Ziynet Odası 
 Odam Olsun 
 Türklider Odaları 
 Sizin Odalarınız 
 Sohbet Odası 
 TV Odası 
 E-Kitap Odası 
 BŞenver 
 Gazete Odası 
 iPad 
 Hakkımızda 
 Şifremi Unuttum 

 

Aydın Boysan Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

Akşam Pazar Röportajı İstanbul'daki büyüme utanç verici
07.08.2013
Okunma Sayısı : 4762
Oy Sayısı : 2
Değerlendirme : 5
Popülarite : 1,51
Verdiğiniz Puan :
 

 

Aydın Boysan | Akşam Pazar Röportajı

.
.

Sayın Elif Aktuğ Akşam gazetesi için benimle bir söyleşi yapmıştı.

Söyleşiyi size sunuyorum...

.
.

Aydın Boysan | Akşam Pazar Röportajı

İstanbul'daki büyüme utanç verici


Ülkenin en sevilen ve saygı duyulan mimarlarından biri, 91 yaşındaki Aydın Boysan ile yeni kitabı 'İki Nesil Bir Şehir' için bir araya geldik.

Oğlu Mimar Burak Boysan'la beraber yazdıkları kitabı, yani 'Şehrimi çaldılar' dediği İstanbul'u konuştuk.





Padişah Vahdettin, henüz saltanatını sürmekteydi o doğduğunda. Müthiş bir hayat, mesleki başarılar, sonsuz sevgi ve saygınlık...

1921 doğumlu Aydın Boysan ile Çiçek Pasajı'nda buluşmak üzere yola çıkıyorum, oğlu Burak Boysan ile beraber yazdıkları 'İki Nesil Bir Şehir'i yani İstanbul'u konuşacağız. 'Sev İç' restoranda, kocaman masada şehrin en saygın beyefendileri ve hanımefendileri bir arada, koyu sohbet henüz başlamış.

Aydın Bey'i yanlarından ayırdığım için biraz kızıyorlar sanırım ama Aydın Bey, muzip bir gülümseme takınıp, 'Beni kıskandılar' diyor ve kahkahalarla gülüyor bu söylediğine.

Beni tek tek herkese takdim ediyor, kol kola girip Pasaj'da birbirimizle hava atıyoruz.

Onu gören genç, yaşlı herkes ayaklanıp kadeh kaldırıyor; masalarına davet ediyor; 'Bu güzel hanımı bırakıp niye sizin yanınıza geleyim?' diyor.

Kahkahalar çınlıyor Çiçek'in muhteşem avlusunda. İstanbul'u konuşacağız ama sağ yanağımdaki gamzeden bahsetmek istiyor; gamzenin ne kadar gizemli olduğunu söylüyor. Onunla saatlerce konuşabilir insan; öğrenir, bilgilenir, feyz alır, aydınlanır.

Gazeteye dönüp yazı yetiştirmek zorunda olmasam yanından asla kalkmam.

Nereli olduğumu soruyor, 'Anne Girit kökenli Ayvalıklı, baba Arap kökenli Diyarbakırlı' deyince, 'Anladım zaten' diyor, 'Sende öyle bir karışım var, deniz kızısın sen'.

İlerleyen günlerde Cunda'da da buluşmak üzere sözleşiyoruz. O da bir deniz insanı.

Samatya'da 1940'lara kadar uzanan ve asla unutulmayan bir çocukluk geçirmiş.

Yüzer, dalar, yelken kullanır, denize açılırlarmış ama 'vicdansızlar' denizi insanlardan uzaklaştırmışlar.

'Ne güzel gülüyorsun' diyor, gülümsememek, mutlu olmamak imkansız; anlattıklarını başka yerde duyma ihtimaliniz yok, onun gibi de kimse anlatamaz zaten.

Bizans dönemine ait antik sütun başının üzerine yerleştirilen musalla taşının bulunduğu Arapkuyusu Camii'nden bahsediyor, futbol takımları Şark Şimendifer'in kalecisi Kör Ali'ye gönderme yapıyor; konu tekrar Vahdettin'e oradan da bugüne geliyor. 90'ını deviren bu genç mimarla tarihte bir yolculuğa çıkıyoruz, geride son derece lezzetli bir röportaj kalıyor...



EŞİMİ BEBECİKKEN SEÇTİM




- Aydın Bey, bu kadar fazla sevilmek ve tanınmak hiç canınızı sıktı mı?


Zaman zaman sıkılıyorum tanınmaktan çünkü karımdan hiçbir şey saklayamıyorum (gülüyoruz). Öte yandan sevilmenin kötü bir tarafı yok. 



- Eşiniz Suzan Hanım, çok güzel bir kadın; ilk görüşte aşk mıydı sizinki?


