Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Aydın Boysan Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

Şiirde Dünya
21.08.2010
Okunma Sayısı : 3705
Oy Sayısı : 0
Değerlendirme : 0
Popülarite :
Verdiğiniz Puan :
 

 

Şiirde Dünya
Aydın Boysan

Bazı kişiler sanmaktadır ki şiir, hep neşe ve huzur içinde ortaya konan bir eserdir.

Bu kişiler kafayı çekerken gece yıldızlara bakarak,  orada kim bilir herkesin ne mutlu olduğunu  sanabilen bön yaratıklardır.

Oysa şiir, eğer gerçekten şiir ise, şairlerin ruhlarını kendi cenderelerine sokarak, çoğu zaman uzun süreli sancılardan sonra ortaya koydukları eserler olur. Bu iş, eski zamanlardan beri öyleydi. Hele son  dönemlerde büsbütün  bu yolda gelişti. Tüm insalığa hitap eden  eserler oldu…Tercüme bile olsa.

Yaklaşık iki yüzyıla yakın zaman öncesinin önemli yazarı Goethe (1749- 1832) daha o zaman, şiiri şöyle değerlendiriyordu.

"Gitgide daha iyi anlıyorum ki, şiir bütü insanlığın ortak  malıdır. 'Ulusal Edebiyat' deyimi artık fazla anlam taşımıyor. Dünya edebiyatı çağı açılmak üzeredir, herkes bunu hızlandırmak uğrunda çalışmalıdır."

Daha eski zamanlara gidelim. Mağara dönemini yaşayan insanlar, gece vakti  odunlardan  çıkardıkları çıralar yanarken, şairler tarafından okunan şiirler dinlerlerdi. O şiirler de kim bilir ne hayranlık yaratan eserler olurdu. Örnekleri yok ki.

Daha sonraki yıllarda ama, yine binlerce yıl öncesinden adı bilinmeyen Mısırlı şairin eseri de benim yüreğime dokunuyor:

"Kimlere dert yansam bugün/Kötüye çatan iyi insanlara /Herkes gülüp geçiyor./Kime dert yansan bugün?/ İnsanlar haset dolu, /Güvendiklerinde yürek yok."

Her şey, tarih de – edebiyat  ve şiir de, insanların yazı uygarlığına geçmesi ile kalıcı olabilmiş. İnsanlığa ilk yazı uygarlığı kapılarını Sümerler, yaklaşık yedi bin  yıl önce açıyorlar. Günümüze kadar bu gelişme ile kalabilen  örneklerden biri "Gılgameş Destanı" oluyor. Bu denli  kadim (eski demiyorum) bir eser günümüze bile ışık çakabilecek güçte:

"Kurduğumuz ev sonsuz mu ki/Yaptığımız anlaşmalar yürülükte midir sonsuz?/ Hiçbir zaman hiçbir şey kalıcı olmamıştır/Birbirine ne kadar benzer uyuyanlarla ölüler?"

Ruhunda şiirsellik fokurtuları kaynamayan birisi bu  sözleri sözlenmiş olamaz ki.

Ya gerçekler? Ola ki yüreklere dokunur…Dokunsun  varsın!.. Yürek bu! Kendini yine yukarı çekmeyi başarır. Yaşadığımız yüzyıl  politikalarında yürek olsa, kin tutup  düşman olmayacaklar birbirine…Daha binlerce yıl  önce, daha Gılgameş Destanı günümüz politikacılarına yerinde bir akıl  vermiyor mı? Şöyle:

"Ülkede sonsuz, sürüp giden  mi nefret?"

Şiir bu! Yaşlanmıyor, geçerliğini  güzellikle birleşirip, ömrünü sonsuza kadar sürdürüyor. Kin tutmak insanlara yakışmıyor. Bazı hayvanlara bile yakışmıyor.

Yas tutmak da yanlış… kin kadar değilse bile. Yas tutmak, o her zaman dünyayı yenileyen ölümlere bile saygısızlık oluyor, yapışıp kalırsa.

