Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

YAŞAR NURİ ÖZTÜRK Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

"Atatürk'ten Sonraki CHP": Prof.Dr.Yaşar Nuri Öztürk - 26.09.2005
02.10.2005
Okunma Sayısı : 11882
Oy Sayısı : 18
Değerlendirme : 4,5
Popülarite : 5,65
Verdiğiniz Puan :
 

 

“Atatürk'ten Sonraki CHP” : Prof.Dr.Yaşar Nuri Öztürk -26.09.2005

Başlık, bir kitabımın adı. Başka bir deyişle, bendenizin CHP serüveninin ve bu vesileyle Türkiye’ye duyurmak istediğim kaygılarımın 224 sayfalık belgesi...

Kitap, siyaset serüvenim münasebetiyle farkına vardığım gerçekleri anlatmak ve bu gerçeklerden hareketle ortaya koymak niyetinde olduğum siyasal projeleri insanımıza duyurmak için yazıldı.

Yani kitabın amacı kişisel öfke veya kırgınlıklara cevap aramak değil, Türkiye’ye bir şeyler söylemektir.

Nedir o ‘bir şeyler?’

Bugünkü Türkiye’de, dinci ve inkârcı ekiplerin aldatmalarından bağrı yanmış kitlelere tek ümit ve güven odağı olmuş Halkın Yükselişi Partisi (HYP) nin hareket noktası olan ilkeler hakkında ipuçları verebilecek bazı satırları buraya aktarmak istiyorum.

CHP, tarihi boyunca kendisini “Atatürk’ün partisi” olarak tanıtmış ve kitleleri sürekli bir biçimde bu söylemle kendine çekmek yolunu seçmiştir. Ama başarılı olamamıştır. Çünkü:

CHP, Atatürk’ü yaşayıp yaşatmamış, sadece baskı ve dayatma aracı olarak kullanmıştır. Tıpkı dincilerin dinin ahlak ve insanlık ilkelerini yaşamak yerine dini sadece dayatma ve aldatma aracı olarak kullandıkları gibi.

CHP’nin bu istismarları, Atatürk’ün Türk halkı tarafından bir ‘dayatma aracı’ olarak algılanma sürecini açmış ve özellikle dindar kesimin, Atatürk düşmanı Haçlı ve dinci odaklarca avlanıp aldatılmasına zemin ve gerekçe hazırlamıştır.

CHP, tıpkı Atatürk’ten sonraki genel başkanı İnönü gibi, Atatürk mirasına zarar vermiştir. En büyük zararı vermiştir.

Doğrusu şu ki, 1940’tan sonraki CHP, Türk milleti gözünde Atatürk’ün partisi değil, İnönü’nün partisi olarak görülmüş ve tescil edilmiştir.

Bugünkü CHP’nin “Biz Atatürk’ün partisiyiz” söylemi, Atatürk’ten sonraki CHP manzarasına uygun olarak ayaklarının üstüne oturtulduğunda şu şekli almaktadır: CHP, Atatürk’ün partisi değil, kurucusu Atatürk olan bir partidir. Bu ikisi çok ama çok farklı şeyler...

Bugünkü CHP, kurucusu Atatürk olmakla birlikte Atatürk’ün partisi falan değildir. Bu âlemden ayrılmış bir insanın partisi olmaz. Bu söylem, her şeyden önce felsefî anlamda yanlıştır. Ama Atatürk’ün mirasına yakışan, Atatürk’ün ilkelerini, ideallerini hayata geçiren parti olabilir. Ne yazık ki CHP bu değildir.

Atatürk Batıcı mıydı?

Hayır, Batıcı değildi. Atatürk; çağcı, akılcı, bilimci, gerçekçi idi.

Atatürk Batıcı değildi ama CHP’nin ikinci genel başkanı İnönü ve sonrakiler cümleten ve toptan Batıcıdırlar.

Özellikle İnönü, kapitalist, Amerikancı, liberal bir Batıcı idi. İnönü, Batıcılık adına, Atatürk’ün yarattığı birçok şeyi yerle bir etmiştir.

Atatürk, çağdaş uygarlığın üstüne çıkma ülküsünün öncüsüydü. Bu ülküye destek verecek, ivme kazandıracak nerede ne varsa onun peşindeydi Atatürk...

Dinci-bölücü yobazlar, İngiliz gizli servisinin kurduğu tuzağa  düşerek Atatürk’ü, “Müslümanları Batı’ya teslim eden zındık, deccal” diye anadursunlar; Batı, Atatürk’ü İslam dünyasındaki bir numaralı ve en yıkıcı düşmanı ilan etmiştir.

