Tüm Yazıları
ShareThis
|
Soru Yağmuru BERHAN ŞİMŞEK
12.09.2008 |
|
Okunma Sayısı : |
8153 |
|
|
Oy Sayısı : |
8 |
|
|
Değerlendirme : |
4,12 |
|
|
Popülarite : |
3,73 |
|
|
Verdiğiniz Puan : |
|
|
|
|
|
|
Soru Yağmuru BERHAN ŞİMŞEK . . . Bankacı Bülent Şenver bey beni soru yağmuruna tuttu.
Cevaplarımı sizlerle paylaşıyorum. .
. .
İzlemek için lütfen tıklayın. Soru Yağmuru BERHAN ŞİMŞEK https://vimeo.com/457422602 . . .
dinlemek için
. . .
Soru Yağmuru BERHAN ŞİMŞEK Deşifresi . . Berhan Şimşek (BŞ) Bülent Şenver (BŞ)
. .
BÜLENT ŞENVER: Ben size soru yağmuru diye bir bölümüm var. Yağmur damlaları gibi kısa kısa sorular soracağım. Sizi hafif ıslatmak istiyorum. Bülent Şenver'in odasında Bülent Şenver'in konuğu Sayın Berhan Şimşek ile birlikteyiz. Şimdi soru yağmuru. Siyaset hayatında gördüğünüz ve hiç hoşunuza gitmeyen davranışlar nelerdir?
BERHAN ŞİMŞEK: Ben kültür ve sanat insanı olarak çok üzülmüştüm Sayın Tayyip Erdoğan'ın Mersinli bir işçiye "Artistlik yapma " demesi siyaset adabının hiçbir yerine sığmayan bir anlayıştı.
BÜLENT ŞENVER: Sizce Türkiye'yi yönetmeye talip olacak bir Başkbakanda olması gereken en önemli özellikler nelerdir?
BERHAN ŞİMŞEK: Başbakanlar, Cumhurbaşkanları da 9 ay, 13 günlük. Ama siyasette öncelikle şu özellik olmalı; siyaset yapan kişi annesinin karnından dünyaya geldiği günden siyasetin içine gireceği güne kadar harsızlıkla, yolsuzlukla, onursuzlukla, ilişkisi olmamalı. Birilerinin adamı olarak hayatını idame ettirmemeli. Milletinin, halkının, ülkesinin adamı olmalı. Eğer birine adamlık yapacaksa bu milletine hizmet adamı olmalı. Bilgi birikimi olmalı. Kendi ülkesinin tarihsel bilgisini, dünyayı çok iyi bilmeli. Mutlaka bir siyasi kimlik olarak hem hukuktan, hem ekonomiden, hem sağlıktan anlayacak değildir. İyi bir siyaset adamı ortak aklı kullandır. Ortak aklı kendi aklı olarak koordinatör ve sözcü olarak dile getirendir. Zamanını yönetim, yönlendirme ve planlama organizasyonu içerisinde zamanı ekonomik dinamik ve sijerjik biçimde kulllanmalı. Bütün bunların ötesinde demokrasiyi içselleştirmiş , tabiki otoriter bir rejimden bahsetmiyoruz. İçselleştirmiş azınlığın hakkını çoğunluktan önemli olduğuna inanabilecek hoş görüye sahip. Ve ülkenin kendi yapısı içerisinde yasama , yürütme, yargı ülkemizin bütün bunların halkın vermiş olduğu sorumluğa dayalı yapıldığını bilmeli.
BÜLENT ŞENVER: Türkiye'ye son 20 yılda yapılmış olan en büyük kötülük size göre nedir?
BERHAN ŞİMŞEK: Son yirmi yılda yapılan kötülük 12 Eylül'ü söylememiz gerekiyor. 12 Eylül'ün üç ayağı vardı. Birinci ayağı ekonomik paketi, ikinci ayak sosyal paket, üçüncü ayakta dış politika. Ona göre toplumda dönüştürme belleksizleştirme, kişilik kaybına erezyonuna yol açmıştır. Okuyan, çalışan, üreten insan kimliğinden daha fazlasınla pısan, değer yargılarının iflas ettirilip başka bir değer yargısının ortaya çıktığı. Ahlaki değelerden bahsediyoruz, ahlaki değerler kültür değerleridir, moral değerleridir.
