Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

YAŞAR NURİ ÖZTÜRK Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

www.referansgazetesi.com: Birisi Atatürk'ü sattı, birisi dini sattı. şimdi ikisi birleştiler 04.10.2
27.10.2006
Okunma Sayısı : 10125
Oy Sayısı : 2
Değerlendirme : 5
Popülarite : 1,51
Verdiğiniz Puan :
 

 



Halkın Yükselişi Partisi Genel Başkanı Yaşar Nuri Öztürk, siyasete vitrin olmak için çıkmadığını söylüyor. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a ağır eleştiriler yönelten Öztürk, 'Milli tembele tahammülüm yok; adama siyaset yapalım, dedim. Bu netameli devrede acele etmeyelim. Allah bizi korudu, iktidar yapmadı. Bunlar yandı. Bunlar yansın, biz biraz keyif yapalım, dedi. Benim sıtkım sıyrıldı' diye konuştu.

Türk halkı onu hep ilahiyatçı kimliği ile tanımıştı. Ancak birdenbire bir gün onu siyaset meydanlarında görünce, kimse anlam veremedi. Bu, sadece CHP’nin bir vitrin muhabbetinden mi kaynaklanıyordu. Yoksa diğerleri gibi Yaşar Hoca da dini bilgisini siyasete mi alet edecekti? Önce CHP vitrinden vazgeçti, ancak Yaşar Nuri Hoca “Yola devam” kararı aldı. Çünkü o, siyasete, sadece "vitrinde olayım" diye atılmamıştı. Ancak siyaset zor işti, hele Türkiye’de. Kapısını çaldığımda en büyük sıkıntısı, medyada yeterince yer alamamaktı. Hatta onun deyimiyle medya kendisine “domuzbağı vurarak ortaya çıkmasına, sesini duyurmasına engel oluyor"du.

Kendisiyle buluşmaya giderken kamuoyu yoğun bir şekilde siyaset-din ilişkisinden tutun da din ve cemaatler gerçeğini tartışıp duruyordu. Aklımdan, “Bununla ilgili 'bir bilen' ancak Yaşar Nuri Hoca olabilir” diye geçiriyordum ki, ilk fırçayı bu nedenle yedim. Hoca hemen bana, kendisinin ilahiyatçı kimliğinin yanı sıra felsefe ve hukuk kimliklerini de hatırlattı. 17 yaşına kadar okul yüzü görmeyen, Karadeniz’in zor koşullarında yetişen bu adam, belki de bu üç misyonu (felsefe, hukuk ve ilahiyat) bir arada kendinde toplayan dünyanın sayılı insanlarından. Ne diyeceğini merakla bekliyordum ama beni şaşırtmadı. Öyle şeylere değindi ki Türkiye’nin tam da bugünlerde oturup konuşması ve tartışması gereken konu başlıkları ortaya çıktı. Lafı uzatmadan sözü Yaşar Nuri Hoca’ya bırakmak sanırım daha doğru.

Siyasete 3 Kasım 2002 seçimlerinde CHP saflarından katıldınız. Deniz Bey sizi yeni bir yüz yeni bir isim olarak çok iyi bir şekilde kamuoyuna lanse etti. Sonra birdenbire yollar ayrıldı. Bunun sebebi neydi? 

Kendi cevabını verdi. Bunu bilmeniz lazım, ben de cevabını basından öğrendim.

İzninizle devam etmek istiyorum. Daha sonra yeni bir parti kurdunuz ve yola devam ediyorsunuz. Oradan ayrılmanıza yeterince açıklık getirmediniz. İkincisi siyasetten ayrılmayacağınızı bir parti kurarak ortaya koydunuz. Neden böyle bir şeye ihtiyaç duydunuz?

