Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

HALİT KIVANÇ Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

Söyleşi HALİT KIVANÇ
25.10.2007
Okunma Sayısı : 7837
Oy Sayısı : 6
Değerlendirme : 4,83
Popülarite : 3,76
Verdiğiniz Puan :
 

 

Söyleşi HALİT KIVANÇ
.
.
Portreler dergisi için Nergiz Gün İsmayılov'un benimle yaptığı söyleşiyi sizlere sunuyorum.
.
.

 
Halit Kıvanç Bey’in  Nergiz Gün İsmayılov Portreler dergisi söyleşisi
 
 
NGİ:Öncelikle benim çocukluk yıllarımı süsleyen 23 Nisan törenleriyle başlamak istiyorum. O törenlerin başka büyüsü vardı. Saatlerce ekrana kilitlenip, sizin içten sunumunuzla dünyanın dört bir yanından gelen çocukları izlemek en büyük zevkimdi. Bugün de o törenler yapılıyor ama aynı tadı almak mümkün değil.

HK: Olay şu. O zaman TRT tek kanaldı. 1979 dünya çocuk yılı ilan edilmiş. Fakat Dünya Çocuk Yılı’nı ilan edenler dünyada resmi bir çocuk bayramı olduğunu bilmiyorlar. TRT’nin tarihi boyunca yaptığı en güzel işlerin başında gelir bu törenler. Madem sizde çocuk bayramı var, dünya çocukları parlamentosu Türkiye’de toplansın kararı alınıyor. Bu benim en büyük gururumdur. Ben politikayı hiç düşünmedim. Politikayı sevmiyorum. Milletvekili ya da bakan olmak bana göre değil. Ama Tanrı bana bunu nasip etti ve ben TBMM’ye çıktım. Çocuk parlamentosunun açılış konuşmasını yaptım.  Mecliste hep çocuklar oturdu. Bu 4 yıl sonra yeniden tekrarlandı ve açılış konuşmalarını yine ben yaptım. Beni de herhalde o arada keşfettiler. Ben sunucuydum ama Milliyet Gazetesi’nde çalışıyordum. 23 Nisanı yıllarca yıllarca ben sundum. En büyük mutluluğum aradan geçen 25 yıl içinde törenlere katılan çocukların güzel haberlerini almak. İlk gelen çocuklardan 2 kız 2 erkeğin çoluk çocuk sahibi olduğunu öğrenmek beni inanılmaz derecede mutlu etmişti. Bir başka güzellik de, bir gün Taksim’de yürüdüğüm sırada 2 Macar delikanlısının beni Halit Ağabey diyerek tanımaları oldu. Çok güzel sohbet ettik, o kadar memnun kalıyorlar ki, Türkiye’ye tekrar tekrar geliyorlar. Üniversitede Türkçe bölümleri tercih ediyorlar. Bu bahsettiğim iki arkadaş öyleydi. Türkçe öğrenmişlerdi ve şirketleri onları bir sebepten dolayı Türkiye’ye göndermişti. Ama onlar burayı çok sevdikleri için tatillerini birkaç gün daha uzatmışlardı. Hayatımda bir çok iş yaptım ama, hiç birinden bu kadar zevk almadım diyebilirim.

NGİ: Mesleğinde elli yılı geride bırakmış bir sunucu olarak hala aynı enerji ve verimlilikle çalışıyorsunuz.

HK: Piyasadaki arkadaşlarımıza gidip bir iş teklifi ettiğiniz zaman öncelikle kaç para alacaklarını sorarlar. Ben işim maddi boyutuyla değil, öncelikle ne iş yapacağımı, onu sunup sunamayacağımı düşünürüm. Kafama uymayan bir iş olduğu için çok büyük paraları reddetmişimdir. Elbette benimde hatalarım olmuş, inanmadığım işleri yapmışımdır ama  bunların sayısı çok azdır. Herhangi bir kanaldan ayrılmışsam tümüyle manevi sebeplerden dolayı ayrılmışımdır. Seksen yaşındayım, bu yaşımda bir televizyon kanalında yeni bir program hazırlıyorum. Ayrıca Fenerbahçe TV’de onların ricası üzerine önemli bir belgesel yapıyorum. Genç sanatçı ve yazar arkadaşlarıma arşivimden zaman zaman malzemelerde veririm. Paylaşmak benim dünyadaki en önemli duygudur. Sevgiyi de paylaşırsanız artar. Ben bu yıl mikrofonda ellinci yılımı, aynı zamanda da ellinci evlilik yılımı kutluyorum. Magazin dünyasında insanların mutlu olmaları nadir görülen bir şeydir. Karım bu konuda bana çok destek olmuştur. Mutluluğumuzu karıma borçluyum diyebilirim.

NGİ: İnsanlar çocukluklarında biriktirdiklerini ilerleyen yaşlarında sermaye olarak kullanırlar. Çocukların dilinden bu kadar iyi anlayabilen Halit Kıvanç nasıl bir çocukluk geçirdi.

