Tüm Yazıları
ShareThis
|
FERİT ŞAHENK Bloomberg TV Söyleşi
17.02.2011 |
|
Okunma Sayısı : |
12884 |
|
|
Oy Sayısı : |
5 |
|
|
Değerlendirme : |
5 |
|
|
Popülarite : |
3,49 |
|
|
Verdiğiniz Puan : |
|
|
|
|
|
|
FERİT ŞAHENK Bloomberg TV Söyleşi
. .
izlemek için
. .
FERİT ŞAHENK Bloomberg TV Söyleşi Deşifresi
Ferit Şahenk (FŞ)
BLOOMBERG TV: Bloomberg TV'den hepinize selamlar sevgili izleyiciler. Her zaman olduğu gibi bu akşam da çok özel ve değerli bir konuğum var. Doğuş Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk bey bu akşam bizimle beraber olacak. Hoşgeldiniz.
FŞ: Hoşbulduk.
BLOOMBERG TV: Çok fit görünüyorsunuz, öncelikle buradan başlamak istiyorum. Çünkü buradan başlamam sebebim benim ızdırabım bu, bir türlü zayıflayamadım. Sizi böyle görünce kıskandım. Bu fitliği nasıl sağladınız? Özellikle şunu merak ediyorum, bazı insanlarda yakışmıyor ama sizde inanılmaz yakışmış bu zayıflık. Kaç zamanda , kaç kilo verdiniz?
FŞ: Bu bir ihtar ile başladı. Bir sabah karım Diana dediki "Artık yeter" 101 kiloya geldiğimi biliyordum ama bu kadar da kötü olduğumu zannetmiyordum. Orada ihtarı aldım. "Kilo vereceğim" dedim. 12 gün , 13 gün Almanya'da diyet merkezine gittim.
BLOOMBERG TV: 101 kilomuydunuz?
FŞ:Evet. Şimdi 75 kiloyum yani arada 26 kilo fark var. 12 - 13 gün size sabah bir çay veriliyor, öğlen bir tas çorba içiyorsunuz, akşam üstü elma çayı yanında bir kaşık bal, yine 18:30 gibi yine bir tas çorba önünüze geliyor. Öğleden sonraları 7- 10 kilometre bir parkurda ama tabiatın müthiş güzel olduğu bir yerde sizi yürütüyorlar. Bu eş dost ekibi ile de olunca zevkli hale geliyor. Orada siz vücuda kendini toparlama imkanı vermeye başlıyorsunuz.
Orada bazı şeyleri anlattıkları zaman daha çok kendinizi tanımaya başlıyorsunuz. Bazı ağır yemeklerin ne demek olduğunu anlıyorsunuz. O günden beri ben 2 kere daha gittim. Bir keresinde karım ile beraber gittim. O da merak etti. Son olarak dost grubu ile birlikte 5 günlüğüne gittim. Toplam 22- 23 gün son 15 ayda 3 kere giderek vücuduma dinlenme imkanı tanıdım.
BLOOMBERG TV: O kararı nasıl verdiniz? Bugüne kadar inanılmaz iş yoğunluğunuz var. Sadece karınızın dediği ihtar mı geçerli oldu? Yoksa sizde kendinizle ara sıra kavga ediyormuydunuz?
FŞ: İnsan bunu hissediyor ama en yakını, hayat yolculuğuna beraber çıktığı insan bir dakika deyince kendinize çeki düzem veriyorsunuz.
Ben, iş dünyasınında bir üyesi olarak sosyal hayatta ve iş dünyasında değişik bir insan değilim. Ben iştede gırgır şamata yaparım sosyal hayatta olduğu gibi, olduğum gibi bir insanım, insanları çok seviyorum. 13 yaşında hayatımın en değerli varlığı olan kızımı büyürken görüyorum. 30. bin kişi ile de beraber çalışıyorum. Hamd olsun Türkiye Cumhuriyetinin bayrağını da yurtdışında belirli yerlerde dalgalanmasını sağlayan grubunda Yönetim Kurulu Başkanı konumundayım.
O zaman kendime bakma mecburiyetim var diye düşünüyorum.
İkincisi Tanrı'nın verdiği bu şansı böyle harcayamazsınız. Ona inanıyorum.
İş dünyasında da iyi karar verebilmek için, koşabilmek için , ben buna kurumsal sporculuk diyorum . İnsanların kendilerine aynen sporcuların baktığı gibi dimdik , enerji dolu olması lazım.
Sabahtan akşama kadar çok karar veriyorsunuz. Görüyorsunuz dünyada şu 3 senedir olan problemleri. Türkiye'nin son 10 senede aştığı problemleri gelişmiş dünya yaşıyor. Burada en iyi kararı verebilmek için veya en iyi kararı verebilecek durumda olabilmek için , beden ve zihnin size bu desteği vermesi lazım.
Bunu yaptıkça ben kendimi daha iyi hissetmeye başladım.
BLOOMBERG TV: Problem bizim gibilerde. Siz bunu çözmüşsünüz. Biz bir yerde başlıyoruz belli bir süre sonra eskiye dönüyoruz. Biliyorum ki sizin de damak tadınızda kebap var.
FŞ: Evet. Ben 10 yaşımdayken İstanbul'dan Ankara'ya geldik. Biz mantılarla, paçalarla, kellelerle, bizim Niğde'deki et yemeklerimizle büyüdük. Ama işin gerçeğinde bu biraz muhasebeye benzetiyorum. Yediğiniz zaman borçlanıyorsunuz. Muhasebe de balans ister.
Dün akşam benim çok yakın dostlarım, aile gibi gördüğüm Doğuş Otomotiv'in bayileri ile beraberdim. Her yıl böyle bir gece düzenleriz. Bayağı bir kalori aldık. Haftada iki gün kendimi ödüllendiriyorum ama bir gün sonrası , mesela bugün gelmeden önce bir saat kardio yaptım, belirli kalorileri attım.