Siyasete niye girdim, meşhur olayım diye mi girdim? Para kazanayım diye mi girdim, böyle bir ihtiyacım var mıydı? Halk beni tanısın diye mi girdim, yok böyle bir şey. Ben siyasete ülkeme hizmet için girdim. Adam bana yalan söyledi. Ahlaksızca ikiyüzlülük yaptı. Sonra çıktı kendi de bunu itiraf etti. Dedi ki; “Biz Yaşar Nuri Öztürk’ü seçim taktiği olarak aldık, seçim bitti bu iş de bitti.” Kendilerinin itirafları var Zaman gazetesine verdiği röportajda. Ben o zaman onlara, “Bunu tekzip edin. Bu, partinin kanaati mi değil mi” dedim. O güne kadar ben ağır konuşmadım. Onlar, “Tekzip edeceğiz" dediler. 10 ay geçti, tekzip yok. Ondan sonra benim konuşma hakkım doğdu. Olay bu. Bu laikler laikçiler, -Laik değil laikçiler- ben de laik bir adamım. Laiklik böyle yüzsüzlükleri kabul etmez. Laiklik dürüst adamların işidir. Bu laikçiler; -nasıl dinci var, bir de laikçi var- siyasal İslamcılar dini sömürüyor, bunlar da Atatürk’ü ve laikliği sömürüyorlar. Birisi Atatürk’ü sattı, birisi dini sattı. Şimdi ikisi birleştiler. Nerede birleştiler? Türkiye’yi Haçlılara teslim edip karşılığında menfaat peşindeler. Bunları tarihin önünde ben haysiyetsiz adamlar olarak tescil ediyorum. Şimdi ikisi birlikte bize de ambargo uyguluyorlar.

Nasıl yani?

Bunu ben söylemiyorum sadece. Bunu Melih Âşık yazdı, bunu Yılmaz Özdil yazdı. "Yaşar Nuri’ye ve partisine soykırım uygulanıyor" diye. Bakın benim rivayetim değil. Bu, biliniyor. 

Laikçilerin tanımını nasıl yapıyorsunuz?

Laikçilerin tanımı, Atatürk ticareti yapar bunlar. Bunların omurgası ve imanı yoktur. Omurgası olmayan adamın imanı da yoktur. Ne yapar bunlar? Bugün menfaatleri elverdiğinde Allah diyenleri yamyam ilan ederler. Ve öyle yaptılar senelerce. “Allah” dediği zaman biri, bunların mideleri kalkardı. Kusmamak için kendilerini zor tutarlardı. O “Allah” diyen adamları, çağdışı ve Yontma Taş Devri mahluku gibi görürlerdi. Sonradan partileri el ele verdi. Öyle gördükleri adamların bırakın yanında yer almayı, onların ayaklarının altında paspas olma onursuzluğunu gösterdiler. Onlara teslim oldular ve onlarla birleşerek onlara karşı kendilerini savunan adamlara saldırmaya başladılar. Bunlardan biri de benim.  

Birlikteliklerden bahsettiniz. Laikçilerden bahsettiniz siyaset anlamında CHP mi?

Hayır kimseyi kastetmiyorum. CHP’de de bunlardan var. Hepsinde var. Bunların liberali var, solcusu var, efendim Batıcısı var, Doğucusu var. Var da var. Öyle kurumları suçlamayın. Bakın benim CHP ile hiçbir alıp vereceğim yok. Ben CHP’nin felsefesine hâlâ sadığım. CHP’de de çok saygı duyduğum onurlu kişiler var. AKP’nin içinde de var. Benim söylediğim ayrı bir şey. O neredeyse oradan bulacaksınız onu. Din tüccarı, laiklik tüccarı, Atatürk tüccarı, bu her yerde var. Ama filan kurumu toptan böyle itham, son derece yanlıştır. Benim söylediğim gayet açık. Rüzgâra göre yelken  değiştirip, kesesini, kasasını doldurup, gününü gün etmek isteyen düşük adamları ben kastediyorum. Onlar, kendilerini bilir. Bunlar senelerce Hizbullah dediler, “domuzbağını Hizbullah vuruyor” bilmem ne, mesela bunlar da domuzbağı vuruyorlar. Kim vuruyor bunu? Dinciler değil, dincilerden şikâyeti olan laikçiler yapıyor bunu. Partiye domuzbağı vuruyor. Bu partiyi dokuz buçuk ayda, ben cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdırarak 72 il 520 birimde teşkilatlandırdım. Sıfırdan aldım, tarihin önüne koydum. Seçime hazır hale getirdim.

Yaşar Nuri düşüncesi nedir?

