Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Murat Akdoğan Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

Yabancı patrona hayır
14.06.2008
Okunma Sayısı : 8639
Oy Sayısı : 10
Değerlendirme : 4,4
Popülarite : 4,4
Verdiğiniz Puan :
 

 

Yabancı patrona hayır
Murat Akdoğan
.
.
.
Zaman gazetesinde yayınlanan Sayın Günseli Özen Ocakoğlu'nun yaptığı söyleşiyi paylaşıyorum...

.
.

Yabancı patrona hayır

Baymak'ın patronu Murat Akdoğan, 'Yabancı sermayeye evet ama patrona asla izin vermemeliyiz' diyor.

"Baymak olarak 2007 zor bir yıl olsa da hedeflerimizi başardık. Geçmişte Alarko, Demirdöküm, E.C.A. rakibimizken şimdi sektör yabancıların eline geçti. Sektörün ilk sıraları, yüzde 50 Türk ortaklı Baymak dışında tamamı yabancı. Öyle hale geldi ki, yabancılar sektörün tüm derneklerinin yönetimini ele geçirmeye çalışıyorlar.   

Bu, çok tehlikeli. Yabancı sermayeye karşı değilim, zaten olsaydım şirketimin yarısı yabancı sermaye olmazdı. Ancak yabancı sermaye ülkemin çıkarlarına hizmet etmeli. Bunu söylemekten kaçınmıyorum. Ne benim, ne Baymak'ın çıkarları ülkemin çıkarlarının üstünde olamaz. Sonuçta ülkemiz varsa biz de varız. Biz de ülke olarak yabancıların bizim patronumuz olmasına izin vermemeliyiz."

Baymak 1967'de kurulmuş, yani 40 yılı aşkın bir süreden beri evlerimizde. Türkiye'deki ısıtma sektörünün ilklerini yapmış lider markası olan Baymak, İngiliz Baxi Group'la 2002 yılında yaptığı ortaklıkla uluslararası pazarda da ciddi bir yere oynuyor.

Baymak şimdilerde Tepeören'deki 30 bin metrekarelik yeni üretim tesisinde 600'ün üzerinde çalışanı ve Türkiye genelinde 1.900'ü münhasır bayii, 2 bin 500'ü aşkın satış noktası ve 271 yetkili servisiyle hizmet veren başarılı bir şirket. 2002 yılında İngiliz Baxi Group ile ortaklığa imza atan Baymak'ın hisselerinin yüzde 50'si Murat Akdoğan'a ait. Baxi Group, İngiltere, İtalya, Almanya, Fransa, Danimarka, İspanya ve Türkiye'de 15 marka ile pazarda. Grubun 1,3 milyar Euro'yu aşan cirosu, 6 bine yakın çalışanı var. Baxi Group, ısıtma sektöründe Avrupa'nın üçüncüsü. Baymak son yıllarda ihracata ağırlık vermiş ve pek çok Avrupa ülkesi, Türk cumhuriyetleri, Uzakdoğu ile Kuzey Afrika ülkelerine ihracat yapmakta.

İyi armatörler, iyi kaptan olabilirler mi?

Yukarıdaki başarılı tarihçeyi okuyanlar, Murat Akdoğan'ın büyük bir grup içindeki yerini hatta keyfini düşünüyor olabilir. Ancak Baymak Yönetim Kurulu Başkanı Akdoğan'ın bugüne gelene kadar geçirdiği öyle çok badire var ki!

Murat Akdoğan ile görüşmeye gitmeden önce hem kurumu hem de kendi hakkında çıkan hemen tüm haberleri okuyorum. Akdoğan'ı Baymak'ın başına taşıyan süreç kolay olmamış. Akdoğan'ın 44 yıllık hayatının özeti kısaca şöyle: Şanlıurfalı idealist bir öğretmenin beş çocuğundan birisi. 24 yaşında mühendis olarak girdiği Baymak'ta başarıya olan tutkusu hemen dikkati çekmiş ve Baymak'ın o yıllardaki sahipleri armatör Bayraktaroğlu ailesi tarafından 26 yaşında genel müdür makamına getirilmiş.