BLOOMBERG TV: Kardio ile herhalde sizin bu fit görünmeniz. 26 kilo çok kilo çünkü.
FŞ: İlk kaybettiğim zaman kiloyu çökmüş gibi oluyorsunuz. Vücut ona alışma devresi geçiriyor ve oturmaya başlıyor.
BLOOMBERG TV : Bugün gündemimizde fazla konu var. Ama öncelikle bu haftanın gündemi olan konuyu sormak istiyorum, çok koyu bir Fenerbahçe taraftarısınız. Bende Fenerbahçeliyim. Galatasaray stadının açılışındaki olaylar ile ilgili ne söylemek istersiniz?
FŞ: Çok samimi söyleyeyim hepimiz, birçoğumuz Sayın Başbakan'ın Türkiye'ye böyle önemli bir stadı kazandırmak için önderlik ettiğini biliyoruz. Benim için Galatasaray camiası da Fenerbahçeli olarak çok önemlidir. Ben Ankara'da büyüdüm. Hep devlet büyüklerine saygıyla büyüdük. Bence yapılmaması gereken, keşke olmasaydı dediğim bir olay.
İnşallah bundan sonra Galatasaray o stad da Türkiye'ye gurur verecek galibiyetler alır, Türk bayrağını yurtdışında dalgalandıracak zaferleri kazanır. Tabiki Fernerbahçe – Galatasaray maçı için pek oraya girmek istemiyorum ama bu son olay keşke olmasaydı derim. Çünkü Türkiye Cmhuriyeti vatandaşlarının demokratik seçimi ile gelen bir Başbakanımız, 8 senedir Türkiye'ye verdiği hizmet bellidir. Keşke olmasaydı.
BLOOMBERG TV: Fenerbahçe camiasında da şöyle konuşuluyor; Şükrü Saraçoğlu stadının tapusu Fenerbahçe'nin değil. Kira ödüyor. Geçen yıl 822 bin, bu yıl 846 bin dolar kira ödemiş Fenerbahçe camiası. 49 yıllık bir sözleşmesi var. 61 milyon dolar kira ödemiş olacak.
Galatasaray'ın Arena stadına 5 kuruş harcamadan Galatasaray kulübü devlet yaptı 600 milyon TL. Aziz Yıldırım'ın "Şükrü Saraçoğlu standının tapusunuda bize verin" demesi haklı bir gerekçe olur mu?
FŞ: Olabilir. Ama şunu söylemek istiyorum; Bir Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş veya futbol ligindeki bütün takımlar , bunlar bizim memleketimizin markaları. Onların daha iyiye gitmesi için yapılabilecek desteğe ben karşı değilim. Bunun belli bir şekilde herkese açık olması normaldir. Ben Arena'nın açılmasına , Türkiye'ye kazandırılmış güzel bir varlık olarak bakıyorum. Sonunda Fenerbahçe oynamış, Galatasaray oynamış, Beşiktaş oynamış . Keşke daha büyükleri de yapılsa, daha fazlası yapılsa.
Ben bundan birkaç hafta evvel Londradaydım. Kızım Lady Gaga'yı çok seviyor. Finans komitesinde beraber olduğum Standart Chartered bankası'nın başkanı ile konuşuyoruz, beni Londra'ya davet etti. Bir konser var dedi. Biz üç günlüğüne gittik. Ailelerde kaynaştı. Müthiş bir yer. Ben isterim ki Türkiye'deki birçok işadamı biraraya gelsin, hem spor hem eğlence için böyle metrekare yer bulunursa, hepimiz bir şeyler koyalım.
Düşünün kü bu stad da yılda 350 gün her gün ya konferans var, ya bir spor müsabakası var, muhakkak birşey oluyor. Bu Türkiye'de böyle bir şey olsa A'dan Z'ye dünya yıldızları daha rahat gelecektir. Bu bölgede bu sanatçıya gönül vermiş olan birçok insanı Türkiye'ye turizm için getirecektir.
Bu anlamda İstanbul'da müthiş alışveriş merkezleri yapıldı, oteller yapıldı. Bizim de 2 tane var, birinde ortağız birinde tek başınayız. Sadece bizim güzel tarihimiz için , havamız için, denizimiz için veya yiyeceğimiz için değil, Türkiye'den belirli markaların alışverişini yapmak için gelen bölge ülkelerinden insanlar var.
Gelenlerin 1 veya 2 gününü değişik maksatlarla uzatsak , bu Türkiye için olduğunuz yerde ihracat gibi bakın.
BLOOMBERG TV: İstanbul'un gerçek anlamda tam tanıtıldığına veya tam değerlendirildiğine inanıyormusunuz yoksa o anlamda biraz eksikler var mı? Çünkü Dünyada İstanbul gibi bir şehir fazla yok. Ben fazla tanıtıldığına önem verilmediğini düşünüyorum. Gözde mi kaçıyor, alışveriş olsun, yeme içme sektörü olsun gözden mi kaçıyor yoksa önemsenmiyor mu?
FŞ: Galiba artık Türkiye'nin ve bizlerin yeni yeni bu olaylara konsantre olabilme dönemi başladı. Türkiye 'nin 10 sene evveline bakın, Türkiye'deki iş dünyasında da birçok kesiminde de günü kurtarmaktan yarına bakmaya zorlanıyorduk.
Aslında bizde müthiş bir pazarlama mantelitesi var. Türkler mithiş bu olayda. İddia ederim ki Türkiye ileri yıllarda çok daha büyük markaları yaratacak manteliteye sahip. Yeter ki Türkiye'de ki ekonomik ve siyasi istikrar devam etsin.
