Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

YAŞAR NURİ ÖZTÜRK Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

KUR'AN Verileri Işığında AB-AKP Siyasetlerine Bir Bakış: Prof.Dr.Yaşar Nuri Öztürk -18.10.200
16.11.2005
Okunma Sayısı : 9333
Oy Sayısı : 14
Değerlendirme : 4,64
Popülarite : 5,32
Verdiğiniz Puan :
 

 

KUR'AN Verileri Işığında AB-AKP Siyasetlerine Bir Bakış:

Prof.Dr.Yaşar Nuri Öztürk -18.10.2005

"Avrupalıların namusuna güvenemeyiz!"
                              Mustafa Kemal Atatürk


Önce, konumuzun temel ayetini okuyalım:

"Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dostlar edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdır. Sizden kim onları dost edinirse/onları işlerinin başına getirirse o, onlardandır. Allah, zalimler toplumunu doğruya ve güzele kılavuzlamaz." (Mâide, 51)

Başta Ehlikitap toplumlar (Yahudi ve Hıristiyanlar) olmak üzere, İslam'a ve müslümanlara kötülükler yapmış toplumları ve kişileri dost edinmek, hele hele onları güdücü-yönetici mevkiine getirip müslümanların işlerini ve iplerini onların eline vermek, Allah'ın öfkesine çarpılmanın temel sebeplerinden biridir.

Bu pencereden baktığımızda, örneğin, Türkiye'nin AB tutkusu, önümüze sarsıcı tespitler çıkarmaktadır.

AB ve ABD gibi; zulüm, riya, sömürü toplumlarını, onların içine girip üyesi olmak (Kur'an'ın deyimiyle, içlerine dalmak) suretiyle iş ve emanetlerin başına getirmek, müslüman kitlelerin egemenliğini onların eline vermek Kur'an'ın değişik bağlamlarda dikkat çektiği büyük felaketlerden biridir.

İslam tarihinde bu felakete devlet adamı olarak ilk dikkat çeken önder Mustafa Kemal Atatürk oldu. Avrupalılar ve Avrupa hakkında değişik bağlamlarda defalarca tekrarladığı söz şudur:

"Avrupalıların namusuna güvenemeyiz"

İngilizlerden söz edilirken de şöyle konuşuyor:

"Milletimiz namusludur; namuslu muhataplar ister." (Atatürk'ün Bütün Eserleri, 15/87)

22 Eylül 1923'te konuştuğu Avusturyalı gazeteciye şunu söylüyor:

"Batı, haraplığımızı çabuklaştırmak için ne lazımsa yapmıştır." (Aynı eser, 16/118)

Atatürk'e göre, müslüman dünya "Sahte ve marazlı olan Avrupa hain siyasetinin asırlardan beri tatbik ettiği imha politikasından mâlül ve perişandır." (Atatürk'ün Bütün Eserleri, 10/40)

"Avrupa milletlerinin bizimle münasebetlerinin can damarı siyasî entrikalardır." (Aynı eser, 16/37) "Onlar bizi adam saymaz, bize karşı vefasızlığı namusa aykırı görmezler." (Aynı eser, 5/28, 56) Daha da ötesi, "Onlar bizi hayvan gibi görmektedirler." (Aynı eser, 4/389)

Atatürk, Hıristiyan Batı'nın müslümanlara düşmanlığı söz konusu edildiğinde özellikle İngilizlere yollama yapmaktadır. İşte birkaç tespit:

"Dinimizin ve bağımsızlığımızın haini olan İngilizler (Aynı eser, 10/108), müslümanların en alçak düşmanlarıdır." (Aynı eser, 12/314)

Avrupa'ya teslimiyetin sonucu İslam'dan kopmak olacaktır. Bakara 120.ayet bu noktanın altını çiziyor:

"Sen onların öz milletlerine uymadıkça Yahudiler de Hıristiyanlar da senden asla hoşnut olmaz. De ki, 'Allah'ın kılavuzluğu, erdirici kılavuzluğun ta kendisidir.' İlimden sana ulaşan nasipten sonra bunların boş ve iğreti arzularına uyarsan, Allah katından ne bir dostun/destekçin olur ne de bir yardımcın."