Akdoğan konumunun gereklerini tam yerine getiremeden Körfez Krizi başlamış ve bu tür durumlara hazırlıklı olmayan Baymak, 20 milyon dolar borçla batmıştır. Şirketlerin girişimciliği ile yönetimi arasında mutlak uyum olması gerektiğine inanan Murat Akdoğan, o günler için, şirketlerin genellikle büyürken battıklarına, bunun da o şirkette yanlış yönetim uygulandığa bir kanıt olduğuna inanıyor.

İşte bu noktada Murat Akdoğan'ın inatçı ve iddialı kişilik özelliği ortaya çıkıyor. Genç genel müdür, bankaların el koyduğu fabrikanın karşısına beş arkadaşıyla birlikte Sistem Pazarlama adını verdiği bir atölye kurar. Sağlıklı olmayan şartlarda gece gündüz çalışırlar. Ancak, bugün 'Neden bu kadar çok çalışıyorsunuz?' soruma, 'iz bırakmak istiyorum' dedirtecek talihsiz bir hastalığa yakalanır. Üşütür, zamansızlıktan tedavi olmaz ve enfeksiyon önce böbreklerini vurur, oradan da beynine yerleşir.

Uçak ambulansla komada Amerika'ya götürülür. Akdoğan'ın hastalığı o güne değin sadece 13 kez görülmüştür. Dünya tıp literatürüne 14. vaka olarak geçer. Murat Akdoğan evlidir ve iki de çocuğu vardır. Tedaviye yanıt verir. 40 gün sonra beynindeki kitle küçülmeye başlayınca yurda döner. Döndüğünde onu bir başka talihsizlik daha beklemektedir. Sistem Pazarlama'nın iki yöneticisi bir trafik kazasında hayatlarını kaybetmişlerdir.

Henüz tedavi sürecinde olan Akdoğan, riski göze alır ve işinin başına geçer. Peki, neden bu kadar kendini zorlamıştı Akdoğan ve neden Baymak'ta kalmakta böylesine ısrarlı davranmıştı? "Yeteneklerimin farkındaydım ve etrafımdaki insanlardan daha farklı işler yapabileceğimi görüyordum. İşte bu bir fırsattı ve kendime 'Sen sandığın gibi birisi misin, yoksa öyle mi varsayıyorsun?' diye sordum.

Baymak'ın geldiği yer, benim kendime güvenimi sağladı." diyerek cevap veriyor. Görüyorum ki, Akdoğan'ın iddiası bugün hâlâ ilk günkü kadar devam ediyor. Belki başlangıçta kendini ortaya koyma çabasıydı, peki bugünkü gayret neye? "İdeallerimi büyütmezsem yok olacakmışım gibi geliyor. Beni motive eden tek şey benlik ihtiyacımın tatminidir. Bu noktada kendime örnek aldığım kişi de babamdır. Köylerde öğretmenlik yaparken sadece çocukları eğitmez, köydeki hayat şartlarının iyileştirilmesi için de gayret ederdi.

İstanbul'a tayin olduğunda ise normal okullarda değil, yetiştirme yurtlarında çalışmak istemişti. Ben babamı, ilk kez, yüzmek için yurttan kaçıp da boğulan bir çocuğun cenazesinde ağlarken gördüm. Kendisini ideallerine adamış bir öğretmendi. Bir öğretmenin ne yapabileceğini göstermek istedi." diyor.

Kendini bu kadar zora koşan bir kişilikle karşı karşıyayım. Acaba nasıl bir yöneticidir? Onunla çalışmak zor mudur? Hedefleri nasıl belirler ve insanları hedefe nasıl götürür?

"Uysal değil tepkisel bir yöneticiyim. Hedef seçerken aklımı önde tutmam, yüreğimi ortaya koyarım. Hedefe giderken seçtiğim yollar akılcıdır. Ekipteki arkadaşlarıma işlerine yüreklerini koymalarını söylerim." diyor Murat Akdoğan. "Herkeste aynı yürek yok" diyorum. Katılıyor söylemime. Peki, en çok neye kızar? "Her şeye." diyor, "Çok sinirlenirim ama bu benim." diye cevap veriyor.

Sonra ayrıntılandırıyor: "Umursamazlığa, değer bilmemeye ve akıllı insanların akılsız davranmasına kızarım. Meselelere sadece aldığı eğitim çerçevesinde bakanlara da kızarım. Bu, kaynak israfıdır. Şu an elde olanlar başkalarının çok fazla bedel ödeyerek elde ettiği şeyler de olabilir. Bugün biz bir şeylere sahipsek bunlar binlerce yıllık bir geçmişin mirasıdır. Bunu göz ardı etmemeliyiz."

