Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

TÜRKAN SAYLAN Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

Cemil Topuzlu'un Oğluna Alıyorlar Annemi
15.05.2009
Okunma Sayısı : 13488
Oy Sayısı : 6
Değerlendirme : 5
Popülarite : 3,89
Verdiğiniz Puan :
 

 

Cemil Topuzlu'un Oğluna Alıyorlar Annemi
Türkan Saylan
.
.

Önce İngiltere'de bir düğün  yapılıyor, sonra bir de İstanbul'da. Topuzlu'lar  çok seviyorlar annemi, annem de onları. Görümceleri var, yaşıtları genç kızlar. Güzel günler geçiriyor annem onlarla. Topuzlu ailesi Türkiye'nin  gelişmesinde önemli  etkileri olan bir aile. Batı  düşüncesiyle yetişmiş aydın  insanlar.

Cemil Topuzlu bir cerrah, birçok görevde bulunmuş, belediye başkanlığı yapmış. Tabii balolar, davetler oluyor ve onlar da katılıyor hep. Annem bu  balolardan  birinde Atatürk'le karşılaşıyor ve dans ediyorlar. Cemil Topuzlu'nun  torunu  Cemalettin Topuzlu var; o da profesör.

Annemin eski eşinin oğlu yani. Benden bir vey aiki yaş küçük. Annem ilk eşinden ayrılınca o da başka bir İngiliz hanımla evleniyor. Onların oğlu meslektaşım  aynı zamanda. Zaman zaman karşılaşırız. Geçenlerde konuşurken benim bilmediğim bir ayrıntıyı  anlattı. Annem, Atatürk'le dans ettiğini,  çok yakışıklı  ve çok kibar bir adam olduğunu anlatırdı,  mavi gözlerinin  olağanüstülüğünden  söz ederdi, ama bu  ayrıntıdan  söz etmemişti.

Atatürk,  annemle dans ederken  ona bir iltifatta bulunmuş. Ona, "Çok güzelsiniz tıpkı bir Limoge vazosuna benziyorsunuz" demiş. Ne ilginç değil mi? Bana ilginç geldi  çünkü ona bir gül, bir kelebek kadar güzelsiniz demiyor. Bir sanat nesnesine benzetiyor. Limoge vazosunu  tanıyor, ondaki  zerafeti anlamış ve benzetmeyi  bununla yapıyor. Mustafa Kemal'in  kültürünü de gösteriyor bu  iltifat.

Her neyse, işte annem böyle bir hayat yaşarken , o sırada babam da Almanya'dan dönmüş, işini kurmuş, yakışıklı  bir genç. Babam 1900 doğumlu. Güzel Lili'den  sekiz yaş büyük. Bir baloda karşılaşıyorlar. İkisi de çok etkileniyorlar ki,  babam  atlıyor gidiyor İngiltere'ye. Atlıyor gidiyor dedim ama o dönemde  uçak  filan  yok,  İstanbul'dan  İngiltere'ye gitmek öyle kolay değil. Birmingham'da Lili'nin  annesini ve babasını  buluyor.

Dedemle ninemi yani. Diyor ki, kızınız evet, çok zengin  bir adamla evli ama mutlu değil. Ben ona aşık oldum, evlenmek  istiyorum. Gelin,  siz de yardımcı olun, ondan  ayrılsın,  benimle evlensin. Nasıl bir operasyon yapıyorsa, beceriyor; alıp getiriyor onları Türkiye'ye. Annemi ve eşini ikna ediyor gayet  uygar  bir biçimde. Annem ayrılıyor ve babamla evleniyorlar 1934'te. Sıraselviler'de, Murat Apartmanı'nda babaannemle birlikte oturmaya başlıyorlar.

O zamanlar Sıraselviler önemli bir mühit. Babam Alman firmalarıyla çalışıyor,  köprüler yapıyorlar. Haydarpaşa'da tren yolunun  üsütünden  geçen ilk köprüyü yapan  babam. Anadolu'nun  her tarafına koşturuyor. Annemi çok zengin bir aileden  ayırıp  getirdiği için ve çok sevdiğinden  onu alıştığı lüksten  yoksun etmek istemiyor. Anımsarım,  çocukluğumda evimizde dantel başlıklı hizmetçiler, aşçılar, ütücüler vardı. Kristaller, gümüşler belli bir yaşam  standardının aksesuarlarıydı. Sonra hepsi satıldı gitti  bu eşyaların.

Babaannemin  iki oğlu varmış. Babam ve amcam liseden Sultanahmet'teki  evlerine dönerken, Galata Köprüsü üzerinde askere alınıp Balkanlar'a gönderilen gençlerden. Babam Galiçya'ya, amcam İşkodra'ya gidiyor savaşta. Amcam  saralı olarak dönmüş askerden. Ben küçükken, Eskişehir'de bir yerlerde öldü. Babaannem babamdan  hiç  ayrılmamış. Hatta annemle evlenmeden  epeyce önce babam bir Yugoslav balerinle, Xenya ile beraber oluyor. Onu İstanbul'a getiriyor. Evlenmek istiyorlar; ama Xenya'nın anne babası yok. Dedesiyle ninesi büyütmüş.

