Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

YAŞAR NURİ ÖZTÜRK Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

Âlem FM: Mansur el Sabah sordu, YNÖztürk yanıtladı - 12.10.2006
27.10.2006
Okunma Sayısı : 9197
Oy Sayısı : 4
Değerlendirme : 4,75
Popülarite : 2,86
Verdiğiniz Puan :
 

 



- Değerli Hocam, birinci sorum, 2. Fransız İhtilali hakkında: Göz göre göre geçirdiler. Öncelikle bunun yorumunu almak istiyorum.

- Efendim, Türkiye bir Haçlı tasallutuna maruzdur, bunu söylüyoruz siyasete girdiğimiz günden beri ve Türkiye'nin sorunu, ana sorunu, başlık sorunu budur. Kürt sorunu değil. Ve bu tasallut, bu ana sorun, sorun yaratmaya devam ediyor. Türkiye'yi yönetenleri bugün bu emperyalist Haçlı güçlerle bugüne kadar sergiledikleri gafletle malul işbirliği içinde yakaladılar ve elden bunları kaçırmadan, bir takım tarihî iştahlarını tatmin ediyorlar. Dünya tarihinde bir ulusa böylesine alçakça oyun oynandığı görülmemiştir. Ve tabi,  Avrupa Birliği; şunu çekin bu talebi dedik, bakın hâlâ çekmiyorlar. Ben isterim ki bununu cevabı yarın sabah Ayasofya'yı, bu Ramazan günü müminlerin namazına, niyazına, ibadete açmaktır. Hiç değilse buradan başlamak lazım.

Bakın Türkiye yıllardır ve özellikle de son 4 yıldır, bütün sorunlarla yüzleşmek, gerçeği kabul etmek, acı gerçeği kabul etmek yerine sorunlarını ve kendisine oynanan oyunları hasırın altına süpürüyor, halının altına süpürüyor.

- Hep böyle oluyor, evet.

- Halının altına süpürmek yöntemi bir gaflet ve dalâlet yöntemidir. Hele bir takım hainlerle de desteklenirse ülkeyi tahribe götürür. Türkiye'nin silkinmesi, ayağa kalkması lazım. Demokratik bir halk seferberliği ile bu millet ayağa kalksın yoksa yeni bir Kurtuluş Savaşı'nın kanlı ortamına itiliyoruz. Ben bunu bağıra bağıra söylüyorum ve diyorum ki, ben Halkın Yükselişi Partisi'nin kurucu genel başkanı, lideri olarak-siyasete bunun için girdim- ey millet, eğer biz fikrimizle, zikrimizle, bilim adamlığımızla 20 yıldan beri sana söylediklerimizde bir tane yanlış çıkmamışsa, hepsi zaman tarafından doğrulanmışsa, şu söylediğimizin de altını çiz ve bunun üzerinde biraz düşün.

- Artı, sizin önderliğinizde, daha sonrada çıkan bir çok bilim adamı sizin söylemelerinizle aynı şekilde arkanızdan gelmiş oldu.

- Mansur Bey, benim söylemlerimden 6-7 tane ekol çıktı Türkiye'de...

- Evet, evet

- Hepsine teşekkür ediyorum, hepsinden Allah razı olsun. Bakın bugün Diyanet yeni bir açıklama yaptı. 20 yıl önceki söylemlerimden birinin  altın daha imza attı. Ne diyor? "İslam'da dinî diye bir nikâh yoktur." Mansur Bey bakın geriye doğru arşivler, ekranlara...

- Saim Yeprem açıkladı. Siz söyleyince de "Bu sosyete hocası da ne oluyor, nereden çıktı, dinimizi mi değiştiriyor?"

- Niye ben bunu söyledim, onu da irdeleyelim. Dinî nikâh kıydırmayanların eşlerine- affedersiniz edebime muhalif ama- "sürtük", kendilerine de onun mukabili olan, erkeğe söyleneni, söylüyorlardı. Çocuklarına da "piç" diyorlardı. Bunu kırmak için dedik ki böyle bir şey yok. İslam nikâhı, fıkha bakın, hiç sektelemeden tarihi boyunca akitler içinde mütalâa etmiş, ibadetler içinde değil. Öyleyse akit geçerli olan hukukun, kamu hukukunun ilkeleriyle taayyün eder ve oluşur. Dolayısıyla dinî nikâh falan diye bir tâbir İslam tarafından kabul edilmez. Bunu ne zaman dedik biz? 20 sene önce. Bakın kitaplarıma... Şimdi Diyanet bunca bize karşı çıkıştan sonra - tabi bugünkü başkanı asla itham etmiyorum, değerli bir arkadaştır, son derece müteşekkiriz kendisine-  tabi o kalkıp da "Ya bunları filan adam demişti, ona ne kötülükler etti bu ülkede bazıları, bir helallik alalım" dese kafasını uçururlar.