BLOOMBERG TV: Dediğiniz çok doğru, biz yeni yeni adapte oluyoruz. Şaşırıyoruz da aslında.
FŞ:Bazı değişimler, dönüşümler ekonomik olsun , siyasi olsun , kültürel olsun bunların oturması zaman alıyor. Zannediyorum doğru yoldayız, ilerliyoruz. İstanbul bu anlamda çok önemlidir. Benim bir çok arkadaşım, çevremde birçok insan veya yurtdışına gittiğim zaman tanıştığım birçok insan "Gelecek sene biz Türkiye'deyiz, İstanbul'dayız" rahatlıkla söylüyorlar. Bu anlamda Türkiye'nin her zaman potansiyeli vardı, bu potansiyeli yavaş yavaş, sindire sindire realize ediyoruz.
Tabiki bu anlmada güzel İstanbul'umuzun halen altyapı bakımından yapılacak birçok şeyi var. Yapılan bu inşaatlara alt yapı olsun, tüneller olsun İstanbul'lu olarak bağırıyoruz, çağırıyoruz ama bittiği zamanda bağırdıklarımıza teşekkür etmemiz lazım.
BLOOMBERG TV: İstanbul'da otel eksikliği var herhalde. Sizin iki tane oteliniz var.
FS: İstanbul'da otel eksikliği halen var ama hep deniz kenarında olması gerekir diye bir şey yok. Bilhassa İstanbul'un finans merkezi olma yolundaki aşamayı da göstermesi ile çok daha fazla işadamı Türkiye'ye geliyor. Bu küresel krizin ortamında bence Türkiye daha fazla şirketler İstanbul merkez olmak için gelecekler. Bu anlamda bizim hem apart otel dediğimiz , yabancıların gelip kullanabileceği yerlere ihtiyacımız var. İş dünyasınında kullanacağı otellere ihtiyaç var. Bu anlamda birkaç markanın girişimi var Türkiyede.
İnşallah bir hafta içinde Davos'da olacağız biz de Doğuş Grubu olarak , oradaki iş ortağımız olan Hayat Grubuyla bu konuyuda paylaşacağız. Çünkü Türk turizmin gideceği çok daha yol var.
BLOOMBERG TV: Bu kadar yoğun tempo arasında kızınızada zaman ayırıp Lady Gaga konserine götürmüşsünüz. Zaman bulabiliyorsunuz. Müzik anlayışınızın şiçinde var mı Lady Gaga?
FŞ: Ben herşeyi dinlerim. Urfa türküsünü de dinlerim, Lady Gaga'yı da, Orhan Gencebayı, Ferdi Tayfur'u da. Ben herşeyi doğru zamanında dinlemeyi ve hissetmeyi severim.
2011'de grubumuzda şu temayı işliyoruz; farkındalık, hayatı farkında yaşamak lazım.
BLOOMBERG TV: Farkındalık dediniz 2011 için. Doğuş Grubu'nun sizden kaynaklanan bir şeyi var, farklı bir yapıya sahip. Ben öyle algılıyorum dışarıdan. Bu farklı nasıl yarattınız? Diğer gruplara nazaran onlar daha klasikler ama Doğuş Grubu son zamanlarda bir farkındalık yarattı.
FŞ: Bu biraz da Ayhan Şahenk Bey'in yani babamızın yaşam tarzı, insan ilişkisininde getirdiği bizde bir sıcaklık var. Bizde saygı ve sevgi çok ön plandadır. Dostluk ön plandadır. İş hayatımızda ve sosyal hayatımızda hep aynı insanız. Benim iş arkadaşlarımın çoğuda sosyal olarak görüştüğün insanlar.
BLOOMBERG TV: Sert bir patron değilsiniz o zaman.
FŞ: Karikatürlerde olan, purolu, şişman patronların artık iş dünyasında olduğunu zannetmiyorum. Ama herkesin özelliğine göre, kültürüne göre, iş yapış şekli yaklaşımı var. Biz olaya bir aile gibi bakarız profesyonellik ön plandadır. Hak ve hukuka belli prensiplere çok bakarız ama yine Ayhan Bey'in yolunda yüzde 60 bizde profesyonel görüştür ama yüzde 35'de amatör ruh vardır. Biraz daha biz birbirimize kenetlenmişizdir. Beraber olmaya çalışırız.
BLOOMBERG TV: Daha sıcak bir grup gibi geliyor.
FŞ: Biraz da hizmet sektörü ağırlıklı olduğumuz için, insanca çalışmaya, insan için hizmet etmeye ve insanlık için, bu gerçeklerle devam etmemizin doğru olduğunu düşünen bir aileyiz. Bu anlamda beraber çalıştığımız arkadaşlarım, mesela dün akşam ki 15- 20 senedir beraber ne günler geçirdik, bu kültür tabii bu iç dünyası otomatikman organizasyon içinde oluştuğu zaman cepheye de gider. Aslında tüketici çok plastik bir laf.
Uzun vadeli diye bakıyoruz bütün işlerimize. Yatırımlarımız öyledir. Hizmet sektörü olunca birçok şey duygu dolu oluyor, marka , ben satış lafını hiç sevmem pazarlamadır bizim için önemli olan. Bu kültürle olduğu zaman zannediyorum içimizdeki o duygu sonunda hizmet ettiğimiz kişilerde de anlaşılıyor. Eğer böyleyse ben çok mutluyum.
BLOOMBERG TV: Bu gerçekten böyle. Olsa söylerim. Kullandığım Doğuş Grubu markalarından gerçekten memnunum ve farklı bir sıcaklık hissettiğimi burada ve her yerde söylüyorum.
