ille söyliyeceğim diye tempoyu bozmayın diyorum genç arkadaşlarıma .

BŞ:Gençlerin o kadar çok sorusu gelmişki bana bunların içinde seçmekte ben zorlandım ama bazılarını hoşuma gitti sizlerle paylaşmak isterim Selime Pehlivanoğlunun çok güzel

HK: Az bir araya giriyim paylaşmak dediniz birkere benim hayatta en çok sevdiğim duygulardan biri paylaşmak .

Gençlerle paylaştığım zamanda hiç ziyanlı çıkmıyorum çünkü ben onlara dünden eskiden bende olan bilgi, ilgi, gördü, anı naklediyorum ama onlardan da bugünün kokusunu havasını  alıyorum, onların yanında en azından gençleşiyorum.

Onlar gibi olmaya çalışmıyorum  ama onlar benim kuşağımın iyi şeylerini alsınlar daha başarılı olsunlar diye çalışıyorum

BŞ:Evet o zaman Selime Pehlivanoğlu'nun sorusunu hemen alalım.

SELİME PEHLİVANOĞLU: Çok değerli Türkliderimiz Halit Kıvanç

HK:Efendim.

BŞ:Türklider oldunuz artık.

HK: Hayır ona değil de ben sonra gelirim dinliyorum sizi .

SELİME PEHLİVANOĞLU: Sayın Aydın Engin'in hayatınızı kaleme  almış olduğu bir koltukta kaç karpuz kitabından öncelikle kısa bir bölümü okuyup dilerseniz daha sonra sorumu yöneltmek istiyorum.

Kitapda şöyle yazıyor

"Benim insanlarla ilişkilerim iyidir, iyi ve çabuk ilişki kurarım nitekim BBC de Türkçe servisinin başında Mr.Mango Halit gelmeden evvel diğer servislerden bize geçerken merhaba diyen azdı derdi , doğru çünkü ben civardaki bütün servislere gidip merhaba ben Halit Kıvanç'ım Türkiye'den geldim boş vaktinizde dostluk edebiliriz diye dolaşıp kendime göre bir tanıtım yapmıştım."

Sayın Halit Kıvanç insanlar ile iyi ilişkiler kurmamıza yardımcı olabilecek sizin tecrübelerinizden kullandığınız yöntemlerden, uyguladığınız davranışlardan bize neler anlatabilirsiniz .Teşekkürler.

HK: Ben teşekkür ederim şöylesine insanlarla yakın olmak bir şey kaybettirmez .Benim bu sözü anlatış nedenimde şöyle kaynaklanıyor.

Şu anda 20 daireli apartmanda oturanlar inanın her daire 3, 5 en fazla 6 daire ile görüşüyor kapıda bile selmalaşmıyorlar biz hani Tanrı selamı denilen merhabayı bile birbirimizden esirger olduk benim orada yaptığım buydu.Bu size dostlar kazandırabilir eğer dost olabilecek kişilerse onlardan bir şey de öğrenebilirsiniz bu bakımdan insanlara yaklaşmakta ziyan yok aynı zamanda dostlar eğer gerçek dostsa sizi eleştirebilirler .

Onların bu eleştiri sözcüğünüde yanlış anlamışız sadece kötü anlamda hayır olumlu işlerinizide söylerler şunlar olumsuz .

Ben eğer maç spikerliğinde yada futbol alanında bu anlatımda sizlerden böyle bir paya kazanıyorsam ki teşekkür ederim, bir kez daha ben bana yapılan her eleştiriyi dikkate aldığım için. 

O eleştirilere değer verdiğim için.

Onun için diyorumki eleştirilere değer verin.

Sizden evvel yaşamışların size anlattıklarından yararlı bulduklarınızı alın.

Yararlı bulmadıklarınızı almayın.

Ama daha önemlisi daha önemlisi siz şimdi benim insanlarla ilişki kurmam belirli bir yere geldikten sonra çok kolay.

Bu ilk aşamalarda gençken bakın.

Üniversitede okuyordum hukuk fakültesinde.

Bir ilan vardı.

Fakültenin bir dergisi çıkıyor.

Ben gittim hemen sordum.

İlgilendim bir sevgili arkadaşım Burhan Güngör'le gittik.

biz bu dergiye yazı yazmak istiyoruz dedik , dergiye yazı yazarak başlayan Halit Kıvanç bir gün yazar oldu yani girişken olmak ama olumlu alanda .

Mesela hiçbir zaman politikacılara gidip bende bir şey oluyum seçiliyim demedim bundan da mutluyum.

BŞ:Evet şimdi Turgut Çalışkan Halit abi diyerek size bir soru sorucak onun sorusunu alalım.

HK:Evet demin duyduğum güzel kızım gücenmesin sayın deyince ben o sayın sözcüğü çünkü maalesef  büyüklerimiz bile birbirinle kavga ederken sayın falanca diyor oradaki o sayının ne anlamda söylendiğini millet anlıyor onun için sayın yerine abiyi tercih et abiniz olmakla övünürüm.