BÜLENT ŞENVER: Hatırlamayan gençlerimiz için 12 Eylül nedir?
BERHAN ŞİMŞEK: 12 Eylül Emir Komuta Zinciri ile ülke yönetimine Kenan Paşa ve arkadaşlarının el koyması olayıdır. İç tüzük, iç hizmet kanununun 35. maddesine göre koruma ve kollama görevini nitekim yerine getirmiştir. O zaman genelkurmay başkanı, sonra cumhurbaşkanı, şu anda da ressamlık yapıyor tabiki resim yapmak ayrı resim çizmek ayrıdır.
En önemli şey belki gençlerin kaçırdığını arz etmek istiyorum. Sosyal yapıdaki bir erezyonu getirmiştir, popüler kültür halkı ifade eder. Türkiyedeki popüler kültür tercih edilen değil, tercih ettirilen olmuştur. Ekonomik süreci içerisinde Türkiye tabiki dışa açılacaktır ama çok abur cubur açılmıştır. Dengeli, planlı bir anlayış içerisinde değil. Bakıyoruz Türkiye'nin sahilleri gitmiştir, Türkiyenin kaynakları gitmiştir, Türkiye 12 Eylül den sonra onlarca, yüzlerce yolsuzluk, hortumlama davalarına şahit olmuştur. En önemlisi dış politikayla ilgilide hepimizin bildiği gibi 1974 yılında Yunanis'tan NATO'DAN ayrılmıştı. Rahmetle analım Bülent Ecevit ve Sayın Demirel döneminde General Rallis NATO komutanı Yunanistan'ın NATO'ya girme teklifini etmişti. Her ikiside red etmişti, veto etmişti . Şimdi nasıl Avrupa Birliğinde bizi ve Kıbrısı veto ediyor , NATO üyesi olarak bunu yapamıyorduk. 12 Eylül sosyal darbeden sonra 21 Ekimde yani kırk kusur gün sonra Kenan Evren Yunanistan'ın NATO'ya girmesine evet demiştir. O gün Yunanistan NATO 'ya girerken hem Ege kıta sağlığı sorunu vardı hem Kıbrıs sorunu vardı. Sorulmuştur neden bunu yaptın "Ben General Racers''a ben asker sözü vermiştim " dedi.
Aslında 12 Eylül'de gençlerin bilmesi gereken bir şey var. O günkü devlet başkanı damdaki kemancı operatını izlerken CIA ajanı geliyor, "Türkiyede bizim çocuklar işi halletti" diyor. O günden sonra Türkiyedeki sosyal, ekonomik, siyasal yapılanma hiçbir zaman kimliğini oluşturmamıştır, siyasetin önü kesilmiştir, sendikalar bitmiştir, bütün düşün insanları , aydınlar, entellektüeller, cezaevlerine sürülmüştür. Gençler idamlara gitmiştir. Ve nihayetinde şu olmuştur; Bugünkü Türkiye'deki dinci yapılanmanın ellerine manikür , ayaklarına pedikür yapılmıştır ve bugünde iktidara gelmiştir. Ama 12 Eylül'de Atatürk'çü, solcu, devrimci veya bu ülkeye samimi kendine tarifinde milliyetçi duygularda olanlarda cezaevlerinde ve idamlarda acılar ve sürünmeler yaşamıştır.
BÜLENT ŞENVER: Bir başka yağmur damlası, aşkın tanımını nasıl yaparsınız? Aşk nedir?
BERHAN ŞİMŞEK: Aşkıda farklı ifadeler var. Tanrı'ya kavuşmakta bir aşktır. Sevgiliye varabilmekte bir aşktır. Ben çok kalıcılığına inanmadığım bir şey. Ama bir şeyi aşkla yapmak, şevkle yapmak , onun peşine düşmek, gönüllüsü olmak bunu yakaladığımız zaman kaybetmemeiz gerekiyor. Onu emek vererek sevgiye çevirmemiz gerekiyor. Sozsuza denk yaşanacak bir şey değildir Konficyus'un mutluluğu tarfi ettiği gibi "Ahenksizliğin içinde bir ahenktir" diye mutluluğu tarif eder. Ona vardığınızda mesleğinizdede, sevgilinizdede, sevginizdede o aşkı elde ettiğimizde onu sürekli taşıyamayacağımız için onda bir değişim yapıp emek verip sevgiye çevirmek gerekiyor. Onu çok güzel tutmak gerekiyor çünkü gözükmeyen bir şey.
