|
Tüm Yazıları
ShareThis
|
AYEMEFEDDİN BEY AMCA
29.05.2015 |
|
Okunma Sayısı : |
3382 |
|
|
Oy Sayısı : |
0 |
|
|
Değerlendirme : |
0 |
|
|
Popülarite : |
|
|
|
Verdiğiniz Puan : |
|
|
|
|
|
|
AYEMEFEDDİN BEY AMCA Aydın Boysan
Dışarıdan baktığınız zaman sanıyorsunuz ki, adam hayatının en zor günlerinden birini yaşamaktadır.
Bir de bakıyorsunuz ki aynı zat o gün demeç veriyor: "Dimdik ayaktayız"
Bu kadar yıllık vatandaşız. Beklenmedik sözler duymaya alıştık ama, artık şaşırmamız azaldı.
Dimdik ayakta olmak güçlü olmayı kanıtlar ama, her zaman değil. Hristiyanların bir Noel Baba'sı vardı.
Tatlı bir tiptir. Noel gecesi sırtında torbasıyla gelir. Her eve hediye dağıtır.
Hediyesini de gizli verecek kadar ince davranır.
Onun için de, masal bu ya, hep bacadan girer ve yine çaktırmadan oradan çıkar.
Bir gece Noel Baba yine bacadan giriyor.
Çocukların hediyelerini yataklarının kenarına bırakıyor. İşi bitmiş gidecek artık.
Ama bir de bakıyor ki, köşenin birinde çocukların mürebbiyesi çırılçıplak yatıyor.
Genç kız o kadar güzel, o kadar çekici ki Noel Baba feleğini şaşırmış düşünüp duruyor.
"Nasıl çözülür bu iş yahu?
Şimdi ben bu güzel kızla sevişsem Noel Babalı'ğıma yakışmayacak.
Sevişmesem baca deliğinden geçemeyeceğim. Ne halt etsem ki?"
Biliyoruz hep bir IMF var.
Kastelli olayından sonra durumu inceledi ve karar verdi.:
"Bir yol kazasıdır. Merkez Bankası'nın kredi sınırını aşmasına göz yumacağız."
Ancaaak…
Hani yakıtsızlıktan mahsulün tarlada kaldığı , toplanan mahsulün mazotsuzluktan taşınamadığı için çürüdüğü, fabrikaların çalışmadığı zamanlarımız oldu.
O zaman da yine gözünü yuman, gözünü yumduğu için halimizi görmeyen IMF başka bir IMF mi idi acaba?
Yoksa biz mi o zaman Kastelli'yi araya koymadığımıza hata ettik? IMF'nin bu davranışında herhalde bir incelik var. Ben bu inceliği anlayamadım. Bu davranış bana kalın geldi.
IMF yetkililerinden birisi buyurmuş ki:
"Yeni ekibi kuşkuyla izliyoruz. Özal'ın açık çeki vardı. Kafaoğlu'nu tanımıyoruz.
Al bir incelik daha! İnsanın gözleri yaşarır.
Ciddi bir bankacı demiş ki:
"Çanakta bir para toplanır. Altından bir faiz sızar. Ne sızarsa o dağıtılır. Oysaki bu bankerler çanağı el daldırıyorlar. Sonu gelmez."
Bu sözler yeni alınan yüzlerce milyonluk köşkler-yatlar gazeteleri doldururken söylemişti. Yani bunu görebilen tek kişi bu zat mı idi?
Louisiana'da vurulmuş bir zencinin ölüsü sokakta yatıyordu. O kadar çok kurşun deliği vardı ki, ceset kalbura dönmüştü. Adli tıp elli altı kurşun yarası saydı. Şerif üzüntüyle söylendi:
"Tüm meslek yaşantımda bu kadar başarılı bir intihar görmedim."
Bazı istifalar bu intihara benzer.
Dünyada hiçbir mevki de hiçbir şahsa bağlı değildir.
Sadrazamın uzun süre beraber çalıştığı bir vezir vefat etti. Adamcağızın daha cenazesi kalkmamıştı ki, bir zat sadrazama yaklaşarak sordu:
"Sadrazam hazretleri, izniniz olursa merhumun yerini alabilir miyim? İtirazınız olur mu?
"Benim olmaz. Git mezarcı ile anlaş!"