TURGUT ÇALIŞKAN: Halit ağabeyimiz hayatı ile ilgili bir yazı okuduğumda 1956 yılında  Dinamo Moskow'a Fenerbahçe maçında tesadüfen mikrofonun başına geçtiğini okumuştum ve çok şaşırtmıştı bu beni tesadüfen başlayan bu yolculuğunuzda Türkiye için bir efsane oldunuz bu tesadüfü kısacık anlatabilir misiniz bize.

HK: Çok kısa efendim.

öyle bir dönemki sizler bilmiyorsunuz.

Dünya ikiye ayrılmış.

Kominist blok. Hudut sınırları kapamış.

Sovyetler Birliği'nin lider olduğu bir doğu dünyası.

Birde onun dışındaki diğer dünya var.

Birde üçüncü dünya.

Ve Rusya'ya gidilmiyor.

Moskova'yı herkes rivayetle anlatıyor.

Ve bu arada hükümet o zaman ki Türkiye ile Sovyetler Birliği arasında bir yakınlık olsun komşuyuz nede olsa bir çok sorunlar var bunlar daha rahat çözülür diye bir futbol teması olayı ortaya çıkınca o sırada Fenerbahçe takımının gitmesine karar verilmiş.

Ve Fenerbahçe gidicek.

Rahmetle saygıyla anıyorum sevgili Abdi İpekçi Milliyet gazetesinde.

Ben Abdi İpekçi'nin üç yardımcısından biriyim.

Aynı zamandada  spor yazıyorum.

Ve bu seyahate benim gidip spor dışındada yazıyorum Rusya'da ropörtaj yapabilirim gazeteci olarak.

Hay hay falan biz buraya gitmek için girişim yaparken o sıralarda eski milli futbolcu saygı rahmetle anıyorum Niyazi Sel ağabeyde oda o zaman İstanbul radyosu adına Türkiye adına bu maçı anlatmaya gönderilen spiker ağabeyimiz.

Ve onunla konuşurken Niyazi abi senin yanında yardımcı olsam ben sana kulübede çünkü bu vaziyette vize alabiliriz dedik.

Girişim yapıldı. Vize aldım.

Ve ben onun spiker yardımcısı olarak gittim.

Ama spikerlikle ilgili hiçbir şeyim yok benim.

Daha doğrusu ilgim şöylesine var.

1956 yılında oluyor bu olay. 

Fakat benim mikrofonla tanışmam zaten şu günlerde 4 nisan'da Lütfü Kırdar'da oldu.

Mikrofonda 50 yıl olayında benim için bir gece düzenleniyor.

Onunla mutlu olucam.

Bütün sanatçı arkadaşlarım hazırlanıyor.

54 de 55 de ben mikrofona.

İstanbul radyosunda geçmişim. Program sikeç yazıyorum onu sunuyorum.

Küçük şeyler falan konuşuyorum.

Futbolla ilgisi yok.

Ve diyorki senin zaten mikrofonla ilgin var gel diyor hemde bir  konuşma yaparsın iki devre arasında.

Ve biz buna karar veriyoruz.

Ve ben maçın devresi arasında giriyorum konuşmaya.

Niyazi abide çıkıyor dışarı.

Ve ikinci devre başlıyor.

Takımlar çıkıyor.

Ben ne yapıcam o vaziyette?

Niyazi Sel yok! Eyvah! 

Spiker yok ortada.

Ve ben anlatmaya devam ediyorum. 

Maçın sonuna kadar da gelmiyor Niyazı ağabey. 

Meğerse bana olumlu bir komplo hazırlamışlar.

Benim maç spikeri olmam  için bana bu oyunu oynamışlar.  

Ben diyor Niyazi ağabey eğer girseydim içeri diyor sen şaşırıcaktın ne olucaktı diyor. Onun için içeri girmedim diyor.  

Bu  günden sonra maç anlatmaya devam ediceksin dedi Niyazi ağabey. 

Kendimi spiker olarak buluverdim.

Nur içinde yatsın diyorum bana o imkanı verenlerin hepsini saygıyla anıyorum.

BŞ: Ne kadar güzel yapmışlar şimdi Atıf Şohoğlu'da size Halit  abi deyip sizi Bodrum'a götürücek hadi Atıf Bodrum ama öyle güzel götürki  evet Atıf sizi Bodrum'a götürüyor.

ATIF ŞOHOĞLU: Sevgili Hali tabi ben sizin espiri yeteneğiniz ile ilgili bir soru sormak istiyorum. Güzel bir espirinizi okumuştum .

Bir kaç yıl önce Bodrum'da bir konser varmış Hali tabi o konserde sunucuymuş sanatçılar, dansçılar, organizatörler toplanmış sohbet ediyorlar laf dönüp dolaşmış Bodrum'un bir zamanlar  ne kadar güzel olduğuna aradan geçen yıllarda popületesi artarken doğal güzelliklerini nasıl yitirdiğine Halit abi cıvıl cıvıl dansçı kızlara dönüp iç çekmiş "Ah kızlar ah siz o zamanlar gelicektiniz buralara" demiş.