Fasih Galip'i de al gel,  burada yaşayın, diyorlar torunlarına. Babamın adı o zamanlar Fasih Galip. Saylan soyadı alınmamış. Babaannem  ayak diretiyor, burada yaşayın  diye. İki sevgili  evlenemeyince ağlaya sızlaya ayrılıyorlar. Babam annemle evlenince de bırakmıyor babaannemi ve hep birlikte yaşıyorlar. 1934'te evlendikten  bir yıl sonra, 13 Aralık 1935'te ben  doğuyorum. Babam outuz beş,  annem  yirmisekiz yaşında. Çocuk  özlemleri var demek ki.

Alman Hastanesi'nde doğuruyor annem beni. Sonra kardeşlerim  evde doğuyorlar. İlk çocuk  telaşı , korkusu herhalde. Babam için benim  farklı  bir yerim vardı. Hepimizi severdi ama bana farklı bir ilgi  gösterirdi. Yedi yıl içinde beş  çocuk  doğuruyor annem . Benden  sonra iki erkek kardeşim Turgut (1936) ve Tuğrul (1939), onlardan  sonra kız kardeşim  Turhan(1940) ve en  küçük  erkek kardeşimiz Gündüz (1942)

Babama kalsa o da T'li bir şey olacaktı  mutlaka ama Gündüz'ün adını  ben koydum. Yedi yaşındaydım  daha. Mahallede kıvır kıvır saçlı, Gündüz adında bir çocuk vardı. Sanırırm, çaktırmadan ona aşıktım.

Babama epeyce ısrar ettim  Gündüz adı için; o da beni kırmadı.Ben okul  çağına gelmiştim; ötekiler de hemen arkamdan geliyorlar. Gündüz, daha bebekken zatürre oldu. Bizimkiler telaşlandı ve Türkan'ı okula gönderirsek  bir sürü hastalık getirecek  eve; iyisi mi bu yıl  göndermeyelim , dediler.

Bana öğretmen tutuldu. Turhan  öğretmen. 32. İlkokul'un  öğretmeni. Beni yetiştiren  üç ayrı  hoca vardı o sırada. Bir din hocası, bir müzik hocası, bir de Turhan öğretmen. Ben okula gitmedim ama hepimiz hastalanmaya devam ettik. Eczacı Şen Efendi ve doktorumuz Şahin Efendi'den uzak kalamıyoruz. Şahin Efendi gelip yakı yapıyor, şişe çekiyor. Ev revir gibi.

Beş çocuk yatakta. Ben dokuz yaşına bastığımda Turgut sekiz, Tuğrul'da altı yaşındaydılar. Ben sınava girip 4. sınıfta okumaya hak kazandım ve 32. İlkokul'da Turhan öğretmenin  sınıfına yazıldım.

Turgut'la Tuğrul'u ise Galatasaray'a yatılı  verdiler annemler. Ben dördüncü  sınıfa başladım ama görmediğim bir sürü  ders vardı. Onları da öğrenip  sınıf arkadaşlarıma yetişeyim diye öyle bir çalışıyordum ki çöpe döndüm. Bu kız verem filan olacak bu gidişle dedi annemler ve Cumhuriyet Bayramı'ndan sonra beni 3. sınıfa indirdiler.

Çok iyi bir eğitim  aldık 32. İlkokul 'da. Zaten küçük bir sınıftı. Çok az kişiydik. Turgut'la Tuğrul  Pazartesi  okula gidip Cumartesi dönüyorlardı. Çarşambaları annem ziyaretlerine gidiyor,  ihtiyaçlarını  götürüyordu. Okurken  de hastalıksız kalmadık.

Bulaşıcı  çocuk hastalıkları evimize girip  hepimizi dolaşıyordu. Başkalarının çocukları  hasta oldukça annem, "Tabii ki olurlar. İyi beslenemiyorlar, doğru dürüst  bakılmıyorlar ki" der, kendine övünme payı çıkarırdı ne kadar  iyi çocuk yetiştriyor diye; ama ne kadar büyük  söylediyse başına geldi. Bize o kadar  çok özen  göstermesine karşın  biz hastalandıkça çok üzülürdü, sanırım  içten içe de untanırdı da!

Babaannem kaynana, annem gelin. Galiba yaşlandığı günlere kadar babaannemin  annemin  üstünde  görünmeyen  bir baskısı  vardı. Bizler çocuk olarak  onu  çok sever,  sürekli onun yanında anlattıklarını  dinler, eğlenirdik.

Babaannem  bizi  epeyce oyalamıştır ve bütün çocukların yaşlıları  sevmesi  gibi,  onunla mutlu olduk, onu sevdik. Babaannem bize annemi çekiştirirdi kimi zaman, ama annem onunla pek  tartışmazdı. 

Hiç kavga etmediler. Aralarında biraz iğneli bir resmiyet vardı. İkisi de birbirlerine "hanımefendi" derlerdi. Annem,  babaanneme hiçbir zaman anne demedi. O da kızım demedi anneme.

Hanımefendi daha sonra "hanım"a dönüştü. Babaannem  iyice yaşlanınca annem ona "babaanne" dedi. Ölünceye kadar kendi  açılarından  mutluluklar ve mutsuzluklar yaşadılar ama galiba anneminki  biraz daha trajediydi.

.

.
.
TÜRKAN SAYLAN Gözüyle Kimdir Başarıları Linkler Kendi Sesiyle Fotograf Albüm Kitap Tavsiyeleri TV Tüm Yazıları TÜRKAN SAYLAN Odası Lider Arama

.
.

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org