BÜLENT ŞENVER: Aşk hakikaten çok zor bir şey diyorsunuz ama uzun süreli olmaması nedeniyle belki insan hayatının her safhasında değişik aşklar olsa değil mi? Bir dönem aşk yaşadım o da bitti derseniz o da bir eksiklik. Hayatın çeşitli dönemlerinde değişik şeylere aşık olmak, kimi zaman başka şeye, kimi zaman başka şeye. Aşkla ilgili hemen devamındaki yağmur damlam şöyle; Babanızdan size kalan en önemli miras nedir?
BERHAN ŞİMŞEK: Soyadıdır. Ben Bayburt'luyum , Bayburt'a gittiğimde Berhan Şimkek'im demem, ben Nuri Şimşek'in oğluyum derim. Babamdan bana çok şey kalmıştır, adamlık, insanlık, yiğitlik, terbiye, ahlak, iffet, bu ülkenin değerleri, sevgi, hürmet. Ben çok mutluyum Nuri'den olma Halime'den doğma olduğum için. İkisinide rahmetle anıyorum.
BÜLENT ŞENVER: Allah rahmet eylesin. En son ne zaman ağlamıştınız?
BERHAN ŞİMŞEK: Gözünde yaşı olmayanın gönlünde gök kuşağı açmaz. Ağlamak insan olduğumuzun bize hatırlatılışıdır. Ama acıyla ağlamayalım, sevinçlerle ağlayalım, mutluluklarla ağlayalım. Çok büyük bir keyif olsun. Sezen hanım'ın yazdığı gibi" Ağlamak güzeldir, akıyorken yaşlar gözümden " Gözüm dolar benim bir kuşa, bir çiçeğe, yolda giderken bir garibe , bir özürlüye bakarken . İnsanım düşünüyorum, konuşuyorum ve ağlayabiliyorum.
BÜLENT ŞENVER: Ben size soru yağmuru diye bir bölümüm var. Yağmur damlaları gibi kısa kısa sorular soracağım. Sizi hafif ıslatmak istiyorum. Bülent Şenver'in odasında Bülent Şenver'in konuğu Sayın Berhan Şimşek ile birlikteyiz. Şimdi soru yağmuru. Siyaset hayatında gördüğünüz ve hiç hoşunuza gitmeyen davranışlar nelerdir?
BERHAN ŞİMŞEK: Ben kültür ve sanat insanı olarak çok üzülmüştüm Sayın Tayyip Erdoğan'ın Mersinli bir işçiye "Artistlik yapma " demesi siyaset adabının hiçbir yerine sığmayan bir anlayıştı.
BÜLENT ŞENVER: Sizce Türkiye'yi yönetmeye talip olacak bir Başkbakanda olması gereken en önemli özellikler nelerdir?
BERHAN ŞİMŞEK: Başbakanlar, Cumhurbaşkanları da 9 ay, 13 günlük. Ama siyasette öncelikle şu özellik olmalı; siyaset yapan kişi annesinin karnından dünyaya geldiği günden siyasetin içine gireceği güne kadar harsızlıkla, yolsuzlukla, onursuzlukla, ilişkisi olmamalı. Birilerinin adamı olarak hayatını idame ettirmemeli. Milletinin, halkının, ülkesinin adamı olmalı. Eğer birine adamlık yapacaksa bu milletine hizmet adamı olmalı. Bilgi birikimi olmalı. Kendi ülkesinin tarihsel bilgisini, dünyayı çok iyi bilmeli. Mutlaka bir siyasi kimlik olarak hem hukuktan, hem ekonomiden, hem sağlıktan anlayacak değildir. İyi bir siyaset adamı ortak aklı kullandır. Ortak aklı kendi aklı olarak koordinatör ve sözcü olarak dile getirendir. Zamanını yönetim, yönlendirme ve planlama organizasyonu içerisinde zamanı ekonomik dinamik ve sijerjik biçimde kulllanmalı. Bütün bunların ötesinde demokrasiyi içselleştirmiş , tabiki otoriter bir rejimden bahsetmiyoruz. İçselleştirmiş azınlığın hakkını çoğunluktan önemli olduğuna inanabilecek hoş görüye sahip. Ve ülkenin kendi yapısı içerisinde yasama , yürütme, yargı ülkemizin bütün bunların halkın vermiş olduğu sorumluğa dayalı yapıldığını bilmeli.
