Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Nafi Güral Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

HER ZAMAN 'BAŞPARMAK' OLACAKSIN
18.11.2011
Okunma Sayısı : 4473
Oy Sayısı : 6
Değerlendirme : 5
Popülarite : 3,89
Verdiğiniz Puan :
 

 

HER ZAMAN 'BAŞPARMAK' OLACAKSIN
Nafi Güral

.
.

NG dergisinin benimle yaptığı söyleşiyi sizlerle paylaşıyorum...

.
.



HER ZAMAN  'BAŞPARMAK' OLACAKSIN


Her zaman imrendiğim, örnek bir çift olmuştur annem ve babam. Bence her ikisi de dünyaya şanlı olarak geldiler. Çünkü bu mükemmel uyumu yakalamak her zaman mümkün değil. İşte bu uyum, mutlu ve büyük aileyi de beraberinde getirdi. Hayat akıp giderken, aile içerisinde dengeli  ve huzurlu bir iş bölümü kendiliğinden  yapılmıştı.

Çocukluk yıllarımda Nafi Güral benim için sadece babamdı. Hatta ara sıra işyerine gittiğimde şaşırırdım. Çünkü evdeki o neşeli insan gider, yerine daha ciddi biri gelirdi.

İş hayatına atıldığımda anladım nedenini; Nafi Güral hiçbir zaman evini ve işini birbirine karıştırmazdı.

İş yerinde yaşadıkları iş yerinde kalır, eve geldiğinde ise bütün stresini kapıda bırakıp öyle girerdi içeriye.

Sizler Nafi Güral'ı deneyimleri ve hedeflerini anlattığı hareketli konuşmaları ve iş hayatındaki ciddi duruşuyla tanıyorsunuz. İşte bu adil, işi neredeyse hayattaki en önemli hobisi olan, kararlı ve çalışkan insanın ev halini, babam Nafi Güral'ı  bu kez NG dergisinin editörü olarak anlatmak istedim. Güral Sapanca Wellness Park'ta sımsıcak bir sonbahar sabahında, baba-kız yaptığımız samimi sohbeti  sizlerle paylaşıyorum.

"Yokluk yılları benim için her zaman bir tecrübe oldu," derdin. O yıllara ilişkin anlattıklarını her zaman keyifle dinledim. Bir kez daha anlatmanı istesem…

NG:  Yetiştiğim dönem çok farklıydı. İstanbul'un fethinin 500. Yılı kutlanırken ilkokul ikinci sınıftaydım.

O tarihlerde, bugün olan hiçbir şey yoktu.

Buzdolabı yerine tel dolabın kullanıldığı zamanlardı onlar.

Yine o zamanlar 25 bin nüfuslu Kütahya'da üç beş tane özel otomobil, üç beş tane taksi vardı. 

Taksi şoförlerini tanırdık, bilirdik hangi araba kimin.

Elektrik yoktu, lüks lambasıyla otururduk.

Aslında lüks lambasıyla oturmak da bir ayrıcalıktı.

Bir yerden bir yere taşınırken at arabalarıyla giderdi eşyalar, tabi insanlar da eşyaların üzerinde.

Bir kısmı da otomobille giderdi.

Biz otomobille giden şanslılar içindeydik. Ama yine de yokluğu gördük, onunla tanıştık.

Yoklukla tanışıldığında ilk öğrenilen şey, hesabı doğru yapmaktır.

Belki bu nedenle yokluk görmüş işadamları, rahat bir ortamda yaşamış olanlardan çok daha fazla başarı gösterirler.

Yokluk yıllarının bana verdiği dersler, tecrübeler gelişmemde de çok etkili oldu.



Tıpkı dedem gibi sen de her zaman "Başparmak olacaksın!"  derdin. Bu sözleri şimdilerde çok daha iyi anlayabiliyorum. Dedemin bu basit gibi görünen ama büyük anlamlar taşıyan sözünü bizimle paylaşır mısın?

NG: Elinizdeki başparmağın ya da işaret parmağının olmadığını düşünün. 

Bu iki parmak olmadan çay bile içemezsiniz.

Evet, rahmetli babam her zaman  'ne yapıyorsanız yapın, başparmak olmalısınız' derdi.

Ben de bu öğüdü sizlerle paylaştım, çünkü buna gönülden inanıyorum.

