Ziynet Odası       Odam Olsun       Türklider Odaları       Sizin Odalarınız       Sohbet Odası       TV Odası       E-Kitap Odası       BŞenver       Gazete Odası       iPad       Hakkımızda       Şifremi Unuttum   

 

Üzeyir Garih Gözüyle 



Tüm Yazıları
       ShareThis

 

Tembeller İşsiz mi?
11.09.2008
Okunma Sayısı : 6185
Oy Sayısı : 4
Değerlendirme : 5
Popülarite : 3,01
Verdiğiniz Puan :
 

 


Tembeller İşsiz mi?
Üzeyir Garih

.
.
Bu yazı Sayın Üzeyir Garih'in vefatından sonra onun anısına ''İş Hayatımdan Kesitler ve Gençlere Tavsiyeler'' isimli kitabından alınıp onun Türklider Odasına konulmuştur...

.
.

Tembeller İşsiz mi?


1951 yılının Temmuz ayında 17 arkadaşımla birlikte İTÜ Makine Fakültesi'nden  başarılı  bir öğrenci  olarak  mezun  oldum.

O gün  hayatımın  en mutlu  günlerinden  biriydi. Sanavlara hazırlanmaktan para getirebilecek  işleri  altı aydır ihmal  etmiştim. Parasızdım. Ancak Yüksek Mühendis diplomasını kazanmış  olmaktan  dolayı mutluydum.

O sabah  motor dersi  hocalarımız, ikisi de asistan  olarak çalışan  Prof. Necmettin Erbakan  ve Prof. Hakkı Öz'ün  karşısında başarılı  bir motor sınavı vermiş  ve mezuniyete hak  kazanmıştım.

Mühendis Diploması Almayı Kutlama
               

Bu olayı kutlamak için bir arkadaşımla Moda'da yazın ilk  deniz banyosunu yapmayı  ve kendimize bir ziyafet çekmeyi  kararlaştırdık. Mayolarımızı  yanımıza almıştık.

Arkadaşım  Moda'ya gitmeden önce yeni  inşa edilen  Levent Mahallesi'nde  otobüsle  bir tur atıp  Türkiye'de  o gün  için  yepyeni bir olay olan  bir uydu  villa kenti  gezip  görmeyi  teklif etti. Merakla kabul ettim.

Levent,  alt yapısı  tamamlanmış villaları toparlar bir  görünümdeydi. Yolları  o zamanlar pek ender  rastlanan  şekilde tamamen  asfalttı.

Otobüsten  inip merakla yürürken  bir villanın  kapısının  önünde villa sahibi  ile bir amelenin  yüksek   sesle tartışmalarına tanık olduk.

Merakla yaklaştık.  Bizi gören  villa sahibi  sanki içini  dökmek  ister gibi  bize dönerek:

-         Burada temizlenecek  bir su deposu var. Tam  yevmiye veriyorum yapmıyor. Ne ister bilmem ki diyordu.

Amele ise;

-         Bu iş  geceye kadar sürer kurtarmaz! Kahveye gidip yarına kadar uygun iş ayarlarım diyordu.

Arkadaşlarımla aynı şeyi düşünmüş gibi bakıştık. İkimiz de parasız sayılırdık. Amele yevmiyesi ise 6 lira idi. Bizim  o günkü  ihtiyacımızın  hemen hemen  iki misli.

Villa sahibine  bu işi yapmaya hazır olduğumuzu  söyleyince, amele homurdanarak "canınız çıksın da anlayın  halimizi diyerek uzaklaştı.

Mayolarımızı  giydik. Deponun  pırıl pırıl temizlenmesi bir saat sürmemişti. O sıcak yaz gününde bahçede hortumla duşlandık.

Havlu  fabrikası  sahibi olduğunu sonradan  öğrendiğimiz  ev sahibi, kim olduğumuzu anladıktan  sonra altışar lira ile  birer havlu  hediye ederek  ve birer gazoz ikram ederek  uğurladı.

Bu işte  kanımca tek kayebden  "Kurtarmaz!" diyen  amele olsa gerek. İş mi çoktu? İnsanlar mı tembeldi? Neyi "kurtarmaz" idi? Bu güne kadar da anlamış degilim.

İşsiz  ama tembel

İki yıl sonra Sümerbank'ın  bir inşaatında  başıma gelen  bu olayda bu konudaki inancımı pekiştirdi.

Bundan ömrüm boyunca aldığım  ders toplumumuzda işsiz kadar tembel  insanların  varlığı idi.

