|
Tüm Yazıları
ShareThis
|
Mimarlıkta 65. yıl
06.06.2010 |
|
Okunma Sayısı : |
2771 |
|
|
Oy Sayısı : |
1 |
|
|
Değerlendirme : |
5 |
|
|
Popülarite : |
0 |
|
|
Verdiğiniz Puan : |
|
|
|
|
|
|
Mimarlıkta 65. yıl
Mimarlıkta 65'inci yılıma girdim. Ömrümün 55 yılında ana uğraşımın mimarlık olması, bana bugün bile sevinç veriyor.
40'ıncı yılı bitirdiğimde bir yazı kaleme aldığımı ve konuşmalar yaptığımı hatırladım. Bir konuşmada söylediklerimi eski notlarım arasında buldum ve okudum…Sevindim.
Hepsini doğru söylemişim. Bugün de değiştirebileceğim ekleyebileceğim tek söz yok.
Son yıllarda yaşadığım zaman için ömrümün ikindisi mi desem, yoksa akşamı mı? Bilemem…Bu hesap yapılamıyor. 1985 yılında asıl mesleğim olan mimarlıkta 40 , evet tam 40 yılı tamamlamış bulunuyordum (Şimdi 65 yıl oldu)
El ayak tuttukça veda yok! Onun için çizgiyi çekip toplam yapamam. Ama 40 yıl, iki satırlık bir şöyleşi yapmaya yakışır fırsattır (65. yılda değişen yok).
Şehirler de, şehir içi ortak mekanlar da biçimleniyor, boyutlanıyor, hatta renkleniyor. Bunların hepsi , o yerdeki toplum yaşayışının yankısı…
Mimari mekanlar, insanların yaşayışı üzerine örtülmüş tüller… Bu tül , örtüldüğü vücudun biçimini alıyor. Vücut güzelse, mimari tül güzel şekilleniyor. Değilse, kötü biçimleniyor.
Bir çevrede veya bir ülkede yapıların mimarisi, oradaki yaşayışın bazı yapraklarını bir araya getirip topluyor. Mimarinin görevi, bu hayat yapraklarını bir araya getirerek kitapları ciltlemek…
Mimari çağındaki yaşama biçimlerini koruma altına alacak yapıları ve mekanları yaratıyor ama bu yaratma, o çağdaki o toplum kültürünün yansıtmanın ötesinde bir sonuç değil…Mimarisinin anası toplumun yaşama kültürü…
Mimarinin hayır doğuran yararlılığı da, sanat değeri de, günahı ve sevabı ile o toplum kültürünün malı.
Dünyanın her yerindeki yaşama biçimleri, zaman geçtikçe birbirine daha çok benziyor. İnsanların önemli bir bölümünün televizyon tutkusuna kapılması buna örnektir. İnsanların yerel yaşama biçimleri zaman geçtikçe daralan sınırlar içine çekiliyor.
Yapılara biçim ve boyut veren veriler, artık uluslararası standartlara bağlanıyor. Bu verilere göre yapılan mimari, uluslararası bir çehreye bürünüyor. Ulusal ve/veya yerel mimari çehre ağır ağır gözden kayboluyor.
Bu durumda "milli değerlerin kaydedildiği" feryadını basmak da çağdışı bir yakınmadır.
Bir otomobilin görünüm ve kullanımında ulusal özellikler aranması ne kadar şart değilse, bir binanın görünüm ve kullanımında da neredeyse o kadar şart değildir. Binalar da sanat eseri olmanın öncesinde, "yaşama makineleri" dir.
Asıl kötülük , ulusal ahlak değerlerinin derinden derine, gizli gizli hasır altı edilmeye çalışmasıdır.
Mimarlık 5 ana sanattan biri sayılıyor. Sanatçının en küçük başlama yaşı müzikte. Resimde gecikmemek gerekli. Başlama yaşı konusunda en geç durumda olanı mimarlık.
Mimarlıkta kalemi ele alabilmek, gerekli temel bilgileri öğrenebilmek için bir klasik üniversite öğrenimi bitiriliyor. Daha başlayabilmek için, şöyle bir 25 yaş geçivermiş. Çünkü mimarlık yalnız sanat değildir.
Bundan sonra da her kalemi eline alan harikalar yaratmıyor. Temel bilgilerin arkasından, yaşama görgüsü birikimi beklenecektir.
Elbette yaratıcılıkta yetenek sahibi olmak şartıyla…
Mimarların bir bölümü, bu üçünü bir araya getirebilmek fırsatını ele geçiremeden dünyadan göçüyor . Üçünü biraraya getirebilen her mimar ise, önemli kişi olmak fırsatını elde edemiyor.
Çünkü onlar da, yaşama sırasındaki kalleşçe savaşlara dayanma gücü bulamıyorlar. Ruhları ölmüş uyur gezerler haline geliyorlar.
Bu yetenekli güç yoksullarını mimarlık sahnesinden sürenlerin başında şarlatanlar geliyor. Mimarlıktaki şarlatan oranı, tüm diğer sanatların şarlatan toplamından da çok… Yapıların milyonları, milyarları tamah çekiyor.
Mimarlıkta ömür boyu sürekli ve çile dolu bir çalışma gücü ve sabır gerekli… Elbet yetenek de… ama dayanacağı temel olmazsa bu yetenek , bir takım züppe hüner gösterilerinden başka sonuç vermiyor.
Bu nedenle mimarın kişisel ahlakı başka dallardaki sanatçılara göre farklı konumda bir önem kazanıyor.
Dünyada mimarlar topluma karşı görevlerini kavramış değiller… Ülkemizde de değiller… Sorumluluk payımın kabulünden doğan tedirginlikten kurtulamıyorum.
Bir toplum neyse mimarları da odur gibisinden birleşik kap teorileri ile teselli bulmuyorum. Bu hesaba dayanan herkes yan gelip yatmayı sürdürür gider.
Birilerinin bu teselli çemberini kırması şart! Kimlerin? Hukukçuların mı ? Doktorların mı? Mimarların mı? Kimin?
Yoksa politikacıların mı?
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Tüm yazıları |
ShareThis
|
|
|
|
|
|
Türk Liderler:
Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem
|
|
|