Kızlar sormuş.

Bodrum Bodrum iken mi?

Hali tabi cevap vermiş:

"Yok be kızım. Halit Halit'ken" demiş .

BŞ:Halit Halit'ken.

HK:Efendim bu sevgili Hıncal Uluç arkadaşımın bana bir tuzağımı diyim suikastimi ne desem.

Hıncal Uluç Paris'e gidiyordu.

Abi acele dedi bir Paris fıkrası söylesene dedi. Köşeme yedek yazı bırakacağım.

Bende Ahmet bey Paris'e gidiyormuş dedim.

Paris'de  dedim durdum. Yok dedim sen Ahmet bey değil gidip gelince onu yazarsın.

"Hıncal Uluç Paris'e gidiyormuş diye yaz"  dedim.

Nasıl yazıyım dedi.

Ben de aşağıdaki senaryoyu kurguladım.

Hıncal Uluç Paris'e gidiyormuş.

Gitmiş gelmiş ve bir mecliste gençlerle konuşuyormuş.

Bodrum'a gitmiş Bodrum'da gençlerle sohbet ediyorlar ya.

Gençler "Paris çok güzelmiş Hıncal abi" demişler.

Hıncal Uluç,

"Canım" demiş "Siz Paris'i o zaman görecektiniz"  

"Ne zaman" diye sormuş gençler.  "Paris Paris ken mi?"

Hıncal Uluç cevap vermiş;

"Hayır. Hıncal Hıncalken"  diye anlattım.

Fakat Hıncal  benim ona kurguladığım bu fıkrayı aldı Halit diye bana Bodrum'a çevirip köşesine yazdı.

İşin esası bu.

BŞ:İşin aslı budur.Herkese Selma diyorsunuz bu konuya giren.Yasemin Gök size bir soru hazırlamış çok kısa bir soru ama onuda  cevaplıyalım.

YASEMİN GÖK:Hoş geldiniz öncelikle

HK:Sağol.

YASEMİN GÖK:Biz gençlere gençler ben yapamadım siz muhakkak yapın veya gençler ben yaptım siz sakın yapmayın diyebileceğiniz bir şeyler var mı?

HK:Vallahi bir dakika bir dakika ben

BŞ:Şöyle siz hayatta bir şeyler yaptınız çok şey yaptınız ama aklınızdan tabii öyle bir soru sormuşki iki türlüde cevap verebilirsiniz bir tanesi ben yaptım siz yapmayın bir taneside ben yapamadım keşke yapsaydım ama olmadı fırsat olmadı bulamadım imkan bulamadım siz muhakkak  yapın

HK:Hemen söylüycem de ben kendimce bir şeyler söylerim diye not almıştım bu notun biri tam kızımızın sorusuna paralel düşüyor geçenlerde bir yerde dinlediğim için hemen satıyım dedim diyorki bin keşke bir şimdinin yerini alamaz ah alabilseydi çünkü keşke keşke yerine şimdi bunu yapalım ben keşkeyi temsil ediyorum sizler şimdiyi temsil ediyorsunuz onun için ben yapamadım siz yapın bakın şöyle bir şey söyliyeceğim .Ben yapamadım ama siz yapabilirsiniz bizim devremizde meslekler bile yeni çıkıyordu bilhassa bu yayın alanında onun için ben gazetede köşe yazısı yazdım, haber yazdım, fıkra yazdım, mizah köşesi yazdım çocuk sayfası yazdım, baş yazı bile yazdım, spor yazdım onun yanı sıra spikerlik sunuculuk balo sundum gala sundum defile sundum, onu sundum,  bunu sundum yani dağıttım kendimi bu bakımdan çok daha belki faydalı olurdum çok daha az yorulurdum daha konsantre olsaydım çünkü insanlar belirli konulara daha konsantre olur o alanın uzmanı olurlarsa daha yararlı olurlar .Benim yapamadığım elimde olmadan yapamadığım buydu .Teknikte geriydi biz televizyon bir çok şey yoktu başladığımız zaman izin verirseniz şimdi benim yaptığım sizde onu yapın dediğim şey ben her yaptığım işi inanarak girdiğim işi aşkım gibi sevdim ve bundan ötürüde eğer olabildiysem başarılı oldum yapacağınız işi ciddiye alın sorumluluk duygusu ve yapmanız gereken bir numaralı ben yaptım sizde yapın insanlara işinize her şeye saygıyla yaklaşın.

BŞ:Ben size bir ev ödevi verdim sizde ev ödevini çok güzel yaptınız ev ödevide şuydu size 37 adet değer Türk insanının değerleri var aslında bu değerlerin hepsi önemli, bu değerlerin hepsi önemli bu değerleri gençlerimizin sahiplenmesi gereken değerler ama istedimki ben bunların içerisinden bazı öncelikli olanlarını bazılarını seçelim dedim çok zor biliyorum  onun içinde size kolay olsun diye dedimki  farzedinki kendinizi sizi başka bir gezegene gönderiyorlar yaşamak üzere o gezegende size deniliyorki bu değerlerden sadece 6 tanesini yanınıza alıp oraya gidebilirsiniz desem hangilerini seçebilirsiniz dedim ve siz seçtiniz.