Onu daha bebecikken gözüme kestirmiştim, komşu kızıydı. Çok güzeldi; 'İşte' dedim 'Evleneceğim kadın.' Sen de çok güzelsin maşallah.



- Peki, ben mi güzelim yoksa kitapta sıkça bahsettiğiniz Taliha Hanım mı?


Breh breh... (Gülüyor) Sen, kitabı okumuşsun çok sevindim. Taliha Hanım'ın oğlu kimdi biliyor musun?



- Biliyorum, Orhan Boran.


Breh breh, beni çok şaşırttın. 



- Okumadan gelir miyim? Nasıl gelişti oğlunuzla kitap yazma fikri?


Oğlum da mimar, hep onunla çalışmak istedim ama yapamadık. Sonra da bari kitap hazırlayalım dedik. Mimarlıkta, dünyanın insanı işine karışır. Kitap yazarken öyle değil, yazarsın biter. Ortak bir işe imza atalım diye yola çıktık.

Bir kitap daha bitirdim bu arada, o da yayınevinde. Anılardan, denemelerden oluşuyor.

Tecrübelerimi paylaşmak istedim. Eh tabii yaş da ilerledi. Düşünsene, doğduğumda Vahdettin padişahtı. 90'ı geçtim.



- Geçmişsiniz ama çocukluğunuzu unutmamış ne de güzel anlatmışsınız.


İstanbul'un kenar mahallesinde doğdum, şimdi şehrin merkezi oldu. Dünya da rastlanmayan şekilde büyüdü.



- Siz bu büyümenin utanç verici olduğunu söylüyorsunuz.


Kötü bir büyüme bu. Karakterini kaybetti İstanbul.

Kendi dinamikleri içinde büyümeliydi. İyi ki Boğaziçi var ama gün gelecek orası da karayolu olacak, doldura doldura. 1921, ben doğdum, nüfus 1 milyon değildi.

Şimdi 20 milyon. Şehir bütünleşmedi, belediye sınırları yaklaştı diye şehir yakınlaşmaz. 



- Paris, Londra, New York da göç aldı. İstanbul neden böyle oldu?


Ama onlar hiç bozulmadı. Demokrasi, geri ülkeler için tehlikedir.

Bunları söylemeye kimse cesaret edemez çünkü 'demokrasi düşmanı' derler adama diye korkarlar.

Komşuluk vardı vaktiyle.

80 sene önceki komşularımı hatırlarım, Narlıkapı Çıkmazı'ndaki.



- Komşuluk kayboldu diyorsunuz ama bizim geleneklerimiz vardı, misafirperverdik güya...


Halkın karakteriyle beraber insanlık da değişti.

Selam veren kalmadı.

Oturduğum apartman 12 daire, 8 dairede oturanların yüzünü görmedim.



ŞEHİRLERİN KADERİ AYNI


- 20 sene sonra ne olur? Herkes buradan kaçmak istiyor!


Nereye gidecekler?

Bursa'ya mı?

Bursa da 2,5 milyon oldu.

Bütün şehirler aynı kaderi paylaşıyor.

Dedim ya demokrasinin tehlike teşkil ettiğini söylemek gerekiyor.

Üstüne basa basa.



- Siyasetle hiç ilgilendiniz mi?


Çok isteyen oldu; tercih etmedim, kaçtım.

İstanbul Belediye Başkanı olmamı, milletvekili olmamı istediler.



- Keşke olsaydım demediniz mi hiç? Olsaydınız neler yapardınız?


Hiç istemedim, hiç de pişman olmadım.

Baksana AKM 3 yıldır kapalı, bunu hazmediyor bu toplum.

Gelecek kuşaklar geçmişten ne ders alacaklar?

Çocukluğumda seyrettiğimiz tiyatro oyunlarını anlatsam inanmazsın.

Madde ve ruh. Ruha da dokunmak lazım, toplumların da ruhu vardır.

Kanunlarla toplum ruhu doğmaz.



- Demokrasi tehlikeli diyorsunuz, nasıl yönetilmeli Türkiye?


Yeni bir tanımı bulunmalı demokrasinin.

Şehir meclisleri çok önemli, büyük şehir belediyelerinin yönetimlerini daha üst düzey kişiler seçsin.

Ancak ve ancak ülkede yaşayan en üst seviyedeki 5 bin kişiden oluşmuş bir grup, milletvekillerini seçmeli.

Zihin, eğitim ve ahlak seviyesi olan insanlar seçsin, kim tarafından yönetileceğimizi.

Ancak bu şekilde bir demokrasiyle düzelebilir ülke.

Yapılmazsa insanlığın sonu böyle gelir. Toplum bozuldu, eskiden mahalleli terbiye ederdi insanları. 

- Şimdi el kadar çocukları anne-babalar terbiye edemiyor!


Böyle bir çaba da yok.

O da bir çaba işidir.