Yaşar Nuri düşüncesi, Anadolu hümanizmidir. O nedir? Yunus, Mevlana, Hacı Bektaş ile başlayan ve Atatürk ile devletleşen Anadolu hümanizminin çağdaş değerlerle kucaklaşarak devletleşmesidir. Biz bunun takipçisiyiz. Ben ne solcuyum ne sağcıyım. Benim siyasetim bunların birikimidir. Biz Anadolu hümanistiyiz. Anayasamızın ikinci maddesinde gösterilen istikamette sosyal demokratız. Ama ideolojik manası yok. Anadolu hümanizmi, çağdaş değerlerle kucaklaşmasından doğan bir sosyal demokrasidir. Deniz Baykal, Edebali’nin nasihatlerini duvara asarak bu işi halledeceğini zannetti. Bana da dedi ki, “Bunun altını sen doldurursun.” Çünkü ben tasavvuf tarihi ve felsefesi profesörüyüm. İşim bu benim, ben hukukçuyum. Bunu benden iyi dolduracak bir adam bu coğrafyada yok.

Yeterince doldurabildiniz mi CHP’de?

Hayır efendim ne doldurması, onu anlatıyorum. Adımımı attırmadı adam bana. Hangi doldurma. 

Peki siz ona bunu hatırlatmadınız mı?

Bana fıkra anlattırmaya kalktı. Karadeniz fıkraları.. Haftada iki-üç kez beraber oluyorduk. En yakınındaki üç-dört adamdan biriydim ben, hatta üç adamdan biriydim.

Fıkra dışında ciddi hiçbir siyaset konuşmadınız mı?

Hayır ne zaman ki, ”Biz artık işimize geçelim sayın genel başkan, tamam seçim oldu, şöyle oldu, böyle oldu artık işimizi yapalım. Ben Ankara’ya poker oynamaya gelmedim. Akşam sofralarında kafa çekmeye gelmedim. Çünkü kafa çekmek gibi bir âdetim yok. Poker de oynamayacağıma göre niye geldim ben buraya? Buraya geldim ki, hizmet edeceğiz.” Dedi ki; “Bu netameli devrede acele etmeyelim. Allah bizi korudu, iktidar yapmadı. Bunlar yandı. Bunlar yansın, biz biraz keyif yapalım” dedi. Aynen böyle dedi. Benim orada sıtkım sıyrıldı. Daha söyleyeceklerim var ama siyaset meydanlarına indiğimiz zaman söyleyeceklerim var. Şimdi bu kadarını söyleyeceğim. Ben ondan sonra baktım ki, bu adamın Türkiye’yi yönetmek üzere bir niyeti yok bir defa. Bu protokolde yerini almak. Kasası trilyonlarla dolu bir partinin başında olmak, her gün demeçler vermek ve protokolde en iyi yerlerden birinde olmak ki, orada zaten ana muhalefet olarak yerini almış durumda. Bunun başka bir kaygısı yok. Bu, milli tembel. Bu kanaate vardım. Hanımefendi, ben ilkokul diplomasını 17 yaşında dışarıdan almış bir adamım. Bakın ilkokul okumamış bir adamım. Bir gün bir yabancı mektebin önünden geçmemiş bir adamım. 17 yaşında ilkokul diploması, 38 yaşında New York Üniversitesi’nde hocalık, 41 yaşında profesörlük. Bugün de yaptığım iş ortada. Böyle çalışmış, böyle koşmuş bir adamın, böyle bir milli tembele tahammülü mümkün mü?

Cumhurbaşkanlığı seçimi çok yakın. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Siz aynı zamanda bir hukukçusunuz. Recep Tayyip Erdoğan’ın seçilmesinde hukuken bir sakınca ve engel var mı?

Hiçbir engel yok. Seçilebilir ve büyük bir ihtimalle de seçilir.

Ne olur Türkiye’de seçilirse?

Onu Recep Tayyip’e soracaksınız. Siyasetçi olarak şu anda, tercihimi onu açıklamak yönünde kullanıyorum. Deniz Baykal’ın da burada hiçbir samimiyetine inanmıyorum. Deniz Baykal şuna cevap versin, Recep Tayyip ile daha başbakan olmadan İstanbul’da, yalılarda, orada burada beraber olduğu zaman neleri konuştu? Bunları biz meydanlara indireceğiz ama vakti var daha. Bunlara bir cevap versin. Neleri konuştu da 3.5-4 yıldır ana muhalefet partisi yerine ana muvafakat partiliği yaptı. Bunlara cevap versin. Deniz Baykal ile Recep Tayyip ile Türkiye felaketten başka bir yere gitmez. Bunların biri tencere öbürü kapağıdır. Siz bilir misiniz ki her AKP’linin evinde 24 saat Deniz Baykal’a dua ediliyor. Bunu kendileri itiraf ediyorlar: Allah başımızdan eksik etmesin diye. Bunu Türk milletinin anlaması lazım.