HK:Saygı

BŞ:Saygıyı seçtiniz.

HK:Barış.

BŞ:Barışı seçtiniz.

HK: Paylaşmak.

BŞ:Paylaşmak

HK:Hoşgörü

BŞ:Hoşgörü

HK: Güvenilir olmak

BŞ:Güvenilir olmak

HK:Ve sorumluluk duygusu

BŞ:  Ve birazcık daha  olayı zorlaştırdım dedimki o gezegende de artık sizi barındırmıyorlar  oradan bir başka gezegene götürüyorlar orada da deniliyorki bu derlerle sizi artık almıyolar yanınıza bu kadar değer alamazsın bu 6 yıda  3 ' e indirdiniz.

HK:O zaman hoşgörü saygının içinde var .

BŞ:Saygıyı aldınız.

HK:Saygıyı aldım.

Sonra hiç tereddütsüz barışı aldım üçüncüyede baktım güvenilir olmak  dedim paylaşmak dedim bütün bunlar sorumluluk ister sorumluluğu aldım.

BŞ:Yani saygı, barış, sorumluluk aldınız.Şimdi ben size soruyorum saygıyı yanınıza aldınız niçin saygı çok önemli.

HK:Çünkü bir işe bir kişiye saygıyla yaklaşırsanız saygının içinde sevgide vardır, saygının içinde hepsi vardır .

İşinize saygı duyarsanız sorumluluk duygusuda arkasından gelir.Saygı bütün duyguların önünde gelir.

Efendim özel yaşamda bile saygı çok çok önemli diye düşünüyorum .

Yanlış anlamayın gençler saygı deyipte böyle önünü ilikleyip saygı değil, saygı hepsinden önce manen yapılan işe saygı .

Bir şey yapmışsınız bir resim yapmışsınız onu eleştiricem ben ne biçim olmuş bu resim hayır çok güzel olabilir, daha da güzel olabilir şöyle deyip eleştiriyi yaparsan işte o hem o insana hem o sanata duyduğum saygıdır.Vakit müsadesinde bu kadar.

BŞ:Peki barış, barış seçtiniz niçin barış.

HK:Dünyada Allah insanları birbirlerini dövsün öldürsün diye yaratmamış,

Allah insanları yaşasınlar diye yaratmış.

Bu yaşayan insanları bu gün benim en çok üzüldüğüm benimde içinde bulunduğum  ve başlamasından önce bile ekrana geçtiğim 40 senedir.

Emek verdiğim televizyonda küçük çocukların ekranda görüp oyuncak almaya götüren babasına annesine bana tabanca al demesi onun için barıştan üstün duygu düşünemiyorum.

Evde de barış, çoluk çocuk arasındada, arkadaşlık mahalle maçı .

Biz gençken biz delikanlıyken 2 Fenerli 3 Galatasaraylı 1 Beşiktaşlı , 4 Beşiktaşlı 1 Galatasarlı  5 Fenerbahçeli , 8 Galatarsaylı, 9 Beşiktaşlı beraber maça gider çıkardık.

Mithatpaşa stadından Taksim'e oradan çiçek pasajına gelir birer bardak bira içerdik.

Maçı kazanan hangisi hangisinin takımını yenmişse o ısmarlardı.

Şimdi falan kulüp taraftarı öbürünün stadına giremiyor. 

Bir kulüp taraftarı  diğer kulübün stadına  giremiyor.

Ben barışı nasıl sevmem.

Hepsinde barış ama benim furbolumda önce barış .

BŞ:Peki sorumluluk üçüncüydü niçin sorumluluk

HK: Sorumluluk futbolcu takımı galibiliyete gidiyor , şurasına dokundular dirsek attılar dönüyor tekem atıyor kırmızı kart görüyor bu sorumluluktur futbolda.Onun dışında sorumluluk iş sahibi geçiyor kırmızıda ne oluyor diye soruyorsunuz or

ada görevli ne yapalım hangisi ile uğraşalım diyor sorumluluk an duygudur kısa misalle .

BŞ:Peki Türklider diye ben size hitap edicem abi diyorum ama .

HK:Abi olmayı tercih ediyorum herkes eşittir diyorum ben onlardan farklı değilim sadece yaşlıyım biraz.

BŞ: Türklider Halit abi her ikiside olsun çünkü bu programda biz sizi Türklider seçtik hakkatten değer bir insanı Türklider seçtiğimiz için gönlümüz rahat.

Her liderin her abinin üzerinde her zaman uğraştığı bir projesi vardır , muhakkak Halit ağabeyininde üzerinde uğraştığı bir çok projesi olabiliri ama bir tanesini , uğraştığı proje gerçekleştirmek için bir tanesini bizimle paylaşırmısınız?