2010 yılında yüzde 20 bir büyüme sağlamışsınız grup olarak, global krize rağmen. Nasıl galobal krize rağmen yüzde 20 büyüme sağladınız? Bundan sonraki stratejiniz ne olacak 2011 ile ilgili? Başka planlarınız var mı?
FŞ: Türkiye büyüdü ve Türkiye'nin son dönemdeki büyümesinin özelliğide yavaş yavaş bunu istihdam üzerindeki etkisini de görmeye başladık. Bizim içinde bulunduğumuz sektörler bakıldığı zaman , tüketici morali ile, ilgili sektörler. İnsanlar iyi hissettiği zaman satın alıyor, insanlar iyi hissettiği zaman harcıyor. Hizmet sektörü olunca ülkedeki o gidişat sizi çok etkiliyor.
Bunun içinde de sizinde bahsettiğiniz gibi, eğer rekabet avantajı olarak markamızın değerini daha fazla güzel hissettirebilmişsek, tüketiciler veya müşterilerimiz daha fazla bizi seçmişlerdir. O zaman biz daha fazla büyümüşüzdür.
Ama işin özünde de grup son 10 senedir nerede hangi işte olması gerektiğini iyi seçti. Dünya konjektörünü iyi seçti ve bu anlamda dünyanın hep büyüyecek, hiç olmazsa 15 – 20 sene rahatlıkla büyüyeceği sektörlere yatırım yaptık.
2001'de biz olmamamız gereken sektörlerden çıktık. Bazı şirketlerimizi birleştirdik. Yeniden yapılanmadan geçtik. Finansal yapımızı değiştirdik. Bazı sektörlerimize, bazı şirketlerimize daha büyümek için bölgesel faaliyetlere geçelim dedik. Halka açılmalar yaptık. Böylelikle çok daha güçlü, yağını atmış oldu Doğuş Grubu.
İnsanları motive ediyorsunuz, insanlara gelecek vaad ediyorsunuz, çok iyi ve doğru kararlar almanız lazım. Çünkü istemeyerek geçmişte birçok arkadaşımıza teşekkür etmek zorunda kaldık. Bunun minimuma inmesi için doğru karar alacak, zımba gibi olması gereken , finansal yapısıyla ve gelecek vaad edecek şekilde olması için olaya böyle bakmamız lazım.
BLOOMBERG TV: Bankacılık, finans, turizm, oteller özellikle son zamanlarda marinalara bir atak yaptınız. Turgut Reis var, Didim var, Göçek var. Marinacılığamı önem veriyor sunuz?
FŞ: Artık dünyanın çekim merkezlerinin turizmde de değiştiğini görüyoruz. Daha fazla değişeceğine inanıyoruz. Bilhassa Türkiye ve Yunanistan'ın diyaloğu, ahengi değiştikten sonra Ege Türkiye'ye daha yaramaya başladı. Gurup olarak Hırvatistan'dan aşağıya doğru Ege'yi de kaplayacak şekilde bir marinalar zinciri yaratmak istiyoruz. Artık fiyatlara bakıyorsunuz, tekne satışlarına bakıyorsunuz, yavaş yavaş Güney Fransa ve İspanya'da olan bu turizm, bizim gibi daha tabiatı bakir, yemeği ile içmesi, eğlencesi ile çok daha renk verecek yerlere kayacak.
Bunu sizin sadece marina olarak değil, marinaları sadece tekne bağlama olarak görmemek lazım. O anlamda Türkiye'ninde bazı aşamaları geçmesi lazım. Bunun arkasına otel, teknede çalışanlar da var, teknenin sahipleri de var, teknenin misafirleri de var,. Alışveriş konusu , eğlencesi, yemesi içmesi hatta kışın dahi çalışabilecek golf kulübü , bunlar artık bizim gibi memlekette bazen en son gelmenin avantajı çok önemli.
BLOOMBERG TV:İstanbul'a da marina gerekiyor herhalde. İki tane var, ikiside ful dolu. İstanbul'da bir çalışma düşünüyor musunuz?
FŞ:Var. İstanbul'da arkadaşlarımızın bir çalışması var. Tabiki tabiatı bozmadan.
BLOOMBERG TV: İnşaat var, gayrimenkul var bir de medya var. Medya operasyonunu nereye çekmek istiyorsunuz? Büyütmek istiyor musunuz? Yoksa bu şekilde mi kalmak istiyor sunuz? Neden günlük gazete çıkarmıyor Doğuş Grubu hiçbir zaman?
FŞ: Bizim hiçbir zaman yazılı basında olma gibi bir şeyimiz olmadı. Hatta çok kere dedikodular çıktı.Rahmetli Ayhan Bey'in zamanında da çıktı. Biz medyada televizyonculuktan çok zevk alıyoruz. Bunu yapan çok iyi bir ekibimiz var. Bunlar esasında marka olarak bakıyoruz. Radyoda, internette ve tabiki yeni medyada , 21. yüztılda bu çok gelişecek.
BLOOMBERG TV:İnternet medyası gazeteciliği öldürecek diyorlar ama ben ona inanmıyorum.
FŞ: Kenan Bey, ben teknoloji hastası bir adamım. Kitap okumayı halen sayfalarını çevirerek üzerine not alarak okumayı seviyorum. Biz eski kalmaya başlamış olabiliriz ama yeni nesile bakmak lazım. Benim 13 yaşındaki kızım yazarken bakmıyor. Ben halen iki parmakla basıyorum tuşlara. Artık onların dünyasında ne olacak bilemem.
BLOOMBERG TV: Herşey onların üzerine kuruluyor. Gelecek onların üzerine. Teknoloji ile aranız çok iyi diyorsunuz. En son çıkan makinaları takip mi ediyor sunuz?