Peki bundan sonraki hedefiniz nedir?

Hedefimiz, Türkiye’yi yönetmek. Partiyi kurduk, teşkilatlandırdık, en ileri noktada rekorla parti seçime hazır halde. Şimdi milletten vekâlet istiyoruz. Bu coğrafyada 11 Eylül sonrası Ortadoğu’da, Türkiye’yi düzlüğe çıkaracak benim birikimim dışında bir birikim yok. İkinci, üçüncü, dördüncü derecede, Türk siyasetinde böyle bir birikim yok. Hepsine saygım var, ayrı dava. Bize bu vekâleti verecekler. Biz devletle dini, laiklikle İslam’ı, Ortadoğu’da İslam üzerinden yapılan siyasetlerin açtığı yaraların hepsini tamir ederiz ve bizim siyasetimizden Ortadoğu da Batı da yararlanır. Çünkü ben Batı’yı da Doğu’yu da çok iyi bilen bir insanım. 30 yıldır ihtisasım bu benim. Şimdi millet eğer derse ki, “Ben sana vekâlet vermeyeceğim. Ben 60 yıldır beni yöneten siyasetlerden memnunum. Senin dediklerin farklı, ben 11 Eylül’den, sonrasından da memnunum. Ilımlı İslam’dan da memnunum, 'Büyük Ortadoğu Projesi’nden de memnunum. AKP’nin bizi Haçlılara teslim etmesinden de memnunum” derse kendisi bilir. Ama demeyecektir. Bunu bildikleri için bizi milletin gözünden kaçırmaya çalışıyorlar.

LAİKLİĞE TEHLİKE SADECE DİNCİLER DEĞİL

Laiklik Türkiye’de tehlikede mi? Bir irtica tehdidi var mı?

Laiklik, Türkiye’de, dincilerle sahte laiklerin kutsal işbirliğiyle tehlikeye girmiştir. Son AKP iktidarı döneminde, ondan önce yoktu. Laikliği Türkiye’de yalnız dincilik eylemleri tehlikeye atamaz. Ne zaman ki dincilerle laikçiler işbirliği halinde olur, işte bugün olduğu gibi. Laikçiler senelerce nemalandıkları Atatürk mirasını, dinci karanlığa menfaatleri uğruna teslim etme onursuzluğunu gösterdiler. Türkiye için en büyük tehlike budur. 

Bunlar ateşin sönmesini istemiyor. Bir taraf ateşi söndürme adı altında bir misyondan prim alıyor, öbür yandan da ha bire ateşe benzin atıyor. Laiklikle İslam'ın barışmasından ve irticanın Türkiye’nin kaderi olmaktan çıkmasına gönül vermiş samimiyette bir CHP olsa, beni kaçırır mı? Hayır efendim, bunlar, durumdan vazife çıkarmak için bunların sürüp gitmesini istiyor. Emme basma tulumbalar gibi. İkisi de Atatürk’ü din dışı göstermeye ümit bağlamış. Hem dinci bunu yapıyor, yani İslam’ın gerçeğinden rahatsız olan dinci de bunu yapıyor.

PKK, Amerika'nın partneridir

Irak, Lübnan ve Suriye’deki son gelişmeler, şimdi İran’la ilgili çok sıcak gelişmeler bekleniyor. Siz ne düşünüyorsunuz?

Bakın Büyük Ortadoğu Projesi içinde Türkiye asla bu durumda yer alamaz. BOP'un esası Ortadoğu coğrafyasında İsrail’den büyük devlet bırakmamaktır ve Türkiye, bunun tam göbeğindedir. Türkiye ile İran çok önemli. Ve ben Amerika’nın; PKK’yı, İran'la Türkiye’yi hatta bir ölçüde Suriye’yi de kontrol etmek üzere partner seçtiğine inanıyorum. PKK ile ilgili söylediklerinin hiçbirine inanmıyorum Amerika’nın. Eğer inandırıcı bir şey yapacaksa koordinatör filan tayin edip Türkiye ile dalga geçmesin. Amerika bize sömürge muamelesi yapıyor. Bizi hizmetçi gibi kullanıyor. Recep Tayyip’in -bugünkü Sayın Başbakan'ın- Türkiye’yi temsilen herhangi bir Batı ülkesiyle, hele Amerika'yla masaya oturması Türkiye için bir faciadır.

