|
Tüm Yazıları
ShareThis
|
İLLE DE İLAÇ
31.07.2015 |
|
Okunma Sayısı : |
2869 |
|
|
Oy Sayısı : |
2 |
|
|
Değerlendirme : |
5 |
|
|
Popülarite : |
1,51 |
|
|
Verdiğiniz Puan : |
|
|
|
|
|
|
İLLE DE İLAÇ Aydın Boysan
Hasta olmak zor iş demeye kalkışırsam öfkelenen olur, onun için demiyorum. Ama hekimlik de kolay değil…. Doktorların sıkıntısının başında hastaların çoğu zaman gerçeği saklamaları ya da akıllarının kafalarından bir karış yukarıda olması geliyor.
Hanım hasta ruh doktoruna yakınıyor: "Çok üzüntülüyüm. Yüreğimdeki genç yaşta ölme tehlikesinin korkusunu bir türlü atamıyorum… Yardım ediniz lütfen!" Doktor derin derin baktıktan sonra hastasını rahatlatıyor:
"Üzülmeyiniz lütfen! Bu tehlike geçmiş…"
Hasta muayeneden sonra kendisine ilaç verilmezse, doktora boşuna geldiğini düşünür.
Onun için çete alışkanlığına kesinlikle uyulur. Böyle bir durumda doktor hastayı uyarıyor:
"Bu size reçetesini yazdığım ilaç var ya! Bunu ancak çok sağlıklı insanlar dayanabilir. Yoksa götürür…"
İşte başka bir hasta… Söz dinlemiyor, ille de reçete istiyor ki ilaç alsın…
"Doktorcuğum, ne olursa olsun bana bir ilaç yazın…" "Ama neyiniz var ki yazayım?"
"Şiddetle aşık oldum…" Doktor: "Buna verebileceğim ilaç yok…"
"Nasıl yok? Sevdiğim hanım eczacı…
Doktor hastayı iyice muayene ettikten sonra soruyor. "Oturarak yapılan bir mesleğiniz mi var? Hasta şaşırıyor:
"Evet desem doğru olur mu acaba? Jokeyim?"
Fıkralar dalgınlık konusunda hiç dünyaya gelmemiş profesör tipleri anlatır. Güya karısı profesöre diyor ki: "Bugün nişanlandığımızdan beri tam 25 yıl geçti …" Profesör de güya kafasını kitaptan kaldırıp diyor ki:"
"Artık evlensek nasıl olur?"
Benim ömrüm boyu biriktirdiğim tek değerli hazinem dost çevrem… Aralarında çeşitli bilim adamlarından pek değerli profesörler de var… Üniversite sayısı otuza dayanınca farklılık doğdu mu, orasını bilmem… ama benim tanıdığım profesörler zihinsel kavrayış yavaşlığını öyle dalgınlık falan numaralarıyla örtmeye çalışacak insanlar değil… Hepsi cin fikirli filozoflar…
Hasta iyileşti, taburcu ediliyordu. Kendisini iyi eden profesör doktora veda ederken aklına koyduğu isteği söyledi: "Hocam ! Siz olmasaydınız belki ölürdüm. Gözüm korktu. Bundan sonra yüz yaşıma kadar yaşamak istiyorum. Ne yapmalıyım?
"Çok sigara içer misin?" "Hiç içmem." "Ya içki?" "Ağzıma koymam. Yeşilaycıyım."
"Pekiyii… Sevişmekle aran nasıl?" Hasta: "Tanrı korusun hocam. Bu günahtan ödüm kopar."
"İyi ama evladım! Zorun ne? Ne yapacaksın yüz yıl yaşayıp da?"
Öğrencilere gelince hınzırlar çağlar boyu cin olmuşlardır. Her ne kadar şimdi bazıları YÖK uykusuna yattıysa da uzun sürmez uyanırlar. Tıp fakültesinde son sınıf sınavları … Profesör soruyor: "Hastanın bir bacağı kısa kalmış… Siz olsaydınız ne yapardınız?
Öğrenci:
"Toplalardım…"
Çeşitli hastalık türleriyle tanışma konusunda mahrumiyet içinde kaldığımı söyleyemem. Tepeden tırnağa, değerli bazı deneyimlere sahip oldum. "Ne" den gideceğim konusunda henüz ciddi bir işaret yok ama, "ne"den en çok çektiğimi biliyorum. Dişlerimden… İnsanda her şeyden bir iki tane var, oysa diş dediğimizden 32 tane… Derdi bitmek bilmiyor.
Son yıllarda kişisel yaşayışımda diş hekimleriyle daha bir sıksı fıkı oldum. Çünkü canımı yakmaları korkusu iyice azaldı. Yoksa neme lazım? Yaklaşmazdım… Akşam sofrasında diş doktoru görsem , dişim ağrımaya başlardı.
Diş ağrısının acısı hardal ve biber acısına benzemez. Beter bir sıkıntıdır. Bir dostum hiç hoşlanmadığı insanlar için "diş ağrısı gibi herif" der… Sevimli benzetmedir. Ben de kullanmaya başladım. Politikada da böyle tipler var. Bir türlü kurtulamıyoruz…
Söküp atamıyoruz.
Koltuktaki hasta diş hekiminin aynı zamanda yakın arkadaşı… Onun için hekim çekinmeden rica ediyor: "Hemen şimdi yürek paralayıcı bir feryat kopar!" "Niye yahu!
Deli misin?"
"Deli falan değilim. Bekleme salonu ağzına kadar dolu.. Oysa ben bir saat sonra başlayacak olan maça yetişeceğim…"
Dişi çekilen hasta itiraz ediyor: "Ama doktor bey! Bir diş çekimine yüz bin lira hesap çıkarmışsınız. Bunda insaf var mı?"
"Elbet var efendim… Dişiniz çekilirken öyle haykırdınız ki, bekleme odasından üç hasta kaçtı."
Misafir içeri girip ev sahibini koltuğa uzanmış görünce soruyor: "Neden yatıyorsun?"
"Dişçiden geliyorum." "Canın acımış gibi bir halin yok. Niye?"
"Bırak yahu! Zevkimden yatıyorum. Dişçi tatile gitmiş, ay başında dönecekmiş…"
Dişçi koltuğuna oturan genç kadın çok güzel ve sanki hiç kumaş kullanmadan giyinmiş… Doktor bu güzelliği saygı ile seyrettikten sonra rica ediyor:
"Karar verin… Koltuğa ayar edeceğim."
Diş hekimleri aralarında aşk üzerine söyleşiyorlar: "Söyle bakalım! İlk aşk ile son aşk arasındaki far nedir?"
"İlk aşk ön dişler gibidir. Çabuk sallanır ve düşer. Son aşk ise, son çıkan 20 yaş dişi gibidir, ölünceye kadar zor sökersin….."
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Tüm yazıları |
ShareThis
|
|
|
|
|
|
Türk Liderler:
Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem
|
|
|