Bu parmaklardan birini aile olarak düşünün, diğerini de kişinin kendi yetenekleri, konumu, ahlakı, terbiyesi.

Bunlardan ikisini de güçlü tutmak lazım.

Birini güçlü tutup diğerlerini tutamazsan aile kalır, ama üretkenlik olmaz.

Girişimci kişilik güçlü ama aile yoksa başarının devamlılığına dair sorun var demektir.

Şimdiki neslin anlamakta zorluk çektiği bir aile modeli bizim yaşadığımız. Kalabalık bir aileye sahip olduğumuz için önce paylaşmayı öğrendik. Ama şimdi anlıyorum ki paylaşmak aslında annemle ilişkinizin de temel taşı…


NG: Doğru, çünkü ben tek başıma hiçbir şey yapamam.

Biliyorsun annen dünya nimetlerine pek fazla önem vermeyen, hatta hiç önem vermeyen biridir.

Buna karşılık sizlere ve torunlarına belki olması gerekenden daha fazla alaka gösteren, onlarla ilgilenen bir yapısı var. Ben sadece bir katalizör konumundayım.



Hobilerin nelerdir? Diye soranlara 'çalışmak' diyorsun her zaman. Seni tanımayan biri, beynelmilel bir söz olarak algılayabilir bunu. Ama ben biliyorum ki sen her zaman çalışarak mutlu oldun.


NG: Evet ve halen öyle.

Çalışma saatlerimi, çalışma tempomu azaltmayı beceremiyorum bir türlü.

Hiçbir zorlayıcı faktör olmamasına rağmen bunu beceremiyorum işte.

Hobilerime gelince:

Annenle birlikte porselen biriktiriyoruz biliyorsun, bir de klasik otomobillere büyük bir merakım var.

Bugüne kadar hiç tanışmadığın iki duygu sorsam?

NG: Bir tanesi yorulmak, bir tanesi de masajla dinlenmek.

Kütahya'da büyüyen bir şirketin parçası olmakla her zaman gurur duyduk. Peki ya hikâyemiz Anadolu'da değil İstanbul'da başlasaydı neler olabilirdi diye hiç düşündün mü?


NG:
Anadolu'da bir marka yaratmaya çalışıyorsunuz ve yaratırken de mutlaka bir takım etkenlerin devreye girmesi lazım.

Örneğin sizin varlığınızdan iş dünyasının haberdar olması şart.

İş dünyası nasıl haberdar olur?

Yaptığınız işleri görerek.

İstanbul'da olsak yaptığımız işleri daha rahat gösterirdik.

Bir diğer açıdan bakalım. 1954 tarihinde rahmetli deden, arkadaşlarıyla birlikte bir kiremit fabrikası kurmuştu. Adını da 10 kişi oldukları için ON EL koymuşlardı.

540 bin liraya mal etmişlerdi fabrikayı.

O yıllarda 200 bin dolara mal edilen fabrikanın arsası bugün 1 milyon dolar civarında bir değere sahip.

Aynı arsa bugün İstanbul'da olsaydı en az 220 milyon dolar ve hatta daha fazlası ederdi.



Övülmek, taktir görmek güzel ama herkes bilir ki Nafi Güral en çok yapıcı eleştiriler aldığında mutlu olur, öyle değil mi?


NG: Özellikle olumsuz eleştiriyi her zaman mükafat olarak görürüm.

Övgülerle rehavete kapıldığınız zaman ilerlemeniz durur.

Sizin için en değerli olan eleştirileridir.

Onları öğrenirseniz eksikliklerinizi giderirsiniz.

Sürekli olarak övülürseniz her şey mükemmel diye düşünürsünüz, yanlışları düzeltmek için elinize fırsat geçmiş olur.

Başarının bir başka püf noktasını daha seninle paylaşayım:

Bireysel karar vermek yerine gruptan çıkacak kararı uygulamaya çok kıymet veririm.

Kimlere danışılması gerekiyorsa onlara danışırım.

Hiç kimseyi bulamazsam eşime danışır, ondan sonra hareket ederim.

Tek adam olmayı hayatım boyunca hep reddettim.

Birden fazla akıl, daha az hata yapılmasını sağlar.