HK: Şimdi ben kalemle başladım, daktilo ile devam ettim.

Mikrofondan geçtim kamera karşısına. 

Bütün böyle aletler arasında bocaladım.

Ama dediğim gibi oyuncak olarak bile tabancam, tüfeğim olmadı.

Bütün bu duygular içinde birleştirerek ben her yerde her şeyde barış diyorum.

Ben şu anki projem elimin dilimin yettiği kadar yazarak söyleyerek aman diyorum önce spor barışı.

Sporda barışa başlarsak o zaman top savaş aracı olmaz. Top savaşta olmasın. Top sadece futbolda olsun. Spordaki topla kardeşçe, sevgiyle  avunalım diyorum.

Benim projen bu .

BŞ: Ben önünüzde bir kaset görüyorum.

Biz dedikki gençlere mesaj vermek üzere bir sürpriz kaset hazırlar mısınız eksik olmayın bir sürpriz kaset hazırladınız kasedinizi ben sizden alabilirmiyim.

Söylemeyin sakın çünkü bu kasedi önce biz yayına hazırlıycağız ve kaset yayına hazırlanırken reklamları izliyeceğiz  reklamlardan döndükten sonra kasedinizi izleyerek programımız devam edicek evet şimdi reklamlar.

Evet Türklider Halit Kıvanç'ın kasedini hep birlikte izledik.Halit abi üç mesaj vermek istediniz bu kasedinizle gençlerimize hangi mesajlar bunlar bizle paylaşırmısınız?

HK: Şimdi efendim biri eleştiriye açık olun .

BŞ:Eleştiriye açık olun.

HK: Eleştiriyi olumlu gelip ne güzel yaptın harikasın tebrik ederim deyip boynunuza sarılanlara mutlu olduğunuz kadar şurda şu hatayı yaptın böyle yaptın diyenlere de belki o anda haklısın % 100 haklısın demezsiniz tamam düşünüyüm deyin.

Ve sonradan hele gece yattığınız zaman ben onu yaparım deyinki şöyle bu bugün bunu söyledi acaba öyle mi?

Eğer bu bir televizyon programıysa seyredin bir yazıysa okuyun tekrar yaptığınız iş bir yapılmış bir şeyse size eleştiride bulunanların muhakkak ki belki %1 ile % 99 arasında değişen doğru söyledikleri düşünün. Onların  %1 i bile doğru söylese size  yararı vardır.

Birinci mesajım bu eleştiriye açık olun.

BŞ:Eleştiriye açık olmak birinci ikinci mesaj.

HK:İkinci mesajım dakik olmak.

Zamanı değerlendirmek .

İnsanoğlu kendinin de bilmediği kimsenin bilmediği bir süre için dünyaya geliyor.

Ama bu süre sandığınızdan da kısa, ilerleyen yıllar bunu size öğreticek .B

öylece dakik zamana değer veren kişi olursanız bu zamanı boş geçirmemiş olursunuz.

Zamandan yararlanmak  başkalarınada zaman kaybeymemek dur canım sonra yaparız varya yarına bırakalım belki yarın olmayabilir diye düşünmeniz lazım ben çok örnekler gördüm .

Zamanla beraber yürüyün zamanla dost olun, zamana karşı savaşmayın zamanı yanınıza alın.

BŞ:Şimdi üçüncü mesajınız bu.

HK:Üçüncü mesaj benim hayatta çok uyguladığım ama çok kişinin uygulamadığı bir olay.

Efendim çiğ süt emmiş insanoğluyuz.

Hata yapabiliriz.

Dostumuza yada dostumuz olmayanada kötü davranabiliriz.

Ben diyorum ki size kötü bir şey yapıyorlarsa ben diye konuşuyum bana kötü bir şey yapmışsa birisi benim ona vereceğim ceza bu yapılan kötü hareketi  kötü yapılan hareketi unutmaktır.

Bunu unutursam ona ceza vermiş olurum.

Bende sinirlenmeyip bir ilaç almış olurum.

Size yapılan kötülüğü unutmak kendiniz için ilaç ama o kötülüğü yapan içinde en büyük cezadır.

BŞ:Ne kadar güzel söylediniz.

Kötülükleri unutun çünkü size bir ilaç karşınızdakine en büyük bir ceza dediniz.

HK:Çok örneğinide gördüm.

BŞ:Şimdi birazcık daha programımızın sizi eğlendirmeye yönelik bir bölümüne geldik.

HK:Dans mans falan yapmıycam , ederim dans da bir spordur onun için spor genç bırakıyor insanı.

BŞ: Bir göster bin işit

HK:Bir göster bin işit

BŞ:Diye bir bölümümüz var .Şimdi ben size bir obje göstericeğim yanımda getirdim.

HK:Pardon bu benim için konmadı değilmi?

Benim için şimdi dedikodu yaparlar.

Çok konuşuyor falan derler.