Şirketimi  ve işimi  çok seviyordum. Patronum  genelde altındakilere verdiği  her bir işi, tam  yetki  ve sorumlulukla delege ediyordu. Başarıyı da ilgiye malediyor ve böylece  kişileri  motive ediyordu. Başarısızlığı ve tembelliği ise asla affetmiyordu. Bu bakımdan  bürodaki becerikli  arkadaşlar patronu  takdir ederken , beceriksiz ve başarısızlar  yarı korku  yarı  intikam  hisleriyle, yokluğunda kendisine haksız yere devamlı yermekten  geri kalmıyorlardı.

Bu yetki sorumluluk delegasyonu beni müthiş  bir şekilde kamçılıyor , mutlaka başarma ve takdir edilme azmi uyandırarak motive ediyordu.

Genç yaşıma rağmen  yavaş yavaş  şirkette zor işleri başaran  kişi olarak patronun  gözdelerinden  biri olduğumu  hissediyordum.

Genç yaşıma rağmen yavaş, yavaş  şirkette zor işleri başaran  kişi olarak  patronun  gözlerinden  biri olduğumu  hissediyordum.

1952 senesinde şirketimiz Sümerbank  Denizli Tekstil Fabrikası'nın  klima tesisatı  işini , üstlenmişti. Bu işin  bünyesindeki inşai bir klima santralının  yapımı, yaklaşan  kış  mevsimi  dolayısıyla işi  dar boğaza götürecek  nitelikteydi. Daha önce  anlattığım  bir patronum bu santralı bitirme görevini bana vermişti. Denizli'ye gidebilmek  için İzmir'e DC3 Douglas çift pervaneli uçakla seyahat etmem  gerekiyordu. Karayolunun  henüz yapılmamış  olmasından  dolayı Alsancak'tan  akşam üstü "motorlu" denen iki vagonluk  hayli rahatsız bir trenle gece yolculuğu 12 saat sürüyordu. Denizli'ye sabah  karanlığında vardığımda bir faytona binip  fabrikanın  yolunu  tutttum. Yanımda çok büyük  bir miktar  sayılabilecek  8.000 TL. param vardı. Ortalama bir yıllık gelirirm…

Faytoncu'nun  yanında bir adam  oturuyordu.

Karanlıkta bilmediğim ıssız  yollarda giderken  adamların  beni oraya soyup, öldürüp ve göme bilecekleri aklıma geldi.

Paranın  Ziraat Bankası  ile havalesi  o günlerde ortalama üç gün sürüyordu.

Bu bakımdan işlerin  çabuklaştırılması  için  yanıma almıştım.

Ancak korktuğum  başıma gelmedi. Deniz fabrikasına sağ olarak vardım.

Uykusuz yolculuk  gecesine rağmen  yorgunluk  hissetmiyordum. İşi halletme isteği bende zindelik  uyandırıyordu. Fabrika müdürünü  ziyaret ettim. Akranım  olan  inşaat bakım  şefine talimat  vererek  bana yardımcı  olmasını  rica ettim.

Amele Bulma Zorluğu

Yağmurlardan önce temel  üstüne çıkabilmek  için  bir  ay süre ile 20 ameleye gereksinim  olduğunu saptadık.

İstanbul  merkezlerimize bir yıldırım  telgrafla "İstanbul  yevmiyesi ödeme yetkisi" istedim.

Fabrikanın  inşaat bakım şefiyle birlikte fabrikanın  bordo renk Steyşın  arabası  ile şehre indik. Denizli büyüdükçe bir kasabayı andırıyordu.

Büyük ve kalabalık  bir kahveye girdik. İçerisi yamalı elbiseli  pejmürde kılıklı adamlarla hayli kalabalıktı.

Mevcut kalabalığın  iş yapmak  üzere üstümüze çullanması endişesini gidermek  için kahveciye yaklaşarak , bir aylığına  20  kadar iyi amaleye  gereksinim  olduğunu  ve İstanbul  yevmiyesini ödeyeceğimizi söyledim.

Basmanın metresinin 70 kuruş , Hereke kumaşının  metresinin  ise 10 lira civarında olduğu bir zamanda 7 Liralık  yevmiye ile 20 gün  çalışma olanağı  bana onlar için  bulunmaz nimet gibi geliyordu.

Kahveci  donuk gözlerle bakarak " Burada bu kadar adam bulamazsın" dediğinde şaşırdım, inanamadım. "Ama bunların  işi yok, iyi para vereceğiz" dedim.