- Bir de Hocam, ben takip ediyorum. Köşe yazılarında da o sizi itham eden kişiler, sizin bütün söylemlerinizi gazetelerde yazıyorlar.

- Ama şu haysiyeti gösteremiyorlar: "Ya, yazık oldu, hakkını helal etsin bize. Olur işte öyle, yanlış anladık, fikirdir bu nihayet" demiyorlar. Deseler, ben onların hepsinin elini öperim. O haysiyeti gösteremiyorlar, o da ayrı bir iştir. Ama tarih bunları görüyor. Çünkü 60 küsür kitabım altında imzam, 80'li yıllardan beri dünyanın önündedir. Şimdi onları geçelim.

Ülkenin bakın geldiği yer burası. Şimdi hâlâ ben aynı şeyi tekrar ediyorum. Hâlâ demokratik bir halk seferberliği ile Ortadoğu, BOP ve ılımlı İslam projeleri çerçevesinde Türkiye'ye yöneltilen çökertme ve yok etme hareketine karşı; bu coğrafyayı, bu coğrafyanın dinini, dilini ve aynı zamanda Batı'yı da bilen, bunları birleştiren bir insan, bir siyasî figür, bir siyasî lider sıfatıyla hâlâ ülkenin önüne, etrafında birleşilecek ve vaz geçildiği zaman büyük bâdirelerle karşılaşılacak bir proje koyuyorum. Yani Halkın Yükselişi Partisi, partilerden bir parti değil. Böyle tarihî bir misyonun, bir imanın, bir davanın 1940'lardan berinin Türkiyesinde, bir seçenek, bir alternatif olarak milletin önüne kondu.

- Değrli Hocam, Bekir Coşkun'un bir yazısı var. "Hepsi aynı partidir" diye, köklerini sıralamış, siz hariç.

- Temel söylemimiz: Analardan danalar... bunu diyoruz. Teşbihtir bu. Hepsine saygım sonsuzdur, hepsiyle kucaklaşırız. Ama analardan danalar, bir teşbih, tarihî  bir söz.  Türk siyasetinde ana-dana kısır döngüsünü kıran tek siyasî teşekkül var bugün: Halkın Yükselişi Partisi... Seçime girecek. Şimdi bazıları, dün yine Zaman Gazetesi bir görüşme yaptı.

-Şimdi oraya geliyoruz Hocam. Bugün bütün gazetelerdesiniz.

- O, Aktüel'deki röportajla ilgili, hepsine teşekkür ediyorum.

- Bir parti genel başkanı heyetiyle geldi, görüştü benimle İstanbul'da. Yeni bir faaliyet var. 3 Kasım'da iktidar olan iki partinin, iktidarda olan partilerden ikisinin, ikisinden birinin şemsiyesi altında, "küçük partiler" dedikleri - bizi de oraya sokuyorlar, küçük olduğumuza nereden hükmediyorlar, biz seçime girmedik ki!..

- Henüz küçük bir parti diyor bugün Star Gazetesi...

- Ama nerden? Benim 20 yıllık geçmişim ne oldu, buharlaştı mı?

- Hocam bunlar parmağa bakıyorlar. Sizin meşhur "tek parmak" var ya, söyleminiz.

- Hayır, benim tek parmağım yok; o, Mecils'te tek parmak. Kadrolarımıza bakmak lazım. Kadrolarımız Türk siyasetinde bugüne kadar, Türkiye'nin birikimini en üst düzeyde ve en dürüst ve en güvenilir düzeyde parlamentoya taşıyacak bir yapılanmadır. 35 - 40 yıldır hukuk, basın ve üniversite hayatının içindeyim. İnsanın hasının nerede harmanlandığını en iyi bilenlerden biriyim, işim insan çünkü.

- Eyvallah

-Haa, o dirayetle Türk parlamentosuna taşıyacağım Türkiye'nin birikimini. Buna eğer bu millet, hayret verici bir biçimde karşı çıkmaz ve bize vekâlet verirse, bunu bütün cihan görecektir.

- Bir de Hocam, Aktatürk'ün söylemlerine samimiyetle bu kadar paralel giden bir görüş bugüne kadar ben görmedim. Hep sloganlar vardı... Ve Yunus'u, Mevlana'yı da işin içinde tutuyorsunuz.