Ben de diyorum az konuşursam ekmek parası kazanamazdım.

50 sene ne için ben bir yerlere geldim?

Bana özel geceler yapıyorlar.

Ödüller veriliyor.

Şunlar bunlar  yapılıyor.

Neden bu?

Ben konuştuğum için.

Ben konuşmasaydım olur muydu bunlar?

O bakımdan benim için koymadınız bir göster bin işiti.

BŞ: Hayır. Özellikle sizin için koymadık. 

Bütün misafirimiz olan Türk Liderlerimiz ile bu bölümü yapıyoruz.  

Ben yanımda bir obje getiriyorum. 

O objeyi onlara gösteriyorum.

Ve diyorum ki bu objeye beş saniye bakın ve bu obje ile ilgili gençlerimize kulaklarına küpe olabilecek bir mesaj aktartmaya çalışın.

Mesajlarınızı onlara söyleyin ki o gençlerimiz de sizi unutmasınlar,

Programı unutmasınlar. 

O objeyi unutmasınlar.

Sizin verdiğiniz öğütleri unutmasınlar.

Ben şimdi sizin için yanımda getirdiğim objeyi gösteriyorum size.

Ben sizin için mikrofon yanımda getirdim obje olarak.

Bu mikrofona beş saniye bakın.

Ama bununla ilgili gençlerimizin kulağına küpe olacak bir şeyler söyleyin.

HK: Beş saniyeye luzum yok.

Saniyenin beşbinde biri kadar bakmam kafi.

Çünkü benim 50 yıllık en yakın arkadaşım bu.

Şimdi açık söyleyeyim.

Kalemle yazı yazmaya yine devam ediyorum.

Daktilo artık sadece müzeleri süslemeye başladı.

Kameralar beni çekiyor.

Ama onlara sarılamıyorum.

Ama her zaman mikrofona sarılırdım.

Mikrofon sustuğu zaman sesimizi nakletmediği zaman en büyük tehlike budur. 

Ama mikrofon beni çok az aldattı.

Bana hiç kötü davranmadı.

Beni ben yaptı.

Benim en yakın ve en eski arkadaşım.

Diyorum ki onun için sizde bir dalda bir alanda çalışıcaksanız orada mikrofon olmayabilir başka bir alet olur yada manevi bir olayda olabilir o sizin en yakın arkadaşınız olsun .

Ben buna bakınca diğer programları iptal edip 50 yılın karşılığını 5 gün 5 gece konuşabilirim.

BŞ:Evet vede siz 4 nisan da 50 yılın

HK:Evet mikrofonla beraber kutluyoruz.

50 yıllık mikrofon hayatımı kutluyoruz.

Bakın o gecem için şöylesine bir dünyada en güzel duygu saygı dedim.

Onun için de birde ne vardır vefa.

Unutmamak.

Sevgili Erol Evgin sevgili Hakan Peker başta olmak üzere çok değerli arkadaşlarım dedilerki 50. yılın bir gece yapalım.

Ben hiçbir şeye karışamam.

Artık bu yaşlı kalp bunu kaldırmaz dedim.

Lütfü Kırdar da 4 nisan gecesi merak ettim kimler olucak valla abi galiba gece olamıyacak niye deyince bana dediler ki "Bir gece olmaz. Bir kaç gece olmalı"

BŞ:Birkaç gece olmak zorunda.

HK:Evet 10-15 gece olması lazım.

Sebebi herkes ben gelirim Halit abi'nin gecesine demiş.

O beni çok mutlu etti.

Düşünün ki  şu anda Türkiye'de çok büyük star olmuş yıldızların bir çoğunu ilk kez sunan sunucu olmak bana nasip oldu.  

Ama elimde bu kardeşim, mikrofonum vardı. Ondan kuvvet aldım .

BŞ:Ve siz bu mikrofonlarla o sunduğunuz kişilerin içerisinde Zeki Müren'de vardı bir anınızda vardı Ajda Pekkan çıkar sonrada Zeki Müren arkadan çıkarmış.

Zeki Müren size ne demiş ben çıktığım zaman Ajda'yı sonra söylersin beni takdim edersin gibi nasıl bir şey.

HK: Şöyle oldu.

Şimdi çıkıcağız aralarda zamanı falan dediki çıkıp içeri girip tekrar çıkmak Ajda'nın bitiminde çıkıp onu bağlayıp beni sunarsın.

Ama en güzeli Zeki Müren'in hatırladığım en güzel olayı ben konuşma ustası falan geçiniyorum.

Birden geldi şarkı söyleyecek zannediliyor.

Bir tekerleme söyledi.

Tekrar et dedi bana. 

Nen üç kere denedim tekrar edemedim.

Ve bu benimde ne güzel yenilgelerimden biridir.

Sahne sanatını sahne saygısını bilen bir insandı.

BŞ:Her liderin muhakkak hayatta değiştirmek istediği bir şey vardır.Türklider Halit abi'ninde şu an elinde olsa değiştirmek istediği bu dünyada bu Türkiye'de dünyada olabilir neyi değiştirmek isterdiniz.?