BÜLENT ŞENVER: Türkiye'ye son 20 yılda yapılmış olan en büyük kötülük size göre nedir?
BERHAN ŞİMŞEK: Son yirmi yılda yapılan kötülük 12 Eylül'ü söylememiz gerekiyor. 12 Eylül'ün üç ayağı vardı. Birinci ayağı ekonomik paketi, ikinci ayak sosyal paket, üçüncü ayakta dış politika. Ona göre toplumda dönüştürme belleksizleştirme, kişilik kaybına erezyonuna yol açmıştır. Okuyan, çalışan, üreten insan kimliğinden daha fazlasınla pısan, değer yargılarının iflas ettirilip başka bir değer yargısının ortaya çıktığı. Ahlaki değelerden bahsediyoruz, ahlaki değerler kültür değerleridir, moral değerleridir.
BÜLENT ŞENVER: Hatırlamayan gençlerimiz için 12 Eylül nedir?
BERHAN ŞİMŞEK: 12 Eylül Emir Komuta Zinciri ile ülke yönetimine Kenan Paşa ve arkadaşlarının el koyması olayıdır. İç tüzük, iç hizmet kanununun 35. maddesine göre koruma ve kollama görevini nitekim yerine getirmiştir. O zaman genelkurmay başkanı, sonra cumhurbaşkanı, şu anda da ressamlık yapıyor tabiki resim yapmak ayrı resim çizmek ayrıdır.
En önemli şey belki gençlerin kaçırdığını arz etmek istiyorum. Sosyal yapıdaki bir erezyonu getirmiştir, popüler kültür halkı ifade eder. Türkiyedeki popüler kültür tercih edilen değil, tercih ettirilen olmuştur. Ekonomik süreci içerisinde Türkiye tabiki dışa açılacaktır ama çok abur cubur açılmıştır. Dengeli, planlı bir anlayış içerisinde değil. Bakıyoruz Türkiye'nin sahilleri gitmiştir, Türkiyenin kaynakları gitmiştir, Türkiye 12 Eylül den sonra onlarca, yüzlerce yolsuzluk, hortumlama davalarına şahit olmuştur. En önemlisi dış politikayla ilgilide hepimizin bildiği gibi 1974 yılında Yunanis'tan NATO'DAN ayrılmıştı. Rahmetle analım Bülent Ecevit ve Sayın Demirel döneminde General Rallis NATO komutanı Yunanistan'ın NATO'ya girme teklifini etmişti. Her ikiside red etmişti, veto etmişti . Şimdi nasıl Avrupa Birliğinde bizi ve Kıbrısı veto ediyor , NATO üyesi olarak bunu yapamıyorduk. 12 Eylül sosyal darbeden sonra 21 Ekimde yani kırk kusur gün sonra Kenan Evren Yunanistan'ın NATO'ya girmesine evet demiştir. O gün Yunanistan NATO 'ya girerken hem Ege kıta sağlığı sorunu vardı hem Kıbrıs sorunu vardı. Sorulmuştur neden bunu yaptın "Ben General Racers''a ben asker sözü vermiştim " dedi.
Aslında 12 Eylül'de gençlerin bilmesi gereken bir şey var. O günkü devlet başkanı damdaki kemancı operatını izlerken CIA ajanı geliyor, "Türkiyede bizim çocuklar işi halletti" diyor. O günden sonra Türkiyedeki sosyal, ekonomik, siyasal yapılanma hiçbir zaman kimliğini oluşturmamıştır, siyasetin önü kesilmiştir, sendikalar bitmiştir, bütün düşün insanları , aydınlar, entellektüeller, cezaevlerine sürülmüştür. Gençler idamlara gitmiştir. Ve nihayetinde şu olmuştur; Bugünkü Türkiye'deki dinci yapılanmanın ellerine manikür , ayaklarına pedikür yapılmıştır ve bugünde iktidara gelmiştir. Ama 12 Eylül'de Atatürk'çü, solcu, devrimci veya bu ülkeye samimi kendine tarifinde milliyetçi duygularda olanlarda cezaevlerinde ve idamlarda acılar ve sürünmeler yaşamıştır.