Atatürk bizi Müslüman Doğu’nun hurafe ve akıldışılıklarından uzaklaştırırken, bazılarının sandığı ve iddia ettiği gibi Hıristiyan Batı’nın kölesi, mandası filan yapmadı. Atatürk elbette ki yüzünü Batı’ya döndü, Batı’dan çok şey aldı. Ama bunun sebebi Batı’nın aklı, bilimi, ortak-evrensel insanlık değerlerini, insan haklarını temsilde öne geçmiş olmasıydı.

Bizim de bunlara ihtiyacımız vardı. Yani yitik malımız bunlardı. Nerede bulursak almalıydık; Batı’da bulduk, oradan aldık.

Haysiyetli ve iyi niyetli insanın soracağı soru şudur: Atatürk’ün bizi ileri ve yukarı çağıran talep ve söylemlerinde “Hedef Batı!”  mı deniyor yoksa, ilkelere mi yollama yapılıyor? Dediği açık:

“Muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkmak...”

Bu söylemin, bir coğrafyaya değil, bir ilkeler bütününe yollama yaptığı tartışılamaz. Atatürk’ün bu söylemi, İslam’ın yüce Peygamberi’nin müminlere emri ile aynı çizgiye oturmaktadır. Cenabı Peygamber, bilim için şunu söylemiştir:

“Bilim Çin’de de olsa gidip alın!”

Çin, putperestliğin sembol ülkesidir. Çin, coğrafî uzaklığın da sembolüdür. O halde, Hz. Muhammed bu sözüyle bağlılarına şunu buyurmaktadır: İlmin vatanı ve sahibi olmaz. İlim insanlığın ortak malıdır. Sizin de malınızdır. İlim, putperest diyarlarda da olsa, dünyanın en uzak yerlerinde de olsa onu gidip bulup almalısınız.

Hz. Peygamber şunu da emretmiştir:

“Hikmet sizin kaybolmuş malınızdır; onu nerede bulursanız alın!”

Bu sözle de bilim, düşünce, felsefe, sanat, kültür gibi insanı yukarı boyutlara taşıyan değerlerin tümüne işaret edilmektedir. Bu değerler nerede  iseler oraya gidilir ve onlar oradan alınır. Bugün Doğu’da, yarın Batı’da olabilirler. Önemli olan coğrafya değil, bu değerlerin kendileridir.

Kısacası, Tanrı Elçisi Muhammed Mustafa da Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal de (Muhammed ile Mustafa) aynı ruh ve zihniyetle aynı ilkeye dikkat çekmişlerdir. Birisi ümmetini, birisi de milletini aynı gerçeğe çağırmış, aynı ruhla donatmıştır.

İnönü CHP’si ise bu ‘ilkelere yollama’yı, coğrafyaya yollama şekline dönüştürüp Türk milletini ve Müslümanları Batıcılığa yönlendirmiştir.

Atatürk, solcu da değildi.

O, insancı ve Türkiyeci idi. CHP ise ta başından beri bir biçimde hep solcu olmuştur. Bugün de solculukta ısrar etmekte ve birçok ortak-evrensel değeri bu solculuk tutkusu adına nefret ve ürküntü aracına dönüştürmektedir. Sosyal demokrasi bunların başında gelmektedir. Bugün, Japonya’dan Danimarka’ya, ABD’den Almanya’ya tüm gelişmiş ülkelerde, sol ideolojiden tamamen uzak bir insanlık değeri olarak hayata geçen sosyal demokrasi, CHP ve onun öncülük ettiği Türk solunun ısrarı yüzünden ülkemizde hâlâ ‘solculuğun tapulu malı’ gibi algılanmakta ve bu inat, sosyal devletin hayata geçmesini sürekli engellemektedir. Çünkü CHP ve solun bu akıldışı inadı, dinci istismar odaklarına şu namert sloganı yaşatma imkânı vermektedir: “Sosyal demokrasi bir solculuk, hatta komünistlik ürünüdür; biz Müslümanlara yaramaz.”Bu zehirli söylem, Türkiye’yi talan eden küresel sömürü dinozorlarınca da beslenerek Türkiye’de paylaşım ve sosyal devlet ruhunu katletmektedir.

Atatürk’ün, tersine çevrilen veya görmezlikten gelinen en önemli icraatı dinle ilgili olanıdır. En önemlidir, çünkü o icraatın göz ardı edilmesinin başımıza açtığı dert kelimelerle anlatılacak türden değildir. Yıllardır kahrını çekiyoruz, daha nice yıllar çekeceğiz.