Kimisi diyor ki: "bu iş adamları yüzde on, yirmi sermaye ve ucuz kredi ile yıllarca halkın tasarruflarını sömürdüler."
Doğru… Ama cezası ne? Bugün üretime devam kanun gereği. İç satış olmazsa dış satış gücü kalmayacağını çocuklar bile biliyor. Açık ve kapalı yollardan yüzde yüze yaklaşan banka faizi ile kuruluşlar yaşar mı? Yaşamazsa eski günlerin intikamı mı alınacak sahiplerinden? Oh olsun demek neyi çözer? Çalışanları kim kurtaracak?
Devlet hepsini kurtarmaya kalkarsa eğer, tekrar başladığımız noktaya dönmüş olmayacak mıyız?
Bankalar çok faiz alıyor da sanki para mı kazanıyorlar. Yoooo, onlar da bankerlerle yarıştılar, çocuklarla koşuşan yaşlı şişmanlar gibi nefes nefese kaldılar. Çok faiz ödüyorlar. Bilanço karları bil propaganda kokuyor.
Faiz peşinde koşanın ise durumu belli.
Amacı iyiydi ama, iş bu kadar karışmalı mıydı?
Enflasyonun ne olduğunu kısaca anımsayalım.
Leon Henderson diyor ki: "Az bir şey enflasyon, az bir şey gebelik gibidir. Düzenli olarak büyümeye devam eder."
"Enflasyonda cilveleşmenin sonu ise onunla evlenmeye mecbur olmaktır." Diyor George Hampton.
Enflasyonla ilgili anlatımlar içinde bol gebelik ve sevişme benzetmesi var. Ama kesin olan öpülenin halk olduğu….
Bernard Shaw'ın da edepli bir anlatımı şu:
"Hükümetler kendisine inananları aldatarak para değerini kötüleştirirlerse, bu işlemin terbiye sınırları içindeki adına enflasyon denir."
Bir ülkenin başına gelebilecek felaketlerin en büyüklerinden birinin enflasyon olduğu kesin.
Ülkeyi yüzde yüzü aşan enflasyona sürükleyenlerin vicdanları sızlamalı. Ama bunun savaşı bütün ulusun katılmasıyla verilir.
İstisnası olmadan,.
Kelle başına iki asgari ücret aylığıyla bir akşam yemeği yenirken olmaz bu.
En zor zamanda renkli televizyon kazığı çıkarmakla da olmaz!
Sayın Turgut Özal'ın ayrılmasından sonra da kişiliği üzerine çok söz söylendi.
Geçmiş ve gelecek hesaplarına dayanan yaltaklanmaların dışındaki övgü kısmen yerindedir.
Enflasyonla savaşmanın kararlılığına, ihracatın artmasına, dış itibarın yükselmesine, vurgun tipi kazançların azalmasına katkıları hayırlı oldu.
Amaa, devlet adamlığı bu.
Hata ile sevap takas kabul etmez.
Devlet adamı diye de bu takas imkansızlığını hazmeden kişiye denir.
Sayın Özal: "İstifamda bazı sanayiciler ile ideolojik çevreler rol oynadı," diyor.
Ne anlam çıkarmalı bundan? Yani "işçi" ve memurla hiç problemin olmadı" diye mi anlamalı, yoksa Özal'ın işçi ve memuru önemsemediğini mi?
Yani asıl sıkıntıyı dar gelirliler çekmiyor mu 24 Ocak Kararları'ndan beri?
Özal bugünkü ünlü Özal olurken, bir ayağını bunların sırtına basmadı mı?
Evet, banker faizinde vurguncular da vurgun aradı.
On milyon yatırdı, faizini karsına harçlık yaptı. Acınmaz bunlara.
Ama ya ikramiye , ya tarla, ya ev paraları….
Özal hepsine birden: "Kumar oynayan sonucuna katlanır," diyor.
Demek ki bütün hata Özal'ın mazbut ve masum kişiliğinden doğuyor.
Kendisi ülkede kumarhane açmanın yasak olduğunu bilse idi, hiç tarihimizin en muhteşem kumarına izin verir miydi?
Sayın Turgut Özal yine istifasından sonra şöyle buyurdu:
"Bakalım karikatürcüler şimdi ne yapacak?"
Yoksa hazret giderayak onları da mı işsiz bıraktı?
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Tüm yazıları |
ShareThis
|
|
|
|
|
|
Türk Liderler:
Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem
|
|
|