Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Aydın Boysan Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

Vehbi Koç Anısına
22.12.2012
Okunma Sayısı : 5683
Oy Sayısı : 1
Değerlendirme : 5
Popülarite : 0
Verdiğiniz Puan :
 

 

Vehbi Koç Anısına
Aydın Boysan


Vehbi Koç merhumunun anıldığı bugünde kendisini, yaşama gücümüzü azaltacak derin matemlere gömülmek yerine onu yansıtan güçlü ve neşeli anılarla hatırlamamız doğru olacak.

1975 yılı Mart ayında, Uludağ'da birlikte tatil  yapmaktaydık. Aradan birkaç gün geçtikten sonra odamda üzerimde adımın yazıldığı bir zarf buldum.

İçinde  benimle o günlerde aynı otelde kalan ve tüm zamanımızı  birlikte geçirdiğimiz Vehbi Bey'in bir mektubu çıktı.

Bu mektup yaklaşık 2 daktilo sayfası tutacak uzunlukta ve 7 maddelik  bir yazıydı. Vehbi

Bey bana "yaşlı bir büyüğünüz olarak" bazı tavsiyelerde bulunacağını söylüyor ve özetle fazla alkol alıp, fazla yemek yediğimi belirttikten sonra 7 maddeyle nasıl yaşamam gerektiği konusundaki öğütlerini anlatıyordu.

Ancak bu lütufkar ilginin beni nasıl hayretlere düşüren yani, mektubun bir kopyasının  kapalı bir zarf içinde benimle aynı odada kalan eşime de ayrıca gönderilmesiydi.

Vehbi Bey merhum benim bundan karıma bahsetmeyeceğimi düşündüğü için suretini ayrıca eşime yolluyordu… haklıydı.

Daha sonra Vehbi Bey merhum 1978 yılında Abant, 1979 yılında Antalya ve 1985 yılında ayrıca İzmir- Urla'da yaptığımız tatillerden sonra, 3.5.1985 günlü ve İstanbul'da yolladığı mektupla 10 yıl önceki  Uludağ öğütlerini hatırlatarak, ""tavsiyelerine hiç riayet etmediğimi, her şeyi ilişik mektuplarda yazdığı için tekrarlamaya lüzum görmediğini" bildirecek kadar dikkat ve zahmet  lütfunda bulunuyordu.

Gülerken bile hakkı olmadığını sandığı bir işi yapar gibi eliyle ağzını kapatırdı. Bazı sofralarda hepimizin  bildiği o ciddi yüzüyle otururken kendisine ricada bulunurdum.

"Bize öyle kötü bilanço  getiren genel müdüre bakar gibi bakmayın" dediğim zaman  gülerdi. En çok  güldüğünü hatırladığım  bir zaman ise benim kendisine, "Galiba bu içki bana dokunuyor. Artık bıraksam mı acaba?" diye sorduğum gündü.

Vehbi Bey'in  zaman kullanışını çok iyi bilmesi  ve hangi şartlar içinde olursa olsun  programlı yaşaması  sayesinde her şeye zamanı vardı. İstemediği şeylere zamanı yoktu ama, ayırmadığı için yoktu.

Oysa istediği her şeye zamanı vardı ve onu iyi kullanmasını bilirdi.

Örgütlenme gücünü benim de piyade neferi olarak katıldığım yürüyüş mangasında bile gösterdi.

Bir fon  kurdu. Biz yürüyüş  mangası olarak  arada bir yediğimiz yemekleri Vehbi Bey'in  kurduğu  bu fon gelirinden kullanarak masraf etmeden yedik.

Urla tatili 23 Nisan 1985 günü sabah kahvaltısında, 23 Nisan'ın cumhuriyetin önemli bir günü olduğunu ve mahallin en büyük mülki amiri olan kaymakamı ziyaret etmemiz gerektiğini söyledi ve benden telefonla randevu almamı istedi.

Kaymakam Bey hiç beklemediği bu ziyaretten heyecanlanarak bizi akşam çayına davet etti. Gittiğimizde görmüştük ki,  kasaba erkanı lacivertlerini giymiş olarak ve kaymakamın küçük oğlu kırmızı papyon kravatını takmış olarak bizi bekliyorlardı.