BÜLENT ŞENVER: Bir başka yağmur damlası, aşkın tanımını nasıl yaparsınız? Aşk nedir?
BERHAN ŞİMŞEK: Aşkıda farklı ifadeler var. Tanrı'ya kavuşmakta bir aşktır. Sevgiliye varabilmekte bir aşktır. Ben çok kalıcılığına inanmadığım bir şey. Ama bir şeyi aşkla yapmak, şevkle yapmak , onun peşine düşmek, gönüllüsü olmak bunu yakaladığımız zaman kaybetmemeiz gerekiyor. Onu emek vererek sevgiye çevirmemiz gerekiyor. Sozsuza denk yaşanacak bir şey değildir Konficyus'un mutluluğu tarfi ettiği gibi "Ahenksizliğin içinde bir ahenktir" diye mutluluğu tarif eder. Ona vardığınızda mesleğinizdede, sevgilinizdede, sevginizdede o aşkı elde ettiğimizde onu sürekli taşıyamayacağımız için onda bir değişim yapıp emek verip sevgiye çevirmek gerekiyor. Onu çok güzel tutmak gerekiyor çünkü gözükmeyen bir şey.
BÜLENT ŞENVER: Aşk hakikaten çok zor bir şey diyorsunuz ama uzun süreli olmaması nedeniyle belki insan hayatının her safhasında değişik aşklar olsa değil mi? Bir dönem aşk yaşadım o da bitti derseniz o da bir eksiklik. Hayatın çeşitli dönemlerinde değişik şeylere aşık olmak, kimi zaman başka şeye, kimi zaman başka şeye. Aşkla ilgili hemen devamındaki yağmur damlam şöyle; Babanızdan size kalan en önemli miras nedir?
BERHAN ŞİMŞEK: Soyadıdır. Ben Bayburt'luyum , Bayburt'a gittiğimde Berhan Şimkek'im demem, ben Nuri Şimşek'in oğluyum derim. Babamdan bana çok şey kalmıştır, adamlık, insanlık, yiğitlik, terbiye, ahlak, iffet, bu ülkenin değerleri, sevgi, hürmet. Ben çok mutluyum Nuri'den olma Halime'den doğma olduğum için. İkisinide rahmetle anıyorum.
BÜLENT ŞENVER: Allah rahmet eylesin. En son ne zaman ağlamıştınız?
BERHAN ŞİMŞEK: Gözünde yaşı olmayanın gönlünde gök kuşağı açmaz. Ağlamak insan olduğumuzun bize hatırlatılışıdır. Ama acıyla ağlamayalım, sevinçlerle ağlayalım, mutluluklarla ağlayalım. Çok büyük bir keyif olsun. Sezen hanım'ın yazdığı gibi" Ağlamak güzeldir, akıyorken yaşlar gözümden " Gözüm dolar benim bir kuşa, bir çiçeğe, yolda giderken bir garibe , bir özürlüye bakarken . İnsanım düşünüyorum, konuşuyorum ve ağlayabiliyorum.
BÜLENT ŞENVER: Ben size soru yağmuru diye bir bölümüm var. Yağmur damlaları gibi kısa kısa sorular soracağım. Sizi hafif ıslatmak istiyorum. Bülent Şenver'in odasında Bülent Şenver'in konuğu Sayın Berhan Şimşek ile birlikteyiz. Şimdi soru yağmuru. Siyaset hayatında gördüğünüz ve hiç hoşunuza gitmeyen davranışlar nelerdir?
BERHAN ŞİMŞEK: Ben kültür ve sanat insanı olarak çok üzülmüştüm Sayın Tayyip Erdoğan'ın Mersinli bir işçiye "Artistlik yapma " demesi siyaset adabının hiçbir yerine sığmayan bir anlayıştı.
BÜLENT ŞENVER: Sizce Türkiye'yi yönetmeye talip olacak bir Başkbakanda olması gereken en önemli özellikler nelerdir?
