|
Tüm Yazıları
ShareThis
|
Nafi Güral Bey ile Gentlemen Dergisinden Feyzane E. Top'un yaptığı söyleşi
28.08.2009 |
|
Okunma Sayısı : |
16741 |
|
|
Oy Sayısı : |
12 |
|
|
Değerlendirme : |
4,67 |
|
|
Popülarite : |
5,04 |
|
|
Verdiğiniz Puan : |
|
|
|
|
|
|
Nafi Güral Bey ile Gentlemen Dergisinden Feyzane E. Top'un yaptığı söyleşi
NAFİ GÜRAL FELSEFESİ…..
"İnsanın Kendini anlatması bir hayli zor. İnsan ne yapmak istiyorsa o olur.Ben daima başarıyı arzu ettim ve başarıyı kovaladım" Nafi Güral'ın felsefesi bu…Başarı yolunda hep kendini geliştirmeye çalışmış bir isim Güral. Mesela hiç yaşıtı arkadaşı olmamış. Hep kendinden büyüklerle arkadaşlık etmiş öğrenmek için…..Bilgiyi kovalamış. Böylelikle dünyaca ünlü bir marka yaratmış kardeşleriyle birlikte. İşi onun hayatında çok önemli evet…Ama daha da önemlisi eşi Gülsüm hanım…Öyle ki "Benim hanıma ilgim her yerde biraz hayret, biraz da ilgiyle karşılanır" diyor. Öncesi istanbul Çamlıca, ardından Kütahya'daki evine konuk oluyoruz Güral'ın…
Ailenizi anlatır mısınız bize?
NAFİ GÜRAL : Babam çok küçükken babası Çanakkale'de şehit düşmüş . Aile büyümeye başlayınca babam her sene bizi Çanakkale'ye götürürdü. Orada dedemizin mezarını arardık. Babamın en büyük merakı babasına ait bir iz bulabilmekti. Daha sonra teknoloji gelişti. Genel Kurmay'dan bazı bilgilere ulaştık. Dedemin adı Ethem'di. O isimde üç şehit var. Fakat çok sağlıklı bilgilere ulaşamadık. 1930'larda sanat önemli….Babam da terzi çıraklığına başlamış, terzi olmuş. Fakat yetmemiş, ekmek satmaya başlamış. Ekmek satması, babamda ticari düşünce yaratmış. Gıda alır köylere götürürmüş, köylerden buğday vs. alır Kütahya'ya getirir paraya çevirirmiş. 1948'e kadar bu şekilde gitmiş. 1948'de bir sermaye sahibi babamın bu enerjisini fark edip ortaklık teklif etmiş. 1948'de keresteciliğe başlamışlar. 1960'a kadar ortaklıkları sürdü, daha sonra ortağı ayrılmak istedi. Babam işleri devraldı. Ama oldukça ciddi rakamlarla borçlandı. Sene 1961. Ben Erkek Sanat Enstitüsü'nü bitirdim. Babam beni aldı karşısına: "Oğlum ben seni üniveristeye gönderemeyeceğim , beraber çalışacağız, benim adama ihtiyacım var" dedi.
Siz ne düşündünüz? Hayalleriniz neydi o yaşlarda?
NAFİ GÜRAL : O yaşta bir iş adamı olmak beni çok gururlandırmıştı. Arkadaşlarımın bir bölümü de üniveristeye gidemedi. Böylece 1961'de 16 yaşındayken babamla çalışmaya başladım. Kerestecilik yapıyorduk. Bir hayalimiz vardı; 10 kişiye ulaşacağız ve iş kanunu kapsamına gireceğiz. O tarihlerde iş kanununa dahil olmak için sınır buydu, bizim hedefimiz buydu. Şöyle bir düşüncemiz de vardı, bu rakama ulaşırsak biz artık müessese olacaktık. Kısa bir süre sonra hedeflerimize ulaştık 1964-65'de. Bunları yakaladıktan sonra bir başka hedefimiz oldu. Biz sendikalı olursak çok ciddi bir işyeri sahibi oluruz dedik. O tarihlerde kerestecilik yapıyoruz ama konuyla ilgili bir sendika yok. Belediyenin bir sendikası vardı. Onlarla görüştük, 'bizi sendikalı yaparmısınız' dedik. Onlar 'ne ilgisi var'dediler ama biz istiyorduk çünkü böylece ciddi bir müessese olacaktık…
O dönem için çok ciddi bir adım değil mi?