Akdoğan, yönetim konusunda doktora yapmış. Bütün konuşmamızda söylemlerini sadece Baymak çalışanlarına değil öğrencilerine de yaptığını tekrarlıyor. "Öğrencilerime ders anlatırken söylediğim gibi, sözüm karşımdakilerin yüzde 10'una. İnsanların yüzde 100'ünü istenilen performansa getirmek mümkün değil. Bana gelince; Baymak'ta çalışanları iki kategoride tanımlarım. Birincisi kadromdur, ikincisi ise ekibim. Ekiptekiler şirketi sahiplenenlerdir. Kapıdaki güvenlikçi bile ekibimden olabilir. Onlar sayesinde Baymak bu başarıda. Çalışanlar kraldan çok kralcı olmalılar." diyerek vefa duygusunun önemine vurgu yapıyor.

Türkler kadar girişimci bir millet daha yok!

"Mezun olduktan sonra kaç kişi kendi işini yapacak diye öğrencilerime sorarım. Sınıfın yüzde 70'i elini kaldırır. Almanya'da bu soruyu sorun. Tam tersi bir oranla karşılaşırsınız. Şimdi sorarım, bu kadar girişimci bir milletin şirketleri neden hak ettikleri başarıda değil? Bana göre üç tür şirket var. Liderler, lideri izleyenler ve reformistler. Baymak daha kuruluşundan bu yana reformist bir yaklaşıma sahip. Reformist yaklaşımımız bizi liderliğe taşıdı. Ancak kendi reformlarımızı da gerektiğinde rakiplerimiz yıkmadan biz yıkmalıyız." diyen Akdoğan, Baymak'a koyduğu mükemmeliyetçi hedefleri de ifade etmiş oluyor.

Baymak, 1996'da başını 20 milyon dolarlık borçtan kaldırmış, tam hamle yapacakken karşısına bir duvar daha çıkar. Bu duvar aslında gümrük duvarlarının kaldırılmasıdır. Dünya rekabeti ile karşı karşıya kalan şirket yılmaz ve kendine dünya şirketi olma hedefini koyar. Yıl 1998 olmuştur. Baymak'ın yükselen başarısı Almanların dikkatini çeker.

Bu arada Akdoğan, Baymak'ın yüzde 20'sine sahiptir. Almanlarla yüzde 50 ortaklık için pazarlığa oturan Bayraktaroğlu ailesi bir anda karar değiştirir ve kendi hisselerinin tamamını ve Akdoğan'ın da yüzde 5'lik hissesini Almanlara satar. Akdoğan şaşkındır, üzgündür. Bu beklenmedik durumda yeniden konumlanması gerekir. Almanların tek şartı Akdoğan'ın yönetimde kalmasıdır. 2002'ye kadar yüzde 85'e-15 ortaklık sürer. 2002'de Alman grup inşaattan çıkmaya karar verir.

Akdoğan, İngiliz Baxi Group ile görüşmelere başlar. Baxi'yi seçmesinin sebebini, "Dünyanın 3. büyük grubundan öğrenebileceğimiz çok şey vardı. Baymak'ın dünyada bir üretim üssü olmasını hedefledim. İstihdam oluşturmak önemli. İnsanlara iş verirseniz hem canlarını hem de namuslarını korursunuz. Gözüm ortaklarımızın yurtdışındaki fabrikalarındaydı. Söylediğimde önce güldüler, ama şimdi ortaklarımızın Fransa ve Danimarka'daki fabrikaları söküldü ve Türkiye'ye kuruldu."

Küreselleşmenin nimetleri de var, külfetleri de. Ülkemizdeki ısınmada durum nasıl? Türk markaları için pazar şartları ne durumda?

"Pazarlama karmasında rekabet üstünlüklerini anlatırım derslerde. Ancak dünya öylesine değişti ki, vahşi kapitalizm önüne çıkanı sürüklüyor. Şimdi en büyük başarı faktörü büyüklük. Ne kadar büyüksen kuralları da sen koyuyorsun. Büyüklük bu denli önemli olunca rekabette daha önceleri öne çıkan değerler artık önemsenmiyor. Bugün Amerika'nın ezici büyüklüğüne karşı durma gayretini gösteren Avrupa birleşiyor. Para birimini birleştiriyor. Oysaki bu ülkeler çok değil 60 yıl önce birbirlerini boğazlıyorlardı." diyen Murat Akdoğan, 'menfaatler söz konusu olunca bırakın şirketleri, devletler birleşiyor' mesajını veriyor.