FŞ: Maalesef , hanımla en büyük tartışmamız o "Artık dur " diyor. Evde yer kalmadı. Sene 1978'de başladı ilk fotoğraf makinem Canon AE1 'di. Benim için müthiş lükstü.
Bende futbol hastalığı vardı. Annem biliyordu benim futbol hastalığımı , Almanya'ya gittiklerinde adidas çanta , eşofman ve krampon almışlardı. Ben o kramponu 10 gün yastığımın altında tuttum. Ortaokul 1. sınıfa gidiyordum.
Sonra fotoğrafçılık merakım başladı. Senelerdir ben hepsini biriktiririm.
BLOOMBERG TV:Bunun sonu yok.
FŞ: Yeni Apple makine aldım diyorlar ki 2 ay sonra yenisi geliyor.
BLOOMBERG TV:Bu kriz döneinde yılın operasyonunu yaptınız, Garanti Bankası'nın hisselerini İspanyol bankasına sattınız. Yabancı sermayeyi ülkemize getirdiniz. Bu operasyonu nasıl başardınız?
FŞ: Bu 15 aylık bir olay. Amerikalı ortaklık yaptığımız GE Grubu 2008'in başlarında yüzde 4.64'i almıştık zaten. Sonra bundan 1 sene evvel artık dünya konjektöründe GE'nin bir karar vermesi gerektiğini ve finans sektöründen çıkma kararları olduğunu , burada da en likid ve para kazanarak çıkabilecekleri markanın Türkiye Garanti Bankası olduğunu söylediler. Bizden yardımcı olmamızı istediler. Sonuçta oturma odanıza yabancı birileri gelecek. Onların yüzde 20 hissesi, bizim yüzde 30 hissemiz vardı . Bizim o gün yeni bir grupla eş ortaklık yapma gibi bir düşüncemiz yoktu açıkçası.
Ben son 1 senede dünyanın birçok yerini gezdim. Bu vesile ile dünyada sermaye akışı nereye gidiyor? Yeni oyuncular kimler? Onların düşüncesi nedir? Bunları görmeye başladım. Bu bizim için de iyi bir çalışma oldu.
Sonunda şuraya geldik; Dünyanın böyle bir ortamında yüzde 20'yi alıpta köşede oturmak isteyecek, kurumsal bir bankacı yani ben birazda endüstriyel bankacı diyorum bu ekiplere , bu anlamda biz aldığımız 4.64'ü de koyalım çanağın içine ortaklık yaratalım. Sağolsun GE Grubu da bizim düşündüğümüz parametrelerde markalarla konuşmaya başladı. Sonunda Avrupa'nın 7. büyük bankası , İspanya'nın 2. büyük bankası BBVA ki Türkiye'de, futbol severler İspanya ligini seyrediyorlarsa göreceklerdir Lig'in adı da BBVA'dır. Yüzde yüz müthiş profesyonel yönetim ile giden bir banka. Türkiye Garanti Bankasını takdirle karşılayan . Geçen haftada başkanları geldi.
Şunuda söylemek lazım; bu satış GE'nin hisseleri ve bizim belirli hisselerimizle eşit ortaklık kuruldu. Yönetim şuan bizde 5 sene, 5 sene ben başkanlığa devam edeceğim, çok sevdiğim, profesyonel bankacı diye baktığım Ergun Bey'de 5 sene aynı şekilde genel müdürlüğünü devam ettirecek.
Hele hele dünya konjektöründe, böyle bir ortamda, Avrupa çalkalanırken, ki BBVA bir İspanyol bankasıdır, İspanya tartışılırken , böyle bir banka 5 milyar euro sermaye artırıyor ve 2000'lerde tartışılan , tereddüt ile bakılan Türkiye ekonomisinin özel bir bankasına bu parayı şu ortamda getiriyor, koyuyor.
Bu sadece Türkiye Garanti Bankası'nın çalışanlarının başarısı değildir. Bu Türk bankacılığının başarısıdır. Bu Türkiye'nin başarısı . Türkiye'yi bu son 8 senede böyle güzel yerlere getirmiş olan yönetimin başarısı. Çünkü 2001 krizinde alınan önlemler ve reçetenin uygulanması A'dan Z'ye 72 milyon insanımızın desteği ile de olmuştur.
Yönetim doğru yönetmiştir, bunun arkasında her şeye rağmen durmuştur ve Türkiye'de ki ekonomik rasyolara bakıldığında gelişmiş birçok ülkeden çok daha iyi durumdayız. Şu önemlidir, demek ki Türkiye'nin yarınına inanan bir müessese şu ortamda Türkiye'ye gelmiştir.
Yüzde 30, işlerinin yoğunluğu İspanya'dır, Yüzde 70'i İspanya dışında veya latin Amerika ve girdiği yerlerde ya 1 numaradır, ya 2 numaradır. Çin'de yüzde 15'lik bir bankanın sahibidirler. İşin güzel tarafı; Garanti bankasının haritada olduğu yerlerde bir güç birliği vardır. Teknolojimize, yönetim tarzımıza, yarattığımız markalara bilhassa Garanti teknoloji gibi çok uzman bir kadronun yarattığı şeylere inanamıyorlar. Belkide bu İspanyol bankasının ileride teknoloji merkezi Türkiye olacaktır.
BLOOMBERG TV: 2011 yılı Türkiye için önemli bir yıl mı? Seçimler var biliyorsunuz. Bu konuda ne söylemek istersiniz?