HK: Fatih’te doğdum. Fatih bugün Türkiye’deki bazı çekişmelerde bir taraf oldu. Halbuki ben çocukken Fatih, Laleli ve Beyazıt üniversite semti, aydınlık ve ışıklı semtlerdi. Annem başını örterdi. Babam geleneklerine sadık bir insandı. Ben Fatih Cami’inin yanındaki boş arsada top oynayarak arkadaşlar edindim. Maçımızı bitirir beraber sinemaya giderdik. Ağabey kavramı bizim için önemliydi. Ağabeyler hep iyi nasihatler verirlerdi. Annem okuma yazma bilmezdi. Babam Arapça yazar ve okurdu. Hiç okuma yazma bilmeyen annem, benim birden fazla yabancı dil öğrenmem için bütün imkanlarını seferber etti. Orta halli bir aileydik. Çok sıkıntılı durumlarda olduğumuzda dahi, annem beni alır tranvaya bindirir, Harbiye’de Fransızca dersi almaya götürürdü. Annemin bir takım ilkeleri vardı. Liseyi bitirmeme on gün kala babamı kaybettim. Ağabeyimle  oturmaya başladım, kendisi maaşlı bir memurdu. Bu aralar Müjdat Gezen’in hayatını yazıyorum, bunun nedeni de Müjdat’ın komedyenlik  yeteneğinin Kemal Kıvanç’tan, yani ağabeyimden aldığını söylemesidir. Liseyi bitirince ağabeyime çalışacağımı söyledim. “Hayır” dedi. Beni o üç kuruş memur maaşıyla okuttu. Allah da bana imkan verdi ve sağlık verdi, bende bugünkü bu tempolu yaşamımı sürdürebiliyorum. Bugün ben de elimden geldiğince, her ne kadar onlar bilmese de birkaç çocuğun eğitimine önemli ölçüde destek veriyorum. Hayatta en iyi yaptığım şey de paylaşmaktır zaten.

NGİ: Hukuk fakültesini başarıyla bitirdiniz. Sonra kısa bir dönem yargıçlık yaptınız. Ama mesleğinizi sürdürmediniz. Neden?

HK: Babam ticaretle uğraşırdı. Bir vapur dolusu malları batmış . O zamanlar sigorta diye bir şey yok tabii. Bu durum bizi çok büyük sıkıntılara soktu. Kimseye borçlu kalmamak için koca yalısını satmış. Ben doğduğumda kirada oturan, orta hali bir aileydik. Bütün bu nedenlerden dolayı çocukken bana “Memur olmak güvencelidir” diye öğretmişlerdi. Ama ben öyle hakim, yargıç olabilecek tipte bir adam değildim. Memur olmadım ama başka başarılara ulaşmayı başardım. Babam maalesef hiçbir şeyimi göremedi. Kemal ağabeyim ise üniversitemi ve radyo spikerliğimi görebildi. Ama anneme televizyonculuğumu bile gösterdim.

NGİ: Biraz yargıçlık günlerinizden bahseder misiniz?

HK: 1950’li senesinde ben aslında Harbiyeli olup dünyayı gezmek istiyordum. Bana o zaman hukuku bitirip, iki sınavıda verince Harbiyeli olacağımı söylemişlerdi. Ama hukuku bitirdikten sonra tayinim çıktı. Gidişimde çok zor olmuştu. Kozluk denen bir yere 13 saat katır sırtında yolculuk yaptım. Kozluk’un etrafı yasak bölgeydi. Issız, bir köy gibi bir kasabaydı. Ama halkı beni çok sevdi. Orada kaldığım süre içinde sadece süt, peynir ve yumurta yediğimi hatırlıyorum. Kürtçe öğrenmek zorunda da kalmıştım. Çok ilginç olaylar da oluyordu. Mesela imam nikahlı karı koca boşanmak için mahkemeye gelirdi, bana ve hukuka olan inançları bozulmasın diye ellerine, onları boşadığıma dair bir kağıt verir gönderirdim. Kozluk’a giriş çıkışlar yasak olduğu için, hayvanlarını otlatmaya gelen çobanlar bile tutuklanıp bana getirilirdi. Bende hepsini serbest bırakırdım. Bir süre sonra Siirt savcısı beni aradı. “Sen herhalde çok gençsin,buraların düzenini bilmiyorsun, bu vatandaşları serbest bırakman doğru değil” dedi. Ben tutumumda ısrarcı oldum. Sonrasında yargıtaydan benim verdiğim bütün kararların doğru olduğu ve örnek teşkil edecek kararlar olduğuna dair yazı geldi. Bu da beni kısa süren yargıçlık hayatımda mutlu eden olaylardan biridir. Gerçekten zor ve güzel günlerdi.

NGİ: Spikerliğe başlamanız nasıl oldu?