Onlara yaranmanın yolu, demokrasi veya çağdaşlaşma değildir; Kur'an'ın söylediği gibi, 'tam teslmiyet'tir. Ne var ki onlar, müslüman kitleleri teslim alırken, onları demokratikleştir-diklerini, uygarlaştırdıklarını, ıslah ettiklerini söyleyerek egemenlik kurarlar. Batı'nın bu şeytanî oyunu, Atatürk tarafından daha 1922'de ayrıntılarıyla ifade edilmiştir. (bk. Atatürk'ün Bütün Eserleri, 12/312)

Atatürk; 'Müslümanlara demokrasi ve özgürlük' sakızını en çok çiğneyen ABD'nin müslümanları aldatmada çok ustaca oynadığını da çok erken bir devirde görmüştür. 10 Kasım 1919 gibi çok erken bir tarihte şöyle diyor ABD için:

"Bu maddî ve menfaatperest devletten büyük bir şey beklemek doğru değildir. Dostumuz yoktur. Dostumuz millî birliğimizdir." (Aynı eser, 5/130, 131)

Mâide Suresi'nin 52-53.ayetlerinde, Ehlikitap'ı dost ve güdücü  yapanların hangi gerekçeleri dillerine dolayacakları da mucize bir ifadeyle gösterilmiştir. Ayetler, günümüzde müslüman-ları AB-Hıristiyan egemenliğine teslim etmeyi bir hizmet ve başarı gibi sunmaya çalışan kadroların ruh hallerini, dayanaklarını, zaaf ve hastalıklarını da ortaya koymaktadır:

"Kalplerinde hastalık olanların, 'Başımıza bir felaket gelmesinden korkuyoruz.' diyerek onların içine daldıklarını görürsün. Olabilir ki, Allah, bir fetih yahut katından bir buyruk getirir de bunu yapanlar, benliklerinde sakladıkları şeye pişmanlık duyar hale gelirler. İman edenler derler ki, 'Şunlar mıdır o tüm güçleriyle sizinle beraber olduklarına yemin edenler?' Bütün amelleri boşa çıkmıştır da hüsrana uğrayanlardan oluvermişlerdir."

Demek oluyor ki, Ehlikitap'ı dost ve güdücü yapanların âkıbetleri hüsrandır. İçlerinde saklı hesapları vardır ve kalpleri hastadır. Haçlılar önünde zilleti müslümanların başına musallat edenler, teslimiyetlerini, "Başımıza bir iş gelmesinden korkuyoruz!" diyerek mâzur ve meşru göstereceklerdir.

Kur'an'ın bu mucize ihbarının, Türkiye'deki siyasal İslam'ın ülkeyi AB Hıristiyanlar kulübüne teslim ederken yaptığı savunmada aynen tecelli ettiğini görmekteyiz.

"AB'ye üye olacaksınız!" yalanının peşine takılarak, Haçlı Batı'nın, Kıbrıs başta olmak üzere, istediği her şeyi vermeyi siyaset yapanlar, bu yıpratma ve çökertmeyi şöyle savundular:

"Bizim Brüksel'e büyük tavizler vermemiz, Ankara'nın şerrinden Brüksel'in şefaatine sığınma ihtiyacından doğmuştur."

Bu söz, AKP'nin önde gelen temsilcilerinden biri tarafından, Birlik Vakfı toplantısında söylenmiştir. (Haber için bk. Yeni Çağ Gazetesi;  Arslan Bulut'un köşe yazısı, 4 Ekim 2005)

Bu sözü nakleden gazeteci-yazar Arslan Bulut şunu ekliyor: "Bu ifade AKP hükûmetinin stratejisinin temelidir" 

Kur'an, Haçlılara teslimiyetin, müslümanları mahvolmaya götüren uydurma gerekçelerini, AKP temsilcisinin sözlerindeki hemen hemen  aynı kelimelerle tanıtmaktadır:

"Başımıza bir felaket gelmesinden korkuyoruz." (Siyaset dincilerinin deyimiyle, 'Ankara'nın şerrinden' korkuyoruz)

AKP temsilcisinin o sözü ne anlamda kullandığını milletimizin takdirlerine bırakarak şunun altını çizmek istiyorum:

'Ankara'nın şerri' tâbiri, siyasal İslam'ın lügatinde, ilk günden beri Atatürk mirasını ve Türk ordusunu ifade etmek için kullanılmaktadır ve tarihin en büyük Atatürk düşmanı olan İngiliz gizli servisinin müslüman dünyaya saldığı sloganlardan biridir..