NAFİ GÜRAL : Evet. 1966 senesinde sendikalı olduk.. Bu arada askere gittim, geldim. Dönünce çalışmaya devam ettim. Tabii çalışırken karşımıza çıkan imkanları iyi değerlendirdiğimizi düşünüyorum.
Biz artık büyük bir şirketiz dediğiniz an hangisiydi?
NAFİ GÜRAL : Biz sürekli tırmandık. Sektörleri değiştirdik. 1971 senesinde kerestecilik yapmaya devam ederken madenciliğe başladık. Daha sonra 1980 senesinde kiremit tuğla işi yapmaya başladık. 1984 senesinde porselen yapmaya başladık.
Porselene nasıl başladınız?
NAFİ GÜRAL : Kütahya'da kurulan bir şirket vardı; Kütahya Porselen. Ortakları bankalar ve belediye ve İl Özel İdaresi . Kütahya Porselen kurulmuştu ama sahipsizdi, işletilemedi. İşadamı olarak sadece ben vardım orada. Böylelikle biz aldık . Bazı bankalar hisselerini bize, bir kısmı hisselerini borsada satıı. Böylece Kütahya Porselen borsa şirketi oldu. 220 çalışanı vardı . O tarihten bu yana çok şey değişti tabii. Zaten bütün makineleri değiştirdik. 1989'da yer ve duvar seramiği yapmaya başladık. Yine o yıl turizm işine girdik. Kulüp Ali Bey'leri kurduk. O tarihlerde Körfez krizi vardı. Sancılı bir açılış oldu. Dünyada sıkıntılar vardı. O yıl epey sıkıntı çektik.
İsim neden Ali Be?
NAFİ GÜRAL : Babamın adı. Biraz da tepkidir. Dikkat ederseniz bu tip yerlerin isimleri hep yabancıdır. Hiç kendi adlarını göremezsiniz. Buna bir tepkidir aynı zamanda. Sonra sağlık yatırımı yaptık. Sapanca'da bir tesis yaptık. Özetlersek biz hiçbir zaman belli bir yerde duralım da nefes alalım demedik.
Bunları hep kardeşlerinizle beraber ni yaptınız?
NAFİ GÜRAL : Tabii. Fakat bir şey var. Bazı ailelerde birileri ön planda oluyor. Mesela Sabancı ailesinde rahmetli Sakıp Sabancı çok ön plandaydı. Biz de de öyle oldu herhalde. Ben biraz ön plana çıktım.
Turizme girdiğiniz dönemde o bölgede sizinki kadar büyük bir tesis yoktu….
NAFİ GÜRAL : Ali Bey ilk tesisimiz 2000 yataklıydı. Belek'te yapılan ikincisi 900 civarında. Yapılmakta olan Tekirova ve Side'deki tesisler 350 civarında odaya sahip. Sapanca'nın 300 odası var. Orası konsept olarak değişik bir yer.
Orası nasıl aklınıza geldi? Özellikle sağlık sektörü oldukça zor bir sektördür. ….
NAFİ GÜRAL : Bu bir önsezi. Yatırıma karar verdiğim zaman kardeşlerim dahil herkes bunun olumsuz sonuç verecek bir macera olduğunu söyledi. Dostlarım alayla karşıladı. Tabii böyle olunca insan ister istemez biraz daha fazla değerlendirme yapmak zorunda kalıyor. Hanım, çocuklar seslerini çıkarmadı ama onlar da pek inanmadı. Şu anda zannediyorum Türkiye'de beğenilen birkaç tesis varsa o tesislerden bir tanesidir. İkinci hatta üçüncü tesisi yapmayı planlıyruz.