Son dönemde her yerde lüks konut yapılmaya başlandı. Bu kadar konuta ihtiyaç var mı?

"Son yıllarda konutta bir moda vardı, ancak şimdi konut stoku oluştu. 2008'in ilk altı ayında sektörde duraklama olacaktır, ancak ikinci altı ayda sektörün açılması beklenebilir." diyen Akdoğan'a "Müşteri bu kadar çok yabancı rakip arasından Baymak markası'nı neden seçsin?" diye soruyorum. "En iyi ürünü, en iyi fiyatla, en iyi dağıtımla ve zamanında servisle verdiğimizden ötürü Baymak seçilmeli." diyor Akdoğan ve 2010 yılına kadar 2 bin kişiye istihdam oluşturacak bir panel radyatör yatırımını yapacaklarını söylüyor.

Önümüzdeki dönemde ısınmada üretim fazlalığı yaşanacağını söyleyen Akdoğan, yurtiçinde sınırları belirli bir pazarda mücadele etmek yerine ihracat yapmanın daha doğru olduğuna inandığını söylüyor. 2010'da 700 milyon dolarlık 120 bin kişiyi doğrudan etkileyen bir dünya şirketi olmak isteğini dile getiren Murat Akdoğan, bu konudaki planlarını yapmış bile.

Ablasını genç yaşta kaybedince hastane açtı

Mayıs 2007'de Ethica Tıp Merkezi'ni hizmete açan Murat Akdoğan'a, 'Bu kadar işiniz varken neden yeni bir alan?' diye soruyorum.

Ablasını genç yaşta kaybetmesi ve bir yıl süren yoğun bakım döneminde yaşadığı aksaklıklar onu sağlık yatırımı yapmaya itmiş. "Peki, farkınız ne olacak?" diyorum. Cevabı kendi hastalığında yaşanılan aksaklıkları da içerir biçimde geliyor. "Eğitim, sağlık, adalet ve güvenlik devletin sorumluluğundadır. Bu alanlar iş dünyasına devrediliyorsa işadamlarının da bu alanlarda duyarlı davranması gerekir.

Diğer yandan da vakıf üniversitelerine minnet duymak gerekir. Bana gelince, yüzde 70 ortağı olduğum hastaneden kazanacağım parayı kişisel servetime dahil etmeyeceğim. Canının derdine düşmüş insanların üstünden kazanılan para midemden geçmeyecek. Kazanılan para, bir vakıf üniversitesinin kuruluşuna ve yetiştirme yurtlarında yetişen çocukların sağlık harcamalarına gidecek. Ben babamın görev yaptığı yetiştirme yurtlarındaki lojmanlarda büyüdüm.

Yetiştirme yurdunda 18 yaşına kadar yetiştirilen çocuklar bu yaştan sonra korunmasız sokağa bırakılıyorlar. Bu yurtlarda kalan çocukları doğrudan meslek okullarına göndermek gerek. Eski hükümlüye iş vermemi emreden kanun neden bu çocuklara iş vermemi istemiyor?" diyen Akdoğan, iş dünyasından kazandıklarını topluma akıtabilecek alanları düşünüyor. Akdoğan'ın dileğini alkışlamamak imkânsız. Söylediklerini hayata geçirdiğinde takipçisi olmayı ve yine bu sayfalarda anlatmayı çok ama çok istiyorum.

Isıtma sektörünün yıllık hacmi 2 milyar dolar

"2008 yılı ısıtma sektörü pazar büyüklüğü kombiler için 700 milyon dolar, panel radyatör pazarı da 1 milyar dolar seviyesinde. Merkezi sistem kazan, kat kaloriferi, genleşme tankları, pompalar ve boylerler ile ilgili ise 300 milyon dolarlık bir pazar öngörülmekte, yani 2 milyar dolarlık bir Türkiye pazarından söz ediyoruz. Ayrıca bu pazarın 2009 ve 2010'da yüzde 35 büyüyerek 3 milyar dolara yaklaşması bekleniyor. Sektörün ilk üçünde Baymak, Vaillant ve Buderus var."

.
.

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org