Hatadan söz açılmışken bir itirafta bulunacağım. Çocukluk yıllarım boyunca senin herhangi bir konuda kızdığını hiç hatırlamıyorum. Ama iş hayatında bazı büyük hatalara gülüp geçebilirken, bazılarına çok tepki gösterdiğine şahit oldum.


NG: Ben hata yapan insanı severim.

Hata yapan insan iş yapıyor demektir. Ama aynı hatayı ikinci kez yapıyorsa o zaman çok kızarım.

Senin anlam veremediğin çıkışlarım da hatalar tekrarlandığında olmuştur mutlaka.



Konudan konuya atlıyorum ama hayatında pişmanlık duyduğun 'keşke öyle olmasaydı' dediğin bir şey var mı?


NG:
Geriye dönüp baktığımda içimde çok büyük bir yara var.

Sizlerden çok annenize karşı hissettiğim bir yara bu.

Her pazartesi İstanbul'a gider, cumartesi dönerdim.

Yine bir pazartesi günü ben İstanbul'dayken annen doğum yaptı ve Hediye'nin ikizini doğum sırasında maalesef kaybettik. Ama cumartesi günü döndüğümde ancak haber alabildim.

Eşimin hem doğumunda hem de o ölüm sebebiyle yaşadığı travmada yanında olmadım.

Bu olay benim için hala çok büyük bir ızdıraptır.

Başarılarla süslenmiş bir iş hayatı sonuçta bazı özverileri peşinde sürüklüyor bence. Ablamla birlikte Eskişehir'de okuduğumuz yılları hatırlıyorum. Sen annemle birlikte Kütahya'da kalıyordun. Her ne kadar hafta sonları yanınıza gelsem de sizi çok özlüyordum. Hatırlarsan bir gün telefonla konuşurken sizi ne kadar özlediğimi söyledim. Telefonu kapadıktan ama bir saat sonra annemle birlikte seni karşımda gördüğümde çok şaşırmıştım. O kısa an, bana verilen değeri ve sevgiyi gördüm. Sevgini, ilgini bizlerden hiç esirgemedin. Son olarak, çocukluğumuza dair neler söylemek istersin?


NG: Her Pazar atçılık oynardık. İtiraf ediyorum bende bu oyunlardan büyük keyif alırdım.

Her zaman gittiğimiz kebapçımız vardı. Bir de sizi kendi ellerimle okula bırakmayı çok severdim.

Halen tüm aile bir arada olduğumuz yemekler, sohbetler bana büyük bir keyif veriyor.



GENÇLERE TAVSİYELER

Çevrendeki genç insanlara aktardığın ve çalışma hayatında senin vazgeçilmezin olan prensiplerini paylaşır mısın bizimle?


NG: Bu röportaja sığamayacak kadar çok şey anlatıyorum ben gençlere.

Biliyorsun gençlerin dinlemekle ilgili sorunları vardır. Ancak ilgilerini çeken konuları dinlerler.

Ben konuşurken sinek uçsa sesi duyulacak kadar sessizlik olması beni çok fazla motive ediyor.

Onlara hem sosyal anlamda hem iş anlamında tavsiyelerim oluyor.

Sağlıklarına, aile düzenine dikkat etmeleri gerektiğini anlatıyorum.

Sadece okuldan diploma almak değil bilgiyi kullanmak gerektiğini anlatıyorum.

Ben şikayet eden insanı sevmem.

Şikayeti eden insan sorunun bir parçasıdır. Benim için en önemli olan çözüm üretmektir.

Ben gençlere 'sorunun bir parçası değil, çözümün bir parçası olmanız lazımdır,' diyorum. İlişkilerin önemini vurguluyorum.

Sizin için işyeri iki anlamda önemlidir diyorum.

Biri siz orayı geçiş noktası olarak görürsünüz. İkincisi kendinizi burada devamlı olarak görürsünüz. 

Geçiş noktası olarak görüyorsanız olması gerekenden daha fazla performans göstermeniz gerektiğini bilmeniz lazım.

İkincisi bu performansı sadece göstermeniz yetmez, başkalarının da bu performansı bilmesini sağlamanız lazım.

Şirkette kalıcıysanız, bu yaptıklarınıza ilaveten sahiplenme duygunuzu çalışanlarınıza hissettirmeniz lazım.
.
.


Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org