AB üyeliğini geri çekeceğiz

AB ile ilgili ne düşünüyorsunuz?

AB üyelik talebimizi geri çekeceğiz. Çekmezsek Türkiye biter. Türkiye birkaç parçaya ayrılır ve gider. Gümrük Birliği’nin Türk milletine, Türk ekonomisine attığı kazık 9.5 yılda 184 milyar dolardır. Türkiye bugün adı konmamış sömürge. Bu milletin ayağa kalkması ve Kurtuluş Savaşı şartlarında olduğumuzu bilerek isyan etmesi lazım. Biz diyoruz ki, bunu dağa çıkmadan çağdaş demokratik bir siyasetle yapalım. Halkın Yükselişi Partisi’nin kuruluş sebebi budur. Biz yaptığımız işe "demokratik halk seferberliği" diyoruz. Biz globalleşmeye karşı değiliz. Globalleşmenin sömürge aracı yapılmasına karşıyız.

En az yüzde 20 oyumuz var

Medyadan şikâyet ediyorsunuz. 3 Kasım 2002 öncesinde ben biliyorum ki, AK Parti de medyanın kendisine yer vermediğinden şikâyet ediyordu. Ama halkta karşılık buldu, sizin halkta karşılığınız şu anda ne?

En az yüzde 20. Göreceksiniz bunu. Kendi kamuoyu yoklamamı 20 yıldır kendim yapıyorum. Ben çantamda bir pijama affedersiniz, bir terlik, 20 yıl bu halkla beraber yattım kalktım. Gitmediğim köy bile çok azdır. Bırakın kasabayı. Bu halk beni bilir. Ben de bu halkı bilirim. Eğer biz bir hata yapmazsak, layıkıyla çalışır, millete kendimizi anlatırsak -ki yapıyoruz- şu ana kadar işimizi tam yaptık, bizim alacağımız oyun altı yüzde 20’dir. Yukarısını göreceğiz ileride. Bunu bildikleri için zaten dincisi, dinsizi, sağcısı, solcusu "Yaşar Nuri dibimizi boşaltıyor" diye bizi halktan saklamaya çalışıyorlar. Ilımlı İslam ekseninde politika yapılıyor. Ilımlı İslam, küresel sömürüye uyarlanmış sömürge dini demek. Şimdi bu böyle bir coğrafyada bizim birikimimizin devreye girmemesi halinde, Türkiye bu işin içinden çıkamaz. Gayet açık söylüyorum; ılımlı İslam’ın da BOP’un tartışıldığı bu coğrafyada benim birikimim devreye girmeden, Türkiye’nin çıkış noktasına götürecek bir politika üretmesi mümkün değil.

YAŞAR NURİ ÖZTÜRK KİMDİR

Bayburtlu bir anne ile Trabzonlu bir babanın çocuğu olarak 1951 yılında doğdu. Time dergisinin gerçekleştirdiği “20. Yüzyılın En Önemli Kişileri” (The Most Important People of 20th. Century) anketinin “En Önemli Bilim Adamları ve Islahatçılar” (The Most Important Scientists and Healers) listesinde, dünya kamuoyunca belirlenmiş yüz ismin, 2001 yılı itibariyle ilk onu arasında yer alan Öztürk, Karadeniz Bölgesi’nde doğup büyüdü. Türk üniversitelerinde öğretim üyesi ve dekan olarak 26 yıl görev yaptı. New York’ta (The Theological Seminary of Barrytown) bir yıl misafir profesör olarak “İslam Düşüncesi” dersleri okuttu. Aynı süre içinde, The World Scripture’ın İslam bölümünün hazırlanışında görev aldı. Türkiye, ABD, Avrupa, Afrika, Ortadoğu ve Balkanlar’da İslam düşüncesi, insan ve insan hakları konularında birçok konferans verdi. 3 Kasım 2002 seçimlerinde İstanbul Milletvekili olarak TBMM'ye giren Öztürk, Halkın Yükselişi Partisi (HYP) Genel Başkanlığı'na getirildi.

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org