Çok önce, 2600 yıl önce oyunun şairi Sappho ölüm yatağında iiken, kızına örnek akıllar veriyor:

"Bize yas yaraşmaz/Şiirin  can evine/Yas girmesi doğru olmaz."

Ölmüşlerimizi elbet unutmayalım, yüreklerimiz onların yuvası olmayı  sürdürüp gitsin…unutmayalım ama, onları ille de yas tutarak sürekli  anmak, bir geçmiş zaman yapışkanlığı… Zaman hep yürüyor, durmak yok. Ölümler de bu dünya yaşamının planına girmiş. Ölüm bu dünya yaşamının tedavi çarelerinden biri…En önemlisi.

Ya hiç ölmek olmasaydı?

O zaman her gün, daha yaşarken ölünürdü. Gerçek bu!

Bu gerçeği akıl ederek  aklına sokan, üstün  ruhlu şair kim mi? Adı bile bilinmeyen bir Amerika Kızılderili şari…Diyor ki:

"Gidiyorum  kadınım , ağlama/ Kadınım ağlama sakın!/ Gittiğim yol ölüm yolu ama,/Yamaçta gireceksin koynuma,/ Birlikte uyuyacağız, o gün  yakın."

Kim olduğu nu bilsem bu şairin! Mezarını bilsem! Gidip çiçek koyacağım.

Düşünme gücü ve duygulanma yeteneği derin bütün dünya insanları ölümü kutsuyor sanki… Hepsi de bütün dünyada birbirine benziyor…Dünya yönetiminde politikacıların  yerini şairler alsa, ne güzel ve doğru  olur demek içinden geliyor.

İranlı Rudaki, daha bin yıl önce yas tutma konusunda yüreğindekileri şöyle özetliyor:

"Gizlice ağlıyorsun  dostum, gel gör ki giden  gitmiştir. /Gelen geliyor, sen ona bak!/ Gözyaşların diriltmez ki ölüyü."

Dünyayı şiirle dolaşıyoruz ya! Hiçbir yeri,  hiçbir şairi yadırgamıyoruz. Çünkü gerçeklik ve güzellik  bütün dünyada, bütün geçmiş zamanda aynı izlenimleri yaratmış…Çünkü hepsi insan, hepsi bu  dünyanın insanı!.. Başka dünyaları da bilsek, oralarda da aynı  izlenimleri edineceğiz. Edineceğiz ama, işte onlar bizimkilere benzemeyecek, birbirine benzeyecekler.

Daha 1500 (bin beş yüz) yıl önce adı bilinmeyen bir Japon şairi, "Buluşmamız" şiirinde anlatıyor:

"Gökyüzü – Yeryüzü/ Ancak bu ikisi yok olursa/ Biz ikimiz, sen  ve ben /buluşamayacağız."

Böyle bu Japon  şairleri!....Konuların altına yanan ateşler sokma huyları yok…Okuyanı  ısıtıyorlar.

Özellikle belirtmek isterim ki, geçmiş zamanda ve çağımızda binlerce yıl farkla ve engin uzaklıklarda, bütün şairler sanki aynı dili konuşuyorlar.

Ya Eskimolar farklı mı? Onların bir şiiri, Utitilak'ın Türküsü , şöyle:

"Sevinç içindeyim ne güzel/ Çevrem baştan başa buz, ne güzel!/ Sevinç içindeyim ne güzel!/ Ülkem çamur deryası, o da güzel/ Ne zaman bitecek bu? Ne güzel!/ Yoruldum uyanık beklemekten ./ Bu da güzel!"

Şiirin bu denli dünyaya ve zamana yayılan görkemli, ama mütevazı örneklerini toplayıp  Eski Uygarlıkların Şiirleri ( T. İş Bankası Kültür Yayınları) kitabında sunan Talat Sait Halman'a teşekkürler sunarak.


Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org