FŞ: Seçim yılı olması önemli. Ben ekonomik anlamda makro kararlarda bir şeyin değişeceğine inanmıyorum. Türkiye güzel bir yere gelmiştir. Geldiği yeri kaybetmek istemeyecektir. Çünkü Türkiye gibi cari açık gerçeği olan ve büyümenin devam etmesi, istihdamın daha da ileriye gitmesi için, Türkiye'de bu cari açık faktörü olacaktır. Cari açıkta önemli olan devletin bilançosu . Hazinemizin ve maliyemizin yönettiği bütün bu rakamların çok iyi olması gerekiyor ki Türkiye'ye gelen paranın maliyeti, vadesi devam etsin.Çünkü cari açık finansmanı çok önemli bir konudur.
Bunun yanında haziran'da bizi bekleyen bir seçim var. Normaldir her seçim dönemine girerken insanların seçim sonrası bugünkü ekonomik politikalar devam edecek mi? Etmeyecek mi? Kuşkusu olması. Bunun getirdiği inişler, çıkışlar olacaktır. Onun dışında Türkiye'yi risk olarak bence bekleyen başka bir konu yoktur. Türiye artık ekonomisi ile, bölge siyaseti ile çok değişik bir konuma gelmiştir.
Bakıyorsunuz ki bugün dışişleri bakanımız Lübnan'da. İki gün evvel sayın Başbakan Suriye'de . Bence yabancılar için fırsatta doğabilir. Ama en büyük risk nereden bakarsanız bakın, demokrasi kılıcı gibi duran bir gerçek var Avrupa. Avrupa ne olacak? Türkiye iyi de bizim müşterilerimizinde iyi olması lazım.
Avrupa maalesef iyi görünmüyor. Şöyle bakıldığı zaman tabiki bazı memleketlerin problemleri var. Bilhassa Yunanistan gibi, Portekiz gibi, Belçika gibi memleketlerin problemleri var. 2011'in ortalarına doğru belki bazı memleketlerde borçlarının yeniden yapılandırılması olabilir. Bu dünya konjektörünü etkilediği gibi bize gelen talebi de etkileyebilir. Amerika'da ki alınmış kararlara paralel bütçelerin, rasyoların federal hükümetin senelerdir devam ettirdiği eyaletlere ve belediyelere olan finansmanı vardır. Bu eskisi gibi olmayacaktır. Amerika'da değişik bir hava esebilir.
Ben şuna çok inanıyorum; Ne kadar gelişen memleketler önemli olsa da bir Amerika, bir Avrupa'nın düzelmesi çok önemlidir. Sonunda küresel ekonomide birleşik kaplar her zaman işler. Amerikadaki tüketicinin tüketmeye devam etmesi önemlidir ama artık morallerin düzelmesi lazım.
BLOOMBERG TV: Avrupa'da ki bu sorun nereden başladı?
FŞ: Bence ilk önce Avrupa Birliği'nin bu duruma geleceğini hiç böyle düşünmediler.
BLOOMBERG TV: Nerede hata yaptılar?
FŞ: Belkide biraz romantik bir karar bu Avrupa Birliği. İkinci Dünya Savaşından sonra ayrılan Avrupa'yı biraraya getirme merakı başka bir olay ama siz parasal anlamda, ekonomik anlamda tek sesli yönetemiyorsanız burada ahenkli karar alıp, arkasında durup yürümenizin imkanı yok.
Avrupa'da Almanya'ya bakın; Almaya çok büyük bir maliyet. Almanya'daki bir vatandaş deseki "Benim vergilerim ile biz neden Yunanistan'ı kurtarıyoruz." Avrupa'da ki siyasi gücün eridiği, her ülkeye bakarsanız aslında güçlü, karizmatik , karar alabilme gücünü almış siyasi bir lider yok. Görüyorsunuz bazıları Türkiye ile ilgili meseleleri içeride biraz moral ve oy alabilmek için bunu kullanıyorlar. Geçen günkü Sayın Merkel in çıkışı, geçen günkü Yunanistan başbakanının Erzurum'daki çıkışı. Bunlar sadece Türkiye'yi sevmediklerinden değil, kendi seyircilerine oynuyorlar.
Güçlü bir lider ve güçlü bir karar alıcı, uygulayıcı olmadığı zaman , bu problemi aşmak çok zor. İnşallah Avrupa bunu aşar, Amerika aşar. Çünkü istesek de , istemesek de bizide etkiler.
BLOOMBERG TV:Bizim Avrupa Birliği sürecimiz ne olacak? Bu biraz yılan hikayesine dönmedi mi? Sayın Başbakan Avrupa Birliği için verdiği son demecinde "Türkiye artık yalvaran bir ülke değil" dedi. Siz nasıl görüyorsunuz Avrupa Birliği sürecini? Biz ortada kalmış bir ülkemiyiz? Biz kabul edilecek miyiz?
FŞ:Bunu dostlarla tartışıyoruz, bir kere Türkiye 10 sene evvelki Türkiye değil. Türkiye'nin ekonomisine baktığınız zaman dinanizmi Avrupa'dan alacak değil, Avrupa'nın reçetesi olacak gerçeklerle dolu. Avrupa bir kere yaşlanıyor.
BLOOMBERG TV: Sayın Başbakan'da aynen onu söylemiş "Avrupa Birliği yaşlanmakta ve komada" şeklinde ifade ile tanımlamış.
FŞ: Bilhassa Kıbrıs'ta ki o referandum, Birleşmiş milletlerin o süreçteki konumu, konuşmalar, Türkiye'ye verilen sözler, bunlar da yerine getirilmedi. Bakıyorsunuz öbür tarafta Almanya'nın öyle ya da böyle engellediği bazı konular, Fransa'nın, Yunanistan'ın, bakıldığı zaman Türkiye'nin tartışılacak bir konusu olması lazım, konusu kalmıyor o zaman. Tabiki bu aksadı ama sadece bunu Türkiye istemiyor diye bakılmaması lazım. Türkiye bu anlamda Avrupa'dan vazgeçiyorum demiyor ama hak, hukuk gerçekleri içinde bugün Avrupa Birliği'ne giren 12 tane devlet vardır . Bu devletlere neler uygulanmışsa bize 40 – 50 senedir ne söz verilip, ne masada varsa bunlar uygulansın. Biz de yolumuza devam edelim diyoruz.