HK:Valla şimdi bu konuda çok dürüst konuşamayacağım.

Çünkü kırabilirim.

Çok sevdiğim saydığım insanlar da var.

Ama işlerini çok iyi yapmıyorlar.

Ben işlerini kötü yapanları her alanda her yerde değiştirmek isterdim.

Kim derseniz?

Yağma yok söylemem.

Ama işini kötü yapıyorsa yapamıyorsa elinde olduğu halde yapamıyorsa onları değiştirmek isterim.

BŞ:Evet çok güzel cevap verdiniz.

Ben size meslek etiği ile ilgili bir vaka hazırladım şimdi o vakayı size okuyup size şunu sormak istiyorum.

Bu durumda siz olsaydınız ne yapardınız diye soru sormak istiyorum şimdi hazırladığım bu etik vakayı size okuyum Kamil bey büyük bir televizyonun genel müdürüdür.

Televizyonun spor programı ülkenin en çok seyredilen spor programıdır bir gün Kamil bey'i bir kulübün başkanı arar ve Kamil bey'i yemeğe davet eder.

Yemekte başkan ilginç bir istekde bulunur.

Kamil bey'e şöyle der Kamil bey bu yıl bizim şampiyon olmamız lazım.

Sizin spor programlarınızı izliyorum.

Bizim maçlarımızda bizi zor duruma düşürecek görüntüleri yayınlıyorsunuzda yayınlıyorsunuz.

Sonrada dakikalarca bu pozisyonları tartışıyorsunuz.

Bu durum beni rahatsız ediyor.

Taraftarlarımızı üzüyor.

Bu kulüp bunu hak etmiyor.

Kamil bey sizden rica ediyorum.

Bizim kulübümüz ile ilgili olumsuz imaj yaratacak görüntüleri yayınlamayın.

Türkiye bu kulübü seviyor.

Yapıcı olun.

Yıkıcı olmayın.

Yemekten sonra Kamil bey televizyondaki odasına döner masasının başına oturup düşünmeye başlar.

Acaba ne yapsam bu durumda doğru olan nedir diye düşünür .

Türklider Halit Kıvanç Kamil bey yerinde siz olsaydınız bu durumda ne yapardınız?

HK: Ben bu tür başka bir sorun  içinde aynı yanıtı verirdim zannediyorum.

Ben orada doğru olduğuna inandığım hareket ne ise onu yapardım.

Eğer benden yanlış olacağına %100 kanat getireceğim bir hareketi yapmamı istiyorsa şunu yazma bunu yapma diyorsa onu dinlemezdim.

Ama benden memleket hayırına spor uğruna  güzel bir talepde bulunuyorsa onuda mutlu edecek böyle bir hareketi yapardım.

Yani isteğine bağlı biraz neyi istiyor bizi daha az eleştirin.

Şunu yapın bunu yapın.

Böyle bir şey hiçbir gazeteciye hiçbir spikere söylenmez ki.

Yani golü elle atmışsa ben gool diye harika bir gol diye nasılda vurdu kafayla dersem o zaman ben spiker olmam.

Hani o güzel şarkıdaki o zaman ben ben olamam ki

BŞ:Çok doğru.

HK: Ben öyle düşünüyorum. 

O zaman o insanı tatmin edip o an için mutlu edebilirim.

Halbuki diyicem ki ona takımın doğru oynasın antranörün teknik direktörün iyi çalıştırsın oyuncuların tekme atmasın hareketlerine dikkat etsin bütün bunları söyleyeceğim.

Ve bunları söyledikten sonra da bana derse şunu yapma kusura bakma benim bunu yapacak yetkim yok derim. 

Ben önce halkın önce bu hitap eden mikrofonun gören kameranın ekranın beni milletime karşı bir sorumluluğa ittiği için önce o sorumluluğu düşünürüm derim ve ilave ediyim benzer bir durumda da demiştim.

BŞ:Evet çok teşekkür ediyoruz.

Biz bu konularda gençlerimiz sizlerin tecrübelerinden olumlu yararlansın istediğimiz için bunları sizlere soruyoruz yoksa sizin bu konuda nasıl davranacağınızı biz zaten biliyoruz.

HK: Ben gençlere bir ufak şey daha ekleyim .

Bakın benim şu anda devam etmekte olan bir sürelik "Neydi o günler" diye TRT  2 de Pazar günleri öğleyin bir programım var.

Bu programda eski görüntüleride getirerek mesela o Zeki Müren'in o tekerlemesi dahil görüntüleri ile eski günleri getiriyorum.

Amacım bak biz vakti ile neler yaptık değil amacım sadece ve sadece benim amacım bu programda gösterdiğim düne ait olayları bu günün kuşakları yarının Türkiyesine  omuzlarında taşıyacak gençler görüp bunları unutmasınlar.

Gene futbol dan örnek vererek noktalıyım topu diker futbolcu penaltı serbest vuruş daha uzağa daha sert vurmak için ne yapar geriye dönüp geriye doğru gider onun için her zaman geriye doğru gitmek gerilemek değilir.