Kahveci" Bunların  işi var, tarlaları var. Karıları, bacıları tarlada çalışır" dedi. İşi olan  adamların böyle pejmürde ve miskince oturmaları  mümkün değildir diye düşünerek inanamadım.

Bu iskemle üzerine çıkarak  "saygıdeğer hemşerilerim" le başlayan  ve yapılacak olan gereksinimimzi anlatan bir konuşma yaptım.

O kalabalığın  içinden  ancak 5 kişinin  işe talip olması  beni düş kırıklığına uğratmıştı.

Çalışmayı İbadet Haline Getirmek

Mezuniyet günümde, Levent'teki deneyimim  o anda gözlerimin  önüne geldi.

"Türkiye'de işsizlik mi var, tembellik mi? Sorusu o anda yine aklıma geldi.

Çalışmayı ibadet haline getirme  çarelerinin  düşünülmeye değer olduğuna karar  verdim.

"Bir lokma bir hırka" felsefesini bırakıp, eğitimlerini , gereksinimlerini ve isteklerini artırmanın  çıkar yol olabileceğini düşündüm.

Bugün de aynı kanıdayım! İletişimle modern  dünyanın  gereksinim  duyduğu tüm  araç gereci alma isteği, kazanma-sarfetme-gelişme gereksinimini doğuracak, insanlarımız "rahat iş" yerine " zor fakat  gelirli iş" e yönelecekler bu maksatla belki  cocuklarının  eğitimine önem  vereceklerdir.

Bu arada fabrikadaki  iş İzmir'den  bir ustamız kanalıyla getirttiğimiz  15 kişi ile zamanında  ve daha da ucuza bitirdik.

1960'lı  yılların  sonunda Alarko  Grubu  olarak aynı fabrikanın  tesislerinin  tevsi taahhüdünü yüklendik.  Denizli çok  gelişmiş,  ulaşım  ve iletişim kolaylaşmıştı. Denizli  büyükçe bir kasabadan çok,  küçük bir şehir görünümündeydi.

Yollar genişlemiş,, ısıklandırılmış, insanların giyim  kuşamı değişmiş, gereksinimleri artmış, para kazanma hırsı  belirmişti.

Artık kalifiye işçi bulmak  bir problem  değildi.

Tembeller veya kendilerini işim  sahibi sanan  işsizlerin yerini daha iyi ödeme koşuları ile daha sor işlere talip kişiler doldurmuştu.

Ancak bu zihniyetin  bugün  dahi  ülkemizin tümünde  tam olarak yerlermiş  olduğunu       söylemek zorundadır.

KISSADAN HİSSE

İletişimle modern dünyanın  gereksinim  duyduğu tüm araç  gereci  alma  isteği , kazanma-sarfetme-gelişme gereksinimi doğuracak, insanlarımız "rahat iş" yerine " zor fakat yüksek gelirli iş" e yönelecekler bu maksatla belki çocuklarının  eğitimine önem vereceklerdir.

.
.
Tüm Yazıları

.
.

Kötü         Çok İyi  Oyla  
  Geri  |  Arkadaşıma Gönder  |  Yazıcı Dostu
 
Tüm yazıları
ShareThis

    Hayat Verenler : Microsoft    HP Türkiye    PBS Bilişim    SAY Ajans    SFS - MAN    Superonline       

Türk Liderler:

Abbas Güçlü, Adil Karaağaç, Ali Ağaoğlu, <Ali Kibar, Adnan Nas, Adnan Polat, Adnan Şenses, Ahmet Başar, Ahmet Esen, Alber Bilen ,Ahmet Cemal Kura, Ali Abalıoğlu, Ali Naci Karacan, Ali Sabancı, Ali Koç, Ali Saydam, Ali Talip Özdemir, Ali Üstay, Arman Manukyan, Arzuhan Yalçındağ, Asaf Güneri, Atila Şenol, Attila Özdemiroğlu, Avni Çelik, Ayduk Koray, Aydın Ayaydın, Aydın Boysan, Ayhan Bermek, AyşeKulin, Ayten Gökçer, Başaran Ulusoy, BedrettinDalan, Bedri Baykam, Berhan Şimşek, BetülMardin, Bülend Özaydınlı, Bülent Akarcalı, Bülent Eczacıbaşı, Bülent Şenver, CağvitÇağlar, Can Ataklı, Can Dikmen, Can Has, Can Kıraç, Canan Edipoğlu, Celalettin Vardarsuyu, Cengiz Kaptanoğlu, Cevdetİnci, Çoşkun Ural, Cüneyt Asan, Cünety Ülsever, Çağlayan Arkan, Çetin Gezgincan, DenizAdanalı, Deniz Kurtsan, Didem Demirkent, Dilek Sabancı, Dr. Oktay Duran, Ege Cansel, Em. Org. Çevik Bir, Emre Berkin, Engin Akçakoca, Enver Ören, Erdal Aksoy, Erdoğan Demirören, ErhanKurdoğlu, Erkan Mumcu, Erkut Yücaoğlu, Ergun Özakat, Ergun Özen, Erol Üçer, Ersin Arıoğlu, Ersin Faralyalı, Ersin Özince, Ethem Sancak, Fatih Altaylı, Fatih Terim, Ferit Şahenk, Ferruh Tanay,Feyhan Kalpaklıoğlu, Feyyaz Berker, Fuat Miras, Fuat Süren, Füsun Önal, Göksel Kortay, Güler Sabancı, Güngör Kaymak, Hakan Ateş, Halit Soydan, Halit Kıvanç, Haluk Okutur, Haluk Şahin, Hamdi Akın, Hasan Güleşçi, HayrettinKaraca, Hazım Kantarcı, Hilmi Özkök, Hüsamettin Kavi, Hüseyin Kıvrıkoğlu, Hüsnü Özyeğin, Işın Çelebi, İbrahim Arıkan, İbrahim Betil, İbrahim Bodur, İbrahim Cevahir, İbrahim Kefeli, İdris Yamantürk, İhsan Kalkavan, İshak Alaton, İsmet Acar, İzzet Garih, İzzet Günay, İzzet Özilhan, JakKamhi, Kazım Taşkent, Kemal Köprülü, Kemal Şahin, Leyla Alaton Günyeli, LeylaUmar, Lucien Arkas, Mahfi Eğilmez, MehmetAli Birand, Mehmet Ali Yalçındağ, Mehmet Başer, Mehmet Günyeli, Mehmet Huntürk, Mehmet Keçeciler, Mehmet Kutman, Mehmet Şuhubi, Melih Aşık, Meltem Kurtsan, Mesut Erez, Metin Kalkavan, Metin Kaşo, Muharrem Kayhan, Muhtar Kent, Murat Akdoğan, Murat Dedeman, MuratVargı, Mustafa Koç, Mustafa Özyürek, Mustafa Sarıgül, Mustafa Süzer, Mümtaz Soysal, Nafi Güral, Nail Keçili, Nasuh Mahruki, Nebil Özgentürk, Neşe Erberk, Nevval Sevindi, Nezih Demirkent, Nihat Boytüzün, Nihat Gökyiğit, Nihat Sırdar, Niyazi Önen, Nur Ger, Nurettin Çarmıklı, Nuri Çolakoğlu, Nüzhet Kandemir, Oğuz Gürsel, Oktay Duran, Oktay Ekşi, Oktay Varlıer, Osman Birsel, Osman Şevket Çarmıklı, Ozan Diren, Özen Göksel, ÖzdemirErdoğan, Özhan Erem, Pervin Kaşo, R.BülentTarhan, Raffi Portakal, Rahmi Koç, Rauf Denktaş, Refik Baydur, Rıfat Hisarcıklıoğlu, SakıpSabancı, Samsa Karamehmet, Savaş Ünal, SedatAloğlu, Sefa Sirmen, Selçuk Alagöz, SelçukYaşar, Selim Seval, Semih Saygıner, SerdarBilgili, Sevan Bıçakçı, Sevgi Gönül, Sezen Cumhur Önal, SinanAygün, Suna Kıraç, Süha Derbent, Süleyman Demirel, ŞadanKalkavan, Şadi Gücüm, Şahin Tulga, Şakir Eczacıbaşı, Şarık Tara, Şerif Kaynar, ŞevketSabancı, Tan Sağtürk, Taner Ayhan, Tanıl Küçük, Tanju Argun, Tansu Yeğen, TavacıRecep Usta, Tayfun Okter, Tevfik Altınok, Tezcan Yaramancı, Tinaz Titiz, Tuna Beklevic, Tuncay Özilhan, Türkan Saylan, Uğur Dündar, Uluç Gürkan, Umur Talu, Ümit Tokçan, Üzeyir Garih, Vehbi Koç, Vitali Hakko, Vural Öger, Yaşar Aşçıoğlu, Yaşar Nuri Öztürk, Yılmaz Ulusoy, Yusuf Köse, Zafer Çağlayan, Zeynel AbidinErdem

Tecrübeleriniz ve birikimleriniz toprak olmasın @ Copyright 2004 turklider.org