Etrafındaki iller gelişti ama Kütahya denince akla bir tek Gürallar geliyor. Neden bu şehirden başka bir isim daha çıkmıyor?
NAFİ GÜRAL : İnsanın kendisini anlatması bir hayli zor. İnsan ne yapmak istiyorsa o olur. Ben daima başarıyı arzu ettim ve başarıyı kovaladım. Başarıyı engelleyen faktörlere bakın, içinde becerisizlik vardır, ikincisi şartlar vardır. Yapmak istediğiniz işin ortamı acaba hazır mı veya maddi imkanları hazır mı bakmak lazım. Bir diğeri motivasyon. Motivasyonunuz olmazsa başarıyı yakalayamazsınız.
Çevre faktörüde çok önemli. Bulunduğunuz çevre size olumlu ya da olumsuz motivasyon etkisi yapar. Biz çevremizin olumsuz motivasyon etkisi yapar. Biz çevremizin olumsuz etkisinden hep uzak kaldık.
Ben üniversiteye gidemedim ama eksikliğini de bir şekilde kapatmam lazımdı. Hep kendinden 10 yaş büyük insanlarla arkadaşlık ettim. Onların bilgi birikimlerinden yararlandım. Bu insanlar da sıradan insanlar değildi.
En yakın arkadaşınız kimdi?
NAFİ GÜRAL : Benim hiç yaşıtım arkadaşım olmadı. Onların yanında hep bir şeyler öğrendim . Zaman geçti o insanlar yaşlandılar.
Benim onlardan almam gereken enerji ve o enerjiyi sinerjiye dönüştürme süreci ortadan kalktı. Bu defa da kendimden genç insanlarla arkadaşlık etmeye başladım.
Ben bu insanlarla eğitim eksikliğimi tamamlamaya çalıştım. Üstelik çok okurum.
Eşinizle nasıl tanıştınız?
NAFİ GÜRAL : 1969 'da evlendik. Eşimle görücü evliliği yaptık. Ama tabii benim bugünlere gelmemdeki en önemli faktör eşimdir. 24 yaşındaydım. Hanım bir hayli gençti. Bir oğlumuz üç kızımız oldu. 19 nisan'da 40 yılı tamamladık.
Eşinize ne aldınız?
NAFİ GÜRAL : Bir öpücük verdim.
Kötü örnek oluyorsunuz Nafi bey.
NAFİ GÜRAL : Herkes bir ev isterken bizim için evin standardı önemli değildi. 'İçinde sen olmalısın' derdik. Hayatta üç şeyi hazmetmek çok zordur; servet, şöhret ve makam. Bunları hazmedemezseniz toplum sizi dışlar.
Belli bir yaşta belli bir gelir elde ettiniz. Siz değişmediniz ama hayatınızda neler değişti?
NAFİ GÜRAL : Evlendiğimizde standartlarımız neyse bugün aynı standarttayız. Tabii değişen şeyler oldu. Benim ilk yurtdışına çıkışım 29 yaşında oldu. Torunlarım 3 yaşında çıkmaya başladılar. İlk şahsıma ait otomobilim 38 yaşında oldu.
İlk otomobiliniz neydi?
NAFİ GÜRAL : 1955 Chevrolet'ti. Ondan sonra 1961 Ford'umuz oldu. 1967 Anadol'umuz oldu. Sonra Murat oldu.
Şimdi ne var?
NAFİ GÜRAL : Mercedes kullanıyorum. Ben 10 yılda bir araba değiştiririm. 2003 model bir Mercedes'e biniyorum.
. . .
Nafi Güral
. . .
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Tüm yazıları |
ShareThis
|
|
|
|
|
|
Türk Liderler:
Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem
|
|
|