BERHAN ŞİMŞEK: Başbakanlar, Cumhurbaşkanları da 9 ay, 13 günlük. Ama siyasette öncelikle şu özellik olmalı; siyaset yapan kişi annesinin karnından dünyaya geldiği günden siyasetin içine gireceği güne kadar harsızlıkla, yolsuzlukla, onursuzlukla, ilişkisi olmamalı. Birilerinin adamı olarak hayatını idame ettirmemeli. Milletinin, halkının, ülkesinin adamı olmalı. Eğer birine adamlık yapacaksa bu milletine hizmet adamı olmalı. Bilgi birikimi olmalı. Kendi ülkesinin tarihsel bilgisini, dünyayı çok iyi bilmeli. Mutlaka bir siyasi kimlik olarak hem hukuktan, hem ekonomiden, hem sağlıktan anlayacak değildir. İyi bir siyaset adamı ortak aklı kullandır. Ortak aklı kendi aklı olarak koordinatör ve sözcü olarak dile getirendir. Zamanını yönetim, yönlendirme ve planlama organizasyonu içerisinde zamanı ekonomik dinamik ve sijerjik biçimde kulllanmalı. Bütün bunların ötesinde demokrasiyi içselleştirmiş , tabiki otoriter bir rejimden bahsetmiyoruz. İçselleştirmiş azınlığın hakkını çoğunluktan önemli olduğuna inanabilecek hoş görüye sahip. Ve ülkenin kendi yapısı içerisinde yasama , yürütme, yargı ülkemizin bütün bunların halkın vermiş olduğu sorumluğa dayalı yapıldığını bilmeli.
BÜLENT ŞENVER: Türkiye'ye son 20 yılda yapılmış olan en büyük kötülük size göre nedir?
BERHAN ŞİMŞEK: Son yirmi yılda yapılan kötülük 12 Eylül'ü söylememiz gerekiyor. 12 Eylül'ün üç ayağı vardı. Birinci ayağı ekonomik paketi, ikinci ayak sosyal paket, üçüncü ayakta dış politika. Ona göre toplumda dönüştürme belleksizleştirme, kişilik kaybına erezyonuna yol açmıştır. Okuyan, çalışan, üreten insan kimliğinden daha fazlasınla pısan, değer yargılarının iflas ettirilip başka bir değer yargısının ortaya çıktığı. Ahlaki değelerden bahsediyoruz, ahlaki değerler kültür değerleridir, moral değerleridir.
BÜLENT ŞENVER: Hatırlamayan gençlerimiz için 12 Eylül nedir?
BERHAN ŞİMŞEK: 12 Eylül Emir Komuta Zinciri ile ülke yönetimine Kenan Paşa ve arkadaşlarının el koyması olayıdır. İç tüzük, iç hizmet kanununun 35. maddesine göre koruma ve kollama görevini nitekim yerine getirmiştir. O zaman genelkurmay başkanı, sonra cumhurbaşkanı, şu anda da ressamlık yapıyor tabiki resim yapmak ayrı resim çizmek ayrıdır.
En önemli şey belki gençlerin kaçırdığını arz etmek istiyorum. Sosyal yapıdaki bir erezyonu getirmiştir, popüler kültür halkı ifade eder. Türkiyedeki popüler kültür tercih edilen değil, tercih ettirilen olmuştur. Ekonomik süreci içerisinde Türkiye tabiki dışa açılacaktır ama çok abur cubur açılmıştır. Dengeli, planlı bir anlayış içerisinde değil. Bakıyoruz Türkiye'nin sahilleri gitmiştir, Türkiyenin kaynakları gitmiştir, Türkiye 12 Eylül den sonra onlarca, yüzlerce yolsuzluk, hortumlama davalarına şahit olmuştur. En önemlisi dış politikayla ilgilide hepimizin bildiği gibi 1974 yılında Yunanis'tan NATO'DAN ayrılmıştı. Rahmetle analım Bülent Ecevit ve Sayın Demirel döneminde General Rallis NATO komutanı Yunanistan'ın NATO'ya girme teklifini etmişti. Her ikiside red etmişti, veto etmişti . Şimdi nasıl Avrupa Birliğinde bizi ve Kıbrısı veto ediyor , NATO üyesi olarak bunu yapamıyorduk. 12 Eylül sosyal darbeden sonra 21 Ekimde yani kırk kusur gün sonra Kenan Evren Yunanistan'ın NATO'ya girmesine evet demiştir. O gün Yunanistan NATO 'ya girerken hem Ege kıta sağlığı sorunu vardı hem Kıbrıs sorunu vardı. Sorulmuştur neden bunu yaptın "Ben General Racers''a ben asker sözü vermiştim " dedi.