Atatürk’ün partisi olmakla övünen CHP’nin anlamadığı ve dikkate almadığı belki de bir numaralı değer dindir. Oysaki Atatürk’ün en iyi anladığı ve birçok şeyden önce dikkate aldığı değerlerden biri dindir.

Atatürk; din meselesindeki basîret, vukuf ve sezgileriyle de bir anıttır. O, bilmiştir ki, dini tanımadan insanı tanıyamazsınız. İslam’ı tanımadan Türk toplumunu ve İslam dünyasını tanıyamazsınız. Bu tanıma olmadan da Türkiye ile İslam dünyası ve İslam dünyası ile Batı arası ilişkilerde sağlıklı politikalar üretemezsiniz.

Atatürk’ten sonraki CHP bunların tümünden habersiz olagelmiştir.

Daha da önemlisi şudur:

Batı, 20.yüzyılın, Arnold Toynbee (ölm.1975) ve Andre Malraux (ölm. 1976) gibi  büyük düşünür ve stratejistlerinin 1940’lı yıllardaki uyarılarını dikkatle değerlendirerek, ideolojilerin çökmekte olduğunu ve büyük dinlerin yeniden sahneye oturacaklarını, bu süreçte bir numaralı odak noktasının ise İslam olacağını fark etti ve Müslüman ülkelere ve kitlelere karşı yeni stratejiler geliştirdi.

1940’larda Toynbee’nin uyarılarıyla başlayan ve 1990’lardan itibaren ABD’de Huntington, Almanya’da Udo Steinbach tarafından siyaset projelerine dönüştürülen ‘Dinler arası muhasebeler ve İslam’ meselesinde CHP kurmaylarının olup bitenlerden tamamen habersiz olduklarını, 18 ve 19.yüzyıl pozitivist-materyalist anlayışlarına saplanıp kaldıklarını görüyoruz.

Gerçek şu ki, başta İsmet İnönü olmak üzere,CHP kurmaylarının bir kısmının dine  kayıtsızlığı, bir kısmının ise karşıtlığı yüzünden din, dışarıdan güdülen Cumhuriyet ve aydınlık düşmanı dinci ekiplerin tekeline girmiş ve insanlık dışı yöntemlerle milletimizin ve Cumhuriyet değerlerinin aleyhine kullanılmıştır; kullanılmaktadır.

Laikliğin dine sırt dönmek, dinle ilgilenme işini dinci hurafe ve istismar odaklarına bırakmak şeklindeki algılanışının yarattığı büyük yıkıma, Haçlı beslemesi olmayan Türk aydınlarının bir kez daha dikkatini çekiyorum. Bu yıkım, Türkiye’ye ve Cumhuriyet’e büyük zararlar vermiştir ve vermeye devam etmektedir. Bu hüsranın bir numaralı müsebbibi ise Atatürk’ü ve laikliği yanlış okuyan, çağın gelişmelerini ise hiç okuyamayan CHP aydınlarıdır.

Buna, ‘Türk Solu’ da diyebilirsiniz.

Bu Türk solu, bugün Yaşar Nuri’nin liderlik ettiği Halkın Yükselişi Partisi (HYP) ni, damarlarındaki İslam nefreti veya dine lakaytlık gafleti yüzünden, bir ‘imam partisi’ gibi lanse etmekte veya yok saymakta, HYP’nin adını ‘HÖY’ diye hakaret kısaltmalarıyla anma düşüklüğüne tenezzül ederek kıskançlık komplekslerini tatmin yönüne gitmekte, öte yandan,  dıştan güdümlü hıyanet dincilerinin Türkiye’deki aydınlık ve direnç kalelerini bir bir düşürmelerinden şikâyetçi olmaktadırlar.

Bu zavallılar, bu hüsran sürecini durdurmanın tek çaresinin Yaşar Nuri ve HYP reçetesi olduğunu bir türlü anlayamıyorlar. Bunu anlamalarını Türkiye’yi seven solcuların bir biçimde sağlamaları gerekir. Başka bir çareleri yoktur. “Çaremiz vardır” diye ısrar ederlerse bilmelidirler ki, ‘solcu hizip’ niteliğinde yeni birtakım ‘partiler’ (!) üretip yeni kırılmalar ve hüsranlar yaratmanın ötesine geçmeleri asla mümkün olmayacaktır.

CHP ve solculuk tutkusunu, HYP’ye saldırma ve onu sindirme gerekçesi yapanların, Türkiye’nin Haçlı emperyalistlerce güdülen dinci ekipler eliyle yönetilmesine aymaz bir biçimde katkı sağladıklarını milletimize anlatmak bizim görevimizdir.

         


        

   

    1        2        3        4        5        6
     
        

        
    
        

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org