Kur'an, İslam'dan sapma ve Ehlikitap tarafına geçmenin sonuçta ne anlama geleceğini ve arkasından neyin zuhur edeceğini de yine Mâide Suresi'nin 54. ayetinde bildirmiştir:

"Ey iman edenler! İçinizden kim dininden dönerse şunu bilsin: Allah, yakında, kendilerini sevdiği ve kendisini seven, müminlere karşı boynu bükük, kâfirlere karşı başı dik bir topluluk getirecektir. Bunlar Allah yolunda tüm gayretleriyle didinirler, hiçbir kınayanın kınamasından korkmazlar. Bu, Allah'ın, dilediğine yönelttiği bir lütuftur. Allah, yaratılışı ve yarattıklarını genişletir, her şeyi bilir."

Bu ayet, müslümanları Hıristiyan ve Yahudilere teslim eden ve bunu "Başımıza bir felaket gelmesinden korktuğumuz için yaptık" veya "Ankara'nın şerrinden Brüksel'in şefaatine sığınıyoruz" diyerek savunan siyasetlerin ardından, Hakk'ı ve müslümanların haklarını düşünmenin ötesinde bir kaygısı olmayan kadroların geleceğini ve müslümanları kurtuluş ve zafere bu kadroların taşıyacağını muştulamaktadır.

Kur'an, müslüman kitleleri küfür güdümüne sokanların karşılaşacakları acıklı ve rezil edici âkıbeti de bildirmiştir. Aynı ayetlerde, onların bu âkıbete uğramalarının sebebinin yalancılık, aldatma, ikiyüzlülük olduğu da açıklanmıştır. Şu ayetler, günümüzde sahnede olan, tarih boyunca da emsali çok görülen 'küfre teslimiyetçi kadrolar'ı bütün çıplaklıklarıyla tanıtan mucize beyanlardır:

"Allah'ın kendilerine öfkelendiği bir kavmi dost edinenleri/onları işlerinin başına getirenleri görmedin mi? Onlar ne sizdendirler ne de onlardan. Bilip durdukları halde yalana yemin ediyorlar. Allah, onlar için şiddetli bir azap hazırlamıştır. Ne kötüdür onların yapmakta oldukları! Yeminlerini kalkan edinip Allah'ın yolundan alıkoydular. Küçük düşürücü bir azap var onlar için. Onların malları da çocukları da kendilerine, Allah'a karşı hiçbir şey sağlamaz. Ateş halkıdır onlar.Uzun süre kalacaklardır orada. Allah onları tekrar dirilttiği gün, size yemin ettikleri gibi O'na da yemin edecekler ve bir şey yaptıklarını sanacaklar. Dikkat edin, onlar yalancıların ta kendileridir. Şeytan onları kuşattı da Allah'ın zikrini/Kur'an'ını onlara unutturdu. İşte bunlar şeytanın hizbidir. Dikkat edin! Şeytanın hizbi hüsrana uğrayanların ta kendileridir." (Mücâdile, 14-19)

Kur'an, İslam'ın adını kullanan ama onu Kur'an dışı bir sömürge dini haline getiren siyasal İslamcılığın, müslümanları Haçlı düşmanlarına nasıl, hangi gerekçeleri öne sürerek, hangi hüsranlar pahasına teslim edeceğini çok açık beyanlar halinde ve asırlar öncesinden bildirmektedir. Ve bildirmektedir ki, bu mandacı-Batıcı siyaset kadroları, esas itibariyle ne Haçlı Batı'dandırlar ne de Müslümanlardan. İkiyüzlülük ve takıyye siyasetleriyle, 'içlerinde saklı tuttukları emelleri'ni gerçekleştirmek üzere hem onlardan görünmekteler hem de müslümanlardan.

Sonuç, Haçlı hizmetçilerinin hüsranı olacaktır ama müslüman kitleler ve Türkiye de çok büyük bir hasara uğrayacaktır.

Müslümanların AB münasebetiyle mâruz bırakıldığı aldatma ve yıkımın bu şekilde ihbar edilmesi Kur'an mucizelerinden birine daha tanık olmamızı sağlamıştır.


Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org