Aslında 12 Eylül'de gençlerin bilmesi gereken bir şey var. O günkü devlet başkanı damdaki kemancı operatını izlerken CIA ajanı geliyor, "Türkiyede bizim çocuklar işi halletti" diyor. O günden sonra Türkiyedeki sosyal, ekonomik, siyasal yapılanma hiçbir zaman kimliğini oluşturmamıştır, siyasetin önü kesilmiştir, sendikalar bitmiştir, bütün düşün insanları , aydınlar, entellektüeller, cezaevlerine sürülmüştür. Gençler idamlara gitmiştir. Ve nihayetinde şu olmuştur; Bugünkü Türkiye'deki dinci yapılanmanın ellerine manikür , ayaklarına pedikür yapılmıştır ve bugünde iktidara gelmiştir. Ama 12 Eylül'de Atatürk'çü, solcu, devrimci veya bu ülkeye samimi kendine tarifinde milliyetçi duygularda olanlarda cezaevlerinde ve idamlarda acılar ve sürünmeler yaşamıştır.
BÜLENT ŞENVER: Bir başka yağmur damlası, aşkın tanımını nasıl yaparsınız? Aşk nedir?
BERHAN ŞİMŞEK: Aşkıda farklı ifadeler var. Tanrı'ya kavuşmakta bir aşktır. Sevgiliye varabilmekte bir aşktır. Ben çok kalıcılığına inanmadığım bir şey. Ama bir şeyi aşkla yapmak, şevkle yapmak , onun peşine düşmek, gönüllüsü olmak bunu yakaladığımız zaman kaybetmemeiz gerekiyor. Onu emek vererek sevgiye çevirmemiz gerekiyor. Sozsuza denk yaşanacak bir şey değildir Konficyus'un mutluluğu tarfi ettiği gibi "Ahenksizliğin içinde bir ahenktir" diye mutluluğu tarif eder. Ona vardığınızda mesleğinizdede, sevgilinizdede, sevginizdede o aşkı elde ettiğimizde onu sürekli taşıyamayacağımız için onda bir değişim yapıp emek verip sevgiye çevirmek gerekiyor. Onu çok güzel tutmak gerekiyor çünkü gözükmeyen bir şey.
BÜLENT ŞENVER: Aşk hakikaten çok zor bir şey diyorsunuz ama uzun süreli olmaması nedeniyle belki insan hayatının her safhasında değişik aşklar olsa değil mi? Bir dönem aşk yaşadım o da bitti derseniz o da bir eksiklik. Hayatın çeşitli dönemlerinde değişik şeylere aşık olmak, kimi zaman başka şeye, kimi zaman başka şeye. Aşkla ilgili hemen devamındaki yağmur damlam şöyle; Babanızdan size kalan en önemli miras nedir?
BERHAN ŞİMŞEK: Soyadıdır. Ben Bayburt'luyum , Bayburt'a gittiğimde Berhan Şimkek'im demem, ben Nuri Şimşek'in oğluyum derim. Babamdan bana çok şey kalmıştır, adamlık, insanlık, yiğitlik, terbiye, ahlak, iffet, bu ülkenin değerleri, sevgi, hürmet. Ben çok mutluyum Nuri'den olma Halime'den doğma olduğum için. İkisinide rahmetle anıyorum.
BÜLENT ŞENVER: Allah rahmet eylesin. En son ne zaman ağlamıştınız?
BERHAN ŞİMŞEK: Gözünde yaşı olmayanın gönlünde gök kuşağı açmaz. Ağlamak insan olduğumuzun bize hatırlatılışıdır. Ama acıyla ağlamayalım, sevinçlerle ağlayalım, mutluluklarla ağlayalım. Çok büyük bir keyif olsun. Sezen hanım'ın yazdığı gibi" Ağlamak güzeldir, akıyorken yaşlar gözümden " Gözüm dolar benim bir kuşa, bir çiçeğe, yolda giderken bir garibe , bir özürlüye bakarken . İnsanım düşünüyorum, konuşuyorum ve ağlayabiliyorum.
. .
Bülent Şenver, Berhan Şimşek
. . .
|
|
|
|
|
|
|
|
|