Ayrıca Avrupa gerçeğinden sapmıyoruz. Burada şu ekonomik kriz ve demin bahsetmiş olduğum Avrupa liderlerinin kendi evlerindeki güçsüz kalmaları , birde yeni bir dalgada var dünyada. Bir değişim var. Bakın Hollanda'da ki hükümetin durumuna bakın. Artık insanlar, ekonomiler kötüye gittikçe kendi kenilerine düşman yaratmaya başlıyorlar.
Bu anlamda Türkiye komşularıyla diyaloğunu genişletmeye çalışan, hem Avrupa'yı anlayan , hem Ortadoğu'yu anlayan konumda. Birçok özelliği ile iki tarafı da konuşma imkanı taşıyacak bir ülke. Ben zaanediyorum ki doğru yolu herkes bulacak.
Ben hep şunu da söylemişimdir "Avrupa Birliği Türkiye için bir amaç değildir, bir araçtır." İllaki bizim Avrupa Birliği'ne girme mecburiyetimiz yoktur. Yeter ki biz çoluğumuz, çocuğumuz için Avrupa Birliği'nin kriterleri benim memleketimde uygulansın. Biz zaten ekonomi olarak büyüdükçe Avrupa ile olan ilişkilerimizi genişleteceğiz. O lüks bizde olsun, biz diyelim ki "Biz girmiyoruz ama sizinle çok iyi iş ortaklığı yapıyoruz. İspanya bankası geliyor Türkiye'de yatırım yapıyor. Biz İspanya bankası ile bölgesel büyüme yapıyoruz."
Bence Türkiye müthiş bir potansiyeli olan bir ülke. Yavaş yavaş Türkiye'nin önemini anlayacağız.
BLOOMBERG TV: Türkiye'nin bu gücünden mi korkuyorlar. Sizin de dediğiniz gibi gittikçe büyüyen ve büyüyecek olan bir ülke . Konum itibari ile de öyle. Belki dezavantaj olarak Doğu ile batı arasına sıkışmışız. O dezavantaj olarak da görülebilir, avantajda olabilir. Zaman zaman batı'ya karşı tavır alıp aşağıya dönüyoruz, zaman zaman da tam tersini yapıyoruz.
FŞ. Çok samimi söyleyeyim, bizim aslında genel anlamda kimseye karşı aldığımız bir tavır yok. Bizim belirli konularda bazı dostlarımızla görüş ayrılığımız olabilir. Berlin duvarının yıkılmasından sonraki periyodunda dünyada pek çok şey değişti. Soğuk savaş rüzgarlarına bambaşka bir dönem geldi şimdi. Bizim genel anlamda bütün milletlerle, memleketlerle yeniden bu ilişkimizi oturup konuşma dönemimizdir bu. Konular bize yakın, bölgeye yakın, bizi ilgilendiren olduğu zaman bizim bazı dostlarımızla görüş ayrılığımız olabiliyor. Ekonomik anlamda da olabilir, siyasi anlamda da olabilir , politik anlamda da olabilir. Bu demek değildir ki Türkiye kimseye sırt çeviriyor. Ben tam terine Türkiye'nin bölgedeki barışın, bölgedeki refağın ve bölgedeki ekonominin gelişmesinde çok önemli bir faktör olacağına inanıyorum.
Bakın, İngiltere'dan Hindistan'a kadar bakıldığında en girişimci ruhu olan, iş dünyası olan memleket burası. Ortadoğuya bakıyorsunuz, girişimcilik ruhu yok gibi. Gidiyorsunuz Dubai'ye ağırlıklı çalışanlar Arap olmayanlar. Gidiyorsunuz bu memleketlere girişimcilik çok az. Öbür tarafta Türkiye, kobilere bakıyorsunuz Anadolu'da inanılmaz bir gelişme kaydediyoruz. Biz bu bilgiyi, o enerjiyi oraya aktarabilirsek, oradaki kültürel gerçekleri Avrupa ile paylaşabilirsek, bu diyaloğu oluşturabilirsek zannediyorum Türkiye bölgesinde ekonomik hem de siyasi anlamda
BLOOMBERG TV:Yine de bir zaman gerekiyor. 50 yaşıma geldim konuşuluyor AB
Trend fena değil. Bizim yatırım bankacılığında o vardır, biz çarta bakarız, ne tarafa gittiği önemlidir. Türkiye ekonomisi o hale gelmiştir. Biz Doğuş Grubu olarak ülkemizin geleceğine çok inanıyoruz. Doğru insanları, doğru markaları getirmek için çalışıyoruz. İnsallah bu serüven bu yolculuk ileriki yıllarda bölgesel anlamda güçlenmesini getirecek. Türkiye'den çok süprizler çıkabilir.
Maçları seyrederken Beko ismini gördüğüm zaman gururlanıyorum. Eskiden biz buralara gittiğimiz zaman, Türk dediğimiz zaman bambaşka bir şey vardı. Londra'ya gittim geçenlerde "Yeni Türk Lirası ile mi ödeyeceksiniz" dediler. Bu çok güzel bir şey.
Yurtdışına gittiğimiz zaman Türkiye ile ilgili olan gurur verici duyduğumuz sözlerin Türkiye içinde de herkesin paylaşması, bu gönül birliğini oluşturması, birbirine güvenmesi inşallah bunlar daha da perçinleyecek Türkiye'nin gücünü. Ben buna çok inanıyorum. Bazen ormanın dışına çıkıp seyretmeyi bileceksiniz.