- Anadolu Hümanizmi, kitaplarımdan biri... Bizim sosyal demokrat anlayışımızın esası. Deniz Baykal'ın bana, altını dolduracaksın dediği ama asla doldurtmadığı o proje; Anadolu Hümanizmi. O felsefenin 30 yıl üniversitede hocalığını yaptım. Yani bunu da söyleyelim. Biz bunları pazar yerinden, oradan buradan aşırmıyoruz.

- Hocam, bu güzel Ramazan gününde şöyle bir de dua edelim. HALKIN YÜKSELİŞİ olsun inşaallah diyoruz. Bugüne kadar bir çok şey yükseldi fakat halk yükselemedi ne yazık ki.

- Halkın omuzlarına basarak birileri yükseldi.

- Evet, artık birisi, halkın ayaklarından, kollarından tutup yukarılara doğru çekecek. İnşaallah size nasip olur diyoruz.

- Şimdi, bu Anadolu Hümanizmi; Yunus, Mevlana ve Hacı Bektaş'la başlayıp büyük Atatürk'le devletleşen bir büyük iman, felsefe ve insaniyetçiliğin ifadesidir. Bizim, sosyal demokrat anlayışımız bunun üzerine oturur, tabi çağdaş değerleri de iliklerine kadar değerlendirip milletimizin önüne projeler koyacağız. Bunu yapacak başka bir dirayette bir siyasetçi bugün Türkiye'de görmüyorum.

- Zaten, artık yangında son kurtarılacak gibi bir konumdasınız değerli Hocam. Cam kırılacak ve her halde o seçenek seçilecek. Hocam bir de son olarak, irtica var mı yok mu? Ne demek irtica?

- İrtica Türkiye Cumhuriyeti'nin, kurulduğu günden beri bir numaralı ve asla iki numaraya düşmeyen tehdidi ve belasıdır. İrticayı, 23 Nisan Olağanüstü Toplantısı'nda TBMM'de bu sene yaptığım konuşmada - şimdi dolanıp duruyorlar, ya orada bir konuşma var, bütün dünyanın ertesi gün bütün büyükelçilerin metnini istediği ve Meclis'in sağcısı solcusu dincisiyle bütün içerideki-dışarıdaki partilerin ortak talebiyle bastırdğımız bir şey - verdim; bir okuyun onu. Yani irtica dediğiniz şeyin bağlamları; hukuk, ilahiyat, felsefe... bunlar benim alt yapım, uzmanlık alanlarım. Böyle bir adam bir de siyasetçi kimliği ile bir irtica anlatmış Meclis'te. Kimse, oralara dolanmıyor. Bir tek Arslan Bulut Yeniçağ'da bunu aldı oturttu köşesine ve dedi ki, "Ne uğraşıyorsunuz?. İşte ben veriyorum, filan yerden alın, okuyun."

Şimdi, yapmıyorlar bunu? Bu siyasî bir çıkarcılıktır. Biz hâlâ siyaseti memleketin menfaatleri eksenine oturtamadık. Hâlâ bizim parti, bizim amblem ekseninde gidiyor bu iş. Onun için de, bakın, emperyalist güçler Türkiye'yi o yandan bu yandan budamaya devam ediyorlar.

- Değerli Hocam çok teşekkür ediyorum. Bir dua ile kapatılım. Önce ben bir dua edeyim. Kim insanlık için ve Türkiye Cumhuriyeti için ne düşünüyorsa, Allah ona milyon mislini versin diyorum. Sizden de güzel bir dua alalım, hayır dua alalım.

-Dua da sayabilirsiniz bunu, bu bir gerçeğin de ifadesidir; ben, Cenabı Hakk'ın bu milletten vaz geçtiği kanaatinde değilim.

- Eyvallah

- O, bu milletten vaz geçmeyen yüce Allah, bu milletin hakikaten çok büyük noktalara varan hatalarını yine affetsin büyük rahmeti ve lütfuyla ve bu millet bu seçimde Cenabı Hakk'ın sabrını artık taşırmamak üzere gerekeni yapsın. Biz milletin önüne ne yapılacağını, seçeneği koymuşuz.

- Hâlâ son bir ümit var diyoruz.

- Şimdi, filan partinin şemsiyesi... Hayır! Yeni olan, 3 kasım seçimlerinden beri yalnız Halkın Yükselişi Partisi Çınarı'dır. Çınarın etrafında, Çınar'ın şemsiyesi altında toplanmaya davet ediyorum. Ve orada birlikteliğe davet ediyorum. Oyları bölmemek tâbiri, bu seçimde Çınar'ın oylarını o yana, bu yana kaydırmamak anlamındadır.

- Eyvallah. Hocam o zaman ben de şöyle diyeyim son söz olarak: Çınarınız yüce olsun, rahmetiniz bol olsun diyorum,teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.

- Hayırlı yayınlar diliyorum.



Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org