Annem babam, beni ve rahmetli kardeşimi terbiye etmek için nasıl çırpındılar hatırlarım.

İşin içine büyükanneler de girerdi.



Bizans prenseslerinin limanı, çöp iskelesi oldu


- Ah şu eseri ben yapsaydım dediğiniz bir yapı var mı dünyada?


Hayır ama ünlü yapıların hepsini gördüm.

Gençliğimde hırsla dolaştım.

Öyle yapılar vardır ki çok ünlüdür ama beş para etmez.



- Mesela?


Mesela Sidney'deki Opera Binası.

Çok meşhurdur ama sahtekar ve aşağılık şöhretlerden biridir o bina.



- İstanbul'un en güzel yapısı nedir?


Öyle bir yapı yok.

Camilerimiz güzel ama. En güzel yapı Ayasofya'dır.



- Türklerin yapmadığı binalar mı güzel acaba?


Ben öyle şey demem, Ayasofya dünyanın en parlak yapılarından biridir.

Mimar Sinan ilavelerini unutmamak lazım, minareleri yoktu. Sinan'ın eserleri, Süleymaniye eşsizdir. Dindar değilim ama camilerin güzel olduğunu söylemek için dindar olmak gerekmez. 



- İstanbul'u nasıl tarif edersiniz?


Çok garip bir yer. Asya ve Avrupa yanaşıyor birbirine ama öyle kalıyor iki kıta. Yakın ama uzak, bir arada ama ayrı.

Boğazların güzelliği hiçbir yerde yok.

Çanakkale berbat edilmedi şükür.

Eskiden bir taş iskele varmış

Samatya Sahili'nde, Bizans prensesleri tekneye binermiş. Benim çocukluğumda oraya çöp taşıyan tekneler yanaşır ve çöpü oraya boşaltırdı. Kokuyu, sinekleri ve nereden nereye gelindiğini sen düşün.

- Taksim için yapılacak planlama için ne düşünüyorsunuz? AKM yıkılsın mı?


Kışla yeniden yapılacak deniyor ama ortada zaten ciddi bir plan yok.

Kışlaydı orası, milli maçlar yapılırdı. Yıkmaya alışılırsa sonu gelmez. Islah edilmeli.

Ancak opera binası olarak Türkiye Cumhuriyeti'nin İstanbul'a bırakacağı bina, o olamaz. Otopark kaldırılmalı ve oraya yeni bir bina yapılmalı.

Bazı binalar kaldırılarak ve gerekirse cadde ileri alınarak bir düzenleme yapılabilir.

Bina için de uluslararası bir yarışma yapılmalıdır.

Benim dediklerimi yapacak siyasi iradenin bu demokratik şartlar ve bu halkla gerçekleşmesi mümkün değil. Hayaldir sadece.



İki kez akciğer kanseri atlattım




- Sizin gençlik sırrınız ne?


Yok benim bir sırrım. Akortlu yaşam, sırrımdır belki. 



- Gamsız insanlar yaşlanmaz derler. Öyle de olmadığınızı biliyoruz.


Haklısınız, hassas bir insanımdır.

İki defa kanser olup da ikisinden de kurtulan biriyim, biliyor muydun?

Sol akciğerimin alt lobunda ur bulundu.

Çok öksürüyordum.

Yakın dostum Tarık Minkari vardı, 'Gel de bakalım' demişti.

Urdan numune alındı habis olduğu anlaşıldı.

Ameliyat oldum, sonra her ay tetkiklere gittim.

Beş yıl sonra diğer ciğerde belirdi, onu da atlattım.

İki akciğer kanserini atlattım, milyonda bir olur.  



- Çok geçmiş olsun, nasıl olmuştu sigarayı bırakmanız?


Araba kullanırken öyle kötü öksürüyordum ki, birilerini ezmekten korktum.

Kriz halinde öksürük geliyordu.

Bir anda bıraktım. 42 yıldır da içmedim.

- Spor yapmış mıydınız?


Gençliğimde yüzdüm, yelken kullandım; denizde çok vakit geçirdim.

Samatyalıyım da ondan.



Aydın Boysan'dan...


- İmza attığım yapıları yan yana koysanız, 200 futbol sahası kadar ediyor. 1,5 milyon metrekare bina tasarladım. 

- Kadınlar muammadır. Tanımadım da diyemem tanıdım da diyemem. 

- Kadınlar olmasaydı dünya cehennem olurdu. 

- Televizyon programı yapmamı istiyorlar benden ama gece yarılarına kadar yorulmak istemiyorum. 

- Oğlum çelebi adamdır, düzgün insandır. Biz baba oğul çekişmesi yaşamadık.

- On beş yıl mimarlık dersi verdim. Elli yıl önceki öğrencilerimle buluştuk, hepsi ihtiyar herifler olmuşlar.

.
.


Aydın Boysan

.
.
.


Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org