BLOOMBERG TV:Yeni nesil jenerasyonun örnek aldığı patronlardan birisiniz. Böyle bir patronun bir hayali var mı? İşsizlik yada başka bir hayaliniz var mı?
FŞ: Ben bir sektörde Türkiye'nin çok ilerleyebileceğini düşünüyorum bu anlamda bana yakın çalışan bir ekiple bir çalışma yapıyoruz. Bu da tarım sektörü. Hatta biz tarımdan sanayileşmeye döndük doğru ama tarımı da unutmamak lazım. Çok güzel bir memleketimiz var. Tarımın sanayileşmesi çok önemli. Organize hale gelmesi, 21. yüzyılın şartlarına uygun olması, ölçeğinin değişmesi, toprağı bilerek işlemek, gereğinden fazla sularsanız ne olur, olur, az sularsanız kurak olur. Bunların bilinçli yapılması lazım.
Bu anlamda Niğde'de ailemizin geldiği yerde bir tarım fakültesi yatırımı yapacağız. Benim arkadaşlarıma da söylediğim burada çalışacak, teknikleri alacak yurtdışından ve dünyadan bunları bilenleri getireceğiz, hocalık yaptıracağız. Sonunda Türkiye kazandığı zaman biz kazanacağız.
Bir de bunun yanında belirli metrekare toprağı uygulamalı hale getirisek bunun yan sanayi paketleme ve lojistiğini de oluşturursak işte o zaman oralara istihdamı artıracak. O zaman oralara havaalanı da yaparsınız, birçok şeyi getirirsiniz.
Buradan Türkiye yeni bir sektörünü daha oluşturmuş olur. Çünkü sanayileşmiş memleketlere bakın; tarımdaki sanayileşmelerini bir yere getirmiş olan memleketler. Ortadoğu'ya bakın, orada bir elma yiyorsunuz dişinizi kıracaksınız neredeyse. Renk güzel ama tat yok. Niye güzel Türkiyemizden buralara mallar gitmesin?
Türkiye'de moral olduğu zaman tüketim oluyor. Tüketim olduğu zaman dış mallara da bu paralar gidiyor. Bu cari açık dediğimiz problemi kalıcı hale getiriyor. İnsallah seçimden sonra Türkiye'nin notu yatırım yapılabilecek hale gelecek. O zaman daha da kolaylaşacak ama Türkiye'nin ekonomik modelinin büyümesinde hep cari açık var. Bunu halletmenin yolu kalıcı sermayeyi Türkiye'ye getirmek, Türkiye'nin sanayileşmesini genişletmek. Onu yaptığınız zaman sosyal barışı oluşturursun, istihdamı rahatlatırsın. O zaman Türkiye'ye bakış açısı değişik olur. Türkiye şuanda müthiş bir dönemden geçiyor, müthiş bir fırsat var. Doğu Avrupa'da yatırım yapanların Türkiye'ye kayacağına ben çok inanıyorum. Bunu çok iyi değerlendirmek lazım.
Yapılmış olan orta vadeli bir plan var Türkiye'de. Bunları da bir an evvel aktive etmemiz lazım. Ferit Şahenk
BLOOMBERG TV:Ben yine Fenerbahçe'ye dönmek istiyorum. Bu Fenerbahçe merağınız nereden geliyor?
FŞ: Çocukluğumdan gelen bir gerçek. 10 yaşıma kadar ankara'da büyüdüm. O zaman benim için iki tane sarı lacivertli takım vardı. Bir tanesi Fenerbahçe, bir tanesi Ankara Gcü. Ankara Gücü'nü daha sık seyretme imkanımız vardı. Annemin babası dedemin ve ailemin müthiş futbola sevgisi vardı. Gençlerbirliği'nde dedem kalecilik yapmış.
BLOOMBERG TV:Siz hiç futbol oynadınız mı?
FŞ: Ben lisede oynadım. Üniversitede 2 sene oynadım. Benim için Fenerbahçe önemli. Sosyal hayatımın parçası , hislerimin parçası. Maça gitmek kızım ile beraber paylaştığımız bir gerçek.
BLOOMBERG TV:Kızınızı her yere götürüyorsunuz anladığım kadarıyla.
FŞ: Kızımla ortak yaptığım iki tane şey var, ikisini de söylemiş oldum. Ama şunu söyleyeyim müthiş bir annesi var. Cuma akşam üstü anneme gider, Cumartesi öğlene kadar annem ile beraberdir. Böyleyken Amerikan bir anneden Amerikan kültürünü, babaanneden Türk kültürünü alıyor. Annem çok gençtir zaten . 17 -18 yaşındayken ben doğmuşum.
Spor çok güzel bir iş. Spor mu? Skor mu?
BLOOMBERG TV:Fenerbahçeli olarak ben şampiyonluk görmek istiyorum. Göremiyoruz. Yönetimde niye yoksunuz? Hiç Fenerbahçe başkanı olmak hayliniz olmadı mı?
FŞ: Kolay değil. Benim için sorumluluk çok önemlidir. Yapabileceğime inanmak isterim. Bence Fenerbahçe gibi güzide bir kulübü bir markayı yönetmek kolay değil. Bazen ben sayın başkana gelen sözlere bakıyorum. Dışardan görüldüğü gibi kolay değil. Sporda herşey mekanik değil. Ben şirket yönetiminden daha zor diye düşünüyorum klüp yönetimini. Şuan da böyle bir düşüncem yok. Ben locamdan çok memnunum . Başkana ve kulübe başarılar diliyorum.
BLOOMBERG TV:Çok teşekkür ediyorum geldiğiniz için Ferit Şahenk. Çok güzel bir sohbet oldu.
. .
Ferit Şahenk
. . .
|
|
|
|
|
|
|
|
|