HK: Üniversite ikinci sınıfta ben yazmaya başladım. O sıralarda gazeteciliği sevmeye başladım. Ama avukatlığıda okumak zorundaydım. Mahkeme kapıları bana göre değildi ve avukatlığı bir türlü sevemedim. Gazeteci olursam da bana 630 lira veriyorlardı. İtalya’daki Türk futbolcularla röportaj yapmak için İtalya’ya gittiğimde bu parayla 3 ay kaldım. Oradan Avusturya’ya geçtim, cumhurbaşkanıyla görüştüm, o arada papayla röpotaj yaptım. Papayla röportaj yapmam Türkiye’de manjet oldu. Çünkü yanına yaklaşmak bile imkansızdı. Maçlarında radyolardan sunulmasında önemli katkılarım vardır. Televizyon yeni kuruluyordu ve ben 6 aylığına BBC’ye davet edildim. Benden çok memnun kaldılar ve 5 senelik kontrat teklif ettiler.

NGİ: BBC’nin meslek hayatınıza katkıları nelerdir?

HK: Radyonun Türkçe servisinde çalışıyordum. Beni çok önemli programların mutfağına soktular. Spor programlarında oturup spikerlerini dinlerdim, bazen bana sorular bile sorarlardı. Dünyanın en önemli insanlarıyla röportaj yapma şansını orada yakaladım. 4 bin paund maaş alıyordum ki, bu çok iyi bir rakamdı. O parayı biriktirerek oradan Almanya’ya geçtim. Ve Türkiye’ye Mercedes alarak döndüm.

NGİ: TRT televizyonunun kurulmasının en yakın tanıklarından birisiniz.

HK: Yurtdışından dönüşüm tam da TRT’nin kurulduğu döneme denk geldi. BBC’de edindiğim bütün tecrübeleri televizyonda uygulama şansını da elde ettim.  Televizyonda ilk spor sunuculuğunu ben yaptım. Akdeniz olimpiyatlarını sunuyordum. Yurtdışındaki yenilikleri Türkiye’de uygulamaya çalıştım ama hep şiddetle karşı çıkıldı. Türkiye’de şartlar çok zordu. İmkanlar çok sınırlıydı. BBC’de iş için bir yere gitmek istediğimde, tren bileti almalarını isterdim. “neden tren bileti, uçakla gidebilirsiniz” derlerdi. Her türlü imkan iş için seferber edilirdi. İzmir’e maç anlatmaya gittiğimde bana sadece yemek parası vermişlerdi, içtiğim meyve suyunun parasını benden almışlardı. Bu alışkanlık yüzünden İngiltere’de yemek yediğim vakit, masraf listesine yemeğin parasını yazar içkiyi cebimden öderdim. Muhasebe “neden içtiğiniz içkinin parasını siz ödüyorsunuz, bunu bizim ödememiz gerekir” demişti. Disiplin çok önemliydi. Montaş saatimi beş dakika aşmama bile izin vermezlerdi . Kısacası her anlamda çok  şey öğrendiğim bir okuldu BBC benim için. Türkiye’de çalışma arkadaşlarım çok  iyi idi. Arkadaşlık ve paylaşım duygusu çok ön plandaydı.

NGİ: Canlı yayınlarda hatalar kaçınılmaz olabiliyor.

HK: Canlı yayınlarda çok eğlenceli zamanlarım oldu. Elbette hatalar yaptığım anlarım da, ama onları ustalıkla, espirili bir dille telafi etmeye çalışmışımdır. Herkesten bir şeyler öğrenmişimdir. Benden çok genç arkadaşlarım, bazen özellikle maç sunumlarımda yakaladıkları hatalarımı söylerlerdi, ben de onların uyarıları doğrultusunda düzeltmeye çalışırdım.

NGİ: Futbola olan ilginizi sizi tanıyan herkes bilir. Çocukluktan gelen bir merak mırdı bu?

HK: Evet, çocukluğumda mahallede arkadaşlarımla sürekli top oynardım. Fatih’te oturduğum sırada bir sürü vasıtaya biner, Fenerbahçe’nin maçlarını izlemek için Kadıköy’de oturan amcama giderdim. Ağabeyim enteresan bir adamdı, takım tutmazdı, bulduğu her maçı seyretmeye giderdi. Ben ondan aldığım heyecan ve zevkle futbolu sevmişimdir.

NGİ: Halit Kıvanç’a bugünkü başarısını ve ününü getiren elbette meslek hayatı boyunca verdiği mücadele ve birçoğunu bizim bilmediğimiz nice önemli başarı öyküsü.

HK: Allah bana çok şans verdi. Ben de bu şansları çok iyi kullandım. Mesela TRT bir gün beni İspanya’ya yolladı, ben kendim ek bir bütçe ayırarak önce İtalya’ya, oradan İspanya’ya geçtim. Döndüğümde, dünyadaki küçük devletler diye bir yazı dizim oldu ve çok beğenildi. Atatürk’ün kızı Sabiha hanım hiç kimseyle konuşmazdı. Yine onun hakkında 10 Kasımda yazı dizisi hazırlayan kişi benimdir. Demirel’le çok sık görüşürdük. Özal’la birbirimize fıkralar anlatırdık. Çok sıkıntılı zamanlarım da oldu ama hiçbir zaman bu ilişkilerimi suiistimal etmedim. Beni bir şehre maç anlatmaya gönderirlerdi ama ben oradan bir sürü röportajla dönerdim. Magazin ve sporu yıllarca bir arada götürdüm.

.
.

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org