Geriye bakarak kuvvet alır atlet kuvvet alır yüksek atlayıcı ve gelir yüksek atamaya ve gelir sıçrayarak atlar onun için benim bu programda amacım dünün güzelliklerini bugüne getirmek ve böylece kuvvet almak gençlere bakın böyleydi siz daha güzelini yapın demek şu anda demekte olduğum gibi.

BŞ:Evet çok teşekkür ediyorum.

Gençlerimiz ile birde bu kadar uzun yılların tecrübelerinden sonra birkaç sosyal şey paylaşırmısınız mesela yemek gibi hangi yemeği seversiniz neden hoşlanırsınız onlara tavsiye edeceğiniz.

HK: Önüme her konan yemeği yemek gibi bir aş hoşgörüm vardır.

Sevmediğim veyahutta çok sevmediğim birkaç tane vardır.

Onu bilirler o zaman bir parantez açalım mkrofonun yanında birde bana 50 yıldır tahammül eden bir de eşim var benim.

2005 yılı aynı zamanda evliliktede 50. yılım.

Aynı modele sadık kalmak bazen insanı başarıya götürebiliyor.

Kadın bana 50 yıl tahammül etti.

Türk seyircisi Türk dinleyiciside tahammül etti onun için en hepsine teşekkür ediyorum.

BŞ:Sizle birlikte bu kadar yılı göğüsledi ve size destek oldu.

HK: En büyük eleştirmenim.

Televizyon programımı evde seyredersem onun yaptığı eleştirileri en sert eleştirmen bile yapmaz.

BŞ: Ve oda size moral verdi sizde ona göre kendinizi daha iyiye  götürdünüz.

HK:Ve aynı zamanda da özel yaşamda da birde kuması var.

Onun evlilik dışı düşmanı  futbol çünkü yıllarca.

Yeni evlenmiştik.

Hele her cumartesi pazar maça gidip spikerlik yaparken bir cumartesi pazarımız olmuyordu futbol mevsiminde.

Haklı değil mi?

BŞ:Bence de haklı.

HK: Sevgili Birgül'e de buradan selamlar.

BŞ: Bizde selamlar gönderiyoruz.Sizler gençlerle bir çok şeyi paylaştınız .

Bu programda da çok güzel şeyler paylaştınız ben tüm gençler adına sadece stüdyoda olan gençlerimiz değil bütün gençler adına bu programı izleyecek olanlar adına size çok çok teşekkür ediyorum.

Sizle birlikte olmak sizden sizin yaşadığınız tecrübeleri kısa bir zaman dilimi içerisine sığdırmak bizler için büyük bir zenginlik.

Bu gün siz burada bizimle sadece tecrübe ve birikimlerinizi paylaşmadınız 50 yıl biriktirdiğiniz zenginliklerinizi paylaştınız.

Gençler zenginlik sadece para değildir bu tür zenginlikler herkes tarafından elde edilemeyebilir parayı herkes kazanabilir ama bu tür zenginlikleri herkes kazanamaz.

Bir de kazanmasını paylaşmak oda çok önemlidir.

Her kazanan da paylaşamayabilir.Siz bunu hem kazandınız hem paylaşıyorsunuz ne mutlu sana size Halit abi diyorum onun için .

HK:Siz başta elimi tuttunuz bende elinizi tutup diyeceğimki benim 50. yılımda bana hediye armağan verenler var hepsine teşekkür ediyorum ediceğimde ama bu program aldığım armağanların en güzellerinden biri oldu çok teşekkür.

BŞ:Bende size çok teşekkür ediyorum zenginliklerinizi bizimle paylaştınız.

Programı müsade ederseniz el ele kapatmak istiyorum gençler hep sizler için her şey sizler için o nedenle herkes sizlere bazı sorumluluklar yüklüyor .

Bu sorumlulukların sizler üstesinden geliceksiniz onun için ben tüm Türkiye'ye diyorum ki sakın unutmayın gençler bizim her şeyimiz en değerli hazinemiz gençlerimize sahip çıkalım.birde bizim Türklider gazetemiz var gazetemizin 1. sayfasını hazırladık şimdi hep birlikte gazetemizin birinci sayfasını okuyalım .tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın.

Hoşçakalın.

HK: Bir tek sözcük ekleyebilir miyim?
Benim devamlı oturmamın nedeni gene benim arkadaşım olan mikrofon yüzünden.

Çünkü bağlantılar gidiyor.

Kalkarsam yine mikrofona ihanet ederim.

Yoksa kalkabilecek güçteyim.

Yanlış anlayabilirler.

Onun için bir selam veriyim.

BŞ: O zaman ben programı şöyle takrar kapatayım bir başka programda birlikte olmak dileği ile tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın.

Hoşçakalın.
.


.
.

.

.

.

.

.

.

.

.

.
.

.

.

.

.

.

.
.

.
.

.
.

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org