Sohbet iki saat kadar sürdü ve Vehbi Bey bu süre içinde kasabanın sicilini çıkartarak zihnine nakşetti.

Akşam otele döndüğümüzde benden  kimlerin katıldığını  neler konuşulduğunun özetini yapmamı istedi.

Ben zaten kaymakamın evinde, başıma neler gelebileceğini bildiğim için notlarımı dikkatle almıştım. En ufak bir yanlış yapsam Vehbi Bey'in bunu yakalayacağını biliyordum. İnanırım ki Vehbi Bey'in arşivinde o günün notları  hala kesinlikle vardır.

İşin ilginç yanı Vehbi Bey'in 23 Nisan'da kaymakamın ziyaret isteğinde cumhuriyete olan itinalı saygı ve sevgisinin rol oynamasıydı.

Ülkenin genelini, düşünmeden inanmaya yöneltme çabaları içindeki dalgalara da rağmen Vehbi Bey merhum,  çağdaş aydınlık düşüncelerin öncüsü olarak ortaya atılmaya çekinmedi.

1960 yılına kadar yüz binlerce yılda 3 milyara yükselen dünya nüfusunun, bundan sonraki  yalnız 40 yılda ve 2000 yılına kadar iki katına, yani 6 milyara çıkmasının ve bu gelişmenin devamının  başına açacağı  felaketleri gördü. Bu nedenle müfrit politikacıların "milletin erkekliğini sınırlayacaklar" gibisinden halk dalkavuğu gösterilerine aldırmadan aile planlaması hareketinin başına geçti.

Benzer gerici esintilerinin yaşayışın tüm alanlarına yaygınlaşma görüntüsü verdiği 1995 Aralık seçimlerinde oy kullanmak için sandığa gitti, televizyoncuların  kendisinden ne beklediğini sormaları üzerine, "Atatürkçü bir iktidar gelsin de, kim olursa olsun," dedi.

Kendisi tüm dinsel görevlerini yerine getirmeyi ömrü boyunca savsaklamamış, dini bütün bir Müslümandı. Ama aynı  Vehbi Bey merhum, dini vecibelerin çağdaşlıktan uzaklaşmayı gerektirecek hiçbir yanı olmadığını anlayacak kadar aydınlık kafalıydı. Bu konuda olduğu gibi görünmeye çekinmeyecek kadar da medeni  cesaret sahibiydi.

Vehbi Bey'in kişiliği bir bütünlük içinde değerlendirilmelidir. Onun çelik bir disiplinden yana oluşu bu yönden ele alınmalıdır. Kurtlar sofrası olan iş hayatında başka türlü davranarak hesaba gelir bir sonuç alınamazdı.

Vehbi Bey merhum ya böyle olacaktı ya da Vehbi Koç olmaktan vazgeçecekti.
Kişisel olarak çok etkili bir insandı. Kendisinin yanında ve yakınında olmayanları bile sürekli olarak, uzaktan da olsa etkilediğini görürdük. Sanki Vehbi Bey merhumun ruhu ilgili herkesin yanında dolaşırdı.

Hiç kimse sanmasın ki Vehbi Bey'in ruhu vefatından sonra bile herkesin etrafında ve havasında dolaşmayacak.

Vehbi Bey merhumun yakın ve uzak tüm çevresini sert bir disiplin içinde tutmaya özen gösterdiği çok anlatıldı.

Oysa Vehbi Bey'in en çelik disiplin içinde yaşattığı tek kişi bizzat kendisiydi.

Vehbi Bey kendisinden sonraya bırakacakları  uğruna, en sert sınırlar içinde herkesten önce kendisini yaşattı.

Kendisini dünya nimetlerinden, maddi olanaklarını hiç kullanmadan uzak tuttu. Öyle zamanlar oldu ki neşelenmeyi bile kendisine çok gördü.

Ben onun hayatını tüm ayrıntıları bir kenara bırakarak şu üç  sözcükle özetliyorum: "Kendisi için yaşamadı."

Yitirdiklerimizi matemsiz ve neşe ile anmaya çalışmalıyız. Çünkü dünya sahnesinden çekilmiş olan sevdiklerimizi süresiz olarak yaşatmanın  başka yolu yoktur.

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org